Visa Europe tarafından İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre, 16-24 yaş aralığından oluşan Z Kuşağı, yüz tanıma, parmak izi, retina taraması gibi biyometrik güvenlik uygulamalarını ilgiyle takip ediyor ve bu uygulamaları şifre kullanımı gibi geleneksel kimlik doğrulama yöntemlerinin yerine kullanma eğilimi gösteriyor.
Tüketicilerin kullandıkları yeni ödeme yöntemleri arasında, parmak izi taraması Z Kuşağı’nın en çok ilgisini çeken kimlik doğrulama yöntemi olarak öne çıkıyor. Z Kuşağı’nın yaklaşık yüzde 70’i, 2020 yılına kadar şifre kullanmak yerine parmak iziyle ödeme yapmak istediğini belirtirken, retina taraması yüzde 39 ile ikinci sırada, yüz tanıma yüzde 27 ile üçüncü sırada, ses tanıma yüzde 12 ile dördüncü sırada yer alıyor. DNA örnekleri ve vücuda yerleştirilmiş çipler ise daha az ilgi çekiyor.
Farklı kuşakların alışkanlıklarını ortaya koyan ve 2088 kişinin katıldığı araştırma sonuçlarına göre Z Kuşağı’nın yüzde 32’si kişisel verilerinin güvenliğini sağlamak için sadece tek bir PIN kodu, yüzde 14’ü de tek bir şifre kullanıyor.
Araştırmada yer alan Z Kuşağı üyelerinin yüzde 64’ü, ödeme yaparken kullandıkları mevcut güvenlik uygulamalarından rahatsız oluyor. Öyle ki Z Kuşağı’nın yarısından fazlası şifre ya da PIN kodu gibi uygulamaların önümüzdeki 10 yıl içinde çok da gerekli olmayacağına inanıyor.
Z Kuşağı, biyometrik güvenlik uygulamalarının geleneksel güvenlik yöntemlerinin yerini almasını heyecanla bekliyor ve yüzde 76’sı biyometrik güvenlik ile ödeme yaparken kendilerini daha rahat hissedeceklerini, yüzde 69’u ise bunun hayatlarını daha hızlı ve kolay bir hale getireceğini söylüyor.
“Şifreler yük olarak görülüyor”
Z kuşağının, şifre gibi klasik güvenlik sistemlerini bir yük olarak gördüğüne dikkat çeken Visa Europe Dijital Ödemeler Başkan Yardımcısı Jonathan Vaux, önümüzdeki dönemde ürünlerin biyometrik güvenlik uygulamaları ile entegre edilmesiyle sektör standardı olan şifre kullanımında azalma olacağını öngördüklerini dile getirdi. Vaux, sözlerini şöyle sürdürdü:
Banka ve ürün sağlayıcılar açısından değerlendirdiğimizde bu durumun beraberinde iki konuyu gündeme getireceğini öngörüyoruz. İlki, Z Kuşağı’nın bu yöndeki taleplerini karşılamak için biyometrik alandaki çalışmaları devam ettirmek ve hızlandırmak. İkincisi ise, artan kimlik doğrulama seçeneklerini iyi değerlendirerek, ödemelerde güvenlik ve kolaylık açısından iyi bir müşteri tecrübesi yaratmak.”