Yapay zeka telif konusunda yeni tartışmalara neden oluyor. Yapay zekanın oluşturduğu kodların kime ait olacağı tartışılıyor.
Stanford Üniversitesi’nden yapılan yeni bir araştırmaya göre, geliştiricilerin ve iş adamlarının üretken yapay zekanın yasal sonuçlarını daha iyi anlamaları gerekiyor. Bunun nedeni, bir dava dalgasının yaklaşmakta olması ve yapay zeka aracılığıyla oluşturulan kod, dil ve görüntülerin potansiyel olarak telif hakkıyla korunan materyale dayalı olabilmesi.
Yapay zeka sahiplik konusunda tartışmalara neden oluyor
Generative AI, geliştiricilerin iş kullanıcılarının bir düğmeye basarak kod ve anlatılar oluşturmasını sağlıyor. Kötü haber şu ki, makalenin yazarları “ChatGPT ve DALL-E gibi yapay zeka aracılarının arkasındaki veri kümelerindeki kelimelerin ve resimlerin çoğunun telif hakkıyla korunduğuna” dikkat çekiyor. Mevcut temel modeller, telif hakkıyla korunan materyaller üzerinde eğitilmiştir. Bu modellerin uygulanması, veri oluşturucular uygun nitelik veya tazminat alamadığında hem yasal hem de etik riskler oluşturabilir.
Makalenin ortak yazarlarından Peter Henderson, ilgili bir röportajda yapay zeka ve makine öğrenimi uygulayıcılarının “adil kullanımın nüanslarının farkında olmaları gerekmediğini” belirtiyor. Henderson: “Aynı zamanda mahkemeler, bazı yüksek profilli gerçek dünya örneklerinin adil kullanım korumalı olmadığına karar verdi. Ancak aynı örnekler yapay zekanın ortaya koyduğu şeylere benziyor. Bu alanda davaların nasıl sonuçlanacağı konusunda bir belirsizlik var” ifadelerini kullandı.
Mahkemeler sonunda yapay zekanın adil kullanım kriterlerini karşılamadığına karar verirse, “üretken yapay zekanın eğitilme ve kullanılma biçimini önemli ölçüde azaltabilir. Yapay zeka araçları yetenekler ve ölçek açısından ilerlemeye devam ederken, geleneksel adil kullanım anlayışına meydan okuyor. Hem yetenekleri hem de ölçekleri olan yeni yapay zeka araçları bu tanımı karmaşıklaştırıyor.
Ortak yazarlar, üretici yapay zeka ile telafi edilmeyen kod ve içerik kullanımından kaynaklanan yakında bir dava dalgası öngörüyor. Mahkemeler sonunda yapay zekanın adil kullanım kriterlerini karşılamadığına karar verirse, üretken yapay zekanın eğitilme ve kullanılma biçimini önemli ölçüde azaltabilir. Yapay zeka araçları yetenekler ve ölçek açısından ilerlemeye devam ederken, geleneksel adil kullanım anlayışına meydan okuyacak. Hem yetenekleri hem de ölçekleri olan yeni yapay zeka araçları bu tanımı karmaşıklaştırıyor.