Site icon TechInside
%%title%% %%sep%% %%sitename%%

Yapay zeka sağlık sektörünü de değiştiriyor!

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Yapay Zekânın (YZ) arkasındaki güç, insanlığın ilerlemesini hızlandırma ve hayatımızın her alanında deneyimlerimizi iyileştirme potansiyeline dayanıyor. Sağlık hizmetleri ise bu potansiyeli en etkili şekilde görebileceğimiz bir alan olarak öne çıkıyor.

Geçtiğimiz on yılda sağlık sektörü, COVID-19 krizini atlatmamızda bize rehberlik eden hızlı, küresel iş birliğine dayalı inovasyonlar da dâhil olmak üzere inanılmaz bir ilerleme kaydetti. Bu ilerlemeye rağmen, artan nüfus yoğunluğu ve sağlık hizmetleri maliyetleri gibi faktörler sağlığımızla ilgili zorluklarla karşılaşmaya devam edeceğimiz anlamına geliyor. Bu da sağlık sektöründe daha fazla hastayı, daha uygun maliyetle ve daha iyi sonuçlarla tedavi etme baskısı oluşturuyor.

Buna karşın önümüzdeki tablo oldukça parlak ve bu zorluklar karşısında güçlü bir konumda olduğumuzu gösteriyor. Genomik, biyoinformatik, mikroskopi, tıbbi görüntüleme ve diğer birçok alandaki gelişmeler, doğru şekilde yakalanıp analiz edildiğinde hasta sonuçlarını önemli ölçüde iyileştirmek için kullanılabilecek çok ciddi bir veri akışı yaratmaya devam ediyor. Yüksek Performanslı Bilişim (HPC – High Performance Computing) sistemlerinde çalışan yapay zekâ algoritmaları gibi gelişmiş bilgi işlem teknolojileri, tıbbi verilerin gerçek değerini ortaya çıkarmanın anahtarı olarak karşımıza çıkıyor. Bu sadece hayat kurtarmakla kalmıyor, aynı zamanda genel sağlık durumunun iyileştirilmesine de katkıda bulunuyor.

Kişiselleştirilmiş sağlık hizmetleri çığır açıyor

Yapay zekâ ile HPC’yi birlikte kullanan klinisyenler, büyük veri setlerini analiz ederek, özgün paternler ortaya çıkararak ve insan kapasitesinin ötesinde bir hızda içgörüler elde ederek son derece kişiselleştirilmiş tedavi planları geliştirebiliyor. Tedavide devrim yaratma potansiyeline sahip olan bu yaklaşım, verimlilik artışının yanı sıra daha öngörülü ve erişilebilir tedavi ve bakım vadediyor. Daha önceleri sağlık hizmeti sağlayıcıları herkese uyan tek bir modele odaklanıyor, bireyden ziyade hastalığı tedavi ediyordu. Yenilikçi teşhis ve kişiye özel tedavi yöntemleri, bir rahatsızlığın en başından önlenmesini, önlenememesi durumunda çok daha erken teşhis edilmesini ve her bireye özel tedaviyi mümkün hâle getirebiliyor.HPC, kişiselleştirme karmaşasında önemli bir rol oynayarak klinisyenlerin büyük ve karmaşık veri setlerinden hızla eyleme dönüştürülebilir içgörüler elde etmelerine olanak tanıyor. Hatta DNA hasarlarının taranması için yapılan ve daha önceleri günler süren genom analizi gibi önemli çalışmalar artık dakikalar içinde yapılabiliyor.

Geleceği tahmin etmek mümkün

Öte yandan tıbbi görüntüleri analiz etmek, farklı popülasyonlardaki paternleri tespit etmek, tıbbi cihazlar tasarlamak gibi sağlık sektörü için kritik çalışmalar için makine öğrenmesini veya yapay zekâyı kullansanız da bilgi işlem yoğunluklu iş yüklerini yüksek hızda çalıştırabilmeniz gerekiyor. Örneğin elektronik sağlık kaydı (EHR – Electronic Health Record) sistemleri, gerçek zamanlı içgörü için potansiyel bir kaynak oluşturuyor, ancak merkezî olmayan bir altyapıda milyonlarca gizli hasta kaydını depoluyor. Veri hacmi arttıkça, sağlık kuruluşları geniş ve farklı bilgi kaynaklarını işleyebilen yenilikçi sistemler kullanarak daha düşük maliyetlerle kişiselleştirilmiş bakım sunabiliyor. HPC, sağlık kuruluşlarına verileri neredeyse anında eyleme geçirilebilir zekâya dönüştürmek, keşifleri hızlandırmak ve hasta bakımını iyileştirmek için gerekli performans ve verimliliği sağlayan bir çözüm olarak ortaya çıkıyor.

Kişiselleştirme bununla da kalmıyor, geleceği de tahmin edebiliyor. Hekimler, hastaların farklı genomik yapılarını inceleyerek, bireyin hastalık riskini tahmin ederek ve kişiye özel reaktif, hatta belki de proaktif ilaç tedavileri geliştirerek önleme, teşhis ve tedavi yöntemleri tasarlayabiliyor. Önümüzdeki on yıl içinde bu alanda kaydedilecek ilerlemeler, bireyin genetiğine dayanan kişiselleştirilmiş tanı yöntemlerini her zamankinden daha erişilebilir hâle getirme vaadinde bulunuyor.

Yapay zekâ teknolojileri teşhis ve tedavide yüz güldürüyor

Sağlık hizmetlerinde, özellikle de kanser teşhisi ve tedavisinde uygulanan çok sayıda ilgi çekici yapay zekâ örneklerine tanıklık ediyoruz. Yalnızca Avrupa’da 16-17 milyon vatandaş ya kanser tedavisi görüyor ya da tedavi sonrası uzun süreli iyileşme sürecinde. Araştırmalara göre bu rakamın önümüzdeki 10-20 yıl içinde daha da artması bekleniyor. Yapay zekâ, doktorların gözden kaçırabileceği tümörleri ve lezyonları tespit edebilen yapay zekâ araçları da dâhil olmak üzere daha iyi teşhis ve tedavi imkânı sunuyor.

Yapay zekâ, hasta sonuçlarını iyileştirmek için robot destekli cerrahide de yenilikleri beraberinde getiriyor. Yapay zekâ ve robotların cerrahi süreçlere entegre edilmesi, cerrahların etkinliğini artırmaya yardımcı oluyor. Algoritmalar, ameliyat öncesi tıbbi kayıtlardan elde edilen verileri analiz ederek cerrahi ekibe prosedürleri planlamada yardımcı olabiliyor ve ameliyat sırasında rehberlik sunabiliyor.

Yapay zekâ destekli sağlık hizmetlerinin geleceği iş birliği gerektiriyor

HPC tarafından desteklenen yapay zekâ destekli sağlık hizmetleri heyecan verici olsa da “Tıp camiası bu devrime yeterince hazır mı?” sorusu sıkça tartışılan bir konu olmaya devam ediyor. Sağlık hizmetlerinde yapay zekânın tam potansiyelini gerçekleştirmekse, teknoloji ve becerilere önemli yatırımlar yapılmasını gerektiriyor. Teknoloji ortakları ve tedarikçilerle iş birliği yapmak, YZ projelerini hızla ölçeklendirmek için YZ kabiliyetlerinden yararlanmak oldukça önemli hâle geliyor.

Teknoloji ve sağlık sektörünün birlikte çalışmasıyla yeni nesil hastalar, yakın vadede sadece hayal edebildiğimiz bir bakım seviyesini deneyimleyecekler. Şimdi güçleri birleştirme, inovasyon yapma ve yapay zekâ destekli sağlık hizmetleri devrimini gerçekleştirme zamanı!

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Dell Technologies Türkiye’de iş strateji ve yönlendirmeden sorumlu olan Işıl Hasdemir, Temmuz 2020’de görevine başladı.

Hasdemir; Türkiye’de satış, servis ve destek fonksiyonlarını birbirinden ayıran ve şirketin, kuruluşların dijital dönüşüm gündemlerini hızlandırmalarına yardımcı olma misyonunu başarıyla yürüten bir ekibe liderlik ediyor. Hasdemir’in liderliğindeki Dell Technologies, Türkiye’nin ICT sektöründeki güçlü konumunu korumaya devam ediyor.

Türkiye’nin öne çıkan teknoloji liderlerinden biri olan Hasdemir, aynı zamanda Dell Technologies bünyesinde “teknolojiyi dünyanın daha iyi bir yer haline getirilmesi adına kullanma” misyonuyla çeşitli projelere imza atıyor.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Elektrik ve Elektronik Mühendisliği lisans derecesine sahip olan Hasdemir, Dell Technologies’e katılmadan önce 2005’te Cisco Ülke Lideri ve ardından 2009’da Genel Müdür Yardımcısı olarak atanmış ve kariyerinin öncesinde ise NCR Türkiye’de çeşitli liderlik görevlerinde bulunmuştur.

Exit mobile version