WiFi, yani kablosuz ağ sinyalleri modern dünyanın yeni bir bileşeni. Televizyon veya radyo dalgaları ya da GSM sinyalleri gibi, WiFi sinyalleri de artık modern şehirlerin bir parçasına dönüştü.
Nerede bulunursanız bulunun, cep telefonunuzu açıp çevrenizdeki kablosuz ağları kontrol edecek olursanız, sayısız kablosuz ağla karşılaştığınızı görebiliyorsunuz. Üstelik bunların çoğu güçlü sinyallere de sahip oluyor.
Bilim insanları bir süredir, WiFi sinyalleri ile küçük cihazları şarj etmenin mümkün olduğunu beyan edip duruyordu. Hatta bu savı destekleyen prototip cihazları da medya önüne çıkardılar.
Peki bu sistem nasıl işliyor?
Küçük bir “internet of things” cihazını, belki giyilebilir bir cihazı, belki evinizdeki minicik güvenlik kamerası, belki salonunuzda masanın üzerinde minik bir kontrol cihazı, evinizdeki kablosuz ağ modemine belli bir mesafede durduğu sürece, sinyallerin gücü ile kendini şarj edebiliyor. Bu mesafe şimdilik altı metre ancak teknoloji geliştikçe menzilin artacağı kesin. Ayrıca bir evde, laboratuvar şartlarının aksine, alttaki, üsteki komşunun, sağdaki soldaki komşunun kablosuz sinyalleri de bu cihazlara ulaşacağı için, cihazların daha güçlü şarj imkanı olacağını tahmin etmek zor değil.
Veya üç beş sene sonra tasarlanacak ve sokakta giyeceğiniz minik bir dijital lens, iri, kaba ve dikkat çeken dijital gözlüklerin yerini alabilecek ve bu minik dijital lensin enerji sorunu da, şehir sokaklarında serbestçe dolaşan WiFi sinyalleri olacak.
Bu yeni teknoloji, cihazların tasarımında pil boyutu, pil maliyeti, çalışma süresi, enerji tasarruf teknikleri gibi detayları tamamen değiştirerek dijital dünyanın yeniden şekillenmesini sağlayacak. Şu anda, ağır şekilde mobil cihazların şarj problemi tarafından rehin alınmış dijital bir dünyada yaşadığımızı unutmayalım. Sokağa çıkarken, şarj cihazımızı yanımıza aldığımızdan emin olmak istiyoruz. Otomobillerimizde şarj adaptörleri bulunduruyoruz. Cihazlarımızı kullanırken, ne kadar şarjının kaldığını gözeterek ağır kısıtlamalara gidiyoruz.
Oysa bu yeni WiFi sinyalleri üzerinden şarj teknolojisi hayata geçtiğinde, ayağımızdaki bu şarj prangasından da kurtulacağız ve dijital dünya bambaşka bir dengeye oturacak.
Ne kadar doğrudur bilemem ama Nicola Tesla’nın 1900’lerin başında kablosuz elektrik ile 50 km ilerideki ampulü yakmayı başardığını ve bunu pazarlamak için çalıştığında General Elektriğin sahibi tarafından susturulduğu ve dışlatıldığı söylenir. Nicola’nın bu teknolojisi sayesinde tek bir ampül için harcanan elektrik gücüyle tüm kapsama alanındaki ampüller yakılabiliniyor deniliyordu. Yani bir evin harcadığı enerji ile 50 km çevresindeki tüm evlerin ihtiyacı karşılanabiliyor. Eğer böyle bir teknoloji vardı ise hata geçirildiğinde dünyanın enerji sorunu diye birşey kalmayacaktır herhalde.
bundan tam 2 yıl önce bilişimle uğraşan ve hatta hobi olarak edinen bir kaç arkadaş oturup wifi üzerinden şarj olsa harika olur diye bir fikir atmıştık ortaya biraz kurcaladık bu işi a dan z ye ama boyumuzu aşan işler çıktı karşımıza
ve olanaksızlıklarda yüzünü gösterince sadece bir hayal olarak kaldı bizde wifi üzerinden şarj fikri şimdi bu haberi duyduk ve çok şaşırdık yani sevindik
Bunlar hep Nicola tesla nın temelini attığı hatta temel değil icat ettiği teknolojiler.Bence bu kablosuz enerji tesla zamanında bulundu zaten bunu insanlar ona aç kalıncaya kadar piyasaya sürülmüyor haliyle şuan.Bence bu teknoloji günümüzde tüm yapılarıyla hazır kullanılabilcek düzeyde sadece start bekliyor .
Pilde herhangi bir değişiklik olmazken kablo teknolojisinin son bulması yeni bir bakış açısıyla mümkün oldu ama görmeden inanmak çok zor