Twitter gibi yüksek miktarda kullanıcı verisini ellerinde tutan şirketlerin şeffaflık raporu açıklamaları son zamanlarda gelenek halini aldı. Google, Facebook, Dropbox ve Slack gibi şirketler düzenli bir şekilde, hükümetler tarafından hangi kullanıcı verilerinin talep edildiğini, hangi ülkelerden edildiğini ve hangi tür talepler ile karşılaşıldığını belirtiyorlar. Bunların arasında kanuni yaptırım incelemeleri, yayın hakkı ihlalleri gibi önemli konular bulunabiliyor.
Ancak bir soru her zaman geçerliliğini koruyor: Normal kullanıcılar bu bilgi ile ne yapacak?
Şirketlerin bu bilgileri halka açması takdir edilesi bir hareket. Ancak bu şeffaflık raporları genellikle herhangi bir yerde kullanılamayacak kadar muğlak oluyor.
Örneğin, ABD hükümeti 2015 yılının son 6 ayında 30.041 Facebook kullanıcısının bilgilerini istemiş. Ancak hangi hükümet biriminin bu verileri istediği belli olmadığı gibi, bir kullanıcı kendi hesabının da bilgi istenilen kullanıcı kayıtları arasında olup olmadığını bilemiyor. Bu 30 bin küsur kullanıcının ABD’de mi oturdukları veya Facebook’a bağlandıkları, yoksa başka ülkelerin kullanıcıları mı oldukları bilinmiyor. Tek bilinebilecek nokta, Facebook’un 1,71 milyar kullanıcısı arasında yalnızca 30 bin kişinin bilgileri istenildiğine göre, rastgele bir kullanıcının bu listede yer alma ihtimali istatistiksel olarak çok düşük.
Şirketlerin açıkladıkları şeffaflık raporları, “Bir şey yok, siz işinize bakın” demekten öteye geçmiyor. Dolayısı ile bu şeffaflık raporları aslında pratik olarak şeffaf değil, yanına bile yaklaşamıyor. Şeffaftan ziyade, farklı renklere boyanmış buzlu cam gibi düşünebiliriz.
Twitter’ın son yayınladığı şeffaflık raporu ise böyle değil. Twitter bu sefer kullanıcılara eskiye nazaran çok daha detaylı ve kullanılabilir veriler iletiyor. İlk defa raporda, hükümetlerin hangi birimlerinin ne gibi bilgiler istedikleri veya talepler ilettikleri görülebiliyor.
ABD Twitter’dan en çok veri isteyen hükümetlerin açık ara farkla başında geliyor. Taleplerin yüzde 44’ü ABD’den geliyor ve bu durum, Twitter’ın kullanıcılarını korumak için ne yaptığını veya ne yapmadığını ölçümlemek için iyi bir bencmark oluşturuyor.
ABD’nin taleplerinin yüzde 46’sı “mühürlü” geliyor, yani kullanıcı, bilgilerinin istenildiği hakkında bilgilendirilemiyor. Aksi halde Twitter ABD kanunlarına karşı gelmiş olur. Kullanıcıların yalnızca yüzde 7’si ABD hükümetinin kullanıcı verileri hakkında istekte bulunduğu hakkında bilgilendirilmiş.
Türkiye’den bazı rakamlar verelim. Rapor, 2016 yılının ilk yarısını kapsıyor ve önceki yarıyıllık dönemler ile karşılaştırma yapıyor. 2016 ilk yarısında Türkiye hükümeti ve ilgilli birimleri 443 ayrı hesap için 280 farklı bilgi talebi iletmiş. Bunların hiç birisi Twitter tarafından kabul edilmemiş. Daha önceki dönemlerde ise hedef gösterilen hesap rakamları 700’ler seviyesindeyken, bilgi talepleri de 400’ler seviyesinde, yani bir düşüş var.
Ancak yayından tweet kaldırma veya hesap silme taleplerinde ülkemizde artış var. Mahkeme kararı ile yayından kaldırma talebi 6 ay içerisinde 721. Önceki iki 6 aylık dönemde ise bu oran 400’ler seviyesindeydi. Yani ciddi bir artış var. Doğrudan hükümetten, polisten veya diğer devlet kurumlarından gelen talep miktarı ise 1781. Geçen yıl aynı dönemde bu rakam 310’du. Bu taleplerde belirtilen kullanıcı hesap sayısı son 6 ayda 14.953. Önceki dönem 8 bin civarı, geçen yıl aynı dönem ise 1900’dü. Yani çok ciddi bir artış var. Ancak bu hesapların 222’si hakkında işlem yapılmış ve istenilen verilerin yalnızca yüzde 23’ü sağlanmış.
Bu verileri ABD ile karşılaştırmak isterdik ancak Twitter raporunda artık ABD’nin taleplerini aşırı detaylı inceliyor. Ülke geneli hakkında doğrudan bir bilgiye ulaşmak için raporun çok iyi analiz edilmesi gerekiyor. ABD’nin yönetimsel organları, Türkiye ile bire bir örtüşmediği için böyle bir karşılaştırma da pek fazla anlam taşımıyor. Raporda ABD’nin hangi eyaletinin, hangi yönetimsel biriminin ne amaçla bilgi istediği, bu bilginin ne kadarının sağlandığı, kaç hesabın kapatılmak istendiği ve kaç kullanıcının bilgilendirildiği gibi detaylar yer alıyor. Örneğin ABD, son 6 ay toplamda 13.737 hesap hakkında bilgi veya işlem yapılmasını istemiş. Ancak bunların önemli bir kısmı mahkemelerde jürilik celpleri gibi aslında kullanıcı verilerinin iletişim amaçlı kullanıldığı durumlar olduğu için işler karışıyor.
Twitter, doğal olarak ABD’li bir şirket olduğu için, ABD’nin yönetim ve hükümet yapılarına aşina. Hesap vermesi gereken yegane kanun da ABD kanunu olduğu için veri altyapısını buna göre iyileştirmiş ve sonuç olarak aşırı detaylı bir rapor sunabiliyor. Twitter’ın yeni rapor formatı en azından ABD’li kullanıcılar için çok daha aydınlatıcı, şeffaflığa çok daha yakın olsa da, bu sefer de ülke karşılaştırmalarında bu aşırı detaycılık yüzünden sorunlar çıkıyor. Ancak, her ülke (veya en azından kullanımın yoğun olduğu ülkeler) için de benzer detayda raporlar hazırlanırsa, o zaman anlamlı karşılaştırmalar yapmaya başlayabiliriz.