Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) ile DeltaV Uzay Teknolojileri arasında imzalanan anlaşma, Türkiye’nin uzay çalışmalarında yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. TUSAŞ tarafından geliştirilen yüksek çözünürlüklü elektro-optik görev yüküne sahip mikro uydu, DeltaV tarafından üretilen yerli fırlatma sistemiyle yörüngeye gönderilecek. Bu proje, Türkiye’nin ilk kez kendi uydusunu tamamen yerli bir roketle uzaya göndermesi açısından tarihi bir öneme sahip.
TUSAŞ ve DeltaV, uzay çalışmalarında işbirliği yapıyor
Anlaşma, TUSAŞ Uzay Sistemleri’nden sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Lokman Kuzu ve DeltaV Genel Müdürü Dr. Mehmet Kahraman’ın katılımıyla imzalanırken, üretilecek mikro uydunun birçok kritik bileşeni tamamen yerli imkanlarla geliştirilecek. Uydu için güç ve ara yüz birimleri, uçuş yazılımları ve bilgisayar sistemleri Türkiye’de üretilerek entegre edilecek. DeltaV’nin geliştirdiği yerli itki sistemi de bu projeye entegre edilerek uzaya gönderilecek.

İlk uydunun başarılı bir şekilde yörüngeye yerleştirilmesinin ardından, 0,9 metre ve 0,5 metre çözünürlüğe sahip daha gelişmiş versiyonların üretilmesi ve uzaya fırlatılması planlanıyor. Bu kapsamda, projenin ön tasarım aşamasının tamamlandığı, kritik tasarım sürecine odaklanıldığı belirtiliyor. Uydu komuta ve kontrol faaliyetleri ise TUSAŞ bünyesindeki Akıncı Yer İstasyonu üzerinden gerçekleştirilecek. Ancak fırlatma için net bir tarih henüz açıklanmış değil.
TUSAŞ’ın 2021 yılında başlattığı mikro uydu projesi kapsamında, Türkiye’nin yerli uzay teknolojilerindeki yetkinliğini artırması hedeflenirken, DeltaV tarafından geliştirilen SORS Sonda Roket Sistemi de projede kritik bir rol oynuyor. 12 metre uzunluğundaki ve 630 mm çapındaki bu roket, sıvı oksijen (LOX) ve parafin bazlı hibrit itki sistemiyle çalışıyor. 50 kg’ın üzerinde faydalı yük taşıyabilen sistem, hipersonik hızlara ulaşabilirken, 100 ila 300 km irtifaya çıkabiliyor. Hassas yörünge kontrolü sağlayan itki kontrol bilgisayarı ve telemetri sistemleriyle donatılan bu yerli roket, Türkiye’nin uzay teknolojilerindeki bağımsızlığını güçlendirmeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.