Tükenmişlik sendromu kavramı için yapılan akademik çalışmalar, bu sendromun bir insan hayatını sonlandırabilecek kadar tehlikeli olduğunu gözler önüne seriyor. Dünya Sağlık Örgütü, 1998 yılında hazırladığı bir raporda “Tükenmişlik sendromu nedir?” sorusunun cevabını verdi.
DSÖ, bu sendromu gereğinden fazla çalışan bir kişinin aşırı duygusal yorgunluğa maruz kalması ve bundan ötürü sorumluluklarını yerine getirememesi şeklinde tanımladı. Kendisinin tükendiğini söyleyen bir birey, işinden keyif alamaz ve insanlara karşı duyarsızlaşır.
İşinden keyif alamayan bir kişi, elde ettiği başarılardan gurur duymamaya başlar ve işinden soğuyarak içine kapanık bir insan olur. Kendisini çaresiz hissetmeye başlayan bu kişi, karamsarlığa kapılır ve kimsenin onu sevmediğini düşünerek suçluluk hisseder.
Z kuşağı nasıl bir iş dünyası istiyor? Sonuçlar şaşırtıcı!
Tükenmişlik sendromu nedir?
Yaptığınız işin anlamsız olduğunu düşünüyorsanız, aşırı stresliyseniz, işinizden keyif alamıyorsanız ve motivasyon seviyenizin çok düşük olduğuna inanıyorsanız bu sendromun bizzat kendisi olmuşsunuz demektir. Fiziksel, duygusal ve zihinsel sorunlar ile boğuşmaya hazır olun.
Hevesli ve çalışkan olan bir kişi, bu sendromun ördüğü ağa takıldığında yavaşça dibe vurmaya başlar. Öğrenilmiş çaresizlik, bitkinlik, yorgunluk, güvensizlik, hayal kırıklığı, kafa karışıklığı, değersizlik hissi, yetersizlik ve umutsuzluk gibi problemler gün yüzüne çıkar.
Yukarıdaki paragrafta yer alan problemler, ciddi sağlık sorunlarına doğru evrilebilir. Psikolojik bir hastalık olarak tanımlanan tükenmişlik sendromu, tıpkı şeker hastalığı gibi, sinsice ilerler ve dayanılmaz bir hastalığa dönüşür.
Bundan 46 yıl önce Herbert Freudenberger tarafından tespit edilen bu sendrom, uykusuzluk ve kalp çarpıntısı gibi sıkıntılara da yol açabiliyor. Yoğun iş temposu depresyona sebep olur ve bu durum çalışanlarınızın hem verimliliğini düşürür hem de üretkenliğini azaltır. Bu durum sizin için de geçerli.
Tükenmişlik sendromu ile nasıl baş edilir: Teşhis etmek
Çok tehlikeli olan bu sendromu bir kara delik olarak tanımlayabiliriz. Bu delikten kurtulmanın ilk yolu böyle bir sorunun var olduğunu kabul ederek çalışanlarınızın veya kendinizin sağlığı adına gerekli önlemleri almaya başlamaktır.
Doğru önlemlerin alınması için doğru bir teşhis yönteminin kullanılması şarttır. Çalışanlarınızın ne kadar duygusal biri olduğunu ve nasıl bir zihin yapısı ile çalıştığını öğrenmek için bir derecelendirme sistemi kullanmalısınız. Bu sistemde birden ona kadar sayılar bulunmalı.
Değerlendirme formunun üstüne adını ve soyadını yazmak istemeyen ekip arkadaşlarınızın kararına saygı duymalısınız. Sizin amacınız onların zihinsel sorunlarla uğraşıp uğraşmadığını tespit etmek.
Değerlendirme formlarının doldurulmasından sonra ekibinizi toplayın ve çalışanlarınıza zihinsel sağlığın önemi hakkında bilgi verin. Hedef gösterici ve yargılayıcı bir dilden sakının. Zira yasal sorunlar başınızı ağrıtabilir.
Bu toplantıdan sonra çalışanlarınız ile özel bir odada bire bir konuşmalısınız. Aldığınız bilgileri daima gizli tutmalısınız. Size yardımcı olan bireylerin sorunlarını başkalarına anlatırsanız üstünüze güvenilmez lider imajı yapışır ve kimse size kendisi hakkında bir bilgi vermez.
Çalışanlarınıza zihin sağlığının nasıl korunması gerektiğini öğretmelisiniz. Onlara kişisel sorunlarla, stresle ve iş sorunlarıyla nasıl başa çıkılacağını anlatmalısınız. Bu konuda uzman doktorlardan yardım almalısınız ve sağlık adına harcama yapmaktan çekinmemelisiniz.
Zihinsel sorunlar ile boğuşan bir arkadaşınızı uzman bir doktor ile baş başa bırakabilirsiniz. Doktorunuzun neler gözlemlediğini öğrenmelisiniz. Ayrıca gözlem yeteneğinizi geliştirin çünkü ruh sağlığı ile ilgili sorunların bir doktor tarafından tespit edilmesi oldukça uzun sürebilir.
Çalışanlarınızı en iyi siz tanıyorsunuz ve bundan dolayı onların sorunlarını en hızlı şekilde tespit edebilen kişi de siz olmalısınız. Depresyon, kaygı, korku ve öfke gibi faktörler iş yerinizin dibe çakılmasına önayak olur. Tükenmişlik sendromu, ruh sağlığı ile doğrudan ilintilidir.
Doğru ödüller vermek
Ödüller her zaman olumlu sonuçlar doğurmaz. Bazı ödüller çalışanlarınızın zihninde baskı olarak tanımlanabilir. Verilen ödüller güdüleyici olmalıdır. Bütün ödülleriniz performansa dayalı ödüller ise tükenmişlik sendromu ile karşılaşmanız an meselesi olabilir.
Vereceğiniz ödüllerin bir kısmı, çalışanlarınızı mutlu eden ve onları sahiplendiğinizi gösteren ödüller olmalı. Evet, bu kadar basit. Bir çalışanınıza kendi işini iyi yaptığı için değil, orada bulunup vaktini sizin şirketinizin geleceği adına harcadığı için ödül vermeyi deneyin.
Çok küçük bir harcama yapmanız sizin büyük gelirler elde etmenizi sağlar. Bu küçük harcamalardan kaçındığınız takdirde çok para kaybedebilirsiniz. Hediye kartları, ekstra molalar, ekstra tatiller, özellikle cuma günleri daha kısa olan çalışma saatleri ve lezzetli atıştırmalar… Bunların hepsi çalışanlarınızın kendisini değerli hissetmesini sağlar.
Çalışanlarınıza onların değerli olduğunu ve bu değerin para kazandırmak ile ilgili olmadığını söyleyin. Onlar zaten şirkete katkı sağlamak zorunda olduğunu biliyor ancak onların markanıza sadık olmasını sağlayan faktör sizin onlara verdiğiniz değerdir. Kalbe dokunan her hediye, tükenmişlik sendromunun panzehiridir.
Düşünmeden hareket etmemek
Çalışanlarınızın kendi sorunlarını anlatamadığı bir iş ortamı oluşturursanız bu sendromu asla yenemezsiniz. İş yeri kültürünüz, yönetim tarzınız ve sorulara cevap verme yönteminiz kucaklayıcı olmalıdır.
Size saygısızca davranan ve işini yapmayan kişilerin gerçekten de saygısız ve tembel olduğunu düşünmeden önce nasıl bir iş ortamı sunduğunuzu analiz edin. O kişiler size verimsiz şartlardan dolayı mutsuz olduğunu sadece bu şekilde (cevaplarınız ile onları terslediğiniz için) gösterebiliyor olabilir mi?
Ayrıca işe geç gelen veya işine geç başlayan kişiler de mutsuz olabilir. Sorumluluğu üstlenmelisiniz. Hatayı önce kendinizde aramalısınız ve düşünerek hareket etmelisiniz. Birini azarlamak ve onu kaybetmek herkesin yapabileceği bir iştir ancak çalışanını kazanmak herkesin harcı değildir.
Çalışanlarınızı azarlamadan önce kendinize şu soruları sormalısınız:
- Bu kişi genellikle böyle mi davranıyor?
- Bu davranışları sergileyen kişi güvenilir ve çalışkan bir çalışan mı?
- Karakteri mi böyle yoksa onu mutsuz eden nedenler var mı?
Eğer size soğuk davranan ve işini aksatan ekip arkadaşınız daha önce iş akışınızı engelleyen tavırlar sergilemediyse oturup düşünmelisiniz. Onu bu davranışları sergilemeye iten nedenleri tespit etmelisiniz. Onunla konuşmalısınız ve düşüncelerine saygı göstermelisiniz.
Kendisini sonuna kadar dinleyin. Unutmayın ki siz onun yaralarına tuz basmak için değil, yaralarını sarmak için oradasınız. Aldığınız cevaplara karşı alınganlık yapmayın. Kurulan cümleleri şahsileştirmeyin.
Bu çalışandan neler beklediğinizi yeniden düşünün ve böyle bir durumun tekrar yaşanmasını önlemek için bazı değişiklikler yapmaya istekli olun. Sıradaki adım hırslarınızı törpülemek ve çalışma saatlerini düzenlemek ile alakalı.
Çalışma saatlerini düzenlemek
Devam ettirmeniz gereken bir işe ve memnun etmeniz gereken müşterilere sahip olabilirsiniz ancak çalışanlarınızın tükenmişlik sendromunun ağları tarafından ele geçirilmesine izin vermemelisiniz. Çalışma saatlerinin insanların ruhunu emen bir şekilde tasarlanmaması gerekiyor.
Verimliliğin esas olduğunu kabul etmelisiniz. Verimli bir şekilde geçirilen 1 saat, verimsiz bir şekilde geçirilen 8 saate bedeldir. Çalışanlarınızla mümkün olduğunca sık iletişim kurun ve onlara haftalık iş planınızı net bir şekilde anlatın. Onların neler istediğini sormayı unutmayın. Son dakika değişikliklerinden uzak durun. “Tükenmişlik sendromu nedir?” sorusunu sorumluluklar aracılığıyla yanıtlamaya devam edelim.
Çalışanların iş dışındaki sorumluluklarını düşünmek
Muhtemelen çalışanlarınızın özel hayatına nasıl saygı göstereceğinizi biliyorsunuzdur. Öyleyse şunu düşünün: Çalışanın yapmak zorunda olduğu diğer işlere değer veriyor musunuz? Düşünceli olmalısınız. Herkesin bir hayatı var. Neredeyse herkesin bir ailesi var. Başka sorumlulukları var.
Birden fazla ağır işin çalışanlarınızı nasıl yıprattığını ve onları depresyona soktuğunu anlayın ve bunları aklınızdan çıkartmayın. Onların isteklerini dinleyin ve onlara istediği çalışma ortamını sağlayın.
Ekip arkadaşlarınız sizden neler bekliyor öğrenin. Son olarak onlardan neler istediğinizi ve nelere izin vermeyeceğinizi açıkca söyleyin. Altıncı aşamada gerçekçi ve herkes tarafından ulaşılabilen hedeflerin belirlenmesinden bahsettik.
Herkes tarafından ulaşılabilen hedefler koymak
Bazı işler roket gibidir, yükselmenizi ve üst düzey bir kariyere sahip olmanızı sağlar. Bazı işler ise çıkmaz sokak gibidir, işin içinden çıkamazsınız ve asla yükselemezsiniz. Hangi cümle daha çok hoşunuza gitti? İlk cümle diyorsanız çalışanlarınıza da böyle işler verin. “Tükenmişlik sendromu nedir?” sorusunun cevaplarından bir tanesi de hoşlanmadığınız bir davranışı başkasına sergilememektir.
Çalışmak için bir neden sunmazsanız kimse sizinle çalışmak istemez. Neredeyse hiç kimse yükselmeyeceği yerde durmak istemez veya amaçsız bir işin peşinden koşmaz. Bunun için onlara gerçekçi ve herkes tarafından ulaşılabilen hedeflerin koyulabildiği iş imkânları sunun:
- Parasal hedef: Herkes daha fazla para talep edebilir. Maaşın makul bir zaman içinde yükseltilebildiği işler sunmak hem gerçekçi bir hedefin koyulmasını sağlar hem de çalışanların istikrarlı bir şekilde yüksek performans eşliğinde çalışmasına olmasına olanak tanır.
- Deneyime dayalı eğitimler: Deneyime dayalı eğitimler vermek, etkisini uzun vadede görebileceğiniz bir stratejidir. Bilgilendiğini ve uzmanlaştığını hisseden bir çalışan, terfi alabilmek adına işine dört elle sarılabilir. Bu yüzden onları sektörünüz ile ilgili konferanslara götürün.
- Verimli olan ek işler vermek: Başarmanın verdiği hazzı kullanmalısınız. Bazen herhangi birini terfi ettirmek için bir sebebiniz olmayabilir fakat bir başkasına ek iş vererek onun teknik olarak iki işte birden çalışmasını ve daha çok para kazanmasını sağlayabilirsiniz.
İş yeri kültürüne dikkat etmek
İş yeri kültürünüzde veya çalışma politikanızda bulunması gereken stratejiler şunlar:
- İş temposunu ve iş yükünü gerektiği yerde azaltmak
- Birinci sınıf (kalitesi yüksek olan) bir iletişim kurmak
- Çalışanlardan beklenen performans seviyesini daima kontrol etmek
- Beklentileri açıkça ifade etmek ve görevleri net bir şekilde tanımlamak
- Çalışanlar için el kitabı (iş yeri hakkında bilgi veren) hazırlamak
- Çalışanlarınızı agresif ve mantıksiz fikirler öne süren müşterilerden korumak
- Müşteriler ile etkili iletişim kumayı bilen uzmanlarla çalışmak
Eğer çalışanlarınız ne yapmasını bilmiyorsa, ne kadar çalışması gerektiğinden emin değilse ve iş yerinizde insana değer verilmiyorsa iş yeri kültürünüz başarısız bir strateji örneği olarak tanımlanır. Unutmayın, tükenmişlik sendromu sadece çok çalışmaktan dolayı maruz kalınan bir sendrom değildir.
Yorgun, endişeli, stresli, üzgün ve korkan çalışanları ayağa kaldırmak sizin sorumluluğunuzda. Eğer yüksek gelirler elde etmek istiyorsanız ve müşterilerden şikayet dinlemek istemiyorsanız bu 7 adımı benimsemelisiniz.
Bu yazıda “Tükenmişlik sendromu nedir?” ve “Tükenmişlik sendromuyla nasıl başa çıkılır?” sorularını yanıtladık. Bir sonraki yazımızda görüşmek dileği ile. Yorumlarınızı ve tavsiyelerinizi bekliyoruz.