Tayvan merkezli yarı iletken devi TSMC, ABD’nin Arizona eyaletinde hayata geçirdiği devasa yatırımla tüm dikkatleri üzerine çekti. Beklentileri aşan bir performans sergileyen tesis, özellikle üretim verimliliği konusunda çarpıcı sonuçlara imza attı. Öyle ki, Arizona’daki fabrikanın verimlilik oranları, şirketin ana üretim üssü olan ve uzun yıllardır sektörde lider konumda bulunan Tayvan’daki tesisleri bile geride bıraktı. Bu başarı, TSMC’nin ABD yatırımının ne kadar doğru bir karar olduğunu gözler önüne seriyor.
TSMC’nin ABD tesisleri rekor verimliliğe erişmeyi başardı
Yüksek verimlilik, bir yarı iletken üretim tesisi için hayati önem taşıyor. Çünkü verimlilik arttıkça, üretim sürecinde hasarlı çıkan yonga sayısı azalıyor ve TSMC gibi dev üreticiler için bu durum, daha fazla kar ve daha düşük maliyet anlamına geliyor. Şirketin rakipleri Intel ve Samsung ise, henüz TSMC’nin yakaladığı bu verimlilik seviyelerine ulaşabilmiş değil. Bu da TSMC’nin sektördeki liderliğini daha da perçinliyor.
TSMC’nin ABD yatırımı, şirketin üretim ağını çeşitlendirme stratejisi açısından da büyük önem taşıyor. Bilindiği üzere, son yıllarda Çin ve Tayvan arasında yaşanan siyasi gerilimler, teknoloji sektörünü de derinden etkiliyor. TSMC de tüm yumurtaları aynı sepete koymamak adına, üretimini farklı coğrafyalara yayma yoluna gidiyor. ABD’deki tesislerin başındaki isim Rick Cassidy, yaptığı açıklamada, yeni tesislerin Tayvan’dakilere kıyasla %4 daha verimli olduğunu ve bunun, ABD’deki tesisi dünyanın en gelişmiş üretim merkezlerinden biri haline getirdiğini vurguladı.
Üç farklı üretim hattına sahip olan Arizona tesisi, 2025 yılından itibaren 4 nanometrelik yongaların üretimine başlamayı hedefliyor. Daha sonraki aşamalarda ise 3 ve 2 nanometrelik yongaların üretimine geçilmesi planlanıyor. Her ne kadar Tayvan’daki tesisler şu an için daha ileri teknolojilerle üretim yapabiliyor olsa da, ABD’deki tesislerin yüksek verimliliği ve artan jeopolitik riskler, gelecekte daha fazla müşteri ve siparişin ABD’ye kayabileceğinin sinyallerini veriyor. Bu durum, TSMC’nin ABD yatırımının uzun vadede kendisine büyük getiri sağlayabileceğini gösteriyor.