Donald Trump, ABD’nin 47. Başkanı olarak yemin töreninin ardından ifade özgürlüğünü güçlendirme ve federal sansürü sona erdirme hedefiyle bir başkanlık kararnamesi imzaladı. Trump’ın bu adımı, tüm devlet kurumları ve çalışanlarını, Amerikan vatandaşlarının ifade özgürlüğünü sınırlandırmak için federal kaynakları kullanmaktan men ediyor. Aynı zamanda, Biden yönetimini yanlış bilgi ve dezenformasyon gerekçesiyle çevrim içi özgürlükleri ihlal etmekle suçluyor. Trump, önceki yönetimin federal baskı yoluyla sosyal medya şirketlerini kullanıcıların belirli konuşmalarını sansürlemeye zorladığını öne sürerken, bu uygulamaların First Amendment haklarını çiğnediğini belirtiyor.
Trump, sosyal medyayı daha özgür hale getirecek
Kararnamede, hükümetin sosyal medya platformlarına yönelik baskılarına dikkat çekiliyor. Örneğin, Meta CEO’su Mark Zuckerberg, 2021 yılında Biden yönetiminin COVID-19 pandemisiyle ilgili paylaşımları sansürlemesi için baskı yaptığını açıklamıştı. Bu tür vakaların, Trump’ın kararının gerekçelerinden biri olarak öne çıktığı görülüyor. Ancak, Haziran ayında ABD Yüksek Mahkemesi, Biden yönetiminin bu tür temaslarının ifade özgürlüğünü ihlal etmediğine hükmetmişti.
Uzmanlar, federal hükümetin vatandaşların ifade özgürlüğüne müdahalesinin zaten yasak olduğunu hatırlatarak, bu tür bir kararın yasal olarak gerekli olmadığını savunuyor. California Üniversitesi’nden Profesör David Kaye, Trump’ın kararını “zaten yasak olan şeyleri durdurma iddiası taşıyan bir halkla ilişkiler manevrası” olarak nitelendirdi.
Trump’ın kararnameyle Adalet Bakanlığı’ndan ve diğer yürütme organlarının liderlerinden, önceki yönetim tarafından ifade özgürlüğünün nasıl ihlal edildiğini soruşturmalarını talep ettiği ifade ediliyor. Buna karşın, bu girişimde sosyal medya platformlarında hızla yayılan yapay zekâ kaynaklı sahte içerikler ve yanlış bilgilere dair somut bir önlem planı yer almıyor. Uzmanlar, bu açığın, ifade özgürlüğü ve bilgi güvenliği arasındaki dengeyi kurma noktasında önemli bir eksiklik oluşturduğuna dikkat çekiyor. Trump’ın kararnamesi, ifade özgürlüğünün savunulması hakkında tartışma yaratmaya devam edecek.