Ancak teknolojinin içine bu denli girmesi çok şaşırtıcı bir gelişme oldu biz BT dünyası profesyonelleri için. Sayfalarımızdan mutlaka takip etmişsinizdir. Önce HP sonra da Symantec bu yönde duyurular yaptı.
Tabii HP’de yapılanma hiç bitmez ve TechInside markamızı oluştururken yazdığım yazı da yine HP’nin bu yönüyle ilgiliydi. Ancak Meg Whitman’ın CEO’luğa gelmesiyle değişen dinamikler şirketin biraz da olsa nefes almasını sağlamıştı. Ancak görünen o ki bu değişim çok da uzun sürmeyecek. Öte yandan küresel değişimleri yerel pazarı da etkilediğini söylemek çok mümkün. Ancak HP özelinde konuşacak olursak bu marka yerelde de dev bir organizasyona sahip ve gerçekten küçük parçalar halinde yönetilmesi çok daha kolay olack.
Symantec, haberimizden de hatırlayacağınız üzere benzer bir karar aldı. Ancak marka küreselin aksine Türkiye’de daha küçük bir organizasyona sahip. Tabii yıllarca pazarda lider konumda olmak ve bunun için ekstra çaba harcamamak belli ki şirketi Türkiye’ye yatırım yapmaktan uzak tutuyor. Tabii bu satırları yazarken Türkiye ofisinde yöneticilik yapan dostlarımızın başarılarını da görmezden gelmeyelim.
Sadede gelecek olursak TechInside’ın ilk sayısının kapağını süsleyen rekaberlik kavramı çerçevesinde birbiriyle rekabet eden şirketlerin varlığı gibi kurumlarını kendi içinde küçük parçalara bölerek yönetmek de kabul edilebilir bir durum. Yeter ki büyük balığın küçük balığı yediği gerçeğini kimse gözden kaçırmasın.
Bağımsız araştırmanların ortak bir benzetimi var: ‘İçi göçmüş bir internet bağlantısı’na benziyorlar. ‘Yılların ceoları’ndan neredeyse tüm çalışanlar korkunç rahatsız. Şirkete yetişemiyor. Büyük idareci ordusu ne sözleşmelerle besleniyor. İşlem hisselerinde pamuk iplikleri halatları kıskandırıyor. Şüphe denizinde su almamak için bir nöbettir gidiyor.
Part of part’ın bir işe yarayacağını sanmıyorum. Çünkü son yıllarda ‘içe göçüşler’in dış göçüşleri de derhal hazırladığını deneyimliyoruz. Farkında olmadan bakacakları aynayı da kırıyorlar. Bu, yeni elbisenizle [yapılanmanızla] kendinize bakamayıp basit bir sonucu dahi alamamaya benziyor.
Kuzuloğlu’nun HP kritizesindeki senaryo, mobilitede çok acımasız yaşanmıştı. Kör bir iyimserlikle Google Android’i seyreden mobil devlerin son hamleleri herkesçe malum. Kendi içlerine göçüp, satıldılar. Oysa PC pazarında bu infial yaşanmadı. Yaşanacak gibi oldu, devrin ‘felsefeli’ başkanlarınca birşekilde öngörülerek atlatıldı. Halen öngörüler bu isimlere başarı diye yazılsa da HP için ‘öngörülerinde’, öngörülerin yeni adımları da bir işe yaramayacağa benziyor. Çünkü ikinci faz başlamış. Ne kadar yeni giysi giyilse de ayna bulunamıyor. Bu, sevgili Sarı’nın son cümlesi gibi birşey: Olumsuz, içe göçük, şüpheli ve geç.