Yeni yüzyılın en önemli teknolojilerinden biri olarak kabul edilen 3D yazıcıyı tamamen yerli sermaye ile TeTe markasıyla Türkiye’de üreten Talat Sam, Türkiye’nin bu yolda doğru, hızlı ve kalıcı adımlar atması gerektiğine dikkati çekti.
Ülkemizin yüksek teknoloji olarak nitelendirdiği ürünlerin büyük çoğunluğunun Dünya Bankası tarafından ‘orta teknoloji’ olarak kabul edildiği bilgisini veren Sam, “Türkiye, ‘tedarik ve ucuz iş gücü’ kavramları arasına sıkışıp kaldı. Bir an önce küresel çapta rekabet gücü olan, Ar-Ge ve inovasyon konusunda üzerine düşeni yapmış, made in Turkey markasını dünyaya duyuracak firmalara ihtiyacımız var” dedi.
Talat Sam, Türkiye’de hayallerin ancak, “made in Turkey” markasıyla sürdürülebilir üretim ve satışı sağlanan ürünlerle mümkün olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
”Beklentimiz; bu konuda ortaya konacak iradenin siyasi düzlemden bağımsız ilerlemesi. Yüksek teknolojili ürün üretimi Türkiye’de hükümetlerin değil devletin politikası olmalı ve hükümetler değişse dahi aynı kararlılıkla sürdürülmeli. Televizyon, araba, bilgisayar gibi küresel üretim trendleri olan ürünleri kaçırdık. İlk kez dünya çapında değeri olan bir ürünü Türkiye’de üretip, ihraç etme şansımız var. Umarım 3D yazıcıda treni kaçırmayız.”
Dünyanın yakın geleceğine damga vuracak bir diğer teknoloji olan IoT (nesnelerin interneti) alanında ODTÜ Teknokent’te hizmet veren ve geçen yıl Türkiye’nin bu alanda en hızlı büyüyen firması olan Ankaref’in Genel Müdürü Erhan Binici de kamunun bu alanda öncü rol oynaması gerektiği söylüyor.
Binici’ye göre kamu garantili alım, yurtiçinde üretilen ürünlerin maliyetlerinin düşmesi, ithal ürünlerin yurtiçinde üretilebilmesi ve ihraç pazarlarında yerli firmaların etkinliğinin artması gibi çok ciddi avantajları beraberinde getirecek.
55 milyar dolarlık açığın Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) son yayımladığı Küresel Rekabet Raporu ile beraber okunması gerektiğine vurgu yapan Binici, şöyle devam etti:
“Rapora göre Türkiye 140 ülke arasında 51. sıraya geriledi. Yüksek teknolojili ürün üretemezseniz küresel rekabet gücünüz de düşer. Bu sorunun çözümünde kamuyu önemli bir kilometre taşı olarak görüyoruz. Ülkemizde Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 7’si kamu alımları üzerinden gerçekleşiyor. Bu noktada kamu kurumlarının yerli firmaları alım garantisi ile yüksek teknolojili ürün üretimine teşvik etmeli. Bazı yabancı markaların Türkiye’de ulaştığı satış rakamları, kendi ülkelerindeki rakamların maalesef çok daha üzerinde. Bu algının değişmesi lazım. Hem kamunun hem de özel tüketicilerin pahalı da olsa yerliden yana bir irade koyması gerekli. Bu bilinç ülke genelinde oluşursa kısa sürede ileri teknoloji açığını azaltır, hatta bütçenin artıya geçmesini dahi sağlayabiliriz.”