Nintendo Switch sahipleri No Man’s Sky’a kavuşuyor

0
Sony’nin büyük bir yatırımla desteklediği ve tüm dünyada büyük beğeni toplayan video oyunu No Man’s Sky, piyasaya çıkışından 6 sene sonra, 2022 yazında nihayet Nintendo Switch kullanıcılarıyla buluşuyor.

Sonsuz büyüklükte bir galaksi sunan video oyunu

Piyasaya ilk çıktığında beklentileri karşılamayan bir oyun olduğu için ağır eleştiriler alsa da zamanla kendini güncelleyen ve çok zengin içerikli bir “açık dünya” oyunu olarak oyun dünyasında önemli bir yer edinen No Man Sky’ı, tüm platformlardaki oyuncular ilgiyle oynuyorlar Küçük bir oyun stüdyosu olan Hello Games tarafındnan geliştirilen ancak Sony’den aldığı güçlü destekle milyonlarca adet satışa ulaşan No Man Sky, “sonsuz sayıdaki” yıldız sistemini keşfetmek isteyen ve evrendeki büyük bir sırrın peşinden giden bir uzay kaşifinin öyküsünü anlatıyor. Sony’den büyük destek alarak hazırlanan oyunun 6 sene sonra Sony’nin oyun pazarındaki en büyük rakiplerinden biri olan Nintendo platformunda görünmesi de, yapımcının artık Sony ile arasındaki anlaşmanın zamanının dolduğunu işaret ediyor. Oyunun Nintendo Switch duyusu için hazırlanan videoyu aşağıda izleyebilirsiniz:
 

Biden şarj istasyonları için 5 milyar dolarlık bütçe ayırdı

0
Elektrikli otomobillerin yükselişini hızlandırmak isteyen ABD Başkanı Biden, ülkedeki elektrikli otomobil şarj istasyonlarının sayısını artırmak için gerekli alt yapının güçlendirilmesi için 5 milyar dolarlık bir yatırım planı hazırladığını duyurdu. Biden’ın 5 milyar doları sayesinde ABD’deki şarj istasyonlarının sayısının, 2030 yılına kadar yarım milyon adede ulaştırılması planlanıyor.

Her 50 milde bir şarj istasyonu bulunacak

Planın kritik noktası, bu şarj istasyonlarının şehirler arası yollarda, her 50 milde bir konuşlanacak olması. Böylece elektrikli aracıyla şehirler arası yolculuk yapan herkes, 50 milde bir araçlarını şarj edecek bir istasyonla karşılaşacak. İstasyonlar ABD’nin 50 eyaletine de dağılmış olacak. Elektrikli şarj istasyonlarıyla donatılacak bu otoyollara “Alternatif yakıt koridoru” deniliyor. 5 milyar dolarlık bütçenin 615 milyon dolarının bu sene içinde, 1 Ağustos’a kadar serbest bırakılması ve çalışmalara başlanması bekleniyor. 615 milyon dolarlık fonu kullanacak şirketlerin bu parayı sadece elektrikli otomobil sektöründe kullanması şartı da bulunuyor. Hidrojen yakıtlı veya diğer alternatif yakıtlı araçlar bu yatırıma konu olamayacak.

e-ticaret, Türkiye’nin kalkınma dayanağı olmaya aday

0
TÜSİAD ve Deloitte yöneticilerinin e-ticaret hakkında çizdikleri tablo, bu alanın Türkiye’nin ekonomik büyümesine yaptığı ve yapabileceği katkıyı ortaya koyarken e-ticaretin bir kalkınma aracı haline getirilmesi için hem teknoloji hem de iş bilgisi anlamında yeterli kaynağın oluşturduğunu gösterdi. TÜSİAD Dijital Türkiye Yuvarlak Masası bünyesindeki e-Ticaret Çalışma Grubu faaliyetleri çerçevesinde, TÜSİAD – Deloitte Digital iş birliği ile hazırlanan  “E-ticaretin Öne Çıkan Başarısı, Tüketici Davranışlarında Değişim ve Dijitalleşme 2022” raporunun ele alındığı çevrimiçi etkinlikte  bir konuşma yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Son 2 yıl, pandemi şartlarıyla hizmet sektörünün yeniden şekillendiği ve e-ticaretin de çok hızla büyüdüğü; şirketlerin her gün yeni çözümler üreterek yeni stratejiler geliştirdiği bir dönem oldu. Yüzde 70’i geçen bireysel internet penetrasyonu, mobil geniş bant aboneliklerindeki artış ve coğrafi konumun getirdiği bölgesel olabilme avantajımız e-ticarette ulusal ve uluslararası anlamda önümüzü açan belli başlı unsurları oluşturuyor. Bu çerçevede, e-ticaret ile ilgili atacağımız adımlarda amacımız, marka ve ürünlerimizin dünya çapında bilinirliğini, pazar payını ve e-ihracatını artırmak olmalı” şeklinde konuştu. TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Dijital Türkiye Yuvarlak Masası Başkanı Serkan Sevim ise, e-ticaretin küresel ve ulusal boyutunu “Sektörün sahip olduğu potansiyeli göz önüne aldığımızda, e-ticaret gerek küresel ticaret hacmi gerek yarattığı katma değer ve erişilen yeni pazarlar sayesinde dijital ekonominin önemli bir unsurunu oluşturuyor. Bununla beraber uzaktan çalışma ve uzaktan ticaret ile gelir dağılımı tüm Anadolu’ya yayılıyor, coğrafyadan bağımsız olarak gelir adaleti sağlanıyor” şeklinde ifade etti. Sevim, e-ticaretin teknoloji tarafındaki ihtiyaçlarını ise, “Veri merkezlerine ve bulut bilişim gibi altyapılara gerekli yatırımlarının yapılması ve bu alanda ihtiyaç duyulan yetkin insan kaynağının yetiştirilmesi önem kazanıyor. Güvenli, hızlı, kesintisiz ve dolayısı ile yüksek kaliteli dijital altyapı ihtiyacı artıyor” sözleriyle ortaya koydu. Deloitte Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Lideri Hakan Göl’ün “E-ticaret dijital değişimin en görünür ve dönüştürücü alanı olarak karşımıza çıkıyor. Bu etki şirketlerin teknolojinin olanaklarını kullanarak stratejilerini, operasyonlarını ve insan kaynaklarını da yeniden belirlemeleri konusunda itici bir güç oluşturuyor. Bunun yanında her geçen gün kapsamın genişlediği, rekabetin arttığı ve yeni fırsatların da ortaya çıktığı e-ticarette hedeflenen düzeyde başarılı olmak öncesine kıyasla daha zor olmakla beraber, kullanılabilecek araçların çeşitliliği ve geliştirilen işbirlikleriyle avantajları da bünyesinde barındırıyor. Raporumuzda da vurgusunu yapmış olduğumuz gibi e-ticaretin dijital kanallardan gelen ciro yüzdesi, dijitale ayrılan yatırımın payı, e-ticaret stratejisinin net ve anlaşılır olması, yetkinlik- olgunluk düzeyi ile ilgili değerlendirmeleri göz önüne aldığımızda; e-ticaretin çok hızlı bir gelişim gösterdiğini ve daha da gelişim potansiyelinin olduğunu söylemek mümkün” şeklindeki sözleri ise, bu işin ölçeğinin ve etkisinin ne kadar büyük olduğunu açıkça ortaya koydu. TÜSİAD eTicaret Çalışma Grubu Başkanı Öget Kantarcı “E-ticaret sektörü, uzun yıllardır büyümesini hız kesmeden sürdürüyor. Dünyada son beş yılda katlanarak büyüyen e-ticaret hacmi, pandemiyle beklentilerin üzerine çıkarak rekor düzeylere ulaştı. Salgının hayatımıza getirdiği zorluklar alışkanlıklarımız üzerinde etkili oldu. Online alışveriş bir tercih olmaktan çıkıp çözüm noktası haline gelince, tüketici ve işletmeler tarafındaki ön yargıların büyük ölçüde kırıldığına şahit olduk. Böylece, e-ticaretin sunduğu avantajlar çok daha geniş bir kitleyle buluşmaya başladı. Önümüzdeki dönemde, dijitalleşmenin yakaladığı ivme sayesinde daha çeşitli ve zengin bir e-ticaret pazarımız olacağına, yaşanan değişimleri kalıcı olarak görmeye devam edeceğimize inanıyoruz. Yıllar içinde sektörümüzün en değerli kaynaklarından biri haline gelen raporumuzun yeni versiyonunu sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Dünyada ve Türkiye’de e-ticaretin gelişiminin ve gelecek öngörülerinin değerlendirildiği raporumuzun sektörümüze ışık tutacağına inanıyoruz.”

Çiğdemli: Bu yıl, Sevgililer Günü’nün e-ticareti ikiye katlanır

Sevgililer Günü döneminde e-ticaret satışlarının geçen yıla oranla ikiye katlanması bekleniyor. Bu dönemdeki satışları Sevgi Ekonomisi başlığı altında değerlendiren TOBB E-ticaret Meclis Üyesi ve Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, Sevgililer Günü öncesinde e-ticaret sitelerinin satışlarının hafta bazında ortalama yüzde 60 artış yaşandığını hatırlatıyor. Çiğdemli’nin bu yıl için öngördüğü yüzde 100’lük artışta seyahat, uçak, otel, araç kiralama gibi kategorilerdeki artışların da payı olacak.

Yapılan harcamaların dağılımında da önemli bir değişim olduğuna işaret eden Çiğdemli, iki yeni ve dikkat çekici dinamik olarak Z kuşağının değer algısının hediye kavramını dönüştürmesini ve bağış ile fidan dikim sertifikalarının da hediye olarak sunulmasını sayıyor. Çiğdemli, son yıllarda özellikle etkinlik bileti, kurs, tatil, hobi eğitimleri, SPA ve otel rezervasyonu gibi deneyim odaklı hediyelerin yükselişe geçtiğinin de altını çiziyor.

Çiğdemli, “Başta kişiye özel ve isme özel hediyeler olmak üzere, mücevher, saat, takı, kozmetik, spor malzemeleri, parfüm, giyim, oyuncak, otomobil aksesuarları, teknolojik ürünler, hobi ürünleri, oyuncaklar, koleksiyon ürünleri ve iç çamaşırı kategorilerinde hareketlilik çok yüksek. 14 Şubat günü çikolata ve çiçek satışları da hareketlenecektir. Ayrıca Z kuşağının değer algısındaki farklılıklar da hediye seçimlerine yansıyor. Örneğin sevdiğinin adına dernek veya STK’lara bağış yapmak, fidan diktirmek gibi sosyal sorumluluk harcamaları da artık hediye olarak sunulabiliyor. Örneğin ‘Adınıza şuraya fidan bağışlanmıştır’ gibi bir sertifika çerçeveletilip hediye olarak verilebiliyor. Sürdürülebilirliğe yönelik ürün ve hizmetler de öne çıkıyor” şeklinde konuşuyor.

İş dönüşümü ustası Emre Ergun, Vodafone Grubu’na atandı

Emre Ergun, Vodafone Grubu’na dijital, perakende ve müşteri operasyonlarından sorumlu ticari operasyonlar grup başkan yardımcısı olarak atandı. Ergun, Vodafone Türkiye’nin yüzde 100 evden çalışma modeline geçen ilk Vodafone şirketi olmasında rol oynamıştı. Ergun, yeni görevinde, yerel pazarlarla işbirliği halinde TOBi ve global Vodafone Yanımda platformları ve perakende dijital dönüşüm programları gibi stratejik girişimlerin hayata geçirilmesi dahil olmak üzere Vodafone’un dijital, müşteri operasyonları ve perakende stratejilerinin uygulanmasından sorumlu olacak. Aylık aktif 50 milyonun üzerinde dijital kullanıcı, 6 binin üzerinde mağaza, 16 ülkede online mağazalar, dijital müşteri kazanımı ve yönetimi, aylık 30 milyonun üzerinde TOBi işlemini kapsayan bir ekosistemi yönetecek olan Ergun, bu rolünde, Vodafone Grubu Ticari Faaliyetler ve Operasyonlardan Sorumlu Grup İcra Kurulu Başkanı Alex Froment-Curtil’e raporlayacak. 2017’den bu yana müşteri operasyonlarından sorumlu icra kurulu başkan yardımcısı olarak görev yapan Ergun, Emre Ergun, Vodafone Türkiye’ye katıldığı dönemde, dijital müşteri hizmetleri, otomasyon ve müşteri deneyimine odaklı ekiplerin kurulmasında; dijitalleşme ve büyük veri yaklaşımıyla müşteri operasyonlarının ticari bir kanala dönüşmesinde güçlü bir liderlik sergiledi. Kişisel dijital asistan TOBi, Bireysel Çağrı Merkezi ve Kurumsal Hizmetler alanlarındaki yenilikçi yaklaşımlarıyla Vodafone Türkiye’nin Vodafone Grubu içinde öncü olmasını sağladı. Vodafone Türkiye, Ergun’un liderliğinde stratejik Müşteri Hizmetleri programları ve müşteri yetkilileri aracılığıyla yapılan satışlar konusunda öncü bir rol üstlendi ve yüzde 100 evden çalışma modelini hayata geçiren ilk Vodafone şirketi oldu. Ergun, Müşteri Operasyonları ekibinin yeni bir vizyonla tekrar kurgulanması ve bir mükemmeliyet merkezine dönüştürülmesi konusunda da güçlü bir liderlik sergiledi. Ergun ayrıca Şubat 2021’den itibaren Türkiye’de Dijital Finansal Servisler ve Pazaryeri alanına; Ekim 2021’de lansmanı yapılan ve telekom sektöründe Türkiye’de ilk defa tüm kategorilerde hizmet veren online alışveriş platformu Her Şey Yanımda’ya liderlik etti.

Vodafone Türkiye’de müşteri operasyonları Gemici’ye emanet

Vodafone Türkiye Müşteri Operasyonlarından Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Emre Ergun’un Vodafone Grubu’na transfer olmasının ardından Vodafone Türkiye’de Strateji, İş Geliştirme ve Toptan Satıştan Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Levent Gemici ise mevcut rolüne ek olarak müşteri operasyonlarının sorumluluğunu da üstlendi. Vodafone Türkiye ailesine 2010’da fiyatlama ve kârlılık direktörü olarak katılan Levent Gemici, ardından Kurumsal İş Birimi’nde mobil ve sabit ürün yönetimi, fiyatlama ve müşteri değer yönetimi ekiplerine liderlik etti. Eylül 2017’de strateji ve iş geliştirme direktörlüğü görevine atanan Gemici, bu rolünde, kolektif strateji yönetimi ve çalışma gruplarının işleyişine öncülük etti, şirketin yeni ortaklık projelerine İcra Kurulu üyeleriyle birlikte yön verdi. Mayıs 2021’de Vodafone Türkiye İş Geliştirme ve Toptan Satıştan Sorumlu İcra Kurulu Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Gemici, mevcut rolüne ek olarak müşteri operasyonları sorumluluğunu da üstlendi. Kariyerine “Lafarge Group Global Strateji” ekibinde başlayan Gemici, 2001’de Türkiye’de telekom sektörüne katıldı ve finansal planlama, pazarlama, regülasyon ve satış ekiplerinde yöneticilik görevleri üstlendi. Galatasaray Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun olan Gemici, Paris-Dauphine Üniversitesi’nden master derecesi taşıyor.              

Türk mobilya üreticisi NFT dünyasına giriyor

50. yaşını kutlamaya hazırlanan Koleksiyon Mobilya, özgün tasarımlarını bu kez dijital dünya Metaverse’e taşıyacak. Mobil devi 50. yılına özel olarak 50 özel NFT’den (non-fungible token) oluşan koleksiyon ile karşımıza çıkacak. Koleksiyon Mobilya, markaya ait birçok ürünün özgün tasarımlarının NFT formatında sunulacağı bu dünyadaki ilk Türk Mobilya markası olmaya hazırlanıyor.

Koleksiyon Mobilya’nın 50. yılında 50 özel NFT

Yıl sonuna kadar sunulacak 50 özel NFT’den oluşacak koleksiyondaki her eser Koleksiyon’un 50 yıllık tasarım serüveninin ve anlayışının da hikayesini yansıtacak. Marka; içinde ilk defa tasarım dünyasına lanse edilecek, ürün haline dönüşmemiş bazı özgün çizimlerin de olması planlanan bu koleksiyonla Web3.0 Metaverse dünyasına hızlı bir giriş yapmış olacak. Konu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Koleksiyon Yönetim Kurulu Başkan Vekili Doruk Malhan, “50 yıldır mobilya ve farklı gruplardaki tasarımlarımızla öncü bir marka olduk. Dünyanın en önde gelen kurumsal markalarının tercihi olduk. Koleksiyon çizgisini şimdi de NFT formatıyla Metaverse dünyasına sunacağız. Bu NFT’leri alanlar bunları sergileyebilecek, hatta dijital dünyada kullanabilecek. Bu çok özel NFT koleksiyonunun Metaverse dünyasına sunulması için portföyünde web3.0 teknolojileri alanında 360 derece hizmet veren alt iştirakleri ile farklı projelere imza atan New York merkezli META VENTURE FUND, MetaFund LLC şirketiyle gerekli anlaşmaları tamamladık.” ifadelerini kullandı. Bir kripto para çeşidi olan ve eserler üzerine tanımlanan NFT’ler eşsiz dijital varlıklar olarak kabul ediliyor. Bugüne kadar bu alanda 33 milyondan fazla satış gerçekleşirken, NFT’ler için piyasa hacminin boyutu 19 milyar doları geçmiş bulunuyor.

Elektrik azalınca tüketicilerin hakları ve hukuku önem kazandı

0
Elektrik tüketicilerinin bazı hakları kanun ve yönetmeliklerle korunuyor. Son zamanlarda elektrik faturaları üzerindeki tartışmalar artsa da elektrik tüketicilerinin sosyal hakları aslında koruma altında. Elektrik, belirli durumlar söz konusu olduğunda ödenmese dahi kesilemiyor ve bazı kullanıcılar için borcun ödenmesine yönelik taksitlendirme talep edilebiliyor. Elektrik tedarikçileri karşılaştırma sitesi encazip.com, tüketicilerin aklına takılan bu soruların yanıtlarını araştırdı. İşte elektrik tüketicilerinin hakları ve devletin ihtiyaç sahiplerine sağladığı elektrik desteklerinin şartları: Yaşam destek cihazlarına bağımlı olan tüketicilerin elektriği kesilemez Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nde, tüketicilerin korunması ve desteklenmesi kapsamında birçok madde yer alıyor. Yönetmeliğe göre elektrik dağıtım şirketleri, elektrikle çalışan diyaliz destek ünitesi, solunum cihazı ve benzeri nitelikte yaşam destek cihazlarına bağımlı olan ve destekleyici belgelere sahip tüketicilerin yazılı başvuru yapması koşuluyla bu tüketicilerin yaşadığı kullanım yerlerine ait perakende satış sözleşmeleri ve ikili anlaşmaları kayıt altına almakla yükümlü. Tüketici bu kullanımından dolayı elektrik faturasını ödeyemezse dahi elektriği kesilemez. Tüketici borcun ödenmesine yönelik taksitlendirme isterse tedarikçi bu taksitlendirmeyi yapmak zorunda. Taksitlendirme süresi ise azami dört ay. Dağıtım şirketi tüketiciye sağlık raporunun süresinin sona ereceğine ilişkin bilgilendirmeyi raporun süresinin sona erme tarihinden en az 20 gün önce yapmak zorunda. Tüketici de geçerli raporu 30 gün içerisinde şirkete bildirmekle yükümlü. Eğer sağlık raporunun süresi dolduysa ve tüketici 30 gün içerisinde yeni raporu bildirmediyse, bu tüketiciye tanınan 30 günlük süreyi takip eden 3 iş günü içerisinde bildirilir ve tüketicinin elektriği mevzuatın düzenlediği hallerde kesilebilir. Ayrıca planlı elektrik kesintileri olacaksa bu tüketiciler elektrik dağıtım şirketleri tarafından tüketicinin belirlediği iletişim aracıyla öncelikle bilgilendirilmeliler. Eğer plansız elektrik kesintileri söz konusuysa yine bu tüketiciler kesinti ile ilgili durum hakkında elektrik dağıtım şirketleri tarafından bilgilendirilmek zorundalar. 65 yaş üstü tüketicilerin elektriği sadece üç fatura üst üste ödenmezse kesilebilir Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne göre, kendi adına perakende satış sözleşmesi olan mesken tüketici grubunda bulunan 65 yaş üstü tüketicilerin, yüzde 40’ın üzerinde engelli olduğuna dair sağlık kurulu raporunu görevli tedarik şirketine ibraz eden engelli tüketicilerin ve Şehit Aileleri ve Muharip/Malul Gaziler mesken alt tüketici grubunda bulunan tüketicilerin elektriği, tek bir kullanım yerine ait faturaların aralıksız olarak yıl içerisinde en az üç dönem boyunca zamanında ödenmemesi ve tüketicinin kesme yapılacağı hakkında görevli tedarik şirketi tarafından bilgilendirildiğinin ispatı hallerinde kesilebiliyor. Borcun ödenmesine ilişkin taksitlendirme talep edilmesi halinde taksitlendirme tedarikçiler tarafından yapılmak durumunda. Taksitlendirme süresi azami dört aydır olarak belirli. Tüketici hizmetleri merkezleri 24 saat kesintisiz hizmet verir Yine yönetmeliğe göre, dağıtım şirketleriyle görevli tedarik şirketleri tarafından, faaliyet konularıyla ilgili olarak arıza bildirimi, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanım ihbarları, ödeme bildirimlerine ilişkin itirazlar, şikâyetler ve benzeri konularda yapılan başvuruların cevaplandırılması için, yeterli donanım ve personele sahip tüketici hizmetleri merkezleri kurulması zorunlu. Bu merkez, tüketicilere yönelik 24 saat kesintisiz hizmet verecek şekilde kurulur. Dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketleri tüketicilere yönelik çağrı hizmetleriyle ilgili olarak birbirlerinden veya aynı kaynaktan hizmet alımı yapabilirler. Bu kapsamdaki hizmet alımı, herhangi bir süre sınırlamasına tabi değil. Dağıtım şirketleri ile görevli tedarik şirketlerinin internet sitelerinde, kolayca görülebilecek ve erişilebilecek şekilde “İtiraz veya Şikâyet Başvurusu” erişimine yer verilmesi de zorunlu olarak yer alıyor. Tüketici yılda iki kez tüketim oranlarını öğrenebilir Dağıtım şirketiyle görevli tedarik şirketleri, aldıkları hizmetle ilgili gerekli bilgilendirmeleri tüketicilere yapmak zorunda. Tüketicilere ücretsiz olarak broşür, katalog gibi araçlar dağıtabilir ya da elektronik posta veya kısa mesaj gönderebilirler. Tüketici talep ederse dağıtım şirketi, yılda iki defadan fazla olmamak üzere tüketicinin geçmiş 24 aya yönelik elektrik enerjisi tüketimini tek zamanlı veya çok zamanlı olarak kWh cinsinden gösteren belgeyi ücretsiz olarak tüketiciye sunmak zorunda. Ayrıca dağıtım şirketlerinin tüketicileri, dağıtım veya iletim sisteminde programlanmış bir müdahale nedeniyle meydana gelecek programlı kesintiler hakkında yazılı, işitsel veya görsel basın yayın kuruluşları aracılığıyla ve internet sitesinde, ayrıca isteyen kullanıcılara kısa mesaj ya da elektronik postayla kesintinin tarih, başlangıç ve sona erme zamanının, kesintinin başlama zamanından en az kırk sekiz saat önce bilgilendirmesi gerekiyor. Beş ve daha fazla kişilik hanelere aylık 206 lira destek Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı’nın sosyal yardım programları içerisinde dar gelirli ve ihtiyaç sahibi vatandaşlar için düzenlediği elektrikle ilgili yardım programları da mevcut. “Elektrik Tüketim Desteği”nden 3294 ve 2022 sayılı Kanunlar kapsamındaki düzenli sosyal yardım programlarından veya engelli yaşlı aylığından faydalanan ihtiyaç sahibi haneler yararlanabiliyor. Destekten faydalanabilecek ihtiyaç sahibi ailelerin belirlenmesi için de hanede kişi başına düşen gelire bakılıyor. 2022 itibariyle bu tutar 1417,80 lira olarak belirlendi. Dört kişilik bir ailenin geliri 3.409 liranın altındaysa ihtiyaç sahibi hanelerin elektrik tüketimi belirlenen kWh limitine kadar karşılanıyor. Bu yardımdan yararlanabilmek için herhangi bir kuruma başvuru yapılmasına gerek yok. Hak sahiplerinin kimlik kartı ve elektrik faturası ile PTT şubesine gitmeleri yeterli oluyor. Bu yardım programı kapsamında 1 Ocak 2022 tarihinden itibaren 1-2 kişilik hanelere aylık 75 kWh (103 lira), 3 kişilik hanelere aylık 100 kWh (137,33 lira), 4 kişilik hanelere aylık 125 kWh (171,67 lira), 5 ve daha fazla kişilik hanelere aylık 150 kWh (206 lira) karşılığı tutarınca nakdi destek sağlanıyor. Ödemeler aylık olarak yapılıyor. Cihaza bağımlı hastalara güç desteği yardımı Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı, kronik hastalığı nedeniyle cihaza bağımlı olarak hayatını sürdürmek durumunda kalan kişilere de destek veriyor. Elektrikle ilgili bir başka yardım programı ise “Kronik Hastalara Elektrik Tüketim Desteği”. Bu destekle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma (SYD) Vakıfları tarafından 2828 sayılı Kanun kapsamında evde bakım yardımı almayan, kronik hastalığı nedeniyle cihaza bağımlı olan 3294 sayılı Kanun kapsamındaki hastaların yaşadığı hanelere “Elektrik Tüketim Desteği”, “Kesintisiz Güç Kaynağı Desteği” ve “Birikmiş Elektrik Borcu Desteği” verilmesi şeklinde yardımlar yapılıyor. Bu desteğe hastanın kendisi, hastanın sağlık gerekçesiyle evden çıkamayacak durumda bulunması durumundaysa hastanın vekili, vasisi veya velisi tarafından hasta adına başvuru yapılabiliyor. Bu kişilerin bulunmaması durumunda hastanın hanesinde vakıf personeli tarafından da başvuru alınabiliyor. Başvuru için kimlik kartı, sağlık raporu ve vakıftan temin edilen başvuru formu gerekiyor. Elektrik Tüketim Desteği kapsamında cihazın tüketim düzeyine göre aylık 200 liraya kadar destek veriliyor. “Kesintisiz Güç Kaynağı Desteği” ve “Birikmiş Elektrik Borcu Desteği” için ise herhangi bir üst sınır yok. Vakıf mali imkanlarınca yapılabiliyor. “Elektrik Tüketim Desteği” ödemeleri aylık, “Birikmiş Elektrik Borcu Desteği” ve “Kesintisiz Güç Kaynağı Desteği” ise tek seferlik yapılıyor.  

Metaverse mağazasında canlı Galaxy Unpacked etkinliği

Samsung, Galaxy S Serisi’ni ilk kez tanıtacağı 9 Şubat’taki ‘Galaxy Unpacked’ etkinliğini Decentraland’de Samsung 837X ismiyle yer alan mağazasında canlı olarak yayınlıyor. Samsung’un New York’taki mağazasının bire bir modellendiği 837X mağazasını sanal olarak ziyaret eden kullanıcılar, burada çeşitli görevleri yerine getirerek 837X’in NFT rozetlerini ve Samsung Decentraland giyilebilir ürünlerin sınırlı sayıdaki örneklerini kazanabiliyor. 3D sanal gerçeklik platformu Decentraland’da yer alan Samsung mağazasının lobisinde Samantha adlı sanal karakter kullanıcıları karşılayacak, konukları tanıtacak ve önemli bilgileri aktaracak. Katılımcılar selamlama modülüne adım attıklarında Samantha ile etkileşime geçebiliyor. Yapay zekâ ile desteklenen Samantha karakteri, Samsung’un 837X mağazasında önemli bilgileri ve olayları ilişkilendirebiliyor, gerektiğinde diyalog kurabiliyor. Metaverse evreninin bulunduğu, Ethereum blok zinciri tarafından desteklenen çok oyunculu bir 3D sanal gerçeklik platformu olan Decentraland, platformunda kullanıcılar, içeriklerini ve uygulamalarını oluşturabiliyor, bunları hem deneyimleyebiliyor hem de para kazanabiliyor.  

Oyun alışverişi düşüşe geçti

Uluslararası 85’i aşkın oyun firmasının Türkiye yetkili satıcısı olan dijital oyun mağazası oyunfor.com, oyun ve oyun içi satış verilerine göre Ocak 2022’de Aralık 2021’e oranla yüzde 10 düşüş yaşandığını açıkladı. 21 Ocak’ta başlayan sömestr tatiline rağmen yaşanan bu düşüşün dikkat çekici bir boyutu da, uzun bir aradan sonra mobil oyun satışlarında düşüş yaşaması oldu. En yüksek ciro sıralamasında mobil battle royale oyunu Garena Free Fire ilk sırayı alırken ikinci sırada yine bir mobil battle royale oyunu olan PUBG Mobile yer aldı. Ocak ayında yapılan harcamaların büyük bir bölümü, ücretsiz olarak oynanabilen bu oyunların oyun içi para birimleriyle yapıldı. Oyun satışlarının kategorik dağılımı şu şekilde gerçekleşti:                              Aralık 2021              Ocak 2022

PC                        yüzde 16                    yüzde 21

Konsol               yüzde 15                    yüzde 16

Mobil                 yüzde 69                    yüzde 63

Oyunfor Genel Müdürü Mehmet Dumanoğlu, ¨2020 ve 2021 boyunca rekorlar kırarak kendi normalinin çok üstünde seyreden oyun alışverişleri, 2021’in son aylarında okulların açılmasıyla birlikte düşüşe geçmiş ve normal seviyesine dönmüştü. Bildiğiniz üzere okulların kapalı olması oyun satışlarını her zaman olumlu yönde etkilemiştir ancak 21 Ocak’ta başlayan sömestr tatiline rağmen yaşanan bu düşüşün ana sebebinin bir süredir gündemde olan ekonomik dalgalanma ve yüksek enflasyon olduğunu düşünüyoruz¨ şeklinde konuştu.

Mercedes-Benz kamyonlar yeni teknolojiler ile daha güvenli

0
Kamyon şoförlerine daha fazla destek sağlamayı hedefleyen Mercedes-Benz, kamyonlarını geliştirmek ve tüm yol kullanıcılarının güvenliğini artırmak için her yıl yüz milyonlarca Euro tutarında AR-GE çalışmaları gerçekleştiriyor. AR-GE çalışmalarının en yeni örnekleri arasında; otomatik fren fonksiyonlu Aktif Yan Görüş Asistanı ve otomatik acil frenleme fonksiyonlu Aktif Sürüş Asistanı 2 yer alıyor. Otomatik fren fonksiyonlu yeni Aktif Yan Görüş Asistanı, tehlikeli bir durum algıladığında yalnızca kamyon şoförünü uyarmakla kalmıyor; aynı zamanda aracı durdurmak için otomatik frenleme uygulaması da başlatıyor. Actros 1851 Plus pakette standart olarak sunulan Aktif Sürüş Asistanı 2 ise, acil bir durumda aracı otomatik olarak tamamen durdurabilen fren fonksiyonuna sahip.

Dönüş Asistanı, 2016 yılından beri pazara sunuluyor 

Şehir trafiğinde bir ağır yük kamyonu sürmek, dar yollarda veya karmaşık kavşaklarda olmak birçok profesyonel kamyon şoförü için de büyük bir zorluk teşkil ediyor. Bu durum, özellikle dönüş manevraları için geçerli. Kamyon şoförlerinin; trafik ışıklarına, tabelalara, karşıdan gelen ve karşıya geçen trafiğe; dahası yayalara ve bisikletlilere dikkat etmeleri gerekiyor. Buna ek olarak, büyük dingil mesafesine sahip veya römorklu ağır kamyonlar, genellikle diğer trafik paydaşları tarafından kolayca anlaşılmayacak bir şekilde dönerler. Bu kamyonlar, dönmeden önce yarı römork veya römorkun uzunluğuna uygun mesafeyi almak için doğrudan kavşağa doğru ilerler. Bu nedenle, bazı durumlarda aracın ön yolcu tarafından geçmekte olan bir bisiklet sürücüsü veya yaya, kamyonun dönüş yapacağını değil düz bir şekilde ilerleyeceğini varsayabiliyor. 2016 yılından itibaren birçok Actros, Arocs ve Econic modelinde opsiyonel olarak sunulmaya başlanan Dönüş Asistanı (S1R) sistemi, bahsi geçen durumlarda etkili bir şekilde müdahalede bulunabiliyor.  Hayat kurtarabilecek farklı işlevlere sahip yeni Aktif Yan Görüş Asistanı  Dönüş Asistanı (S1R), Haziran 2021 itibarıyla Actros ve Arocs modellerinde, belirli koşullar altında hayat kurtarabilecek farklı işlevlere sahip yeni Dönüş Asistanı (S1X) sistemi ile değiştirilmeye başlandı. Aktif Yan Görüş Asistanı, yalnızca yardımcı şoför tarafında hareket halinde olan yayalar veya bisikletliler konusunda kamyon şoförünü uyarmakla kalmıyor; aynı zamanda 20 km/s’ye kadar dönüş hızlarında otomatik frenleme uyguluyor ve uyarı seslerine rağmen şoför eyleme geçmediğinde aracı durduruyor. Müdahale gereksinimini direksiyon açısından tespit eden Aktif Yan Görüş Asistanı, ideal şartlarda herhangi bir çarpışmayı önlüyor. Böylece araçlar, dönüş yaparken ciddi yaralanma ve kazalardan kaynaklanan ölümlerin daha da azaltılmasına katkıda bulunuyor. Yeni: Acil frenleme fonksiyonlu Aktif Sürüş Asistanı 2 Güvenlik açısından bir adım öne çıkan Aktif Sürüş Asistanı – ADA, 2018 yılında yeni Actros’un dünyanın ilk yarı otonom (SAE seviye 2) sürüş yapabilen seri üretim kamyonu olmasını sağlayan sistem olarak ayrı bir öneme sahip. Kamyonun dikey ve yatay yönlendirmesi ile belirli koşullar altında kamyon şoförüne yardımcı olan Aktif Sürüş Asistanı, ayrıca öndeki araç ile mesafeyi otomatik olarak koruyabiliyor. Kamyonun hızlanmasını sağlayabilen sistem, yeterli dönüş açısı veya açıkça görülebilir şerit çizgileri gibi gerekli sistem koşulları karşılandığında direksiyonu da yönlendirebiliyor. Şoförün önündeki araca tehlikeli şekilde yaklaşması durumunda önceden belirlenmiş asgari mesafe tekrar sağlanana kadar kamyonu otomatik olarak frenleyebilen Aktif Sürüş Asistanı, ardından kamyonu bir önceki hızına göre yeniden hızlandırabiliyor. Haziran 2021’den itibaren mevcut olan ve daha da fazla işleve sahip en yeni nesil Aktif Sürüş Asistanı 2, kamyon şoförünün (örneğin sağlık sorunları nedeniyle) uzun süredir aktif olarak sürüşe devam etmediğini tespit ederse, acil bir frenleme başlatabiliyor. Sistem, ilk olarak görsel ve sesli sinyallerle şoförün ellerini direksiyona koymasını talep ediyor. Ancak, 60 saniye geçtikten ve birden fazla uyarıdan sonra bile; şoför direksiyondaki düğmeler aracılığıyla aracı frenleyerek, yönlendirerek, hızlandırarak veya idare ederek herhangi bir tepki vermezse, dörtlü flaşörler aracılığıyla diğer araçları uyarıyor. Sistem, bir taraftan da kamyon şerit içinde güvenli bir şekilde durana kadar fren yapabiliyor. Sistem tarafından başlatılan acil frenleme manevrası, herhangi bir noktada kick-down işleviyle durdurulabiliyor. Kamyonun durması halinde, sistem yeni elektronik park frenini otomatik olarak devreye alıyor. Ek olarak, sağlık görevlileri ve diğer ilk müdahale ekiplerinin doğrudan kamyon şoförüne ulaşmalarına yardımcı olmak adına da kapı kilitlerinin otomatik olarak açılması sağlanıyor. Otoyollar ve şehir trafiği için acil durum fren asistanı: Aktif Fren Asistanı 5 Aktif Fren Asistanı 5 – ABA 5’in acil frenleme fonksiyonu, Aktif Yan Görüş Asistanı’nın otomatik frenleme müdahalesi ve Aktif Yan Görüş Asistanı 2’nin otomatik acil durdurma özelliğinden farklılaşıyor. ABA 5, radar ve kamera sistemlerinin bir araya gelmesi ile çalışıyor. ABA 4 ile karşılaştırıldığında, hareket halinde olan yayalara yalnızca kısmi frenleme ile değil; aynı zamanda 50 km/s hıza kadar otomatik tam durma frenleme manevrası başlatarak da tepki verebiliyor. ABA 5; önünde sürüş halinde olan bir araç, sabit bir engel, karşıdan gelen, karşıdan karşıya geçen, kendi şeridinde yürüyen veya aniden şokla duraksayan bir yaya ile kaza tehlikesinin bulunduğunu tespit ettiğinde, şoföre önceden görsel veya sesli bir uyarı verebiliyor. Sistem, şoförün gerekli karşılığı vermemesi durumunda, ikinci aşamada 3m/s²’ye kadar bir hız düşüşü ile kısmi bir frenleme manevrası başlatabiliyor. Bu da maksimum frenleme performansının yaklaşık yüzde 50’sine karşılık geliyor. Buna rağmen çarpışma kaçınılmaz görünüyorsa; sistem sınırları içerisinde otomatik acil durum tam frenleme manevrası başlatabiliyor ve araç durduktan sonra yeni elektronik park frenini devreye sokabiliyor. Tüm yardımcı sistemlerin belirli sınırlar dahilinde şoförü mümkün olduğunca desteklemek için tasarlandığını bildiren Mercedes-Benz, yasalar çerçevesinde şoförün aracından tamamen ve nihai olarak sorumlu olduğunun altını çiziyor. Tehlikeli olarak algıladığı durumlarda kamyon şoförüne aktif olarak destek olabilen söz konusu yardımcı sistemlerin yol güvenliği üzerindeki olumlu etkisi, 2008-2012 yılları arasında 1000’den fazla araçla gerçekleştirilen bir saha testi ile de kanıtlandı. Söz konusu saha testi, şoför asistan sistemlerine sahip kamyonların herhangi bir kazaya karışma olasılığının, aynı tipteki referans araçlardan yüzde 34’e kadar daha düşük olduğunu gösterdi.

Türkiye Finans, ZUBİZU ile alışverişin kalbine yerleşiyor

Türkiye Finans, eXtra Limit isimli yeni dijital ihtiyaç finansmanı modelini Türkiye’nin önde gelen sadakat platformlarından ZUBİZU ile iş birliği içinde sunuyor. eXtra Limit ile uzaktan müşteri edinimi akışını dijital finansman başvuru sistemiyle birleştiren Türkiye Finans, ZUBİZU kullanıcılarına mobil uygulamalarından ayrılmadan finansman başvurusu yapma imkânı sunuyor. Kullanıcılar kendileri için belirlenen finansman limitini ister fiziki mağazalarda isterlerse e-ticaret harcamalarında sanal kart veya QR Kod ile ödeme alt yapısı üzerinden diledikleri gibi kullanabiliyorlar. İhtiyaç finansmanı limitinin sanal bir banka kartına yüklenerek tüketicilere sunulduğu eXtra Limit ürünüyle açık bankacılık altyapısını kullanan banka, müşterilerine ihtiyacın doğduğu anda ve yerde finansman kullanma imkânı sunuyor. eXtra Limit’ten faydalanmak için ZUBİZU üzerinden başvuru yapılarak, görüntülü görüşme ile Türkiye Finans müşterisi olunabiliyor ve dakikalar içerisinde talep edilen finansman tutarı ek prosedürlere gerek kalmadan müşteriye özel tahsis edilen limit dâhilinde sanal banka kartına yükleniyor. Alışverişlerdeki ödeme tutarını yeniden taksitlendirme imkânı sunan eXtra Limit ile limitler ödeme yaptıkça açılıyor ve müşteriler alışverişlerine kaldıkları yerden devam edebiliyorlar. Uçtan uca dijital bir iş modeli olan ve kullanıcıların hayatlarında ek bir süreç yaratmayan eXtra Limit, bankacılık ürün ve hizmetlerinin görünmez bankacılık trendine doğru evrilmeye başlaması nedeniyle önem taşıyor. “Türkiye ekonomisine sağladığımız finansmanı artırabilmek için açık bankacılık alt yapısını aktif kullanıyor ve finansman alternatiflerini çeşitlendiriyoruz. Uçtan uca dijital bir alt yapı üzerine kurulan iş modellerini bankacılık ürün ve hizmetlerine uyarlayarak müşterilerimize günlük hayatları içerisinde ek bir süreç yaratmadan hızlı, güvenli ve kolay bir deneyimle sunmayı hedefliyoruz” diyen Türkiye Finans Perakende Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı M. Necati Özdeniz, “Bu yaklaşımın bizleri yakın geleceğin bankacılık dünyası olarak tanımlanan “Görünmez Bankacılık” seviyesine ulaştıracağına inanıyoruz. Geçen sene yine dijital alt yapısı ile Türkiye’de bir ilk olan Hızlı Finansman bayilerimiz sayesinde ülke ekonomisine son iki senede 2 milyar liraya yakın katkı sağlamıştık. Bu sene de dijital ihtiyaç finansmanı eXtra Limit ile Türkiye’de ticaretin ve alışverişin nabzını tutan platformlarla iş birliği yaparak milli ekonomiye verdiğimiz desteği arttırmayı hedefliyoruz” şeklinde konuşuyor.

Aim Lab 2022 sezonunda gözlerini VCT’ye dikti

0

Aim Lab 2022 ve sonrası için VALORANT Champions Tour’un (VCT) resmi eğitim partneri oldu. Üç yıllık olarak imzalanan partnerlik, FPS performansı ve eğitim platformunun VCT Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’nın (EMEA) resmi eğitim aracı oluşunu ifade ediyor. Bu sayede mücadelenin içindeki takımlar bölgenin ve belki de dünyanın en iyisi olabilmek adına performanslarını daha da yükseltebilecek.

Yeni eğitim senaryoları yolda

Aim Lab ayrıca sezon boyunca VCT içerikleri üretilmesine de yardımcı olacak, antrenmanlar ve ısınma sekanslarıyla turnuvalar boyunca oyuncuların gelişimine odaklanacak.

Aim Lab en başından beri VCT’nin sadık bir destekçisi oldu ve yalnızca geçtiğimiz yıl EMEA sürecine partner olmakla kalmyıp 2021 boyunca Kuzey Amerika ve Latin Amerika’yı (LATAM) da destekledi. Ayrıca Aim Lab platformuyla, 2021 VCT’nin en iyi oyunlarını baz alan yeni eğitim senaryoları da yaratılması planlanıyor.

Riot Games İş Geliştirme ve Ortaklık Üst Yöneticisi Eva Suarez “Oyuncular sahip oldukları araçlar kadar güçlüdürler, bu nedenle Aim Lab’in ve son derece gelişmiş FPS eğitim platformunun önümüzdeki üç yıl boyunca yanımızda olmasından inanılmaz derecede gurur duyuyoruz. Filizlenmeyi sürdüren ekosistemimize yaptıkları böylesine uzun bir yatırım, ligimize ve muazzam VALORANT topluluğumuza kendilerini ne kadar adadıklarının bir göstergesi.”

Aim Lab CEO’su Dr. Wayne Mackey ise, “Riot Games ile partnerliğimizi 2022 VALORANT Champions Tour’un EMEA ayağı ile geliştirdiğimiz için büyük heyecan içindeyiz. Çok çeşitli coğrafyaları kapsayan, sayısız profesyonel ve profesyonel adayı yeteneğe ev sahipliği yapan bu bölgenin resmi eğitim partneri olduğumuz için gururluyuz. Misyonumuz oyuncuların sevdikleri oyunlarda daha iyi hale gelmesine yardımcı olmak ve bunu bölgedeki özel ve takip etmesi keyifli uygulamalarımızla devam ettirmeyi umuyoruz.” dedi.

Kurumsal ağların yüzde 93’ü hacker tehdidine açık

0
BugBounter tarafından yapılan denetimler sonucunda ortaya çıkan bilgilere göre farklı ağlar üzerinde yapılan testlere göre ağların büyük çoğunluğunda şirketlerin hacklenmesine neden olabilecek açıklar bulunuyor. Şirketlerin büyük çoğunluğu varlığını bilmediği zafiyetlerinden ötürü saldırıya maruz kalıyor. Güvenlik uzmanlarının yaptığı testlere göre ağların yüzde 93’ünde siber saldırganların şirket ağına sızabilmesine olanak sağlayan açıklar bulunuyor.

Zayıf şifreler tehlikenin en önemli unsuru

Bu açıkları kullanarak bir şirketin dijital varlıklarını önemli ölçüde etkileyen siber saldırganların bu varlıkların yüzde 81’ini sömürmek için siber saldırganın alanında başlangıç seviyesinde deneyime sahip olmasının yeterli olduğu belirtiliyor. Yapılan saldırıda kimlik bilgileri ele geçirecek kurumsal ağlara hissettirilmeden gerçekleştirilebiliyor. Uzmanlara göre bu yöntem yüzde 71 oranında başarı sağlıyor. Uzmanlar ayrıca bu yöntemin kullanıcıların zayıf şifre kullanmasından kaynaklandığını belirtiyor. Buna ek olarak bilinen ve kapatılmamış yazılım açıkları da saldırıların yüzden 60 oranında başarılı olmasına sebep oluyor. Cihazların, bulut ortamının ve yazılımların yanlış yapılandırılması da yüzde 54’lük sızma başarısı sağlıyor. Platformunda 1500’den fazla bağımsız siber güvenlik uzmanı bulunan BugBounter ise her gün aktif bir şekilde kullanılan kurumsal ağların 7/24 denetletilmesi gerektiğini belirtiyor. Konuyla alakalı açıklamalarda bulunan BugBounter.com Kurucu Ortağı Murat Lostar, konuyla ilgili şunları söyledi: “Kurumsal ağlar her şirketin çalışabilmesi için olmazsa olmaz. Bu yüzden kurumsal ağların eksiksiz bir şekilde korunması gerekiyor. Aksi durumda siber saldırganlar sızmayı başardığında o ağa bağlı dizüstü bilgisayarlardan veri merkezlerine kadar tüm cihazlara erişebiliyor. BugBounter.com olarak 1500’den fazla araştırmacıdan oluşan yetenekli uzman ordusuyla ülkemizde öncülük ettiğimiz yenilikçi 7/24 siber güvenlik denetimi sayesinde şirketler ağlarını sürekli denetletebiliyor.”

Volvo Cars’tan elektrikli otomobiller icin Torslanda fabrikasına yatırım!

Volvo Cars, yeni nesil tam elektrikli otomobilleriyle müşterilerine daha uzun menzil, daha hızlı şarj ve daha düşük maliyetler sunarak, otomotiv güvenliği ve sürdürülebilirliğinde yeni kilometre taşlarına ulaşmayı hedefliyor. Volvo Cars, bu hedefleri gerçekleştirmek için önümüzdeki yıllarda İsveç’teki Torslanda üretim tesisine 10 milyar SEK tutarında yatırım yapacak ve gelecek nesil tam elektrikli otomobillerinin üretimine hazırlanacak. Şirket, planlanan yatırımlarının bir parçası olarak bir dizi yeni ve daha sürdürülebilir teknoloji ve üretim sürecini tanıtacak. Tanıtılacak bu yenilikler arasında alüminyum gövde parçalarının mega dökümü, yeni bir batarya montaj fabrikası ve tamamen yenilenmiş boya ve final montaj atölyeleri yer alıyor.

Volvo bu yatırım ile hangi teknolojilere odaklanıyor?

Yatırımlar, Volvo Cars ve önde gelen pil hücresi üretim şirketi Northvolt’un, yeni nesil tam elektrikli Volvo modelleri için yüksek kaliteli, özel yapım bataryaların geliştirilmesi ve üretimine 30 milyar SEK yatırım yapacaklarını duyurumunun ardından gelecek. Her iki yatırım planı da Volvo Cars’ın 2030 yılı itibarı ile tam elektrikli bir otomobil şirketi olma hedefine doğru attığı yeni adımları temsil ediyor. Yatırımlar ayrıca, şirketin ana şehri Göteborg’da uzun vadeli bir gelecek planladığını gösteriyor. Volvo Cars CEO’su Håkan Samuelsson, “Bu yatırımlarla tamamen elektrikli geleceğimize doğru önemli bir adım atıyor ve daha gelişmiş ve daha iyi elektrikli Volvo’lara hazırlanıyoruz. Torslanda en büyük fabrikamız ve 2030 yılında sadece tam elektrikli otomobiller üreten bir firma olma hedefine doğru ilerlerken süregelen dönüşümümüzde çok önemli bir rol oynayacak” dedi. Yeni nesil elektrikli Volvo modelleri için alüminyum gövde parçalarının mega dökümünün piyasaya sürülmesi, yatırım paketinin bir parçası olarak uygulanan en önemli ve heyecan verici değişikliği oluşturuyor. Mega döküm, otomobillerin ömrü boyunca sürdürülebilirlik, maliyet ve otomobil performansı açısından bir dizi fayda sağlıyor. Volvo Cars, bu sürece yatırım yapan ilk otomobil üreticilerinden biri. Otomobilin zemin yapısının ana parçalarını tek bir alüminyum parça olarak dökmek ağırlığı azaltıyor, bu da enerji verimliliğini ve dolayısıyla otomobilin elektrik menzilini iyileştiriyor. Bu aynı zamanda Volvo tasarımcılarının kabin ve bagaj alanındaki mevcut alanı en iyi şekilde kullanmalarını sağlayarak otomobilin çok yönlülüğünü de artırıyor. Mega dökümün diğer faydaları arasında üretim sürecindeki karmaşıklığın azalması yer alıyor. Bu durum malzeme kullanımı ve lojistik açısından maliyet tasarrufu sağlayarak üretim ve tedarik zinciri ağlarında karbon ayak izinin azalmasını sağlıyor. Boyahanenin modernizasyonu, enerji tüketiminin ve emisyonların azaltılmasını sağlayan  yeni makinelerin kurulumunu ve yeni süreçlerin uygulanmasını kapsıyor. Yeni bir pil montaj tesisi, pil hücrelerini ve modülleri otomobilin zemin yapısına entegre edecek, montaj atölyesi ise yeni nesil tam elektrikli otomobillerin barınması için yenilenecek. Örneğin bu sayede üst gövdenin ve otomobilin zemini ilk kez buluşuyor. Lojistik alanlar da yenilenecek, malzeme akışı iyileştirilecek ve malların ve parçaların tesise taşınması optimize edilecek. Şirket ayrıca, tüm çalışanlar için çalışma ortamını daha da iyileştiren mola alanları, soyunma odaları ve ofisler gibi tesis çevresindeki alanlara da yatırım yapacak. Torslanda fabrikası, yıllık 300.000 otomobil üretim kapasitesine sahip ve Volvo Cars’ın en uzun süre çalışan üretim tesislerinden biri. Nisan 1964’te İsveç Kralı Gustaf VI Adolf tarafından açıldı ve uzun süre ülkedeki en büyük istihdam noktası oldu. Torslanda fabrikasında şu anda üç vardiya halinde çalışılıyor ve yaklaşık 6.500 kişi istihdam ediliyor.

Coşkunöz Eğitim Vakfı, katmanlı üretime destek için KÜME’yi kurdu

Coşkunöz Eğitim Vakfı (CEV), sanayide nitelikli insan kaynağı oluşturmaya yönelik bir projeyi hayata geçirerek Katmanlı Üretim Eğitim ve Deneyim Merkezi’ni (KÜME) faaliyete geçirdi. Sanayinin lokomotifi Bursa’da kurulan KÜME, katmanlı üretimle ilgilenen tüm öğrenci, çalışan, uzman ve akademisyenlere eğitim ve deneyim imkanı sunuyor. Üretimin dinamiklerini teknolojiyle birleştiren eğitimler sayesinde, Türkiye’deki katmanlı üretim uzmanlarına global ölçekte geçerliliği olan diploma programları ile sanayiye yetkin insan gücü kazandırılması amaçlanıyor. Araştırmacılara kaynak ve farklı teknolojiler ile çalışan 3B Yazıcı altyapısı sağlayarak Ar-Ge’ye ve bilimsel bilgi üretimine de katkı vermesi planlanan KÜME’de, ulusal ve uluslararası birçok kurum ile proje iş birlikleri yapılacak. Sanayi Bakanlığı ve TÜBİTAK’ın geleceğin ilk 10 teknolojisi arasında gösterdiği katmanlı üretim teknolojilerine yönelik eğitim ve deneyimler, üretim yöntemlerinde sağlanacak çeşitlendirme ve yeniliklerle bölge sanayisinin gelişmesi, istihdam, eğitim ve gelir artışına yönelik katkı sağlayacak.

Katmanlı üretim rekabet avantajı sağlıyor

CEV Müdürü Bige Tınmazsoy Susuzlu  “Yeni ürün ve proses geliştirmede de katmanlı üretim teknolojisi önemli rekabet avantajı sağlıyor. Hedefimiz KÜME’yi üretim faaliyetlerinde çözüm ortağı olarak çalışan bir merkez haline getirmek. Bunu da gerçekleştireceğimize inancımız tam. Çünkü KÜME’nin, eğitim konusundaki yetkinlikleri ve tecrübesi çok yüksek. KÜME’nin, köklü bir sanayi kuruluşunun içerisinde yer alan CEV bünyesinde hizmet verecek olması da önemli bir avantaj” şeklinde konuşuyor. Üniversite öğrencilerine yönelik 40 saatlik ücretsiz Katmanlı Üretim Farkındalık Eğitimleri veren CEV; sanayinin çok yakında ihtiyaç duyacağı, 3B yazıcı kullanabilen, katmanlı üretim mantığı ile düşünebilen nitelikli iş gücüne katkı sağlamayı hedefliyor. KÜME’de katmanlı üretime yönelik eğitimlerin yanı sıra Avrupa Katmanlı Üretim Kalifikasyon Ağı–Üniversite-Sanayi iş birliği modeliyle uluslararası geçerliliği olacak 120 saatlik bir diploma programı düzenlenecek. Eğitimde görev alacak eğitimciler katmanlı üretim teknolojileri hakkında ulusal ve uluslararası projelerde yer almış ve bu konulara liderlik etmiş akademisyenlerden oluşuyor. atmanlı üretim teknolojisi, üretimde özelleştirme ve müşteri ihtiyaçlarına odaklı ürün geliştirmeye imkan sağlarken üretimde hızın artması, hata oranının ve maliyetlerin düşmesi avantajlarını da beraberinde getiriyor. Üretime katma değer, kalite ve verimlilik kazandırıan katmanlı üretim teknolojisi; otomotivden medikale, makine takımdan savunma ve havacılığa kadar pek çok sektörde kullanılıyor.

Türk bilişim uzmanından büyük başarı

0
Siber güvenlik alanında dünyanın en önemli platformları arasında gösterilen EC-Council, tüm dünyadan bilişim uzmanlarının performanslarının değerlendirildiği “EC-Council Global Etik Hacker Liderlik” listesini yayımladı. ABD Savunma Bakanlığı, NATO gibi kurumların yanı sıra dünyanın en büyük özel şirketlerinin siber güvenlik alanındaki iş ortağı konumunda bulunan EC-Council tarafından yayınlanan listeye Ocak 2022’de Türkiye’den girmeyi hak kazanan tek isim Eren Gözaydın oldu. 

METAGUARD şirketinin kurucuları arasında!

Katılımcıların teorik bilgisi ve bu bilgileri siber güvenlik dünyasında zamana karşı hayata geçirme becerilerinin değerlendirildiği bir puanlama sistemi sonucunda hazırlanan listede 5’inci sırada yer alan Eren Gözaydın, dünyada siber güvenlik ve blockchain ağ güvenliği gibi alanlarda hizmeti sunan Metaguard isimli Türk şirketin de kurucu ortakları arasında yer alıyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Eren Gözaydın, EC-Council’ın dünyada siber güvenlik alanında lider platformlardan olduğunu ifade ederken, “EC-Council Global Etik Hacker Liderlik listesinde yer almak benim için gerçekten çok büyük mutluluk. Umuyorum yakın zamanda çok daha fazla Türk meslektaşımız buralarda yer alarak Türk teknoloji sektörünü yurt dışında başarıyla temsil etmeyi sürdürecek” dedi. Dünyadaki teknoloji odaklı dönüşümle birlikte artık siber güvenliğin de tüm kurumlar için en önemli iş alanlarından birine dönüştüğünü ifade eden Gözaydın, “Bugün artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan dijital dünya, kurumlar için çok büyük tehditleri de bünyesinde barındırıyor. Biz de dijital dönüşüm yolculuklarında, kurumların yanlarında yer alarak onları görebildikleri ya da göremedikleri risklere karşı koruyoruz. Son dönemde blockchain teknolojisinin de gelişmesiyle bildiğimiz dijital dünyanın ötesinde, çok daha farklı bir evren bizleri bekliyor olacak. Metaguard olarak bu alanda da dünyada önemli iş ortaklıkları yapıyoruz. Hedefimiz, Türkiye’de geliştirdiğimiz blockchain ağ güvenlik uygulamalarını yurt dışına ihraç ederek ülkemizin teknoloji seferberliğine de katkıda bulunmak” ifadelerini kullandı.

fonbulucu, kendisine de 15 milyon lira yatırım buldu

Yeni nesil girişimcilik finansmanı ve yeni nesil yatırımcılık kültürünü aşılamayı hedefleyen ve gelişmesi yönünde büyük katkıları bulunan kitle fonlama platformu fonbulucu’nun çatı şirketi Global Kitle Fonlama Platformu A.Ş.,  Almanya merkezli Kloepfel Consulting Şirketi’nin Kurucusu Efe Duran Sarıkaya’dan yüzde 10 hissesine karşılık 15 milyon lira yatırım aldı. Ayrıca kurulan bu ortaklık ile geliştirdiği sistemi Almanya’ya da taşıyacak olan fonbulucu’nun globalleşme yolculuğu 6 ay içerisinde başlayacakken, onay işlemleri için Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) başvurusunun hazırlık sürecine girildi.

Türkiye’deki girişimlere 10 milyon euro yatırım

Ülkemizde fonlanan girişimlerden uygun görülenler, global yatırım turlarını Almanya’da kurulacak platformda gerçekleştirecek. Ayrıca yatırımcı Efe Duran Sarıkaya, fonbulucu sistemi üzerinden Türkiye’deki girişimlere 10 milyon euro tutarında yatırım yapacak. 2021 yılı itibariyle 1400’den fazla girişimin başvurduğu, yatırım turuna çıkmaya hak kazanan 23 girişimden 19’unun hedeflediği finansmana ulaşmasını sağlayarak 6 ay gibi kısa bir sürede toplamda 37 milyon liraya yakın fon toplayan fonbulucu, bu gelişmeyle birlikte globalleşme yolunda da ilk adımını atmış olacak.

Saat&Saat’in, Sevgililer Günü’nde e-ticaretten büyük beklentileri var

Dünyaca ünlü saat markaların Türkiye’deki tek yetkili distribütörü Saat&Saat, Sevgililer Günü’nde pandemi sırasında yükselen e-ticaretin meyvelerini toplamayı umuyor. Saat&Saat Pazarlama Direktörü Ayşem Suner, pandemi nedeniyle tüketicilerin e-ticarete yönelen ilgisinin 14 Şubat’ta da satışlara olumlu yansıyacağını ifade ediyor. Saat&Saat’in dijital dönüşüm çağına uyum sağlamak için gerekli teknoloji yatırımlarını yaptığını belirten Suner, “Geçen yıl online mağazamızda başarılı bir grafik yakaladık. 2022’de hedefimiz online’da geçen yıla oranla iki kat büyüme. Bu büyümenin büyük bir kısmı da Sevgililer Günü gibi özel günlerden gelecek” diyor. Son olarak Jacques Philippe ve U.S. Polo Assn. markalarını bünyesine katan Saat&Saat’in pazarlama direktörü Suner, “Günümüzde kendimizi özel hissetmemizi, herkesten farklı olmamızı sağlayan kişiye özel, kişiselleştirilmiş ürünler yükselişte… Biz de Fossil markamızla tüketicilere bu imkanı sunuyoruz. Online mağazamızdan seçili Fossil marka saatlerden satın alanlar, saatin arkasına dilediği mesajı ücretsiz olarak yazdırabiliyor. Ayrıca 14 Şubat için özel kampanyalar düzenledik ve seçili ürünlerde tüm indirimlere ek yüzde 30’a varan indirim yaptık şeklinde konuşuyor. Saat&Saat’in marka portföyünün genişliğine bağlı olarak müşteri davranışlarını ölçecek geniş bir veri havuzuna sahip olmaması düşünülemez. Bu beklentiler muhtemelen sağlam bir veri analitiğinin üzerinde yükseliyordur. Ancak yeni girilen online mecra ve e-ticaret konusunda Twentify’ın analizinin ortaya koyduğu sonuçlara bakmakta yarar var. Araştırmaya göre, Sevgililer Günü, hediyeye bütçe ayırma konusunda bir numarada yer almıyor. Genelde yüzde 72 ve kadınlar özelinde yüzde 79 ile doğum günleri online hediye satın almada birinci sırada yer alırken Sevgililer Günü, yüzde 49 ile üçüncü sırada yer alıyor. Daha çok dijital pazaryerleri üzerinden gerçekleştirildiği anlaşılan araştırma, eş/sevgili kategorisine hediye almak için bütçe ayıranların oranını yüzde 68 olarak veriyor. Yetişkinlerde anne babayı bir puanla geride bırakan bu oran sık hediye alanlarda yüzde 73’e kadar yükseliyor. 1.008 kişi üzerinden toplanan veri ile gerçekleştirilen araştırma, fiyat bazında bin liranın üzerinde bütçe ile hediye alan kesimi yüzde 3 olarak tespit ediyor. Bu durumda, Saat&Saat’in fiyat segmentinde oluşacak verilerin karşılaştırma açısından önem taşıyacağı anlaşılıyor.

QR kod kullanılan reklamlar iş modelini nasıl değiştirecek?

Bu habere koyduğumuz resim, QR kod olmadan reklamın nasıl olacağını göstermek açısından önem taşıyor. Üzerinde bu kadar farklı yazı olan bir görsel afiş olarak anlam taşısa da, televizyon ekranında yer aldığında hiçbir yere çıkmayan bir yolun trafik tabelasından farksız. Televizyon reklamındaki QR kodlu versiyonu ile karşılaştırdığınızda farkı anlayacaksınız. QR kod reklamın görüntüsünü değiştirirken Holimax Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Becer, QR kodu televizyonun geniş kitlesi üzerinden akıllı telefona ulaşarak herkesi birer turizm acentesi haline getirebilecek kampanyalarında televizyon-akıllı telefon köprüsü olarak görüyor. Son olarak toplu taşıma araçlarında ve turnikelerde “QR kodu okutarak ödeme yapabilirsiniz” mesajı ile dikkatimi çeken QR ya da kare kod, böylece reklam yıldızı da oluyor. Reklamın başrolünü üstlenen ünlü oyuncu Hakan Bilgin, QR kodun gerisinde kalıyor. Holimax’ın reklam filminde insan unsurunun önüne geçen QR kod, Holimax için Türkiye’nin en genç turizm markası olmasına ve dijital dünyanın hızına ayak uydurmak için teknolojik araçları iyi kullanmaya yapılan bir vurgu olarak da önem taşıyor. İşin turizm cephesindeki rekabetle ilgili boyutu ise, turistik paketteki “Arkadaşını getir, tüm indirimlere ek yüzde 50’ye varan indirim kazan” vurgusu. Holimax, bu inovatif yaklaşımla, hazırlıklarını tamamladığı 2022 yaz sezonuna “yeni sezon için fırsatları anlattığı reklam filminde QR Kod teknolojisini merkezine koyarak reklam çeken ilk marka olarak” girmek istiyor. Interaktif bir reklam filmi çekmek istediklerini belirten Yönetmen Ramiz Bayraktar, “İzlenip geçilen ve unutulan bir film yapmak istemedik. İnteraktif olarak hazırladığımız bu kampanyada hem geri dönüşler kolayca takip edilebilecek, hem de tüketiciler hızla hedefledikleri sayfaya gidip alışverişlerini tamamlayabilecekler” diyor.

Genelden özele kullanıcı çekmek için uygun

Reklamı televizyonda ilk gördüğümde, benim de eşimin de elinde cep telefonu vardı ve Güldür Güldür’ün arasına giren reklamlara katlanmak zorundaydık. Çanak antenimiz bilmediğimiz bir nedenle işi bıraktığından ve kiremitler sürekli yağan yağmur ya da kar nedeniyle ıslak olduğundan çatıya çıkamadığımız için yerli bir IPTV uygulamasına geçtik ve zaplamak işkence haline geldi. Bu nedenle sesi kısıp reklamları izliyoruz. Eşime reklamı gösterdiğimde “Hemen QR kod okuyucu açıp bunu okutmamı nasıl beklerler?” diye sordu. “Sen aç, reklam birazdan tekrarlanır” dedim ve öyle de oldu. Zaten Hakan Bilgin de bu mesajı seslendiriyormuş. Ama sonra reklamla ilgilenmedik çünkü o sırada tatil planı yapmaktan başka işlerimiz vardı. Yine de QR kodu ekranın ortasına yerleştirerek televizyon konsolunun üzerinde uyuyan kedimiz Külhan’a rağmen görünür kılmalarını çok akılcı buldum; tabii akışı da. Bu arada teknolojinin nasıl değiştiğini anlatmak için de vesile oluştu. Muhteşem Süleyman dizisinin oynadığı dönemde, dizi müziğinin telefona gelmesi için kısa mesaj kullanılıyordu; Hürrem yüzüğü içinde bir web linki verilmişti sanırım. QR kod kullanımı hatırlamıyorum. O zamanki yöntem, bu tür kampanyaları dizi oynarken ekranın altına şerit olarak girmekti. Bu, izleyiciyi diziden koparmak ile reklama gereken ilgiyi çekememek arasında gerili ipte yürümek gibiydi. Oysa şu anda böyle bir değer takasına girmeye gerek bulunmuyor. Holimax Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Becer’in, bir aya yakın sürecek reklam kampanyası için kullandığı “Dünyanın en güzel tesislerine sahip ülkemiz, pandemiden kalan yorgunluğunu bu sezonda atmaya hazırlanıyor. Biz de Holimax olarak, alışveriş kolaylığı sunan kampanyamızı planladık” sözleri, pandemiden çıkışta hızlı yükseliş için gelenekselin dışında yöntemler denemek gerektiğini gösteriyor. Becer, “Her tatilci bir acente oluyor” diyor. İndirimin yüksekliği ise, yeni müşteri edinmenin maliyetinin yüksekliği karşısında yenilikçi arayışlara bütçe ayırmanın kolaylaştığını gösteriyor.

QR kod, James Bond köprüsünü kurabilecek mi?

Holimax’ın attığı bu adımın reklamın bir ay gösterilmesinin ardından yaratacağı sonuçları merak ediyorum. Benim için, gelmiş geçmiş en iyi turizm reklamı James Bond filmlerinin kendisidir. Üç dört kere izledikten sonra, bu filmlerin casuslukla çok ilgisi olmadığını ve İkinci Dünya Savaşı’nın ardından turizmde ortaya çıkan trendlere hizmet ettiğini fark ettim. Bunun bir boyutu, insanların göç ederek uzaklaşmak zorunda kaldıkları, savaşta yakınlarını kaybettikleri ya da toprakları ya da yıllarca süren bu büyük olayla değişen toprakları ziyaret etme isteğiydi. Diğer boyut ise, medya ve sivil havacılığın gelişmesiyle bunu yapabilme olanaklarının ortaya çıkmasıydı. James Bond filmlerini dikkatle izlerseniz, üst gelir grubu için bu dinamiklerin üzerine inşa edilmiş bir turizm rehberi tadında olduğunu ve etki yarattığını görürsünüz. Bunda kanal ve senaryonun uyumu esas. Televizyon üzerinden genel izleyiciye ulaşıp bir etki yaratmanın mümkün olduğunu, akıllı televizyonlar üzerinden hane halkı verisine göre farklı reklam TV spotu yayını yapan ve bunların izlenme oranlarını ölçen sistem Adressable TV’nin doğru kişiye doğru reklamı göstererek azami etkiyi yaratmaya dayanan başarılı iş modeli üzerinden biliyorum. Holimax’ın şu andaki geniş kitleye gösterim yapıp müşteri adaylarını çekme projesi için çok gerekli olmasa da, şirketin gelecekteki başarısı açısından sonuçları ölçmek, pazarlamayı yönetme noktasında önem taşıyor olacak. Son ve en kritik nokta, televizyon ile akıllı telefon arasındaki dengeyi kurabilmek. Üzerinde kamera olan televizyonlar piyasaya çıktığında bazı bankalar, bunun online bankacılığı kişiselleştirmek için muazzam bir fırsat oluşturduğunu düşünüyordu. Bunun adımlarını atmaya çalıştılar ve hayal kırıklığına uğradılar çünkü insanlar televizyonu kişisel bir cihaz olarak görmüyor ve kişisel bankacılık işlemleri için uygun bir kanal olarak değerlendirmiyordu. Holimax, QR kod ile televizyonun hitap ettiği genel kitleden kişisel olan akıllı telefona köprü kurarak –farkında olarak ya da olmadan- kritik bir adım atıyor. Böylece, iki ayrı dünyayı farklı biçimde yönetebilme adımını atıyor. Yine farkında olarak ya da olmadan, metaverse’ün omniverse boyutundaki kritik bir soruya yanıt taslağı sunuyor. Farklı alemlerde farklı biçimlerde bulunmak nasıl olacak? Bu sorun daha ayrıntılı yanıtlarına daha önce de belirttiğim gibi Rick and Morty çizgi dizisinde ulaşabilirsiniz.