Oyun çağı geride kalan Türkiye, unicorn’larını beşledi

Insider ile birlikte beşinci unicorn’unu çıkaran Türkiye, bunlardan Trendyol’un decacorn olarak 10 milyar dolarlık değerlemeyi aştığı bir hikayeye imza atmış oldu. Peak Games ile başlayan unicorn hikayesi, oyun sektörünün ötesine geçerek Türkiye’yi, gelişen elektronik ticarete büyük destek veren bir ülke konumuna taşıyor. Bu yolculukta Peak Games, Getir, Trendyol ve Dream Games ile birlikte insider, bu hikayenin kahramanları. Yapay zekâ destekli bir pazarlama zekâsı hizmeti sunan insider, dijital pazarlama uzmanlarının müşteri deneyimlerini iyileştirmelerini sağlıyor. Uzun bir süre Türkiye’nin ilk unicorn’u olacağı söylenen insider, bunu başaramasa da, pademinin tetiklediği hızlandırılmış dijitalleşme sürecinde gerçek değerine ulaştı. Şirketin merkezini Singapur’a taşıyarak serbest ticaretin bu önemli merkezinde konumlanması ve Türkiye’ye ilgisi giderek artan Katar Yatırım Otoritesi’nin (QIA) yatırım turuna liderlik etmesi etkili olmuşa benziyor. 25 ülkede faaliyetleri bulunan ve 800’den fazla global markaya hizmet veren insider’ın unicorn olmasını sağlayan, QIA’in liderliği üstlendiği Seri D yatırım turunda Riverwood Capital ve Sequoia Capital’dan aldığı 121 milyon dolarlık yatırım oldu. Bundan önceki iki unicorn hikayesinden Trendyol, Ağustos 2021’de decacorn yani değeri 10 milyar doların üzerinde olan unicorn hikayesine uzanırken ABD’nin önde gelen yatırım fonlarından General Atlantic ile Japonya merkezli SoftBank Vision Fund 2 liderliğinde gerçekleşen yatırım turunda Berlin merkezli Princeville Capital’in yanısıra Birleşik Arap Emirlikleri’nin ADQ’sunu ve yine Katar Yatırım Otoritesi’ni (QIA) görüyorduk. Trendyol, 1,5 milyar dolar yatırım alarak 16,5 milyar dolarlık değere ulaşırken, Trendyol’un yatırımcısı Alibaba’nın 2021 başında şirkete yaptığı 350 milyon dolarlık yatırım, insider’ın aldığı yatırımın yaklaşık üç katını buluyordu. Notlarıma göre, Türkiye’nin bundan önceki unicorn’u Getir, 300 milyon dolarlık yatırım ve 2,6 milyar dolarlık değerleme ile unicorn olmuştu. Dolayısıyla Alibaba’nın kendi başına Trendyol’a yaptığı yatırım bunun da üzerine çıkıyordu. Bunu söylerken, Getir’in, 2021 başında Silikon Vadisi’nin önemli yatırımcılarından Michael Moritz’in başkanlığındaki fonlama turunda 128 milyon dolar yatırım aldığını hatırlatmak gerekiyor. Yine’de bu rakamlar, 900 milyon dolar nakit ve 900 milyon dolar Zynga hissesi olmak üzere 1,8 milyar dolara satılan Peak Games’in yanında düşük görünüyor ancak Peak Games’in tamamının satıldığını akılda tutmakta yarar var yani burada bir yatırım turundan bahsetmek söz konusu değil. Aynı zamanda Peak Games satın almasında değeri 9,5 dolar civarında olan Zynga hisselerinin, Zynga’nın Ocak 2022 başında Take Two Interactive’e satışı sırasında 3,5 dolara gerilemiş olmasını da akılda tutmakta yarar var. Bütün bu finansal hareketler içinde asıl yıldız olarak karşımıza Katar Yatırım Otoritesi (QIA) çıkıyor. Borsa İstanbul’un da yüzde 10 hissesini satın almış olan QIA, Brexit referandumunu takip eden 3,5 yıllık dönemde Birleşik Krallık’a 5 milyar paundun üzerinde yatırım yaparak Katar’ın bu ülkedeki yatırımlarını 40 milyar doların üzerine taşıdı. Bu rakamlara bakında QIA’nın Türk startup’lara ilgisi çok daha fazlasını vaat ediyor.

Garanti BBVA’dan ilk döngüsel ekonomi kredisi işlemi

Garanti BBVA, hurda alüminyumun kullanımına imkan sağlayan yeni bir süreç yatırımı yapan Altek Metal’in 18 milyon euroluk yatırım kredisine imza attı. EBRD ve Garanti BBVA’nın eşit pay ile yer aldığı 18 milyon euroluk kredi, firmanın döngüsel ekonomi odağında firmanın planladığı üretim süreçlerinin inovasyonu yatırımında kullanılacak. Türkiye’nin önde gelen yüksek kaliteli alüminyum ürünleri tedarikçilerinden biri olan Altek Metal’in yatırımı, AB Yeşil Mutabakatı kapsamında enerji yoğun sektörlerden biri olan alüminyumun üretim sürecinin karbonsuzlaştırılmasını hedefliyor. AB yeşil mutabakatı sürecine paralel olarak, Türkiye’nin karbonsuzlaşma stratejisine uyumlu olan tesis, Altek’in ithal birincil alüminyuma olan bağımlılığını azaltmasına ve bunun yerine alüminyum hurdalarından üretilen geri dönüştürülmüş alüminyumu kullanmasına olanak sunacak. Kredi işlemi kapsamında alüminyumun geri dönüşüm sırasında kalite kaybı yaşanmaması ve süresiz olarak geri dönüştürülebilmesi sebebiyle daha az birincil kaynak ithal edilmesi ve hurdadan üretilen geri dönüştürülmüş alüminyum kullanımının artırılması hedefleniyor. Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması ve sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik olumlu etki yaratması planlanan işlem için Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Ebru Dildar Edin, “Sürdürülebilir finans ve kalkınma alanında sunduğumuz yenilikçi ürün ve hizmetlerle müşterilerimizin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda başarılı uygulamalar hayata geçirmelerine ve karbon emisyonlarını azaltmalarına yardımcı olmaya devam edeceğiz” diyor.

Global Yatırım Holding, dümeni teknoloji şirketlerine kırdı

Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi Global Yatırım Holding, teknoloji girişimlerine yatırımlarını hızla artırırken holdingin ve hisedarı olduğu İstanbul Portföy Yönetimi’nin yatırımlarının birbirinden ayrı olduğunu açıkladı. Global Yatırım Holding doğrudan yurtdışındaki altı teknoloji şirketine yatırım gerçekleştirirken, yüzde 66,6 hissesine sahip olduğu İstanbul Portföy Yönetimi’nin kurmuş olduğu fonlar da yurtiçinde yaklaşık 50 teknoloji girişimine yatırım yaptı. İstanbul Portföy Yönetimi, Türkiye’nin teknoloji alanında yatırım yapan en büyük fonları arasında yer alıyor. Global Yatırım Holding, stratejik olarak odaklandığı üç alandan biri olan teknoloji alanında yeni yatırımlar için start-up’ları incelemeye devam ediyor. Global Yatırım Holding’in doğrudan yaptığı teknoloji yatırımlarında pay sahibi olunan azınlık hisselerinin oranı yüzde 3’ü geçmiyor. Global Yatırım Holding, tamamı yurtdışında faaliyet gösteren “Firefly”, “Overtime”, “Jumptuit”, “Blockfi”, “General Fusion” ve “V-Count” isimli şirketlere yatırım gerçekleştirdi.  Bu şirketlerin yatırımcıları arasında Google Ventures, Jeff Bezos, Birleşik Krallık, ABD ve Kanada hükümetleri, Coinbase Ventures, Valar Ventures, Galaxy Digital Partners, Alumni Ventures, Spark Capital, A16Z, Sapphire Ventures, bazı NBA yıldızları, Reddit kurucusu Alexis Ohanian da yer alıyor. Gelecek dönemlerde önemli değer artışları beklenen bu tür yatırımları daha da artırmayı hedefleyen Global Yatırım Holding, yatırımları GYH Danışmanlık ve Yönetim Hizmetleri çatısı altında toplamayı planlıyor.

İşletmeler IoT verilerini etkin şekilde kullanmıyor

Uydu iletişim devi Inmarsat, işletmelerin büyük çoğunluğunun IoT verilerini etkin bir şekilde kullanmadığını tespit etti. Inmarsat, araştırması için tarım, elektrik hizmetleri, madencilik, petrol ve gaz, ulaştırma ve lojistik sektörlerindeki 450 kuruluştan temsilcilerle görüştü. Ankete katılanların yüzde 86’sı, kuruluşlarının IoT projelerinden elde edilen verileri mümkün olduğunca verimli kullanmadığını kabul etti. Inmarsat Enterprise Başkanı Mike Carter: “En son araştırmamız, günümüz kuruluşlarının çoğunun artık IoT verilerini topladığını gösterse de bundan maksimum faydayı elde etmek için işletmelerin yapması gereken daha çok şey var. Bir IoT projesinin başarısının nihai ölçüsü, bir şirketin ve iş ortağı eko sisteminin çalışma şeklini nasıl geliştirdiğidir. Bu, büyük ölçüde, çıkarılan verilerin türü ve bunların nasıl paylaşıldığı ve zamanında pratik ve eyleme geçirilebilir iş iç görülerine dönüştürüldüğü ile ilgilidir” dedi. Etkili IoT veri kullanımının önündeki ana engel, ankete katılanların yarısından fazlasının (yüzde 54) belirttiği gibi, güvenlik ve veri gizliliği konusundaki endişelerdir. Bunu veri toplama ve kullanılabilirlik (yüzde 46) arasındaki gecikmeler izledi. Carter: “Bulgularımızdan açıkça görülüyor ki birçok işletmenin, verilerinin tedarik zincirinin diğer bölümleri bir yana, kuruluş içinde gitmesi gereken yere ulaşmasını sağlamak için genel IoT stratejilerinin bir parçası olarak hala bir IoT veri stratejisi kullanması gerekiyor” dedi. Katılımcıların yaklaşık üçte biri (yüzde 33), IoT veri stratejisinin eksikliğini etkili kullanımın önünde bir engel olarak belirtti.

Siber güvenlikte tükenmişlik sendromu yaşanıyor

0
2022’de siber güvenlik söz konusu olduğunda işverenler şimdiden bir ikilemle karşı karşıyalar. Dünya çapında yalnızca siber saldırı girişimlerinin sayısı artmıyor, aynı zamanda işverenler de sıkılaşan işe alım piyasasının ek baskısıyla ve teknoloji endüstrisini de etkileyen rekor düzeyde istifalarla karşı karşıya. Yetenek için yapılan bu savaş, siber güvenliğe özellikle sert darbe vurabilir. ThreatConnect tarafından 500’den fazla BT karar alıcısı arasında yapılan bir ankete göre, özel sektör işletmelerinin yüzde 50’sinde halihazırda şirketlerinde temel, teknik BT güvenlik becerilerinde boşluklar var. Dahası, BT yöneticilerinin yüzde 32’si ve BT müdürlerinin yüzde 25’i önümüzdeki altı ay içinde işlerini bırakmayı düşünüyor. ThreatConnect’in araştırması, ankete katılanların yüzde 27’sinin belirttiği gibi, yüksek düzeyde stresin, çalışanların işten ayrılmasına en çok katkıda bulunan ilk üç neden arasında olduğunu buldu. Bilgi güvenliği şefi Josh Yavor, “İnsan hatası, kuruluşlardaki veri ihlallerinin en büyük nedenlerinden biridir ve bir veri ihlaline neden olma veya bir kimlik avı saldırısına yakalanma riski, yalnızca çalışanlar stresli ve tükenmiş olduğunda artar” diyor.

Enerji sektörü değişime hızlı adapte oluyor

0
İşletmeler her zaman büyüme baskısı altındadır. Google’ın yeni sürdürülebilirlik direktörüne göre, yeşil iş girişimlerinin ardındaki mevcut ivmenin temel nedeni ekonomik denklemdeki bir değişiklik. Google Cloud’un Küresel Sürdürülebilirlik Genel Müdürü Justin Keeble verdiği demeçte, “Bence en büyük ivme, gerçekten değişen yeni teknolojileri çalıştırmanın yeni yollarını yönlendiren yenilik oldu. Böylece sürdürülebilir seçenek daha iyi bir seçenek haline geliyor. Onu benimsemek sadece ticari açıdan iyi bir anlam ifade ediyor” diyor. Kuruluşlar sürdürülebilirlik hedeflerini benimserken, Google gibi bulut şirketleri daha fazla iş için bir fırsat görüyor. Müşterilerine sundukları “iklim sorumluluğu araçlarının” sayısını artırarak sürdürülebilirlik hedeflerine daha fazla ve daha iyi verilerle ulaşmalarına yardımcı oluyorlar. Keeble, önemli değişiklikler yapmaya en iyi hazır olan endüstrilerden bazılarının enerji hizmetleri, tüketici ürünleri ve finansal hizmetler olduğunu söylüyor. Keeble, tüketici ürünlerinin başlamak için bariz bir yer olduğunu açıkladı: Üretim sürecindeki ve tedarik zincirindeki her adım, bir şirketin karbon ayak izini azaltabileceği bir adımdır. Örneğin Unilever, dünyanın dört bir yanından sağladığı hammaddelere bağlı ekosistemlerin uydu görüntülerini yakalamak için Google Cloud’u kullandı. Bu verileri daha sürdürülebilir tedarik zincirleri oluşturmak için kullanıyor.

Ulusal Siber Güvenlik Merkezi on maddelik öneri paylaştı

0
Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan gerilim artarken, siber güvenlik konusunun önemini bir kez daha görüyoruz. Aslında bu durum ilk olmamakla birlikte geçmişte birçok kötü olaya şahitlik etmiştik. Rusya, Aralık 2015’te Ukrayna elektrik şebekelerini çökerten saldırıların arkasında olmakla suçlanıyor ve Haziran 2017’deki yaygın ve yıkıcı NotPetya kötü amaçlı yazılım saldırısının da arkasında Rus ordusunun olduğu düşünülüyor. NCSC (National Cyber Security Centre) CEO’su Lindy Cameron’ın birkaç gün önce yaptığı yorumda, “Siber saldırılar coğrafi sınırlara saygı göstermez” diyerek, bu olayların kasıtlı olsun ya da olmasın uluslararası sonuçları olduğu konusunda uyarıda bulundu. NCSC, kuruluşları ağlarını güvence altına almak için harekete geçmeye çağırdı. NCSC’nin 10 tavsiyesi şu şekilde oldu; ♦ Yamaları ve güvenlik güncellemelerini uygulayın ♦ Güçlü şifreler kullanın ♦ Çok faktörlü kimlik doğrulamayı kullanın ♦ Kimlik avı farkındalığını öğretin ♦ Virüsten koruma yazılımı kullanın ve çalıştığından emin olun ♦ Ağınızı bilin ♦ Ağınızı yedekleyin ve yedeklemeleri düzenli olarak test edin ♦ Ağınıza ve tedarik zincirlerinize üçüncü taraf erişimi konusunda dikkatli olun ♦ Bir olay müdahale planına sahip olun ♦ Daha geniş kuruluşu siber tehditler hakkında bilgilendirin

Estonya girişimlerde nasıl başarılı oldu?

0
2014’ün sonlarında Estonya, e-ikamet programını başlatarak, herhangi bir yerden, çevrimiçi olarak AB merkezli bir şirket kurmak ve işletmek isteyen bireylere devlet tarafından verilen dijital kimlikleri sunan dünyadaki ilk ülke oldu. Son yedi yılda program girişimcileri, işletme sahiplerini, serbest çalışanları ve dijital göçebeleri hedef aldı. Şubat 2022’nin ortası itibariyle, Estonya’da 4 bin 700’ü 2021’de olmak üzere 20 binden fazla şirket kuran 177 ülkeden yaklaşık 90 bin e-yerleşik bulunuyor. Estonya’nın e-Residency programının genel müdürü Laur:  “Geçenlerde Estonya’nın en büyük ikinci şehri olan Tartu konseyinden biriyle sohbet ettim. Rakamlardan bahsediyorduk ve Estonya’nın e-sakinlerinin sayısının bu yıl muhtemelen Tartu’nun nüfusunu geçeceğine dikkat çekti” dedi. Sonuç olarak, programdan elde edilen vergi geliri 2021’de yıllık iki katına çıkarak 32.5 milyon Euro’ya ulaştı. BT, çevrimiçi pazarlama ve e-ticaret, konuma bağlı olmadıkları gerçeği nedeniyle e-İkamet işletmeleri için en popüler alanlar diyebiliriz. Haav, “Belki Bali adasında yaşıyor ve işinizi oradan yürütüyorsunuz; belki iş ortağınız Ukrayna’dan, müşterileriniz Almanya’da ve belki de başka bir hissedar ABD’de yaşıyor” diye açıklıyor. Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’nın nüfusunun yüzde 14’ünden daha azını temsil eden sadece 1.3 milyonluk küçük bir ülke için Estonya, bir startup ekosistemine ev sahipliği yapıyor. Haav farklı yerlerden kişilerin ülke programına başvuru yapabilmesine dikkat çekerken, başvuranların yaklaşık yüzde 50’sinin Avrupa Birliği’nden olduğunu söylüyor.

Petronas, madeni yağ pazarında dijital asistan ile sadakat sağlıyor

PETRONAS Türkiye’nin özel servislerin iş planı ve takibini kolaylaştıracak dijital müşteri hizmetleri yönetim platformu OtoAsistanım dijital platformuna üye olan servis sayısının, Türkiye çapında 2 bin 500’ü geçtiği açıklandı. Özel servislerin hizmet kalitesini artırmak amacıyla PETRONAS Türkiye tarafından kullanıma sunulan OtoAsistanım, servise gelen müşterilerin araçlarına özgü dijital bakım kartı oluşturarak geçmişe yönelik tüm bakım ve yağ değişim işlemlerinin kayıt altına alınmasını sağlıyor. Servisin hızla yaygınlaşmasının sağlanmasında 1 Kasım 2021–30 Ocak 2022 tarihleri arasında OtoAsistanım ve PETRONAS iş birliğiyle gerçekleşen kampanyanın etkili olduğu belirtiliyor. Kampanyada Türkiye çapında en fazla bakım kartı oluşturan ve en çok hatırlatma kuran servisler ödül kazandı. Özel otomobil ve hafif ticari araçlara hizmet veren servisleri öncelikli olarak hedefleyen platformu desteklemek için gerçekleştirilen PETRONAS Türkiye Hediye Yağmuru kampanyasında puan toplayan 88 üye servis ödüllendirildi. OtoAsistanım’a araç sahipleri de ücretsiz üye olabiliyor. OtoAsistanım’a üye olan araç sahipleri, otomobil ya da hafif ticari araçlarının bakım ve yağ değişim zamanı için hatırlatma kurabiliyor, araç muayene tarihi, trafik ve kasko poliçelerinin yenileme tarihlerini de yine hatırlatma kurarak unutma riskini ortadan kaldırabiliyor. Üyelerin araçlarını götürdükleri servis de OtoAsistanım üyesi ise tüm araç bakımları araç sahiplerinin de erişimine açık hale geliyor. OtoAsistanım’a dair detaylı bilgilere websitesi ve Instagram hesabı üzerinden erişilebiliyor.

Şirketler yeni yetenekleri işe nasıl kazandırabilir?

0
2022’de dijital bölümlerini genişleterek talebe ayak uydurmak isteyen işverenler zorlu bir yol ile karşı karşıya. İster istifa, ister büyük değişiklik denilsin, altında yatan önerme aynıdır: Daha iyi maaşlar ve daha esnek çalışma vaadiyle cezbeden milyonlarca işçi bu yıl işini bırakmayı planlıyor. Bu tüm sektörü, teknoloji projelerini alt üst etmekle, organizasyonel yetenek boşluklarını genişletmekle ve teknoloji endüstrisinde işe alımları her zamankinden daha şiddetli hale getirmekle tehdit ediyor. Şirketlerin genç yetenekleri çekmesinde çevre ve sosyal bilinci  de artık kritik rol oynuyor. İşe alım danışmanlığı Robert Half tarafından 2.000 İngiliz işçiyle yapılan bir anket; çalışanlarının yüzde 38’inin kuruluşlarının karbon emisyonlarını azaltma veya işletme gibi ESG (çevresel, sosyal ve yönetişim) konularında yeterince hassas davranmadıklarını düşünmeleri durumunda yeni bir rol arayışında olacaklarını söylüyor. Benzer şekilde BT hizmetleri ve danışmanlık şirketi Cognizant tarafından yapılan araştırma, ESG’nin genç çalışanları işe almanın ve işte tutmanın önemli bir bileşeni haline geldiğini de ortaya koydu. Çalışmak için bir işveren seçmeye gelince, Z kuşağı çalışanlarının yüzde 76’sı (20-26 yaş arası) ve Y kuşağının (27-40 yaş arası) yüzde 71’i çevre koruma ve sürdürülebilirliğin kendileri için önemli olduğunu söyledi. İstekli genç teknoloji çalışanlarının birden fazla teklifinin olduğu sıkı bir işe alım pazarında, açık bir çevre stratejisi işverenler için önemli bir farklılaştırıcı olabilir. Robert Half, aynı maaşı sunan iki role indirgenirse, 18-34 yaş arasındaki kişilerin yüzde 69’unun kararlarını her bir şirketin kurumsal değerlerine dayandıracağını keşfetti.

Plugin hibrit araçlar iki ila dört kat daha fazla kirletiyor

Plugin hibrit otomobillerin (PHEV’ler) gerçek dünyadaki karbondioksit emisyonlarının, resmi değerlerden ortalama 2-4 kat daha yüksek olduğu tespit edildi. Otomobil üreticilerinin, gerçekçi olmayan düşük resmi karbondioksit emisyonları verileri, karbondioksit hedeflerine daha kolay ulaşıyor ve satışlarını artırıyor. Sorunu çözmek için Avrupa Komisyonu, PHEV karbondioksit emisyonlarının hesaplanma biçiminde reform yapmayı planlıyor. Yani, kullanım faktörlerini (UF’ler) güncellemeyi planlıyor. Avrupa otomobil iklimi politikasının güvenilirliği risk altında olduğu için bu düzenlemeye acilen ihtiyaç duyulmaktadır. T&E, Komisyon’a şunları tavsiye etmektedir: ♦ PHEV karbondioksit emisyonlarının hesaplanması ve en geç 2025’e kadar filo karbondioksit standartlarına uyum için OBFCM verilerine dayalı gerçek dünya fayda faktörlerinin sunulması. ♦ Fayda faktörlerini, Komisyonun AB filosundan OBFCM verilerini alma sıklığına göre yıllık olarak güncellemesi. ♦ 2027’den itibaren, PHEV’lerinin performansını artıran ve müşterilerini şarj etmeye teşvik eden otomobil üreticilerini ödüllendirmek için üreticiye özel fayda faktörleri tanıtılması.

Güneş paneli çöplüğü sorununa yeni çözüm

Güneş paneli kullanımı her ne kadar atsa da bunların bir ömrü var ve daha verimli modeller sürekli olarak piyasaya çıkıyor. Temiz enerji üretmeye çalışırken, bu paneller ömrünü tamamlayıp kullanım dışına çıktığında atık haline dönüşüyor. Hatta güneş paneli çöplüğü gibi bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Bir güneş paneli alüminyum, cam, bakır ve silikondan oluşur. Alüminyum, cam ve bakır kolayca geri dönüştürülebilir, ancak bu dönüşümde silikon ne olacak? Atılan güneş PV modüllerinden silikon malzemeyi geri kazanma süreci, Reiling GmbH & Co. KG ile birlikte Fraunhofer CSP’deki bir çalışma grubu tarafından geliştirildi ve Alman Federal Finansmanı tarafından desteklendi. Ortaya çıkan geri dönüşüm süreci, üretici ve menşe ne olursa olsun tüm kristal silikon güneş panelleri modüllerini geri dönüştürebilir. Kristalizasyon, ticari ultra saf silikon eklenmeden yüzde 100 geri dönüştürülmüş silikon ile gerçekleştirilir ve levhalar daha sonra Fraunhofer ISE’nin PV-TEC’sinde PERC güneş pilleri halinde üretilir. Ortaya çıkan PERC güneş pilleri, yüzde 19,7’lik bir dönüşüm verimliliği sağlar.

Çatışma bölgesi Ukrayna’yı HermeticWiper da vurdu

0
Ukrayna’daki çatışmalarla ilgili olarak sınır güvenliğinin yanısıra siber güvenlik ile ilgili gelişmeler de yakından izleniyor. ABD merkezli şirketlerin yatırımcı raporlarında da işaret eden siber saldırılar siber güvenlik şirketlerinin raporlarına da yansıyor. Uygulama biçimi ise çok enteresan . Gerçek savaşta baraj ateşinin ardınndan özel birliklerin nokta hedefleri vurmasına benzer biçimde DDoS saldırılarının ardından bilgi silen HermeticWiper zararlı yazılımı da Ukrayna’yı vurdu. Siber güvenlik şirketi ESET’in verilerine göre, Ukrayna’daki yüzlerce bilgisayar, DDoS saldırıları dalgasının bir dizi Ukrayna web sitesini çökertmesinden sadece birkaç saat sonra risk altına girdi. ESET Araştırma Birimi, Ukrayna’daki bir dizi kuruluşun, HermeticWiper adlı veri silen yeni zararlı yazılımın rol aldığı bir siber saldırıyla karşı karşıya kaldığını bildirdi. ESET verilerine göre, bu kuruluşlar ağlarındaki yüzlerce bilgisayarın etkilendiğini tespit etti. Saldırı, bir dizi dağıtılmış hizmet reddi (DDoS) saldırısının ülkedeki birçok önemli web sitesini çevrimdışı duruma getirmesinden sadece birkaç saat sonra gerçekleşti. ESET ürünleri tarafından Win32/KillDisk.NCV olarak tespit edilen veri silici, ilk önce 23 Şubat çarşamba günü yerel saatle 17.00’dan (Türkiye saatiyle 18.00) hemen önce tespit edildi. Bu arada veri silicinin zaman damgası, 28 Aralık 2021’de derlendiğini gösteriyor ve bu da saldırının üzerinde bir süredir çalışılıyor olabileceğini düşündürüyor. HermeticWiper, popüler disk yönetim yazılımının meşru sürücülerini kötüye kullandı. ESET araştırmacıları, ”Silici, verileri bozmak için yasal EaseUS Partition Master yazılımının sürücülerini istismar ediyor” değerlendirmesini yaptı. Saldırganlar, Kıbrıs merkezli Hermetica Digital Ltd. adlı bir şirkete verilen gerçek bir kod imzalama sertifikası kullandılar. Bu yüzden silicinin adı bu oldu. Ayrıca, en az bir olayda, tehdit aktörlerinin kötü amaçlı yazılımları çalıştırmadan önce bir kurbanın ağına erişebildikleri görülüyor. Çarşamba günü erken saatlerde, haftalardır ülkeyi hedef alan yeni bir DDoS saldırısı dalgasında bir dizi Ukraynalı web sitesi çevrimdışı duruma getirilmişti. Ocak ayının ortasında, başka bir veri silici Ukrayna’yı taradı. WhisperGate olarak adlandırılan silici, fidye yazılımı olarak maskelendi.

Akıllı ve yaşanır şehirler için Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi

Türkiye’nin kent ulaşım sistemlerinin geleceğini  tasarlamak hedefiyle yola çıkan Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi, ilk işbirliğini Özyeğin Üniversitesi ile gerçekleştirdi. Kentleşme ve ulaşımın çevresel, ekonomik ve sosyal etkilerine dijitalleşme ekseninde çözüm bulmak amacıyla; Renault Group desteğiyle hayata geçen Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi (SMİ), ulaşım sistemlerinin yeni düzene daha iyi entegrasyonuna katkı sağlamak ve inovatif çözümler geliştirmek amacıyla yola çıktı. Sürdürülebilir Mobilite İnisiyatifi (SMİ), kentleşme ve ulaşımı tüm bileşenleriyle inceleyen inisiyatif, megakentlerdeki trafik yoğunluğu, enerji tüketimi, hava kalitesi ve sosyokültürel etkilere odaklanıyor. SMİ, kentsel ulaşımın ancak farklı disiplinlerin bir araya gelmesiyle çözümlenebileceği yaklaşımıyla iş dünyası, girişimci ekosistemi, sivil toplumu ve akademisyenlerle birlikte dijital çözümler arıyor. Doğu: Yaşam kalitesini artırmayı hedefliyoruz Denizcilikle ilgili olduğu için şu anda yaşanan çevre problemlerini çok önce fark etmesinin mümkün olduğunu belirten SMİ Sözcüsü ve Renault Group Türkiye CEO’su Hakan Doğu, “Kentleşmenin artmasıyla yaşam kalitesini arttırmak için sürdürülebilir, akıllı ve yenilikçi bir ulaşım planlama yaklaşımına ihtiyaç duyuyoruz. Bunu ancak ortak akıl çözüm getirebilir ve geleceğin mobilitesini tasarlayabiliriz. Bu nedenle, geleceğin ulaşım çözümlerini tasarlayacak bir bağımsız düşünce kuruluşu olarak yola çıktık” diyor Ulusal ve uluslararası paydaşların katılımıyla Swissotel’de gerçekleşen etkinlikte AB Türkiye Delegasyonu Ulaştırma Sektörü Yöneticisi Dr. Göktuğ Kaya ve akıllı şehir planlamacılığı alanından dünyanın önde gelen mimarlarından Sotiris Tsoulos konuşmacı olarak yer aldı. Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Gençtürk, “Paydaşlarımızla birlikte imza attığımız tüm çalışmalarımızda önceliğimiz, sürdürülebilir bir dünyada insana yakışır bir yaşam şekline çok disiplinli bilimsel katkıda bulunmak ve veri ile beslenen etkisi yüksek çözümler üretebilmek.  Özyeğin Üniversitesi’nin benimsemiş olduğu bu özgün yaklaşımın en güncel örneği de geleceğin ulaşım çözümlerimi tasarlamak üzere yola çıkmış olan SMI ile iş birliğimiz. Bu işbirliği çerçevesinde mobilite sorunlarına veri güdümlü çözümler üretmek amacı ile araştırma projesi fonlayan kuruluşlara başvurularda bulunarak (AB, TÜBİTAK gibi) ortak, örgün ve sürekli eğitimler gerçekleştirmeyi, ortak veri ambarını geliştirmeyi ve sürdürülebilir çözümler sunacak girişimcilere teknik destek olmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. SMİ’nin odaklanmasının en çarpıcı boyutlarından birini, startup’lara odaklanması oluşturuyor. Modelin startup bacağında Özyeğin Üniversitesi, kuluçka merkezi ile önemli bir yer tutuyor. SMİ’nin modeli startup’ları destekliyor Buradaki startup modeli, SMİ ve ekosisteminin  ürettiği bilgiler ve fikirlerle start-up’ların desteklenmesine, startup’ların geliştirecekleri özgün ürünler ve uygulamalarla ulaşımın geleceğine çözüm önermeye ve bunu karar vericilere sunmaya dayanıyor. Yenilikçi ulaşım çözümleri için çalışan start-up ekosisteminin yatırımcılarla finanse edilmesine uygun ortam sağlamak ve üniversite öğrencilerinin bu perspektifte geleceğe hazırlanmalarını sağlamak, bu iş modelinin önemli hedefleri olarak ifade ediliyor.

Blokzincir altyapısı, dış ticaret süreçlerini hızlandırıyor

İthalat ve ihracatta belgelerin blokzincir ağı ile kayıt altına alınmasıyla dış ticaret süreçlerini hızlandırmak üzere VakıfBank, STM, Doğuş Otomotiv, Doğuş Teknoloji ve Ünsped Gümrük Müşavirliği tarafından hayata geçirilen Türk Ticaret Zinciri Projesi’nde ilk fazın sonuna gelindi. VakıfBank’ın katkıda bulunduğu bu proje ile birlikte dış ticarette dijitalleşme sürecinin önemli adımlarından biri atıldı. Günümüzün popüler çalışmalarından blokzincir teknolojisinin, dış ticaret süreçlerini hızlandırmak ve maliyetleri düşürmek amacıyla kullanıldığı Türk Ticaret Zinciri Projesi’nde önemli bir aşama geride bırakıldı. 2021 yılında VakıfBank’ın yanı sıra Savunma Teknolojileri Mühendislik (STM), Doğuş Otomotiv, Doğuş Teknoloji ve Ünsped Gümrük Müşavirliği’nin katılımıyla başlayan projenin ilk fazı başarıyla tamamlandı.

313 belgenin iş akışı ve paydaş analizi tamamlandı

Şu ana kadar proje kapsamında ithalat ve ihracat süreçlerinde önceliğe sahip 313 belgenin iş akışları ve paydaşları tek tek çıkarıldı ve analiz çalışması yapıldı. İlk fazda nakit yönetimi ödemelerinden sonra oluşan “vergi ödemesi” ve “Gümrük Vergi Tahsil Alındısı” (GVTA) belgesi test verileriyle blokzincir ağına yazıldı. Böylece her bir paydaşın, ilgili belgeyi kendi yetkileri doğrultusunda görüntülemesi sağlandı. Proje ile dış ticaret süreçlerinin akıllı sözleşmeler yoluyla hızlandırılması, şifreleme ve dağıtık defterler yoluyla veri güvenliği ve takibinin güçlendirilmesi, paydaşlar arasında iş birliğinin artırılması ve tekrar eden veri paylaşımının ortadan kaldırılması hedefleniyor. Bir sonraki fazda dış ticaretteki farklı belgelerin sisteme alınması planlanmaktadır.

VakıfBank projede önemli bir rol üstlendi

Dijital bankacılıktaki yetkinliği ile VakıfBank, dış ticarete güven, hız ve kolaylık getirecek en güncel teknolojileri ürün ve hizmete dönüştürme konusunda öncü bir rol üstlenen bu çok paydaşlı projenin yürütülmesinde önemli bir rol üstlendi. Müşterilerinin yoğun olarak kullandığı Online Vergi Tahsilat (API), Gümkart, SMS Gümrük hizmetleriyle dış ticaret ve nakit yönetimi süreçlerinde birçok ilke imza atan VakıfBank, blokzincir teknolojisi ile hizmet kanallarını daha da çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Türk Ticaret Zinciri projesi, çok paydaşlı ve çok aşamalı bir veri paylaşımına dayanan dış ticarette tüm süreçlerin dijitalleşmesi yolunda önemli bir adım olarak dikkat çekiyor. Platforma ithalatçı ve ihracatçı firmalardan antrepo işletmelerine dış ticaretin tüm aktörlerinin dahil edilmesiyle birlikte gerçek etkinin yaratılması bekleniyor. Blokzincir teknolojisinin, birçok belge üretimine gerek duyulan dış ticaret sürecinde paydaşlar arasındaki iletişim trafiğini azaltacağı, veri paylaşımını daha şeffaf, izlenebilir, doğrulanabilir ve kontrol edilebilir hale getireceği öngörülüyor.

ClickMeLive, 4,4 milyon dolar yatırım aldı

0
Geçen yılın haziran ayında kurulan ve Türkiye’de canlı yayın esnasında alışveriş imkânı sunan video alışveriş platformu ClickMeLive, henüz ilk yılını geride bırakmadan 2021 yılının en büyük tohum yatırımlarından birine imza attığını duyurdu. SGN Family Office, Yıldız Ventures’ın yanı sıra Codeway Studios Kurucusu Anıl Şimşek, Platform XIT Kurucuları Deniz Güven ve Tarkan Ersubaşı, Dr. Nuri Demirdöven ve Çetin Amato’nun aralarında bulunduğu yatırımcılardan 4,4 milyon dolar tohum yatırımı alan ClickMeLive, aldığı bu yatırımla uygulamayı geliştirmeyi ve yeni nesil alışverişin DNA’sını çözerek Türkiye’de büyümeyi; orta vadede  ise Avrupa ve ABD’ye eş zamanlı açılmayı hedefliyor.  ÇİN’DE PAZAR BÜYÜKLÜĞÜ YARIM TRİLYON DOLARA KOŞUYOR Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan ClickMeLive CEO’su Kurt Onur, kullanıcılara yeni bir alışveriş deneyimi sunan uygulamanın e-ticaret dünyasının yeni trendi olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi; “Pandemiyle birlikte dijital dönüşüm hızlanırken, tüketici beklentileri de ciddi ölçüde değişti. Özellikle Z kuşağının video içerik destekli alışveriş tecrübesiyle bu yöndeki talepleri giderek artarken, dünya genelinde Asya başta olmak üzere pek çok ülkede online alışveriş deneyimini eğlenceli videolarla destekleyen ve böylelikle eğlenceyi anında satın alma ile harmanlayan uygulamalara yatırımlar artıyor. Yapılan araştırmalara göre canlı yayın üzerinden online alışveriş pazarının değeri Çin’de 2017-2020 yılları arasında ciddi bir artış gösterdi ve söz konusu dönemde yıllık bileşik büyüme oranı (CAGR) 4 kat arttı. Çin’de 2017 yılında 3 milyar dolar olan pazar büyüklüğünün 2020 yılında 171 milyar dolara ulaştığı tahmin edilirken, pazarın değerinin 2022 yılında 423 milyar dolara ulaşması bekleniyor.”   ÜRÜNÜN SATIŞA DÖNÜŞME ORANI YÜZDE 1’DEN YÜZDE 20’LERE ÇIKIYOR Araştırma şirketi McKinsey’nin yaptığı analize göre Çin’deki büyüme ve ABD pazarındaki hareketlilik referans alındığında kullanıcıların video izlerken alışveriş yapmasına olanak sağlamanın yanında canlı sohbet ve yenilikçi etkileşim özellikleriyle izleyicinin katılımını da destekleyen video alışveriş uygulamaları üzerinden satışların 2026 yılına kadar tüm e-ticaretin yüzde 10 ila 20’sini oluşturabileceğine dikkat çeken Kurt Onur; “Standart e-ticaret sitelerinde görüntülenen bir ürünün satışa dönüşme oranı yüzde 1 ila 1,5 arasındayken, video alışveriş uygulamalarında izlenen bir ürünün satışa dönüşme oranı yüzde 20 seviyelerine kadar çıkabiliyor. Tüm bu araştırmalar, oranlar ve sayılar kullanıcılarına değer yaratma noktasında markalara yeni bir kanal sunan video alışveriş trendinin potansiyelini gözler önüne seriyor.” dedi.  “TÜRKİYE’DE ve YURT DIŞINDA BÜYÜMEYİ HEDEFLİYORUZ” ClickMeLive olarak kendilerinin de bu yeni nesil alışveriş deneyiminin Türkiye’deki öncülerinden olduklarını vurgulayan Kurt Onur, sözlerine şöyle devam etti; “2021 yılının Haziran ayından bu yana canlı yayınlar, kısa videolar, hikayeler ve reklam filmleriyle iş ortaklarımızın ürünlerini doğrudan satmasına aracılık ediyoruz. Kullanıcı sayımız hızla artmaya devam ederken, Türkiye’nin değerli markalarından da yoğun ilgi görüyoruz. Henüz ilk yılımızı geride bırakmadan Türkiye girişimcilik ekosisteminin öncü kurumlarından ve deneyimli yatırımcılarından aldığımız yatırım için mutluyuz ve gururluyuz. Aldığımız bu yatırımla uygulamamızı daha da geliştirip, yeni nesil alışverişin DNA’sını çözmenin yanı sıra önce Türkiye’de büyümeyi ve orta vadede Avrupa ve ABD’ye açılmayı hedefliyoruz. Orta ve uzun vadede hedefimiz Türkiye’de pazar payımızı yüzde 20’ye taşımak.”

Perakendeciler mağaza içi daha iyi bağlantıya ihtiyaç duyuyor

0
Incisiv tarafından yayınlanan ve Verizon tarafından finanse edilen yeni bir araştırma, perakendecilerin mağaza içi ağ tıkanıklığını azaltmanın ve hem müşteriler hem de çalışanlar arasında hızla artan mobil cihaz kullanımını desteklemenin yollarını bulmakta zorlandıklarını ortaya koydu. Incisiv’in 2022 Bağlantılı Perakende Deneyimi Araştırması, bakkal ve genel mal perakendecilerinin yalnızca yüzde 22’sinin müşterilere ve çalışanlara sunulan dijital bağlantıdan memnun olduğunu buldu. Bu sayı, özel ve büyük mağazalar için yüzde 55’e kadar yükseldi. Ancak bu, mağaza içi bağlantıların mevcudiyeti ve güvenilirliği ile ilgili sorunlarla mücadelenin neredeyse yarısını bıraktı. Anket, perakendecilerin yüzde 93’ünün 2025’in başında mağazalarında toplam (müşteri ve çalışan) mobil cihaz kullanımında artış beklediğini, yüzde 83’ünün ise önümüzdeki 12-24 ay içinde durumun daha da acil hale geleceğini keşfetti. Perakendecilerin artan ağ oluşturma taleplerinin büyük ölçüde envanter yönetimi gibi mağaza içi süreçler tarafından yönlendirilmesi bekleniyor. Katılımcılar, Incisiv’e bağlı teknolojiye dayanan ilişkili, otomatik görevlerin yüzdesinin, üç yıldan kısa bir süre içinde şu anda yüzde 19’dan yüzde 62’ye, 2025 yılına kadar üç katına çıkacağını söyledi.

Mobil bankacılıkta truva atı tehlikesi büyüyor

0
Dijital yaşamlarımız yalnızca masaüstü bilgisayarlar yerine daha çok telefonlara odaklanmaya başladığından, birçok kötü amaçlı yazılım geliştiricisi, odaklarının bir kısmını mobil tehditler oluşturmaya kaydırdı. Araştırmacılar, yalnızca bir yıl içinde neredeyse 100 bin yeni mobil bankacılık Truva atı türü buldu. Kimlik avı ve şüpheli yazılımların indirilmesi ve yürütülmesi dahil olmak üzere geleneksel bulaşma yollarının çoğu hala kullanılabilir durumda. Ancak siber saldırganların, telefon sahiplerini güvenilir görünen yazılımları indirmeye çekmek için Google Play dahil olmak üzere resmi uygulama mağazalarına sızdıkları da biliniyor. Bu teknik genellikle Uzaktan Erişim Truva Atlarının (RAT’ler) dağıtımıyla ilişkilendiriliyor. Google, kötü amaçlı uygulamaların mağazasında barındırılmasını önlemek için güvenlik engelleri korurken, bu denetimleri sessizce atlatmanın yöntemleri vardır. Örneğin 2021’de Malwarebytes, Google Play’de 10 milyondan fazla etkin yüklemeye sahip kullanışlı bir barkod tarayıcı olarak gizlenmiş bir uygulama buldu. Uygulama yasal yazılım olarak gönderilirken, büyük bir kullanıcı tabanı biriktirdikten sonra yazılıma bir güncelleme yapıldı ve uygulamayı agresif bir reklam yazılımı sıkıntısına dönüştürdü. Kaspersky tarafından yayınlanan yeni araştırmaya göre, 2021 yılında 17 bin 372 yeni mobil fidye yazılımı Truva atı ve toplam 3 milyon 464 bin 756 kötü amaçlı kurulum paketinin yanı sıra 97 bin 661 yeni mobil bankacılık Truva atı çeşidi tespit edildi.

Türkiye’nin enerji kaynağı güneş ve rüzgar olacak

0
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) öngörülerine göre, Türkiye’de 2021-2026 döneminde devreye girecek yenilenebilir enerji kapasitesinin yaklaşık yüzde 80’ini güneş ve rüzgar oluşturacak. Türkiye’de 2021-2026 döneminde devreye giren yenilenebilir enerji kapasitesinin ise bugünkü seviyesine göre 26 Gigavat (GW) artışla yüzde 53 oranında büyüme göstermesi bekleniyor. Tahminler, hidroelektrik yatırımlarındaki büyümenin ise yavaşlayacağı yönünde oluştu. Rüzgar enerjisinde ise 2022-2024 döneminde beklenen yavaşlamanın ardından yeniden toparlanma öngörülüyor. Böylelikle Türkiye, Paris Anlaşması hedeflerine güneşte 7, rüzgarda ise 4 yıl erken ulaşmış olacak. Ayrıca rapora göre yenilenebilir enerji kapasitesi artışında Türkiye Avrupa’da beşinci, dünyada ise on ikinci olacak. Bu büyüme, bugünkü seviyeye göre ise yüzde 53’lük büyüme anlamına geliyor.