Hyundai Motor ve LG’den 4,3 milyar dolarlık elektrikli araç bataryası yatırımı

0

Hyundai Motor Grubu ve LG Energy Solution, Hyundai’nin güneydoğu Georgia’daki yeni elektrikli araç montaj fabrikasının bir parçası olarak 4.3 milyar dolarlık bir elektrikli pil tesisi inşa edeceklerini duyurdu. Şirketler, yatırımı paylaşacak ve üretime en geç 2025’in sonlarında başlayacaklar.

Hyundai Motor Co. CEO’su Jaehoon Chang, pil tesisiyle ilgili olarak “küresel elektrikli araç geçişinde öncü olacak sağlam bir temel oluşturacağını” belirterek, şirketin Kuzey Amerika’da elektrikli Hyundai ve Kia araçlarını üretme çabalarını hızlandırmak istediğini ifade etti. Chang, “Hyundai Motor Grubu, küresel otomotiv endüstrisinde liderlik pozisyonunu sağlamak için elektrikleştirme çalışmalarına odaklanmakta” dedi.

Güney Koreli otomobil üreticisi, 2022 yılında Savannah’ın batısında, Ellabell’da elektrikli araçlar ve piller monte etmek için 5.5 milyar dolar yatırım yapacaklarını açıkladı. Planlanan site 8,100 çalışana sahip olacak ve araç üretimine 2025 yılında başlanması hedefleniyor.

Cumhuriyetçi Vali Brian Kemp’in sözcüsü Garrison Douglas, 3.000 iş imkanı sunacak batarya fabrikasının, toplamda 8.100 iş imkanı ve 4,3 milyar dolarlık yatırımın bir parçası olacağını belirtti. Bu yatırım, daha önceden duyurulan toplam 5,5 milyar dolarlık yatırımın bir parçası olacak.

Hyundai/LG fabrikasının, başlangıçta bitişikteki araç montaj fabrikası için öngörülen üretim olan 300.000 elektrikli araç için pil tedarik edebilmesi bekleniyor. Hyundai, Georgia’daki fabrikanın daha sonra yılda 500.000 araç üretmek için genişleyebileceğini belirtti.

“Bu, Georgia’nın geçen yıl Mayıs ayında Hyundai Metaplant’ı kazandığında hayal ettiğimiz tam olarak bu proje, Georgia’nın ulusal olarak elektrikli araç başkenti olma yolundaki son kilometre taşıdır”, dedi Kemp bir açıklamada.

Montaj ve pil tesislerine ek olarak, otomobil parça tedarikçileri, Hyundai tesisi çevresinde 2 milyar doların üzerinde yatırım yapmayı ve 4,800 kişi istihdam etmeyi taahhüt etti.

Amerika Birleşik Devletleri’nde elektrikli araç ve batarya alanında bir rekabet yaşanmakta. ABD’nin Enflasyon Azaltma Yasası gereği, elektrikli araçlar Kuzey Amerika’da üretilmeli ve pil parçalarının ve minerallerinin belirli bir yüzdesi Kuzey Amerika veya ABD’nin serbest ticaret ortağı ülkelerden temin edilmelidir. Bu şartları sağlayan araçlar, 7.500 dolarlık tam elektrikli araç vergi indiriminden yararlanabilir.

Şu anda, Hyundai veya Kia marka araçlar, kiralanmadıkça vergi indiriminden faydalanamamakta. Hyundai, yabancı üretim araçların dışlanmasına karşı çıkmıştır, çünkü Amerika’da fabrikalar kurmaktadır. Vali Kemp bu pozisyonu desteklemekte. Ancak Demokrat Senatör Jon Ossoff, Hyundai’nin Amerika’da üretim yapması ve Amerikan yapımı piller kullanması durumunda beklemesi gerektiğini belirtmekte.

Demokrat Senatör Jon Ossoff, Georgia’da yapılan elektrikli araç üretimi için verilen teşviklerin, eyalette işlerin, ileri enerji ve elektrikli araç üretim kapasitesinin milyarlarca dolarlık yatırımı hızlandırdığını söyledi. LG, ABD genelinde üretimi genişletmek amacıyla federal teşviklerin üreticileri nasıl cezbettiğine dair bir örnek olarak, Georgia’da faaliyette olan veya inşa halinde olan yedinci batarya fabrikasını açıklayarak bu konuda odaklandıklarını belirtti.

Hyundai’nin Georgia’da ortaklık kurduğu ikinci büyük elektrik batarya fabrikası. Hyundai ve Güney Kore’nin SK Group birimi SK On, Georgia’da Hyundai ve Kia elektrikli araçlarına pil tedarik etmek için 4 ila 5 milyar dolar arasında yatırım yapacaklarını duyurdu. 2025 yılında üretime başlaması planlanan Cartersville’deki tesis, tahmini 3.500 kişiye istihdam sağlayacak.

Hyundai, sadece Ellabell’de üretilen araçlar için değil, diğer tesislerinde de pil ihtiyacı olduğunu belirtti. Şirket, Alabama’daki tesisinde elektrikli araçları montajlamakta ve Georgia, West Point’teki Kia tesisinde Nisan ayında Kia EV9 büyük SUV modelinin montajına başlayacağını duyurdu.

Hyundai’nin LG ve SK ile ortaklık kurmasının, tedarikçi tabanını çeşitlendireceğini ve birden fazla batarya üreticisinden satın alma imkanı sağlayacağını ifade edildi.

Batarya fabrikası, genel olarak Hyundai kompleksinin bir parçası olduğu için ek teşvikler sunulmayacak.

Georgia eyaleti ve yerel hükümetler, vergi indirimleri ve diğer teşviklerle toplamda 1,8 milyar dolarlık taahhütte bulundu. Bunlar, ABD’deki bir otomotiv fabrikasına verilen en büyük mali destek paketi olduğu söylenen özel şirket teşviklerine kuşkuyla bakan Good Jobs First adlı bir grubun yönetici direktörü Greg LeRoy’a göre.

Veri depolamanın geleceği Huawei IDI Forum’da ele alındı

Huawei tarafından dijital dönüşümün geleceğini keşfetmek üzere, küresel fikir liderlerini, iş dünyasının önemli isimlerini, teknoloji sektörünü ve ekosistem iş ortaklarını bir araya getiren IDI Forum, 23-24 Mayıs tarihlerinde Almanya’nın Münih kentinde düzenlendi. Bu yılki etkinliğin teması ise ‘Yeni Veri, Yeni Uygulamalar ve Yeni Esneklik’ olarak belirlendi. 

IDI Day 2023, yotabayt çağına doğru dijital altyapının geleceğini keşfetmek üzere, küresel endüstri uzmanlarını ve ortaklarını bir araya getirdi. Huawei etkinlik kapsamında; veri depolama endüstrisinin evrimine doğru yol alınırken, verinin değerini ortaya çıkarmak için gelişmekte olan uygulama ekosistemini anlamak, yapılandırılmamış veri yığınlarını verimli bir şekilde ele almak ve veri esnekliğini kapsamlı bir şekilde iyileştirmek gibi bir dizi farklı konuyu ele aldı.

Şirketin dijital dönüşümün geleceğini ele aldığı küresel etkinliklerden biri olan ‘2023 Innovative Data Infrastructure Forum, Huawei Avrupa Bölge Başkanı ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Jim Lu’nun açılış konuşmasıyla başladı. Dijital dönüşümün en önemli gerekliliklerinden biri olan Ar-Ge yatırımlarına vurgu yapan Lu, “Huawei, Ar-Ge’ye yönelik güçlü yatırımlarını sürdürüyor. Huawei’in Ar-Ge yatırımı, 2022 yılında yıllık gelirinin %25’inden fazlasını oluşturdu. Bu da muhtemelen tüm endüstriler içinde en yüksek Ar-Ge yatırım oranıdır. Huawei, Ar-Ge ve inovasyonla tüm sektörlerin dijitalleşmesine katkı sağlamak için, çevreci ve akıllı bir bilişim altyapısı oluşturmaya devam ediyor.”

Huawei’nin dijital istihdama katkısı

Huawei’in Avrupa’da istihdama önemli oranda katkı sağladığını belirten Lu sözlerini şöyle sürdürdü, “Copenhagen Economics tarafından yapılan bir araştırmaya göre Huawei, 2021 yılında Avrupa ekonomisine 12,3 milyar avro katkı sağladı ve Avrupa’da 140.000’den fazla kişinin istihdam edilmesine yardımcı oldu. Avrupa, ileri görüşlü bakış açısıyla, çevreci ve dijital yaklaşımı temel bir strateji olarak görüyor. Sıfır karbon ve dijital dönüşüm için de Avrupa’nın önemli hedefleri söz konusu. Huawei’in vizyonu da Avrupa’nın bu stratejisiyle tamamen paralel. Avrupa özelinde çevreci ve dijital dönüşümü gerçekleştirmek için müşterilerimiz ve iş ortaklarımızla birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Avrupa’daki üç OpenLab tesisimizde, 100’den fazla çözüm ortağımızla birlikte, ortak inovasyon projeleri üzerinde çalışıyoruz. Huawei, bu ortaklıklar sayesinde, dijital dönüşümü sağlamak için eğitim, perakende ve lojistik gibi sektörlerindeki müşterilerine özel senaryolarla, yenilikçi ürün ve çözümler sunuyor.”

Gezegen için daha yeşil ve dijital bir gelecek

Konuşmasının sonunda Huawei’in veri depolama çözümlerine de değinen Lu, “Veri depolama, Huawei’in bilişim hizmetlerinin temel ürünü ve dijital altyapının önemli bir bileşenidir. Bugünkü forumumuzun ana teması, ‘Yeni Veri, Yeni Uygulamalar ve Yeni Esneklik’. Müşterilerimize yüksek performanslı, güvenilir ve çevreci bir veri depolama altyapısı sağlamak amacıyla; verilerin depolanabilmesi, taşınabilmesi ve verimli bir şekilde kullanılabilmesinin yollarını tartışmak için bir aradayız. Gezegenimiz için daha yeşil ve dijital bir geleceği birlikte yaratalım” dedi.

Huawei BT Ürün Grubu Başkanı ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Peter Zhou ise konuşmasında Huawei Veri Depolama sistemlerinin, müşterilerin ve iş ortaklarının gelişen gereksinimlerini karşılamak için geniş bir ürün ve çözüm yelpazesi sunduğunu belirtti. Zhou, “OceanStor Dorado All-Flash Storage ve OceanStor Pacific Scale-Out Storage ürünleri, Gartner Peer Insights değerlendirmesinde, ‘Müşterilerin Seçimi’ olarak kabul edildi” dedi.

Huawei, dijital dönüşüm derinleştikçe veri depolama sistemlerinin de önemli bir değişim geçireceğini vurguluyor. Bu değişim aynı zamanda önemli fırsatları da beraberinde getiriyor. İşletmelerin %56’sı yapay zeka uygulamalarını kullanırken, %96’sı ise sürekli değişen veri uygulamalarıyla başa çıkmak için buluta uygulamaları geliştirmeyi planlıyor. Veriler ise her geçen gün katlanarak büyüyor. Yeni verilerin %80’i ise yapılandırılmamış içeriklerden oluşuyor. Bu verilerin yıllık bileşik büyüme oranı, %38 olarak açıklanıyor.

Veri esnekliği konusunda ise birçok önemli risk söz konusu. Fidye yazılımları sürekli gelişirken, fidye yazılım saldırılarının sayısı yıl bazında %98 oranında artıyor. İşletmelerin %14’ünden fazlası ise fidye yazılımı saldırılarından sonra verilerini geri yükleyemiyor.

İki gün boyunca devam eden IDI Forum 2023, 800’den fazla sektör profesyonelinin katılımıyla hayata geçirilirken, etkinlik boyunca dijital dönüşümün geleceğine yönelik on ayrı oturum gerçekleştirildi.

Dünyanın en ucuz otonom teslimat aracı tanıtıldı

Haomo tarafından dünyanın en ucuz otonom teslimat aracı tanıtıldı. Fiyatın 13.000 doların altında olması, ulaşılabilirliği kolaylaştıracak.

Haomo.ai, dünyanın en ucuz otonom teslimat aracını tanıttı. Dev otomobil üreticisi Great Wall Motor tarafından desteklenen Pekin merkezli teknoloji firması, Seviye 4 yeteneğine sahip modüler bir lojistik çözümü olan Little Magic Camel’in en son 3.0 neslini ortaya çıkardı.

Küresel satış 420 milyar doları geçebilir

Otonom araç, Çin’de 12.750 doların altında satılacak ve Haomo, piyasaya sürülmesinin otomatik teslimatlarda beklenen patlamadan yararlanmasına yardımcı olacağını umuyor. Bazı tahminler, küresel pazarın 2030 yılına kadar 424.3 milyar dolara ulaşabileceğini tahmin ediyor.

Şirket, 2025 yılına kadar Çin’de “büyük ölçekli” konuşlandırmanın muhtemel olduğuna inanıyor. Haomo, halihazırda yürürlükte olan tedarik zincirinden yararlanmanın yanı sıra binek otomobillerde otonom yetenek geliştirmede kullandığı teknolojinin yeniden uygulanması sayesinde aracı nispeten düşük bir fiyat noktasında sunabilir.

Little Magic Camel 3.0, otomatik işlevselliğini üç katı hal lidar ve yedi yüksek çözünürlüklü kamera içeren bir sensör paketi aracılığıyla sunuyor. Ayrıca, Qualcomm Snapdragon Ride çift çip tarafından desteklenen Saniyede 360 ​​Tera İşlem (TOPS) etki alanı denetleyicisi ile donatılmış durumda.

Buna ek olarak, Nisan ayında tanıtılan, büyük ölçekli bir yapay zeka modeli olan Haomo’nun DriveGPT Xuehu Hairuo tarafından desteklenecek. Bununla 140 km’lik bir menzilin mümkün olduğu söyleniyor ve Çin’deki çoğu şehirde şehir içi yollarda düşük hızlarda seyahat edebiliyor. Otonom araç ayrıca fiyatına göre iyi bir pratiklik sağlıyor. Gövde yalnızca 1m genişliğinde ve 2,3m uzunluğunda. Yük taşıma kapasitesi ise 21.5 metreküp olarak duyuruldu.

Özellikle önceki sürümlerin teşvik edici satışları göz önüne alındığında, Little Magic Camel 3.0 için umutlar yüksek. Bugüne kadar Çin genelindeki siparişler 170.000’i aştı ve araçlar, süpermarket teslimatları, havaalanı devriyeleri, üniversite kampüsleri ve daha fazlası dahil olmak üzere bir dizi farklı senaryoda kullanılıyor. Haomo başkanı Zhang Kai: “Otomatik teslimatın geniş bir pazar alanı, karmaşık senaryoları ve çeşitli ihtiyaçları var. Gidecek uzun bir yol olduğunu biliyoruz ve zengin, çeşitlilik içeren bir ekosistemi keşfetmek için endüstri ortaklarıyla çalışmaya hazırız” DEDİ.

ASUS, Cisco, Netgear Çin’in hack kampanyasının hedefinde

0

Beş Göz (Five Eyes) danışmanlık, kritik ulusal altyapının devlet destekli hackerların sürekli denemelerinin hedefi haline geldiğini belirtiyor. Dünya genelindeki kuruluşlar, ofis ağ cihazlarını hedef alan ve kritik ulusal altyapı (KUA) varlıklarını hedefleyen devam eden bir hackleme kampanyasında dikkatli olmaları konusunda uyarıldı.

Microsoft’un bu hafta yayımlanan araştırması, genellikle casusluk ve istihbarat toplama üzerine odaklanan Çin devlet destekli Volt Typhoon adlı bir grup tarafından gerçekleştirilen saldırıların özellikle KUA kuruluşlarını hedef aldığını ortaya koydu.

Microsoft, Volt Typhoon’un “neredeyse tamamen” yaşam-alanı (LOTL) tekniklerine ve aktif müdahaleye dayandığını belirtti.

LOTL saldırıları genellikle saldırganların bir kurbanın sistemini ele geçirerek hedeflerine ulaşmak için zaten kurulu olan sistemleri ve araçları kullandıkları, kendi kodlarını veya kötü amaçlı yazılım yüklerini yürütmedikleri saldırılar olarak biliniyor.

Microsoft, Beş Göz (Five Eyes) soruşturmasına yardımcı olan ve bu kampanyada güvenliği büyük önem veren bir tehdit aktörünün bulunduğunu belirtti.

Microsoft, “Komut satırı aracılığıyla komutlar vererek (1) yerel ve ağ sistemlerinden kimlik bilgileri de dahil olmak üzere veri toplamak, (2) veriyi bir arşiv dosyasına yerleştirerek dışarıya çıkarmak için hazırlamak ve ardından (3) çalınan geçerli kimlik bilgilerini kullanarak sürekliliği sağlamak” dedi.

Volt Typhoon kampanyası kapsamında, saldırıların normal ağ etkinliğine karışmak için etkilenmiş küçük ofis ve ev ofisi (SOHO) ağ ekipmanları aracılığıyla yönlendirildiği gözlemlendi. Bu, yönlendiriciler, güvenlik duvarları ve VPN donanımlarını içerir.

Microsoft ve Five Eyes, ASUS, Cisco, D-Link, Netgear ve Zyxel gibi birçok cihazın risk altında olduğunu doğruladı ve bu cihazlara sahip olan kullanıcıları tehditleri azaltmak için arayüzlerin kamuya açık internete maruz kalmamasını sağlamaları konusunda uyardı.

Şirket, bir blog yayınında, ağ kenarı cihazlarının sahiplerinin yönetim arayüzlerini kamuya açık internete maruz bırakmamaları gerektiğini belirtti. Bu şekilde saldırı yüzeyini azaltmayı amaçladıklarını söyledi.

“Volt Typhoon gibi tehdit aktörleri, bu cihazlar aracılığıyla işlemlerini gerçekleştirerek operasyonlarının gizliliğini artırıyor ve altyapı edinme maliyetlerini düşürüyor.”

Secureworks’ün bilgi güvenliği araştırmalarında kıdemli danışmanı Marc Burnard, Volt Typhoon gibi tehdit aktörlerinin ağ cihazlarını hedef alma taktiğinin yaygın olarak kullanıldığını ve bu grubun ‘Bronze Silhouette’ olarak da takip edildiğini belirtti.

Bu, grup için ağ trafiğine “karışarak” ve cezasızlıkla arka planda faaliyet gösterme imkanı sağlar ve böylece daha güçlü bir etki alanı kazanır ve ek varlıkları tehlikeye atar.

“Kendi gözlemlerimize dayanarak, grup tarafından operasyonel güvenlik konusunda tutarlı bir odaklanma olduğunu gözlemliyoruz, bu da minimal bir müdahale izi, savunma kaçınma teknikleri ve kompromize edilmiş altyapı kullanımını içerir,” dedi.

Burnard, bu taktiklerin grubun “operasyonel olgunluğunu ve bir modus operandiye uyumu” vurguladığını, özellikle fark edilme olasılığını azaltmaya odaklandığını belirtti

Beş Göz, Çin’in hacking tehdidine yanıt veriyor

Volt Typhoon kampanyası, Beş Göz güvenlik ajanslarını, kritik altyapı organizasyonlarına yönelik acil bir uyarı yayınlamaya teşvik etmiştir. İngiltere Ulusal Siber Güvenlik Merkezi (NCSC), ABD, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın ilgili otoriteleriyle birlikte ortak bir açıklama yaparak devam eden saldırılara karşı artan dikkat çağrısında bulundu.

NCSC’nin operasyon direktörü Paul Chichester, kritik ulusal altyapı operatörlerinin saldırganların sistemlerde gizlenmesini önlemek için harekete geçmelerinin hayati önem taşıdığını belirti.

Chichester, İngiltere’deki önemli hizmet sağlayıcılarının bu kötü niyetli faaliyetleri tespit etmek ve sürekli bir tehdidi önlemek için NCSC rehberlerini takip etmelerini şiddetle tavsiye etmekte. Microsoft’a göre, Volt Typhoon kampanyasının amacı, ABD ve Çin arasındaki gerilimlerin arttığı bir dönemde daha geniş bir jeopolitik hedef bulunmakta.

Grubun 2021 yılından bu yana faaliyette olduğu ve Amerika Birleşik Devletleri ile Pasifik’teki ABD askeri faaliyetleri için önemli bir nokta olan Guam’daki kritik altyapı organizasyonlarını hedef aldığı belirti.

Microsoft, Volt Typhoon kampanyasının gelecekteki krizler sırasında Amerika Birleşik Devletleri ile Asya bölgesi arasındaki kritik iletişim altyapısını engelleyebilecek yeteneklerin geliştirilmesini hedeflediğini orta düzeyde güvenle değerlendirmekte.

Uç operasyonlarda dönüşüm

0

Dell Technologies, 22-25 Mayıs tarihlerinde düzenlediği Dell Technologies World etkinliğinde pek çok yeni çözümünü tanıttı. Dell Technologies’in uç portföyündeki yenilikler, uç altyapısının dağıtımını ve güvenliğini kolaylaştırarak operasyonları iyileştiriyor ve ağ performansını artırıyor.

 Dell Technologies, işletmelerin uç dağıtımlarını basitleştirip optimize etmelerine yardımcı olmak için tasarlanmış uç operasyonları yazılım platformu olan Dell NativeEdge‘i kullanıma sunuyor. NativeEdge sayesinde müşteriler, uç konumlardan veri merkezlerine ve çoklu bulutlara kadar binlerce cihaz ve konumdaki uç operasyonlarını kolaylaştırabiliyor.

Project Frontier’in vaatlerinden birini yerine getiren Dell NativeEdge, geniş ölçekte güvenli cihaz ekleme, uzaktan yönetim ve çoklu bulut denetimi sağlayan sektörün tek uç operasyon yazılım platformu olarak karşımıza çıkıyor. NativeEdge, Dell’in uçtan uca portföyündeki çeşitli donanımlarla entegre edilerek, sıfır dokunuşlu dağıtım ve açık bir sistem tasarımıyla herhangi bir kurumsal uç kullanım senaryosunu gerçekleştirmek için özel olarak geliştirildi. Ayrıca yerleşik Sıfır Güven özelliklerine de sahip olan Dell NativeEdge, müşterilerin uygulamalarını ve altyapılarını tüm uç konumlarda koruyarak güvenlik riskini azaltıyor.

Dell Technologies Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Operasyonlardan Sorumlu Eş Başkanı Jeff Clarke, konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Verilerin transferi karmaşık ve pahalı bir süreç olduğundan, yönetilmesi ve otomatikleştirilmesi zor dağıtık mimarilere yol açabiliyor. Müşterilerimiz uçta yeni iş yüklerini yönetmeye ve yapay zekâyı artırmaya çalışırken, uç teknolojiler ve uygulamalar ekosistemlerini yönetmenin ve güvence altına almanın daha basit ve etkili yollarını bulmak için Dell’e başvuruyorlar. Dell NativeEdge onları sürücü koltuğuna oturtuyor, böylece tüm uç varlıklarını tek bir çözümle yönetip basitleştirerek daha iyi deneyimler, ürünler ve sonuçlar elde etmelerine yardımcı oluyor.”

IDC’nin Uç Stratejileri Araştırma Direktörü Jennifer Cooke ise “Modern uç iş yüklerinin kullanım senaryoları çok çeşitli ve hızla artıyor, bu da daha karmaşık altyapı ortamlarına ve uç operasyonlara yol açıyor. Dell, müşterilerin uç operasyonlarını kolaylaştırmalarına yardımcı olmayı amaçlayan kapsamlı Dell NativeEdge, yazılımıyla bu karmaşıklığı ve uçta cihaz ve uygulama dağıtımının doğasında bulunan güvenlik sorunlarının çoğunu gideren yeni ve ilginç bir çözüm sunuyor” dedi.

Dell NativeEdge ile daha hızlı dağıtım ve tasarruf

Dell NativeEdge’in sunduğu avatanjları bir örnek üzerinden anlatmak gerekirse; büyük bir üreticinin çeşitli coğrafyalardaki çok sayıda üretim tesisinde paketleme ve sevkiyat operasyonlarını otomatize etmesi gerekebiliyor. Bu durumda IoT, veri akışı ve makine görüsü gibi birden fazla teknolojiyi birbirine bağlaması gerekiyor. Lokasyonlar arasında birden fazla yazılım uygulamasını çalıştırmak için özel cihazlara ihtiyaç duyuluyor. Uygulamaları çalıştırmak için altyapıyı test etmek ve dağıtmak aylar sürebiliyor. Üretici, Dell NativeEdge ile mevcut altyapısını kullanarak teknoloji yığınlarını birleştirebiliyor ve uç varlıklarını, uygulamalarını dağıtma süresini aylardan haftalara indirebiliyor. Platform, uç operasyonları kolaylaştırmak için otomasyon kullanıyor ve üreticinin, yeni uygulamaları merkezden tüm lokasyonlara hızlı ve güvenli bir şekilde sunmasına yardımcı oluyor.

Dell’in yaklaşık 100 büyük müşterinin katılımıyla gerçekleştirdiği bir çalışmada2, ortalama 25 tesisi olan tipik bir üretim müşterisi için NativeEdge destekli dağıtımların potansiyel ekonomik etkisi incelendi. Bir üretim müşterisinin, uç varlıklarının yüzde 75’ini yöneten NativeEdge’e yapacağı üç yıllık bir yatırımla şunları elde edebileceği gösterildi:

  • Dell NativeEdge dağıtımlarında yüzde 130’a varan yatırımın geri dönüşü
  • Yönetilen her bir uç altyapı varlığına ilişkin olarak cihazların devreye alınması için gereken sürede 20 dakikaya kadar azalma ve kurumsal riskte önemli bir düşüş sonucunda maliyet tasarrufu 
  • Hızlandırılmış uç varlık dağıtım süreleri ve sıfır dokunuş sayesinde uç operasyon maliyetlerinde azalma
  • Saha destek sevkiyatlarına olan ihtiyacı azaltarak taşıma maliyetlerinde tasarruf, seyahat sürelerinin yanı sıra karbondioksit emisyonlarının 14 metrik tona kadar azaltılması

Farklı birçok sektörde faaliyet gösteren müşteriler, NativeEdge sayesinde benzer etkiler görebiliyor.

Yeni perakende uç çözümü, perakende mağazaları ve depolardaki operasyonları basitleştiriyor

Dell, inVia Robotics akıllı otomasyonlu yeni Dell Validated Design for Retail Edge ile de perakende uç çözümlerini genişletiyor. Çevrimiçi sipariş ve kapıda teslimat, perakendecilere daha fazla maliyet yükü getiriyor. Bu çözüm, mevcut depo ve perakende alanını mikro işleme merkezlerine dönüştürerek perakende çalışanlarının toplama, paketleme, sevkiyat ve teslimatta daha verimli olmalarına yardımcı olmak için yazılım ve otomasyon kullanıyor. Perakendeciler, verilerin üretildiği perakende noktalarında yönetilmesi kolay teknolojiyle, çalışanlarına perakende noktalarında daha verimli yol/yön bulma ve sipariş toplama olanağı sağlayarak sipariş işleme sürelerini ve çalışan verimliliğini önemli ölçüde artırabiliyor.

Önceden test edilmiş, onaylanmış ve Dell destekli altyapı çözümü, verimli dağıtım, yönetim ve destek için uç perakende BT ve uygulamalarını tek bir altyapı yığını üzerinde konumlandırıyor. Müşteriler bu çözümü Linux, Microsoft Azure Stack HCI ve VMware Edge Compute Stack dâhil olmak üzere birleşik yönetim seçenekleriyle Dell PowerEdge sunucularında dağıtabilecekler. Bu çözüm müşterilere, akıllı perakende otomasyonuna giden basitleştirilmiş ve esnek bir yol sunuyor.

Bağlantı, verimlilik ve küresel destek uç operasyonları basitleştiriyor

Fortune 100 şirketlerinin yüzde 81’i Dell’in uç çözümlerini kullanıyor. Dell, müşterilerin uç operasyonlarını basitleştirmelerine ve daha fazla değer elde etmelerine yardımcı olmak için sürekli olarak portföyünü yeni çözümler ve yeteneklerle güçlendirmeye devam ediyor:

  • Dell Private Wireless with Airspan and Druid, işletmelere uç konumlara dağıtılmış cihaz ve sensörler gibi binlerce uç teknolojisi için güvenilir, güvenli kablosuz bağlantı sağlayan onaylanmış bir özel kablosuz çözümdür. Dell Özel Kablosuz Programı’nın bir parçası olan bu çözüm, uç noktadaki işletmeler için özel kablosuz bağlantı seçeneği sunuyor. Çözüm, kurumsal BT ve operasyonel teknoloji (OT) sistemlerine kolayca entegre edilebiliyor, kişiye özel uygulama ve uçtan uca yönetim ve destek içeriyor.
  • Dell anahtarlarındaki ölçeklenebilir, açık kaynak tabanlı bir ağ işletim sistemi olan Enterprise SONiC Distribution by Dell Technologies 4.1, daha iyi yapı görünürlüğü, güvenlik ve performans sağlayan Kullanıcı Konteyner Desteği (UCS – User Container Support) ve akış telemetrisi dâhil olmak üzere ek veri merkezi ağ özelliklerini uç dağıtımlara genişletiyor. Dell’in SONiC çözümü, müşterilerin ağ yapısının yaşam döngüsü yönetimini basitleştirmelerine ve satıcı bağımlılığını önlemelerine yardımcı olmak için çok satıcılı bir ekosistemin esnekliği ile ortak açık kaynaklı araç setlerinin basitliğini birleştiren tek bir ağ işletim sistemi sağlıyor.
  • Dell ProDeploy Flex, uçtaki müşteriler için değer elde etme süresini daha da hızlandırmak için tasarlanmış modüler bir dağıtım hizmetidir. Hizmetin esnek yapısı, müşterilerin uç altyapılarından ve uygulamalarından en yüksek değeri elde etmek için uç dağıtım hizmeti ihtiyaçlarını kendi isteklerine göre ayarlamalarına imkân veriyor.

Dell, müşterilerin iş yüklerinin ve verilerinin yerleşimini optimize etmelerine yardımcı olmak için uç çözüm portföyünü genişletmeye devam ediyor ve BT’nin değişen ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla Dell uç çözümü (As-a-service olarak) sunmayı planlıyor. Dell’in büyüyen uç iş ortağı ekosistemi, müşterilerin uç konumlardaki başarısı için kritik önem taşıyor. Dell Edge İş Ortağı Sertifikasyon Programı sayesinde bağımsız yazılım satıcıları (ISV’ler), sistem entegratörleri ve OEM iş ortakları, müşterilere entegre uç altyapı çözümleri sunmak için yazılım uygulamalarını Dell NativeEdge üzerinde test edip doğrulayabilecekler.

BMW’lerin kapısı Samsung telefonlarla açılacak

Samsung Electronics Australia, araba kullanıcılarının anahtar arama çabalarına son veren Dijital Anahtarını tanıttı. Dijital Anahtar sayesinde, araba önünde durup cepte anahtar arama derdine son veriliyor.

Teknolojinin otomobillerle buluştuğu bir adım daha atılıyor: Samsung Wallet üzerinde Avustralya’da sunulan yeni bir özellik, Galaxy akıllı telefonunuzla birlikte çalışacak şekilde tasarlandı. Dijital Anahtar adı verilen bu özellik, uyumlu Galaxy cihazlarınızı akıllı anahtarlarınıza dönüştürebiliyor ve kullanımına BMW’ler ile başlanacak.

Dijital Anahtar sadece konforu hedeflemiyor, aynı zamanda güvenliği de ön planda tutuyor. Dijital Anahtar fiziksel anahtarınız kadar güvenli bir şekilde çalışıyor. Bu yeni özellik, Samsung cihazınızın Güvenli Bölgesi’nde (eSE) bulunuyor ve sadece Samsung kullanıcıları için Samsung Wallet üzerinde etkinleştirilebiliyor. Ama bu özellik sadece bununla sınırlı değil. Dijital Anahtarlarınızı birden fazla sürücüyle paylaşabilirsiniz. Arkadaşlarınızla spontane bir yolculuğa çıkma planınız mı var? Tek yapmanız gereken ekranınızda birkaç dokunuşla onlar da anahtara sahip olacaklar.

Samsung Galaxy S23 Ultra BMW M Edition’ın ardından, Samsung işbirliğiyle Galaxy cihazınızı geleceğe yönelik bir anahtarlık haline getirmek hedefleniyor. Ancak BMW sahibi olmayanlar endişe etmesin. Samsung Electronics Mobil Deneyim Başkan Yardımcısı Garry McGregor’a göre, Samsung diğer otomobil üreticileriyle çalışarak Dijital Anahtar seçeneklerini genişletmeyi planlıyor. Yakın gelecekte, araba anahtarlarınızı “artık ihtiyaç duymadığımız şeyler” çekmecesine atma zamanı yaklaşıyor.

Dijital Anahtar hazır ve artık Samsung Wallet üzerinde kullanılabilir durumda. Tek gereksinimler Android S(13) işletim sistemi veya daha yeni bir versiyon ve uyumlu bir Galaxy cihazı: S20 serisinden sonraki bir Samsung veya Galaxy Z-Flip veya Z-Fold cihazı.

Uyumlu Samsung cihazları

  • Galaxy S20 serisi: S20FE hariç tüm modeller
  • Note 20 Serisi: Note 20, Note 20 Ultra
  • Galaxy S21 serisi: S21, S21+, S21 Ultra, S21 FE
  • Galaxy S22 serisi: S22, S22+, S22 Ultra
  • Galaxy S23 serisi: S23, S23+, S23 Ultra
  • Galaxy Z-Flip: Z-Flip 5G, Z-Flip3, Z-Flip4
  • Galaxy Z-Fold: Z-Fold2, Z-Fold3, Z-Fold4

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte Samsung Dijital Anahtarlarının kullanımı yaygınlaşıyor. Ancak bu özelliği kullanabilmek için uyumlu bir BMW araca da ihtiyacınız olacak. Bu araç, BMW İşletim Sistemi 8 ile çalışmalı ve isteğe bağlı olarak Comfort Access (SA 322) özelliğine sahip olmalı.

  • BMW 2 Series Coupé (G42)
  • BMW 3 Series (G20 facelift)
  • BMW 7 Series (G70)
  • BMW iX1
  • BMW i4
  • BMW iX
  • BMW X1 (U11)
  • BMW X5 (LCI)
  • BMW X6 (LCI)
  • BMW X7 (LCI)

Dijital anahtarlar, son zamanlarda popülerlik kazanan bir kavram gibi görünse de aslında uzun bir süredir geliştiriliyor

2002 yılında ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi’nin verilerine göre, sadece 5.000 araç anahtarlıksız başlatma özelliğine sahipti. Ancak 2013 yılına gelindiğinde bu sayı, Ward’s Auto’ya göre 4,4 milyona yükseldi.

Teknoloji devleri Apple ve Google, dijital araba anahtarları konusunda geride kalmamak için harekete geçtiler. Apple, 2020 yılında CarKey adını verdiği bir özelliği piyasaya sürdü. Bu özellik, iPhone kullanıcılarının fiziksel bir anahtar veya anahtarlık olmadan NFC uyumlu araçlarını kilitlemelerini, kilidini açmalarını ve çalıştırmalarını sağladı. Google ise 2021 yılında Android 12 için dijital araba anahtarı geliştirme çalışmalarına başladığını duyurdu. Bu özellik sayesinde aracınızı telefonunuzdan doğrudan kilitleyebilir, açabilir ve çalıştırabilirsiniz.

Bu teknolojinin arkasındaki sihirli bileşenler ise Ultra Geniş Bant (UWB) teknolojisi ve Yakın Alan İletişimi (NFC). UWB, telefonunuzu cebinizden çıkarmadan aracınıza erişmenizi sağlarken, NFC, aracınızı kilitlemek için telefonunuzu kapıya dokundurmanız kadar kolaylaştıran bir teknolojidir. Artık anahtarlarınızı kaybetme endişesi olmadan aracınızı kontrol etmek mümkün. Bu teknolojiyle birlikte, otomobilinizin kilidini açmak, kilitlemek ve çalıştırmak için sadece telefonunuzu kullanmanız yeterli olacak.

UWB teknolojisi, sadece belirli birkaç Android cihazla sınırlı olsa da, Apple, iPhone’larında 11 modelinden itibaren bunu kullanmaya başladı. Bu nedenle, Apple ekosistemine ait bir kullanıcıysanız, uzun bir süredir geleceğe hazır bir şekilde bulunuyorsunuz demektir. Daha önceden sadece BMW araçlarında bulunan bu teknoloji, şimdi Hyundai, Genesis ve Kia araçlarına da yayılmış durumda.

Dijital araba anahtarlarının öncüsü olan yakınlık anahtarını da unutmamak gerekir. Bu teknoloji, 1998 yılında Mercedes S-Class ile “Keyless Go” markasıyla tanıtılmış ve daha sonra uygun fiyatlı araçlara da yayıldı.

Yakınlık algılayan anahtarlar, radyo dalgalarıyla çalışır. Aracın kapı kollarında ultra yüksek ve düşük frekanslarda bilgi iletebilen radyo antenleri bulunur. Sürücü kapı koluyla temas ettiğinde veya bir düğmeye bastığında, sistem yetkili bir vericiyi, yani anahtarlık olarak bilinen anahtarın sinyalini kontrol etmek için bir UHF sinyali gönderir ve anahtarlık da kendi sinyaliyle yanıt verir. Aynı zamanda düşük frekanslı sinyaller, anahtarlığın konumunu daha hassas bir şekilde belirlemeye yardımcı olur.

ChatGPT iOS’ta rekor kırıyor!

0

OpenAI’nin chatGPT uygulaması sekiz günde 697.000 kişi tarafından indirilerek bir rekor kırdı. OpenAI, 18 Mayıs’ta uzun süredir beklenen chatGPT iOS uygulamasını piyasaya sürmüştü. O tarihten bu güne sekiz günde en çok indirilen uygulama oldu. Firma, yakında bir Android sürümünün de geleceğini duyurdu.

İlk olarak sadece ABD ve iOS cihazları için kullanıma sunulan chatGPT uygulaması, sadece sekiz gün içinde 697.000 indirme rakamına ulaşarak yapay zeka dünyasında önde gelen bir oyuncu haline geldi. Ünlü uygulama takipçisi data.ai’ye göre chatGPT, dikkat çekici bir başarı elde ederek üstün konumunu pekiştirdi. Son veriler, OpenAI’nin yapay zeka destekli sohbet botunun elitler arasında hak ettiği bir yere sahip olduğunu kanıtlıyor. Eski Başkan Donald Trump’ın Truth Social’ından sonra chatGPT, son dönemde piyasaya sürülen en başarılı uygulamalardan biri oldu.

ChatGPT’nin iOS uygulaması tamamen ücretsiz

Kullanıcıların sohbet geçmişini web ile sorunsuz bir şekilde senkronize etme imkanı sunuyor. Ayrıca, OpenAI’nin “Whisper” adlı açık kaynaklı konuşma tanıma modeli tarafından desteklenen etkileyici bir ses giriş özelliği de bulunuyor.

chatGPT uygulaması, ABD’nin yanı sıra 30’dan fazla ülkede kullanılabilir hale geldi. Bu Karar Neden Önemli: OpenAI, açıkça bir mobil uygulama oluşturma niyetini açıklamamış olmasına rağmen, chatGPT’nin büyük başarısı ve geniş beğenisi göz önüne alındığında, mobil platforma adım atmanın mantıklı bir karar olduğu ortaya çıkıyor.

Raporlar, yapay zeka destekli sohbet botunun bu yılın başlarında etkileyici bir kullanıcı kitlesi elde ettiğini ve chatGPT’yi mobil platforma taşımanın talebi ve ilgisini daha da pekiştirdiğini gösteriyor. Facebook’un 100 milyon kullanıcı dönüm noktasına ulaşması dört yıl, Instagram’ın ise iki buçuk yıl sürmüştü. chatGPT’nin bu rekoru da kıracağına kesin gözü ile bakılıyor.

Yaratıcılar, Creator Day etkinliğinde bir araya geldi

0

NVIDIA sponsorluğunda 24 Mayıs’ta gerçekleştirilen Creator Day etkinliği yurt içi ve yurt dışından sektör devlerini bir araya getirdi. 

Türkiye’nin önde gelen dağıtıcılarından FGA liderliğinde ve Adobe Distribütörü Penta Teknoloji’nin desteği ve NVIDIA’nın sponsorluğunda gerçekleştirilen Creator Day Türkiye lansmanı, 24 Mayıs’ta Kanyon AVM Paribu Cineverse sinemalarında düzenlendi. 

Etkinlik, içerik oluşturma alanında faaliyet gösteren profesyonelleri, yaratıcıları ve teknoloji tutkunlarını bir araya getirdi. Yurt içinden ve yurt dışından gelen katılımcılar, yeni fikirler keşfetmek, deneyimlerini paylaşmak ve iş birlikleri kurmak için bir araya geldi. Sanat, tasarım, oyun geliştirme, film yapımı, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik gibi alanlardaki uzmanlar, katılımcılara ilham verici sunumlar yaptı. Ayrıca, NVIDIA’nın son teknolojileri ve yenilikçi ürünleri hakkında bilgi veren oturumlar düzenlendi. Etkinlik kapsamında, yaratıcıların çalışmalarını sergileme ve paylaşma fırsatı da sunuldu. Katılımcılar, projelerini sergileyerek diğer yaratıcılarla etkileşimde bulundu ve geri bildirim alarak kendilerini geliştirme imkanı buldu. 

Creator Day ayrıca, iş dünyasında yaratıcı içerik oluşturmanın önemini vurgulayan paneller ve tartışmalar da içerdi. İşletme sahipleri ve pazarlama profesyonelleri, içerik stratejilerini geliştirmek ve hedef kitlelerine ulaşmak için en iyi uygulamaları öğrenebildiler. Etkinlikte ayrıca atölye çalışmaları, interaktif deneyimler ve networking fırsatları da sunuldu. 

GPU’ları ve Studio Sürücüleriyle Yaratıcı Uygulamalar

NVIDIA’nın sanatçıları ve endüstri profesyonellerini destekleyen NVIDIA Studio platformu tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de faaliyet gösteren sanatçılar ve içerik üreticilerini destekliyor. Ayrıca yaratım süreçlerinde sıra dışı bir hız ve önemli bir verimlilik sunmaya da devam ediyor.  NVIDIA Studio platformu; 3D tasarım, render alma, video düzenleme, hareketli grafik, fotoğrafçılık, grafik tasarım, mimari görselleştirme ve yayıncılık gibi yaratıcı alanlarda kullanıcılara yüksek performans sağlıyor. NVIDIA’nın sektör lideri GPU’ları ve Studio Sürücüleriyle yaratıcı uygulamalar, ilham verici bir performans ve yetenek düzeyiyle gelişiyor ve hız kazanıyor. Bu sayede kullanıcılarına da sıra dışı bir hız ve önemli bir verimlilik sunuyor.

NVIDIA Türkiye Pazarlama ve İletişim Müdürü Can Us etkinlikte yaptığı konuşmada NVIDIA’nın hayal gücünün ötesine geçen, kendi dünyalarını ve bakış açılarını 3 boyutlu tasarım, fotoğraf ve video düzenleme, dijital canlı yayın ve yapay zeka gibi alanlarda üreten sanatçılara verdiği desteğin sektör standartlarını belirlediğinin altını çizerek, “Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de dijital ortamda hem profesyonel hem amatör seviyede çalışma yürüten içerik üreticilerinin sayısı hızla artıyor. NVIDIA olarak donanım alanında RTX ekran kartına sahip STUDIO platformuna dahil dizüstü ve masaüstü bilgisayarlarla, yazılım alanında geliştirdiğimiz 110’dan fazla uygulamaya sağladığımız RTX’e özgü yeteneklerle, yaratıcılığa dair tüm çalışmalarda sıra dışı bir hız ve verimlilik sunuyoruz. NVIDIA olarak, yaratıcıların potansiyellerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz.” dedi. 

Kreatif Görüntü Yönetmeni olarak editöryal, reklamcılık, sinema ve dergi gibi birçok alanda başarılara imza atan Koray Birand ise etkinlikte konuşma yapan profesyoneller arasındaydı. Koray Birand şunları söyledi: “NVIDIA Creator Day, yaratıcıları ve teknoloji tutkunlarını bir araya getiren heyecan verici bir etkinlik oldu. Sektör devlerini yurt içi ve yurt dışından bir araya getirerek zengin bir içerik sunan bu etkinlik, yeni fikirlerin, iş birliklerinin ve ilham verici projelerin ortaya çıkmasına olanak sağladı. Yaratıcılar, NVIDIA’nın son teknolojilerini deneyimleyerek kendilerini geliştirme imkanı buldu. Bu etkinlik, içerik oluşturma alanında çalışan herkes için bir buluşma noktası haline geldi ve sektördeki en güncel trendlerin ve yeniliklerin paylaşıldığı bir platform sağladı.”

Dallas, en akıllı şehir seçildi

0

ABD’nin Dallas şehri, Güneydoğu Dallas’ta bulunan Red Cloud Mahallesi Akıllı Şehirler Pilot Projesi çalışması sayesinde 2023 Smart 50 Ödülü’nü kazandı. Bu ödül, akıllı şehir altyapısı oluşturmak için yenilikçi projeler uygulayan şehirler için veriliyor.

Mahalledeki evler ücretsiz Wi-Fi, hava kalitesi çevresel sensörleri ve seçili konumlardaki yapay zeka destekli durum farkındalığı kameraları ile donatıldı. Bu kameralar, kablosuz erişim noktaları ile entegre edilmiş LED sokak lambalarına bağlanarak kontrol edilen bir aydınlatma ağı oluşturuyor. Bu sensör ağı, bölgenin daha akıllı ve sürdürülebilir hale gelmesini sağlamayı amaçlıyor. Ayrıca, gelecekteki altyapı projelerini veya şehir hizmetlerini bilgilendirmek için eyleme geçirilebilir.

Bu yılki Smart 50 Ödülü, Smart Cities Connect Media & Research tarafından kurulan ve değerlendirilen ödülün yedincisi. Ödül, yapay zeka, sensörler, siber güvenlik, otonom ulaşım ve 5G gibi teknolojileri kullanan bölgelere odaklanıyor. Red Cloud mahallesinin başarısı göz önüne alındığında, şehir diğer bölgelere hizmetleri genişletme olasılığı bulunuyor.

Smart Cities Connect Media & Research‘in genel yayın yönetmeni Laura Murphree, “Her proje, benzersiz toplumlarda benzersiz unsurları sergiliyor ve bu da her şeyi çok ilginç kılıyor” dedi. “Ancak hepsinin ortak noktası, sakinlerin yaşam kalitesini iyileştiren anlamlı şekillerde veri kullanma taahhüdüdür.”

LinkedIn’de iş arayanlar dikkat!

0

Orta Doğu, Türkiye, Afrika (META) bölgesindeki kullanıcıları LinkedIn’de rüya gibi bir iş vaadiyle hedef alan yeni bir kimlik avı dolandırıcılığı dalgası başladı!

Siber suçlular özellikle BAE, Türkiye ve Nijerya’dan gelen kullanıcılara odaklanıyor. Üst düzey moda markalarının İK yöneticisi kılığına giren siber suçlular, kurbanları Facebook İşletme hesaplarının kimlik bilgilerini çalmak ve parasal kazanç için reklam yayınlamak amacıyla sahte dosyalar indirmeye teşvik ediyor.

Dijital pazarlama ve satış alanında çalışan insanlar ise bu LinkedIn aldatmacası için ana hedefler olarak ortaya çıkıyor. İlk adım olarak dolandırıcılar, iyi bir maaş vadeden bir iş teklifiyle kurbanlarla proaktif olarak LinkedIn üzerinden iletişime geçiyor. Dolandırıcılar, kurbanın ilgisini ölçtükten sonra kötü amaçlı bir bağlantı paylaşarak adayları, hedeflerine başarılı bir şekilde ulaşmak için işle ilgili olduğunu iddia ettikleri belgeleri bir bulut depolama platformundan indirmeye ikna ediyor.

Kötü amaçlı dosyaları araştıran Kaspersky uzmanları, dolandırıcıların cihazlara sızmak için Ducktail adlı kötü amaçlı bir yazılım kullandıklarını tespit etti.   Facebook Business hesaplarının kullanıcı girişlerini ve şifrelerini çalmak için tasarlanan Ducktail, fark edilmeden kalmak için gizli teknikler kullanıyor. Dolandırıcılık, BAE, Türkiye, Irak, Nijerya ve Lübnan olmak üzere META bölgesini hedef alıyor ve LinkedIn üzerinden işliyor. 

Devam eden bu dolandırıcılığa karşı uyarma deneyimini paylaşan Birleşik Arap Emirlikleri’nde bir  pazarlama müdürü Hiba Safadi, “İşe alım görevlisi benimle iletişime geçtiğinde ilgimi çekti. Gerçek olup olmadığını anlamak için, resmi, bağlantılar vb. olduğu için gerçek görünen LinkedIn profilini kontrol ettim. Sohbetimize devam ederken, işle ilgili bazı dosyaları indirmem için defalarca ısrar etti ve işte o zaman bir şeylerin ters gittiğini hissettim. Onu dinlemediğim için, beni dosyaları indirmeye ikna etmek için kasıtlı olarak maaştan bahsetmeye başladı ve bu da kinci ipucuydu” dedi.

Dolandırıcılığa ilişkin Kaspersky META Küresel Araştırma ve Analiz Ekibi (GReAT) Başkanı Amin Hasbini ise şunları söyledi: “Bu, Ducktail kötü amaçlı yazılımının ilk tespit edilişi değil. İnsanları iyi maaşlı rüya gibi bir işle cezbetmek, dolandırıcılar tarafından yaygın olarak kullanılan bir sosyal mühendislik taktiğinin klasik bir örneğidir. Dolandırıcılar, kurumsal adresler gibi görünen, ancak gerçekte güvenliği ihlal edilmiş hesaplardan veya ücretsiz e-posta hizmetlerinden veya kimlik avı etki alanları vasıtasıyla LinkedIn üzerinden iletişim kurabiliyor. Sürekli tetikte olmanın çok zor olduğunu biliyoruz, ancak temkinli olmak ve temel önlemleri dikkate almak gerekiyor. Örneğin, bağlantının sizi nasıl bulduğunu anlayın, işvereni araştırın, yüklü bir güvenlik çözümünüz olduğundan emin olun ve en önemlisi, bilinmeyen veya şüpheli göndericilerden gelen bağlantıları tıklamaktan veya ekleri indirmekten kaçının.”  

Kaspersky, sosyal medya işletme hesaplarına sahip çalışanları ve kuruluşları bu dolandırıcılığın kurbanı olmaktan korumak için şunları öneriyor:

·        Erişimi kısıtlayın ve sosyal medya işletme hesaplarının kullanımı için kurallar oluşturun.

·        Güçlü bir şifre oluşturun ve diğer web siteleri için aynı şifreyi kullanmaktan kaçının.

·        Şirketlerde çevrimiçi işletme hesaplarını korumak için iki faktörlü kimlik doğrulaması kullanın.

·        Şirketlerde BYOD cihazlarının korunmasını sağlayın. 

·        Kişisel cihazlarınızda bir güvenlik çözümü bulunduğundan emin olun. 

·        İşletme hesaplarına kişisel bir cihazdan erişmeyin. 

·        İşletme hesaplarına herkese açık bir Wi – Fi üzerinden erişmekten kaçının. 

TAV Technologies, Orta Asya’da büyümeye devam ediyor

0

TAV Technologies Orta Asya’da Almatı, Semerkant ve Aktöbe havalimanlarının ardından Azerbaycan’ın Haydar Aliyev Havalimanı’nda hizmet vermeye başladı. Şirket tarafından geliştirilen “Slot Coordination and Management System (SCMS)” ve “Travel Document Authorization System (TDAS)” adlı dijitalleştirme teknolojileri Haydar Aliyev Havalimanı’nda kullanılacak.

TAV Havalimanları’nın iştiraki TAV Technologies tarafından geliştirilen “Slot Coordination and Management System (SCMS)” ve “Travel Document Authorization System (TDAS)” çözümleri, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’nün Haydar Aliyev Havalimanı’nda kullanılacak. “SCMS” çözümü ile havalimanında slot tahsisi ve yönetim süreçlerinin verimliliği artırılacak, “TDAS” ile pasaport ve seyahat belgeleri kontrolü tamamen otomatik ve dijital hale getirilecek.

TAV Technologies Genel Müdürü M. Kerem Öztürk “Bu proje, şirketimiz için önemli bir kilometre taşı olan Azerbaycan’daki ilk girişimimizi temsil ediyor. İleri teknoloji sistemlerimizin Haydar Aliyev Havalimanı’nın dijitalleşmesine, operasyonel verimliliğin gelişmesine ve yolcu memnuniyetinin artmasına katkı sağlayacağına inanıyorum” dedi.

İleri güvenlik sistemlerinin uygulanmasını kolaylaştıracak

Azerbaijan Airlines CJSC (AZAL) Birinci Başkan Vekili Samir Rzayev, “Haydar Aliyev Havalimanı ile TAV Technologies arasındaki iş birliği, yolcu hizmet kalitesini artırmak ve operasyonel verimliliği optimize etmek için ileri teknolojilerin kullanılması konusunda yeni olanaklar sunacaktır. Bu ortaklık aynı zamanda ileri güvenlik sistemlerinin uygulanmasını kolaylaştırarak havalimanı güvenlik önlemlerini artıracak ve yolcu hizmetlerinin akıcı bir şekilde yürütülmesini sağlayacaktır” dedi. 

Azerbaycan’ın milli havayolu şirketi Azerbaijan Airlines (AZAL) için ana üs olarak hizmet veren Haydar Aliyev Havalimanı, bölgesinde birçok kez en iyi havalimanı olarak seçildi. Son olarak, Skytrax 2023 Dünya Havalimanı Ödülleri’nde “Orta Asya/BDT’de En İyi Bölgesel Havalimanı” kategorisinde ödüllendirilmiş ve ayrıca “Orta Asya ve BDT’de En İyi Havalimanı Personeli” kategorisinde iki sene üst üste aday gösterilmiştir.

Gelişmiş havalimanı teknolojisi çözümleri sağlayan TAV Technologies tarafından geliştirilen “Slot Koordinasyon ve Yönetim Sistemi (SCMS)” ve “Seyahat Belgesi Kontrol Sistemi (TDAS)”, havalimanlarında havayolu ve yolcu hizmetlerinin iyileştirilmesine katkıda bulunuyor. “SCMS” havalimanı slot koordinatörlerinin ve kapasite planlayıcılarının kapasite yönetimi gereksinimlerini IATA standartlarına tam uyumlu olarak karşılamalarını sağlarken “TDAS” hızlı ve verimli güvenlik kontrol noktası doğrulaması ve havalimanının gelecekteki yolcu hacmini tahmin etmesine yardımcı olan kapsamlı istatistikler sunuyor.

Tesla Model Y zirveyi ele geçirdi

0

Sektör analisti JATO Dynamics, Tesla Model Y’nin 2023’ün birinci çeyreğinde Dünya’nın en çok satan otomobili olduğunu açıkladı.

Model Y’nin satışları son birkaç yıldır dünya genelinde artış gösteriyor ve aracı dünyanın en çok satan aracı olma yolunda ilerletiyor. Bu başarı, aracı piyasaya sürülmeden önce Tesla tarafından tahmin edilmişti, çünkü şirket aracın yılda milyon adet talep görebileceğini düşünüyordu.

Tesla Model Y, dünyanın en çok satan aracı olma hedefine doğru ilerliyor. Geçen yıl Avrupa ve Kaliforniya’da en çok satan araç olan Model Y, Çin’de dördüncü sıraya yerleşti ve ABD’nin en çok satan on aracı arasında yer aldı. Bu başarılarla birlikte dünya genelinde üçüncü sıraya yükseldi.

Son verilere göre, Model Y Q1’de 267.200 adet satış gerçekleştirerek dünyanın en çok satan otomobili olan Toyota Corolla’yı geride bıraktı. Bu başarının devam edip etmeyeceği belirsiz olsa da, Model Y’nin satışları sürekli olarak artıyor. Model Y’nin yeni teknolojiler üzerine inşa edilen bir model olması, Corolla’nın ise eski bir standart olması bu başarıyı etkileyebilir.

Bu yıl içinde Tesla’nın Model Y için yaptığı fiyat indirimleri, aracın daha fazla kişiye erişilebilir hale gelmesini sağlıyor. Geçen yıla göre Model Y’nin satışları artarken, Corolla’nın satışları hafif bir düşüş trendinde.

Tesla’nın Model Y için hedeflediği satış rakamları gerçekleşmeye başlamış gibi. 2022 yılında Tesla, dünyanın en çok satan on aracı arasında iki modele sahipti ve Model Y 759.000 adet satış gerçekleştirdi. Bu yılın Q1 rakamları ise geçen yıla göre önemli bir artış gösteriyor.

Model Y’nin satışlarındaki bu hızın devam etmesi veya geri kalan yıl boyunca herhangi bir şekilde artış göstermesi durumunda, 2023 yılında 1 milyon adetin üzerinde satış rakamına ulaşması bekleniyor. Geçtiğimiz yıl dünya genelinde 1.12 milyon adet satışla yalnızca Toyota Corolla bu başarıyı elde etti. Bu nedenle, yıl sonunda rekabet kızışabilir, ancak Model Y’nin pozisyonunu koruması muhtemel görünüyor.

Model Y’nin bu başarısı, fiyatlandırması ve erişilebilirliği göz önüne alındığında daha da etkileyici hale geliyor. Model Y, dünya genelindeki en büyük pazarlarda geniş bir erişime sahip olsa da, Corolla her yerde bulunmaktadır. JATO’nun analizi, Corolla modelinin dünya genelindeki tüm varyasyonlarını (Corolla, Levin, Allion, Lingshang) ve gövde tiplerini (sedan, hatchback, wagon) birleştirerek satış rakamını belirlendi.

Son fiyat indirimlerine rağmen, Model Y’nin yaklaşık 40.000 dolarlık bir fiyatı (vergiler düşüldükten sonra) hala baz model Corolla’nın 21.000 dolarlık fiyatından önemli ölçüde daha yüksektir. Daha yüksek fiyatlar genellikle ulaşılabilir pazarı kısıtlar ve EV’lerin toplam sahip olma maliyeti daha düşük olsa da, Corolla hala piyasa payı açısından geride kalan araca karşı bir TCO (toplam sahip olma maliyeti) avantajına sahip olabilir.

Electrek’in Görüşü

Bu yıl veriler olumlu görünmesine rağmen, bu, Model Y’nin konumuna dair gördüğümüz ilk endüstri analisti onayıdır. Bunun gerçekleşeceğini bekliyorduk ve şimdi en azından Q1 için gerçekleşti.

Elektrikli oyunun içinde uzun süredir yer alan bizler için, EV’lerin bir heves olduğunu, geleneksel otomobil üreticilerinin sonunda uyanıp pazarı domine edeceğini, EV’lerin “gelecek” olduğunu (şimdiki zaman değil) ve “talebin olmadığını” – özellikle de tahtından indirilen Toyota’nın bu alıntısıyla birlikte – duymak zorunda kaldık.

İşte buradayız. Şu anda EV, dünyanın en çok satan aracı. Sadece Kaliforniya’da değil, sadece Avrupa’da değil, her yerde. Hepsini topladığınızda, EV kazanıyor.

Tesla Model Y, Endüstri Analistleri Tarafından En Çok Satan Araç Olarak Onaylandı

Geri kalan endüstrinin elektrikli araç (EV) üretimini ölçeklendirmekte başarısız olması ve Tesla’nın araba üretme konusundaki nispeten deneyimsizliği, Tesla’nın elde ettiği başarının ne kadar etkileyici olduğunu ortaya koyuyor. Her yeni segmente girdiğinde Tesla, rakip araçların satışlarını azaltırken kendi satışlarını orantılı bir şekilde artırıyor. Ancak endüstri, bu gerçeği yıllar sonra bile fark etmeyerek harekete geçmekte geç kaldı.

Tüketicilerin elektrikli araçlara ilgisi hiçbir zaman azalmadı, ancak yeterli seçeneğe sahip olamadı. Tesla ise büyük sayıda iyi yapılmış bir EV üretme konusunda odaklanan tek şirket gibi görünüyor. Sonunda, endüstri daha fazla elektrikli araç sunmaya ve üretimi ciddiye almaya başladı, ancak birçok otomobil üreticisi hala sadece küçük adımlar atmakta ve uzun vadede başarılı olamayacaklar.

EV’ler artık burada ve talep büyük. Bu nedenle, otomobil üreticilerinin artık üretim yapmaları gerekiyor. Tesla, bu gerçeği defalarca kanıtladı ve hatta yüzyılın başında bile var olmayan bir başlangıç şirketinin ürettiği bir EV, tüm dünyada en çok satan araç oldu. Belki şimdi herkes nihayet bu mesajı anlamıştır.

Zoom’un kurumsal gelirlerinde büyük artış!

0

Çevrimiçi kayıtlardan düşen gelire rağmen video konferans şirketi Zoom, geleceğe dair olumlu bir bakış açısı sergiliyor. 30 Nisan’a kadar olan üç aylık dönemde toplam gelirde %5’lik yıllık bir artış kaydetti.

COVID-19 salgını sırasında olağanüstü bir büyüme yaşayan şirket, küresel kilitlenme emirlerinin sona ermesiyle birlikte uzun vadeli büyümesini sağlamlaştırmak için ofis içinde ve dışında çalışanları bir araya getirmeye odaklandı.

2023 mali yılının ilk çeyrek sonuçlarını açıklayan Zoom, gelirinin en büyük büyüme alanını, iş ortakları veya doğrudan satış ekibi ile ilişkili kurumsal müşterilerden elde ettiğini belirtti. Bu alanda yıllık %13’lük bir artış gözlemlendi ve toplam gelirin %57’sini oluşturdu. Kurumsal müşteri sayısı ise yaklaşık olarak 215.900’e ulaşarak yıllık %9 oranında büyüme kaydetti.

Zoom’un Çevrimiçi Geliri Düşüş Gösterdi, Ancak Şirket İnovasyona Odaklanıyor

Zoom, web sitesi üzerinden Pro veya Business planlarına abone olan müşterilerden gelen “çevrimiçi” gelirin, 30 Nisan’da sona eren çeyrek için %8 düşüşle 473.4 milyon dolar olarak kaydedildi.

Müşteri kaybı eğilimi yavaşlıyor: Zoom, çevrimiçi aylık ortalama müşteri kaybı oranını önceki çeyrekteki %3.4’ten ve bir önceki yılın %3.6’sından %3.1’e düşürdü.

Bu düşüş, Zoom’un Şubat 2023’te küresel çalışanlarının yaklaşık %15’ini oluşturan 1,300 kişiyi işten çıkarmasına yol açtı.

Sonuçların açıklanmasının ardından Zoom’un CFO’su Kelly Steckelberg, analistlere yaptığı bir telefon görüşmesinde, “Daha önce duyurulan işten çıkarmalar ve sonrasında gerçekleşen satış organizasyonu yeniden yapılanması nedeniyle küresel satış ekibinde bazı dikkat dağılmaları yaşadık” dedi. Ayrıca, şirketin Amerika gelirinin yıllık %8 arttığını, EMEA’nın %8 ve APAC’ın ise sırasıyla %5 oranında düştüğünü ekledi.

Steckelberg, “EMEA’daki düşüş, yerel düzenlemelerin süreci uzatması, Rusya-Ukrayna savaşı ve güçlü doların etkisi gibi faktörlere bağlıdır. APAC’daki düşüş ise daha çok güçlü doların etkisiyle ilgilidir” şeklinde açıklama yaptı.

Zoom CEO’su Eric Yuan, 2023 dördüncü çeyrek kazançları açıklanırken analistlere, şirketin yapay zeka kullanarak müşterilerine nasıl fayda sağlayabileceğini inceleyeceklerini belirtti. Bu ayın başlarında, Zoom, AI başlangıç şirketi Anthropic ile bir ortaklık duyurdu ve ürünlerine AI özelliklerini öncelikle İletişim Merkezi ürün hattıyla getirmeye başladı.

AI’ye doğru yapılan bu geçişin bir sonucu olarak, Zoom’un Ar-Ge harcamaları yıllık %25 artarak yaklaşık 106 milyon dolara ulaştı ve Steckelberg, bu artışı şirketin AI gibi teknolojilere yaptığı yatırımlara bağladı.

Avrupa’nın en büyük yasadışı IPTV operasyonlarından biri kapatıldı

0

Hollanda Mali Polisi (FIOD), bu hafta Avrupa’nın en büyük yasadışı IPTV operasyonlarından birini durdurarak önemli bir başarı elde etti. Bu rastgele bir operasyon değildi. Operasyon, muhtemelen bir milyondan fazla aboneye hizmet veren birçok küçük IPTV satıcısına hizmet sunuyordu. Ana sanıklar hakkında pek fazla ayrıntı açıklanmadı, ancak otoriteler dört kişinin gözaltına alındığını bildirdi. Mevcut bilgilere göre GLOBE Veri Merkezi’nin önemli bir hedef olduğu ortada. Bu, şirketin web sitesinin ve ağının iki gündür çevrimdışı olmasıyla uyumlu.

siber saldırı

FIOD, şüphelilerin isimlerini şu anda açıklamayacaklarını söyledi. Ancak polis, bir ana şüpheli tarafından işletildiği iddia edilen bir veri merkezinde kasıtlı olarak 1,200 sunucunun çevrimdışı bırakıldığını belirtti. IPTV baskınları nadir olmasa da, genellikle bir ticari veri merkezinin tamamen çevrimdışı bırakıldığını sık rastlanan bir şey değil. Bu, polisin donanımın ve ağın neredeyse yalnızca sözde suç faaliyetini kolaylaştırmak için kullanıldığına dair bilgilere sahip olduğunu düşündürüyor.

Devre dışı bırakılan siteler

GLOBE’nin otonom sistem numarasında (AS212708) barındırılan sitelere baktığımızda, gerçekten birçok IPTV ile ilgili alan adı ve IP adresi görüyoruz. Bunlar nextiptv.org, iptvextrema.com, mercuryiptv.com ve birçoklarını içerir.

Bunun yanında tatil köyü, boyacılar, dişçi, pedikür salonu, vinç şirketi ve tipik Hollanda soğan satıcısı gibi yerel işletmeler de dahil olmak üzere belirgin ayrımlar bulunmuyor. Operasyon sonucunda bu ve birçok diğer site ulaşılamaz hale geldi ve hala çevrimdışı durumda. Bu işletmelerin herhangi bir şekilde şüpheli olmadığını söylemeye gerek yok. Bu siteler, GLOBE’nin altyapısını kullanan daha küçük bir ‘yerel’ barındırma şirketi tarafından paylaşılan bir IP adresine sahipti.

FIOD ve savcılık servisi (OM), veri merkezinin büyük ölçüde yasa dışı amaçlar için kullanıldığını doğruladı. Görünüşe göre, bu dava kapsamında şüphelilerden biri, küçük ve orta ölçekli şirketlere hizmet veren bir barındırma şirketi de işletiyordu.

Enerji yatırımlarında aslan payı yenilenebilir enerjinin olacak

0

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) yaptığı açıklamada, temiz enerjiye yapılan yatırımların 2023 yılında fosil yakıtlara olan harcamaları geride bırakacağını ve güneş projelerinin petrol üretimi için ilk kez harcamaları geçeceğini belirtti.

Paris merkezli enerji denetleme kuruluşu, Dünya Enerji Yatırımı raporunda, yenilenebilir enerjiye yapılan yıllık yatırımın 2021’den bu yana neredeyse çeyrek oranında arttığını, fosil yakıtlara olan yatırımların ise %15 oranında yükseldiğini açıkladı.

Ancak, temiz enerji harcamalarının yaklaşık %90’ı gelişmiş ekonomiler ve Çin tarafından yapılıyor, bununla birlikte fosil yakıt yatırımlarının hala yüzde sıfır emisyonlara ulaşmak için orta yüzyılda gereken seviyenin iki katı olduğu, zengin ve fakir ülkeler arasındaki küresel uçurumu vurguluyor.

IEA İcra Direktörü Fatih Birol, “Temiz enerji hızla ilerliyor – birçok insanın fark ettiğinden daha hızlı” dedi.

“Fosil yakıtlara yatırılan her bir dolara karşılık, şu anda yaklaşık 1,7 dolar temiz enerjiye gidiyor. Beş yıl önce bu oran bire birdi.”

2023 yılında dünya genelinde enerjiye yaklaşık 2,8 trilyon dolar yatırım yapılması bekleniyor. Bu miktarın 1,7 trilyon dolardan fazlasının yenilenebilir enerji, nükleer enerji, elektrikli araçlar ve verimlilik iyileştirmelerine gitmesi bekleniyor.

Kalan miktar, yani yaklaşık 1 trilyon dolar, petrol, gaz ve kömüre gidecek; bunlardan kömür talebi 2050 yılında net sıfıra ulaşmak için gereken 2030 seviyesinin altı katına veya tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşacak.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), mevcut fosil yakıt harcamalarının orta yüzyılda net sıfıra ulaşmak için gereken seviyeden önemli ölçüde daha yüksek olduğunu belirtiyor.

2023 yılında güneş enerjisi harcamalarının günlük 1 milyar dolardan fazla veya yıl boyunca 382 milyar doları geçmesi beklenirken, petrol üretimine yapılan yatırımlar 371 milyar dolar olacak.

Enerji düşünce kuruluşu Ember’ın veri analitiği başkanı Dave Jones, “Bu, güneşi gerçek bir enerji süper gücü olarak taçlandırıyor. Tüm ekonominin hızlı bir şekilde karbonsuzlaşması için elimizdeki en büyük araç olarak ortaya çıkıyor” şeklinde bir açıklama yaptı.

Paradoksal olarak, dünyanın en güneşli bölgelerinin bazılarında güneş enerjisi yatırımları en düşük seviyelerde kalmaya devam ediyor.”

IEA, yeni fosil yakıt arzına yapılan yatırımların 2023 yılında %6 artarak 950 milyar dolar olacağını belirtti.

Ajans, dünya orta yüzyılda net sıfır emisyonlara ulaşmak istiyorsa yatırımcıların yeni petrol, gaz ve kömür arz projelerini finanse etmemesi gerektiğine dair 2021’deki çarpıcı projeksiyonunu açıkça tekrarlamadı.

Üretici grubu OPEC, IEA’nın petrol yatırımlarını durdurma çağrılarının küresel enerji güvenliğini ve büyümeyi zayıflattığını belirtti. Bilim insanları ve uluslararası iklim aktivistleri, fosil yakıt endüstrisinin iklim değişikliğinin felaket etkilerini kötüleştirdiğine dikkat çektiler.

Microsoft, yapay zekanın düzenlenmesi için faaliyete geçiyor

Microsoft, OpenAI ve Google, yapay zeka için düzenlemeler ve denetimlerin oluşturulmasını talep ediyor. Microsoft’un Başkan Yardımcısı ve Başkanı Brad Smith, Washington, DC’de bazı Kongre üyeleri ve sivil toplum kuruluşlarının katıldığı bir konuşmada “hukukun üstünlüğü ve demokrasiye bağlılık, teknolojiyi olması gerektiği yerde tutmuştur” diyerek, yapay zeka (AI) için de aynı şeyin geçerli olması gerektiğini belirtti. Microsoft’un yapay zekayı düzenlemek için “mavi baskı” planının bir parçası olarak, acil durumlarda algoritmaların hızla durdurulmasına yarayan “yapay zeka devre kesicilerinin” zorunlu kılınması da bulunuyor.

Smith ayrıca, federal kurumların yapay zeka araçlarıyla uğraşırken Ulusal Standartlar ve Teknoloji Enstitüsü’nün (NIST) risk yönetimi çerçevesini takip etmelerini gerektiren bir başkanlık emri çıkarması ve imzalaması için Başkan Biden’a güçlü bir şekilde istekte bulundu. Microsoft da NIST’in yönergelerine uyacağını ve şeffaflık için yıllık bir yapay zeka raporu yayınlayacağını taahhüt etti.

Yapay zekayı düzenlemek yeni bir kuruluşa ihtiyaç var

Microsoft’un düzenlemeler için çağrısı, OpenAI ve Google’ın benzer açıklamalarının ardından geldi. OpenAI CEO’su Sam Altman, yapay zekayı düzenlemek için bir “yeni kuruluş” gerektiğini ifade etti ve model denetimlerinin “bağımsız olarak” yapılmasını önerdi. Ancak Altman, şirketin yeni politikalara katılmaması durumunda OpenAI’nın Avrupa Birliği’nden çekilme olasılığını da dile getirdi. Google ve Alphabet’in CEO Başkanı Kent Walker ise “hükümet, şirketler, üniversiteler ve daha fazlası arasında geniş tabanlı çabalara” vurgu yaparak teknolojik atılımların geniş çapta faydalara dönüşmesini ve risklerin azaltılmasını istedi.

Yapay zeka ile ilgili endişeler, sektörün önde gelen isimlerinden eski Google Başkan Yardımcısı Geoffrey Hinton gibi insanların uyarılarda bulunarak veya geliştirme süreçlerinden uzaklaşarak tepki göstermesine yol açtı.

Microsoft, OpenAI ve Google gibi teknoloji şirketlerinin yapay zekanın düzenlenmesi ve denetlenmesi için çağrı yapmaları, bu hızla ilerleyen alanda sağlam bir yönetim ve denetim ihtiyacının farkında olduklarını gösteriyor. Bu şirketler, yapay zekanın uygun bir şekilde yönetilmesi için özel bir ajans oluşturulmasını talep ederek bu alandaki gelişmelerin toplumun ve demokrasinin değerlerine uygun şekilde ilerlemesini hedefliyor.

Araç çağırma uygulaması inDrive’dan nakliye hizmeti

0

Uygulamadan oluşturulan talep üzerine aynı gün hizmet veren inDrive.Nakliyat, İstanbul’da kullanıma açıldı. Tüm dünyada kullanılan bu özellik sayesinde inDrive kullanıcıları 20 kg-20 ton arası herhangi bir mal veya ekipmanı 7/24 teslim olması için talepte bulunabiliyor. Hizmet ayrıca girişimcilere ve küçük ölçekli işletmelere yardımcı olma özelliği taşıyor. Müşteri ve yüklenicinin hizmetin fiyatı üzerine doğrudan anlaşması ise uygulama özelliğini benzersiz kılıyor. Aynı fiyatlandırma ilkesi dünyadaki diğer InDrive hizmetlerinde de uygulanıyor. En büyük ilkesinin adil hizmet olduğunu vurgulan inDrive, böylece tüm süreçleri şeffaf bir şekilde yürütüyor. inDrive.Nakliyat, şu anda Pakistan, Hindistan, Brezilya, Meksika, Kazakistan gibi çok sayıda ülkede onbinlerce kişi tarafından kullanılıyor.

Yemek siparişi vermek kadar kolay 

inDrive.Nakliyat Türkiye İş Geliştirme Müdürü Artem Selian yaptığı açıklamada, “inDrive.Nakliyat ile kullanıcılarımız, yemek siparişi vermek kadar kolay bir şekilde taşıyıcı bulabiliyor. Hizmetin en ayırt edici özelliği olan kendi fiyatlarını belirleme sayesinde tüm müşterilerimize en uygun ve en adil navlun seçeneklerini sunuyoruz” dedi.

Sevkiyat zamanı, alış ve varış yerinin seçilebildiği özellikte ayrıca yük durumuna göre araç tercihi de yapılabiliyor. Yükün türüne bağlı olarak minivan, orta boy kamyonet ve hafif kamyon olmak üzere üç tip araç seçilebiliyor. inDrive.Nakliyat, mevcut araç listesini genişleterek büyümeyi hedefliyor. Müşteriler, anlaşılan fiyatın haricinde herhangi bir ek masraf ödemez ve ücretsiz iptal hakkına sahiptir. Hizmetteki tüm sürücüler ve belgeleri, gönderinin tam güvenliğini sağlamak için dikkatlice doğrulanır. Kullanıcı, taşıyıcıyı fiyat, teslimat zamanına ve sürücünün derecelendirmesine göre seçebilir. Ayrıca android cihaz kullanıcıları, kargonun doğru yolda olduğundan emin olmak için teslimatı gerçek zamanlı olarak da takip edebilir.

inDrive.Nakliyat’ta Hizmet ücreti yok 

Artem Selian, “Türkiye’de yaşanan depremlerin ardından inDrive.Nakliyat, deprem bölgelerine insani yardımların ulaştırılması için destek verdi. Felaketin sonuçlarını dikkate alarak, sürücülerden alınan hizmet ücretini 2023’ün sonuna kadar kaldırmaya karar verdik” dedi.

Araç çağırma uygulaması inDrive’dan nakliye hizmeti 

Dünyanın en çok kullanılan araç çağırma uygulamalarından biri olan inDrive’ın nakliye hizmeti verdiği “inDrive.Nakliyat” Türkiye’ye geldi

Uygulamadan oluşturulan talep üzerine aynı gün hizmet veren inDrive.Nakliyat, İstanbul’da kullanıma açıldı. Tüm dünyada kullanılan bu özellik sayesinde inDrive kullanıcıları 20 kg-20 ton arası herhangi bir mal veya ekipmanı 7/24 teslim olması için talepte bulunabiliyor. Hizmet ayrıca girişimcilere ve küçük ölçekli işletmelere yardımcı olma özelliği taşıyor. Müşteri ve yüklenicinin hizmetin fiyatı üzerine doğrudan anlaşması ise uygulama özelliğini benzersiz kılıyor. Aynı fiyatlandırma ilkesi dünyadaki diğer InDrive hizmetlerinde de uygulanıyor. En büyük ilkesinin adil hizmet olduğunu vurgulan inDrive, böylece tüm süreçleri şeffaf bir şekilde yürütüyor. inDrive.Nakliyat, şu anda Pakistan, Hindistan, Brezilya, Meksika, Kazakistan gibi çok sayıda ülkede onbinlerce kişi tarafından kullanılıyor.

Yemek siparişi vermek kadar kolay 

inDrive.Nakliyat Türkiye İş Geliştirme Müdürü Artem Selian yaptığı açıklamada, “inDrive.Nakliyat ile kullanıcılarımız, yemek siparişi vermek kadar kolay bir şekilde taşıyıcı bulabiliyor. Hizmetin en ayırt edici özelliği olan kendi fiyatlarını belirleme sayesinde tüm müşterilerimize en uygun ve en adil navlun seçeneklerini sunuyoruz” dedi.

Sevkiyat zamanı, alış ve varış yerinin seçilebildiği özellikte ayrıca yük durumuna göre araç tercihi de yapılabiliyor. Yükün türüne bağlı olarak minivan, orta boy kamyonet ve hafif kamyon olmak üzere üç tip araç seçilebiliyor. inDrive.Nakliyat, mevcut araç listesini genişleterek büyümeyi hedefliyor. Müşteriler, anlaşılan fiyatın haricinde herhangi bir ek masraf ödemez ve ücretsiz iptal hakkına sahiptir. Hizmetteki tüm sürücüler ve belgeleri, gönderinin tam güvenliğini sağlamak için dikkatlice doğrulanır. Kullanıcı, taşıyıcıyı fiyat, teslimat zamanına ve sürücünün derecelendirmesine göre seçebilir. Ayrıca android cihaz kullanıcıları, kargonun doğru yolda olduğundan emin olmak için teslimatı gerçek zamanlı olarak da takip edebilir.

Hizmet ücreti yok 

Artem Selian, “Türkiye’de yaşanan depremlerin ardından inDrive.Nakliyat, deprem bölgelerine insani yardımların ulaştırılması için destek verdi. Felaketin sonuçlarını dikkate alarak, sürücülerden alınan hizmet ücretini 2023’ün sonuna kadar kaldırmaya karar verdik” dedi.

Enerji krizini gidermek için yapılan teknolojik yatırımlar artıyor

Küresel çapta süregelen enerji ve doğalgaz krizi, doğa dostu elektrikli radyatörlere talebi artırdı. Grand View Research’ün açıkladığı veriler, 2022’yi 4,6 milyar dolarla kapatan küresel radyatör pazarının 2030’a kadar 4,8 milyar dolara ulaşacağına işaret ederken, Carisa Dizayn Radyatörleri, özgün tasarımlı, ödüllü radyatörlerinin ihracat zincirine İtalya ve Fransa halkalarını ekleyeceğini açıkladı.

Rusya – Ukrayna savaşıyla birlikte küresel çapta süregelen enerji ve doğalgaz krizi, birçok ülkeyi enerji konusunda verimliliği artırmaya yönelik yatırım yapmaya yönlendirdi. Global Landscape of Renewable Energy Finance 2023 araştırması, geçtiğimiz yıl enerji verimliliği dahil olmak üzere, farklı bir enerjiye geçiş için yapılan teknoloji yatırımlarının 2021’e göre %19 artarak 1,3 trilyon dolara ulaştığına işaret ediyor. Yatırım yapılan teknolojilerin başında elektrikli radyatörler gelirken, konut ısıtma sistemlerinde 48 yıllık deneyime sahip Carisa, ürettiği radyatörlerle hem enerji ve su tasarrufuna kapı aralıyor, hem de ısı sistemlerindeki estetik algıyı değiştirerek ev dekorasyonundaki trendlere yön veriyor.

Çevre dostu enerji kaynağı yeni nesil radyatörler oldu

Global çapta süregelen enerji krizinin verimlilik ve sürdürülebilirlik politikalarının önemini artırdığına işaret eden Carisa Dizayn Radyatorlerinin Kurucusu Nazım Uyar, konuyu şu sözlerle değerlendiriyor: “Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, dünyadaki birçok bölgede enerji krizinden dolayı geçtiğimiz kış zorluk yaşandı ve gelecek yıla şimdiden hazırlanmaya başlandı. Vatandaşlar da yüksek enerji fiyatlarından dolayı elektrikli radyatörler gibi alternatif ısı kaynaklarına yöneldi. Çünkü özellikle yeni nesil radyatörler, kullanıldığı her mekânda %50’ye yakın verimlilik elde edilmesini sağlarken, çevre dostu olmasıyla da sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyor. Öte yandan diğer ısınma araçlarına kıyasla daha az bakım gerektiriyor.”

Carisa Dizayn Radyatorlerinin Kurucusu Nazım Uyar

Küresel radyatör pazarı 2022’yi 4,6 milyar dolarla kapattı

Grand View Research’ün açıkladığı veriler, 2022’yi 4,6 milyar dolarla kapatan küresel ısıtma radyatörü pazarının artan taleple birlikte 2030’a kadar 4,8 milyar dolar değerine ulaşacağına işaret ediyor. Üreticiler ise müşterilerinin ihtiyacını karşılamak ve konforlu bir deneyim oluşturmak için teknolojik yenilikleri önceliklendiriyor. Sürdürülebilirlik ve enerji tasarrufu hakkında tüketicilerin bilinçlenmesinin sektörün dinamiklerini belirlenmesinde kritik bir rol oynadığını kaydeden Nazım Uyar, “Son dönemde, özellikle işyeri ve konutlar için elektrikli radyatörlere rağbetin yoğunlaştığını görüyoruz. Ürettiğimiz radyatörlerle yalnızca fonksiyonelliğe değil, estetiğe de önem veriyoruz. Böylece kullanıcıların enerji ve ısı maliyetlerinden tasarruf etmesini sağlarken, yaşam alanlarına da şıklık katıyoruz” dedi.

Yakın gelecekte İtalya ve Fransa pazarına açılacaklar

Carisa Dizayn Radyatorlerinin Kurucusu Nazım Uyar sözlerini şöyle tamamladı: “Profosyenel  ekibimizin arasındaki başarılı tasarımcılarımızla sektör trendlerine yön verecek özgün radyatörler yaratıyoruz. Örneğin Magico isimli radyatörümüz uluslararası tasarım yarışmasında ödül aldı. Bu gibi başarılar, hedeflerimize bir adım daha yaklaşmamızı sağlıyor. Hem yeni işbirliklerine imza atmamıza, hem de yurt dışındaki faaliyet alanımızı genişletmemize kapı aralıyor. Şu an dünyanın birçok ülkesine ihracat yapıyoruz. Yakın gelecekte de Fransa ve İtalya pazarına gireceğiz. Markalaşma yolculuğumuzu globalde sürdürürken, aynı zamanda ülkemizi daha fazla coğrafyada temsil etmeyi hedefliyoruz.”

FinovateSpring 2023: FinTech ekosisteminin kalbi San Francisco’da attı

0

Teknoloji, hızla gelişmeye ve hayatımızı kolaylaştırmaya devam ediyor. Her zamanki gibi bu değişime en hızlı ayak uyduran sektörlerin başında ise finans teknolojileri bir diğer adı ile FinTech geliyor. FinTech şirketleri, mobil bankacılık, çevrimiçi para transferleri, kripto paralar ve hatta yapay zeka kullanımı gibi alanlarda hizmet veriyor. Tüketicilere daha hızlı, daha kolay ve daha düşük maliyetli finansal hizmetler sağlamayı planlayan bu sektörün son toplanma yeri ise San Francisco oldu. FinTech ekosisteminin kalbi FinovateSpring 2023 konferansında attı.

FinovateSpring 2023: FinTech ekosisteminin kalbi San Francisco’da attı

FinovateSpring, FinTech sektöründeki en son yenilikleri ve çözümleri keşfetmek için düzenlenen bir etkinlik. Bu etkinlik, bankalar, finans kuruluşları, girişimciler, yatırımcılar ve teknoloji uzmanları gibi çeşitli katılımcıları bir araya getirmeyi amaçlıyor. Ne yazık ki pandemi koşulları uzun süredir bu etkinliğin dijital ortamda gerçekleşmesine neden oluyordu. Ancak bu durum, 2023 yılında değişti ve FinovateSpring, 23-25 Mayıs 2023 tarihleri arasında San Francisco’da yeniden büyük bir katılımcı kitlesiyle fiziki olarak toplandı.

Konferans, Finovate kurucusu Greg Palmer’ın açılış konuşmasıyla başladı. Ardından, üç günlük etkinlik boyunca çeşitli anketlerle katılımcıların endüstrideki gelişmeler ve trendler hakkındaki görüşleri toplandı. Fintech girişimleri, FinovateSpring’te en son teknolojik yeniliklerini tanıttılar. Güvenli ödemeler, varlık yönetimi, dijital müşteri kazanımı, finansal sağlık ve yapay zeka gibi alanlarda çözüm sunan fintech girişimlerinin 7 dakikalık demo sunumları, konferansın öne çıkanlarından oldu.

Ayrıca Demo sunumları sonrasında, katılımcıların oylarıyla “En İyi Demo” ödülüne layık görülen fintech girişimleri belirlendi. Bu ödüle layık görülen girişimler 1Kosmos, 9Spokes, Flybits, QuickFi, SAVVI AI ve Wink oldu. Analitik şirketlerin öngörüleri ve uzman panelistlerin görüş ve beklentilerini aktardığı oturumlar da programa renk kattı. En ilgi çeken oturum başlıkları arasında “Dijital Hızlanma ve Geleneksel Bankaların Çabaları”, “Üyelik Ödemelerinin Yönetimi”, “Future of SuperApps”, ve “Finans Sektöründe Değişen Değerler / Düşünceler Paradigm Shift in Finance” yer aldı.

Yapay zeka (AI), konferansta en çok konuşulan konulardan biriydi. Finans sektöründe AI kullanımının hangi alanlarda ve nasıl olacağına dair görüşlerin yoğun olarak paylaşıldığı konferansta, AI’nın iş dünyasındaki etkisi tartışıldı. Tabiri caizse dolu dolu geçen etkinlik 25 Mayıs itibariyle ise suna erdi.

(Kaynak)