Twitter Avrupa Birliği’nden çekilecek mi?

0

Bir AB yetkilisinin yaptığı açıklamaya göre, Twitter, yanlış bilgilendirmeyi ele almak için gönüllü olarak katıldığı Avrupa Birliği uygulama kuralları kodundan çekilme olasılığı var. Ancak, bu hareket, Twitter’ın Avrupa’dan tamamen çekileceği anlamına gelmiyor.

Geçen yıl Avrupa Komisyonu, kuralları güçlendirerek şirketlere yanlış bilgilendirmeyi engellemeleri durumunda kaybettikleri reklam geliri hakkında düzenli ilerleme raporları sunma zorunluluğu getirdi.

Yeni yükümlülükler arasında, kabul edilen veya reddedilen politik reklam sayısı veya değeri ile tespit edilen manipülatif davranış örneklerine ilişkin bilgilerin sağlanması da bulunuyor.

Twitter’ın, Avrupa Birliği kodundan ayrılacağına dair işaretler verdiği, bir Avrupa Birliği yetkilisi tarafından açıklandı. Yetkili, son zamanlarda şirketin büyük çaba sarf etmemesi nedeniyle bu durumun önemli bir fark yaratmadığını ekledi. Bu sadece toplantılara katılmayacaklar ve rapor yayınlamayacaklar anlamına geliyor. Ancak hala yasal yükümlülükleri bulunacak diyen yetkili, bu durumun önemli teknoloji kurallarına ilişkin olduğunu vurguladı. Ayrıca yetkili, “Twitter Avrupa Birliği’nden çekilmiyor” dedi

Twitter, yorum talebine hemen yanıt vermedi.

Teknoloji kurallarının ihlali, şirketlere küresel gelirlerinin %6’sına kadar cezalar getirebilir.

Koda dahil olan şirketler arasında Alphabet’in (GOOGL.O) Google, Meta Platforms (META.O), Microsoft (MSFT.O) ve TikTok bulunuyor.

Sanal biyoloji sınıfında etkileşimli biyoloji dersi

0

ViewSonic, farklı temalar ve kişiselleştirilmiş avatarlar ile öğrencilerin kendilerini ait hissederek daha çok etkileşim kuracağı, güçlü ve güvenli bir sanal kampüs olan UNIVERSE by ViewSonic’i 24-26 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen GESS Türkiye Eğitim Teknolojileri ve Çözümleri Fuarı’nda eğitim dünyasıyla buluşturdu. Yüz yüze eğitimin artılarını dijital ortama taşıyan “UNIVERSE by ViewSonic” ve diğer edtech çözümleriyle ilgili bilgi veren ViewSonic Türkiye Ülke Müdürü M. Önder Şengür, “Dijital bir eğitim ekosistemi oluşturmak için ‘Hizmet Olarak Ekosistem’ stratejimizi uygulamaya devam ediyoruz” dedi.

Dünyanın önde gelen görüntüleme ve eğitim teknolojileri üreticisi ViewSonic; dijital bir kampüste etkin öğrenme deneyimleri yaşatarak öğrencilerin başarısını artıran ve öğretmenlerin işlerini kolaylaştıran yeni ürünü “UNIVERSE by ViewSonic” ile GESS Türkiye Eğitim Teknolojileri ve Çözümleri Fuarı’nda öğrenciler, öğretmenler, veliler ve eğitim profesyonelleriyle bir araya geldi. 

Eğitim konusunda inovatif teknolojik çözümleriyle yeni bakış açıları ve ürünler sunan marka; metaverse evreninde yer alan sanal kampüste etkin öğrenme ve öğretme deneyimi yaşatan ve daha önce Türkiye’de hayata geçirilmemiş benzersiz UNIVERSE by ViewSonic ürününü, 50 m2’lik stant alanına kurduğu özel deneyim setup’ında tanıttı. ViewSonic’in ilgi çekici standını ziyaret ederek eğitimin en yeni boyutunu keşfeden katılımcılar, UNIVERSE by ViewSonic ürününün çevrimiçi eğitim sürecini nasıl daha interaktif, etkili ve keyifli kıldığını farklı avatarlar, temalar ve alanlar aracılığıyla deneyimledi. Değişen eğitim ihtiyaçları ekseninde öğrencilerin odağını ve başarısını çevrimiçi ortamda en yüksek düzeye çıkartmak için tasarlanan ürün, dijital eğitimin geldiği son noktayı ortaya koydu. 

Tematik sınıf deneyimini fuara taşıyan ViewSonic standında, sanal bir biyoloji sınıfını deneyimleyen öğrenciler, kan trombositleri ve sinir hücreleri gibi biyolojik yapılarla nasıl etkileşime girebileceklerine şahit oldu. Odağına ilk olarak biyolojiyi alan ViewSonic, ileriki dönemlerde İngilizce, matematik, coğrafya ve tarih gibi konulara dayalı tematik odalar da oluşturmayı planlıyor. 

UNIVERSE by ViewSonic sayesinde online eğitim artık tek yönlü olmayacak

Online eğitimi artık sadece öğretmenlerin ders anlattığı, öğrencilerin de pasif bir şekilde dinlediği tek yönlü bir eğitim anlayışından çıkaran UNIVERSE by ViewSonic’in sektörde sunduğu benzersiz avantajları aktaran ViewSonic Türkiye Ülke Müdürü M. Önder Şengür, “Türkiye’de ilk kez hayata geçirilen metaverse eğitim evreni UNIVERSE by ViewSonic, anlatım ve tartışma modları ile özel ve grup sohbetleri gibi özellikler sunuyor. Ürünün rahat ve güvenli bir şekilde sağladığı interaktif ortam öğrencilerin öğretmenleri ve sınıf arkadaşlarıyla aralarında anlamlı bağlantılar kurmasını sağlıyor. Ayrıca amfi alanları gibi ana öğrenme mekanları, teneffüs alanları, farklı toplantı odaları gibi birçok etkileşimli alan sunan sanal kampüs online eğitimi interaktif bir hale getiriyor” açıklamasında bulundu. 

Dijital bir eğitim ekosistemi oluşturmak için çalışıyoruz

Edtech sektörüne yeni bir boyut kazandırmaktan UNIVERSE by ViewSonic ürününü GESS’de kitlesiyle buluşturmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Şengül; “Edtech sektöründe bir ilk olan UNIVERSE by ViewSonic; Öğrenme Araçları Birlikte Çalışabilirliği (LTI) ve Canvas ve Blackboard gibi farklı Öğrenme Yönetim Sistemleri (LMS) özelliklerine sahip. Güçlü server altyapımız, özel eklemeler veya uyarlamalara açık bir yazılımımız var. UNIVERSE, Android, Apple ve Windows cihazlara program yükleyerek çalıştırılıyor. Hiçbir ek aksesuar gerektirmediği gibi, bağlantı başına yalnızca 500Kbps harcayarak çoğu video konferans platformundan daha düşük gereksinimlere ihtiyaç duyuyor. Dijital ders içerikleri ve interaktif ekranlar sunan  myViewBoard ile birlikte kullanıldığında daha da etkin hale   gelen ürünün Android ve MacOS sürümlerini de yakın gelecekte eğitim dünyasıyla paylaşacağız” dedi. 

ViewSonic’in dijital bir eğitim ekosistemi oluşturmak için “Hizmet Olarak Ekosistem (EaaS)” stratejisini uygulamaya devam ettiğini de belirten Şahin sözlerini şöyle tamamladı: “Eğitimde dijitalleşmenin arttığını görüyor olsak da kullanılan teknolojinin mümkün olandan tam olarak yararlanamıyor. UNIVERSE, öğrencilerin ve öğretmenlerin çevrimiçi öğrenme deneyimlerini geliştirmek için en son ve en yenilikçi teknolojilerden yararlanan çözümlere erişmelerini sağlıyor.”

Fuarda ViewSonic, eğitimcilere dijital öğrenim için sağladığı diğer çözümleri, ViewSonic Originals’ın önceden hazırlanmış çeşitli dijital ders içeriklerinin yanı sıra en yeni ViewBoard interaktif ekranları ve myViewBoard yazılım paketlerini de katılımcılara tanıttı. Yoğun ilgiyle karşılanan etkinlikte katılımcılar, farklı senaryolarda en yeni eğitim teknolojileri çözümlerini deneyimleme fırsatı buldu.

Google Gemini: Yeni nesil yapay zeka modeli

ChatGPT ve Google Bard’ı herkes biliyor, fakat bunun arkasındaki teknolojiyi ve gelecekte nelerin olacağı bilinmiyor. Google’ın iddiası, geleceğin Gemini’de olduğu yönünde.

Google’ın 2023 I/O etkinliğinde yapay zeka önemli bir konuydu. Sohbetin çoğu, yakında Google’ın Workspace uygulama paketlerine ve Search gibi diğer ürünlere gelecek özelliklerle ilgiliydi. Ayrıca, gelecekte nelerin olabileceğine dair bazı ipuçları aldık.

Microsoft’un Bing ve ChatGPT entegrasyonuyla olduğu gibi, yapay zeka dil modellerinin Google’ın geleceğinde önemli bir rol oynaması bekliyor. Sonraki adımı ise Google Gemini olacak. İşte temel detaylar.

Google Gemini nedir?

Google Gemini, Google’ın gelecek nesil temel yapay zeka modeli. Google’ın Bard sohbet botu ve diğer yeni duyurulan özelliklerin arkasındaki AI modeli olan PaLM 2’nin devamı niteliğinde ve Google Gemini şu anda eğitim modunda olup, piyasaya sürüldüğünde OpenAI’nın GPT’sine önemli bir rakip olması beklemekte.

Google’a göre, gelen Gemini AI, multimodal olacak şekilde tasarlandı ve araç ve API entegrasyonlarına odaklanmakta. Bu, daha geniş çaplı işbirliklerine olanak sağlayacak. Ayrıca, geliştirilmiş hafıza ve planlama gibi gelecekteki gelişmelere uyum sağlamak üzere oluşturuldu.

Google Gemini’nin hangi ilave özelliklere sahip olacağını henüz bilinmiyor, ancak Google I/O etkinliğinde açıklanan PaLM 2 destekli yetenekler arasında Duet AI yer alıyor. Bu, Google Docs ve Sheets gibi uygulamalar metin ve görüntülerin oluşturulması için bir araç. Bu tür bir üretim, fikirleriniz derinlik katmanız, daha sağlam çalışma tabloları oluşturmanıza ve verilerin daha iyi açıklanmasına yardımcı olacak.

Google I/O’da, İngilizce olarak “Help Me Write” (adında ne varsa onu yapıyor) ve yeni AI entegrasyonlu arama da duyuruldu. Bu, yazılarınızı ve önerilerinzi yazmanın yeni yollarını sergileyerek Google’ın en büyük ürünü olan Arama’yı yeniden tanımlamakta.

PaLM 2 şu anda sağlık araştırma terimleri kullanarak tıbbi bilgiyle eğitilmiş olan Med-PaLM2 gibi üretkenlik dışı özellikleri desteklemekte. Ayrıca, siber güvenlik analizi için kullanılan Sec-PaLM gibi güvenlik özelliklerini desteklemekte

Gemini’nin tüm bu özellikleri, iş yeri, güvenlik, üretkenlik ve daha fazlası üzerine inşa etmeye devam etmesini bekleriz.

Peki, nasıl gidiyor? Google, “güvenlik açısından hassas bir şekilde ayarlandığını ve titizlikle test edildiğini” bildirdi. Tamamlandığında, PaLM 2 gibi, Gemini temel modeli farklı boyutlarda ve farklı yeteneklerle kullanılır olacak.

Türkiye yapay zeka ekosistemi masaya yatırıldı

0

Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin bu yıl Vizyon 2033 teması ile gerçekleşen 6.TRAI Çalıştayı’nın sonuç raporu yayınlandı. Rapor, önümüzdeki on yıllık süreçte Türkiye’de Yapay Zeka Ekosisteminin rekabetçi ve işbirlikçi olarak gelebileceği en üst seviyeye ulaşabilmesi hedefine ışık tutuyor.

Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi TRAI’nin 2017’de hayata geçirdiği ve artık gelenekselleşen TRAI Çalıştayı’nın 6.sı, yapay zeka alanında çalışmalarını sürdüren kamu, global ve yerli teknoloji şirketlerinden yöneticiler, sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, akademisyenler, girişimciler, teknoloji basını mensupları ve öğrencilerin oluşturduğu paydaş gruplarıyla Vizyon 2033 teması ile gerçekleşti.

Paydaş analizi ve gereksinimlerin analizi ile başlayan 6.TRAI ÇALIŞTAYI, önceliklendirilmiş gereksinimlerin somut aksiyonlara dönüştürülmesiyle devam etti. Çalıştayda, yapay zeka alanında farkındalık yaratma, ekosistem geliştirme, yetkinlik geliştirilmesi, inovasyonu destekleyici projelerin yapılması gibi başlıklara yanıt vermek üzere kurulan TRAI’nin ana misyonu çerçevesinde paydaşların çalışmaları ve bütüncül yaklaşımla Türkiye Yapay Zeka Ekosistemi’nin gelişim süreci değerlendirildi. 

Yapay zeka ve teknoloji odaklı çalıştay çıktılarında, teknolojinin farklı sektörlerde etkin kullanımı, açık kaynak kod platformu, veri paylaşımı için gerekli protokoller ve sistemlerin oluşturulması, yapay zeka odaklı araştırma geliştirme projelerine yatırım gibi başlıklar üzerinde duruldu.

6. TRAI Çalıştayı sonuç raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz:

Güvenilir, sorumlu ve açıklanabilir yapay zekanın önemi

Çalıştayın çıktıları, güvenilir, sorumlu ve açıklanabilir yapay zekanın önemine ve gerekliliğine vurgu yaptı. Bu çıktılar, yapay zekanın etkin ve etik bir şekilde kullanılmasını sağlamak için önemli bir yol gösterici olacaktır. Çalıştayda yapılan ankette de katılımcıların çoğunluğunun yapay zeka ile ilgili regülasyonlar konusunda endişeleri olduğunu belirtmesi bu alandaki çalışmaların önemine ve aciliyetine ayrı bir vurgu yapıyor.

Çalıştayda Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin ve çalıştayın hedefleri üzerinde duran TRAI Kurucusu Halil Aksu, Türkiye’nin hedeflediği refah seviyesi ve ekonomik kalkınmanın, ancak teknolojiyi ve özellikle yapay zeka teknolojilerini doğru bir şekilde benimseyerek ve kullanarak ulaşılabileceğinin altını çizdi ve şu bilgileri aktardı: 

“TRAI Çalıştayı, Türkiye Yapay Zeka Ekosistemi’nin geldiği nokta ve geleceği hakkında konuşmak için bu yıl “Vizyon 2033” temasıyla ekosistemin tüm paydaşlarını bir araya getirdi. Çalıştay, yapay zeka teknolojilerinin gelecekteki gelişimine ışık tutacak önemli tartışmalara ev sahipliği yaptı. Yapay zeka artık ulusal güvenlikten iklim değişimine, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinden sanayinin dijital dönüşümüne kadar geniş bir yelpazede kullanım alanlarına sahip. Hukuki, etik, sosyal, ekonomik, çevresel gibi birçok alanı kapsayan ihtiyaçların belirlenmesi ve çözüm önerilerinin getirilmesi çalıştayın bu seneki hedeflerinin bir parçası diyebiliriz. 

6.TRAI çalıştayıyla, önümüzdeki on yılda teknolojinin verimli kullanıldığı, rekabetçi, işbirlikçi, daha hızlı büyüyen bir Türkiye Yapay Zeka Ekosistemi’nin tüm paydaşlarının ortak akılla hareket ederek birlikte aksiyon alması için gerekli planlamalar yapıldı. Yapay zeka ekosisteminde globaldeki gelişimler ışığında farklı paydaşlar arasındaki işbirliklerinin artırılması konusunda TRAI önemli bir etkiye sahip. TRAI olarak yapay zeka startuplarını yakından takip ederek, yayınladığımız Yapay Zeka Girişim Haritası ve Yapay Zeka Paydaş Haritası gibi çalışmalarla kamuyu bilgilendiriyor ve paydaşlar arasındaki işbirliğini destekliyoruz. Yurtdışı ekosistemleri ile ilişkiler geliştirerek, hem Türkiye ekosistemini globalde anlatıyor hem de Türkiye’deki işlerin daha global hale gelmesi için işbirlikleri geliştirmeye yönelik çalışıyor, ekosistem işbirliklerini geliştirmek isteyen kurumlara çalıştaylar düzenleyerek, yol haritaları hazırlıyor ve işbirliği geliştirebilecekleri paydaşlarla bir araya getirerek bu yolculuklarına eşlik etmeye çalışıyoruz.” 

Başarılı yapay zeka projelerinin, teknolojik yetkinlik olarak öne çıkan projelerin daha fazla anlatılması gerektiğini belirten Aksu, konuşmasını şöyle sürdürdü: 

“TRAI olarak yapay zeka projelerinin çeşitlenmesini, yapay zekaya olan yatırımın artmasını, verimliliğin artırılmasını destekliyoruz. Bu bağlamda TRAI Meetup, TR AI Week, TRAI Webinar gibi etkinlikleriyle, TRAI Blog ve TRAI Podcastlerle başarı hikayelerine yapay zekanın etkilerini ortaya koyuyor ve ekonomik olarak katkısını anlamaya ve anlatmaya destek oluyoruz. Sürdürülebilir bir kalkınma için ekosistem işbirlikleri, teknoloji yatırımları önem arz ediyor. Faydayı ve gelişimi odağına alan tüm paydaşlarımıza çalıştaya katılımları ve çalışmalarıyla yapay zeka ekosistemine katkıları için teşekkür ederiz.”

En önemli çıktılardan biri: TRAI Academy

Yapay zeka teknolojilerini kullanan farklı sektörel kurumların da yapay zeka teknolojisi üreten yerli ve global teknoloji şirketlerinin de en önemli ortak sorunu yetkin insan kaynağına ulaşabilmek. 2017 yılından beri çalıştaylarda en önemli başlıklardan biri hem yeni yetenekleri ekibe dahil etmek hem de var olan yetkinlikleri geliştirmek. TRAI bu konuya hizmet etmek üzere TRAI Academy isimli eğitim akademisini kurdu. TRAI Academy’nin amacı veri bilimi ve yapay zekâ alanında iş dünyası profesyonellerinin ihtiyaç duyduğu yetkinlik kazanımları için etkili verimli programlar sunmak. Amacı doğrultusunda bu alanda hem kurum içi yetkinlik gelişim programları hem de üniversite öğrencileri için bu alana özel iş hayatına hazırlık programları yürütülüyor.

Ozan elektronik para BKM TechPOS platformunda

0

Türkiye’nin en hızlı büyüyen fintechlerinden Ozan Elektronik Para, kullanıcılarına sunduğu hizmetlerini geliştirmeye devam ediyor. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) tarafından geliştirilen TechPOS platformunda bankaların yanında yerini alan Ozan Elektronik Para, müşterilerine daha yaygın ve daha kapsayıcı bir ödeme deneyimi sunmayı hedefliyor. İşletmeler için finansal çözümleri uygun koşullarla, erişilebilir, hızlı ve güvenilir hale getirme misyonuyla hareket eden Ozan Elektronik Para, BKM TechPOS platformuna
katılarak bankaların yanında yerini aldı.

Ömer Suner/ Ozan ElektronikPara CEO’
Ömer Suner/ Ozan ElektronikPara CEO’

TechPOS’un her bir banka için ayrı ayrı uygulama geliştirmek yerine tek bir uygulamayla bütün bankacılık uygulamalarını destekleyebilecek bir altyapısı bulunuyor. Tüm bankalar bir arada yer alıyor ve farklı farklı uygulamalara ihtiyaç duyulmadan işlem yapılabiliyor. Tahsilat yapan firmalar kendi POS cihazlarına TechPOS uygulamasını kurabiliyor ve böylelikle farklı bankalar yerine tek uygulama üzerinden işlem yaparak müşterilerine daha yaygın bir ödeme deneyimi sunabiliyor.

Sundukları öncü finansal çözümlerle müşterilerine daha kapsamlı ödeme deneyimi sunarak hayatlarını kolaylaştırmaya devam edeceklerini belirten Ozan ElektronikPara CEO’su Ömer Suner, “Sistemde bulunan bankalara hizmet veren BKM TechPOS platformunda yer almaktan dolayı çok mutluyuz. Müşterilerimiz artık tek noktadan finansal işlemlerini yapabilecek. Önümüzdeki süreçte inovatif ve teknoloji odaklı yaklaşımımız ile Türkiye’nin dijital ödeme altyapısını güçlendirmeye ve
geliştirmeye devam edeceğiz” dedi.

Togg iş ortaklarıyla Teknoloji Kampüsü’nde buluştu

Togg, 300’e yakın stratejik iş ortağıyla ikinci kez Gemlik’teki Teknoloji Kampüsü’nde bir araya geldi. Togg, Siro, Trugo ve Togg Europe ekiplerinin ev sahipliğindeki buluşmada, T10X teslimatlarından üretim hedeflerine, kısa sürede 1 milyon kullanıcıya ulaşan Trumore mobil uygulamasından Trugo şarj altyapısına mobilite ekosistemindeki en son gelişmeler paylaşıldı ve ortak akıl üretmek üzere çalıştay düzenlendi. 

Togg, stratejik iş ortaklarını Gemlik’teki Teknoloji Kampüsü’nde ağırladı. Togg, Siro, Trugo ve Togg Europe ekiplerinin ev sahipliğinde ikinci kez gerçekleşen buluşmaya 300’e yakın iş ortağı katıldı. Togg CEO’su M. Gürcan Karakaş, iş ortaklarına hitaben yaptığı konuşmada, “Biz mobiliteyi yeniden tanımlamak ve bir otomobilden fazlasını yapmak üzere yola çıktık. Mobilite ekosistemini siz değerli iş ortaklarımızla birlikte dönüştürüyor, mobilite deneyimini yeniden tanımlıyoruz. Hedefimiz rekabetçi bir mobilite teknoloji şirketi olmak” dedi.

Etkinlik kapsamında Togg ekipleri üretim hedeflerini iş ortaklarıyla paylaştı, kısa sürede 1 milyon kullanıcıya ulaşan Trumore mobil uygulamasının kullanıcılara sunduğu yenilikleri aktardı. Katılımcılar ayrıca ortak akıl üretmek üzere farklı çalıştaylara katılarak mobilite ekosisteminin sunduğu fırsatları değerlendirdi, detaylı bir kampüs turuyla üretim aşamalarını yerinde inceledi ve T10X’i deneyimledi.

QR kodlu menülerin sonu geliyor

0

        QR kodlu restoran menüsü, yakın zamanda Covid-19 pandemisinin bir anısı oldu. Birçok restoran müşterilerin QR kodlu menülerden hoşlanmaması nedeniyle fiziksel menülere geri dönüyor.

        Restoran teknoloji bülteni Expedite‘in kurucusu Kristen Hawley, “Neredeyse evrensel olarak hoşnutsuzlar” dedi. QR kodlu menüler, müşterilerin menülere bakmasını, sipariş vermesini, ödeme yapmasını ve bahşiş vermeyi tek seferde yapmasını sağlayarak pandemi sırasında restoranlarda yaygınlaştı. Bu dijital menüler, restoran çalışanları ile müşteriler arasındaki teması ortadan kaldırmaya yardımcı olarak hijyenik amaçlar için pandemi sırasında önemli hale geldi.

        Başlangıçta, bu QR kodlu menüler restoranların gelecekteki bir unsur olarak düşünülüyordu. Ancak o zamandan beri daha az restoran QR kodlu menü oluşturuyor ve aktif olan kodlar müşteriler tarafından daha az taranıyor.

        Müşteriler, restoranda yemek yerken telefonlarını çıkarmak istemiyor çünkü bu kaba veya dikkat dağıtıcı olarak algılanabiliyor. Bir restoran sahibi, QR kodlu menünün temel olarak “romantizmin tersi” olduğunu çünkü konuşmayı engelleyebildiğini söylüyor. QR kodu menüler ayrıca müşteri verilerinin izlenmesi konusunda gizlilik endişelerine yol açıyor.

        QR kodlu menü müşterilerin gözdesi olmasa da, restoran sahipleri de menülerden vazgeçmeye eğilimli olduklarını söylüyor. Restoran sahipleri, teknolojiye alışkın olmayan yaşlı müşterilerin QR menülerle zorluk yaşadığını ve basılı menülerin yanı sıra QR menülerin özellikle müşterilerin onları kullanmaması durumunda maliyetli olabileceğini söylüyor.

        Ancak bazı restoranlar, QR kodlarını korumakta kararlılar. Özellikle müşterilere sağladıkları kolaylık ve esneklik ve menülerin garsona bağımlı olmadan sipariş verilip ödeme yapılabilmesini sağladığı için.

        Girişimlerin önündeki en büyük zorluk, yetersiz bütçe

        0

        Yeni bir araştırma, işletmelerde sürdürülebilirlik girişimlerinin yaygınlaşmasının önündeki en büyük engelin yetersiz bütçe olduğunu gösteriyor. Bütçe kısıtlamalarının ardından olumlu etkisi olacak teknolojileri belirlemek de en büyük ikinci zorluk olarak göze çarpıyor. Bu bulgular, Omdia ve IoT World Today tarafından küresel ölçekte 200 işletme üzerinde gerçekleştirilen bir ankete dayanıyor.

        Bu durum, bölgelere ve işletmelerin sürdürülebilirlik stratejilerini ne ölçüde uyguladığına bakılmaksızın aynı şekilde görülüyor. Bütçe sorunu, daha küçük şirketlerin girişimleri için daha büyük bir zorluk teşkil ediyor ve %45’i bunu başlıca sorun olarak belirtiyor. Buna karşılık, daha büyük şirketlerin yalnızca dörtte biri (%24) bütçe eksikliğini ana engel olarak görüyor, olumlu etkisi olacak teknolojileri belirlemek başlıca zorluk olarak ortaya çıkıyor (%35).

        Sürdürülebilirlik girişimlerinde karşılaşılan zorluklar listesinin en altında yönetimin ve çalışanların desteği bulunuyor.

        Sorunun kaynağı şirketlerin verilerini elle işlemesi

        Orlando’da düzenlenen IBM Think konferansında, veri toplama ve ölçeklendirilebilirlik sürdürülebilirlik girişimlerinin ilerlemesinde önemli zorluklar olarak vurgulandı. IBM Sürdürülebilirlik Yazılımı Küresel Ürün Yönetimi ve Stratejisi Başkanı Christina Shim, “Sorun, birçok şirketin verileri manuel olarak işlemesi ve bu ölçeklenebilir olmaması” dedi.

        Bu soruna bir çözüm, verinin yönetilmesi, depolanması ve analiz edilmesinde yapay zekanın artan kullanımıyla sağlanabilir. Shim, “Yapay zeka, binlerce belge, fatura ve veri türünün sınıflandırılması, çıkarılması ve doğrulanması için gereken manuel işlemleri otomatikleştirerek yeni bilgiler elde etmemizi hızlandıracak” dedi. “Bu, yeni temel modellerin ticarileştirilmeye başlanmasıyla daha da hızlanacak.”

        PTC CEO’su Jim Heppelmann, “Öncü endüstriyel şirketlere, daha hızlı ve esnek bir şekilde hareket etmelerine yardımcı oluyoruz ve ürün yaşam döngüsü boyunca dijital bir bağ oluşturarak daha verimli, sürdürülebilir ve uyumlu hale gelmelerini sağlıyoruz” dedi. “Ve SaaS’a geçerek en üst düzey dönüşümle mücadele etmek için.”

        Sonuç olarak, işletmelerin sürdürülebilirlik hedeflerini gerçekleştirmek için karşılaştıkları en büyük zorlukların bütçe kısıtlamaları ve olumlu etkisi olacak teknolojilerin belirlenmesi olduğu ortaya çıktı. Veri toplama, yönetme ve ölçeklendirme konularında yapay zekanın kullanımı, sürdürülebilirlik projelerini hızlandırmak için önemli bir çözüm olarak görülüyor. Aynı şekilde, işletmelerin operasyonları optimize etmek ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için veri kullanmaları da önemli bir araç olarak öne çıkıyor.

        Japonya’da otonom otobüsler hizmete giriyor

        0

        SoftBank, Japonya’nın otonom ulaşıma geçişini desteklemek amacıyla Estonya merkezli Auve Tech şirketinden bir filo otonom otobüs satın aldı. Japonya’nın önde gelen teknoloji şirketi SoftBank’ın bağlı kuruluşu BOLDLY, yıl sonuna kadar Japonya’nın farklı sekiz bölgesinde Mica adlı sekiz kişilik otobüslerin faaliyete geçirilmesini hedefliyor.

        Japon hükümeti, nüfus düşüşü nedeniyle ortaya çıkan işgücü kıtlığı ve kırsal bölgelerde yaşlıların izole olma riski gibi sorunları çözmek amacıyla 4. Seviye mobilite hizmetlerinin yaygınlaşmasını hızlandırmak için büyük bir plan hazırladı. 2025 yılına kadar 50’den fazla bölgeyi ve 2030 yılına kadar 100’den fazla bölgeyi kapsamayı hedef alıyor.

        BOLDLY, son birkaç yılda birçok otonom sürüş pilot projesine ve testine katıldı. Özellikle 2020 yılında Japonya’nın Ibaraki Eyaleti’nde ilk kez otonom otobüsleri halka açık yollarda test etti. Şimdi ise tam bir yaygınlaşma için yeşil ışık yakılarak, BOLDLY, dünya çapındaki tedarikçilerden değerlendirdiği 30 farklı seçenek arasından satın aldığı özel Mica araçlarını tanıttı.

        Otonom otobüslerde yedi lidar sensörü ve 10 kamera kullanılıyor

        Mica’nın otonom işlevleri, yedi lidar sensörü ve on kamera kullanılarak sağladı, çevresinin 360 derece görüşünü sağlıyor. Direksiyon ve frenleme, bilgisayarlar ve sensörlerle yönetiliyor ve risk azaltılıyor.

        4 metre uzunluğunda, neredeyse 1,8 metre genişliğinde ve 2,5 fit yüksekliğinde olan Mica’nın kompakt boyutları, en dar yollarda bile kolay manevra yapabilmesini sağlıyor. Japonya için özel bir versiyonu geliştirilmiş olup, bu versiyonda sürüş solda gerçekleştiği için kapılar sol tarafa yerleştirildi.

        BOLDLY, DISPATCHER platformu üzerinden yıl sonuna kadar Japonya’da 10 adet Mica aracının faaliyete geçmesini ve yaz aylarında işletmeye başlamayı hedeflemekte. Şu anda, gerekli izinleri almak için hükümet kurumlarıyla görüşmeler devam etmekte ve ilk halka açık kullanımlar için hazırlık çalışmaları yapılıyor.

        BEBKA ve Bilişim Vadisi’nden girişimcilik ekosistemine katkı için işbirliği

        0

        Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) ve Türkiye’nin teknoloji ve inovasyon üssü Bilişim Vadisi, Bursa’yı teknoloji girişimciliğinin önemli merkezlerinden biri haline getirmek ve girişimcilik ekosistemine katkı sağlamak amacıyla bir iş birliğine imza attı.
        “BEBKA – Bilişim Vadisi İş Birliği Protokolü İmza Töreni”, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımıyla gerçekleşti.

        BEBKA-Bilişim Vadisi iş birliği kapsamında BEBKA hizmet binasında ‘Oyun ve Animasyon Geliştirme Kampı’ düzenlenecek. Kısa süre önce açılan TechINBursa Girişimcilik Merkezi’nde faaliyetlerini sürdüren girişimcilere fiziki alanların kullanımı ve tesis hizmetlerini sunulması yanında çeşitli teşvik, destek ve muafiyetlerden yararlanma hakkı sağlanacak.

        Bursa, dijital ağa ekledi

        Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü koordinasyonunda faaliyetlerini sürdüren BEBKA ve Bilişim Vadisi arasındaki iş birliği, ‘Dijital Oyun ve Animasyon Merkezi DIGIAGE İş Birliği Protokolü Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın imza refakati ile hayata geçti. BEBKA Genel Sekreteri Prof. Dr. M. Zeki Durak veBilişim Vadisi Genel Müdürü A. Serdar İbrahimcioğlu arasında imzalanan protokol ile Bilişim Vadisi, dijital ağına Bursa’yı da ekledi. TechINBursa Girişimcilik Merkezi’nde faaliyetlerini sürdüren girişimciler, gerekli şartların sağlanması sonrasında çeşitli teşvik, destek ve muafiyetlerden yararlanma imkânı bulacak.

        2 Yılda 1,5 milyar doları aşan yatırım

        İmza törenindeki konuşmasında Ar-Ge, inovasyon, tasarım merkezlerine, teknoparklara, araştırma altyapılarına ve üniversitelere çok ciddi destekler sağladıklarını kaydeden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Tüm bunların geri dönüşlerini alıyoruz. Türkiye’deki
        teknoloji tabanlı girişimcilik, dünyada ses getiriyor. Girişimcilerimiz, son iki yılda dünyadaki farklı fonlardan 1,5 milyar doların üzerinde yatırım almayı başardı. Yapacağımız yatırımlar ve atılan imzalarla birlikte önümüzdeki dönemde çok daha büyük başarılar yakalayacağımıza
        inanıyoruz. Girişimcilerimiz, teknoloji tabanlı girişimcilik yazılım ve oyun sektöründe oldukça başarılı. Türkiye’nin ilk milyar dolar değerlemeye ulaşan ‘Turcorn’ları oyun sektöründen çıkmıştı. Türkiye’de bu anlamda farklı kümelenmeler yer alıyor, farklı şehirlerimizin önemli kabiliyetleri var. İstanbul, Ankara ve Eskişehir oyun ve animasyon tasarımı geliştirilmesi noktasında önemli şehirlerimiz. Bu listeye önümüzdeki dönemde Bursa’yı da katmak istiyoruz. Bursa, Türkiye’de potansiyeli en yüksek şehirlerden biri konumunda… Genç nüfusu, üniversiteleri, üretim ekosistemiyle kabiliyetlerinin ne kadar yüksek olduğunu hepimiz görüyoruz” ifadelerini kullandı.

        DIGIAGE oyun kampı Bursa’da da düzenliyor

        Bilişim Vadisi’nin yıllardır sürdürdüğü başarılı programları DIGIAGE Oyun Geliştirme Kampları ve DIGIAGE Oyun Geliştirme Kümelenmesine de dikkat çeken Bakan Varank, “Gerçekten gelecek vadeden genç kardeşlerimize destek olmaya çalışıyoruz. Düzenlediğimiz kamplarla mentorluk destekleri veriyoruz, potansiyel yatırımcılarla buluşturuyoruz. Bu kamplar sayesinde bugüne kadar 70’ten fazla şirketin kurulmasını sağladık. Gençlere yatırım yapınca katma değerin ne kadar yükseldiğini görüyoruz. Bu bağlamda TechINBursa Girişimcilik Merkezi’ni teknopark destekleriyle buluştururken, Bursa’daki genç ve parlak beyinlerimizi oyun sektöründe ileriye taşımak için DIGIAGE Oyun Kamplarının bir ayağını da bundan sonra Bursa’da gerçekleştireceğimizin müjdesini vermek istiyorum. Bursa’nın ilk unicornlarını da belki oyun sektöründe buradan çıkarmış olacağız. Katma değerli üretimin önünü açacak bu imzalar sayesinde Bursa yüzyılını önümüzdeki dönemde genç kardeşlerimizin katkılarıyla inşa etmeye devam edeceğiz” dedi.

        BrutePrint saldırısı parmak izi korumasını atlıyor

        0

        Düşük maliyetli bir akıllı telefon saldırısı olan BrutePrint, Android cihazlarda ekran kilidini açmak ve diğer hassas işlemleri gerçekleştirmek için kullanılan kimlik doğrulama parmak izini yaklaşık 45 dakika içinde kırabiliyor.

        Yaratıcıları tarafından BrutePrint olarak adlandırılan bu saldırı, karşı taraftaki cihazın fiziksel kontrolünü ele geçirmesini gerektiriyor. Örneğin, cihaz kaybolduğunda, çalındığında, geçici olarak teslim edildiğinde veya sahibi uyurken gözetimsiz bırakıldığında kullanılabilir hale geliyor. Amaç, cihazı açacak bir parmak izi tahminini bulana kadar çok sayıda parmak izi tahminini denemek için brute-force saldırısı yapabilmek.

        Saldırı, cihazın SFA (smartphone fingerprint authentication) yani akıllı telefon parmak izi kimlik doğrulama sistemlerindeki zayıflıkları ve güvenlik açıklarını sömürüyor. BrutePrint, akıllı telefon parmak izi kimlik doğrulama sistemlerindeki çeşitli zayıflıkları ve güvenlik açıklarını sömüren düşük maliyetli bir saldırı yöntemi.

        BrutePrint için 15 dolarlık bir ekipman yetiyor

        BrutePrint için gereken ekipmanın çekirdeği, STMicroelectronics tarafından üretilen STM32F412 mikrodenetleyici, RS2117 adı verilen iki yönlü çift kanallı analog anahtar, 8GB hafızaya sahip bir SD flash kartı ve telefon anakartını parmak izi sensörünün esnek baskılı devresine bağlayan bir board-to-board bağlayıcı içeren 15 dolarlık bir devre kartından oluşuyor. Bir kaybolan veya çalınan cihazda BrutePrint’i uygulamak için parola kimlik doğrulamasının aksine, parmak izi kimlik doğrulama işlemi, giriş yapılan resmin veritabanında kaydedilen parmak iziyle tam bir eşleşme gerektirmiyor. Başarılı bir parmak izi brute-force saldırısı, giriş yapılan resmin, veritabanındaki bir resmi kabul edilebilir bir yaklaşımı sağlaması yeterli. BrutePrint, yanlış kabul oranını (FAR) manipüle ederek eşiği yükselterek benzer resmin kabul edilmesini sağlıyor.

        Hepsiburada’dan rekor büyüme

        Hepsiburada, 2023 yılının ilk çeyrek sonuçlarını açıkladı. Firmanın yılın ilk çeyreğinde e-ticaret için stratejik öneme sahip tüm göstergelerde başarılı rakamlara imza attığı ve öngörülerin üzerinde büyüme kaydettiği açıklandı.

        Hepsiburada’nın toplam satış hacmi 2023 yılının ilk çeyreğinde 14,8 milyar TL’ye ulaştı ve yılın ilk çeyreğine ilişkin %70 oranındaki büyüme öngörüsünü aştı. Hepsiburada müşterilerinin Hepsiburada platformu üzerinden verdiği sipariş adedi geçen yılın ilk çeyreğine göre %61 artışla 24,1 milyona yükseldi. Mevcut aktif müşteri tabanını koruyarak ilk çeyreği 11,9 milyon müşteri ile bitiren Hepsiburada’nın müşteri başına düşen sipariş sıklığı ise %52 artışla 4,9’dan 7,5’e çıktı.

        Hepsiburada, ‘Hepsiburada İş Ortağım’ programıyla satıcılarına ve KOBİ’lere kapsamlı imkânlar sağlamaya devam etti. Platform üzerinden satış yapan aktif satıcı sayısı geçen yılın aynı çeyreğine göre %21 artarak 100,7 bine yükseldi. Platformdaki ürün adedi ise geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla %63 oranında artarak 180 milyon oldu. Pazaryeri satışlarının toplam satış hacmi içerisindeki payı ise %68 olarak gerçekleşti.

        Premium üyelik 1 milyon sınırını aştı

        Hepsiburada, müşteri sadakatini ve deneyimini ölçmede kullanılan ve bağımsız araştırmalar sonucunda hesaplanan Net Tavsiye Skoru (NPS) performansına göre sektörde lider konumda. Hepsiburada Premium üyeliği Mart sonu itibarıyla 915 bin, 30 Nisan itibarıyla ise 1 milyon üyeye ulaştı.

        Hepsiburada’nın e-cüzdan ve ödeme geçidi çözümü sunan yeni nesil ödeme yöntemi Hepsipay 2023 yılının ilk çeyrek sonu itibarıyla 11,8 milyon kullanıcıya ulaştı. Hepsiburada platformunda yapılan toplam satışların %87’si Hepsipay’in kolay ve güvenli ödeme çözümü Hepsipay Cüzdanım aracılığıyla yapıldı.

        Hepsipay’in sunduğu Hemen Al Sonra Öde uygulaması ise 180 binin üzerinde müşteriye ihtiyaçlarını ertelemeden ve kredi kartı limitlerine takılmadan alışveriş yapma imkânı sundu.

        Enflasyondan Arındırılmış Toplam Satış Hacmi 15,1 milyar TL

        Hepsiburada, ayrıca uluslararası finansal raporlama standartları ile uyum çerçevesinde 2023 yılı ilk çeyrek verilerini enflasyon etkisinden arındırarak da açıkladı. 2023 yılı ilk çeyreğinde enflasyon muhasebesine göre hesaplanan toplam satış hacmi geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla %15 artarak 15,1 milyar TL olarak gerçekleşirken, enflasyon muhasebesine göre hesaplanan FAVÖK 7,3 Milyon TL oldu.

        Hedef, perakendecilerin en büyük çözüm ortağı olmak

        Nilhan Onal Gökçetekin / Hepsiburada CEO
        Nilhan Onal Gökçetekin / Hepsiburada CEO

        Hepsiburada CEO’su Nilhan Onal Gökçetekin, 2023 yılı ilk çeyrek finansal sonuçlarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “2023 yılına ülkemizi derin yasa boğan deprem felaketinin acısı ile başladık. Bu çeyrekte bir yandan Türkiye’nin Hepsiburada’sı olarak depremin yaralarını sarmaya çalışırken bir yandan da ortaya koyduğumuz strateji çerçevesinde toplam satış hacmimizde geçen yıla kıyasla %78 oranında büyüme sağladık. Büyüme oranımızla birlikte son dönemdeki en yüksek kârlılık oranına ulaşarak 176 Milyon TL FAVÖK elde ettik.
        Üstün hizmet anlayışımızla ve alım gücünü destekleyen çözümlerimizle müşterilerimizin güvenini kazanmaya devam ettik ve Türkiye e-ticaret pazarında “en çok tavsiye edilen e-ticaret markası” olmaya devam ederek bu alandaki lider konumumuzu sağlamlaştırdık. Müşterilerimizle kurduğumuz bağı yeniden tanımlayan Hepsiburada Premium ise sadece 10 ayda bir milyon kullanıcıya ulaştı.
        Sektöre getirdiği teknoloji odaklı lojistik çözümlerle her geçen gün büyüyen HepsiJet’i tüm e-ticaret oyuncuları için en önemli çözüm ortağı yapma hedefimizde bu çeyrekte önemli adımlar attık. Öte yandan Hepsipay ile finansal teknoloji yeteneklerimizi de yeni kurumsal müşterilerimizle paylaşma konusunda önemli yol kat ettik. Hepsipay’in güvenli ve hızlı ödeme çözümleriyle vadelendirme imkânlarının ülkemizin perakende sektörü için önemli fırsatları beraberinde getireceğine inanıyoruz.
        Yüksek müşteri deneyimi sunarken, paydaşlarımızla birlikte sürdürülebilir ve verimli büyümeye odaklanıyoruz. 2023 yılının ilk çeyreğinde elde ettiğimiz bu güçlü sonuçları devam ettirmekte kararlıyız. Bu çerçevede yılın ikinci çeyreği için toplam satış hacmimizde yıllık yaklaşık %95 oranında bir artış ve kârlılığımızın devam etmesini öngörüyoruz. E-ticaretin milli takımı olarak bu başarıda katkısı olan tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum.”

        e-Defter paylaşımında yeni dönem

        Garanti BBVA, eLogo Yazılım ve Agra Fintech iş birliği ile tüzel ve şahıs firmaları için E-Defter veri paylaşımı entegrasyonunu hayata geçirdi.
        Garanti BBVA’nın KOBİ ve ticari müşterileri, güvenle sakladıkları e-Defterlerini, eLogo tarafından geliştirilen web portal üzerinden izin verdiği ölçüde güvenle ve kolayca sisteme yükleyebilecek. Sisteme yüklenen e-Defter’ler de Agra Fintech’in FinBind veri köprüsü üzerinden otomatik olarak bilanço ve gelir tablosu formatına getirilerek Garanti BBVA ile en hızlı şekilde paylaşılabilecek.

        Hedef, tüzel müşterilerin sürdürülebilir bir finansal yapıya sahip olması

        Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Işıl Akdemir Evlioğlu, “Bankacılık bugün dünyanın en güçlü ve dijital sektörlerinden biri. Teknoloji ve verinin gücüyle de dijital bankacılık kanalları ürün başvuru platformu olmanın çok ötesinde bir yere doğru evriliyor. Biz de bu kapsamda müşterilerimizin bankacılık hizmetlerine erişimde her aşamada hayatlarını kolaylaştıracak uygulamaları devreye alıyoruz. Müşterilerimizin paylaştıkları veriler doğrultusunda onları daha iyi tanıyarak daha doğru öneriler ve danışmanlık sunmak istiyoruz. eLogo Yazılım ve Agra Fintech iş birliğiyle hayata geçirdiğimiz e-defter veri paylaşımı entegrasyonu da bu çalışmalarımızdan biri oldu. Tüzel müşterilerimizin sürdürülebilir bir finansal yapıya sahip olabilmeleri için finansal sağlıklarının iyileştirilmesine katkıda bulunacak çalışmalarımıza devam edeceğiz” dedi.

        e-Defterler kolaylıkla paylaşılabiliyor

        eLogo Genel Müdürü Başak Kural, Lider entegratör eLogo’nun, servis şirketi olma hedefiyle bankacılık ve finansal servisler alanında da önemli iş birlikleri yaparak farklı projelere imza attığını paylaştı ve şunları söyledi; “Garanti BBVA ile e-Defter veri paylaşımı entegrasyonu projesinde gerçekleştirdiğimiz iş birliğinden mutluluk duyuyoruz. Bu proje ile eLogo olarak biz de güvenle e-Defterlerini saklayan işletmelerin izin verdiği ölçüde e-Defterlerini kolaylıkla Garanti BBVA ile paylaşmasını sağlıyoruz. Böylelikle müşterilerimizin kendilerine özel avantajlı bankacılık ürünlerine hızla erişebilmesini amaçlıyoruz. Özellikle FinTech ekosisteminde müşteri ihtiyaçlarına paralel çözümler geliştirmeyi ve kullanıcı dostu, deneyimi en üst noktaya taşıyan hizmetleri önemsiyoruz. Önümüzdeki dönemde hizmet verdiğimiz işletmelerin finansal süreçlerini iyileştirmeye katkı sağlayacak çözümleri sunmaya devam edeceğiz”


        Müşterilerin veri üzerindeki kontrolü artıyor

        Taner Toraman / Agra Fintech Kurucu Ortağı
        Taner Toraman / Agra Fintech Kurucu Ortağı

        Agra Fintech Kurucu Ortağı Taner Toraman, müşterilerin bugüne kadar finansal verilerini elden veya e-posta ile bankalara ilettiğini hatırlatarak, “Bu durum şirketlerin finansal verilerinin güvenliğinin, gizliliğinin sağlanmasını ve analiz edilmesini zorlaştırıyordu. Agra olarak geliştirdiğimiz FinBind HUB (veri köprü hizmeti) ile süreçler kısalırken, veri güvenliği sağlanıyor ve müşterilerin veri üzerindeki kontrolü artıyor. Banka müşterileri izin verdikleri takdirde finansal veriler FinBind üzerinden “insan gözü görmeden” banka sistemlerine aktarılıyor. Veriler sadece finans kurumundaki ilgili kişiler tarafından incelenebilecek şekilde uçtan uca şifreli olarak taşınıyor. Agra da dahil olmak üzere üçüncü taraflar verileri görüntüleyemiyor. Müşterilerine hızlı ve güvenli veri aktarım hizmeti sunmak isteyen özel entegratörler ve bankalar için geliştirilen FinBind HUB’ı ilk olarak Garanti BBVA ve eLogo Yazılım’ın desteği ve öncülüğünde finans sektörüne kazandırmaktan çok mutluyuz. Platformumuz, Türkiye’nin en önde gelen entegratörlerinin, ERP şirketlerinin ve bankalarının katılımıyla büyümeye devam edecek” dedi.

        AB Dünya çapında korsan site engelleme çağrısında bulundu

        0

        Avrupa Komisyonu, yabancı ülkelerdeki telif hakkı politikalarıyla ilgili iki yılda bir yayımladığı raporda, site engelleme eksikliği gibi sorunlu alanları vurgulamıştı. Bu tür engelleme önlemlerinin etkili bir yaptırım olduğu düşünülmekte. İlginç bir şekilde, Avrupa Birliği, etkili bir site engelleme düzenlemesi henüz gerçekleştirmemiş olan muhtemelen en önemli ülke olan Amerika Birleşik Devletleri’ni bahsetmedi. Son yıllarda, korsan site engelleme, dünyadaki en yaygın kullanılan telif hakkı ihlali önleme mekanizmalarından biri haline geldi. Birkaç düzine ülkedeki ISP’ler, mahkeme süreçleri veya hükümet destekli idari engelleme düzenlemeleri kapsamında abonelerin çeşitli ‘korsan’ sitelere erişmesini engelliyor.

        Avrupa Birliği, bu engelleme dalgasının öncüsü konumunda. İlk dava Danimarka’da 2006 yılında açılmış olup, o tarihten bu yana benzer önlemler diğer AB ülkelerinde de alınmış ve Avrupa Birliği’nin en üst mahkemesinin onayıyla sonuçlandı. Korsan site engelleme müdahalelerinin etkinliği üzerine yapılan araştırmalar sınırlıdır, ancak genel olarak, önlemlerin mükemmel olmaktan uzak olsa da etkili olduğu gözlemlendi.

        Bu yaptırımın fark yaratabileceğine inanılıyor

        Özellikle, birden çok site aynı anda engellendiğinde, sıradan korsanları durdurmak konusunda etkili. Avrupa Komisyonu da bu yaptırımın fark yaratabileceğine inanıyor. Birkaç gün önce, AB yönetim organı üçüncü ülkelerde fikri mülkiyet haklarının korunması ve uygulanması hakkında iki yılda bir yayımladığı raporunu açıkladı ve bu raporda korsan site engelleme yöntemi defalarca bahsedildi. Rapor, ‘öncelikli’ olarak belirlenen, telif hakkı ve marka korumasında eksiklikleri olan ülkeleri tespit etmeyi amaçlamaktadır. Sağlanan iyileştirmelerin önümüzdeki yıllarda artmasını umuluyor.

        Sonuç olarak, Avrupa Komisyonu’nun raporu, site engelleme önleminin küresel olarak kabul edilen bir standart olduğu izlenimini veriyor. Bu tür yaptırım önlemlerini gerçekleştiremeyen ülkelerin ilerleme kaydetmesi isteniyor. Bu görüş, birçok büyük hak sahibi tarafından da paylaşılıyor. Ancak ilginç bir şekilde, EU raporunda Amerika Birleşik Devletleri bu konuda bahsedilmiyor. Amerikan hak sahipleri dünya genelinde site engelleme emirleri alırken, bu tür sorunlu engelleme önlemleri, çevrimiçi korsanlık hacminin en yüksek olduğu ülkede mevcut değil.

        ABD’nin kritik altyapısı hacker’ların hedefinde

        0

        Batılı istihbarat kurumları ve Microsoft, Çarşamba günü yaptıkları açıklamada, devlet destekli Çinli bir hacker grubunun telekomünikasyondan ulaşım merkezlerine kadar çok çeşitli ABD kritik altyapı kuruluşlarını gözetlediğini söyledi.

        Microsoft bir raporunda, casusluğun stratejik açıdan önemli Amerikan askeri üslerine ev sahipliği yapan ABD’nin Guam ada bölgesini de hedef aldığını belirterek “bu saldırıyı hafifletmek zor olabilir” dedi.

        Bilinen en büyük siber casusluk kampanyalarından biri 

        ABD'nin kritik altyapısı hacker’ların hedefinde

        Çin ve ABD rutin olarak birbirleri hakkında casusluk yaparken, analistler bunun Çin’in Amerikan kritik altyapısına karşı bilinen en büyük siber casusluk kampanyalarından biri olduğunu söylüyor.

        Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mao Ning Perşembe günü yaptığı açıklamada hackleme iddialarının ABD, Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya ve İngiltere’den oluşan Five Eyes istihbarat paylaşım grubuna atıfta bulunarak bunun “kolektif bir dezenformasyon kampanyası” olduğunu söyledi.

        Mao, kampanyanın ABD tarafından jeopolitik nedenlerle başlatıldığını ve Microsoft analistlerinin raporunun ABD hükümetinin dezenformasyon kanallarını devlet kurumlarının ötesine genişlettiğini gösterdiğini söyledi.

        Pekin’deki olağan basın brifinginde “Ancak hangi farklı yöntemler kullanılırsa kullanılsın, bunların hiçbiri ABD’nin bilgisayar korsanlığı imparatorluğu olduğu gerçeğini değiştiremez” dedi.

        Gözetlemeden kaç kuruluşun etkilendiği hemen belli olmadı ancak ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA), ihlalleri tespit etmek için Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya ve İngiltere’nin yanı sıra ABD Federal Soruşturma Bürosu’nun da aralarında bulunduğu ortaklarla birlikte çalıştığını söyledi. Kanada, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda da bilgisayar korsanları tarafından hedef alınabilecekleri konusunda uyarıda bulundu.

        Arc HireAI, yazılım geliştiricileri bulmayı kolaylaştırıyor

        0

        Uzaktan iş pozisyonları arayan yazılım geliştiricileri için özel olarak oluşturulmuş bir iş platformu olan Arc, HireAI ile işe alım sürecini kolaylaştırmayı hedefliyor. OpenAI’nın GPT-4’ü ile desteklenen HireAI, Arc’taki 250.000 geliştirici arasından doğru adayları bulmaya imkan veriyor. Bu, özgeçmiş elemesi ve toplu iletişim gibi süreçleri içeriyor.

        HireAI‘yı kullanmak için şirketler iş açıklamalarını yükledikten sonra her eşlemeyle tercihlerini geliştirerek şirketlere daha doğru sonuçlar sunan bir aday listesi sağlıyor.

        Yazılım geliştiriciler için bir uzaktan öğrenme platformu olan Codementor’u da başlatan Arc’ın kurucusu ve CEO’su Weiting Liu, “Arc’ın 2019’daki lansmanından bu yana, sayısız işe alım yöneticisinin ve işe alma görevlisinin, doğru adayları bulmak için yüzlerce özgeçmişi incelemek ve manuel olarak ulaşmak için geçen süre konusunda hayal kırıklığına uğradığını gördük” diyor.

        HireAI’dan önce Arc’i kullanan şirketler, detaylı bir iş formunu doldurarak iş gereksinimlerini göndermek zorundaydı. Arc, kendi makine öğrenme algoritmasını kullanarak en iyi adayları bulurdu veya adaylar kendileri pozisyonlara başvururdu. Platformun işe alım uzmanları, müşterilerinin gözden geçirmesi için adayları daha da özenle seçerdi. İşverenlerin isteğine bağlı olarak kullanılabilen HireAI, AI bir işe alım uzmanıyla “konuşmalar” yoluyla iş açıklamaları oluşturarak ve anında eşleştirmeler sağlayarak işe alım sürecini otomatikleştirdi.

        AI araçları işe alım uzmanlarının yerini tamamen almak için tasarlanmadı

        HireAI gibi AI destekli araçlar, iş tanımları yazma, aday elemesi ve iletişim gibi görevleri kolaylaştırarak veya otomatikleştirerek işe alımda daha stratejik kısımlara odaklanmak için zaman kazandırıyor, diye belirtti Liu. Liu, HireAI gibi AI destekli araçların, işe alımda çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılığı teşvik edebileceğini belirtti, çünkü işe alım uzmanları adayların yaşını, etnik kökenini veya cinsiyetini en iyi eşleştirmeleri alana kadar görmüyorlar.

        “Liu, “AI araçlarının işe alım uzmanlarına atanan birçok sorumluluğu yönetebileceği, ancak tamamen insan işe alım uzmanlarının yerini almak için tasarlanmadığı” konusunda önemli bir noktayı belirtti. HireAI, Arc içinde birkaç gün önce piyasaya sürüldü ve Liu’ya göre erken veriler, şirketlerin HireAI aracılığıyla eşleştirilen geliştiricilerle mülakata çağrılma olasılıklarının iki kat daha fazla olduğunu gösteriyor.

        Yeni BMW 5 serisi sedan için geri sayım başladı

        Borusan Otomotiv‘in Türkiye distribütörü olduğu BMW, içten yanmalı ve tamamen elektrikli motor seçeneklerinin bir arada sunulduğu Yeni BMW 5 Serisi Sedan’ı tanıttı. Business sedan segmentinin öncüsü BMW 5 Serisi, elli yılı aşan model tarihindeki sekizinci nesliyle yine standartları belirlemeye hazırlanıyor. Yılın üçüncü çeyreğinde ön siparişe açılacak BMW’nin en güncel tasarım diliyle yorumlanan Yeni BMW 5 Serisi Sedan, 2023’ün son çeyreğinde Borusan Otomotiv Yetkili Satıcılarındaki yerini alacak.

        Yollara ilk çıktığı 1972 yılından bu yana sınıfının standartlarını belirleyen BMW 5 Serisi, BMW’nin ezber bozan tasarım diliyle yeniden şekillenirken, en son teknolojileriyle de geleceğe ışık tutuyor. BMW Group, Yeni BMW 5 Serisi Sedan’ı içten yanmalı motor seçeneklerinin yanında ilk defa tamamen elektrikli olarak da otomobil severlerin beğenisine sunuyor. 

        Yeniden Yorumlanan Karakteriyle Daha Sportif Daha Elegan 

        Yeni BMW 5 Serisi Sedan’ın ön tasarımı markanın imzası niteliğindeki BMW Böbrek Izgaralarının modern yorumlanmış hali ve markanın tipik dört bölümden oluşan farlarından oluşuyor. BMW Iconic Glow Aydınlatmalı Böbrek Izgaraları standart olarak sunulurken M Shadow Farlar da isteğe bağlı olarak sunuluyor.  Yeni BMW 5 Serisi Sedan’ın arkası ise L formundaki krom çıtalarla bezenmiş yere paralel olarak konumlandırılan stoplarla tamamlanıyor. 

        Cömert Yaşam Alanı ve Optimize Edilmiş Akustik Konfor

        Yeni BMW 5 Serisi Sedan’ın iç mekanı, sürücü odaklı tasarımıyla öne çıkan BMW Curved Display (Kavisli Ekran) ile misafirini karşılıyor. 12,3 inç boyutundaki bilgi ekranını 14,9 inç büyüklüğünde multimedya ekranı tamamlıyor. BMW Curved Display sayesinde otomobilin içinde yer alan fiziksel düğmeler en az seviyeye indiriliyor. 

        Yeni BMW 7 Serisi ile birlikte tanıtılan BMW Interaction Bar, Yeni BMW 5 Serisi Sedan’da da araç içi kullanıcı deneyimini bir üst sınıfa çıkarıyor. Ambiyans aydınlatmayla birlikte inovatif bir kombinasyon yaratan sistem, ön konsoldan kapı içlerine kadar uzanarak Yeni BMW 5 Serisi içinde geçirilecek süreyi daha eğlenceli kılıyor. 

        Otomobilin yeniden tasarlanan direksiyonu düz alt kısmı ve üç kollu yapısıyla öne çıkıyor. Direksiyon üzerinde yer alan düğmeler Yeni BMW 5 Serisi Sedan’da dokunmatik özelliğine sahip. Konsolun ortasında yer alan yeni vites seçici paneli arkadan aydınlatma ile araç içindeki premium havayı destekliyor. 

        Yeni BMW i5 ile Elektromobilitede Yeni Dönem 

        Yeni BMW 5 Serisi Sedan tamamen elektrikli ve mild hybrid özelliğine sahip içten yanmalı motor seçeneklerini aynı gövdede sunarak kullanıcılara seçim esnekliği sağlıyor.

        Modelin en güçlü versiyonu konumundaki Yeni BMW i5 M60 xDrive iki elektrik motoru sayesinde 601 beygir güç ve 795 Nm tork üretiyor. M Sport Boost teknolojisi sayesinde otomobilin motor torku anlık olarak 820 Nm’ye kadar çıkabiliyor. Böylelikle Yeni BMW i5 0’dan 100 km/s hızlanmasını 3.8 saniyede tamamlıyor. 

        Yeni BMW i5’in diğer tamamen elektrikli versiyonu eDrive40 ise 340 beygir güç ve 430 Nm tork üretiyor. Bu modelin 0-100 km/s hızlanması sadece 6 saniye olarak gerçekleşiyor. Yeni BMW i5 eDrive40, 582 km’ye varan bir menzile sahip olup, 200 kW DC Şarj teknolojisi ile 29 dk’da yüzde 80 batarya doluluğuna ulaşıyor. Max Range fonksiyonu sayesinde limitli güç ve hız ile konfor özelliklerini kısıtlayarak menzilini yüzde 25’e kadar artırabiliyor. 

        Yeni BMW 520d xDrive Mild Hybrid Bu Yıl Türkiye’de

        BMW 5 Serisi’nin en çok tercih edilen dizel motor seçeneği de yeni modelle birlikte güncel teknolojilerle donatılarak ürün gamında yerini alıyor. Yeni BMW 520d xDrive’da kullanılan dört silindirli 2 litre hacmindeki dizel ünite 197 beygir güç ve 400 Nm tork üretiyor. İçten yanmalı dizel motora ek olarak görev yapan mild hybrid özelliğinin destekçisi elektrikli ünite ise 11 beygir güç 25 Nm tork değeriyle dikkat çekiyor. 

        Mild hybrid özelliğine sahip dizel motorlu Yeni BMW 520d xDrive Yeni BMW 5 Serisi’nin tamamen elektrikli modeli i5 ile eş zamanlı olarak Türkiye’de Borusan Otomotiv Yetkili Satıcılarındaki yerini alacak. 1.6 lt benzinli motora sahip Yeni BMW 520i Sedan modeli ise 2024 yılında satışa sunulacak. 

        Standart Donanımlarla Premium Algı

        Şık ve sportif tasarımıyla meraklı bakışları üzerine toplayan Yeni BMW 5 Serisi Sedan ve i5, standart olarak sunduğu üst düzey donanımlarıyla da öne çıkıyor. BMW Head-Up Display, Adaptif LED Farlar, Panoramik Cam Tavan, Ön ve Arka Koltuk Isıtma, 4 bölge Otomatik Klima, 17 hoparlörlü 655 Watt ses çıkış gücüne sahip Bowers&Wilkins Ses Sistemi, Kablosuz Şarj, BMW Iconic Glow Böbrek Izgaraları, Kristal İç Tasarım Ögeleri, Park Asistanı Plus, Sürüş Asistanı Professional, BMW Gesture Control ve Arka Cam Perdeleri Yeni BMW i5 modelinin standart donanımları arasında yer alıyor.

        Picus Security, tehdit algılama yöntemini otomatikleştiriyor

        San Francisco’da gerçekleşen RSA Konferansı 2023’te yer alan Picus, Continuous Threat Exposure Management Solution çözümünü geliştirdiğini duyurdu.

        Siber İhlal ve Atak Simülasyonu (BAS) alanının kurucusu olan Picus Security, CISO’ların “Siber riskimiz nedir?” sorusuna daha iyi yanıt vermelerine yardımcı olmak için Continuous Threat Exposure Management (CTEM) çözümünü geliştirdiğini duyurdu.

        Şirketin yeni çözümleri olan Picus Cyber Asset Attack Surface Management (CAASM) ve Picus Cloud Security Posture Management (CSPM) tehditlere karşı daha bütüncül bir bakış açısı sunarak kurumların daha iyi bir izlenebilirlik kazanmalarına yardımcı oluyor. Böylece güvenlik ekipleri, otomatik ve kullanımı kolay tek bir CTEM çözümüyle gerçek dünyadaki tehditleri simüle edebiliyor, bilinmeyen varlıkları keşfedebiliyor, yanlış yapılandırmaları belirleyebiliyor ve mevcut yatırımlarının performansını en üst düzeye çıkarabiliyor. 

        “Tehdit algılama yönetimini giderek daha fazla otomatikleştirerek, güvenlik ekiplerinin daha iyi güvenlik sonuçları elde etmelerine yardımcı oluyoruz” diyen Picus Security CTO’su ve Kurucu Ortağı Volkan Ertürk şöyle konuştu: “Yeni CAASM ve CSPM çözümlerimiz, geçen yıl duyurduğumuz, güvenlik ekiplerinin potansiyel saldırı yollarını otomatik olarak belirleyip ortadan kaldırmalarını ve tespit kurallarını optimize etmelerini sağlayan Picus Platformu’ndaki donanım iyileştirmelerinin daha da geliştirilmesiyle oluşturuldu.”

        Picus Bütüncül Güvenlik Doğrulama Platformu’nın iki yeni özelliği şöyle: 

        Cyber Asset Attack Surface Management (CAASM), risk altındaki ve uyumlu olmayan varlıkları, uygulamaları ve kullanıcıları belirlemek için güvenlik ekiplerine ihtiyaç duydukları gerçek zamanlı bilgileri vermek üzere iç ağlardaki siber varlık verilerini bir araya getirir.

        Cloud Security Posture Management (CSPM), bulut iş yüklerindeki kritik hatalı konfigürasyonları tanımlar ve saldırıların potansiyel etkisini ölçebilmeleri ve risklerini azaltabilmeleri için güvenlik ekiplerine yetki yükseltme senaryolarını simüle etme imkanı verir.

        Şirketler, Picus Platformunun tüm fonksiyonlarından yararlanmak için, iş riskini azaltmaya yönelik pragmatik ve kanıta dayalı bir yaklaşım olan CTEM programını kolayca uygulayabilirler. 

        Gartner, ‘2026 yılına kadar, sürekli tehdit açığa çıkarma yönetimi programı aracılığıyla güvenlik yatırımlarına öncelik veren kuruluşların üçte iki oranında daha az ihlale maruz kalacağını’ öngörüyor.

        “Güvenlik profesyonelleri, riski ölçmek ve bilinçli kararlar almak için gerçek zamanlı verilere ihtiyaç duyuyor,” diyen Picus Security CEO’su ve Kurucu Ortağı Alper Memiş sözlerini şöyle sürdürdü: “Picus Platformuna eklediğimiz yeni özellikler, müşterilerimize siber riskin bütünsel bir resmini sunuyor ve tehditlere maruz kalma risklerini sürekli olarak ölçmek ve bu riskleri azaltmak için ihtiyaç duydukları bilgileri sağlıyor.” 

        Beyin-bilgisayar arayüzü felçlileri tekrar yürütüyor

        0

        Bir bisiklet kazası sonucunda bacaklarını kullanamaz hale gelen Gert-Jan Oskam, omuriliği ile beyin arasındaki bağı yeniden kuran küçük implantlar sayesinde artık yaklaşık 100 metre yürüyebiliyor. Bir basın toplantısında konuşan Oskam, evde boya yapmak için ayağa kalkabildiğini ve dışarıda arkadaşlarıyla bir bira içmek için barda ayağa kalkabildiğini söyledi. Oskam bunu, zihin okuyan implantlarına borçlu. Oksam’ın bu başarısını sağlayan şey, beyin-bilgisayar arayüzü (BCI) adı verilen bir teknoloji. 

        Zihin okuyan bir beyin implantı

        Oksam, yürümeyi düşünürken kendi omurgasını hareket ettiriyor, zihnini ve bacaklarını birbirine bağlayan temel bağı güçlendirerek yeniden yürümeyi öğreniyor. İsviçre’deki NeuroRestore araştırma ve tedavi merkezinde tedavi gören Oskam’ın sistemine “dijital köprü” deniyor. Kafatasının içine yerleştirilen cerrahi implantlar, düşüncelerini giydiği bir antenli kulaklığa gönderiyor. Bu fikirler daha sonra sırt çantasında işleniyor ve düşüncelerini harekete dönüştürerek omurilik simülasyonuyla gerçekleşiyor.

        BCI (beyin-bilgisayar arayüzü) sayesinde Oskam’ın hareketleri, diğer dış omurilik simülasyonlarına kıyasla daha insana benzer ve daha az robotik hale geldi. Ancak bu sistem herkesin kolayca deneyebileceği bir şey değil. Beyin cerrahisinin yanı sıra, bu tür bir BCI sisteminin bir kişinin benzersiz düşünce süreçlerine kalibre edilmesi için uzun süren bir eğitim gerektiriyor.

        NeuroRestore‘un araştırmasını ticarileştirmek için çalışan Onward şirketinin CEO’su Dave Marver, önümüzdeki 18 ay boyunca dört benzer sistemle beraber Oskam’ın tedavisine devam etmeyi planladıklarını söylüyor. İki kişide omurilik yaralanması bulunurken, diğer ikisi ellerini ve kollarını tekrar hareket ettirmeyi umuyor. BCI teknolojisini klavye veya bilgisayar fareleri gibi şeyleri kontrol etmek için kullanan diğer şirketlerin aksine, Oskam’ın üzerinde kullanılan sistemi daha gelişmiş ve daha doğal bir yürüyüş sağlamaktadır. Elon Musk’ın Neuralink şirketi gibi diğer BCI şirketleri de henüz insanlara teknolojilerini sunmadı.