Eksim Enerji, geçtiğimiz yılın Haziran ayında gerçekleşen YEKA RES-3 yarışmaları kapsamında edindiği 6 lisans için 350 milyon dolarlık bir yatırıma hazırlanıyor. Türkiye’nin tüm bölgelerinde gerçekleştirdiği yüzde 100 yenilenebilir enerji yatırımları ile adından söz ettiren Eksim Enerji, yeni yatırımlarla sektördeki yerini güçlendirmeye devam ediyor. Ön lisansı onaylanan Amasya, Bingöl, Karaman, Mardin, Siirt ve Yozgat illerindeki rüzgâr enerji santrallerinin türbin tedarikine yönelik Nordex ile iş birliği yapacak olan Eksim Enerji, YEKA RES-3 projeleri ile toplam 260 MW büyüklüğünde bir yenilenebilir enerji kaynağını Türkiye’ye kazandırmayı hedefliyor.
Eksim Enerji, geçtiğimiz yıl Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanı – Rüzgar Enerji Santrali – 3 (YEKA RES-3) yarışmalarında kazandığı 6 lisansa yönelik projelerin hayata geçirilmesi için 350 milyon dolarlık bir yatırım yapacak. Amasya, Bingöl, Karaman, Mardin, Siirt ve Yozgat illerinde hayata geçecekrüzgâr enerji santrallerinin türbin tedarikini ise enerji platformları geliştiren dünyanın sayılı kuruluşlarından Nordex Grup sağlayacak.
Eksim Enerji’nin yeni yatırımında kullanılacak türbinler için birçok ilke de imza atılması hedefleniyor. Bu kapsamda, YEKA RES-3 projeleri için ön görülen yerlilik oranlarını sağlayacak Nordex’in ürettiği en son teknoloji rüzgâr türbinleri, düşük rüzgarlı sahalarda dahi yüksek üretim yakalamayı amaçlıyor. Yenilenebilir enerji dönüşümüne yönelik yapılan bu önemli yatırım, teknolojideki yeniliklerin ülkemize aktarılmasına ve istihdam artışına da katkı sunacak.
Eksim Enerji yurt dışı yatırımları ile büyüme trendini sürdürecek
Üretim gücünü sürdürülebilir kaynaklardan alan Eksim Enerji, sunduğu yüzde 100 yenilenebilir enerji portföyü ile rüzgâr, hidroelektrik ve güneş enerjisine odaklanıyor. Türkiye’nin her bölgesinde yatırımları bulunan firma, ülkemizde 2022 yılı içinde rüzgâr enerjisinden üretilen elektriğin yüzde 4’ünü üreterek yeşil bir dünyaya katkı sağladı. İlave kapasitelerle kurulu gücünü 2022 yılı sonunda 626 MW’a çıkaran Eksim Enerji, yenilenebilir enerji kaynaklarında kurulu olan ve projelendirilmiş toplam portföyünü 1751 MW’a yükseltti. TÜREB Raporu’na göre Eksim Enerji, 2022 yılını rüzgar enerjisinde kurulu güç sıralamasında altıncı olarak tamamladı. Türkiye’de gerçekleştirdiği yatırımlar ile önemli bir tecrübe kazanan firma, Arnavutluk ve Özbekistan gibi farklı coğrafyalarda yapılacak ihalelere de katılmaya hak kazandı.
Yenilenebilir enerji dönüşümüne yönelik teknoloji yatırımları artıyor
Son yıllarda yenilenebilir enerji dönüşümü için geliştirilen teknoloji yatırımları hızla yükseliyor. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (IRENA) “Yenilenebilir Enerji Finansmanı Küresel Görünümü 2023” raporuna göre, yenilenebilir enerji dönüşümü teknolojilerine yapılan küresel yatırım miktarı geçen yıl, bir önceki yıla oranla yüzde 19 artarak 1,3 trilyon dolara çıktı.
Hollanda parlamentosunun başkanı olan Vera Bergkamp, Çarşamba günü Twitter’a çağrıda bulunarak ülkenin milletvekilleri hakkında sosyal medya platformunda yayınlanan tehditlerin durdurulması için harekete geçmesini istedi.
Vera Bergkamp, Amerikan şirketinin Küresel İlişkiler departmanına gönderdiği bir mektubu kamuoyuna açıkladı ve “derin endişe” duyduğunu belirtti. Mektupta, milletvekilleri hedef alarak ölüm tehditleri içeren “şiddet ve hatta cinayet çağrıları” içeren son tweetlere dikkat çekildi. Bergkamp, “Bu muhtemelen Hollanda ceza hukuku kapsamında cezalandırılabilir,” diye tweet attı.
Hollanda’nın anti-İslam Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders, Twitter’da ölüm tehditlerinin sıkça hedefi oldu ve bu durum on yılı aşkın bir süredir devam ediyor.
Milyarder Elon Musk, Ekim 2022’de Twitter’ı satın aldı ve hızla içerik moderasyonundan sorumlu bazı personeli, daha otomatik sistemlere yönelik olarak işten çıkardı.
Kendini “ifade özgürlüğü mutlakçısı” olarak tanımlayan Musk, Twitter’ı, platformun nefret ve ayrılıkçılığın bir yankı odasına dönüşmesini önlemek amacıyla satın aldığını belirtmişti. “Biliyorum ki Twitter, toksik ve yasa dışı içeriği en aza indirmek için yoğun bir şekilde çalışıyor,” diyen Bergkamp, “Bununla birlikte, ifade özgürlüğümüzü korumak amacıyla bu soruna derhal çözüm bulmanızı talep ediyorum.” diyor.
Parlamento üyesi olmasa da, Hollanda’nın merkez sol D-66 Partisi’nden Maliye Bakanı Sigrid Kaag da çevrimiçi ve çevrimdışı tehditlere maruz kalmıştı. Geçtiğimiz hafta, Kaag, bu durumdan dolayı politikadan çekilmeyi düşünebileceğini belirtmiş ve bunun üzerine ulusal bir tartışma başlamıştı.
Hyundai, elektrifikasyonda hedeflediği liderliğe ulaşmak için Amerika’da bir pil fabrikası kuruyor. LG Energy ile ortak girişim çerçevesinde kurulacak fabrikanın yatırımı ise 4.3 milyar doların üzerinde. Yüzde 50’şer ortak hisseyle yönetilecek fabrika, 2025 yılında hizmete başlayacak.
Hyundai Motor Grubu ve LG Energy Solution (LGES), Amerika’da EV pil hücresi üretimi için ortak bir girişimin imzasını attı. Hyundai Motor Grubu ve LGES, elektrikli otomobillerin pillerini üretmek ve grubun Kuzey Amerika’daki elektrifikasyon stratejisini daha da hızlandırmak için fabrikaya çok fazla önem veriyor.
Yeni fabrika için 4,3 milyar doların üzerinde bir yatırım yapan ortaklar, yüzde 50’şer eşit hisseye sahip olacak. Yeni ortak girişimin yıllık üretim kapasitesi 30 GWh olup, yılda 300.000 adet EV üretimini destekleyebilecek. Tesis, şu anda yapım aşamasında olan Hyundai Motor Grubu Metaplant America’nın yanında yani Georgia, Bryan County’de kurulu olacak. Fabrika, en erken 2025 yılı sonunda pil üretimine başlamayı planlıyor.
Hyundai Mobis, tesisteki hücreleri kullanarak pil paketlerini bir araya getirecek ve ardından bunları Hyundai ve Genesis EV modellerinin üretimi için grubun Amerika’daki üretim tesislerine tedarik edecek. Yeni tesis, bölgede istikrarlı bir pil arzı oluşturmaya yardımcı olacak ve markanın Amerika pazarında artan EV talebine hızlı yanıt vermesine olanak tanıyacak.
Apple bugün, Analysis Group ekonomistleri tarafından yapılan bağımsız bir araştırmanın sonuçlarına göre, App Store ekosisteminin 2022 yılında geliştiricilere 1,1 trilyon dolarlık satış için aracılık ettiğini açıkladı. App Store, dünyanın dört bir yanındaki geliştiriciler için giderek artan çapta fırsatlar yaratmaya devam ediyor. Bu gelirin yüzde 90’ından fazlasının Apple’a herhangi bir komisyon ödenmeden yalnızca geliştiriciler ve işletmeler tarafından alınmış olması da ilgi çekici bir başka nokta.
App Store ekosisteminden para kazanmak için farklı seçenekler
App Store’daki geliştiriciler, uygulamalarından para kazanmak ve başarılı işletmeler kurmak için her zamankinden daha fazla imkana sahip. Analysis Group ekonomistleri, App Store geliştiricilerinin geçen yıl fiziksel ürün ve hizmetlerin satışından 910 milyar dolar, uygulama reklamlarından 109 milyar dolar ve dijital ürün ve hizmetler için 104 milyar dolar gelir elde ettiğini tahmin ediyor.
Apple’ın CEO’su Tim Cook, “Dünya’nın dört bir yanındaki inanılmaz geliştirici topluluğu bize sürekli daha fazla umut ve ilham veriyor” diyor. “Bu raporun da gösterdiği gibi, App Store fırsatların geliştiği canlı ve yenilikçi bir pazar yeri ve geliştiricilerin başarısına ve uygulama ekonomisinin geleceğine yatırım yapmaya her zamanki gibi kararlıyız.”
Büyümenin arkasındaki temel etkenler
Analysis Group araştırması, seyahat ve araç çağırma gibi sektörlere yönelik talepteki toparlanma ve sosyal medya ve perakende uygulamaları gibi uygulamalardaki reklam harcamalarındaki güçlü büyüme de dahil olmak üzere App Store ekosistemindeki büyümenin arkasındaki temel etkenleri daha yakından mercek altına alıyor.
Geliştirici satışları 2019 ile 2020 arasında yüzde 27; 2020 ile 2021 arasında yüzde 27; 2021 ile 2022 arasında ise yüzde 29 oranında arttı. Özellikle küçük geliştiriciler App Store’da muazzam bir başarı yakaladı ve 2020 ile 2022 yılları arasında gelirlerini yüzde 71 oranında artırarak büyük geliştiricileri geride bıraktı. Analysis Group’taki ekonomistler, bu tür büyüme oranlarının olumlu göstergeler olduğuna ve dinamizm, yenilikçilik ve rekabetle dolu gelişen bir pazarla tutarlı olduğuna inanıyor.
App Store küresel bir dağıtım platformu
App Store, Dünya’nın dört bir yanındaki Apple geliştiricilerine 175 farklı mağazada 195’ten fazla yerel ödeme yöntemini ve 44 para birimini destekleyen küresel bir dağıtım platformu sağlıyor. Ayrıca geliştiricilerin sınırların ötesindeki kullanıcılara ulaşmasını sağladı: 2022’de indirmelerin yüzde 54’ü geliştiricilerin kendi ülkeleri dışındaki mağazalarda gerçekleşti. Apple’ın yeni verilerine göre, App Store 2022 yılında dünya çapında 650 milyondan fazla ortalama haftalık ziyaretçi çekti. Ve kullanıcılar 2022’de her hafta sırasıyla ortalama 747 milyondan fazla yeni ve 1,5 milyardan tekrar uygulama indirdi.
Farklı uygulama kategorilerinde güçlü büyüme
Analysis Group ekonomistleri tarafından bugün erken saatlerde yayınlanan “Apple’ın App Store Ekosisteminin Devam Eden Büyümesi ve Esnekliği” başlıklı yeni çalışma, geliştiricilerin App Store’daki büyümesine işaret eden geniş bir ekonomik veri yelpazesinden yararlanıyor. Çalışma, geliştiricilerin App Store tarafından kolaylaştırılan faturalandırma ve satışlarının ardından etkinliğin farklı kategorilerde arttığını ortaya koyuyor.
Örneğin, Dünya’nın birçok yerinde kısıtlamalar hafifledikçe, seyahat ve araç çağırma gibi uygulama kategorilerinde talep önemli ölçüde toparlandı. iOS uygulamaları üzerinden yapılan seyahat satışları 2022 yılında yüzde 84 oranında artarken, araç çağırma uygulamalarının satışlarında da yüzde 45’lik bir artış görüldü.
Gıda ve market satışları da en hızlı büyüyen uygulama kategorileri arasında yer aldı. 2019’dan bu yana, iOS uygulaması tabanlı yemek teslimatı ve teslim alma satışları iki kattan fazla, market satışları ise üç kattan fazla arttı. Buna ek olarak, kurumsal uygulamalar son birkaç yılda dünyanın dört bir yanındaki şirketler arasında popülerliğini artırdı. Bu uygulamalar, 2022 yılında Analysis Group’un faturalama ve satış tahminlerinde en hızlı büyüyen dijital mal ve hizmet kategorilerinden birini temsil ediyor. Dijital ürün ve hizmetlerdeki en yüksek büyüme, son yıllarda yaratıcı ekonomi gibi önemli trendlerin ortaya çıkması ve bu alanı destekleyen uygulamaların öne çıkması nedeniyle uygulama tabanlı eğlence kategorisinde görülüyor.
App Store 15 yaşında
App Store, 2008’deki lansmanından bu yana geçen on beş yıldan bu yana geliştiricilere sürekli daha çok fırsat, Apple kullanıcılarına da hayatlarını zenginleştiren daha fazla uygulama sunuyor. Bu başarının itici gücü, Apple’ın uygulama ekonomisinin geleceğine yatırım yapmaya devam etmesi. Kullanıcılar için güvenli ve güvenilir bir pazar yeri ve geliştiricilerin harika uygulamalar yapmasına yardımcı olan güçlü araçlar sunan App Store, küresel uygulama yaratıcıları için inanılmaz bir ekonomik fırsat yaratıyor.
Toplamda, iOS geliştiricileri 2008’den 2022’ye kadar App Store’dan 320 milyar dolardan fazla para kazandı. Analysis Group araştırması, iOS kullanıcılarının 2008’den 2022’ye kadar 370 milyardan fazla kez uygulama indirdiğini ortaya koydu. Ve bugün App Store’da, 2008’in sonunda bulunan binlerce uygulamaya kıyasla 123 kattan fazla (yaklaşık 1,8 milyon) uygulama bulunuyor.
Günümüzün geliştiricileri ayrıca, uygulama içi satın alma ve abonelikler; 40’tan fazla SDK ve 250.000 API dahil olmak üzere daha fazla geliştirici aracı ve Apple’ın Geliştirici Akademileri, Girişimci Kampı ve kodlama ve iş geliştirme becerilerini öğreten diğer programlar gibi eğitim kaynakları dahil olmak üzere işlerinden para kazanmak için daha fazla seçeneğe sahip.
App Store’un teknolojileri ve hizmetleri, fiziksel ürünler ve hizmetler satan geliştiriciler de dahil olmak üzere çok çeşitli uygulama işletmelerini destekliyor. Buna Apple Pay ile entegrasyon, Face ID ve Touch ID ile biyometrik kimlik doğrulama, hesap güvenliği ve geliştiricilerin Apple kullanıcılarıyla güvenli bir şekilde bağlantı kurmasına yardımcı olan diğer teknolojiler de dahil.
App Store ayrıca Apple’ın titiz Uygulama İnceleme süreci ve sağlam gizlilik ve güvenlik korumaları sayesinde kullanıcılar için güvenli ve güvenilir bir pazar yeri olmaya devam etti. App Store 2022 yılında 2 milyar dolardan fazla hileli işlemi engelledi ve 1,7 milyon uygulama gönderimini gizlilik, güvenlik ve kalite standartlarını karşılamadığı için reddetti. Uygulama İzleme Şeffaflığı ve Gizlilik Etiketleri gibi son yenilikler, kullanıcıların uygulamalarının verilerini nasıl kullandığı konusunda daha da fazla bilgi sahibi olmalarını sağlıyor.
Global yapay zeka pazarının, 2027’ye kadar 407 milyar dolara kadar sıçrayış yaşayacağı öngörülüyor. 2022 yılındaki yaklaşık 87 milyar dolarlık gelirinden sonra gelecek için öngörülen sayılar, yapay zeka teknolojilerinin ciddi büyüme potansiyeli olduğunu yansıtıyor. Bu pastadan payını almaya çalışan tüm sektörlerin yanı sıra, uzun yıllardır AI araçlarını müşterilerinde kullandığını belirten Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, ambalaj tasarımı sektörü için yapay zekanın avantajlarını ve dezavantajlarını anlatıyor.
Yapay zeka teknolojileri, sağladığı kolaylıklar ile hemen her sektörde kendini göstermeye başlıyor. MarketsandMarkets’in verilerine göre 2027 yılına kadar 407 milyar dolara ulaşacağı belirtilen yapay zeka endüstrisi, şirketlerin ve çalışanların operasyonlarına etkisiyle hızlı bir büyümede gibi görünüyor. Özellikle zanaat tarafı da yadsınamayacak tasarım sektörü için faydaları açıkça ortaya konulan bu teknolojiler, kimileri için hala belirsiz bir noktada. Yapay zekanın tasarımcıların işlerini büyük oranda hızlandırdığını ve zanaati neredeyse mükemmelleştirdiğini belirten Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, tüketici verilerini analiz etme gibi büyük avantajlarının yanı sıra yaratıcılık ve insan girdisine duyduğu ihtiyaç gibi zorluklarının olduğunu da söylüyor.
Daha sezgisel ve daha verimli analizler için büyük fırsat
Ambalaj tasarımında yapay zeka teknolojilerini kullanmanın en önemli avantajlarından biri, tüketici verilerini analiz etme yeteneğinden geliyor. Ambalaj tasarımlarında da benzer şekilde tüketici tercihlerini göz izleme testleri gibi yapay zeka destekli teknolojilerle araştırarak özellikle satışlarda ivmeler yakalanabiliyor. Uzun yıllardır projelerinde yapay zeka teknolojilerini farklı amaçlarla kullanan ve “Bir tasarım sürecinde artık sıfır noktasından başlamamız gerekmiyor.” cümlelerini kullanan Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik, “Harcadığımız zamanı azaltırken üst düzey görevlere odaklanabiliyor, daha yaratıcı çözümler sunabiliyoruz. Böylece işlerimizi hem daha verimli hem de daha sezgisel hale getirebiliyoruz.” yorumlarında bulunuyor.
İnsana özgü deneyimler olmadan yapay zekanın varoluşu tehdit sayılamaz
Yapay zeka teknolojilerinde ön plana çıkan en önemli eksiklik, insana dair içgörü ve yaratıcılık olarak görülüyor. Yapay zeka algoritmalarının tasarım alternatifleri üretebilmesi, insanların hayattan edindiği deneyimlerinden gelen yaratıcı düşüncelerinin ve uzmanlıklarının yerini aldığı anlamına gelmiyor. Tam da bu nedenle tasarımcılar, yapay zeka tarafından üretilen projeleri geliştirmek, daha da önemlisi özgünleştirmek için bilgilerini ve yaratıcılıklarını kullanarak ambalaj tasarımında önemli bir rol oynamaya devam ediyor. Tasarist Yaratıcı Direktörü Musa Çelik özellikle bu noktaya değinerek “Yapay zekanın insanların bilgi birikimleri sayesinde ortaya koyduğu tasarımlarını tehdit edebilecek bir konumlanmasından bahsetmek pek mümkün değil. Tasarımcılar için yapay zeka, yaratıcı tasarım sürecinde yalnızca çok gelişmiş bir araçtan ibaret. Mesleğinde bu gelişmiş aracı doğru kullananlar zaman ve emek konusunda ciddi faydalar sağlamanın yanı sıra fark yaratabilir. Bu araçları kullanmak artık çağın en büyük gerekliliği haline geldi diyebilirim.” sözlerini kullanıyor.
Fintek hizmetleri platformu Colendi’nin sigorta alanında çözümler sunan iştiraki olan Colendi Sigorta Acenteliği A.Ş. (Colendi Sigorta), EasyCep müşterilerine AXA Sigorta iş birliği ile cep telefonu sigortası sunuyor. Colendi Sigorta entegrasyonu ile EasyCep mağaza ya da internet sitesinden yenilenmiş telefon tercih eden müşteriler, artık cihazının sigortasını da alışverişine kolayca dahil edebiliyor. Üstelik tüketiciler, tam kapsamlı veya ekran koruma paketlerinden dilediklerini telefonlarıyla birlikte peşin fiyatına 12 taksit ile satın alabiliyor.
Günümüzde teknolojinin dokunduğu her alanda olduğu gibi finansal ürünlerde de artık sektörel iş birlikleri yaşanıyor. Fintek (finansal teknoloji) platformu Colendi, gömülü sigorta alanında yenilikçi çözümler sunan iştiraki Colendi Sigorta Acenteliği A.Ş.’yi (Colendi Sigorta) kurarak operasyonlarına geçtiğimiz sene başlamıştı. Colendi Sigorta, yenilenmiş telefon pazarının önemli oyuncularından EasyCep’in müşterileri için AXA Sigorta iş birliği ile özel sigorta paketleri geliştirdi. Cihazlarını kullanırken de müşterilerinin yanında olup güven vermek isteyen EasyCep, müşterilerine EasyCare sigorta paketlerini sunarak güçlü bir elektronik perakendecisi olmanın da ötesine geçiyor.
EasyCare ile telefonlar koruma altında
Colendi Sigorta’nın EasyCep müşterilerine özel geliştirdiği EasyCare Sigorta altyapısı ile kullanıcılar, telefonlarını olabilecek risklere karşı ekstra bir ödeme veya zahmete girmeden kolayca sigortalatabiliyor. EasyCep’in yenilenmiş telefonlarından satın almak isteyen kullanıcılar, internet sitesine gömülü sigorta seçeneği ile sepetine ekran kırılma veya tüm hasarları kapsayan sigorta paketini ekleyebilirken, EasyCep mağazalarını ziyaret eden tüketiciler de telefonları ile birlikte diledikleri koruma paketlerinden istediğini satın alabiliyor.
Tüketicilere yenilikçi ve pürüzsüz bir sigorta deneyimi
Colendi Sigorta Müdürü Buğra Karamanoğlu, EasyCare entegrasyonuna ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “EasyCep ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği tüketicilere yenilikçi ve pürüzsüz sigorta deneyimi sunuyor. Sağladığımız gömülü sigorta ürünleri, iş birliği yaptığımız kurumların kendi müşterilerine sundukları deneyimi ve değeri artırma olanağı tanıyor. Doğru yerde, doğru müşteri ihtiyacını karşılayacak sigorta ürünlerini kullanımı kolay bir deneyim ile sunduğunuz zaman çok hızlı karşılık bulabiliyorsunuz. Bunu EasyCep’te müşterilerin çoğunun EasyCare eklenen paketleri tercih etmesinden de görüyoruz. Bu iş birliği, gömülü sigorta hizmetleri alanında Türkiye’deki liderlik hedefimize giden yolda kabiliyetlerimizi gösteren güzel bir örnek” dedi.
Hizmetlerimizi çeşitlendirmeye önem veriyoruz
Sadece yenilenmiş telefon değil, bütünsel bir hizmet sunduklarını ifade eden EasyCep CEO’su Mehmet Akif Özdemir, “EasyCare paketleri ile artık müşterilerimizin gözünde sadece elektronik perakendecisi değil onlara bütünsel çözümler ulaştırabilen bir noktaya gelmiş olduk. Stratejimiz doğrultusunda eşine rastlanmayan şekilde müşterilerimizin ihtiyaçlarını kapsamaya ve hizmetlerimizi çeşitlendirmeye devam edeceğiz. Elektronik cihazlarıyla bağlantılı tüm finansal ihtiyaçları da karşılayan yenilikçi iş modelleri için Colendi ile kol kola ilerlemeye devam edeceğiz. Müşterilerimizin bu paketi seçme sıklığı, bize memnuniyetlerini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
İster ekran koruma ister tam koruma
Colendi Sigorta tarafından sunulan EasyCare sigorta paketleri, EasyCep’in internet sitesi ve mağazalardan olacak şekilde iki ayrı kanal üzerinden satın alınabiliyor. Tüketiciler, EasyCep’in internet sitesi üzerinden telefon satın almak istediğinde, tercih ettiği telefona özel olarak sunulan, ister ekran kırılmasına karşı ister tam koruma sağlayan seçenekleri talep ederek 1 yıl süreyle geçerli sigorta seçeneğini sepetine ekleyebiliyor.
EasyCep mağazalarını ziyaret eden tüketiciler ise, yenilenmiş telefon almasalar bile mevcut telefonları için EasyCare paketi alabiliyorlar. Tam Kapsamlı EasyCare paketi, kullanıcının telefonununu ekran kırılmasının yanı sıra, sıvı teması, voltaj değişikliği, çalınma, kaza sonucu oluşan hasarlar ve hatalı aksesuar kullanımına karşı koruma altına alıyor.
Tüketiciler, sigorta ödemelerini ayrıca yapmak zorunda kalmadan, telefon alışverişleriyle birlikte gerçekleştirebiliyor. Üstelik kredi kartına peşin fiyatına 12 taksit imkânı hem telefonlar için hem de sigorta için devam ediyor.
Apple tedarikçisi Foxconn, dünyanın en büyük iPhone fabrikası için yeni bir modelin piyasaya sürülmesi öncesinde işçi bulma çabalarını hızlandırdı. Çin’in Zhengzhou şehrindeki tesisinde, yeni işçilere en az 90 gün boyunca çalışmaları durumunda 3,000 yuan (424 dolar; 343 pound) kadar bonus ödemesi yapılacağını duyurdu. Ayrıca, mevcut çalışanların başarılı bir şekilde bir arkadaş veya aile üyesini işe yönlendirmesi halinde ödül alabilecekleri belirtti.
Foxconn Eylül ayında piyasaya sürülmesi beklenen iPhone 15 için hazırlık yapıyor
Popüler Çinli mesajlaşma uygulaması WeChat’te paylaştığı bir gönderiye göre, Foxconn, yeni bir işçi yönlendiren çalışanlara, kişinin şirkette bir ay çalışması durumunda 500 yuan ödeme yapacağını belirtti. Bu, Tayvan merkezli üreticinin devasa fabrikası olan iPhone Şehri’nde çalışanların faydalarını geliştirme çabalarının en son adım.
iPhone üreticisi, talebin azalması nedeniyle gelir kaybına uğradı. Geçtiğimiz yıl, Covid kısıtlamaları ve ödenmemiş maaş iddiaları nedeniyle yüzlerce işçi, Zhengzhou’daki tesis önünde protesto düzenledi. Ekim ayında çevrimiçi paylaşılan videolar, Foxconn fabrikasının bir koronavirüs salgını nedeniyle kapatılmasının ardından insanların çitlerin üzerinden atladığını göstermişti.
Kasım ayında, Çin yetkilileri Zhengzhou’daki bölgeyi karantina altına aldıktan sonra Apple, iPhone 14 sevkiyatlarının gecikeceğini duyurdu. Daha sonra iPhone üreticisi, daha yüksek bonuslar vaat ederek yeni işçileri işe aldı. Ancak bir işçi, sözleşmelerin değiştirildiğini ve “vaat edilen yardımı alamadıklarını” belirtti, yiyeceksiz karantinaya alındıklarını da ekledi. Foxconn ise yanıt olarak, “kaydolma sürecinde bir teknik hata meydana geldiğini” ve yeni işe alınanların maaşlarının “resmi işe alım ilanlarında belirtildiği gibi” olduğunu belirtti.
Yeni Zelanda Sivil Havacılık Kurumu, Auckland Uluslararası Havalimanı’ndan uluslararası uçuşlara çıkan yolcuların tartılmalarını istiyor. Bu program, Air New Zealand tarafından “yolcu ağırlık anketi” olarak adlandırılıyor ve uçakların ağırlık yükünü ve dağılımını belirlemek için veri toplama amacı güdüyor.
Air New Zealand’den yük kontrolü uzmanı Alastair James, “Uçağa giren her şeyi tartıyoruz – kargodan uçaktaki yemeklere, bagajların yer altındaki yüküne kadar” diyor. Yolcu, mürettebat ve kabin çantaları için ortalama ağırlıklar kullanılırken, yolcuların gerçek ağırlıklarını belirlemek için bu anketin gerekli olduğunu söylüyor.
Ancak ağırlık kişisel bir konu olduğundan herkes bunu belirtmek istemeyebiliyor. Bu nedenle, Air New Zealand, bireylerin gizliliğini korumak için verilerin anonim olarak işlendiğini belirtiyor. Yolcular, uçuşları için check-in yaptıklarında dijital bir tartıya çıkmaları isteniyor. Yolcuların ağırlık bilgileri anket için kaydedilse de ekranda görünmüyor.
Air New Zealand’in yaptığı açıklamada, “Tartıya çıkmak bazı insanlar için korkutucu olabilir. Müşterilerimize herhangi bir görüntüleme olmadığını temin ederiz. Hiç kimse ağırlığınızı göremez, hatta biz bile göremeyiz” deniliyor.
Bu, Air New Zealand’in yolcuları uçuşa binmeden önce tartılmalarını istediği ilk kez değil. Daha önce yurtiçi yolcular da benzer bir ankete katılmıştı. Ancak uluslararası yolcular için planlanan anket, COVID-19 salgını nedeniyle ertelenmişti.
Beynex’in 4 milyon euro şirket değerlemesi üzerinden gerçekleşen yatırım turuna Startup Wise Guys VC fonunun yanında Kıvanç Ünal, Francesco Tarantino, Devrim Melek gibi tanınan melek yatırımcılar da katıldı
Bilişsel sağlık; insanların ne kadar iyi öğrenebildiğini, düşünebildiğini ve hatırlayabildiğini belirleyen en kritik faktör, dolayısıyla beyin sağlığındaki en önemli parametrelerden biri. Yaşlanan nüfuslar ve sağlıksız yaşam tarzları nedeni ile bilişsel düşüş, günümüzün en büyük halk sağlığı sorunlarından biri haline geldi. Bilişsel gerilemenin en yaygın sonucu olan Demans vakaları bu doğrultuda hızlanarak artıyor ve her yıl dünya genelinde 10 milyon yeni demans vakası ortaya çıkıyor.
Çözüm ise bilişsel sağlığa odaklanmış, insanlara gündelik tempo ve rutinlerine uyabilecek şekilde destekleyici ve bilime dayalı yönlendirmeler sağlamakta yatıyor. Bilimsel araştırmalara göre dünya çapındaki demans vakalarının %40’ının, yaşam tercihlerinde değişiklikler yapılarak engellenmesi mümkün. Beynex demans konusundaki en kritik 5 faktör olan; Fiziksel Aktivite, Beyin Stimulasyonu, Besin Tercihleri, Uyku Kalitesi ve Mental Sağlık alanlarında, kullanıcılara kendi gündelik rutinlerine katabilecekleri yönlendirmeleri makina öğrenimi bazlı algoritmalar ile sunuyor. Beynex ekibi tarafından geliştirilen algoritmalar ve uygulama içerisinde bulunan oyunlaştırılmış bilişsel değerlendirme testleri sayesinde sürekli olarak bu yönlendirmelerin kullanılan üzerindeki etkinliği ölçümlenerek yönlendirmeleri iyileştiriyor ve kişiselleştiriyor.
Beynex girişimi, kullanılan algoritmaların geliştirilmesine 2014 yılında başlanmış olup, 2020 yılında ticarileşti ve bir startup olarak faaliyetlerine başladı. Türker Şahiner, Sarp Akgönül, Enis Hisarlı, Tolga Atam, Emre Şahiner, Oğulcan Bagatır ve Emre Gürkan tarafından kurulan Beynex, şu an 10 kişilik ekibiyle çalışmalarını sürdürüyor. Beynex girişimi başta Kuzey Amerika olmak üzere, Avrupa ve Avustralya pazarlarını hedefliyor. Beynex girişiminin hedef müşteri kitlesi, orta yaşlılar (50 yaş üzeri) ve beyaz yakalılar olmak üzere iki ana gruba ayrılıyor.
Henüz herhangi bir pazarlama aktivitesinde bulunmamasına rağmen Beynex girişimi, 60’dan fazla ülkeden 50.000’i aşkın kayıtlı kullanıcısı ile ürün geliştirme ve büyüme süreçlerini devam ettirmektedir. 4 milyon euro şirket değerlemesi üzerinden gerçekleşen yatırım turuna Startup Wise Guys VC fonunun yanında Kıvanç Ünal, Francesco Tarantino, Devrim Melek gibi tanınan melek yatırımcılar da katıldı.
Aldıkları yeni yatırımı teknoloji geliştirme, pazarlama ve global büyüme alanlarında kullanmayı planlayan Beynex ekibinden Sarp Akgönül, aldıkları yatırımla ilgili olarak şunları ekledi. “Bu yatırım, inovatif çözümümüzü daha fazla bireye sunma ve toplumu bilişsel sağlığın önemi konusunda bilinçlendirme kararlılığımızı güçlendiriyor. Yatırımcılarımızın bize olan inancı ve desteği için minnettarız. Ekibimiz ve değerli ortaklarımızla birlikte, kullanıcılarımızın yaşamları üzerinde kalıcı bir etki yaratma konusunda kendimize güveniyoruz.” Beynex girişimine gerçekleştirdikleri yatırımla ilgili olarak Startup Wise Guys Ortağı Günce Önür de “Beynex ekibinin tecrübesine ve oluşturdukları vizyona güvenimiz çok. Ortalama insan ömrünün uzamasıyla birlikte, özellikle yaşı ileri bireylerin iyi durum hali hem devletlerin hem de bireylerin gündeminde olan bir konu. Beynex girişiminin çok doğru bir zamanda henüz yeni yükselen bir trend üzerine güçlü bir şirket inşa ettiklerini görüyoruz” şeklinde konuştu.
Dijital kimlik doğrulama (IDV) şirketi OCR Labs, evriminin yeni aşamasına başladı. İsmini IDVerse olarak değiştiren şirket, kullanıcılarının müşterileriyle etkileşim kurma şekillerini geliştirmelerine olanak tanıyan sorunsuz ve ölçeklenebilir Kimlik Doğrulama çözümleri sunuyor. Şirketin isminden OCR (Optik Karakter Tanıma) teriminin çıkartılması, OCR Labs’in Avustralya’da faaliyet göstermeye başladığı 2014’ten bu yana kimlik tanıma alanının ne kadar değiştiğini gösteriyor. Gelişen yapay zeka ve sentetik araçların artmasıyla sahtecilik girişimleri gelişirken şirket de ürünlerini geliştirdi.
Yeni isim ve marka “kimlik” ve “evren” anlamına gelen “identity” ve “universe” kelimeleriyle “çok yönlü” ve “çeşitli” anlamına gelen “versatile” ve “diverse” kelimelerini bir araya getiriyor. Böylece şirketin kimlik doğrulama alanındaki kapsamlı ve evrensel bir yaklaşım taahhüdünün altını çiziyor. IDVerse ismi aynı zamanda şirketin kimlik doğrulama platformlarında ve ürünlerinde Zero Bias AI™’ın önemine de işaret ediyor. İnsanlığa öncelik veren ve teknolojiyi merkeze yerleştiren yaklaşımıyla IDVerse, canlılık teknolojisi olarak bilinen biyometrik doğrulama, kimlik belgesi doğrulama, veri doğrulama, video üzerinden müşteri tanıma, yaş doğrulaması ve yeniden kimlik doğrulama gibi alanlarda kapsamlı bir tescilli çözümler paketi sunuyor.
Yapay zekadan güç alan IDVerse sorunsuz bir kullanıcı deneyimi sağlarken kullanıcıları kimlik sahtekarlığından koruyarak organik olarak öğrenme imkanı bulunuyor. Kimlik doğrulama yükünü ortadan kaldırarak müşterilerinin uyumluluk ve operasyonel genel giderler olmadan işlerini ölçeklendirmeye odaklanmalarını sağlıyor.
OCR Labs CEO’su John Myers, IDVerse değişikliği ile ilgili şunları söylüyor: “OCR Labs ile kimlik doğrulama çözümünü sıfırdan geliştirmek için yola çıkmıştık. IDVerse‘ün oluşturulmasıyla birlikte Zero Bias AI™ ile kullanıcıların doğrulama işlemlerini zahmetsiz hale getirmek için bir sonraki aşamaya geçmeye hazırız. Geçmişimiz, beceri ve deneyim alanlarındaki kapsayıcılığımız, kimlik doğrulamanın geleceği olan müşterilerin çevrimiçi olarak yapmak istedikleri her şey için tüm cihazlarda ve dünyanın her yerinde çalışabilen tek erişim noktasını oluşturabilmemizi sağlıyor.” OCR Labs, Güvenilir Dijital Kimlik Yapısı (Trusted Digital Identity Framework, TDIF) kapsamında Avustralya Hükümeti’nin Dijital Kimlik Sistemi dışında faaliyet göstermek üzere bir kimlik sağlayıcı olarak akredite ettiği ilk Avustralya özel şirketi olma özelliğine sahip. Ayrıca yaş doğrulama hizmetlerine yönelik API’si için Birleşik Krallık’taki ACCS’ten de akreditasyon aldı.
John Myers, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Dünyanın dijital geleceğe doğru yönelmesiyle IDVerse kimlik doğrulama alanında en evrensel, çeşitli ve güvenli çözüm haline geliyor. Biz de dijital geleceği herkes için dünyanın her yerinde ve ihtiyaç duyulan her anda güvenli ve erişilebilir hale getirmek için çalışıyoruz.” OCR Labs dünyadaki herhangi bir kimlik belgesinden bilgi çıkarabiliyor ve bunları doğrulayabiliyor. Bu bilgiler daha sonra gerçek zamanlı olarak yerel yönetim ve kredi bürosu veritabanlarına göre kontrol edilebiliyor.
Daha sonra IDVerse, belgeyi sunan kişinin hayatta ve iyi durumda olduğunu ve sunulan belgenin “canlılık” olarak da adlandırılan, belgenin gerçek sahibi olduğunu doğrulayabiliyor. Yapay zekadan güç alan bu süreç tamamen otomatik olup, işlem mekanizması olarak temsilciler/çağrı merkezlerinin kullanıldığı standart prosedürden farklılaşıyor.
OCR Labs, yeni adıyla IDVerse, kimlik doğrulamanın geleceğini aşağıdaki üç prensipten yola çıkarak oluşturmaya devam ediyor:
Çeşitlilik – Tescilli Zero Bias™ yapay zeka her bireyin yüzünün şekli ve ten renginden bağımsız olarak olduğu kişi olarak göründüğünü garanti ediyor, yüzde 99,99 güven oranı ve yüzde 0 önyargı ile tanıyor. IDVerse, güvenilir ve gerçek bir online kimlik yaratmak için bizi insan yapan şeylere daha fazla odaklanıyor.
Evrensellik – Tek bir erişim noktasına sahip tamamen belirlenen amaca yönelik çalışan yapay zeka çözümleri, kimlik doğrulama süreçlerini müşterilerin coğrafi bölgeden bağımsız olarak tüm cihazlarda çevrimiçi yapmak istedikleri her şey için dijital alana sorunsuz, güvenli bir giriş noktası haline getiriyor.
Çok Yönlülük – Yapay zekadan güç alan IDVerse, taleplere çevik bir şekilde yanıt verecek ve ihtiyaçlara uyum sağlayacak şekilde tasarlanıyor. IDVerse için ilk ve son gibi bir durum hiçbir zaman yok. Bir tehdit ortaya çıktığında kimlik tanıma zekasıyla her zaman bir adım önde kalarak karşılık vermeye ve zorlukların üstesinden gelmeye hazır.
Londra, Silikon Vadisi, New York, İstanbul ve Avustralya’nın farklı yerlerinde ofisleri bulunan şirket ve operasyonları, yeni kimliği altında aynı kalacak.
Dijital dönüşüm, sivil toplum kuruluşları (STK) dahil tüm sektörlere ulaştı. Bu kuruluşlar programları sunma ve ölçeklendirme, ilişki kurma ve ihtiyaç sahibi kitlelere hızlı yanıt verme becerilerini geliştirmek için artık teknolojiye daha bağımlı hale geldi. Bu dönüşüm STK’lar için birçok fayda sağlasa da onları siber suçlular için açık bir hedef haline getiriyor. 2023 Nonprofit Tech for Good Raporu’na göre dünya çapındaki kar amacı gütmeyen kuruluşların %27’si siber saldırıya maruz kalıyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, STK’lar için siber güvenliğin 8 temel ilkesini paylaşıyor.
Savunmasız durumdaki kişiler hakkında hassas bilgiler ve finansal veriler olmak üzere yüksek hacimli içeriklere sahip olan STK’lar, saldırıya açık olduklarından siber saldırganlar tarafından en çok hedeflenen üçüncü sektör konumundadır. Kuruluşların karşı karşıya olduğu riskler göz artarken dünya çapındaki kar amacı gütmeyen kuruluşların %27’sinin siber saldırıya maruz kaldığı görülüyor. Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard, STK’lar için siber güvenliğin 8 temel ilkesini paylaşıyor.
1. Güvenlik politikaları: STK’ların neyi nasıl koruyacaklarını bilmeleri için siber güvenlik politikası belirlemeleri gerekiyor. Daha sonra, kuruluşun tüm süreçlerini, sistemlerini ve personelini içeren izlenecek bir dizi önlem ve prosedür geliştirebilirler. Siber güvenliğin paylaşılan bir sorumluluk olduğunu hatırlamak önemli. Bu nedenle Dijital dönüşüm sırasında siber güvenliği kuruluş kültürünün bir parçası haline getirmek için çalışanlar ve BT personeli için düzenli bilinçlendirme programları yürütmek, bu politikaların bir parçası olmalıdır.
2. Yazılım güncellemeleri: Güçlü siber güvenlik için yazılım güncellemeleri çok önemlidir. Sistemdeki güvenlik açıklarından kaynaklanan güvenlik ihlallerini önlemek için hem işletim sisteminin hem de uygulamaların güncel olduğundan ve en son yamalarla korunduğundan emin olmak gerekir.
3. Güçlü şifreler: Parolalar, kullanıcıların kimlik bilgilerini koruyan kuruluşlar için ilk güvenlik bariyeri işlevi görür. Çalışanların parolalarının güçlü ve karmaşık olduğundan emin olması, parolaları düzenli olarak değiştirmesi ve tekrarlamaktan kaçınması gerekir. Çalışan ve STK üye kimlik bilgileri için ek bir güvenlik katmanı olarak MFA’nın (çok faktörlü kimlik doğrulama) uygulanması gerekir.
4. Yedekler: Düzenli yedeklemeler, bir güvenlik ihlali durumunda verilerin kurtarılabilmesini sağlayabilir. Etkili depolama için STK’ların, gerektiğinde geri yüklemeyi kolaylaştırdığından, kritik verilerin birkaç şifrelenmiş kopyasını depolamak gibi uygun politikalar ve teknik önlemler oluşturması gerekir.
5. Eğitim ve farkındalık: Etkili insan riski yönetimi, tüm personelin siber güvenlik tehditleri konusunda eğitilmesini içerir. Bu sayede şirketler kimlik avı, sosyal mühendislik ve diğer tehditler gibi saldırıları tanıyabilir ve önleyebilir.
6. Sınırlı erişim: Bir tehdit aktörü bir STK çalışanının kimlik bilgilerini ele geçirmeyi başarırsa, ağ içinde yanal hareketlerden kaçınmak için izinleri ve sistemlere erişimi meşru bir erişim ihtiyacı olan kullanıcılarla sınırlamak en iyisidir. Çoğu yazılım sistemi, yöneticilerin yetki düzeylerini her çalışanın işlevsel rollerine göre düzenlemesine izin verir.
7. Risk değerlendirmesi: Dijital dönüşüm sırasında Sistemlerinizdeki ve süreçlerinizdeki güvenlik açıklarını belirlemek ve ele almak için düzenli siber risk değerlendirmelerine ihtiyaç var. Bu da zaaflarınızın farkında olarak siber saldırıları azaltmanızı sağlar.
8. İzleme ve izinsiz giriş tespiti: STK’lar, şüpheli veya kötü niyetli faaliyetleri tespit edebilmek ve bunlara yanıt verebilmek için sistemlerini proaktif olarak izlemelidir. Hassas verileri, sistemleri ve çalışanları korumak için güvenlik duvarları, izinsiz giriş tespit ve önleme sistemleri gibi çözümler kullanmaları gerekir.
WatchGuard’ın Firebox’ı gibi bir güvenlik duvarı kullanmak, harici, güvenilir ağ üzerindeki trafiği kontrol etmeyi mümkün kılar. Kötü amaçlı yazılımların neredeyse üçte ikisinin şifrelenmiş trafikte gizlendiği düşünülürse bu oldukça önemli bir görevdir.
Dell Technologies ve NVIDIA işletmelerin hızlı ve güvenli bir şekilde daha iyi müşteri hizmetleri, pazar istihbaratı, kurumsal arama ve benzeri bir dizi yeteneği sunabilmeleri için yerinde üretken yapay zekâ modelleri oluşturmalarını ve kullanmalarını kolaylaştıracak ortak bir proje duyurdu.
Project Helix, Dell ve NVIDIA altyapısı ve yazılımlarına dayalı teknik uzmanlık ve önceden oluşturulmuş araçlarla uçtan uca çözümler sunacak. Bu proje, işletmelerin kendi verilerini kullanarak üretken yapay zekâyı sorumlu ve doğru bir şekilde daha kolay dağıtmalarına yardımcı olan kapsamlı bir plan içeriyor.
Dell Technologies Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Operasyonlardan Sorumlu Eş Başkanı Jeff Clarke projeyle ilgili olarak, “Project Helix, işletmelere günümüzde yeterince kullanılmayan büyük miktarda veriden daha hızlı ve güvenli bir şekilde değer elde etmeleri için amaca yönelik yapay zekâ modelleri sunuyor. Ölçeklenebilir ve verimli bir altyapı ile işletmeler, faaliyet gösterdikleri sektörlere yeniden şekil verecek yeni bir üretken yapay zekâ çözümleri akımı yaratabiliyor” dedi.
NVIDIA’in Kurucusu ve CEO’su Jensen Huang ise “Üretken yapay zekâ alanındaki inanılmaz ilerlemelerle, işletmelerin daha fazlasını daha az kaynakla yapma talebinin kesiştiği bir dönemdeyiz. Dell Technologies ile iş birliği yaparak, işletmelerin üretken yapay zekâ uygulamaları oluşturmak ve işletmek için kendi verilerini güvenli bir şekilde kullanarak işlerini dönüştürmelerini sağlayan son derece ölçeklenebilir ve verimli bir altyapı tasarladık” diye konuştu.
Project Helix, tümü Dell tarafından sunulan test edilmiş optimize donanım ve yazılımlarla kurumsal üretken yapay zekânın dağıtılmasını kolaylaştırıyor. Bu sayede veri gizliliği korunurken kurumsal verilerin daha akıllı, daha yüksek değerli sonuçlara dönüştürülmesi sağlanıyor. Bu çözümler işletmelere, işlerini büyütmek ve ölçeklendirmek amacıyla kendi verilerinden güvenilir kararlar almalarını sağlayan özelleştirilmiş yapay zekâ uygulamalarını hızla dağıtmaları için yardımcı oluyor.
Yerinde Üretken Yapay Zekâ Planı
Project Helix; altyapı sağlama, modelleme, eğitim, ince ayar, uygulama geliştirme ve kullanımdan, çıkarım yapma ve sonuçları düzenlemeye kadar tüm üretken yapay zekâ yaşam döngüsünü destekleyecek. Onaylanmış tasarımlar, işletmelerin yerinde üretken yapay zekâ altyapısını hızla oluşturmalarına yardımcı olacak.
PowerEdge XE9680 ve PowerEdge R760xa gibi Dell PowerEdge sunucuları, üretken yapay zekâ eğitimi ve yapay zekâ çıkarımında kullanılmak üzere optimize edildi. NVIDIA® H100 Tensor Core GPU’lar ve NVIDIA Networking’e sahip Dell sunucular, bu iş yüklerine yönelik altyapının omurgasını oluşturuyor. Müşteriler bu altyapıyı, Dell PowerScale ve Dell ECS Enterprise Object Storage da dâhil olmak üzere esnek ve ölçeklenebilir yapılandırılmamış veri depolamayla birlikte kullanabiliyor.
Tüm Dell onaylı tasarımlarla müşteriler, Dell sunucu ve depolama yazılımlarının kurumsal özelliklerini, Dell CloudIQ yazılımı üzerinden izlenebilirlik elde ederek kullanabiliyor. Project Helix müşterilere, yapay zekâ yaşam döngüsünün tamamında araçlar sağlamak için NVIDIA AI Enterprise yazılımını da içeriyor. NVIDIA AI Enterprise; NVIDIA NeMo™ büyük dil modeli çerçevesi gibi ve güncel, güvenli ve emniyetli yapay zekâ sohbet robotları oluşturmaya yönelik NeMo Guardrails yazılımı gibi 100’ü aşkın çerçeve önceden eğitilmiş modeller ve geliştirme araçlarını kapsıyor.
Project Helix, güvenlik ve gizlilik konularındaki gücünüyse Güvenli Bileşen Doğrulaması gibi temel bileşenlerden alıyor. Kurumsal verilerin yerinde korunması, hâlihazırda doğasında bulunan riskleri azaltıyor ve işletmelerin yasal gereklilikleri karşılamasına yardımcı oluyor.
Yerinde üretken yapay zekâ planını değerlendiren TECHnalysis Research Başkanı ve Baş Analisti Bob O’Donnell, “Şirketler, üretken yapay zekâ araçlarının kendilerine sunduğu fırsatları keşfetmeye hevesli ancak birçoğu buna nereden başlayacağını bilmiyor. Dell Technologies ve NVIDIA, güvenilir markaların donanım ve yazılım çözümlerini bir araya getirerek şirketlere, sahip oldukları kendilerine özgü varlıklardan yararlanabilecek ve güçlü, özelleştirilmiş araçlar oluşturabilecek yapay zekâ destekli modeller oluşturma ve bunları geliştirme konusunda iyi bir başlangıç sunuyor” dedi.
Üçay Grup, 2 yıl süren Ar-Ge çalışmalarının ardından 30 milyon liralık yatırımla hayata geçirdiği yeni şirketi Evjet ile ev ve ofislerde meydana gelen arızalarda ihtiyaç duyulan usta ihtiyacına tek tıkla çözüm sunuyor. İklimlendirme, enerji, e-mobilite, elektrik, mekanik ve teknoloji alanında müşterilerine 20 yıldır kaliteli ürün ve hizmetler sunan Üçay Grup, 2 yıl süren Ar-Ge çalışmalarının ardından 30 milyon liralık yatırımla hayata geçirdiği yeni şirketi Evjet’i hizmete sundu.
Evjet.com, ev ve ofis gibi yaşam alanlarında meydana gelen arızalara, alanında uzman, profesyonel ve güvenilir ustalarıyla; garantili, hızlı, güvenli ve ekonomik çözümler sunuyor. “Evlerimizde ve ofislerimizde meydana gelen arızalar karşısında bazen çaresiz kalabiliyoruz. Çünkü usta bulmak, özellikle de işinin ehli bir usta bulmak oldukça zor” diyen Üçay Grup Ar-Ge Direktörü Volkan Demir, sözlerine şöyle devam etti:
“Profesyonel ustalarımızla garantili hizmet sunuyoruz”
“Yaşam alanlarımızda meydana gelen arızalar veya montaj işleri için doğru ustayı bulmak hem zaman gerektiriyor hem de külfet getiriyor. Çünkü piyasada fiyatlar değişken, ayrıca işinin ehli, güvenilir, yaptığı işe garanti verebilen, hızlı şekilde çözüm sunan usta bulmak oldukça zor. Bu nedenle son kullanıcılara, yaşam alanlarında meydana gelen ve profesyonellik gerektiren arızaların çözümünde destek sağlayan şirketimiz ‘EVJET’i kurduk.
Şirketimiz, İstanbul’un Anadolu yakası ile hizmet vermeye başladı, zamanla organizasyonumuzu genişleterek, İstanbul’un Avrupa yakasında ve İzmir, Ankara gibi diğer büyükşehirlerde de hizmet vermeyi hedefliyoruz. Ayrıca yaptığımız analizler sonucunda yurt dışı pazarında da bu alanda ciddi bir boşluk olduğunu gördük. Yerli sermaye ile geliştirdiğimiz EVJET, kısa sürede hedef pazarlarda da yerini alacaktır.
“Tek tıkla EVJET hizmetlerine erişilebilir”
Evinizde ve ofisinizde herhangi bir arızayla karşılaştığınızda, www.evjet.com adresinden sadece tek tıkla EVJET hizmetlerine erişebilir, arızanın çözümü için profesyonel ustalarımızdan destek talebinde bulunabilir ve hizmet bedelini online olarak kredi kartıyla ödeyebilirsiniz. Bu sayede doğru hizmeti, zaman kaybı yaşamadan ve çözüme dair endişe hissetmeden alabilirsiniz” dedi.
Yakında ‘Android Market’ ve ‘Apple Store’da
Üçay Grup; su tesisatı sorunları, elektrik arızaları, basit tamirat hizmetleri, montaj çözümleri, deprem hazırlığı, güneş paneli ve elektrikli araç şarj istasyonu kurulumu gibi birçok alanda hizmet sunan Evjet’in kısa süre sonra Android Market ve Apple Store’da da uygulamasının yayınlanacağını açıkladı.
Yatırım şirketi Fidelity, Elon Musk’ın Ekim ayında sosyal medya platformunu 44 milyar dolara satın almasından bu yana Twitter hisselerinin değerini üçüncü kez düşürdü.
Fidelity Blue Chip Growth Fund, şu anda Musk’ın X Holdings Corp bünyesinde bulunan Twitter’daki payını, 28 Nisan itibarıyla yaklaşık 6,55 milyon dolar olarak değerlendirdi. Bu değer, 31 Ocak’ta 7,8 milyon dolar ve Kasım sonunda neredeyse 8,63 milyon dolar olarak kaydedilmişti.
Bu ayın başında, Musk, reklam gelirindeki düşüşü durdurma, Twitter hisseleri değerini koruma ve kapsamlı bir yeniden yapılanmayı başarıyla yönetme amacıyla, Twitter‘ı canlandırmak için eski NBCUniversal reklam şefi Linda Yaccarino’yu yeni CEO olarak atadı. Bu süreçte büyük çaplı işten çıkarmalar da gerçekleştirecek.
Sigorta katılım platformu Aventus’un arkasındaki risk sermayesi firması Talis Capital, erken aşama teknoloji şirketlerine yatırım yapmak için 175 milyon dolarlık bir fon ayırdı. Risk sermayesi firması Talis Capital, bir bölümü yeni nesil teknoloji altyapılarına ve iklim teknolojilerine yatırım yapmak üzere kullanılacak olan 175 milyon dolarlık bir erken aşama fonu topladı.
Bu fon, ABD, İngiltere ve Avrupa’daki Tohum ve Seri A aşamasındaki şirketlere yatırım yapmayı hedefliyor. Fonun açılması, teknoloji sektöründe devrim niteliğinde bir dönüşüm yaşadığı bir döneme denk geliyor. Talis, bu dönemde vizyon sahibi girişimcilerin başarılı olabileceğine inanıyor ve geleceğin kategori belirleyici şirketlerini bulmak için çalışmalarını sürdürüyor. Şirket, sürdürülebilir rekabet avantajı ve potansiyel yol bağımlılığı olan şirketlere odaklanarak erken aşamada büyümelerine destek olmayı hedefliyor. Talis’in yeni fonu, karmaşık sistemlere ve ekonomik ağlara odaklanıyor. Bu sayede, geleceğin lider şirketlerini erken aşamada tespit edebilir ve onların kalıcı işletmeler inşa etmelerine yardımcı olabileceğini düşünüyor.
Fon, teknoloji alanında inovasyonu teşvik edecek ve önemli sektörlerdeki büyümeyi destekleyecek. Talis’in yeni fonu, girişimcilere umut verici bir fırsat sunarken, geleceğin lider şirketlerini keşfetme yolculuğunu hızlandırmayı hedefliyor.
ASAŞ, Birleşik Krallık pencere, kapı, cam, donanım ve bileşen endüstrisi için lider ticaret fuarı olan FIT Show’a katıldı. Bu yıl 23-25 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen fuarda ASAŞ, modern tasarıma sahip standı ve inovatif ürünleriyle büyük beğeni topladı.
Türkiye’nin lider sanayi kuruluşlarından ASAŞ, 23-25 Mayıs 2023 tarihleri arasına Birmingham’da düzenlenen ve Birleşik Krallık’ın pencere, kapı, çatı kaplama, hırdavat ve düz cam endüstrisine özel tek fuarı FIT Show’a katıldı. 200 markanın en yeni ürünlerini sergilediği fuarda ASAŞ, cephe giydirme sistemleri, kapı-pencere sistemleri ve sürme sistemlerdeki en beğenilen ve tercih edilen ürünlerini tanıttı. Kanada, Çin, Fransa, İtalya, Almanya, ABD, Hindistan, Polonya, İspanya, Belçika, Finlandiya, İrlanda, Litvanya, Lüksemburg, Hollanda ve Norveç gibi birçok ülkeden gelen ziyaretçiler ASAŞ’ın ürünlerine yoğun ilgi gösterdi. sektör profesyonellerinden tam not aldı.
Dış Cephelerde Benzersiz Şıklık
Sanat ve bilimi birleştiren Skypanel Ombrae Dekoratif Cephe Sistemleri, çalışmalarını Kanada’da sürdüren sanatçı Roderick Quin tarafından tasarlandı. Ombrae’nin bilgisayarlı dijital işleme yöntemiyle tasarlanan ve son teknolojiyle üretilen panellerinde yüzeyindeki 3 boyutlu pikseller, ışığın çeşitli tonlarını yansıtarak cephelerde benzersiz bir görüntü yaratıyor. Ombrea’nın uygulanacağı projelerde grafik ve sistem tasarımı ASAŞ tarafından değerlendirildikten sonra projeye özel konsept çalışması yapılıyor.
Dört Mevsim Bahçe Keyfi
ASAŞ’ın FIT Show’da tanıttığı REWG50 Kış Bahçesi Sistemi, bahçe keyfini her mevsimde ev konforunda yaşatıyor. REWG50 Kış Bahçesi Sistemi, yerinde kolay şablon hazırlığı ve imalat ölçülerinin esnek ve ayarlanabilir olmasıyla kolay aplikasyon imkanı sağlıyor.
PAS 24 Sertifikalı RWT 75 Kapı ve Pencere Sistemi
RWT 75, ASAŞ’ın özel yalıtım malzemeleri ile düşük uf değerleri sağlayan, yüksek ısı ve statik performanslı ısı yalıtımlı alüminyum kapı ve pencere sistemi. Profil içerisindeki özel yalıtım malzemeleri sayesinde daha fazla yalıtım sağlayan RWT 7, içe ve dışa açılım, çift eksen, vasistas, çekme sürme, katlanır kullanım seçeneklerine sahip. RWT 75, içe ve dışa açılır opsiyonları ile birlikte İngiliz Standartları Enstitüsü (BSI) tarafından PAS24 ile sertifikasıyla öne çıkıyor. PAS 24, kapı ve pencerelerin hırsızlığa karşı dayanıklılık ve güvenlik performanslarını değerlendiriyor. Güvenlik testi esnasında pencereye 20 saniye boyunca 200 kg’lık bir kuvvet uygulanıyor.
ASAŞ’tan Alttan Taşıyıcılı Katlanır Kapı Sistemleri Segmentinde Türkiye’de Bir İlk
Alttan taşıyıcılı katlanır kapı sistemleri segmentinde, Türkiye’de ilk defa ASAŞ tarafından yerli olarak geliştirilen REFD77 katlanır kapı sistemleri; yüksek ısı, ses yalıtım değerlerine ve hava-su sızdırmazlık performansına sahip. Sistem, iç mekanları dış koşullardan maksimum seviyede koruyor. 7 ardışık kanat kullanımı ve alt rayda çalışarak yükü kasaya aktaran rulman sistemi sayesinde 3,50 m yüksekliğe ve 120 kg ağırlığa kadar yük taşıyabilme özelliğine sahip olan sistem, gömülü ve düşük eşik sistemiyle zarif bir görüntü ve kolay kullanım imkanı sunuyor.
Özel Projelere Özel Sistem
Her bir kanatta 3000 mm x 5000 mm ölçülerinde cam kullanımına izin veren RESF32 Skyfeel Minimal Sürme Sistemi, takviye profilleri sayesinde 350 kg ağırlığa kadar kanat yapabilme imkânı sunuyor. Yüksek ısı yalıtımına sahip sistemde zeminin altına gizlenerek çerçeveye sabitlenen yan ve orta kesitler, alüminyum profilin görünümünü minimumda tutarken, iç mekanlarda gün ışığından maksimum yararlanma imkanı ve kesintisiz manzara keyfi sağlıyor. Prestijli binalarda ve yüksek performans gerektiren projelerde tercih edilen REPF160 Powerfeel Performans Sürme Sistemi ise yüksek rüzgar basınçlarına dayanacak profil kesitleriyle dikkat çekiyor. Isı yalıtım değerini yüksek tutacak özel elemanlarla yalıtımı güçlendirilen REPF160 Powerfeel, kolay kilitleme sistemiyle pratik kullanım imkanı sunuyor. Geri dönüşümlü malzemelerden üretildiği için sürdürülebilir bir yapı malzemesi olan REPF160 Powerfeel, fark yaratıyor.
Maksimum Isı Ve Ses Yalıtımı
İnova 76 mm kapı ve pencere sistemi, 7 odacıklı profil tasarımı, 3 contalı sistem ve 50mm genişliğinde yüksek yalıtımlı özel camların kullanılmasına imkan sağlaması sayesinde maksimum ısı ve ses yalıtımı sağlıyor. Kendinden contalı sistemi sayesinde TPE conta kullanımı ile köşelerde kaynaklanabilirlik ve bu sayede yüksek sızdırmazlık özelliği sunuyor. Kasa, kanat birleşiminde kullanılan standart contaların yanı sıra orta conta kullanımı ise maksimum yalıtım imkanı sağlarken, kendinden contalı profil sayesinde hızlı üretilebiliyor. Bununla birlikte İnova Orta Contalı 76 mm sisteminin pencere ısıl iletkenlik katsayısı Uw=0,78 W/m²K değerine ulaşarak IFT Rosenheim tarafından belgelendi.
İngiltere Atom Enerjisi Kurumu, Cambridge Üniversitesi ve Intel ile birlikte füzyon enerjisi üretimi simülasyonları için ortak çalışmalar yapıyor. Yıldızların parlamasını sağlayan süreç olan füzyon enerjisini üretme hayali, yakında gerçek olabilir ve Dünya’nın enerji ihtiyacını temiz ve ucuz bir şekilde karşılamaya bir adım daha yaklaşabiliriz. Sürdürülebilir, temiz bir güç kaynağı olan füzyon enerjisi, hafif atom çekirdeklerinin çok yüksek sıcaklık ve basınç altında bir araya gelmesiyle oluşuyor.
Doğru şartlar altında gerçekleştirildiğinde bu süreç çok büyük miktarda enerji üretebiliyor. Aynı miktarda petrol, kömür veya doğalgazdan dört milyon kat daha fazla enerji üretebilen bir süreçten söz ediyoruz.
2022 yılında ABD’li araştırmacılar tarafından yapılan bir deneyde tükettiğinden daha fazla güç üretmek başarıldı ve uygulanabilir füzyon enerjisine doğru büyük bir adım atıldı. Bu, son derece umut verici bir gelişme olarak değerlendirildi.
Ancak, hala aşılması gereken engeller var ve bunu başarmak için bilim insanlarını büyük bir mücadele bekliyor. İngiltere Atom Enerjisi Kurumu 2040’ta elektrik enerjisini füzyon gücü ile üretmeyi hedefliyor olsa da bilim insanları ve mühendisler için bir füzyon elektrik santralinin nasıl bir şeye benzeyeceği, nasıl çalışacağı, hala bir muamma. Bu nedenle hedeflenen tarihi tutturabileceklerine güvenmiyorlar.
Füzyon santralleri nasıl inşa edilecek?
Çok bilinmeyenli bir denklem olan füzyon santrallerini tasarlamak için her türlü olasılığı hesap eden ve sonuçta ortaya çıkacak yapıyı görmemizi sağlayan süper bilgisayarlar ve yapay zekâdan destek almak gerekiyor. Bu alanda öncülük rolünü oynamaya kararlı olan Intel, Cambridge Open Zettascale Lab ve the İngiltere Atom Enerjisi Kurumu ile birlikte bir füzyon elektrik istasyonunun “dijital ikizini” oluşturmak için bir proje geliştiriyor. Projede, Intel® oneAPI Araçları ve DAOS yüksek performanslı veri depolama sistemleri kullanılıyor.
İngiltere Atom Enerjisi Kurumu Gelişmiş Hesaplama bölümü başkanı Dr. Rob Akers, Intel’in sunduğu çözümlere benzer çözümlerin füzyon reaktörüne giden yolda ilerlememizi sağlayacak hayati önem taşıyan araçlar olduğunu söylüyor. Akers, “Simülasyonlarımız Dünya’nın en güçlü süper bilgisayarları kullanılarak yapılacak ve bunun içinde devasa boyutlarda veri kullanılması gerekiyor. Simülasyonlarda ayrıca yapay zekâyı, makine öğrenimini ve yüksek performanslı bilgi işlemi etkin bir şekilde kullanacağız” diyor.
Siber İhlal ve Atak Simülasyonu (BAS) alanının kurucusu olan Picus Security, CISO’ların “Siber riskimiz nedir?” sorusuna daha iyi yanıt vermelerine yardımcı olmak için Continuous Threat Exposure Management (CTEM) çözümünü geliştirdiğini duyurdu.
Şirketin yeni çözümleri olan Picus Cyber Asset Attack Surface Management (CAASM) ve Picus Cloud Security Posture Management (CSPM) tehditlere karşı daha bütüncül bir bakış açısı sunarak kurumların daha iyi bir izlenebilirlik kazanmalarına yardımcı oluyor. Böylece güvenlik ekipleri, otomatik ve kullanımı kolay tek bir CTEM çözümüyle gerçek dünyadaki tehditleri simüle edebiliyor, bilinmeyen varlıkları keşfedebiliyor, yanlış yapılandırmaları belirleyebiliyor ve mevcut yatırımlarının performansını en üst düzeye çıkarabiliyor.
“Tehdit algılama yönetimini giderek daha fazla otomatikleştirerek, güvenlik ekiplerinin daha iyi güvenlik sonuçları elde etmelerine yardımcı oluyoruz” diyen Picus Security CTO’su ve Kurucu Ortağı Volkan Ertürk şöyle konuştu: “Yeni CAASM ve CSPM çözümlerimiz, geçen yıl duyurduğumuz, güvenlik ekiplerinin potansiyel saldırı yollarını otomatik olarak belirleyip ortadan kaldırmalarını ve tespit kurallarını optimize etmelerini sağlayan Picus Platformu’ndaki donanım iyileştirmelerinin daha da geliştirilmesiyle oluşturuldu.”
Picus Bütüncül Güvenlik Doğrulama Platformu’nın iki yeni özelliği şöyle:
Cyber Asset Attack Surface Management (CAASM), risk altındaki ve uyumlu olmayan varlıkları, uygulamaları ve kullanıcıları belirlemek için güvenlik ekiplerine ihtiyaç duydukları gerçek zamanlı bilgileri vermek üzere iç ağlardaki siber varlık verilerini bir araya getirir.
Cloud Security Posture Management (CSPM), bulut iş yüklerindeki kritik hatalı konfigürasyonları tanımlar ve saldırıların potansiyel etkisini ölçebilmeleri ve risklerini azaltabilmeleri için güvenlik ekiplerine yetki yükseltme senaryolarını simüle etme imkanı verir.
Şirketler, Picus Platformunun tüm fonksiyonlarından yararlanmak için, iş riskini azaltmaya yönelik pragmatik ve kanıta dayalı bir yaklaşım olan CTEM programını kolayca uygulayabilirler.
Gartner, ‘2026 yılına kadar, sürekli tehdit açığa çıkarma yönetimi programı aracılığıyla güvenlik yatırımlarına öncelik veren kuruluşların üçte iki oranında daha az ihlale maruz kalacağını’ öngörüyor.1
“Güvenlik profesyonelleri, riski ölçmek ve bilinçli kararlar almak için gerçek zamanlı verilere ihtiyaç duyuyor,” diyen Picus Security CEO’su ve Kurucu Ortağı Alper Memiş sözlerini şöyle sürdürdü: “Picus Platformuna eklediğimiz yeni özellikler, müşterilerimize siber riskin bütünsel bir resmini sunuyor ve tehditlere maruz kalma risklerini sürekli olarak ölçmek ve bu riskleri azaltmak için ihtiyaç duydukları bilgileri sağlıyor.”
Nvidia, AI (yapay zeka) çiplerine olan büyük talep sayesinde 1 trilyon dolarlık piyasa değerine ulaştı. Şirketin üretken yapay zeka teknolojilerini güçlendiren çipler üretmesi, başarısının temelini oluşturuyor. Bu teknoloji, kullanıcı girişlerine dayanarak metin ve görüntüler gibi yeni içerikler oluşturabilen bir yapay zeka türünü destekliyor.
Nvidia’nın son çeyrek performansı oldukça etkileyici. Şirketin kârı %26 artarak 2 milyar dolara yükseldi ve satışları %19 artışla 7,2 milyar dolara ulaştı. Bu rakamlar, Wall Street analistlerinin beklentilerini aştı. Ayrıca, Nvidia’nın gelecek çeyrek için öngörüleri de analist tahminlerinin yaklaşık %50 üzerinde oldu. Bu güçlü raporlar, yatırımcılara yapay zeka alanında büyük bir talepleri olduğunu gösteriyor.
Nvidia’nın piyasa değeri rekor kırdı
Nvidia‘nın hisse senedi performansı da dikkat çekici bir şekilde yükseldi. Bu yıl şu ana kadar hisse senedi değeri yaklaşık %180 arttı. Bu başarı, şirketin AI (yapay zeka) alanındaki güçlü konumunu ve gelecekteki büyüme potansiyelini de destekliyor. Şirketin piyasa değerini korumak için hisse senetlerinin 404,86 doların üzerinde işlem görmesi gerekiyor ve şu anda hisse senetleri 408,50 dolardan işlem görüyor.
Nvidia’nın bu önemli başarısı, yapay zeka teknolojilerinin hızla gelişmekte olduğu ve 4. Endüstri Devrimi’nin kapısında olduğumuz gerçeğini gösteriyor. Şirketin başarısı, AI (yapay zeka) alanındaki büyüme potansiyelinin ve gelecekteki yeniliklerin heyecan verici olduğunu vurguluyor.