Yapay zeka çip pazarı genel itibariyle üç kategoride toplanmış durumda. Eğitim, bulut ve edge bu sektöre yön veriyor.
Şu anda dünya, Nvidia’nın pazardaki baskın konumuna odaklanmış durumda ancak bunu biraz daha derinlemesine incelemek önemli. Nvidia, eğitim çipleri pazarında açık bir şekilde lider. Ancak bu, yapay zeka çiplerine olan talebin yalnızca yaklaşık yüzde 10-20’sini oluşturur. Eğitilmiş modelleri yorumlayan ve kullanıcı sorgularına yanıt veren çıkarım yongaları için oldukça büyük bir pazar var. Bu segment çok daha büyük ve tek başına Nvidia bile bu pazarda kilit sahibi değil.
Ayrıca, pazarı değerlendirmemiz gerekiyor. Kullanıcılar, hem uç hem de bulut ortamlarında çıkarım işlemeye ihtiyaç duyacak. Bulut çıkarımı , veri merkezi talebine bağlı olacak. Bugün veri merkezi yarı iletkenlerinin toplam pazarı yaklaşık 50 milyar dolar. Bu çıkarım piyasası sadece büyük değil, aynı zamanda oldukça parçalanmış.
Üç Pazar ön plana çıktı
GPU’lar üzerinde önemli miktarda yapay zeka çalışmasının yürütüldüğü göz önüne alındığında, Nvidia’nın tartışmasız büyük bir payı var, muhtemelen en büyüğü. AMD de bu pazarı hedefliyor, ancak Nvidia’nın önemli ölçüde gerisinde kalıyor. Üstelik bu, hiper ölçekleyicilerin kendi özel çiplerinin birçoğunu kullandığı bir alan. Bu işin çoğunun hala CPU’larda, özellikle de yetersiz tedarik edilen yüksek kaliteli GPU’larda gerçekleştirildiğini belirtmekte fayda var. Pazarın bu segmentinin öngörülebilir gelecekte oldukça rekabetçi olmaya devam etmesi bekleniyor. AMD gibi, bu da diğer tüm CPU, GPU ve hızlandırıcı satıcılarının sağlıklı bir ürün karışımıyla rekabet edeceği pazar.
A-Serisi işlemcisinde yapay zeka çekirdeklerine önemli bir çip alanı ayıran iPhone, en iyi örnek diyebiliriz. Bazı ölçütlere göre yapay zeka içeriği, A Serisi yongaların yüzde 20’sini kapsıyor. Bu, kalan yüzde 80’in telefondaki diğer tüm işlevleri çalıştırması gerektiğini kabul ettiğimizde dikkate değer bir oran. Diğer birçok şirket de SoC AI stratejilerini benimsiyor.
Yapay zeka alanında yaygın olan bir soru, GPT ve Stable Diffusion gibi en son büyük dil modellerini (LLM) çalıştırmak için gereken bilgi işlem gücü miktarı.
Daha önce belirtildiği gibi, yapay zeka silikon pazarının boyutu için güvenilir tahminler elde etmek şu anda çok zor. LLM’lerin ve diğer modellerin gerçek iş için pratik kullanımını çevreleyen belirsizlik bu duruma yardımcı olmuyor. Örneğin, bir hiper ölçekleyici, geleneksel iş yüklerinin yanı sıra sinir ağlarını da çalıştıracak birkaç yüz bin CPU satın alırsa veya birisi SoC’sine birkaç düzine milimetrekare yapay zeka bloğu eklerse, bunları nasıl hesaba katarız? Şu anda kabaca tahmin, yapay zeka silikon pazarının yaklaşık yüzde 15’ini eğitim, yüzde 45’ini veri merkezi çıkarımı ve yüzde 40’ını edge için oluşturacağını gösteriyor.
100’den fazla şirketin 19 ayrı kategoride yarıştığı The American Metaverse Summit şirketlerin yoğun katılımıyla Miami’de gerçekleşti. Web3 ve Metaverse’i benimseyen şirketlerin katılım sağladığı etkinlikte, Atlas Space ‘En İyi XR/AR/VR’ firması ödülünün sahibi oldu. Metaverse kavramını ‘Deneyimsel Mimari’ olarak markalara aktaran ve 50’den fazla projeye imza atan Atlas Space; yeni dünyanın altyapısını sunarken, tasarım ekipleri ile görselleştirme, deneyim ekipleri ile bu dünyaların yeniden tasarlanmasına olanak sağlamaya devam ediyor.
53 şirketin yer aldığı ‘XR/AR/VR’ kategorisinin kazananı: Atlas Space
Bu yıl ilk kez düzenlenen The American Metaverse Awards; Web3 ve Metaverse’i benimseyen, gelecek vaat eden yeni şirketler, markalar ve büyük şirketler arasında bağlantı kurmak amacıyla Miami’de gerçekleşti. Yeni ve köklü markalar için Metaverse’deki fırsatların yanı sıra, ortaya çıkan yeni iş modelleri ve gelir artırma stratejilerinin keşfedildiği etkinlikte, 100’den fazla şirket 19 ayrı kategoride yarıştı. Dünya çapındaki firmaların kıyasıya rekabet ettiği ödül töreninde, 53 şirketin yer aldığı ‘XR/AR/VR’ kategorisinin kazananı, Atlas Space oldu.
En İyi XR/AR/VR Firması Ödülü’ ortaya koyduğumuz çalışmaların globaldeki karşılığı oldu
Atlas Space CEO’su Ahmet Burçin Gürbüz: ‘Sadece bölgesel değil, global ekosistemi yakından takip etmemizi gerektiren bir alanda işler üretiyoruz. İçinde bulunduğumuz Web3 sektörü, birçoğuna kıyasla çok daha dinamik. Bir ayın bir yıl değerinde olabileceği gelişmeleri yaşıyoruz. Ve bir ayağımız Miami’de. Dolayısıyla işimiz ve ilgimiz gereği sektörel etkinlikler ve ödüllerin nabzını tutuyoruz. American Metaverse Awards & Summit ile de kendi araştırmalarımız sırasında karşılaştık. Ödül için açık başvurulara katıldık ve 100’ün üzerinde marka ile beraber finale kaldığımızı öğrendik. Sonra hayat normal akışında devam etti ve biraz komik ama tesadüfen bir Linkedin paylaşımı ile karşılaşarak En İyi XR/AR/VR firması ödülünü aldığımızı öğrendik. Belki de en değerli taraflarından biri, ödüle yönelik herhangi bir özel bir çalışma yapmadan, ortaya koyduğumuz işlerin hem kitleler hem de özel jüri tarafından değerlendirilerek seçilmesi oldu. Sevindirici bir sürpriz oldu, gerçekten emek emek ortaya koyduğumuz çalışmaların dünya tarafından görülmesi ve ödüllendirilmesinin gururunu yaşıyoruz.’ açıklamasında bulundu.
Tüketicileriyle yeni mağazalarda buluşmaya devam eden, Avrupa’nın açık ara 1 numaralı elektronik perakendecisi MediaMarkt, Alanya’da mağaza açmaya hazırlanıyor. Eğriköprü Caddesi üzerinde 2 Haziran Cuma günü açılacak olan mağazada açılışa özel kampanyalar da gerçekleştirilecek.
Geniş ürün yelpazesiyle teknolojiseverlere konforlu alışverişin keyfini sunan, Türkiye’nin en geniş satış alanına sahip elektronik perakendecisi MediaMarkt, Alanya’daki 2.150 metrekarelik yeni mağazasının açılışını 2 Haziran Cuma günü gerçekleştirecek.
On binlerce elektronik ürünün sergileneceği yepyeni mağazada, akıllı telefonlardan hoparlör ve kulaklıklara, akıllı bileklik ve saatlerden bilgisayar ve tabletlere, elektrikli ev aletlerinden beyaz eşya, televizyon, ses sistemleri ve oyun konsollarına kadar birçok kategoriden ürün, ziyaretçilerle buluşmaya hazırlanıyor.
MediaMarkt Türkiye, Alanya mağazasının açılışına özel çeşitli kategorilerde, 2 gün sürecek bir açılış kampanyası da gerçekleştirecek.
2-3 Haziran tarihlerinde geçerli olacak açılış fırsatları kapsamında;
Apple iPhone 11 64GB Akıllı Telefon 15.799 TL’den,
Apple AirPods 2. Nesil Kablosuz Kulaklık 2.499 TL’den,
LG OLED55CS6LA.APD SS5 OLED TV 24.999 TL’den,
JBL Flip Essential 2 Bluetooth Hoparlör 1.499 TL’den,
Xiaomi Air Fryer 6L Fritöz 3.199 TL’den,
Philips HD 7546/20 CAFE GAIA Filtre Kahve Makinesi 999 TL’den,
Roborock Q7 Max Robot Süpürge 9.999 TL’den,
Philips GC9315/30 Buhar Kazanlı Ütü 2.799 TL’den satışa sunulacak.
Cambridge Üniversitesi’nde geliştirilen yeni nesil selüloz film soğutma teknolojilerinde önemli bir değişim sağlayabilir.
İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nden araştırmacılar, doğrudan güneş ışığına maruz kaldığında soğuyan bitki bazlı, iki katmanlı bir malzeme olan PDRC özelliklerine sahip yeni bir selüloz film üzerinde çalışıyor. Film ayrıca parlak, canlı renkler ve malzemenin ev mobilyaları veya otomotiv uygulamalarına entegre edilmesine yardımcı olacak çeşitli dokular sağlamak için işlenebilir. Selüloz film soğutma konusunda önemli bir başarı yakalamış durumda.
İngiliz bilim insanları sonuçlarını ACS İlkbahar 2023 hibrit toplantısında sunarak selülozun nasıl bir PDRC etkisini teşvik edebilen doğal olarak oluşan birkaç bileşikten biri olduğunu açıkladı. Bir malzemeye renk pigmenti eklemek, yukarıda belirtilen PDRC etkisine zararlı. Çünkü pigmentler görünür ışığın belirli dalga boylarını emer ve yalnızca gördüğümüz renkleri yansıtıyor. Emilen elektromanyetik radyasyon daha sonra ısıya dönüşüyor.
13 santigrat derece daha soğuk
Isınma sorununu çözmek için araştırmacılar, pigment varlığını gerektirmeyen renkli bir etki gösterebilen doğal yapılara odaklandı. Sabun köpüğünde görülen prizmatik etki; görünür ışığın mikroskobik düzeyde balonun yüzeyiyle etkileşiminin bir sonucu diyebiliriz.
Etki, yapısal renk olarak biliniyor ve Ph.D. Silvia Vignolini (projenin baş araştırmacısı), bitki kaynaklı selüloz nanokristallerin (CNC’ler), harici renk pigmentleri eklenmeden yanardöner, renkli filmler üretmek için kullanılabileceğini buldu.
Vignolini’nin ekibi, etil selülozdan yapılmış beyaz renkli bir malzeme kullanarak canlı renklere sahip, CNC tabanlı filme ikinci bir katman ekledi ve son olarak PDRC özelliklerine sahip renkli, iki katmanlı bir film oluşturdu. Doğrudan güneş ışığı altına yerleştirildiğinde, film çevreleyen havadan neredeyse 13 santigrat derece daha soğuktu. Bilim insanları, iki selüloz tabakasını birbirine yapıştırmanın araştırmanın en zor kısmı olduğunu, ancak nihai sonucun seri üretim için standart bir üretim hattına uyarlanabileceğini söyledi.
Günümüz iş dünyasında freelance diğer bir deyişle serbest çalışma modeli giderek popüler hale geliyor. İşletmelerin ve bireylerin esnek çalışma düzenlerine olan talebinin artırmasıyla birlikte, freelancer’ların sayısı ve bu alanda yapılan işlerin hacmi artıyor. Dünya Bankası verilerine göre dünyada toplam 3,38 milyar insandan oluşan küresel işgücünün 1,57 milyarı serbest çalışıyor. Türkiye’de de freelancer ekonomisi, son yıllarda hızla büyüyen bir sektör haline geldi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2020 yılı itibarıyla Türkiye’de serbest çalışanların sayısı 1 milyonun üzerinde.
Freelancer ekosisteminin büyümesi dijital teknolojilerin gelişmesiyle birlikte hız kazandı
Pandemi freelancer ekosistemi için bir dönüm noktası olsa da, bu çalışma modeli özellikle dijital teknolojilerin gelişmesiyle birlikte hızla büyüdü. İnternet üzerinden bağlantı kurma ve uzaktan çalışma imkanları, freelancer’ların iş bulma ve global projelerde yer alması açısından büyük kolaylıklar sağlıyor. Dijital platformlar ve iş bulma siteleri, freelancer’ların iş fırsatlarına erişimini artırıyor ve işverenlerin ihtiyaçlarına uygun uzmanları bulmalarını sağlıyor. Dünyanın her yerinde birçok farklı iş kolunda freelancer’lar tercih ediliyor ve çeşitli pozisyonlar için çalıştırılıyorlar. Özellikle yazılım geliştirme, grafik tasarım, dijital pazarlama, danışmanlık gibi alanlarda freelancerl’ar büyük bir paya sahip.
Bununla birlikte serbest çalışmak, bağımsızlık, esneklik ve kendi işinizin patronu olma gibi fırsatları sunarken, bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Freelance çalışanlar, kendilerine özgü birtakım sorunlarla karşılaşabiliyor. Serbest çalışanların global finans ve çalışma partneri Ruul’un Kurucu Ortağı Mert Bulut, şu ana dek hizmet verdikleri binlerce serbest çalışanla ilgili gözlemlerinden yola çıkarak freelancer’ların sıklıkla karşılaştığı 10 temel zorluğu bir araya getirdi.
İstikrarsız Gelir
Freelance çalışanlar için düzensiz gelir elde etmek en önemli sorunların başında geliyor. Bu çalışma düzeninde gelir dalgalanmaları yaşanabiliyor ve bazı aylar beklenenden daha düşük bir gelir elde etmek mümkün olabiliyor. Bu sorunu çözmek için gelirinizi planlamak ve acil durumlar için bir kaynak oluşturmak büyük önem taşıyor.
Müşteri Bulma ve İlişki Yönetimi
Freelance çalışanların sıklıkla karşılaştığı bir diğer sorun, müşteri bulmak ve müşteri ilişkilerini yönetmek. Serbest çalışanlar, bu noktada müşteri edinmek için çeşitli kanalları kullanmalı, pazarlama becerilerini geliştirmeli ve işletme ağını genişletmeli. Müşterilerle düzenli olarak iletişim kurmak, onların ihtiyaçlarını anlamak ve beklentilerini karşılamaya çalışmak bu işin temel formülü.
Proje Yönetimi
Birden fazla proje üzerinde çalışmak, takvimleri organize etmek ve teslim tarihlerine uymak freelance çalışanlar için bir diğer önemli zorluk. Bu noktada freelancer’ların proje yönetimi becerilerini geliştirmeleri, işlerini takip etmek için proje yönetimi yazılımları ve takvim araçları gibi teknolojik çözümlerden yararlanmaları gerekiyor.
Ödeme Gecikmeleri ve Küresel Ödeme Tahsilatı
Müşterilerin ödemelerinde gecikme veya tamamen ödeme yapmama durumu, freelance çalışanlar için ciddi bir sorun olabiliyor. Türkiye’deki freelance çalışanlar, çoğu zaman yurtdışından müşterilerle çalışıyor, uluslararası ödemeler alıyor veya gönderiyorlar. Ödeme yöntemi, para birimi dönüşümü, ödeme güvenliği, ödeme takibi, geciken ödemeler, fatura takibi, yüksek işlem ücreti alan ödeme yöntemleri akla gelen ilk zorluklar olarak dikkat çekiyor. Bu tür durumlarla karşılaşmamak için önceden net bir ödeme politikası belirlemek, müşterilerle yazılı bir anlaşma yapmak ve en önemlisi bu konuda doğru bir partner ile çalışmak hayat kurtarıcı olabiliyor
Sınır ötesi faturalandırma
Freelance çalışanların gelirlerini düzenli olarak rapor edebilmeleri ve vergi yükümlülüklerini yerine getirebilmeleri için faturalandırma en önemli iş süreçlerinden biri olarak karşımıza geliyor. Özellikle global çapta iş yapan serbest çalışanlar için bu süreci yönetmek çok daha zor bir hal alıyor. Bu noktada küresel faturalandırma konusunda profesyonel hizmet almak çalışanlara önemli avantajlar sunuyor. Bu sayede uluslararası müşterilerle çalışırken, doğru para birimlerinde, vergi uyumlu faturalar göndermek, gelir takibi yapmak ve profesyonel bir imaj oluşturmak mümkün hale geliyor. Küresel faturalandırma, uluslararası müşterilerle iş birliği yapmak ve başarılı bir şekilde küresel pazarda rekabet etmek için de öne çıkıyor.
Ücret ve sözleşme müzakereleri
Serbest çalışanlar genellikle ödeme koşulları ve sözleşme anlaşmalarıyla ilgili zorluklarla karşılaşıyorlar. Müşteriler ödemeleri geciktirebiliyor veya anlaşılan koşullara uymayabiliyor, bu da serbest çalışanlar için mali ve hukuki zorluklara yol açabiliyor. Ayrıca, çıkarlarını koruyan kapsamlı sözleşmeler hazırlamak için yasal kaynaklara veya uzmanlığa erişim eksikliği yaşayabiliyorlar. Serbest çalışan pazarındaki yoğun rekabetin fiyat baskısına yol açtığını da söylemek gerek. Bu durum, serbest çalışanların daha yüksek fiyatlar üzerinde müzakere etmelerini ve sürdürülebilir gelir seviyelerini korumalarını zorlaştırıyor.
Regülasyon uyumluluğu
Türkiye’deki freelance çalışanların en temel sorunları arasında regülasyon uyumluluğu konusu da yer alıyor. Bu sorun ülke sınırlarının ötesinde, global pazarlarda iş yaparken daha önemli bir bariyer olarak kendini gösteriyor. Vergi ve sosyal güvenlik yükümlülükleri, ticaret sicili ve ruhsat işlemleri, iş hukuku, sözleşmeler, kişisel verileri koruma, iş sağlığı ve güvenliği gibi konularda serbest çalışanlar zorluklar yaşayabiliyorlar. Bu noktada uluslararası pazarlardaki regülasyonlara göre işinizi yönetmenize yardımcı olarak bir çözüm ortağı edinmek büyük önem taşıyor. Ruul çok yakında sunacağı “Akıllı Vergi Asistanı” çözümü ile Türkiye’deki serbest çalışanların uçtan uca finans yönetimi ve yasalarla uyumlu çalışmaya dair tüm ihtiyaçlarını tek bir platformda karşılamayı hedefliyor.
İş ve Özel Hayat Dengesi
Freelance çalışanlar, iş ve özel hayat dengesini sağlamakta zorlanabiliyorlar. Bu noktada çalışma saatlerini belirlemek ve bu saatlere uygun olarak çalışmak ilk çözüm olarak akla geliyor. Aynı zamanda, mesai sırasında düzenli molalar vermek ve tatil yapmayı ihmal etmemek daha motive ve verimli çalışmayı mümkün kılıyor. Bununla birlikte serbest çalışmak bazen sosyal bağlantı eksikliği ve izolasyon hissi de yaratabiliyor. Bu sorunu çözmek için, freelance topluluklarına katılmak, meslektaşlarla iletişim kurmak ve işbirliği yapmak işe yarayabiliyor.
Yeteneklerin Geliştirilmesi
Freelance çalışanların, rekabetçi bir ortamda iş bulabilmek ve müşterilerin beklentilerini karşılayabilmek için sürekli olarak yeteneklerini geliştirmeleri gerekiyor. Eğitimler, seminerler veya online kurslar aracılığıyla çalışanların kendilerini sürekli olarak yenilemelerinin bu işin püf noktasını olduğunu söylemek mümkün. Yeni teknolojileri ve trendleri takip etmek ve müşterilerin ihtiyaçlarına cevap verebilecek becerileri edinmeye çalışmak gerekiyor.
Sağlık Sigortası ve Emeklilik Planı
Freelance çalışanlar genellikle kendileri için sağlık sigortası ve emeklilik planı düzenlemek zorunda kalıyorlar. Bu, ek maliyetler ve bürokratik süreçlerle birlikte biraz dertli bir hal alabiliyor. Sağlık sigortası ve emeklilik planları için seçenekleri iyi araştırmak ve bütçenize uygun olanı seçmek biraz vakit alan bir işe dönüşse de üzerinde durulması gereken bir mesele olduğunu söylemek gerek.
Ruul, 2017 yılından beri global finans ve çalışma alanında çözümleriyle serbest çalışanların yanında
Ruul, 2017 yılından bu yana modern ve bağımsız çalışma düzeni için faturalandırma, iş sözleşmeleri ve ödeme özellikleriyle “freelance” çalışanlara ve onları istihdam eden kurumlara hizmet veriyor. Ruul’un Company-as-a-Service modeli sayesinde freelance çalışanlar şirketleşmenin sabit ve düzenli maliyetlerine ve yüksek eforlu evrak işlerine katlanmadan 150’den fazla ülkede kurumsal müşterilerini faturalandırabiliyor. Ayrıca dilediği kur ve ödeme metoduyla ödeme tahsilatı gerçekleştirebiliyor; sözleşme ve diğer yönetim araçlarıyla işlerini daha düzenli ve verimli yönetebiliyorlar. Öte yandan kurumlar hizmet aldıkları esnek iş gücünün takip, yönetim ve ödeme süreçlerini bu platform aracılığıyla gerçekleştirebiliyor. Ruul, 120’yi aşkın ülkede yerel yasal düzenlemelerle uyumlu şekilde çalışıyor; ana marketi ise Avrupa Birliği’nde bulunan freelancer ve kurumlardan oluşuyor. Şu ana dek, 70’i aşkın ülkede bulunan 50.000’i aşkın freelancer ve 10.000’den fazla kuruma hizmet veren Ruul çatısı altında en çok öne çıkan 3 hizmet alanı yazılım, kreatif hizmetler ve dijital pazarlama olarak öne çıkıyor.
Yarkın Sakuçoğlu, Siret Ünsal ve Kıvanç Ünal gibi isimlerin de olduğu melek yatırım turuyla 4 Milyon Dolar değerlemeye ulaşan Popile, güçlü bir şekilde pazarı büyütmeye odaklandı. Popile ünlülere ulaşmanın ve onlarla çalışmanın uzun, eforlu ve pahalı olmasını sağlayan tüm etmenleri ortadan kaldırarak şeffaf ve demokratik bir düzenle, ünlülerin tüm gelirlerini kendileri üzerinden kazandığı noktaya ilerliyor.
2021 yılının ilk çeyreğinde Kemal Tepret, Ertuğrul Uçar, Mete Acar, İsmet Berkay Çelik ve Oğulcan Tümdoğan tarafından faaliyete geçirilen Popile, 2 senede büyük bir ivme yakalayarak kendi pazarını yarattı. Aralarında Fenerbahçeli futbolcuların, ünlü oyuncu ve sanatçıların, Twitch yayıncılarının ve influencer’ların olduğu 500’den fazla isimle, ünlüye ulaşabilmeyi kolay ve standart bir hale getirdi.
Bireysel satışlarda yarattığı bu standardizasyonu 2023 yılının ilk çeyreğinde kurumsal satışlara da açtı. Markalar ve şirketler, arada hiçbir aracı olmadan, yalnızca ünlünün telefonundaki uygulama ile reklam ve tanıtım videoları alabiliyor. Popile bu süreci şirketler için pratik, hızlı ve büyük-küçük olmaktan bağımsız hale getirdi.
Popile, bireysel ve kurumsal video satışlarının ardından yeni yatırım turuyla beraber, sonraki hedef olarak etkinlik pazarına adım atmaya hazırlanıyor. 2 senede hızlı ve agresif bir büyüme yakalayan Popile’de amaç, ünlü portföyünü yıl sonuna kadar birkaç kat artırmak. Yeni yatırım turunun ardındansa hedef, Türk ünlülerin oradaki popülaritesini değerlendirip Orta Doğu pazarına açılmak ve oranın yerel ünlülerini de platforma dahil ederek Orta Doğu’daki en büyük ünlü etkileşim platformu, ünlüye ulaşmanın tek ve en makul yolu olmak.
Boğaziçi Ventures, kurumlarda yapay zeka ile sürdürülebilir müşteri memnuniyeti sağlamayı hedefleyen Artiwise ile yeni bir yatırıma imza attı.
2022 yılını dikkat çeken yatırımları ile başarılı bir şekilde tamamlayan Boğaziçi Ventures, 2023’ün dördüncü yatırımını da tamamladı. Hem maddi hem de tecrübe aktarımına dayalı faaliyetleri ile Türkiye girişim ekosistemini destekleyi misyon edinmiş olan Şirket, BV Growth fonu ile erken büyüme aşamasında, yetenekli ekiplere sahip ve uluslararası pazarlarda yüksek sayıda kullanıcıya ölçeklenme potansiyeline sahip teknoloji girişimlerine yatırım yapmaya devam ediyor. Yatırımlarında oyun, Web 3.0, fintek, perakende teknolojileri, sağlık ve eğitim teknolojileri gibi dikeylerde, yenilikçi teknolojilerle geliştirilen ürün ve hizmetleri önceliklendiren Boğaziçi Ventures’ın yeni yatırımı, yapay zeka ile müşteri memnuniyeti odaklı çözümler üreten Artiwise oldu.
Boğaziçi Ventures Yönetici Ortağı ve CEO’su Barış Özistek
Son dönemin en çok ilgi çeken teknolojilerinden biri haline gelen yapay zeka teknolojisi ve Artiwise yatırımı ile ilgili olarak Boğaziçi Ventures Yönetici Ortağı ve CEO’su Barış Özistek şu açıklamaları yaptı: “Yapay zeka bizim her zaman odağımızdaki teknolojilerden biri idi. Her ne kadar son dönemde Chat GPT’nin yarattığı farkındalık ile bu teknolojiye ilgi artmış olsa da, bizim portföyümüzde yıllardır yapay zeka teknolojileri üzerine çalışmalar yapmakta olan 5 adet şirketimiz bulunuyor. Şimdi ise Artiwise ile yapay zekayı müşteri memnuniyetinde kullanan bir ürünü portföyümüze katıyoruz. Türkiye’de özellikle metrikleri ve ürünü ile en iyi “Voice of the Customer (Müşterinin Sesi)” şirketi olan Artiwise ile büyüme ve uluslararası rekabette güçlenme hedefi ile çıktığı yolculukta beraber olacağımızdan dolayı çok mutluyuz.”
“Müşterilerini en iyi anlayan firmalar, müşterilerini en iyi dinleyen firmalardır” mottosunu benimseyen Artiwise, müşteri memnuniyetini yapay zeka, doğal dil işleme, duygu analizi ve kök analizi teknolojileriyle sağlamaktadır. Artiwise Platformu sayesinde çağrı merkezi aramaları, çevrimiçi yorumlar, anket sonuçları, chatbot sohbetleri, marka haberleri ve sosyal medya gibi iletişim kanallarından gelen veriler tek bir platformda toplanarak yapay zeka ile analiz edilebilmektedir. Yapay Zeka ile analiz edilen bu verilerden müşteri içgörüleri ve müşteri memnuniyet skorları çıkarılmakta, problemlerin kök nedenleri adreslenerek proaktif aksiyon alınması sağlanmaktadır.
Artiwise Kurucu Ortağı ve CEO Tanel Temel
Artiwise Kurucu Ortağı ve CEO Tanel Temel, görüşlerini şu şekilde belirtti: ‘‘CTO’muz Fatih Samet Çetin ile 2 kurucu ortak olarak Artiwise’ı kurduğumuzda müşteriye yatırım yaparak büyümeyi kendimize strateji olarak benimsemiştik. Boğaziçi Ventures bu stratejimizi büyümemizin önünü sağladıkları güven ve yatırım ile açarak destekledi. Artiwise sadece sağladığı çözümde değil kendi müşterileri için de memnuniyete çok önem veren bir firmadır. Uzun yıllardır Artiwise kullanan değerli müşterilerimizin yanında, olgunlaşmış yapay zeka süreçleri, ürün, sektör odağı, güçlü yönetim ekibi ve uzman kadrolarımız bu yatırımı almamızda etkili olmuştur. 2 kişi ile başladığımız bu yolculukta şimdi Artiwise’a inanan yüzlerce hayal ortağı var. Sürdürülebilir müşteri memnuniyeti misyonumuzla hedefimiz net; ülkemizin bu değerini yurt dışına hızla taşıyacağız.’’
2023 yılının ilk yarısında 4 adet yeni yatırımını tamamlayan Boğaziçi Ventures, grup şirketi olan BV Portföy ile bu yıl 2 yeni fon daha kurdu. Yapay zeka teknolojisini farklı fonlarında da kullanmaya devam eden Boğaziçi Ventures yıl boyunca yeni fonlar kurmaya ve teknolojiye yatırım yapmaya devam edecek.
Akıllı telefonlar, akıllı saatler, elektrikli diş fırçaları ve tabletler gibi küçük elektrikli cihazlar, kullanılmadıklarında ya da tamamen kullanılabilir durumda olsalar bile çöpe atıldıklarında e-atık haline gelerek çevreye büyük zararlar veriyor. Bu zararları bertaraf etmek için perde arkasında çalışan büyük teknoloji markaları da var. Dünyanın önde gelen markaların teknoloji çözümlerinin küresel çapta dağıtımını yapan TD SYNNEX de bu alanda sektörde dikkat çeken çalışmalar yapıyor.
TD SYNNEX, çevrimiçi takas portalı TD Yenileme Programı kapsamında her ay ortalama 75 bin cep telefonu, tablet, akıllı saatin yeniden işleme geçirilmesini sağlayarak ekonomiye geri kazandırıyor. 2021 yılında TD SYNNEX, yeniden kullanılan ya da bayilerden gelen 351.699 mobil telefonu da geri dönüştürme işleminden geçirdi. Böylelikle şirket, 33 tondan fazla atık malzemenin çöplere gitmesini engelledi ve 42 kg’dan fazla değerli malzemenin e-atık haline gelmesini önledi.
Tüm dünyanın sorunu haline gelen iklim krizi çerçevesinde, Türkiye de dâhil birçok ülke 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenliyor ve sürdürülebilirliğe dikkat çekiyor. Çevrenin korunması konusunda dünya çapında etkinlikler yapılırken e-atıkların çevreye etkisi konusunda farkındalık çalışmaları da daha fazla önem kazanıyor. Akıllı telefonlar, akıllı saatler, elektrikli diş fırçaları ve tabletler gibi küçük elektrikli cihazlar, kullanılmadıklarında ya da tamamen kullanılabilir durumda olsalar bile çöpe atıldıklarında e-atık haline geliyor.
Her ay ortalama 75 bin cihazı çöp olmaktan kurtarıyor
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından sonuncusu 2020’de açıklanan Küresel E-atık İzleme Raporu’na göre ise 2019’da dünya genelinde toplam 53,6 milyon ton yani kişi başı yaklaşık 7,3 kilogram elektronik atık üretildi. Bu rakamın beş yılda yüzde 21 arttığı belirtilen raporda, dünya genelinde değeri 57 milyar doları bulan elektronik atıkların yalnızca yüzde 17,4‘ünün kayıtlı olarak toplandığı ve geri dönüştürüldüğü vurgulanıyor. Rapora göre, Türkiye’de toplam elektronik atık miktarı 847 bin ton, kişi başına düşen elektronik atık miktarı ise yaklaşık 10,2 kilogram.
Dünyanın önde gelen dev teknoloji şirketlerinden bazıları müşterilerinin eski cihazlarını yenilemek, geri dönüştürmek ve yeniden kullanmak üzere takas etmelerine yardımcı olarak perde arkasındaki karbon ayak izlerini sessizce azaltıyorlar. Dünyanın önde gelen markaların teknoloji çözümlerinin küresel çapta dağıtımını yapan TD SYNNEX de bu alanda sektörde dikkat çeken çalışmalar yapıyor. TD SYNNEX döngüsel ekonomi ilkelerini ürün yaşam döngüsü yönetimi stratejisine dâhil ederek ve onarım, yenileme ve geri dönüşüm yoluyla atıkları en aza indirmek için paydaşlarla ortaklık kurarak küçük e-atıkların uygun şekilde bertaraf edilmesini basit ve kolay hale getiriyor.
Sürdürülebilirlik konusunda 360 derece bir strateji izliyoruz
Konuyla ilgili açıklamada bulunan TD SYNNEX Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı, “Sürdürülebilirlik kendi ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama fırsatlarını ortadan kaldırmamaktır. TD SYNNEX olarak biz de sürdürülebilirlik konusunda 360 derece bir strateji izliyoruz. Doğaya bakışımız canlı veya cansız dünyamızdaki her varlığın birbirine bağlı olduğu vizyonumuza dayanmaktadır. Bu nedenle çözüm ve hizmetlerimizi sunarken doğayı korumaya büyük önem veriyoruz. Küresel karbon ayak izimizi azaltmaya, emisyon azaltımı için hedefler belirlemeye, sürdürülebilirlik girişimlerimizi artırmaya ve müşterilerimizi ve tedarikçilerimizi bu konularda desteklemeye dönük çalışmalar yapıyoruz. Çevreye sadık kalarak çalışma arkadaşlarımızın, müşterilerimizin, tedarikçilerimizin, iş ortaklarımızın kısacası tüm paydaşlarımızın ihtiyaçlarına karşılamak için en iyi uygulamaları, çözümleri, hizmetleri sunmaya devam ediyoruz. Örneğin küresel çaplı TD Yenileme Programımız ile her ay on binlerce cihazın yenileme işleminden geçerek ekonomiye kazandırılmasını sağlıyoruz. Diğer yandan Hizmet Olarak Teknoloji iş modelimizle müşterilerimizin kendi kaynaklarını tüketmek zorunda kalmadan en son teknolojilere erişmelerini, gizli maliyetlerden kaçınmalarını ve tüm bunları çok cazip ücretlerle yapabilmesine yardımcı oluyoruz. Müşterilerimiz sadece birkaç adımda tüm abonelik hizmetlerinden hemen faydalanabilir, süreç oldukça hızlı ve kolaydır. Teknolojiden aldığımız güç ve birlikte çalışmanın verdiği feyz ile sürdürülebilirlik yolunda emin adımlarla ilerlemeyi sürdüreceğiz.” dedi
Her ay ortalama 75 bin cihaz çöpe gitmekten kurtuluyor
Perakendeciler, satıcılar ve mobil operatörler, B2B ve B2C son kullanıcı müşterilerinin eski/ömrünü tamamlamış cihazlarını yenilenmek, geri dönüştürülmek ve yeniden kullanılmak üzere takas etmelerine yardımcı olarak perde arkasındaki karbon ayak izlerini sessizce azaltıyorlar. Çevrimiçi takas portalı TD Yenileme Programı’nda şu anda EMEA genelinde 18 ülkede 5.000’den fazla kayıtlı satıcısı ve 500’den fazla perakende ortağı bulunuyor. Cihaz takası, daha fazla ürün yenileme fırsatı sunarken müşterilerle yakın bir ilişki sürdürmek için uygun maliyetli bir yol sağlıyor. Bu program sayesinde her ay ortalama 75 bin cep telefonu, tablet ve akıllı saati yenileme işleminden geçiyor.
TD SYNNEX, ikinci bir yaşam süresi verilemeyen cihazlar için geri dönüşüm sürecine yardımcı olan bir geri dönüşüm teknolojisi şirketi olan UltraRecycle ile de iş birliği yapıyor. Bu şirket cihazları ham maddelerinden arındırıyor ve tesislerinde işleme tabi tutuyor. 2021 yılında TD SYNNEX, yeniden kullanılan ya da bayilerden gelen 351.699 mobil telefonu geri dönüştürme işleminden geçirdi. Sonuç olarak TD SYNNEX 33 tondan fazla atık malzemenin çöplere gitmesini engelledi ve 42 kg’dan fazla değerli malzemenin e-atık haline gelmesini önledi.
NomuPay, büyük global işletmelere Güneydoğu Asya, Türkiye ve Avrupa’daki ödemeler için ‘tam erişim’ sunmak üzere 53,6 milyon dolar yatırım aldı.
Sınır ötesi ve e-ticaret büyüme potansiyeli olan bölgelere genişlemek amacıyla tasarlanmış modern bir uçtan uca ödeme platformu olan NomuPay 53,6 milyon dolar yatırım aldı. Finch Capital ve Neuberger Berman’ın bir yatırım platformu olan Outpost Ventures tarafından ortaklaşa yönetilen tura şahıslar da katıldı.
Peter Burridge,/ NomuPay CEO
NomuPay CEO’su Peter Burridge, “Büyüyen her uluslararası işletme, ödemeler söz konusu olduğunda ‘birden çok’ sorununu bilir. Birden fazla ülke, birden fazla ödeme türü, her ülkede farklı ödeme uygulamaları, çeşitli kanallar ve değişen düzenlemeleri kapsayan sonsuz bir liste vardır. Sonuç olarak, global yayılma yavaşlar. Şirketler, küresel ödemelere yönelik mutabakat sağlarken, pek çok teknik entegrasyon ve satıcı ilişkisini sürdürmek zorundadır. NomuPay olarak, parçalanmış ödeme ağlarını birleştirerek ‘birden çok’ gerekli olan yükümlülükleri ortadan kaldırıyoruz. Teknoloji, pazar, yöntem ve veri parçalanması karşısında, şirketlere küresel ödemelere ‘tam erişim opsiyonu’ sunarak, işletmelerin küresel olarak genişlemeye devam etmesini ve ödeme stratejilerini geleceğe hazırlamasını sağlıyoruz” dedi.
NomuPay’in Birleşik Ödemeler (uP) Platformu, tek bir API entegrasyonu aracılığıyla çok kanallı ödeme kabulü ve ödeme imkanı sağlıyor. Güneydoğu Asya, Avrupa ve Türkiye’deki parçalı ödeme altyapısını basitleştirmek için tasarlanan uP Platformu, ölçeklenebilir ödeme çözümleri ve sağlam veri yönetimi ve raporlama yetenekleri sağlamaktadır. Ödemelere yönelik bir ‘tam erişim çözümü’ olan NomuPay’in uP Platformu, ödeme geçidi bağımsız olarak çalışmakta ve mevcut ödeme altyapısını kolaylıkla artırabilmektedir.
NomuPay’den Bütünleşik Ödeme Platformu
Finch Capital Yönetici Ortağı Radboud Vlaar, “Peter Burridge’in liderliğinde NomuPay, şirketi bir sonraki seviyeye taşımaya yardımcı olan bir dizi lisans alımı ve üst düzey işe alım gerçekleştirdi. Bunun da ötesinde şirket, uzun süredir bütünleşik bir sistemden yoksun olan coğrafyalarda basit ve tek bir entegrasyon yoluyla yerel ödeme kabulünün ve para transferi çözümlerinin kilidini açan bir Bütünleşik Ödeme Platformu oluşturdu. NomuPay’in bu temel pazarlardaki müşterilerin temel ihtiyaçlarını nasıl karşıladığını göreceğimiz için çok heyecanlıyız.” dedi.
Outpost Ventures Ortağı David Dubick ise “NomuPay’deki son derece deneyimli ekiple ortaklık kurmaktan ve büyümenin bir sonraki aşamasında onlarla birlikte olmaktan heyecan duyuyoruz. NomuPay ile yaptığımız görüşmeler boyunca uP Platformunun teknolojik uygulamasından, küresel ödemelerde işletmelerin ve pazar yerlerinin karşılaştığı çok çeşitli sorunları çözme becerisinden, dağıtım yaklaşımlarından ve platformu geniş ölçekte kullanan ilk ortaklardan çok etkilendik” dedi.
NomuPay, 2022’nin 4. çeyreğinden itibaren yeni müşterileri başarıyla bünyesine katmaya başladı ve şu anda ana pazarlarında işi aktif olarak ölçeklendiriyor. Ekip, uP Platformuna yeni pazarlar eklemeye ve ürün geliştirmeye yatırım yapmaya devam ediyor.
Bain & Company ve Jupiter Intelligence’ın ortak araştırması, bankaların kredilendirme stratejilerini küresel ısınma kaynaklı risklerdeki artışı göz önüne alarak uyarlaması gerektiğini ortaya koyuyor.
Bain & Company tarafından, dünya çapında toplam varlıklar bakımından en büyük 50 banka üzerinde gerçekleştirdiği değerlendirme, mortgage kredisi verme stratejilerinde iklim değişikliğine bağlı fiziksel riskleri göz önüne alan bankaların azınlıkta olduğunu gösteriyor. Söz konusu çalışma, halihazırda Finansal İstikrar Kurulu’nun (FBS) İklimle İlgili Mali Beyan Görev Gücü’ne (TCFD) bağlı bankaları içeriyor.
Avrupa bankalarına ilişkin analizde, yalnızca %18’inin mortgage verme stratejilerine fiziksel riskleri entegre ettiğini ortaya koyuyor. Başka bir deyişle, Avrupa bankalarının büyük çoğunluğu strateji tanımlarına, denetleme süreçlerine, hedef belirleme sürecine, ürün arzına veya müşteri angajmanına fiziksel riskleri henüz katmamış durumda.
Bain & Company ve Jupiter Intelligence tarafından gerçekleştirilen global fiziksel risk etkisi analizi, iklim değişikliğini titizlikle hesaba katmamanın bankalar ve genel anlamda finansal kurumlar için ne gibi tehlikeler oluşturduğuna ışık tutuyor. Araştırmada, dünya çapında fiziksel risk tehlikeleriyle karşı karşıya kalması beklenentoprakların gitgide arttığı görülüyor.
ABD topraklarının %43’ü halihazırda fiziksel tehlike altında, bu oranın 2050’de %65’i bulması bekleniyor. Endonezya’da ise şu anda %31 olan bu oranın 2050’de %97’ye yükseleceği tahmin ediliyor. Avrupa ülkeleri de aynı zaman aralığında benzer bir artış gösteriyor. Almanya’nın risk altındaki topraklarının %33’ten %68’e, İtalya’daki risk altındaki toprakların ise %40’tan %62’ye yükseleceği öngörülüyor.
Bain ve Jupiter, Avrupa merkezli bir banka için olası finansal sonuçları simüle ederek söz konusu değişimlerin bankaların varlıkları ve karlılığı üzerinde oluşturabileceği etkileri ortaya çıkardı. Hafifletici önlemlerin alınmaması durumunda, söz konusu örnek bankanın mortgage teminat değerlerinin %10-15 oranında düşebileceği görüldü. Bu durum söz konusu bankaların mortgage karlılığını %7-10 oranında düşürebilir.
Bain & Company kıdemli ortağı ve firmanın Sürdürülebilir ve Sorumlu Finansal Hizmetler departmanı yöneticisi Camille Goossens, konu hakkında şu yorumlarda bulundu: “İklim değişikliği, dünya çapında menkul ve gayrimenkul mallar üzerinde derin bir etki bırakırken hiçbir pazarın buna karşı bir bağışıklığı söz konusu olmayacak. Halihazırda bankaların iklim değişikliği risklerine çözüm bulma stratejileri oldukça sınırlı durumda.”
“Birçok banka, iklim değişikliğine bağlı risklerle karşı karşıya bulunduğunu bilmekle birlikte, gelecekteki söz konusu riskleri hafifletmek üzere iş stratejilerini uyarlamaya yönelik değişiklikleri gerçekleştirmiş durumda değil. Portföylerindeki risklerle başa çıkmak üzere bütüncül bir yaklaşım oluşturmamaları durumunda kendilerini büyük ölçüde tehlike altında bulabilirler.”
Bain İstanbul OrtaklarındanOnur Kayahan ise konuyla ilgili görüşünü şu sözlerle özetliyor: “Türkiye’de bankacılık sektörü, söz konusu dönüşüme ve iklim risklerine giderek daha fazla ilgi gösteriyor. Mevzuat tarafında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 2021’de iklim risklerinin kredi taahhütve denetleme süreçlerine entegre edilmesi hakkında kapsamlı bir uygulama rehberi yayınladı; ayrıca 2022 Aralık ayında bir etki değerlendirmesi gerçekleştirdi.
Orta vadeli sürdürülebilir bankacılık strateji planı göz önüne alındığında, bankacılık sektöründe bu konunun daha fazla ön plana çıkmasını, rehberlik ve yönlendirmelerin artmasını bekliyoruz. Ayrıca, kredi ve teminat portföylerindeki yüksek riskli sektörler ve coğrafyalar göz önüne alındığında, hem geçiş hem de fiziksel riskler bankalar için kritik önem taşıyor. Bankaların önündeki sınav, doğru verilere ulaşmak ve risk sayısallaştırma alanında ileri görüşlü bir metodoloji uygulamak.”
Bankalar mortgage portföylerine yönelik tehditlere nasıl yanıt vermeli?
Bain’in raporu, bankaların iklim değişikliğinin etkilerini sınırlandırmanın ötesinde savunma taktikleri, hücum taktikleri ve yeni tekliflerin kombinasyonu ile genel karlılığı artırmaya yönelik stratejileri nasıl uygulamaya koyabileceğini ortaya koyuyor.
Buna göre; Potansiyel savunma taktikleri arasında farklılaşan kredi-teminat oranı uygulamaları ve kredi ve teminat koruma sigortaları aracılığıyla banka için risk maliyetini azaltmak sayılabilir. Daha ofansif bir yaklaşımda, düşük riskli varlıklar için indirim oranlarını artırmak veya sadece iklim riski korumasına yönelik özel sigorta yapılması söz konusu olabilir. Özellikle piyasaların yeni olgulara uyum sağladığı erken dönemlerde tersine etki yapabileceği için bu tür adımlarda sınırların zorlanmaması gerekiyor.
Raporda son olarak bankaların, müşterilerini iklim değişikliği etkilerine karşı korumak adına yeni ürün ve hizmetler geliştirmesi tavsiye ediliyor. Bunlar arasında iklime adaptasyon çözümlerinin finansmanı ile kurumsal varlık ve tesislerinin dayanıklılık değerlendirmesi de yer alıyor. Analizde hafifletme önlemleri ile değer yaratma hamlelerini bir arada uygulamanın, 2030’da bankaların net operasyon gelirinde yüzde 15 ila 20 puanlık bir artış sağlayabileceği ortaya konuyor. Hızlı takipçiler arasında yer alan bankaların bile, geleceğe hazırlıklı olmak adına portföylerinin risk maruziyetini analiz etme ve şeffaf hale getirme becerilerini geliştirerek bir an önce harekete geçmeleri gerekiyor.
JioCinema, yayınladığı kriket müsabakası sırasında Dünya yayın rekoru kırdı. Turnuva yayınında eş zamanlı 32 milyon izleyici yer aldı.
JioCinema, 29 Mayıs günü düzenlenen Hindistan Premier Ligi (IPL) kriket turnuvasının 16. finali için etkileyici bir şekilde32 milyon eşzamanlı izleyici kaydetti. Böylelikle canlı bir etkinliğin en çok eşzamanlı görüntülenmesi için resmi olarak yeni dünya rekoru kırıldı. Akış etkinliği ücretsizdi ve Gujarat Titans takımlarına karşı Chennai Super Kings’i içeriyordu. JioCinema dünya yayın rekoru kriket maçı ile kırılmış oldu.
Eş zamanlı izlenme rekoru
Dünyanın en popüler yayın etkinliğinin bir önceki rekoru, Temmuz 2019’da bir kriket maçı için 25.3 milyon eşzamanlı izleyici çekti Hindistan merkezli bir çevrimiçi platform olan Disney Hotstar bu rekoru kırmıştı
Asyalı işadamı Mukesh Ambani’nin ile ortaklaşa sahip olduğu JioCinema, şimdi Disney Hotstar’ın izlediği aynı stratejiyi ücretli, ek “premium” içerik sunarak deniyor. . Bu arada, IPL etkinliği JioCinema’nın resmi uygulaması aracılığıyla ücretsiz olarak sunulmaya devam ediyor.
Viacom18, son derece popüler spor turnuvasının yayın haklarını 2027’ye kadar almak için kısa süre önce Disney ile 3 milyar dolarlık bir ihale rekabetini kazandı. Analistler, Hindistan ve diğer Güney Asya ülkelerinde IPL maçlarının ücretsiz akışını sağlamanın, dijital içerik pazarını yeniden şekillendirebileceğini söylüyor.
Jio telekom ağ hizmetinin aboneleri için ücretsiz içeriğinin ve IPL eşleşmelerinin yanı sıra, JioCinema artık yılda 999 Hint rupisi (12 dolar) ödeyecak müşterilere premium bir plan sunuyor. Premium teklif, Viacom18’in yakın zamanda Warner Bros. ve NBCUniversal ile kapattığı anlaşmalarla destekleniyor.
Tüm bunlara rağmen Disney hala Hindistan’da çok popüler bir içerik platformu. ABD medya şirketi, kriket turnuvasını uydu televizyonu aracılığıyla yayınladı ve ilk 66 maç boyunca kümülatif 482 milyon görüntüleme topladı.
Perakende sektörünün alışveriş datasını gerçek zamanlı olarak toplayan Trendbox, yerli girişim Octopus ile iş birliğine imza attı. Yapılan iş birliğiyle yapay zekâ ve makine öğreniminde işlenen geçmiş dönem verileri satış esnasında tüketicinin ilgisini çekebilecek, alışverişini tamamlayabilecek en uygun ürünleri tavsiye edecek.
Bakkal, büfe, küçük marketler gibi perakende sektörünün ölçümlenmesi zor noktalarında IOT (nesnelerin interneti) teknolojisi aracılığıyla Türkiye’nin dört bir yanından yapılan alışverişlerin verilerini gerçek zamanlı olarak toplayan ve analiz eden Trendbox, perakende sektörü için geliştirdiği AI modülüyle ekrana bakan kişileri analiz eden ve sonrasında yapay zekâ desteğiyle kişiye özgü oluşan içerikleri gösteren Octopus ile alışveriş deneyimini kişiselleştiren bir iş birliğine imza attı. Bu iş birliğiyle sayesinde yapay zekâ ve makine öğrenmesi yardımıyla tüketiciler, yaptıkları alışverişlerine uygun olabilecek ürün önerileri alabilecek. Barkod okuyuculardan geçen ürünler; sepetteki ürünleri, geçmiş satış trendlerini, bölgedeki satışları ve zamanı analiz ederek kasa önüne yerleştirilen akıllı ekranlarda alışverişe uygun ürün önerileri gösterilecek.
Bu verimli iş birliği iki markayı da globale taşıyacak
Trendbox ve Octobus iş birliği kapsamında değerlendirmede bulunan Trendbox Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bilgen, bu verimli iş birliğinin iki markayı globale taşıyacağını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Geleneksel perakende satış noktalarına yeni bir satış kanalı açmanın ve müşteri deneyimini iyileştirmenin yanı sıra bu iş birliğiyle global pazarlara açılmayı hedefliyoruz. Türkiye’de sunacağımız hizmetle elde edeceğimiz deneyimi hızlı bir şekilde globale uygulayabilecek donanıma sahibiz.”
Satış noktalarının kârlılığını artıracağız
Trendbox Genel Müdürü Ozan Tezer ise şunları söyledi: “Yenilikçi bakış açısıyla sürekli olarak gelişmeye ve erişim noktalarımızı artırmaya devam ediyoruz. Trendbox olarak 2023’ün ilk çeyreğinde 3 binin üzerinde erişim noktasına ulaşarak geçen yıla kıyasla ulaştığımız perakende satış noktası sayımızı iki katına çıkardık. Şimdi ise eriştiğimiz noktaların verimliliğini artırmak, tüketici alışveriş deneyimini çeşitlendirmek için Octopus ile önemli bir iş birliğine imza attık. Hali hazırda online alışverişlerde alışkın olduğumuz kişiselleştirilmiş alışveriş deneyimini fiziksel satışta bulmak neredeyse imkânsızdı. Octopus ile yaptığımız bu iş birliği sayesinde satış noktasındaki müşteri de satış esnasında, saniyeler içinde alışverişini tamamlayabileceği en doğru ürün için seçenekler görebilecek. Örneğin, kahve alan bir tüketici kasa önündeki ekranlarda alabileceği en uygun tatlı seçeneklerini bulabilecek. Böylelikle bakkal, büfe ve küçük marketler müşterilerine yeni nesil alışveriş deneyimi sunabilecek.”
Çapraz satışı bir adım öteye taşıyoruz
Satış noktalarının çapraz satışlarına sağladıkları katkıya dikkat çeken Octopus CEO’su Emre Yıldız ise şu değerlendirmede bulundu: “Trendbox ile perakendeciler için oldukça önemli bir iş birliğine imza attık. Geliştirdiğimiz teknoloji sayesinde topladığımız verilerle tüketicilere kişiselleştirilmiş ürünler sunuyoruz. Böylece satış elemanının performansından bağımsız, teknolojimiz sayesinde klasik yöntemlerle yapılan çapraz satışı modelini bir adım öteye taşıyoruz. Hali hazırda dijital pazarlama kanallarında yapılan kişiselleştirmeyi Trendbox ile iş birliğimiz sayesinde bakkal, büfe ve marketlerde yapılan fiziki satışlara taşıyoruz. Sunacağımız bu hizmetle “O2O” Online’dan Offline’a olarak ifade ettiğimiz ticaret modelini hayata geçiriyoruz. İleride geliştireceğimiz mobil sadakat programıyla alışverişi kusursuz bir hale getirmeyi hedefliyoruz.”
Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) 1’inci güç ünitesinde temel inşaat aşamalarından biri olan ve reaktör binasının sızdırmazlığını sağlayan iç koruma kabuğunun (İKK) kubbesine beton dökme işlemi tamamlandı.
İç koruma kabuğu kubbesinin en üst düzeyde dayanıklı olması için 422 ton donatı kullanıldı ve 3200 m3’ten fazla beton döküldü. Beton, bileşimin yüksek su tutma kapasitesini, güvenilirliğini, dayanıklılığını ve homojenliğini koruyarak kendiliğinden sızdırmaz hale gelmesine ve yapının alanını kendi ağırlığıyla tamamen doldurmasına imkân sunan yüksek bir akışkanlığa sahip. Beton dökme işleminin tamamlanmasıyla iç koruma kabuğunun kubbesinin üst noktası 61,7 metre yüksekliğe duvar kalınlığı ise 1,2 metreye ulaştı.
AKKUYU NÜKLEER A.Ş. Genel Müdürü Anastasia Zoteeva çalışmaların tamamlanmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Akkuyu NGS inşaat sahasında bir dizi kilit aşama devam ediyor. Gösterdikleri azami fedakarlıkları ve yüksek profesyonellikleri için her bir çalışana teşekkür ederim. Sıkı ekip çalışması, dört güç ünitesinin tamamının aynı anda inşa edilmesini mümkün kılıyor. 1’inci güç ünitesi için ilk parti nükleer yakıtın teslimatından sonra nükleer güç santralinin güvenlik sisteminin en önemli unsurlarından biri olan iç koruma kabuğuna beton dökme işlemini tamamladık. İleride 1’inci güç ünitesinin inşaatı tamamlanmadan dış koruma kabuğu montajı ile kabul işlemlerini de gerçekleştireceğiz.”
Akkuyu NGS’de beton dökme çalışmaları sırasında yüksek kaliteli özel beton karışımı kullanılıyor. Karışımın sıcaklık, oturma ve yoğunluk gibi özellikleri sürekli olarak kontrol ediliyor. Betonun her bir partisi, fabrikada ve doğrudan Akkuyu NGS inşaat sahasında yapılan denetimler de dahil olmak üzere bir dizi laboratuvar testine tabi tutuluyor.
Yakın gelecekte 1’inci güç ünitesinde koruma kabuğunun ön gerdirme sisteminin halatları da monte edilecek. Koruma kabuğunun ön gerdirme sistemi, reaktör binasının sızdırmazlığını sağlayarak güç ünitelerini 9 büyüklüğüne kadar deprem, tsunami, kasırga ve benzeri gibi her türlü aşırı dış etkiye karşı koruyor.
Kodlama ve yazılım konusunda ustalaşmak isteyenlere eğitimler veren bir Laba markası geleceğin okulu robot_dreams, alanının en iyisi ve deneyimli eğitmenlerle kullanıcıları canlı kurslarda bir araya getiriyor. Yazılım dünyasının önemli isimleriyle eğitmen kadrosunu kuran robot_dreams’te platformun ilk içerikleri arasında yer alan Front-End Developer eğitimini, Superstorely Kurucusu Tolga Eğilmezel ile Hopin’in Eski Mühendislik Müdürü Filiz Altıntürk üstlenecek.
Google, Microsoft, Amazon, Airbus, DHL, Grammarly, Bolt, FlixBus ve diğer teknoloji devlerinden uzman isimlerin eğitimler verdiği bir Laba markası geleceğin okulu robot_dreams, yazılım ekosisteminin en iyisi ve işin mutfağından gelen deneyimli eğitmenlerle kullanıcıları bir araya getirmeye devam ediyor. Veri analitiği, programlama, veri bilimi, makine öğrenimi ve BT’deki diğer birçok alanda kullanıcıların kendilerini ve kariyer gelişimlerini destekleyebilmeleri için oluşturulan platformun ilk içerikleri arasında, Front-End Developer eğitimi bulunuyor. Superstorely Kurucusu Tolga Eğilmezel ile Hopin’in Eski Mühendislik Müdürü Filiz Altıntürk tarafından verilecek online kursta katılımcılar, yazılım sektöründe emin adımlarla ilerleyecek, yazılım ekipleri ile çalışırken teknik terminolojiye hakim olacak ve 44 dersin sonunda Front-End olarak sektöre giriş yapabilecek.
Front-End Developer Olmak İçin A’dan Z’ye Her Şey robot_dreams’te!
Geleceğin okulu robot_dreams’te yer alan Front-End Developer kursunda katılımcılar gözde sektörler arasında yer alan yazılım sektörüne front-end geliştirici olarak adım atacak ve eğitim sonucunda bu sektörde iş fırsatı yakalayabilecek. Web sitelerini geliştirirken tasarım öğelerini de anlamak ve doğru şekilde kullanmak için Figma üzerinden tasarımları incelemeyi ve bunların hem mobil hem masaüstü uyumlu çalışabilmesi için responsive siteler geliştirmeyi öğrenecek olan katılımcılar, bir ürün geliştirirken yazdığı kodun nasıl çalıştığına dair bilgi sahibi olup kariyerinde sağlam adımlar atabilecek.
Eğitimi Deneyimli Front-End Uzmanları Verecek
Kariyer değişikliği düşünenler, front-end geliştirici olmak için gerekli temelleri, tasarım yaklaşımlarını, HTML, CSS, Javascript ve arama motoru uyumlu web siteleri geliştirmenin yanında güncel frameworkleri de (Vue, React) öğrenecek ve kullanabilecekken, Front-End Geliştirici olmayı hedefleyen üniversite öğrencileri de arama motorları ile uyumlu web siteleri oluşturabilecek ve yaptıkları tasarımları çalışan birer web sitesi haline getirebilecek. Yazılım ekipleriyle çalışan ya da teknik bilgisini güçlendirmek isteyen çalışanlar ise Front-End geliştiriciliğin temellerini, kavramlarını ve mantığını öğrenecek, böylece çalıştığı yazılım ekipleriyle teknik iletişimlerini geliştirecek.
Superstorely Kurucusu Tolga Eğilmezel ile Hopin’in Eski Mühendislik Müdürü Filiz Altıntürk eğitmenliğinde düzenlenen ve 6 aylık 44 dersten oluşan kurs, kariyer değişikliği düşünenlere, Front-End Geliştirici olmayı hedefleyen üniversite öğrencilerine ve yazılım ekipleriyle çalışan ya da teknik bilgisini güçlendirmek isteyen çalışanlara uygulama temelli dersler ve örnek ödevler ile detaylı bir öğrenme alanı sunuyor.
Intel Meteor Lake çip prototipini nihayet gösterdi. Microsoft ve Intel ortaklığıyla Meteor Lake, yapay zekalı yetenekler sunuyor.
Microsoft ve Intel, kişisel bilgisayarlarda yapay zekanın geliştirilmesini sağlamak için birlikte çalışıyor. Microsoft’un Build 2023 konferansında Intel ve Microsoft, Intel’in yaklaşmakta olan Meteor Lake istemcisi, bilgisayar işlemcilerinin yapay zeka özellikli yeteneklerini önizliyor. Intel ve Microsoft, Meteor Lake işlemcilerinin benzersiz ayrıştırılmış mimarisini kullanarak, bilgisayar kullanıcıları için yapay zeka destekli yeni özellikler sağlıyor. Adobe Premiere Pro’da otomatik yeniden çerçeveleme ve sahne düzenleme algılama gibi yeni multimedya özellikleri ve daha etkili makine öğrenimi dahil bir çok yeni özellik geliyor.
Meteor Lake bilgisayarlara güç verimliliği ve yapay zeka getiriyor
Meteor Lake, yalnızca kişisel bilgi işlemde değil, aynı zamanda teknolojiyle nasıl etkileşim kurduğumuzda da önemli bir kilometre taşını işaret ediyor. Intel’in segmentle ilgili performansı optimize etmek ve gücü azaltmak için gelişmiş fikri özellikler (IP’ler) ve öncü süreçler sunmasına olanak tanıyan “yonga” çip üzerinde sistem (SoC) tasarımıyla başlıyor. Bu, Meteor Lake’in yapay zeka modellerini verimli şekilde çalıştırmak için doğrudan SoC’ye entegre edilmiş özel bir yapay zeka motoru olan yerleşik bir nöral VPU’ya sahip Intel’in ilk PC platformu olmasını sağladı. Intel’in birkaç nesildir desteklediği CPU ve GPU üzerindeki güçlü yapay zeka hızlandırıcılarla birleştirilmiş yeni nöral VPU ile Meteor Lake, farklı sektörlerden tüketiciler ve işletmeler için inovasyonun ve bilgisayar deneyimlerinin geleceğini şekillendirmede çok önemli bir rol oynayacak.
Üstelik bu sadece başlangıç. Gelecek yıl boyunca Intel, özel yapay zeka motoruyla milyonlarca Meteor Lake birimi göndermeyi hedefliyor. Intel, sonraki nesil ürünlerle daha da ölçeklendikçe, ölçek ve hacimdeki bu büyük artış, yapay zeka ile hızlandırılmış deneyimleri yüz milyonlarca insanın ellerine bırakacak ve benzeri görülmemiş bir değişimi desteklemek için gereken akıllı işbirliğini, işlem hızını ve yetenekleri mümkün kılacak.
Meteor Lake ile geliştiriciler için özellikle aşağıdaki konularda destek sağlayacak:
OpenVino-EP ve DirectML-EP aracılığıyla etkinleştirilen ONNX Çalışma Zamanı desteği de dahil olmak üzere geliştirici araçlarından yararlanma
Nöral VPU ve GPU’nun hızlandırılması için WinML/DirectML’de daha etkili makine öğrenimi
Arka plan bulanıklığı, göz otomatik çerçeveleme, ses odaklama dahil olmak üzere Microsoft Studio Efektleri
Apple tedarikçisi Foxconn, 2023’ün genel olarak şirket için düz bir yıl olacağını, ancak yapay zekaya olan talep nedeniyle sunucuların yükseleceğini vurguladı. Foxconn Yönetim Kurulu Başkanı Liu Young-way, şirketin yıllık hissedarlar toplantısında, bu yıl parasal politika sıkılaşması, jeopolitik gerilimler ve enflasyon konusundaki belirsizlikler nedeniyle şirketin dikkatli olduğunu ancak AI’ye olan yoğun ilgi nedeniyle serverlerin parlak bir nokta olduğunu belirtti.
“Daha fazla insan ChatGPT’yi kullanıyor,” dedi. “AI serverları için pazarın beklenenden çok daha hızlı bir şekilde yükseldiğini görebilirsiniz. Bu yılın ikinci yarısında üç haneli bir artış olabileceğini bekliyoruz.”
Liu, Tayvanlı şirketin serverlar için küresel pazar payının %40 olduğunu ve bunu daha da artırmayı hedeflediğini ekledi.
Foxconn, Gelirin %22’sini Serverlardan Elde Etti; Net Karında %56 Düşüş
İlk çeyrekte, Foxconn’un bulut ve ağ ürünleri segmenti, serverları da içeren gelirin %22’sini oluşturdu ve yalnızca akıllı tüketici elektroniği – ki bunlar arasında akıllı telefonlar da bulunuyor – %56 ile birinci sırada.
Bu ay Foxconn, ilk çeyrek net karında %56’lık bir düşüş kaydederek üç yılın en büyük düşüşünü yaşadı ve tam yıl için görünürlüğün “sınırlı” olduğunu belirtti.
Dünyanın en büyük sözleşmeli elektronik üreticisi olan şirket, Apple’ın iPhone’uyla elde ettiği başarıyı elektrikli araçlarla tekrarlamak istiyor.
Foxconn, resmi adıyla Hon Hai Precision Industry Co Ltd, eski General Motor Co (GM.N) tesisini Ohio’nun Lordstown şehrinde satın aldı ve ayrıca eski Nissan yöneticisi Jun Seki’yi EV’lerdeki genişleme çabalarını yönetmek üzere işe aldı; burada büyük bir üretici olmayı umuyor.
Liu’ya göre, şirket Tayvan’ın ötesine geçerek EV batarya tedarik zincirini genişletmeyi, muhtemelen Amerika Birleşik Devletleri, Endonezya ve Hindistan’a açmayı düşünüyor.
%70 civarında iPhone montajı gerçekleştiren Foxconn, üretimi Çin’den çeşitlendirme çabasında oldu; çünkü Çin’in sıkı COVID-19 kısıtlamaları şirketin en büyük iPhone fabrikasını geçtiğimiz yıl etkiledi. Şirket aynı zamanda Pekin ile Washington arasındaki artan ticaret geriliminden işine olası bir darbe almayı da engellemeye çalışıyor.
Liu, Çin’in, Çin’in Zhengzhou şehrindeki devasa iPhone fabrikası dahil olmak üzere, Foxconn için hala çok önemli olduğunu söyledi.
“Oradaki kültür çok benzer, kurallarımız ve düzenlemelerimiz biraz farklı olsa da yetenek konusunda hiçbir sorun yok. Bu yüzden orada yeni girişimlere başlamak bizim için nispeten daha kolay. Orada gelişmeye devam etmek için çalışacağız.”
30 Mayıs’ta, pandemi nedeniyle Nvidia Corp büyük bir ürün lansmanını sanal olarak düzenlemeye mecbur kaldığında, CEO Jensen Huang mutfaktan video yayını yaparak etkinliği sunmuş ve şirketin en son çipini sanki fırından çıkarmış gibi duyurmuştu.
Huang, bir tava tutacağına uzanırken “Hemen göstermem gereken bir şey var,” diyor. “Bunu uzun süredir pişiriyordum,” diye devam ediyor ve fırından fırın tepsisi boyutunda bir devre kartı çıkararak “dünyanın en büyük grafik kartını” gösteriyor.
Bu, genellikle ürün lansmanları için siyah deri bir motosiklet ceketi giyen Tayvan asıllı Amerikalı göçmenin, bilgisayar endüstrisinde en tanınmış isimlerden birine dönüşmesini sağlayan gösteriş tarzı. Jensen Huang Salı günü, 1 trilyon dolar değerinde bir şirketi yöneten teknoloji yöneticilerinin seçkin bir listesine katıldı.
Huang, 60 yaşında, sadece Amazon.com Inc’in Jeff Bezos’un ardından, böyle bir kilometre taşına ulaşan ikinci ABD’li CEO oldu.
Apple’ın CEO’su Steve Jobs’un dışında, şirketleriyle o kadar özdeşleşmiş olan birkaç CEO daha var. Huang, hatta bir kolunda Nvidia’nın logosundan ilham alan bir dövmeye bile sahip.
Nvidia çipleri, video oyunlarından otonom araçlara, bulut hesaplamaya ve şimdi de yapay zeka olan önemli teknoloji trendlerinin merkezinde yer almakta.
Şirketin hisseleri, yapay zeka alanındaki patlama sonucunda ortaya çıkan etkileyici satış projeksiyonlarıyla değer kazandı. OpenAI’nin ChatGPT’sinin 30 Kasım 2022’de piyasaya sürülmesinden bu yana Nvidia’nın değeri yaklaşık olarak 420 milyar dolardan şu anki seviyesine kadar büyük bir artış gösterdi.
Huang’ın başarısı, yazılım ve donanımın birleşimiyle zorlu bilgisayar bilimi sorunlarını çözme isteğinden kaynaklanıyor – bu vizyonu için otuz yılı aşkın süre harcadı.
Tayvan’da doğan Huang, çocukken Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınmış ve Oregon State Üniversitesi ve Stanford Üniversitesi’nde mühendislik dereceleri aldı.
Huang, yarı iletken devi Tayvan’da büyük bir popülerliğe sahip ve bu hafta Taipei’ye bir ticaret fuarı için yaptığı ziyarette büyük bir karşılama aldı. Pazartesi günü binlerce kişinin katıldığı bir ana konuşma gerçekleştirdi ve iki saatlik konuşmasının ardından bazıları onun etrafını sararak selfie çekmek için yanına geldi.
1993 yılında 30 yaşında olan Jensen Huang, Curtis Priem ve Chris Malachowsky ile birlikte Nvidia’yı kurdu. Silikon Vadisi’nin Sequoia Capital ve diğer yatırımcılarından destek aldı. İlk büyük başarıları, yüksek yoğunluklu hareketli grafikler için özel olarak tasarlanan grafik işlem birimleri olan çipler oldu. Huang, o dönemlerden bile Nvidia’yı sadece bir çip şirketi olarak düşünmüyordu.
“Bilgisayar grafikleri, bilgisayar biliminin en karmaşık parçalarından biridir,” Huang, 2021 yılında Silicon Vadisi’nde bir ömür boyu başarı ödülü alırken bir izleyiciye söyledi. “Her şeyi anlamanız gerekiyor.”
2000’li yılların ortalarına gelindiğinde Huang ve ekibi, Nvidia çiplerinin daha genel bilgisayar problemlerinde kullanılabileceğini fark etti ve yazılım geliştiricilerinin Nvidia çiplerini programlamalarına olanak sağlayan CUDA adlı bir yazılım platformu piyasaya sürdü.
Erken bir yatırım
Bu, yeni kullanımların başlamasına yol açarak kripto para birimleri de dahil olmak üzere çeşitli alanlarda etkisini gösterdi. Ancak Huang, üniversite laboratuvarlarının çipleri yapay zeka çalışmalarında kullanma potansiyelini fark etti. Bu, sanal asistanlardan otonom araçlara kadar her şeyi kapsayan umut vadeden bir niş olarak bilgisayar bilimi alanında kendini gösteriyordu. Huang, yapay zeka için özel olarak tasarlanmış bir dizi çipi piyasaya sürdü ve bu yatırımın karşılığını aldı.
Nvidia, ayrıca Tayvan Semiconductor Manufacturing dahil olmak üzere iş ortaklarına silikon üretimini dış kaynak kullanarak kendini farklılaştırdı. Bu, Intel tarafından belirlenen modele karşı çıktı ve şu anda Nvidia’nın değerinin sadece bir kesirine sahip olan Intel’in modelini bozdu. Nvidia’nın değeri Salı günü kapanışta 1 trilyon doların hemen altındaydı.
“O, telefonların sesli olarak soruları yanıtlamasına, tarlaların yabani otları ancak bitkileri değil püskürtmesine, doktorların yeni ilaçların özelliklerini tahmin etmesine olanak sağlayan bir devrimi mümkün kılmaya yardımcı oldu – ve daha fazla mucize gelecek,” AI girişimcisi Andrew Ng. Huang, 2021 yılında Time tarafından en etkili 100 kişi arasında seçilmesi üzerine şu sözleri yazdı: “O, telefonların sesli olarak soruları yanıtlamasına, tarlalarda yabani otları ancak bitkileri değil, doktorların yeni ilaçların özelliklerini tahmin etmesine yardımcı olan bir devrimi mümkün kılmada yardımcı oldu – ve daha birçok mucize gelecek.”
Çinli arama devi Baidu, yapay zeka uygulamaları tarafından oluşturulan içeriğe odaklanan girişimlere destek amacıyla 1 milyar yuanlık (yaklaşık 145 milyon dolar) bir risk sermayesi fonu kuracağını belirtti. Şirket, ayrıca geliştiricilere ERNIE büyük dil modeli üzerinde uygulamalar geliştirmeleri veya mevcut ürünlerine bu modeli entegre etmeleri için bir yarışma düzenleyeceğini ekledi.
Çin’deki teknoloji şirketleri, yapay zeka ve doğal dil işleme alanında büyük bir potansiyele sahip. Bu nedenle, ChatGPT’nin başarısı, bu şirketlerin kendi LLM’lerini geliştirme konusundaki kararlılıklarını arttırdı.
Bu hafta yayınlanan bir rapora göre, Çin’de 2020 yılından bu yana yaklaşık 80 kuruluş, kendi LLM’lerini piyasaya sürdü ve bu yılki yayınlar, ABD’ninkinden biraz daha önde olduğunu gösterdi.
Mart ayında, Baidu kendi yapay zeka destekli LLM’si olan Ernie Bot’u duyurdu. E-ticaret devi Alibaba Group Holding Ltd ise diğer Çinli şirketler arasında hızla takip edenlerden.
LLM’lerin artışına yanıt olarak, Çin Nisan ayında generatif yapay zeka kullanımıyla ilgili taslak düzenlemeler yayınladı.
Toyota, Japonya dışındaki Asya ve Okyanusya ülkelerindeki bazı müşterilerin bilgilerinin Ekim 2016’dan Mayıs 2023’e kadar dışarıdan erişilebilir kaldığını açıkladı. Şirket, dışarıdan erişilebilir olabilecek müşteri bilgilerinin arasında isimler, adresler, telefon numaraları, e-posta adresleri ve araç tanımlama ve kayıt numaralarının bulunduğunu belirtti.
Bu olay, bu ay içinde şirketin, Japonya’da 2012’den bu yana ana bulut hizmet platformlarına kayıt olan neredeyse tüm müşteri tabanının, insan hatası nedeniyle on yıl boyunca halka açık olarak kullanılabilir olduğunu duyurmasının ardından gerçekleşti. Satışlar açısından dünyanın en büyük otomobil üreticisi olan şirket, daha önceki olayın ardından Toyota Connected Corp tarafından yönetilen bulut ortamlarında geniş kapsamlı bir soruşturma başlattığında son sorunun ortaya çıktığını bildirdi.
Toyota, “Bu olayın da veri işleme kurallarının yetersiz yayılması ve uygulanmasından kaynaklandığına inandığımız için, bulut yapılandırmalarını izlemek için bir sistem uyguladık” dedi. Şirket sözcüsü, Toyota’nın konuyu her ülkenin yasaları ve düzenlemeleri doğrultusunda soruşturmakta olduğunu açıkladı.
Toyota, olaydan etkilenen müşteri sayısını, tam olarak hangi ülkelerde bulunduklarını ve lüks markası Lexus’un müşterilerinin etkilenip etkilenmediğini belirtmedi ve müşterilerin bilgilerinin sadece bir kısmının dışarıdan erişilebilir olabileceğini açıklamakla yetindi.
Toyota, müşteri verilerinin üçüncü taraf kopyalarının veya kullanımlarının olup olmadığını da araştırdığını ve böyle bir kullanımın kanıtına rastlanmadığını belirtti. Araç konumu ve kredi kartı bilgilerinin ise olayda yer almadığını ekledi.