İtalya’da kurtarma dronları test ediliyor

Kurtarma dronları, cihazları felaket karşısında arama kurtarma yeteneklerini optimize etmeyi amaçlayan yeni bir proje için İtalya’daki volkanik alanlarda test ediliyor.

Pathfinder olarak adlandırılan proje kapsamında, aktif Stromboli Adası yanardağı çevresinde ve Napoli yakınlarındaki volkanik bir krater olan Astroni Doğa Koruma Alanı içinde gerçekleşen iki test çoktan tamamlandı.

Test edilen dronlar, tehlikedeki insanları tanımlamak, hızla değişen afet durumlarını izlemek ve volkanik malzeme gibi örnekleri toplamak için tasarlanmış sat nav tabanlı konumlandırma ve iletişim yetenekleriyle donatılmış.

Dronlar, gereksinimlere bağlı olarak daha etkili kurtarma yetenekleri için karasal gezici ve su altı araçlarıyla birleştirilebiliyor. Testlerde, birimler bir alanı izlemedeki etkinlikleri, bir site içindeki olaylar hakkında içgörü sağlamaları ve mevcut altyapı güvenilmez hale gelirse iletişim yetenekleri açısından incelendi.

Bu son nokta için, Pathfinder’ın bağlı “ana drone’u” bağımsız bir iletişim merkezi olarak hizmet ediyor. Proje yöneticisi Marco Nisi, “Aslında ana drone, test bölgesinde uydu navigasyonunun doğruluğunu artırmak için büyütme verileri sağlayan bir ‘sözde uydu’ veya ‘pseudolite’ olarak hizmet ediyor.” dedi. “Ek olarak, bu drone, otomatik hava araçlarının daha geniş hava sahası yönetim sistemine açılan bir kapı görevi görür ve diğer hava trafiğiyle olası çatışmalardan kaçınmayı sağlar.”

Drone’ların arama ve kurtarma görevleri için etkinliğini kanıtlamış olan konsorsiyum, projeyi bir sonraki ticarileştirme aşamasına taşımayı umduğunu söyledi.

“Bu arada, elde edilen tüm verileri toplamak için ayrı bir Mobil Görev Birimi kullanılır ve birbirine bağlı dronlar için görev planlaması sağlayarak görevlerin verimli koordinasyonunu ve yürütülmesini sağlar.” Proje, diğerleri arasında Floransa Üniversitesi Sivil Koruma Merkezi, Politecnico Departmanlar Arası Hizmet Robotik Merkezi (POLITO) ve ALPHA Danışmanları ile birlikte Sistemtica S.P.A. liderliğindeki bir konsorsiyum tarafından üstleniliyor.

Sarsılmaz’dan yerli silahlı dronlar geliyor!

IDEF’23 Fuarı’na SARBOT, SAR2023, 25mm Kara Topu ve diğer ürünleriyle katılan Sarsılmaz, SİHA’ların girmekte zorlandığı alanlar için ihtiyaç duyulan silahlı dron imalatı için de tarihi bir anlaşmaya imza attı. Sarsılmaz ve Asisguard arasında imzalanan anlaşmayla üretilecek silahlı dronlar 400 metrelik atış menziliyle “uçan silah kuleleri” olarak tanımlanıyor.

43 yıllık geçmişiyle savunma sanayiinin en köklü kuruluşlarının arasında yer alan Sarsılmaz, IDEF’23’te dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve Polis Teşkilatı’nın en büyük milli silah üreticilerinden biri olan Sarsılmaz, tamamen Türk mühendisler tarafından tasarlanan ve üretime dahil edilen otonom silah sistemleriyle de ülkemizin yüz akı projelerine imza atmayı sürdürüyor.

Sarsılmaz ve Asisguard’dan ‘Silahlı Dron’ anlaşması

Sarsılmaz

Milli Hava ve Kara platformları için geliştirdiği sistemler ile bu alanda önemli bir ithalat kalemine son veren Sarsılmaz, Türkiye’nin insansız hava araçları alanındaki başarılarına destek olacak yeni bir çalışmayı da gündemine aldı. Sarsılmaz ile Asisguard silahlı dron alanında devrimsel nitelikle yeni üretimler için işbirliği anlaşması imzaladı. Sarsılmaz adına imzayı Yönetim Kurulu Başkanı Latif Aral Aliş atarken, Asisguard adına da anlaşmayı Genel Müdür Mustafa Barış Düzgün imzaladı.

Türkiye’nin ilk yerli ve milli silahlı dronu: Songar

Sarsılmaz

Sarsılmaz ve Asisguard iş birliğiyle geliştirilen SAR 15T entegre silahlı dron Songar, tasarımdan üretime, yazılımdan silah sistemine kadar tamamen Türk mühendislerin imzasını taşıyor. Otonom ve manuel uçuş modlarına sahip olan Songar, yer kontrol istasyonunun yanı sıra rota planlama özelliğiyle otonom uçuş da gerçekleştirebiliyor. Türkiye’nin yerli ve milli silahlı dronunun uçuş menzili 5 kilometreye ulaşırken, uçuş irtifası ise 300 metreyi buluyor. 25 dakika süreyle havada kalabilen dronun 7,62 milimetre kalibredeki Sarsılmaz imzalı silah sistemi yaklaşık 400 metre atış menzili sağlıyor.

“Operasyonel gücümüze güç katacak bir gelişme”

İki büyük şirketin işbirliği ile üretilecek dronlar hakkında bilgi veren Sarsılmaz Mühendislik Başkanı Hulusi Kasap, “Türkiye insansız hava araçları sektöründe lider konumda. Bu noktada elde ettiğimiz başarılar tüm dünyanın malumu, ancak biz sahadan gelen geri bildirimler ve dünyada yaşanan gelişmeler ışığında İHA, SİHA ve uçakların giremediği alanlarda daha küçük sistemler olan dronlara duyulan ihtiyacı tespit ettik ve bu alanda da ülkemizin elini güçlendirmek için bu projeyi geliştirdik. Asisguard tarafından üretilen dronlar gözetleme amaçlı ve bomba atar olarak kullanılıyor. Sarsılmaz mühendisliğini bu sisteme entegre ederek yeni kabiliyetler kazandırmayı hedefliyoruz. Songar eklenecek bu yeni makineli tüfek sistemi ile havadan belirlenen hedeflere 4 yüz metre menzilde etkin bir şekilde kullanılabilir hale gelecek” dedi.

“Songar havada uçan bir silah kulesi”

Asisguard Genel Müdürü Mustafa Barış Düzgün ise “Songar, Sarsılmaz’ın yeni sistemi ile çok özel bir ürün haline dönüşecek. Sahip olduğu özellikler gelişecek ve tüm dünya tarafından talep edilen bir sistem olacak. Tüm silah üreticileri silah kulesi üretmek için çalışıyor, bu bağlamda Songar havada uçan bir silah kulesi olarak alanında en özel sistemlerden biri olacak. Sarsılmaz’ın sahip olduğu geniş iç pazar ve ihracat ağı ile Türkiye’nin bu alandaki elini güçlendirerek ülkemizin liderlik konumunu korumasına yardımcı olacak.” dedi.

Anadolu Savunma Ar-Ge gücünün ürünlerini IDEF’te sergiledi

Anadolu Savunma, SEYİT 8×8 Taktik Tekerlekli aracını 16. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı IDEF’te sergiledi. 2011 yılından beri zırhlı midibüs tasarımı ve üretimi ile kamu kurum ve kuruluşlarına hizmet veren Anadolu Savunma, 2017 yılından itibaren ticari araç üretim ve Ar-Ge gücünü Taktik Tekerlekli askeri kamyonlar ile savunma sanayiine taşıma kararı aldı. Anadolu Savunma envanterde yer alan 8×8 Taktik Tekerlekli Araçları ile Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet vermeye devam ediyor. Anadolu Savunma, bu yıl 16’ncı kez düzenlenen Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı IDEF 2023’te SEYİT 8×8 Taktik Tekerlekli modelini stand alanında ziyaretçilerine sergilemekle birlikte, prototip aşamasında olan ve gelecek fuarlarda sergilenmek için SEYİT 4×4 ve 6×6 Taktik Tekerlekli modellerinin de ön tanıtımını ilk kez gerçekleştirdi.

Küresel bir Türk markası haline gelen ve bu yıl 16’inci kez düzenlenen IDEF 2023 Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı, 25-28 Temmuz 2023 tarihleri arasında gerçekleşti. Milli Savunma Bakanlığı ev sahipliği ve Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yönetim ve sorumluluğunda düzenlenen etkinlik, İstanbul’daki TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde savunma sanayiinin önde gelen paydaşlarını bir araya getirdi.

Yüksek Ar-Ge Gücü, Geniş Servis Ağı

Anadolu Grubu’nun Ar-Ge alanındaki yetkinliğini savunma sanayine taşıyarak başarılarını her geçen gün daha da artıran Anadolu Savunma, başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere küresel pazardaki paydaşlarının ihtiyaçlarını en yüksek seviyede karşılama hedefiyle geliştirdiği yüksek yerlilik oranına sahip araçlarıyla öne çıkıyor.
Yurtiçinde 93 farklı servis noktasına yayılan Anadolu Savunma son kullanıcılara en kısa sürede servis hizmeti avantajı sunuyor. Anadolu Savunma’nın geniş satış sonrası servis ağı içerisinde yer alan tüm yetkili birimler, SEYİT araçların idamesi konusunda periyodik eğitimlere tabi tutuluyor ve yetkilendiriliyor.

SEYİT 4×4 ve 6×6 araçların ön tanıtımı yapıldı

Anadolu Savunma

İlk kez IDEF 2023’te ön tanıtımı yapılan yeni SEYİT 4×4 ve 6×6 araçlar, 8×8 araçlarda olduğu gibi farklı şekillerde konfigüre edilebiliyor. Zırhlı ve zırhsız olmak üzere iki farklı tip kabine sahip ve araçlar zorlu arazi koşullarında görevlerini icra edebilecek şekilde tasarlandı. 4×4 araçlarda 10 ton, 6×6 araçlarda ise 16 tona kadar yüksek faydalı yük taşıma kapasitesi ve 5200 mm’den 7800 mm’ye kadar faydalı şase alanını bulunuyor. Yüzde 60 dik eğim tırmanabilme ve 1 metre derinlikteki sudan geçebilme kabiliyetine sahip araçlar aynı zamanda (-32) dereceden (+55) dereceye kadar zorlu çevre sıcaklıklarında görevlerini icra edebiliyor ve 750 kilometre menzile sahip.
Anadolu Savunma’nın fuarda sergilediği SEYİT 8×8 Çift Kabin Taktik Tekerlekli modeli, aynı zamanda Aselsan tarafından geliştirilen ve Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine sunulan Alçak İrtifa Radar Sistemi Projesinde tercih edilen araç olma özelliğini taşıyor. 435 beygir motor ve 7 ileri otomatik şanzıman bulunan 43 ton taşıma kapasiteli araç, bağımsız süspansiyonu, muharebe yükünde %60 dik eğim tırmanma kabiliyeti ve 1 metre derinlikte sudan hazırlıksız geçme yetkinliği ile her türlü zorlu arazi şartlarında çalışabiliyor. Aracın üzerinde, Anadolu Savunma Ar-Ge mühendisleri tarafından Aselsan ile yakın iş birliği içerisinde ve son kullanıcı ihtiyaçları doğrultusunda iç tasarımı terzi işi yaklaşımı ile geliştirilen çift kabin yer alıyor. Zırhlı tek ve çift kabin versiyonları da bulunan SEYİT 8×8’in tek kabinli versiyonu da çift kabinli versiyon gibi yine Aselsan tarafından geliştirilen Yüksek Frekanslı Elektronik Taarruz Sistemi projesinde tercih edilmişti.

Microsoft, onlarca yıl sonra antitröst soruşturmasıyla karşı karşıya!

0

Avrupa Birliği düzenleyicileri Perşembe günü Microsoft için bir antitröst soruşturması başlattı. AB’nin yürütme kolu olan Avrupa Komisyonu, Microsoft’un bazı uygulamalarının rekabet karşıtı davranışlar oluşturabileceğini söyledi.

Bu, AB’nin on yıldan fazla bir süredir Microsoft’a yönelik ilk antitröst soruşturması. AB düzenleyicileri Perşembe günü bir basın açıklamasında, “Komisyon, Microsoft’un müşterilere üretkenlik paketlerine abone olduklarında bu ürüne erişimi dahil edip etmeme konusunda seçenek sunmayarak Teams’e bir dağıtım avantajı sağlayabileceğinden ve üretkenlik paketleri ile rakip teklifler arasındaki birlikte çalışabilirliği sınırlamış olabileceğinden endişe duyuyor.” dedi.

Microsoft Teams Office

Başka bir deyişle, AB, Microsoft’un müşterilere şirketin Office 365 ürününe abone olduklarında Teams satın almama seçeneği vermediğinden endişe duyuyor. Bunu yaparken Microsoft, diğer şirketlerin işyeri mesajlaşma ve video uygulaması alanında rekabet etmesini engelleyebiliyor.

Komisyon, ”Bu uygulamalar rekabet karşıtı bağlama veya paketleme oluşturabilir ve diğer iletişim ve işbirliği araçlarının tedarikçilerinin rekabet etmesini engelleyebilir.” dedi.

Daha önce Office 365 olarak bilinen Microsoft 365, Microsoft’un Word ve Excel gibi işyerinde ayarlanmış uygulamaları içeren yazılım seti. Antitröst soruşturmalarının kendi kendine empoze edilen bir tamamlama tarihi yok. Microsoft’un AB rekabet kurallarını ihlal ettiği tespit edilirse, ABD teknoloji devi toplam küresel yıllık cirosunun %10’una kadar para cezasıyla karşı karşıya kalabilir.

Bir Microsoft sözcüsü, “Avrupa Komisyonu’nun bu davadaki çalışmalarına saygı duyuyoruz ve kendi sorumluluklarımızı çok ciddiye alıyoruz. Komisyonla işbirliği yapmaya devam edeceğiz ve endişelerini giderecek çözümler bulmaya bağlı kalacağız.” dedi.

Microsoft en son 2009 yılında, eski web tarayıcısı Internet Explorer üzerinden benzer bir durumda bir AB antitröst soruşturmasına tabi tutuldu. AB, Microsoft’un Internet Explorer’ı Windows işletim sistemine bağlamasıyla rekabetin bozulduğuna dair endişelerini dile getirdi. Microsoft, Windows kullanıcılarına rakip web tarayıcıları seçeneği sunmayı taahhüt ederek AB’ye çareler sundu.

Daha yakın zamanlarda, Microsoft‘un Activision Blizzard’ı 69 milyar dolarlık satın almasını önerdianlaşmanın konsol ve bulut oyun pazarındaki rekabeti bozabileceği gerekçesiyle AB incelemesine tabi tutuldu. Microsoft, bu durumda AB’ye çözüm yolları sundu ve düzenleyicilerin anlaşmayı Mayıs ayında onaylamasına yol açtı.

Ücretsiz yapay zeka eğitimleri

Google tarafından verilen ücretsiz yapay zeka eğitimlerinden haberiniz var mı? Yapay zekanın farklı alanlarını kapsayan ve uzmanlar tarafından verilen eğitimlere bir göz atmanızda fayda var!

Google tarafından verilen ve 45 dakikalık dersler şeklinde yapılan sekiz ücretsiz eğitim listeledik. 

1- Üretken yapay zeka ile tanışma

Bu kırk beş dakikalık ücretsiz kursta, Google araçlarını kullanarak üretken yapay zekadan faydalanmayı öğreneceksiniz. 

cloudskillsboost.google/course_templates/536

2- Yapay zeka ile görüntü oluşturma

Kursta Google Cloud’un yapay zekası olan Vertex AI ile nasıl görüntü oluşturulduğunu öğreniyorsunuz.

cloudskillsboost.google/course_templates/541

3- Yapay zekanın temelleri

Yapay zekanın ana temelleri hakkında olan bu ilginç ve eğlenceli kursta, yapay zekanın temel kodları hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Ayrıca bir başarı rozeti alacaksınız.

cloudskillsboost.google/course_templates/556

4- Yapay zeka ile tedarik zinciri analitiği

Bu kursta yapay zeka ile nasıl tedarik zincirlerinin kontrolüne yardımcı olduğunu öğreneceksiniz. Bu kurs ayrıca bir mikro-öğrenim kursu bu yüzden kısa bilgilerle daha fazla bilgiye sahip olacaksınız!

cloudskillsboost.google/course_templates/554

Ücretsiz yapay zeka eğitimleri

5- Yaratıcı yapay zeka stüdyosu

Bu kursta Google ekipmanları ve yaratıcı yapay zekanın yardımı ile nasıl uygulama geliştirilebileceğini kolayca öğreneceksiniz.

cloudskillsboost.google/course_templates/552

6- Kod yazıcı ve kod çözücü mimarisi

Basit bir şekilde kod yazıcı ve kod çözücü ilişkisini öğrenin. TensorFlow ile makine çevirisi, yazıyı koda çevirme ve soru yanıtlama adımlarını öğrenin

cloudskillsboost.google/course_templates/543

7- Dönüştüren modeller  ve BERT modelleri

Yapay zekanın dünyasına bir yolculuk yapın ve kodların dilini kurstaki Google araçları ile hızlıca anlayın.

cloudskillsboost.google/course_templates/538

8- Girişimcilik 103: bana parayı göster

Yaratıcı yapay zeka modelleri hakkında tüm bunları öğrendikten sonra bunlar ile iş yapmak isteyeceksiniz. Fakat bunu yapmak için ilk önce paraya ihtiyacınız var!

edx.org/course/enterpreneurship-103-show-me-the-money

Zorlu enerji ve Enphase’den GES eğitimi

İklim krizi ile mücadele ve karbon emisyonlarının azaltılması başta olmak üzere kaynak sürdürülebilirliği için güneş enerjisi kullanımının yaygınlaşmasına öncülük eden Zorlu Enerji, dünyaca ünlü enerji yönetimi teknolojisi şirketi Enphase ile iş birliği kapsamında Evsel Çatı GES eğitimlerine İzmir’den başladı.    

Dünyaca ünlü enerji yönetimi teknoloji şirketi Enphase Energy ile Evsel Çatı GES eğitimlerine başlayan Zorlu Enerji’nin Swissotel Büyükefes’te düzenlenen ve evsel tip çatı GES kullanımı üzerine farkındalık kazandırmayı amaçlayan ‘Evsel Çatı GES Eğitimi’ yüksek katılımla gerçekleşti. 

Evsel çatılarda güneş enerjisi kurulumlarında mühendislik, malzeme tedariği ve inşaat faaliyetlerini tek çatı altında toplayan EPC (Engineering Procurement Construction) firmalarının büyük ilgi gösterdiği eğitimde modül seçiminde dikkat edilmesi gerekenler ve mikro eviriciler hakkında bilinmesi gerekenler katılımcılara uygulamalı olarak aktarıldı. 

Açılışını ZES Solar İş Geliştirme Müdürü Onur Ömer Bayraktaroğlu’nun yaptığı eğitimde ZES Solar Satış Müdürü Veysel Burak Kanat modül seçiminde dikkat edilmesi gereken noktaları aktarırken Enphase Saha uygulama mühendisliği görevini yürütmekte olan Güner Seven ise mikro eviriciler / invertörler ile ilgili katılımcıları bilgilendirdi. Hem teorik hem uygulamalı olarak inverter ve güneş paneli eğitimi alan katılımcıların memnun ayrıldığı eğitimler sonunda 100 katılımcıya eğitim sertifikaları takdim edildi.   

Sahanın güneşlenme süresine göre modül seçiminin verimlilikte esas olduğunu belirten ZES Solar Satış Müdürü Veysel Burak Kanat şunları belirtti: “Bu eğitimlerle ülkemizde verimli ve uzun vadeli çatı sistemleri kurmak isteyen yatırımcıları ve evsel çatı tipi GES kurmak isteyen tüm toplum kesimlerini doğru kanallar üstünden doğru ürünlere ve sistemlere yönlendirmeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin Net Sıfır 2053 Ulusal hedeflerine ulaşmasında da en büyük rolü üstlenmesi beklenen solar sektörü için dünya standartlarıyla uyumlu sistemlerin bugünden kurulması en öncelikli konular arasında.” 

Ülkemizin 2035 hedefi olan 52,9 GW yenilenebilir enerji kurulu gücüne ulaşmada evsel sistemlerin kesinlikle büyük bir pay sahibi olması gerektiğini belirten Enphase Saha Uygulama Mühendisi Güner Seven ise şunları ifade etti: “Şehirlerde elektrikli araçların yükselişine de bağlı olarak enerji talebi günden güne artıyor. Gelecekte merkezlerde oluşacak talep yoğunluğunun karşılanması için şebekelerimizi bugünden güçlendirmemiz gerekiyor. Bunun en iyi yolu da evsel sistemlerin kullanımını artırarak enerji üretiminin en az altyapı yatırımıyla dağıtık sistemlere geçişini kolaylaştırmak. Bugün en elzem olan şey evsel sistemlerin yaygınlaşması adına bürokratik süreçlerin onay sürelerinin hızlandırılması diyebiliriz. Halihazırda büyük tesisler ve evsel sistemler hemem hemen aynı prosedürden geçtiği için uygulamada süreçler çok uzun sürebiliyor.”

Bu yıl ilki gerçekleştirilen Evsel Çatı GES Eğitiminin evsel sistemlerin avantajları hakkında farkındalık oluşturmak adına eğitimler devam edecek. 

Getir’den resmi açıklama: İtalya, İspanya ve Portekiz’den çekiliyor!

0

Son yıllarda hızlı teslimat sektöründe ciddi yükselişler gösteren ve önemli yatırımlar alan Türkiye merkezli Getir, son günlerde yurt dışından çekileceğine dair iddialar ile adından söz ettirmeye başladı. Daha sonra şirket, bu iddiaların doğru olmadığını açıkladı. Fakat olası bir durumda basın ile paylaşılacağı söylendi. Nitekim bugün o açıklama yapıldı.

Getir, İtalya, İspanya ve Portekiz’den çekiliyor!

ShiftDelete.net kurucusu Hakkı Alkan, sosyal medya üzerinde dolaşan söylentilerin ardından Getir’e ulaştı. Şirket, yeni yatırımlar üzerinde çalıştığını ve tüm dış pazarlardan çekileceği yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi. Ayrıca herhangi bir ülkeden geri çekilme kararı alınması durumunda kamuoyuyla paylaşılacağını belirtti.

Daha sonra Getir, yeni bir açıklama yaparak İtalya, İspanya ve Portekiz’den çekildiğini duyurdu. İşte o açıklama:

“Dünyada dakikalar içinde market ürünleri teslimatı iş modelinin yaratıcısı Getir, İspanya, İtalya ve Portekiz’den ayrılma niyetinde olduğunu ve süreci mevzuatlara uygun olarak yürüteceğini açıkladı. Eş zamanlı yeni bir yatırım turunu da tamamlamak üzere olan şirket, cirosunun %96’sını oluşturan Türkiye, İngiltere, ABD, Almanya ve Hollanda’da faaliyetlerine devam edecek.

Getir’in bu kararı, finansal kaynaklarını operasyonel kârlılık ve sürdürülebilir büyüme fırsatlarının daha yüksek olduğu mevcut pazarlara odaklamasına olanak tanıyacak. Getir, İspanya, Portekiz ve İtalya’daki tüm çalışanlarına, gayretli ve özverili çalışmaları için teşekkür etti.”

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!

AWS yapay zekayı destekleyecek!

Çarşamba günü New York’ta düzenlenen AWS Zirvesi sırasında Amazon, şirketlerin yalnızca kullanıcılara anlatmak yerine onlara uçuş rezervasyonu yapmak gibi görevleri otomatik olarak kendi başlarına yapabilen yapay zeka uygulamaları oluşturmasına olanak tanıyan Bedrock için Ajanlar’ı başlatma planları olduğunu duyurdu. AI temsilcileri, yalnızca nerede yemek yenileceği konusunda önerilerde bulunmak yerine, restoran rezervasyonu yaptıran asistanlar.

AWS’de veri ve makine öğrenimi başkan yardımcısı Swami Sivasubramanian yapılan bir röportajda “Bunun, aracı oluşturmanın daha kolay bir yolunu isteyen ve aynı zamanda modellerin okuduğu verileri özelleştirmek isteyen geliştiricilere güç katacağına inanıyorum” diyor. “Şu anda üretken yapay zekanın ne kadar gelişmiş olduğu düşünüldüğünde bile yapı aracıları çok zaman aldı, ancak geliştiricilerin ihtiyaç duydukları modellere tam olarak ulaşabilmeleri için bunu yapıyoruz.”

GPT-4 veya Llama 2 gibi üretici yapay zeka modelleri çok güçlüdür ancak eklentiler gibi bazı görevleri ekstra yardım almadan kullanıcılar için otomatikleştirilemez. Acentelerle, bir seyahat şirketi seyahat önermek için üretken yapay zekayı kullanabilir, ardından kullanıcının seyahat geçmişini ve ilgi alanlarını alacak bir acente, uçuş programlarını bulan başka bir acente ve son olarak seçilen uçuşu rezerve eden bir acente oluşturabiliyor.

Amazon, Meta, Google ve OpenAI gibi diğer AI şirketleriyle birlikte geçen hafta Beyaz Saray ile sorumlu AI geliştirme taahhüdünde bulunan bir anlaşma imzaladı.

Amazon’un kendisi, üretken yapay zeka silahlanma yarışında Meta, Google, OpenAI ve Microsoft’un olduğu gibi büyük bir oyuncu olmadı. Yine de, kendisini AWS aracılığıyla alanın önemli bir altyapı sağlayıcısı olarak konumlandırdı. StabilityAI ve Anthropic, büyük dil modelleri olan Stable Diffusion XL 1.0 ve chatbot Claude 2’nin şu anda Bedrock’ta bulunan yeni sürümlerini yayınladı.

Bedrock için Ajanlar, şirketlerin görüntüden metne modeller veya büyük dil modelleri gibi temel modelleri öğretmek için kendi verilerini kullanmalarına ve ardından görevleri tamamlamak için ek uygulamalar oluşturmalarına olanak tanıyan yeni başlayanlara ve işletmelere yönelik. Bir geliştirici hangi temel modeli kullanacağını seçebilir, bazı yönergeler sağlayabilir ve modelin hangi verileri okuyacağını seçebiliyor.

Diğer teknoloji şirketleri de temsilciler üzerinde çalışıyor; Meta CEO’su Mark Zuckerberg, yatırımcılara yapay zeka ajanlarını “milyarlarca insana faydalı ve anlamlı olacak şekillerde” getirme fırsatı olduğunu söyledi. OpenAI CEO’su Sam Altman, yaptığı geniş kapsamlı bir röportajda, AI ajanları ve bunların yaratılmasına en iyi şekilde nasıl yaklaşıldığı üzerine uzun uzun düşündü.

Kuruluşların Stable Diffusion, Claude, Jurassic ve Amazon’un kendi Titan dili gibi temel üretken yapay zeka modellerine erişebildiği bir platform olan Bedrock, bu yılın Nisan ayında kullanıma sunuldu.

Diğer AWS duyuruları arasında, AWS HealthScribe adlı yeni bir hizmet aracılığıyla üretken yapay zekanın sağlık sektörüne getirilmesi ve Nvidia ile AWS’nin Nvidia H100 Tensor Core GPU’ları kullanarak daha büyük miktarlarda bellek ve veriyi yönetmesine izin veren bir ortaklık yer alıyor.

AWS HealthScribe, klinik dokümantasyonu otomatikleştirir, temel olarak bir hastanın şikayetini özetleyen notlar alır ve teşhis için tıbbi notlar oluşturur. AWS, aracı dağıtmak için 3M Health Information System ile iş ortaklığı yaptı. Sivasubramanian, klinik dokümantasyon oluşturmak için üretken yapay zeka kullanmanın sağlık uzmanlarına zaman kazandırdığını ve daha fazla hastayla etkileşime girmelerini sağladığını belirtiyor.

Yine de yapay zekayı sağlık hizmetlerine getirmek sıkıntılı olacak. Sağlık, ABD’deki en düzenli alanlardan biri. Yapay zeka şirketleri, gizlilik koruması ve güvenlikle ilgili sorunlarla karşı karşıya. Veri gizliliği, Federal Ticaret Komisyonu’nun OpenAI soruşturmasının ana odak noktalarından biri. AWS, HealthScribe’ın HIPAA’ya uygun olduğunu ve aracı eğitmek için HealthScribe sonuçlarını kullanmayacağını yineledi.

Sivasubramanian, “Sağlık hizmetleri, yapay zekanın insanların üzerindeki yükü önemli ölçüde azaltabileceği alanlardan biridir” dedi.

AWS, insanların genel olarak mevcut uygulamalar genelinde belgeleri analiz etmesine ve eşleştirmesine yardımcı olan makine öğrenimi destekli analiz aracı Entity Resolution’ı geliştirdi. AWS ayrıca, veri mühendisleri ve analistlere erişim sağlamak için veri analistleri için kodlamayı basitleştiren bir platform olan Glue Studio’da kod asistanı CodeWhisperer’ı kullanıma sundu.

Android 14 Beta 4.1’de son dakika düzeltmeleri

Google, kısa bir süre önce Android 14 beta güncellemesini yayınladı. Beta 4.1 şu anda uygun olan Pixel telefonlara yayılıyor ve bu Android 14’ün önümüzdeki ay kararlı bir yapı olarak piyasaya sürülmesinden önceki son sürüm öncesi güncellemesi olabilir.

Google, Reddit’te yeni sürümü duyurdu ve tüm kayıtlı Pikseller için mevcut olduğunu belirtti. Temmuz, Android 14 geliştirme programında bahsedilen son ay, ancak Google mühendisleri hala hataları gidermek için sıkı bir şekilde çalışıyor. Şirketin paylaştığı sürüm notları, bu kadar geç bir sürüm için oldukça etkileyici.

Android 14

Ancak detaylara inildikçe Google’ın hata izleyicisinde hala önemli miktarda açık göze çarpıyor. Geriye kalan yüksek öncelikli sorunlar, telefon uygulamasının aramaları kaydetmemesine neden olan paylaşım menüsünün görünmediği bir hata ve çoğu kullanıcı için düzeltildiği bildirilen bu eski kamera hatasının bazı devam eden durumları gibi görünüyor.

Güncellemeyi Ayarlar → Sistem → Sistem güncellemesi seçeneğine giderek Pixel’inize uygulayabilirsiniz, ancak Google’ın ikili bölüm düzeni nedeniyle işlem bir saatten fazla sürebiliyor. İşleri hızlandırmayı tercih ederseniz, yaklaşık 15 dakikada güncellenmek için fabrika görüntülerini manuel olarak yanıp sönme veya OTA’yı yandan yükleme yöntemini kullanabilirsiniz.

Meta kullanıcılarından Metaverse’e dönmelerini istiyor!

Metaverse’de artık bir Meta Quest VR kulaklığı olan herkesin yapabileceği görevler var. Meta, sanal gerçeklik canlı etkileşimli deneyimi olan Horizon Worlds’teki her kullanıcıya görevler ve ödüller sunuyor. Meta, baharda Giant Paddle Mini Golf adlı bir oyunla görevleri test etmeye başladı ve iki oyun daha ekledi: Arena Clash ve Bad Roommates. Ödüller, avatarınız için yeni kıyafet seçenekleri gibi şeyleri içeriyor.

Meta, görevlerin ve ödüllerin çoğunu, kullanıcıları avatarları ile daha fazla etkileşim kurmaya teşvik etmek için açıkça tasarladı. Ana görevler arasında “kazandığınız bir kıyafet avatarı ödülünü deneyin” ve “sırt çantanızı açın ve ifadenizi değiştirin” yer alıyor. Görevler, Dünyalar Menüsünde mevcut ve her biri, tamamlama karşılığında ne kadar ödül alacağını belirtiyor. Meta, zaman geçtikçe daha fazlasını ekleyeceğini iddia ediyor.

Horizon Worlds’ün güncellemesi ayrıca, Metaverse‘de oyununuzu duraklatabilen ve karşılaştığınız kişilerin sesini kapatmanıza, takip etmenize veya engellemenize olanak tanıyan yeni bir hızlı işlemler menüsü içeriyor. Bazı hataları düzeltiyor, ne zaman bir hata bulursanız, artık ana sayfa düğmesine art arda dört kez tıklayarak veya AB/XY’yi basılı tutarak bunları bildirebilirsiniz.

Metaverse nedir?

“Metaverse” genellikle bir dizi sanal gerçeklik alanını, artırılmış gerçeklik alanını ve diğer türlerdeki dijital veya bilgisayarla oluşturulmuş alanları ifade eder. Bu alanlar genellikle birbirine bağlıdır ve kullanıcıların bu ortamlarda etkileşime girebilmesini, deneyimleyebilmesini, içerik oluşturabilmesini ve tüketebilmesini sağlar.

Metaverse kavramı, ilk olarak 1992 yılında Neal Stephenson’ın bilim kurgu romanı “Snow Crash”de yer aldı. Roman, bir metaversin nasıl bir şey olabileceği konusunda bazı fikirler sunuyor. Kitapta metaverse, bir avatar tarafından gezilebilen, sosyal etkileşimlere izin veren ve kullanıcıların kendi alanlarını yaratabildiği sanal bir dünya olarak tasvir ediliyor.

  1. yüzyılda, bu kavram genellikle çok çeşitli online, 3D ve VR/AR ortamlarını ifade etmek için kullanılıyor. Örneğin, sanal gerçeklik oyunları, sosyal medya platformları, sanal mallar ve hizmetler sunan pazar yerleri, eğitim ve eğlence platformları gibi.

2020’lerin başında Facebook, metaverse’yi bir gelecek vizyonu olarak belirleyerek bu kavramı daha popüler hale getirdi. Facebook’un vizyonu, insanların sosyal, iş ve eğlence deneyimlerini birbirine bağlayan, çok geniş bir dijital evren oluşturmaktı.

Ancak, metaverse’yi gerçekleştirmenin teknik ve sosyal zorlukları vardır. Örneğin, bir metaverse’de insanlar arasındaki etkileşimlerin nasıl düzenleneceği, gizlilik ve güvenlik sorunları, ve çeşitli teknolojik engeller gibi. Bununla birlikte, birçok şirket ve araştırmacı bu sorunları çözmeye ve metaverse’yi gerçeğe dönüştürmeye çalışıyor.

Apple M3 çipli Mac’lerde sona yaklaştı

0

WWDC 2022’de M2 çipinin duyurulmasının ardından, şimdi Apple‘ın yeni M3 çipini duyurmasının eşiğindeyiz. M3 çipinin, hem performansta hem de verimlilikte büyük bir artış sunacak yeni bir imalat ve üretim sürecine geçerek M2’ye göre büyük bir yükseltme olması bekleniyor.

M3 çipinde yapılan en büyük değişiklik, 3-nanometre imalat işlemi kullanılarak üretilecek olması. Mac için önceki iki Apple Silikon çipinin yanı sıra en son iPhone modellerinin tümü 5nm’lik bir işlem kullanılarak üretildi. Bir çip için “nanometre” imalat boyutu, çip üzerindeki transistörler arasındaki mesafeyi temsil ediyor. Mesafe ne kadar küçükse, performans ve verimlilik o kadar iyi olur.

İmalat boyutunun 5nm’den 3nm’ye düşürülmesi büyük bir değişikliği temsil ediyor. Bu, daha yüksek bir çekirdek yoğunluğuna izin verirken, aynı zamanda her çekirdeğin performansının ve verimliliğinin artacağı anlamına geliyor.

Bloomberg, M3 Pro çipinin temel yapılandırmasının maksimum 36 GB RAM ile 12 CPU çekirdeği ve 18 GPU çekirdeğine sahip olacağını bildirdi. Bu, temel M3 Pro çipinin, temel M2 Pro çipine kıyasla 2 daha fazla CPU çekirdeğine ve 2 daha fazla GPU çekirdeğine sahip olduğunu gösteriyor. Temel M3 Pro, görünüşe göre M2 Pro çipinde 32 GB’a karşı 36 GB’a kadar destekleyen biraz daha yüksek bir RAM tavanına sahip olacak.

Her zaman olduğu gibi Apple, verimlilik ve performans iyileştirmeleri arasında kendi dengesini kurabilir. Şirket verimliliğe daha fazla eğilebilir, böylece pil ömrü iyileştirmeleri gibi şeylere odaklanabilir ve daha küçük performans kazanımlarını tercih edebilir. Ayrıca, performans yeteneklerini büyük ölçüde artırırken, tersini yapabilir ve pil ömrünü ve verimliliğini kabaca aynı tutabilir.

M3 çipli ilk Mac’ler

Bloomberg’e göre, Apple’ın içinde M3 çipi olan ilk Mac’leri 13 inç MacBook Air, 24 inç iMac’in yeni bir sürümü ve bir M3 MacBook Pro yer alacak.

14 inç ve 16 inç MacBook Pro gibi üst düzey Mac modellerinin 2024’ün ortalarına kadar M3 çiplerine güncellenmesi beklenmiyor. Bu makineler M3 Pro ve M3 Max çipleri tarafından desteklenecek. Gelecek yılın bir noktasında, Apple’ın M3 Ultra çipini Mac Studio ve Mac Pro gibi üst düzey Mac’lerde de piyasaya sürmesi muhtemel.

Apple, M3 çipli Mac’lere ek olarak, 2024’ün başlarında bir süreliğine iPad Pro’nun M3 çipli yeni bir sürümünü de hazırlıyor.

Gecikmeler ve tedarik sıkıntısı

M3 çipinin TSMC’nin ilk 3nm işlemcisi olacağı göz önüne alındığında, gecikmeler ve üretim sorunlarıyla karşı karşıya kalması mümkün. Aslında TSMC, şirketin müşterilerinden gelen 3nm çiplere olan talebi karşılamak için mücadele ettiğini zaten söyledi.

Ekim ayında gerçekleşmesi beklenen ilk M3 Mac’lerin piyasaya sürülmesine kadar M3 çipi hakkında daha fazla ayrıntıya sahip olacak.

Teknopark İstanbul IDEF’23’de yeni anlaşmalar imzaladı

Teknopark İstanbul 16’ncısı düzenlenen IDEF’23 Fuarı’na Ar-Ge firmaları ve Cube Incubation Kuluçka Merkezi’nde yer alan girişimcileri ile birlikte katılıyor. Ayrıca fuarda farklı alanlarda faaliyet gösteren 5 şirketle girişimcilik odaklı stratejik iş birliklerine imza atıldı.

Dünyanın en prestijli savunma sanayi fuarları arasında yer alan IDEF Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nın 16’ncısı T.C. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, T.C. Millî Savunma Bakanlığı ev sahipliğinde, T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı katkılarıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yönetim ve sorumluluğunda, TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. organizatörlüğünde 25-28 Temmuz 2023 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştiriliyor.

Ülkemiz ve içinde bulunduğumuz coğrafyanın savunma sanayii alanında en yeni savunma sanayii sistemlerin tanıtıldığı IDEF’23 kurumlar ve katılımcılar nezdinde son derece önemli bir konumda, bu yıl da önde gelen firmalara ve kurumlara ev sahipliği yapan etkinlikte Teknopark İstanbul Salon 12’de yer alan 1225B numaralı standında misafirlerini ağırlıyor.

Teknopark İstanbul Genel Müdürü Bilal Topçu: “Ülkemizdeki teknoloji kuruluşlarının bir arada sinerji oluşturarak üretimde yerli ve milli oranını artırmak stratejisi ile kurulmuş Teknopark İstanbul için ‘IDEF’ katılım göstermekten her zaman mutluluk duyduğumuz bir organizasyon. Derin teknoloji merkezimiz Teknopark İstanbul, alt yapısı ve kalitesiyle teknoloji firmalarından savunma sanayiine, ulaşımdan enerjiye, yaşam bilimlerinden biyoteknolojiye ve siber güvenlikten yapay zekaya birçok teknoloji firması için çekim merkezi konumunda. Bugün burada Teknopark İstanbul olarak kampüsümüzde faaliyet gösteren firmalarımızla birlikte bulunmaktan mutluluk duyuyorum.” dedi.

Teknopark İstanbul’dan girişimcilik odaklı stratejik iş birlikleri anlaşması

IDEF’23 ilk gününde 5 yeni anlaşmanın imza törenine ev sahipliği yaptı. BMC, Alstom, STM, Sanlab ve Key4 ile gerçekleştirilen girişimcilik odaklı stratejik iş birlikleri imza törenleri; ilgili kurumların üst düzey yöneticileri ve Genel Müdür Bilal Topçu’nun katılımıyla gerçekleştirildi.

Stratejik iş birliği; bilgi, deneyim, altyapı ve yetenek havuzlarının karşılıklı kullanımına dayanıyor ve sürekli gelişen bir ekosistem oluşturulmasını kapsıyor. İş birlikleri kapsamında ilgili şirket, Kuluçka Merkezi Cube Incubation’un hizmetlerinden faydalanabilecek. Bununla birlikte, Teknopark İstanbul’un Kuluçka Merkezi Cube Incubation’un tasarlayacağı tanışma etkinlikleri, kurum içi girişimcilik programları, tematik hızlandırma programları ve açık inovasyon programlarından da yararlanarak bulunduğu sektör ile ilgili yenilikçi iş fikirlerine ve girişimcilere öncelikli olarak erişebilecek. Bu kapsamda Teknopark İstanbul, tarafların ihtiyaç duyabileceği girişim özelliklerinin belirlenmesine, başvuran girişimlerin değerlendirilmesi gibi birçok noktada destek olacak.

Savunma sanayii alanında birçok projeye ev sahipliği yapıyor

Kampüsünde faaliyet gösteren 9 bini aşkın mühendis, Ar-Ge merkezleri, üniversiteler, laboratuvarlar, firmalar ve kuluçka merkezi ile Türkiye’nin önde gelen derin teknoloji merkezi Teknopark İstanbul, savunma sanayii alanında birçok projeye ev sahipliği yapıyor. 

IDEF’23’de Cube Incubation standında Seft ve Focus firmalarıyla yer alıyor ayrıca her gün 2 kuluçka merkezi girişimcisi de etkinliğe katılım gösteriyor.

Doğaya kanat açtık altı ilde devam etti

Doğuş Otomotiv’in Doğaya Kanat Açtık projesi ikinci yılındaki yeni rotasında altı il yer aldı: Rize, Erzurum, Van, Kars, Iğdır ve Ağrı. Doğuş Otomotiv’in sürdürülebilirlik stratejisi çerçevesinde, doğa ve çevrenin korunması çalışmaları kapsamında hayata geçirdiği Doğaya Kanat Açtık projesini ikinci yılındaki ikinci rotasında altı il yer aldı.

Doğaya Kanat Açtık Projesi kapsamında Yaban Hayatı Fotoğrafçısı Alper Tüydeş aralarında Rize, Erzurum, Van, Kars, Iğdır ve Ağrı’nın da olduğu altı ilde gerçekleştirdiği kuş gözlem turunda 157 kuş türünü kaydetti. Yaklaşık 2 bin 500 km’lik parkurda 45 farklı lokasyonda gözlem yapan Tüydeş’e bu rotada kuş gözlemcisi ve fotoğrafçılarından Orhan Gül, Kuzey Cem Kulaçoğlu ve Nermin Aydın da eşlik etti.

Doğaya kanat açtık

Doğaya Kanat Açtık projesi kapsamında 2 yıllık sürede 366 farklı kuş türünü Türkiye sınırları içerisinde kaydeden Tüydeş son rotasında zorlu bir programla altı günde altı farklı şehirde 45 lokasyonda gözlem yaptı. Gözlemler sırasında 157 farklı kuş türünü kayıt altına alan Tüydeş, ülkemizin doğusunda görülen nadir türleri görüntülemeyi başardı. Doğu Kirazkuşu, Doğu Alameceği, Doğu Kamışçını gibi türlerin yanı sıra Çekirge Kamışçını gibi nadir türler de belgeleyen ekip, kuşların yanı sıra bölgedeki memeli ve sürüngen çeşitliliğini de takip etti.
 

Doğaya kanat açtık

Rota boyunca karaca, tilki, ayı, yaban keçisi gibi türlerin yanı sıra Kafkas Keleri, Tarla Kertenkelesi, Süphan Kertenkelesi, Kocabaş Yılan gibi sürüngenler de kaydedildi.

Doğaya kanat açtık hem eğitime hem bilime katkı veriyor

Projenin ikinci yılına da hızlı başladıklarını söyleyen Alper Tüydeş “Gün geçtikçe farklı dallarda bir yandan doğamızı ve kuşları keşfe çıkıyoruz bir yandan da farkındalık çalışmalarıyla okullarda ve sergilerde insanlara bu keşifleri anlatıyoruz. İki yılda ciddi bir envanter oluşturduk. Türkiye’nin yaban hayatına dair kuşlardan yola çıkıp çeşitli yaban hayvanı popülasyonunu da kayıt altına alıp bunları uluslararası veri tabanlarına işliyoruz. Böylece bu projemizin bilimsel bir ayağı da gerçekleşiyor. Yine zaman zaman yaptığımız rotalar kapsamında diğer profesyonel kuş gözlemcilerini de dahil ediyoruz ki son gezide ülkemizin bu alandaki önemli isimlerinden Orhan Gül ve Kuzey Cem Kulaçoğlu gibi isimler de vardı. Devam edecek süreçte heyecanla yeni keşiflerin peşinde olacağız.” dedi.

Trendyol’a tarihi ceza: İşte nedeni!

0

Rekabet Kurulu, Trendyol’a algoritmaya müdahale ederek ve pazaryerinde satış yapan 3. taraf satıcıların verilerini kullanarak kendi perakende faaliyetine haksız olarak avantaj sağlaması nedeniyle 61 milyon 342 bin 847 lira idari para cezası uyguladı.

Rekabet Kurulu, Trendyol için para cezası uygulanmasını istedi

Rekabet Kurulu, DSM Grup Danışmanlık İletişim ve Satış Ticaret AŞ’nin (kısaca Trendyol’un) çok kategorili e-pazaryeri pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullandığı iddiasına yönelik olarak yürütülen önaraştırma sorucunda soruşturma başlattı.

Rekabet Kurulu Trendyol

Kurul, 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesinin ihlaline yol açıp açmadığı inceledi. İncelemeler sonucunda şu görüşe varıldı;

  1. Hakkında soruşturma yürütülen Trendyol’un çok kategorili e-pazaryeri pazarında hâkim durumda olduğu,
  2. Trendyol’un algoritmaya müdahale ederek ve pazaryerinde satış yapan üçüncü taraf satıcıların verilerini kullanarak kendi perakende faaliyetine haksız olarak avantaj sağladığı, bu eylemlerinin rakiplerinin faaliyetlerini zorlaştırıcı nitelikte olduğu ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiği,
  3. Bu nedenle Trendyol’a, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca idari para cezası uygulanması gerektiği,
  4. Kanun’un 9. maddesi uyarınca 2. maddede belirtilen ihlali sonlandırmak ve pazardaki etkin rekabetin tesis edilmesini temin etmek için Trendyol’a:
    a. Kendisine ait pazaryeri (www.trendyol.com) üzerinden yürüttüğü perakende faaliyetine ilişkin özel markalı ürünlerine (Private Label) rakiplerine kıyasla avantaj sağlayacak nitelikte algoritma ve kodlama aracılığıyla yapılan müdahalelerden kaçınması,
    b. Pazaryeri faaliyetinden elde edilen ve üretilen/türetilen her türlü verinin, perakende faaliyetine ilişkin özel markalı ürünler (Private Label) için kullanımından kaçınması ve bunu teminen gerekli her türlü teknik, idari ve organizasyonel tedbirleri alması,
    c. Pazaryeri faaliyeti kapsamında ürün sıralama ve marka filtreleme amaçlarıyla kullanılan algoritma modelleri üzerinde yapılan parametrik ve yapısal değişiklikleri versiyonlu ve doğruluğu inkâr edilemez şekilde 2 (iki) yıl süreyle saklaması,
    d. Pazaryeri faaliyeti kapsamında ürün sıralama ve marka filtreleme amaçlarıyla kullanılan algoritmalara ait tüm kodlar ile ürün sıralama ve marka filtreleme amaçlarıyla kullanılan algoritmalara etki eden tüm kodları versiyonlu ve doğruluğu inkâr edilemez şekilde 2 (iki) yıl süreyle saklaması,
    e. Pazaryeri faaliyeti kapsamında iş süreçlerinin yürütülmesi için kullanılan tüm yazılımlara ilişkin kullanıcı erişim ve yetkilendirme kayıtları ile yönetici denetim kayıtlarını doğruluğu inkâr edilemez şekilde 2 (iki) yıl süreyle saklaması,
    f. a, b, c, d, e bendinde belirtilen yükümlülüklerin gerekçeli kararın teşebbüse tebliğinden itibaren makul bir süre içerisinde yerine getirmesi,
    g. Kendisine tanınan sürenin en geç bir ay öncesinde hazırladığı uyum tedbirlerini Kurum’a sunması
    h. İlk uyum tedbirinin uygulanmaya başlamasından itibaren beş yıllık süre boyunca ve yılda bir periyodik olarak Kurum’a rapor sunması
    yükümlülüklerinin getirilmesi gerektiği,
  5. Trendyol’a, 4. maddede belirtilen yükümlülükleri zamanında ve eksiksiz yerine getirmemesi durumunda, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 17. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca günlük idari para cezası uygulanması gerektiği
    sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

PODA, yeni bir yatırım aldı!

Bireylerin halka açık yerlerde gizlilik içerisinde çalışmasına olanak sağlayan çalışma alanları sunan Poda Özgür Ofis, Co-Founder.Work ve ShiftDelete.Net‘in kurucusu Hakkı Alkan‘dan yatırım aldı.

Cemal AkarOğuz Önel, Levent Burçin SözütokTankut Mülayimsi ve Oytun Tüfekçiler tarafından kurulan Özgür Ofis PODA, kısa süreli çalışma alanına ihtiyaç duyan bireylerin çalışma kabinlerine ve toplantı odalarına erişmesini kolaylaştırıyor. Yeni nesil çalışma kabinlerinde kullanıcılara çalışma masası, sandalye, hızlı internet bağlantısı, klima, ses izolasyon teknolojileri, UV-C ile hava ve ortam strelizasyonu gibi olanaklar sunan yerli girişim, bireylerin istedikleri alanlarda verimli bir şekilde çalışmalarına yardımcı oluyor. Kullanıcıların mobil uygulama üzerinden rezervasyon yapmasına imkan tanıyan yerli girişim, kredi kart ile ödeme altyapısı da sunuyor.

PODA ekibini büyütmeyi ve kabin sayısını artırmayı hedefliyor

Bugüne kadar Emaar Square AVM, Akasya AVM, 42 Maslak, Kanyon AVM, Zorlu Center AVM, Trump AVM, Amerikan Hastanesi, Gloria Jean’s Coffee – Cennet, Esenboğa Havalimanı ve CoBodrum – Bodrum olmak üzere 10 farklı lokasyonda, 27 kabin ile hizmet veren PODA, halihazırda 10 binden fazla üyeye ev sahipliği yapıyor.

Son dönemlerde sürdürülebilirlik, oyun, yapay zeka ve topluluk yönetimi de dahil olmak üzere birçok dikeye odaklanan ve bu yılın başlarında ortak çalışma alanı Co-Founder.Work’ü kuran Hakkı Alkan’ın yatırımıyla birlikte lokasyon sayısını ve çalışma kabini sayısını artırmayı planlıyor. Aynı zamanda ekibini büyütmek isteyen yerli girişim, operasyonlarını hızlandırarak yurtdışına açılmayı hedefliyor.

Meta Microsoft ve Amazon, Google ve Apple’a karşı birleşti!

Google ve Apple mobil uygulama geliştiricilerinden harita hizmetlerine erişim için ücret alarak çevrimiçi haritalar pazarına hakim olmaya çalışıyor. Diğer büyük teknoloji şirketleri, başka bir seçenek oluşturmaya yardımcı olmak için bir araya geliyor.

Meta’nın oluşturduğu bir grup, Microsoft ve Amazon Web Hizmetleri, TomTom ile birlikte, şirketlerin Google veya Apple’a güvenmek zorunda kalmadan kendi haritalarını oluşturmasını sağlayabilecek veriler yayınlıyor.

Geçen yılın sonlarında kurulan Overture Maps Foundation, restoranlar, önemli noktalar, sokaklar ve bölgesel sınırlar gibi 59 milyon “ilgi noktası” yakaladı. Veriler, yeni bir harita uygulaması için temel katman ücretsiz olarak kullanılabilmesi için temizlendi ve biçimlendirildi.

OMF’nin yönetici direktörü Marc Prioleau’ya göre Meta ve Microsoft, verileri toplayıp Overture şirketine bağışladı. Bir röportajda, yerlere ilişkin verileri toplamak ve lisanslamak genellikle zordur ve harita verilerini oluşturmak, onu toplamak ve temizlemek için çok uzun bir süre ve iş gücü gerektiriyor.

Prioleau, “Harita verilerini oluşturmak için yatırım yapmak isterlerse bunu yapabilecek bazı şirketlerimiz var,” dedi. Şirketlerin bu tür bir parayı harcamak yerine, “Açık temel harita etrafında işbirliği yapabilir miyiz?”

Overture, şirketlerin kendi haritalarını oluşturmak ve işletmek için kullanabilmeleri için harita verileri için bir temel oluşturmayı hedefliyor.

Birçok şirket için Google ve Apple’ın haritaları ideal değil, çünkü temeldeki verilere erişim sağlanamıyor. Bunun yerine, bu şirketler, uygulama üreticilerinin haritalarını bir hizmet olarak kullanmalarına izin verir ve çoğu durumda, temel haritaya her erişildiğinde ücret alıyor

Örneğin, uygulama geliştiriciler, bir uygulama programlama arayüzü aracılığıyla bin Google Haritalar araması başına ödeme yapıyor. Apple, yerel uygulama geliştiricileri için Apple Maps’e ücretsiz erişim sağlar, ancak web uygulaması geliştiricilerinin ödeme yapması gerekiyor.

Prioleau, “Bu birçok insan için işe yarıyor, ancak diğerleri için değil” dedi.

Overture, yalnızca temel harita verilerini sunuyor ve bunun üzerine kendi yazılımlarını oluşturma işini şirketlere bırakıyor.

Dijital haritalar neredeyse tüm mobil uygulamalar için önemlidir. Artırılmış gerçeklik ve sürücüsüz arabalar gibi gelişmekte olan teknolojiler de çalışmak için yüksek kaliteli haritalama yazılımı gerektiriyor. Şirketler, Overture verilerini kullanarak, tekliflerini özelleştirmek için bir teslimat uygulaması için kesin teslim alma konumları gibi özel bilgilerini entegre edebiliyor.

Overture, özgürce veya ucuza kullanılabilecek harita verileri oluşturmaya çalışan ilk kuruluş değil. 2004 yılında kurulan OpenStreetMap, kitle kaynaklı verileri kullanarak haritalar oluşturuyor

Bu yılın başlarına kadar Meta’da çalışan Prioleau, Overture’un daha yakından incelenip küratörlüğünü yaptığını verilerini OpenStreetMap’ten ayırmaya çalıştığını söylüyor.

İşletmeler kapanırken ve yollar değişirken harita verilerini güncel tutmak büyük bir zorluktur. Vakıf, üyelerinin tek seferlik bir veri dökümü yerine doğru güncellemelerin düzenli olarak yayınlanmasını sağlamak için yeterli gerçek zamanlı bilgiyle katkıda bulunabileceğini umuyor. Prioleau, yardımcı olmak için yapay zeka teknolojisini ve diğer otomatikleştirilmiş teknikleri kullanmayı öngörüyor.

Prioleau, “Hayatınızın geri kalanında haritalar oluşturuyorsunuz,” dedi, “bu şirketlerin ‘Hey, verileri temizlemekten büyük bir fayda elde etmiyoruz, değil mi? Bunu paylaşmaya hazırız, bu bizim için stratejik bir avantaj değil.”

Steve Jobs bu konuda haklı mıydı?

Belki de Steve Jobs, çocuklarının iPhone’ları ve iPad’leri kullanmalarına izin verdiği süreyi sınırlamakta haklıydı. Şimdi, kapsamlı bir UNESCO raporu, çocukların bu cihazlarda çok fazla zaman geçirmelerine izin vermenin onlar için kötü olabileceğini öne sürüyor.

Eşitsizlik ve sosyal beceri eksikliği çok var

Başlıktaki iddia bu, ancak veri gizliliğini, teknolojinin kötüye kullanımını ve başarısız dijital dönüşüm deneylerini keşfetme açısından raporda çok daha fazlası var.

Rapor ayrıca, siber zorbalığı önlemek ve öğrenme sonuçlarını iyileştirmek için akıllı telefonların okullarda yasaklanması gerektiğini öne sürüyor. Bu cihazların aşırı kullanımının düşük eğitim performansıyla bağlantılı olabileceğini ve çocuklar arasında duygusal istikrarı etkileyebileceğini iddia ediyor. Belki de Jobs ve Microsoft’tan Bill Gates dahil teknoloji liderlerinin zaten uzun zamandır bildiği şey buydu.

2024 Best Places to Work in IT için adaylıklar başladı,

Unesco’nun dijital teknolojinin insanları değiştirmek yerine insanları desteklemesini sağlamanın kritik olduğu konusunda uyarması özellikle alakalı görünüyor. Bu genel olarak toplum için gerekli olsa da, eğitimde çocukların iyi sosyal becerilerle büyümelerini sağlamak göründüğünden çok daha önemli.

Çok fazla potansiyel var, ancak riskler göz ardı edilemez

Unesco Genel Direktörü Audrey Azoulay, “Dijital devrim ölçülemez bir potansiyele sahip, ancak toplumda nasıl düzenlenmesi gerektiğine dair uyarılar dile getirildiği gibi, eğitimde kullanılma şekline de benzer bir dikkat gösterilmeli” uyarısında bulunuyor. “Kullanımı, gelişmiş öğrenme deneyimleri ve öğrencilerin ve öğretmenlerin esenliği için olmalı, onların zararına değil. Önce öğrencinin ihtiyaçlarını koruyun ve öğretmenleri destekleyin. Çevrimiçi bağlantılar, insan etkileşiminin yerine geçemez.”

Özellikle, eğer öğretmenler cihazları kullanmaya öncülük etmezlerse, öğrencilere basitçe teknoloji fırlatmanın öğrenme sonuçlarını iyileştiremeyeceği konusunda uyarıda bulunuyor. 

Ayrıca, çocukların etkili olabilmek için hem teknolojiyle hem de teknoloji olmadan yaşamayı öğrenmeleri ve dijital bilgilere eleştirel bir gözle yaklaşmayı öğrenmeleri gerektiği konusunda da çok sayıda uyarıda bulunuyor. Rapor, örneğin, daha iyi okuma becerilerine sahip kişilerin bir kimlik avı e-postası tarafından kandırılma olasılığının çok daha düşük olduğuna işaret ederek, temel okuryazarlığın bilgi çağında kritik öneme sahip olduğu konusunda uyarıyor.

Çocuklar veriye dönüştürülüyor

Ancak çocuklar da veriye dönüştürülürken, eğitimde teknolojinin daha geniş kullanımı mevcut kültürel ve zenginlik engellerini oldukça genişletiliyor. Veriler söz konusu olduğunda, ülkelerin yalnızca %16’sı eğitimde veri gizliliğini yasalarla garanti ederken, 163 eğitim ürününün %89’u çocuklarla anket yapabiliyor.

Raporda, “Pandemi sırasında çevrimiçi eğitim sağlayan 42 hükümetten 39’u, çocuk haklarını ‘tehlikeye atan veya ihlal eden’ kullanımları teşvik etti.”

Ayrıca, potansiyel olarak ölümcül bir beceri açığı konusunda da uyarıda bulunuyor. Örneğin, çoğu ülke henüz öğretmenlere okullarda dijital araçları kullanma konusunda yeterli eğitim vermiyor ve neredeyse hiçbiri siber güvenlik rehberliği sağlamıyor. Bu, dünya çapında meydana gelen tüm fidye yazılımı saldırılarının %5’inin eğitim sektörünü hedef almasına rağmen oluyor.

Çocuklara yönelik pek çok çevrimiçi aracın doğası gereği güvensiz olması özellikle dikkate alınmalı. Bu, Apple’ın yıllardır öne sürdüğü bir argüman ve App Store’daki uygulama incelemesi ve gizlilik uyarılarıyla meydan okumaya çalıştığı bir sorun.

Erişim eşit olarak paylaşılmaz

Çevrimiçi yüksek öğretim içeriğinin %90’ından fazlası İngilizce olduğundan, dijital eğitimin kültürel bir boyutu vardır ve bu da İngilizce konuşulmayan kültürlerin temel araçlara erişmesini zorlaştırır. Ancak öğretmenler bu teknolojileri nasıl kullanacaklarını ve güvenceye alacaklarını öğrenseler ve içerik yerel dillerde sağlansa bile erişim, kazanımın önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor.

COVID-19 salgını sırasında UNESCO, yarım milyardan fazla çocuğun internete ve/veya bilgi işlem cihazlarına erişimleri olmadığı için eğitime erişimini kaybettiğini tahmin ediyor. Teknolojiye bu erişimin, giden Jamf CEO’su Dean Hager’in şimdi hayatını çözmek için harcamaya çalıştığı zorluk.

Rapor ayrıca, eğitimde teknolojiyle ilgili bazı iddialara karşı uyarıda bulunuyor ve şu gözlemi yapıyor: “Kanıt yalnızca teknoloji şirketlerinin kendisinden geldiğinde, önyargı riski vardır.”

Henüz eğitici yapay zekaya hazır değiliz

Yapay zekanın kültürel etkisine hazırlanırken Unesco, hükümetlerin tepkisinde büyük bir zayıflık gözlemliyor. 

“Dijital okuryazarlık ve eleştirel düşünme, özellikle üretken yapay zekanın büyümesiyle giderek daha önemli hale geliyor. Rapora eklenen ek veriler, bu uyum hareketinin başladığını gösteriyor: Ankete katılan ülkelerin %54’ü, gelecek için geliştirmek istedikleri becerileri belirliyor. Ancak ankete katılan 51 hükümetten yalnızca 11’inin yapay zekaya özel geliştirilmiş bir müfredatı var” diyor.

TÜBİSAD’dan afet bölgesine teknoloji eğitimi yatırımı

0

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), 6 Şubat‘ta yaşanan yıkıcı depremlerin ardından “iyilik bulaşıcıdır” motivasyonuyla üyelerinin ve ekosisteminde yer alan paydaşlarının katkılarıyla attığı hızlı adımlar sonucu, afet bölgesine yönelik hayata geçirdiği Teknolojik Eğitim Konteyneri/Sınıfı projesi kapsamında dört ay gibi kısa bir zamanda 11 teknolojik eğitim konteyneri (TEK) ve teknolojik eğitim sınıfı (TES) kurdu.

Türkiye’de e-dönüşümü sağlayacak ulusal projeler üretmek, bu projeleri diğer sivil toplum örgütleri, kamuoyu, kamu ve özel sektör kuruluşlarıyla paylaşarak tüm kesimlerin desteğini almak suretiyle çalışmalarını yürüten Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), afet bölgesindeki bireyleri teknolojiyle buluşturmaya devam ediyor.

TÜBİSAD: “iyilik bulaşıcıdır”

TÜBİSAD

6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkileyen deprem felaketinin ardından “iyilik bulaşıcıdır” motivasyonuyla üyelerinin ve ekosisteminde yer alan paydaşlarının katkılarıyla adımlar atan TÜBİSAD aynı gün afet bölgesine powerbank, jeneratör, enkaz çalışma ekipmanları, projektör, temel ihtiyaç malzemeleri, soba, yakacak malzemesi gibi ihtiyaçlardan oluşan 12 tırın gönderimini gerçekleştirmiş ve mart ayında orta ve uzun vadede bölgedeki eğitim ve gelişim ihtiyaçları için kullanabilecek TÜBİSAD Teknolojik Eğitim Konteyneri/Sınıfı (TEK/TES) projesi kapsamında çalışmalara başlamıştı.

Afet Bölgesinde bulunan bireylerin eğitim, sosyal ve çalışma hayatlarında meydana gelen kayıplar nedeniyle artan fırsat eşitsizliğini azaltmak ve nitelikli topluluklar yaratmak hedefiyle öğrencilerin örgün teknoloji eğitimine ulaşması, farklı yaş grubundaki bireylerin ihtiyaçlarına yönelik beceri ve sosyal destek almalarını sağlayarak afet bölgesi ve Türkiye’nin kalkınmasına katkı sağlamak amacıyla hayata geçirilen proje kapsamında, bugüne kadar sekizi Hatay, ikisi Kahramanmaraş ve bir tanesi Osmaniye’de olmak üzere toplam 11 teknolojik eğitim konteyneri (TEK) ve teknolojik eğitim sınıfı (TES) TÜBİSAD tarafından kuruldu.

TEK ve TES Hakkında

TEK ve TES, teknolojik ekipmanlarla donatılan, Türkiye’nin dijitalleşme sürecine artı değer ve hız kazandıracak, afet bölgesindeki binaların hasar durumuna göre mobil veya sabit olarak konumlandırılan teknoloji sınıflarıdır. Konumlandıkları noktaya göre 20 öğrenci kapasitesine çıkabilen TEK/TES’ler içinde masa, sandalye, dolap, yangın söndürme tüpü, dizüstü bilgisayar, klima, jeneratör, 3D yazıcı, projektör ve internet bağlantısı için erişim noktası bulunuyor.

“Dönüşümlü Eğitim Merkezi” olarak kullanılıyor

TÜBİSAD

TÜBİSAD üyelerinin ve ekosisteminin katkılarıyla bölgeye ücretsiz olarak kurduğu TEK ve TES’ler, teknolojiye erişimde dezavantajlı bölge ve bireyler için fırsat eşitliği sağmayı hedefliyor. Öğrencilerin teknoloji eğitimlerinin yanı sıra farklı yaş grupları için çeşitli bilişim, sosyal ve kültürel aktiviteler, meslek edindirme kursları ve psikolojik destek amaçlı çalışmalar için de “Dönüşümlü Eğitim Merkezi” olarak kullanılıyor.

Eğitim projeleriyle Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarına hizmet ediyor

TÜBİSAD

Bilişim sektörünün ortak sesi TÜBİSAD, eğitim altyapı projeleriyle Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarından 4-Nitelikli Eğitim, 5-Cinsiyet Eşitliği, 8-İnsana yakışır iş ve ekonomik büyüme, 10-Eşitsizliklerin azaltılması, 17-Amaçlar için Ortaklıklar maddelerine doğrudan uyumlu olarak toplumun farklı kesimlerine ulaşıyor. Ayrıca, dijital kapsayıcılık, nitelikli eğitim ve fırsat eşitliği sağlayarak, toplumsal kalkınmaya katkı sunuyor.

Veri Merkezleri için 61 TB’lık disk bu sene çıkacak!

Solidigm, 7.68 TB ile 61.44 TB arasında değişen boyutlarda sunmayı hedeflediği kurumsal odaklı bir PCI SSD’yi ortaya çıkardı. Bu daha yüksek kapasiteler, mevcut veri merkezi sürücü dizilerinin fiziksel boyutunu ve maliyetini azaltabiliyor.

PCIe 4.0 D5-P5336, 7 GB/sn sıralı okuma hızı ve 3,1 GB/sn sıralı yazma hızına sahip dört seviyeli bir hücre SSD’si. Ürün sayfası, bu sayıların 1 milyondan biraz fazla 4K okuma GİB’sine ve 31.000 16K yazma GİB’ye izin verdiğini gösteriyor. Solidigm, 61.44 TB depolama cihazları yapma planlarını ilk olarak geçen Kasım Tech Field Day 2022’de açıkladı.

Sürücü artık E1.L form faktöründe 15,36 TB ve 30,72 TB kapasitelerde mevcut. Şirket, 2024’ün ilk yarısında 30,72 TB E3.S modeliyle birlikte 61,44 TB kapasiteli E1.L ve U.2 modellerini bu yılın sonlarında piyasaya sürmeyi planlıyor.

Solidigm, D5-P5336’yı yapay zeka, makine öğrenimi ve içerik teslimi iş yüklerinin artan taleplerini karşılamak için tasarladı. Tüm bu görevler, çok büyük veri kümelerinin depolanmasını ve taşınmasını gerektiriyor.

Daha yüksek kapasiteli sürücüler, sürücü dizilerinin fiziksel boyutunu ve enerji ayak izini azaltıyor. Şirket, D5-P5336’nın hem TLC hem de HDD dizilerine kıyasla önemli ölçüde azaldığını iddia ediyor.

Solidigm’in yeni diskleri, her iki dağıtımın da 100 PB olduğu varsayıldığında, tamamı TLC dizisine kıyasla toplam sahip olma maliyetini yüzde 17 azaltıyor. Tamamen HDD dizisinin aksine D5-P5336, yüzde 47 daha düşük TOC için altıda bir boyutunda bir rafla enerji ve soğutma giderlerini neredeyse beş kat azaltıyor. Tasarruflar, hibrit dizilere karşı en dramatik olanıdır – boyutun yedide biri oranında bir rafta yüzde 600’e kadar güç ve soğutma maliyetinde azalma – yüzde 61 daha düşük TOC ile sonuçlanıyor.

Halihazırda mevcut olan 30.72 TB modeli, Solidigm’i Mayıs ayında benzer boyutta bir veri merkezi SSD’si piyasaya süren Micron ile doğrudan rekabete sokuyor. Solidigm’in sürücüsü biraz daha yüksek okuma hızlarına sahip ancak yüzde 20 daha fazla güç kullanıyor.