Intel’in satışları AMD’yi geçti!

0

Son dönemdeki işlemci pazarındaki hareketlilik, özellikle Intel’in büyük bir geri dönüş yapması ve bu durumun AMD için olumsuz sonuçlar doğurmasıyla dikkat çekiyor. Jon Peddie Research’ün son sonuçlarına göre, Intel’in payı son çeyrekte önemli bir artış kaydederek, AMD’nin ise kayıp yaşadığı görülüyor. Bu gelişmelerin, donanım pazarının pandemi sırasında elde ettiği yüksek satışlardan sonra pek de olumlu değil Küresel ekonominin durumu, işlemci ve GPU satışlarını olumsuz etkiliyor.

Intel için son dönemde işler pek parlak olmasa da, en azından satışlar açısından olumlu bir ivmede. 2023’ün ilk ve ikinci çeyrekleri arasında satılan işlemci sayısı %17’lik bir artışla 46 milyondan 53.6 milyona yükseldi. Bu artışın büyük bir kısmı dizüstü bilgisayarlarla gerçekleşirken, toplam satışın %72’si mobil işlemcilere, %28’i ise masaüstü işlemcilere ayrıldı. Entegre işlemcilerin satışındaki %14’lük artış da, pek çok işlemcinin iGPU ile birlikte gelmesinin sonucu olarak görülüyor.

AMD ile karşılaştırıldığında, Intel’in işlemci pazar payı çeyrekten çeyreğe %23 artarken, AMD’nin payı %5.3 düşüş yaşadı. Bu durum, Intel’in güçlü bir çıkış yapmakta olduğunu gösteriyor. Ancak, bu olumlu tablo, bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında hala kasvetli bir resim çiziyor. Tüm istemci tabanlı işlemcilerde, masaüstü çiplerde %25 ve dizüstü bilgisayar işlemcilerinde %22’lik bir düşüş yaşandı.

Bu değerlendirmelerin işlemci sevkiyatlarına dayandığını belirtmek önemlidir. Satışlar açısından bakıldığında ise, AMD’nin özellikle Almanya pazarında Ryzen masaüstü işlemcileriyle büyük bir başarı elde ettiği ve Intel’i geride bıraktığı görülüyor. Ancak küresel düzeyde iki üreticinin tam olarak nasıl bir rekabet içerisinde olduğunu belirlemek zor, çünkü kesin satış rakamları genellikle sınırlı ve dağınık şekilde sunuluyor.

Önümüzdeki dönemde, Intel’ yeni ürünleriyle pazardaki konumunu güçlendirmesi beklenirken, AMD’nin Phoenix APU’ları ve Dragon Range işlemcileri gibi yeniliklerle mobil segmentteki varlığını genişletmeye devam etmesi öngörülüyor. Şu anki durum itibariyle Intel lider konumda görünse de, 2024’ün başlarındaki rakamların nasıl şekilleneceği, pazar dinamikleri açısından oldukça merak uyandırıcı bir gelişme olabilir.

Sıvı metal bataryalar geliyor

0

Massachusetts Institute of Technology’nin (MIT) öncü yan kuruluşu Ambri, sıvı metal batarya teknolojisinin ticarileştirme sürecinde önemli bir adım daha attı. Geleceğin enerji depolama çözümü olarak görülen bu devrimsel teknoloji, Ambri’nin açıklamalarına göre, önümüzdeki yılın başlarında ilk ticari faaliyetlere başlayacak.

Ambri, uzun yıllardır üzerinde çalıştığı sıvı metal batarya teknolojisiyle enerji depolama alanında çığır açmayı hedefliyor. Şirket, geçtiğimiz günlerde UL Solutions tarafından verilen kritik güvenlik sertifikasını alarak bu hedefine bir adım daha yaklaştı. 2010 yılında Massachusetts Institute of Technology’den (MIT) araştırmacılar tarafından kurulan Ambri, eski adıyla Liquid Metal Battery Corporation olarak biliniyordu.

Sıvı metal batarya nasıl çalışıyor?

Sıvı metal batarya, lityum-iyon bataryalara kıyasla daha uzun ömürlü ve daha düşük maliyetli bir enerji depolama çözümü sunma potansiyeli taşıyor. Teknolojinin temel işleyişi, üç ayrı sıvı katmandan oluşan bir tasarıma dayanıyor. Katot görevi gören erimiş antimon, anot işlevi gören kalsiyum ve elektrolit olarak kullanılan kalsiyum klorür tuzu çözeltisi, bu katmanlardan meydana geliyor. Bu benzersiz tasarımın kimyasal özellikleri sayesinde batarya performansında zamanla düşüş yaşanmıyor ve böylece uzun vadeli verimlilik sağlanıyor.

Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının daha etkin kullanılması için enerji depolama sistemlerine olan ihtiyaç giderek artıyor. Ambri’nin sıvı metal batarya teknolojisi, kesintili enerji üretiminin düzenlenmesi ve enerjinin ihtiyaç anında kullanılabilmesi için önemli bir adım olarak görülüyor.

Sıvı metal bataryanın avantajları sadece uzun ömürlülükle sınırlı değil. Ambri’nin bu teknolojisi, gaz üretimi yapmadığı ve yaymadığı için çevre dostu olarak öne çıkıyor. Ayrıca, termal sorunlar ve aşırı şarj/deşarja karşı son derece dayanıklı olduğu belirtiliyor. Bu özellikler, geleneksel lityum-iyon pillere kıyasla önemli güvenlik avantajları sunuyor.

Ambri’nin öngörülen enerji depolama maliyeti, kWh başına 200 dolar civarında seyrediyor. Bu rakam, mevcut lityum-iyon depolama maliyetlerinin neredeyse yüzde elli altında bir değere işaret ediyor. Ancak, uzmanlar bu maliyetin daha da düşmesi gerektiğini vurguluyor. MIT araştırmacılarına göre, gerçek anlamda çevresel etki yaratmak için kWh başına 20 dolara kadar düşük maliyetlere ulaşılması gerekiyor.

Sıvı metal batarya enerji depolama alanında yeni dönemi başlatıyor

Ambri, sıvı metal batarya teknolojisinin gerçek dünyada nasıl performans göstereceğini değerlendirmek amacıyla Xcel Energy kamu hizmeti şirketiyle iş birliği yapıyor. Colorado eyaletinde inşa edilecek 300 kWh’lik bir enerji depolama sistemi, bu teknolojinin gerçek dünya uygulamasını gözler önüne serecek. Sistem, 2024 yılının başlarında kurulacak ve bir yıl boyunca sürecek testlerle performansı değerlendirilecek.

Ambri’nin sıvı metal batarya teknolojisi, enerji depolama alanında umut vaat eden bir geleceğe işaret ediyor. Eğer başarılı bir şekilde ticarileştirilebilirse, yenilenebilir enerji kaynaklarının daha etkin ve güvenli bir şekilde kullanılmasına katkı sağlayabilir.

Hackerlar Ukrayna ordusuna destek veriyor!

0

Son zamanlarda, bilgisayar güvenliği alanında çalışan beyaz hackerlar, kritik bir güvenlik açığı bulan ve bunun için büyük bir ödül kazanan Blazezaria takma adlı bir hackerın Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ni desteklemek amacıyla yürüttüğü inisiyatifi desteklemeye başladılar.

Blazezaria, HackenProof adlı özel bir platform aracılığıyla keşfettiği kritik bir güvenlik açığı nedeniyle tam 1 milyon dolarlık bir ödül kazandı. HackenProof, güvenlik alanında uzmanlaşmış “beyaz” hackerlardan oluşan bir topluluğa ev sahipliği yaparak, hataları tespit etmek ve düzeltmek için özel bir platform sunuyor. Bu başarıyı sosyal medyada duyuran da yine HackenProof oldu.

Kazanılan ödül miktarı, Blazezaria’ya bir yıl boyunca parçalara bölünerek ödenecek. Ancak bu ödemenin tamamı hemen yapılmayacak; belirli aralıklarla gerçekleştirilecek. Blazezaria, elde edeceği ödülün %10’unu, Afetzedeleri İyileştirme ve Yaşatma Vakfı’na (AFU) bağışlama kararı aldı.

HackenProof, bu bağışın ilk kısmının Blazezaria tarafından yapıldığını ve AFU’ya 8290 dolarlık bir yardımda bulunulduğunu doğruladı. Ayrıca, HackenProof ve Turn Alive gibi diğer bilgisayar korsanları da bu olumlu girişimi destekleyerek, Ukrayna ordusuna yardım etmek isteyen diğer hackerları teşvik ediyorlar.

Bu örnek, siber güvenlik alanındaki uzmanların sadece açıkları tespit edip kapatmakla kalmayıp, aynı zamanda toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket ederek yardım amaçlı projelere de destek sağlayabileceğini gösteriyor. Blazezaria’nın inisiyatifi, siber dünyanın gerçek dünya ile nasıl etkileşimde bulunabileceğine dair ilham verici bir örnek sunuyor.

Amazon, evden çalışanların ofiste daha sık olmalarını istiyor

Amazon, uzaktan çalışanları takip etme ve performanslarını değerlendirme konusundaki uygulamalarıyla gündeme geliyor. Financial Times tarafından ele geçirilen bir e-posta, şirketin uzaktan çalışanlara yönelik yeni bir yaklaşım benimsediğini ortaya koyuyor. Amazon, ofiste yeterince sık çalışmayan uzaktan çalışanları tehdit etmeye başladıktan sonra, uzaktan çalışanlara karşı daha sıkı bir tutum sergilemeye başlamış gibi görünüyor.

E-postada, bazı Amazon çalışanlarına “şu anda haftada en az üç gün ofiste olma beklentimizi karşılamıyorsunuz” denildiği söyleniyor. Bu ifade, şirketin uzaktan çalışanlara ofise daha sık gelmeleri için baskı yapmaya başladığını gösteriyor. Amazon’un, uzaktan çalışanların ofiste ne sıklıkla bulunmaları gerektiğine dair net bir politika benimsemiş gibi görünüyor.

E-postada belirtilen kriterlere göre, son sekiz haftanın beşinde veya daha fazlasında haftada üç günden az çalışanlar veya son dört haftanın üçünde veya daha fazlasında haftada üç gün ofiste olmayanlar için uyarılar yapıldığı ifade ediliyor. Ancak, bu uygulamanın bazı çalışanlar tarafından hoş karşılanmadığı ve şikayetlere neden olduğu da kaydediliyor.

Amazon’un, bu tür uygulamalarıyla çalışanlarının performansını izlediği ve değerlendirdiği biliniyor. Rozet girişleri gibi yöntemlerle çalışanların katılımının izlendiği ve bu verilerin performans değerlendirmelerine yansıtılabileceği belirtiliyor. Google gibi diğer teknoloji şirketlerinin de benzer yöntemleri kullanarak çalışanlarını izlediği biliniyor.

Bu gelişmeler, teknoloji şirketlerinin uzaktan çalışma politikaları ve çalışan ilişkileri konularında karşılaştığı zorlukları yansıtıyor. Özellikle pandeminin etkisiyle birçok şirket uzaktan çalışma modeline geçerken, çalışanların performansını değerlendirme ve motivasyonlarını sürdürme konuları önem kazanmıştı . Amazon’un bu yeni yaklaşımının çalışanlar arasında nasıl bir etki yaratacağı ve uzaktan çalışma modelinin geleceği konusundaki tartışmalar ise devam ediyor.

Amazon’un bu politikası hakkında sizin düşünceniz nedir?” yorumlar kısmında belirtebilirsiniz.

Modern veri bilimi platformu Practicus AI Türkiye’de!

0

Redington Türkiye, ABD merkezli Yapay Zeka platformu Practicus AI’ın tüm ürün ve hizmetlerinin Türkiye’deki yetkili dağıtıcısı oldu.

Türkiye’nin katma değerli teknoloji distribütörü olup, bilişim sektöründeki global deneyimini uzun yıllardır ülkemize aktaran yeni nesil teknoloji danışmanı Redington Türkiye, yapay zeka, makine öğrenmesi, büyük veri ve iş analitiği gibi alanlarda yenilikçi teknolojiler geliştiren ABD merkezli Practicus AI şirketinin tüm ürün ve hizmetlerinin dağıtımı için stratejik bir iş birliği yaptı. Redington Türkiye, bu ortaklık kapsamında Ağustos ayından itibaren Practicus AI’ın tüm yazılım çözümlerinin Türkiye’deki yetkili tek distribütörü oldu.

Practicus AI: Modern bir veri bilimi platformu

Bu iş birliği, Practicus AI ürünlerinin Redington partnerleri tarafından satış, satış sonrası destek ve profesyonel hizmetler konusunda Practicus AI ve Redington tarafından geliştirilmesi gibi birçok iş başlığını kapsıyor.  Ayrıca Redington ve Practicus AI, veri bilimi ve yapay zeka üzerine sektörel etkinlikler düzenleyerek bölgede farkındalığı artırmayı ve Redington Akademi sayesinde gençlerin hızla gelişmekte olan bu alanda kendini geliştimesini  hedefliyor. 

Genel merkezi Seattle, ABD’de yer alan Practicus AI, kullanım kolaylığını güçlü özelliklerle birleştiren modern bir veri bilimi platformu olarak 2020 yılında  uzun zamandır ABD’de bulunan Hakan Eren tarafından kuruldu. 20 yıldan fazla süredir büyük veri, yapay zeka, veri bilimi gibi alanlarda edindiği global deneyim ile Hakan Eren, şuan şirketin aktif CEO’su olarak devam ediyor. Platform, kullanıcı dostu arayüz altında ölçeklenebilir, esnek ve açık kaynaklı bir veri alt yapısı sunarak en karmaşık veri sorunlarınızı çözmenize yardımcı oluyor. Practicus AI, yapay zekadan makine öğrenmesine veri teknolojileri alanında sunduğu yenilikçi çözümlerle dünyaca ünlü şirketlere uygun çözüm desteği sağlıyor

Verinin gücü ile kurumların büyümelerine ve karar almalarına katkı sağlamak istiyoruz

Redington Türkiye Genel Müdürü Cem Borhan, “Yapay zeka, makine öğrenmesi ve veri analitiği gibi teknolojiler günümüz iş dünyası için büyük potansiyele sahip. Çünkü bu teknolojilerle karmaşık veri setlerinin analiz edilmesi, kalıpların tanımlanması ve tahminlerin yapılması gibi işlemleri otomatize etme ve optimize etme yeteneğine sahip oluyorsunuz. Ayrıca, geniş ölçekte verilerin toplanması ve işlenmesi yeni iş fırsatlarının ve gelir kaynaklarının keşfedilmesine olanak tanıyor. Bu bağlamda yapay zeka, makine öğrenmesi, büyük veri ve iş analitiği gibi alanlarda sunduğu teknolojilerle öne çıkan Practicus AI ile bir işbirliğine imza atmaktan mutluluk duyuyoruz. Practicus AI ile kurumların ellerindeki farklı departmanlarda farklı ölçeklerdeki verilerin katma değer yaratacak şekilde işlenmesini, analiz edilmesini ve öngörü yapılabilir hale getirilmesini sağlayarak bu kurumların büyümelerine ve karar almalarına katkı sağlamak istiyoruz. Bu iş birliği sayesinde Practicus AI ile tüm kullanıcılarımıza geniş bir yazılım çözüm yelpazesi sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

Türkiye’yi veri bilimi konusunda söz sahibi haline getirmek istiyoruz

Practicus AI platformunun veri bilimcileri ve veri odağı ile çalışan iş birimleri tarafından daha geniş ölçekte kullanılmasını hedeflediklerini ifade eden Practicus AI CEO’su Hakan Eren, “Redington’un geniş ve güçlü partner ağı sayesinde, pazarda daha geniş bir müşteri kitlesine erişebileceğimizi düşünüyoruz. Ayrıca bu sayede pazarın ve veri bilimcilerinin bu konuda eğitilmesini sağlayarak bu alanda yetişmiş kişi sayısını arttırmak ve Türkiye’yi veri bilimi konusunda söz sahibi haline getirmek istiyoruz. Bu iş birliğinin, iş ortakları, aracı kurumlar, son kullanıcılar ve iş dünyası için önemli faydalar sağlayacağına inanıyoruz” dedi.

Akıllı saat ile temassız ödeme mümkün olacak

0

Akbank ve HUAWEI yaygınlaşan temassız ödeme yöntemleri özelinde eşsiz bir alternatif sunuyor. Akbank müşterileri artık, temassız ödemelerini HUAWEI Watch 3 akıllı saatleriyle hızlı ve pratik bir şekilde yapabiliyorlar.

Bu uygulamanın Akbank’ın dijital teknolojilerle hayata değer katma hedefinin bir yansıması olduğunu belirten Akbank Bireysel Bankacılık ve Dijital Çözümler Genel Müdür Yardımcısı Burcu Civelek Yüce, “HUAWEI iş birliğinde giyilebilir teknolojiler ile bankacılık hizmetlerini buluşturuyor ve böylece Türkiye’de yeni bir ilke imza atıyoruz. Artık Akbank Mobil kullanıcıları, HUAWEI akıllı saatlerini POS cihazına dokundurarak ödemelerini gerçekleştirebilecekler. Ayrıca geliştirdiğimiz bu uygulama navigasyon hizmeti, Akbank lokasyonları için rehber gibi farklı özellikleri de beraberinde getiriyor. Böylece kart veya telefon ile temassız ödeme yapmanın yeni ve çok kolay bir alternatifini sunmuş oluyoruz. Hayata hız, verimlilik ve keyif katan yeni bir inovasyonu Akbanklılarla buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Önümüzdeki dönemde de teknoloji kabiliyetimiz, yetkin ekiplerimiz ve güçlü iş birliklerimizle Geleceğin Bankacılığını inşa etmeye devam edeceğiz” dedi.

HUAWEI Türkiye Tüketici Elektroniği Grubu Ülke Müdürü Allen Yao, Akbank ile yaptıkları iş birliğini değerlendirirken, “Akbank ile çalışmaktan ve bu yeni teknolojiyi Akbank kullanıcılarına sunmaktan çok memnunum, akıllı saat ile temassız ödemenin yeni trend olacağına inanıyorum, gelecekte giderek daha fazla akıllı saat bu işlevi destekleyecek. HUAWEI, pazara sürekli olarak daha fazla inovasyon teknolojisi sunmak için ortaklarımızla birlikte çalışacaktır” dedi.

HUAWEI Watch 3 akıllı saatlere yüklenebilen Akbank uygulaması, birden fazla özelliği de beraberinde getiriyor. Watch 3 kullanıcıları ödeme işlevinin yanı sıra, uygulama üzerinden en yakın Akbank ATM ve şubelerini görebiliyor, yol tarifi alabiliyor ve güncel kurları akıllı saatleri üzerinden tek dokunuşla görüntüleyebiliyor. Sektörde eşi olmayan bu özelliklerle akıllı saat ile ödeme devrini başlatan Akbank, müşterilerine kolaylık ve verimlilik sunuyor.

HUAWEI akıllı saat kullanıcısı olmayan Akbank müşterileri ise HUAWEI Online Mağaza’da yeni nesil ödeme platformu Juzdan’ı kullanarak alışverişlerini tek tıkla tamamlayabiliyor. Akbanklılar alışverişlerini tamamlarken, “Juzdan ile Öde” hizmetini kullanarak dilerlerse hesaplarındaki para ile dilerlerse de kredi kullanarak ödemelerini tamamlayabiliyorlar.

Akbank uygulamasının HUAWEI’nin diğer akıllı saatlerine de entegre edilmesi için çalışmalar sürüyor.

Alternatif ödeme sistemlerinin yükselişi!

0

Fintech dünyası hızla büyüyor, gelişiyor ve değişiyor. İlk başlarda bankalara rakip olacağı düşünülen elektronik para kuruluşları aslında çeviklikleri, getirdikleri yenilikler ve hızları ile hem kullanıcıların hayatlarını kolaylaştırıyor, hem de bankalarla yaptıkları iş ortaklıkları çerçevesinde daha geniş kapsamlı hizmetler vermelerini sağlıyor.

Fintech sektörüne 2018 yılında giriş yapan Sipay, geçtiğimiz ay Açık Bankacılık Sertifikası alarak sektörde bir ilke imza atmıştı. Açık Bankacılık’ı hizmetleri arasına ekleyen Sipay artık dijital cüzdanı üzerinden, kullanıcıların farklı banka hesap hareketlerini görüntülemelerine ve para transferi yapabilmelerine imkân sunuyor. Kullanıcılar artık Sipay Mobil Uygulaması’nda hesapları arasında para transferi yapabiliyor, bankalardaki bakiyelerini anlık olarak görüntüleyebiliyor.

Sipay, yerinde Ar-Ge Merkezi olan ilk e-para kuruluşu

Sipay’in Fintech sektöründeki macerasını, kullanıcılara sunduğu alternatif bankacılık hizmetlerini ve getirdiği yenilikleri, firmanın CTO’su Onur Akçınar ile değerlendirdik. Bankalarla rekabet etmediklerini, beraber çalışarak hizmetleri genişlettiklerini belirten Akçınar, bankalarla hem rekabet ettiklerini hem de birlikte çalıştıklarını söylüyor ve bu sistemi “rekaber çalışma” olarak özetliyor.

Sipay kısa bir sürede hızlı bir büyüme ivmesi yakaladı ve sektörün ilk 3 firması arasında yer alıyor. Hızlı büyümenin altında yatan ateşleyici güç, inovasyon. Sipay, aynı zamanda yerinde Ar-Ge Merkezi olan ilk e-para kuruluşu. Ar-Ge merkezindeki geliştirmeler hem firmaya hem sektöre, hem de firmanın çalışanlarına fayda sağlıyor. Sipay Mobil Uygulaması ile finansal süreçleri takip etmek, pek çok bankacılık işlemini tek yerden yapmak mümkün oluyor. Sanal POS hizmeti ile işletmelere kolay ödeme alma imkânı sağlıyor ve en son geliştirilen WalletGate ürünü ile müşterilerine whitelabel servisler sunuyor.

Sanal POS hizmeti öne çıkıyor

Sipay, sunduğu Sanal POS hizmeti ile firmaların ödeme almasını ve ödeme süreçlerini yönetmesini kolaylaştırıyor. Sanal POS hizmeti verebilmek için, belli kriterlere ulaşmak ve belli denetimlerden geçmek gerekli. Merkez bankası tarafından düzenli olarak denetlenen firma, verdiği hizmetlerde hem kullanıcı hem de müşterilerin veri güvenliğini en üst düzeyde koruyor. Tüm kullanıcı verileri Türkiye sınırları içinde, Türkiye’deki veri merkezlerinde tutuluyor.

Söyleşimizde, Sipay CTO’su Onur Akçınar ile Finans sektörünün konumundan geleceğine, finansal verilerin güvenliğinden ön ödemeli kartlar ve sadakat programlarının faydalarına kadar geniş bir perspektifte her konuyu mercek altına aldık.

Google Drive ve Dökümanlar’da E-imza dönemi başlıyor!

0

Google, ilk etapta Google Drive ve Google Dokümanlar’a özel olacak şekilde E-imza özelliğini getiriyor. E-imza, dijitalleşen ve uzaktan çalışma ortamına adapte iş gruplarının ve kamudaki işlemlerin süreçlerini teknolojiye adapte ederek hızlandırmayı hedefliyor.

Google, Workspace’in E-imza özelliğinin şimdilik açık beta sürümünü duyurdu. E-imza Google Drive ve Google Dokümanlar’dan kullanılabilecek.

E-imza desteğini aslında uzun süredir sunan uygulamalar da var. Örneğin, Dropbox ve Adobe Acrobat gibi programlarda bulunuyordu. Google’ın bu hamlesi inovatif olmaktan ziyade Google Drive gibi farklı sektörlerden çok daha geniş kitlelerin kullandığı uygulamalara sokarak var olan teknolojinin yaygınlaşmasını sağlamak oldu.

Google’ın paylaştığı bazı görüntüler kullanıcıların imza ve paraf istemi yapabileceğini de göstermiş oldu. Ayrıca verilen imzanın takibi de yapılabilecek ve imzalanan dosya PDF şeklinde kilitli bir şekilde kaydedilerek hem alıcıya hem göndereciye e-posta eki olarak gönderilecek.

Ayrıca, 200 adete kadar bir belge sürükleyip bırakarak imza talep etmeye hasta buna isim, baş harfler ve imza tarihi dahil etmeye de imkan sağlıyor.

Uzaktan eğitim, uzaktan çalışma gibi uygulamalar her geçen gün arttıkça bunların barındırdığı süreçlerde kullanılacak olan doğrulama şekilleri de aynı hızda artmak zorunda. Bugün, E-imza inovatif bir hamle gibi gözükse de aslında geçmişten beri kullanılabilen bir özellik. Ayrıca imzanın taklidi ve teyit etmesi oldukça güç.

Günümüz teknoloji göz önünde bulundurulduğunda gelecekte uzaktan dijital etkileşimlerde de yerinden kullanımda da biyometrik doğrulama tekniklerinin yaygınlaşmasını beklemek kaçınılmaz.

X’e yepyeni bir özellik geliyor!

Twitter’ın X adını aldığı gerçeğini insanlar yavaş yavaş kabulleniyor. Elon Musk da gelen kabullenişle birlikte suyun altını yavaş yavaş açıyor ve planlarını bir bir uygulamaya koyuyor.

X, kendisini eski Twitter’dan tamamen soyutlayacak olan yepyeni bir özelliğe kavuşuyor. X CEO’su Linda Yaccarino’ya göre, telefon numaralarını paylaşmadan hizmetteki arkadaşlarınızla görüntülü sohbet edebileceksiniz.

Yaccarino, bu hafta katıldığı bir CNBC röportajında bu platformu eski Twitter’a göre daha güvenli bulduğunu söyledi ve Elon Musk‘ın tweetlerini savunurken gelecek olan yeni özelliğin haberini de paylaştı.

Görüntülü sohbetin nasıl olacağı ile ilgili henüz net bir ayrıntı paylaşılmasa da, Yaccarino görünüşe göre eski Twitter izlerinden sıyrılmanın yolunu yeni özellikler geliştirmekte bulacak.

CNBC‘ye verdiği demeçte, “Burada ifade özgürlüğüne ulaşmamak adlı bir politika oluşturduk.” dedi. “Yasadışı veya yasalara aykırı bir şey yayınlarsanız gidersiniz, sıfır tolerans. Ama daha da önemlisi, yasal ama korkunç bir şey yayınlayacaksanız, etiketlenir ve güçlendirilemezsiniz, bu da paylaşılamayacağı ve kesinlikle şeytanlaştırıldığı anlamına gelir.” dedi.

X yönetiminin Elon Musk‘ın uçuk emirlerini ne kadar törpüleyebildiği ve platformda Twitter döneminde yapılan hataları yapıp yapmayacağı platformun kaderini belirleyecek. Kullanıcılar tepki olarak Meta’nın çıkardığı Threads ve Bluesky gibi platformlara kaymıştı. Fakat o platformlar çıkışları gibi hızlı bir şekilde düşüşe geçtiği için X’in hala bir şansı var.

Elon Musk, Twitter Hatıralarını Açık Artırmayla Satıyor

Çalışmalar tamamlandı: Türkiye, kendi uzay aracıyla Ay’a gidiyor!

0

Antalya’da TÜBİTAK Ulusal Gözlem Evi’nde (TUG) düzenlenen Gökyüzü Gözlem Etkinliği’ne Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal katıldı. Etkinlikte konuşma yapan Kacır, Türkiye’nin Ay ve uzay projeleri için önemli açıklamalarda bulundu.

Türkiye, uzay çalışmalarını hızlandırdı

Türkiye Uzay Ajansının kuruluşu ve Milli Uzay Programı’nın ilanı ile ülkemizin uzaya dair gelecek planlarını aktaran Mehmet Faih Kacır, bu konuda çalışmalarının sürdüğünü ifade etti. Milli Uzay Programı kapsamında, uluslararası uzay istasyonuna gidecek olan ilk Türk astronotun eğitim sürecinin devam ettiğini aktaran Kacır, birkaç ay sonra astronotumuzu uzaya yollayacağımızı kaydetti.

Bunun yanı sıra Türkiye’nin Ay planları hakkında da konuşan Bakan, Ay’a kendi geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz uzay aracıyla gideceğimizin altını çizdi. Bu kapsamda kullanılması planlanan uzay aracının görev tasarım ve ön tasarım çalışmalarının da tamamlandığı ifade ediliyor.

Muhteşem gökyüzü şöleni: Perseid meteor yağmuru Türkiye’de izlenebilecek

Ayrıca sadece uzay aracı değil, bu aracı uzaya gönderecek roket motorlarının da yerli ve mili olacağının altı çizildi. Fırlatma yapılabilecek bir uzay limanı için de çalışmaların sürdüğünü aktaran Kacır, böylece uzaya bağımsız erişim yeteneği kazanacağımızı ifade etti. Bakan ayrıca, kendi mikro uydularımızı üreterek, nesnelerin interneti gibi gelişen uygulamalarda ülkenin yetkinliğinin artacağını belirtti.

Konu hakkında Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın yaptığı açıklama ise şu şekilde:

Türkiye Uzay Ajansının kuruluşu ve Milli Uzay Programı’nın ilanı ile uzaya dair gelecek vizyonumuzu ortaya koyduk ve bu vizyonu hayata geçirecek kurumsal yapıyı oluşturduk. Milli Uzay Programı’mız kapsamında, uluslararası uzay istasyonuna gidecek olan ilk Türk uzay yolcumuzun eğitim süreci devam ediyor, inşallah birkaç ay sonra uzaya uğurlayacağız. Programın bir diğer önemli hedefi ise Ay Misyonu. Ay’a kendi geliştirdiğimiz ve ürettiğimiz uzay aracıyla erişeceğiz. Bu kapsamda kullanılması planlanan uzay aracımızın görev tasarım ve ön tasarım çalışmalarını tamamladık, kritik tasarım aşamasına devam ediyoruz. Bu uzay aracının en kritik bileşeni olan roket motorlarını da yerli ve milli olarak üretiyoruz. Öte yandan, fırlatma yapılabilecek bir uzay limanına sahip olma hedefiyle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Böylece uzaya bağımsız erişim yeteneğimiz için önemli bir adım atmış olacağız. Kendi mikro uydularımızı üretecek, nesnelerin interneti gibi gelişen uygulamalarda yetkinliğimizi artıracağız.”

Peki siz Türkiye’nin kendi üreteceği uzay aracı ve ilk Türk astronot hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşerinizi yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

Netflix iPhone’ları oyun kumandasına çeviriyor

0

Popüler yayın platformu Netflix, “Şifre Paylaşımına Son” girişimiyle dikkatleri üzerine çekmişken, şimdi de abonelerine TV’lerinde oyun oynama deneyimi sunan yeni bir adım attı. Yayın devi, Game Controller adını verdiği uygulamasıyla akıllı telefonları oyun kumandasına dönüştürerek, kullanıcıların TV’lerinde keyifli oyun anları yaşamalarını sağlamayı hedefliyor. Şu an için sadece iPhone kullanıcılarına sunulan bu yenilikçi uygulama, Netflix’in oyun sektörüne dair kararlılığını bir kez daha ortaya koyuyor.

Netflix sessiz sedasız Netfilix Game Controller adını taşıyan bir uygulamayı Apple App Store’a ekledi. Bu uygulama Şu an sadece iOS cihazlarında kullanılabiliyor ve akıllı telefonları oyun kumandasına dönüştürerek televizyonlarda oyun oynama deneyimini desteklemeyi amaçlıyor.

Netflix, oyun sektörüne olan ilgisini Kasım 2021’de başlattığı oyun hizmetiyle bir adım öteye taşıdı. Bu süreçte, çeşitli oyun geliştirme stüdyolarını satın alarak ve oyun alanında uzmanlaşmış personel sayısını artırarak önemli yatırımlar gerçekleştirdi. Abonelerine ücretsiz olarak sunulan çok sayıda mobil oyuna ev sahipliği yaparak adım atan platform, Stranger Things: 1984 ve Shooting Hoops gibi oyunlarla kullanıcılarını eğlendirmişti. Bu başlangıcın ardından, Netflix’in mobil oyun kütüphanesi hızla büyüyerek şu an itibarıyla 63’ten fazla oyunu içeriyor.

Bu yenilikçi uygulama, akıllı telefonları adeta oyun kumandasına dönüştürerek kullanıcıların televizyonlarında oyun oynamalarını sağlayacak. Uygulama şu an sadece iPhone cihazlarında kullanılabiliyor olup, kullanıcıların akıllı telefonları veya tabletleri üzerinden televizyonlarına bağlanmalarını ve oyun deneyimlerini geliştirmelerini amaçlıyor.

Netflix’in bu yeni oyun kumandası uygulaması, platformun genişleyen oyun kütüphanesiyle birleşerek abonelere daha zengin ve çeşitli bir eğlence deneyimi sunma hedefinde. Ancak, bu girişimin tam anlamıyla ne kadar başarılı olacağı ve hangi özellikleriyle öne çıkacağı henüz netlik kazanmış değil. Beta aşamasında olması, kullanıcı geri bildirimlerine dayalı iyileştirmelerin ve geliştirmelerin geleceğin gösteriyor.

Netflix Game Controller hakkında siz ne düşüyorsunuz? yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.

YouTube sınırlamaları 31 ağustosta başlıyor!

0

YouTube, kullanıcılarının kötü amaçlı yazılımlara, kimlik avı dolandırıcılıklarına ve diğer zararlı içeriklere karşı korunması amacıyla, 31 Ağustos’tan itibaren YouTube Shorts’ta bağlantılar (Link) tıklanabilir olmayacak. Kısa açıklamalar, yorumlar ve dikey canlı yayın bağlantılarına sınırlama getiriliyor. YouTube Shorts platformunda ortaya çıkan dolandırıcılık ve spam vakalarındaki artışla azaltmayı hedefliyor.

YouTube, içerik oluşturucuların izleyicilerini farklı platformlara yönlendirmelerine ve gelir elde etmelerine yardımcı olan tıklanabilir bağlantıların kaldırılmasının, içerik üreticileri için dezavantajlı bir durum yaratabileceğinin farkında. Bu nedenle, platform içerik oluşturucularına, içeriklerini çeşitlendirmeleri, reklam ve bağlı içeriklere link vererek gelir elde etmeleri için yeni ve güvenli bir yol sunma sözü veriyor. Bu yeni özellik, Eylül ayı sonuna kadar mobil ve masaüstü kullanıcılarına sunulacak.

Aynı zamanda, YouTube masaüstündeki kanal banner’larında bulunan tıklanabilir sosyal medya simgelerini, kullanıcıları yanıltıcı bağlantı kaynaklarına yönlendirebilecekleri gerekçesiyle kaldıracak.

YouTube, bu adımların kullanıcıları koruma altına alırken aynı zamanda platformun güvenliğini artırmayı amaçladığını belirtiyor. Dolandırıcılık ve spam gibi sorunlarla mücadelede daha önce uyguladığı politika ve sistemlerin olumlu sonuçlar verdiğini iddia eden YouTube, bu tür istenmeyen içeriklerin azaltılmasına yönelik çabalarını sürdüreceğini vurguluyor.

YouTube’un içerik üreticileri ve kullanıcılarının güvenliğini ve deneyimini artırmak için attığı adımlardan biri olarak görülüyor. Ancak, tıklanabilir bağlantıların kaldırılması, içerik oluşturucuların gelir akışlarını çeşitlendirme ve daha fazla etkileşim elde etme konusundaki yeteneklerini sınırlayabilir.

YouTube’un yeni politikası siz hakkında ne düşünüyorsunuz? yorumlar kısmında paylaşabilirsiniz.

Zoom’daki özellik WhatsApp’a geliyor

0

WhatsApp, kullanıcılarına sesli grup görüşmeleri için çağrı planlama imkanı sunmaya hazırlanıyor. WABetainfo tarafından elde edilen bilgilere göre, WhatsApp’ın en son beta sürümlerinde sesli grup görüşmeleri için çağrı planlama özelliği test edilmeye başlandı. Bu özellik sayesinde kullanıcılar, ileriki bir tarih veya saat için sesli grup görüşmesi planlayabilecekler. Planlanan görüşme zamanı geldiğinde, uygulama otomatik olarak gruptaki tüm katılımcılara bir bildirim göndererek görüşmenin başlamak üzere olduğunu bildirecek.

Bu yeni özellik, özellikle gruplar arasında daha iyi iletişim sağlamayı hedefliyor. Kullanıcılar görüşme planlamalarını yaparken, herhangi bir karışıklık olmadan grup üyelerinin toplanma zamanına uygun bir şekilde ayarlamalarına yardımcı olacak. Özellik, grup anketleri gibi diğer özelliklerle birleşerek, grup içi iletişimi daha etkin hale getirecek.

Şu an için bu özelliğin sadece WhatsApp’ın Android beta sürümlerinde test edildiği ve yakın gelecekte iOS kullanıcılarına da sunulması beklediği belirtiliyor. Bu özelliğin genel olarak ne zaman tüm kullanıcılara sunulacağına dair kesin bir bilgi bulunmuyor.

WhatsApp’ın sesli görüşme özelliği zaten uzun süredir mevcuttu ve grup aramalarına 32 kişiye kadar katılma imkanı sağlıyordu. Yeni çağrı planlama özelliği ile bu grup görüşmelerinin daha iyi organize edilmesi ve katılımcılara hatırlatmaların gönderilmesi amaçlanıyor. Bu özellik, kullanıcıların grup görüşmelerini daha verimli ve düzenli bir şekilde yönetmelerine yardımcı olabilir. Geçtiğimiz günlerde WhatsApp, grup aramalarında 32 kişiye kadar sesli sohbeti destekleyen yeni bir özelliği test ettiğini duyurmuştu.

WhatsApp’a gelen yeni özellik hakkında siz ne düşürsünüz? yorumlar kısmında bizle paylaşabilirsiniz

Apple’ın yaptığı değişiklik kimsenin hoşuna gitmeyecek!

0

Teknoloji devi Apple, işletim sistemi iOS’un en son sürümü olan iOS 17’de önemli bir tasarım değişikliğine gitmeye hazırlanıyor. Yıllardır alışık olduğumuz çağrı sonlandır tuşunun konumu, yeni güncellemeyle birlikte dikkat çekici bir değişiklikle karşımıza çıkacak.

Yeni tasarım, kullanıcıların telefon aramalarını sonlandırma işlemini alışılageldiği yerine nazaran farklı bir noktada gerçekleştirmesini gerektirecek. Gelen bilgilere göre, çağrı sonlandır tuşu artık ekranın sağ alt köşesine taşınacak. Bu tasarım değişikliği, kullanıcıların telefon kullanım deneyimini kökten etkileyecek. Apple Bugüne kadar ekranın alt orta kısmında yer alan kırmızı renkli tuşun yeni konumu, telefon görüşmelerinin sonlandırılmasını daha kolay ve ergonomik hale getireceğini düşünüyor.

Çağrı sonlandır tuşunun konumunun dışında, iOS 17’de diğer çağrı seçeneklerinin de yerleri değişiyor. hoparlöre alma, sesi kapatma, FaceTime görüşmeleri başlatma veya arama sırasında katılımcı eklemek gibi işlevler artık ekranın alt kısmından aşağıya doğru kaydırma hareketi ile erişilebilecek. Bu da kullanıcıların telefon görüşmelerini yönetirken yeni bir alışkanlığı kazanmalarını gerektirecek.

Apple, çağrı sonlandır tuşunun yeni konumunun, kullanıcıların telefon görüşmelerini daha rahat ve hızlı bir şekilde sonlandırmalarına yardımcı olacağına inanıyor. Ancak, şu an beta sürümünde test edilen bu özellik hakkındaki geri bildirimler, tasarımın son şeklini alıp almayacağı konusunda belirleyici olacak.

iOS 17 ne zaman çıkacak?

iOS 17, Haziran ayında düzenlenen WWDC 2023 konferansında resmi olarak duyuruldu ve şu anda beta test sürecinde bulunuyor. Apple’ın planlarına göre, yeni mobil işletim sistemi Eylül ayında genel kullanıma sunulacak. Bu önemli tasarım değişikliği, iPhone kullanıcılarının alışkanlıklarını yeniden düzenlemelerini gerektirecek olsa da, daha ergonomik bir kullanım deneyimi sunmayı amaçlıyor. Ancak, tasarım değişikliklerinin solak kullanıcıları nasıl etkileyeceği de dikkatle takip edilmesi gereken bir konu olarak önümüzde duruyor.

Fintech finansmanında düşüş yaşanıyor

0

Küresel çapta fintech’lere yapılan yatırımları incelediği “Pulse of Fintech” raporuna göre fintech’lere yapılan yatırım miktarı 52,4 milyar dolara, anlaşma sayısı ise 2 bin 153’e geriledi.

ABD merkezli fintech’ler yatırımların üçte ikisinden fazlasını çekerken, EMEA bölgesindeki fintech’lere yatırımlar yüzde 50’den fazla düştü. Ancak bu dönemde bazı sektörler güçlü finansman çekmeyi başardı. Tedarik zinciri ve lojistik odaklı fintech’ler bu yılın ilk yarısında 8,2 milyar dolar tutarında finansman çekerek, 2019 yılında görülen 5,5 milyar dolarlık yatırım rekorunu büyük bir farkla kırdı.

KPMG’nin küresel çapta fintech’lere yatırımları mercek altına aldığı “Pulse of Fintech” raporuna göre; 2023 yılının ilk altı ayı küresel çapta fintech piyasası için gerek toplam finansman miktarında gerekse anlaşma sayısı açısından zor geçti. Fintech’lere yapılan yatırımlar 2022 yılının ikinci yarısındaki 63,2 milyar dolardan 2023 yılının ilk yarısında 52,4 milyar dolara, aynı dönemler için anlaşma sayısı ise 2 bin 885’ten 2 bin 153’e geriledi.

Küresel makroekonomik endişeler (yüksek enflasyon ve artan faiz oranları), jeopolitik gerilimler (Rusya ve Ukrayna arasında devam eden savaş) ve teknoloji sektöründeki zorluklar (düşük değerlemeler ve çıkışların azalması) gibi faktörlerin etkisiyle piyasayı saran belirsizlik ortamı yatırımcıları etkilemeye devam etti. Birkaç ABD bankasının 2023’ün başlarında çökmesi de birçok yatırımcının bu yılın ilk yarısında bekle ve gör pozisyonu almasına neden oldu.

Güçlü finansman çeken sektörler de var

Ancak bu dönemde bazı olumlu gelişmeler de yaşandı. Rapora göre, 2023’ün ilk yarısında bazı sektörler güçlü finansman çekmeyi başardı. Tedarik zinciri ve lojistik odaklı fintech’ler bu yılın ilk yarısında 8,2 milyar dolar tutarında finansman çekerek, 2019 yılında görülen 5,5 milyar dolarlık yatırım rekorunu büyük bir farkla kırdı. Yeşil fintech’lere 2023 yılının ilk yarısında yapılan yatırımlar da 1,7 milyar dolara ulaşarak, 2022 yılındaki 1,5 milyar dolarlık yatırımı aştı.

Bölgesel ölçekte ise Amerika kıtasında fintech finansmanı, 2022 yılı ikinci yarısı ile 2023 yılı ilk yarısı dönemlerinde işlem sayısında 1.323’ten 1.011’e düşmüş olsa da yatırım miktarı açısından 28,9 milyar dolardan 36,1 milyar dolara yükseldi. EMEA bölgesinde ise fintech finansmanı aynı dönemler için yüzde 50’den fazla düşüş kaydetti. Bölgede 2022 yılının ikinci yarısında 963 anlaşma ile gerçekleşen 27,3 milyar dolarlık yatırım miktarı, 2023 yılının ilk yarısında 702 anlaşma ile gerçekleşen 11,2 milyara geriledi. Fintech finansmanı Asya – Pasifik (ASPAC) bölgesinde de düştü. Bu bölgede aynı dönemler için anlaşma sayısı 583’ten 432’ye yatırım miktarı ise 6,8 milyar dolardan 5,1 milyar dolara geriledi.

KPMG Türkiye Fintech ve Dijital Finans Lideri Sinem Cantürk

Konuyla ilgili açıklamada bulunan KPMG Türkiye Fintech ve Dijital Finans Lideri Sinem Cantürk, “Şu anda piyasalarda esen sert rüzgârları göz önüne aldığımızda 2023 yılının ilk altı ayında fintech finansmanının düştüğünü görmek sürpriz değil. Ancak fintech içindeki ödemeler, sigorta teknolojileri ve varlık teknolojileri gibi alt sektörlere büyük yatırımlar devam ediyor. Piyasa koşulları dengelenmeye başladığında, 2021’de yaşanan rekor seviyeler kadar olmasa da finansmanların muhtemelen toparlanacağını söyleyebiliriz. Üretken yapay zekânın finansal hizmetlerdeki kullanımı konusunda henüz yorum yapmak için erken olsa da ileriye bakıldığında, özellikle siber güvenlik, regülasyon teknolojileri ve varlık teknolojileri gibi alanların muazzam ilgi ve finansman çekmesini öngörüyoruz. Önümüzdeki altı ay içinde, şirketler üretken yapay zekâdan etkili bir şekilde yararlanmanın yollarını aradıkça yatırımcıların da bu alana daha fazla ilgisini görebiliriz.” dedi.

ABD merkezli fintech’ler yatırımların üçte ikisinden fazlasını çekti

2023 yılının ilk yarısında ABD merkezli fintech’ler yapılan yatırımlardan aslan payını aldı. Bu ülkedeki fintech’lere yapılan 34,9 milyar dolar tutarındaki finansman, küresel ölçekte yapılan 52,4 milyar dolarlık yatırımın üçte ikisinden fazlasını oluşturdu. ABD’de, aralarında Coupa’nın Thomas Bravo tarafından 8 milyar dolara satın alınması, Stripe’ın 6,9 milyar doları tutarında yatırım alması, EVO payments’in Global Payments tarafından 4 milyar dolara satın alınması, Duck Creek Technologies’in Vista Equity Partners tarafından 2,6 milyar dolara satın alınması ve Moneygram’ın Madison Dearborn Partners LLC tarafından 1,8 milyar dolara satın alınmasının da yer aldığı, her biri 1 milyar dolardan fazla beş büyük çaplı yatırım gerçekleşti. Buna karşın EMEA ve ASPAC bölgelerinin her birinde 1 milyar dolar ve üzerinde sadece birer işlem gerçekleşti. EMEA’da İngiltere merkezli Wood Mackenzie, Veritas Capital tarafından 3,1 milyar dolar karşılığında satın alınırken, ASPAC’da Çin merkezli Chongqing Ant Consumer Finance 1,5 milyar dolar tutarında fon topladı.

EMEA bölgesindeki yatırımlarda yüzde 50’den fazla düşüş

Bu yılın ilk yarısında EMEA bölgesinde sadece 11 milyar dolarlık finansman gerçekleşti. Bu rakam geçen yılın ikinci yarısında 27 milyar dolar seviyesinde bulunuyordu. Wood Mackenzie’nin Veritas tarafından 3,1 milyar dolara satın alınması, yapay zekâ destekli kredi şirketi Abound’un 602 milyon dolar yatırım alması ve e-ticaret platformu eToro’nun 250 milyon dolar yatırım alması da dâhil olmak üzere, Birleşik Krallık’taki fintech’ler 6 milyar dolarlık yatırım miktarı ile bölgedeki yatırımların yarısından fazlasını çekti. Bölgedeki diğer ülkeler Birleşik Krallık’ın çok gerisinde kaldı.

ASPAC bölgesinde fintech finansmanı 5,1 milyar dolara geriledi

ASPAC bölgesindeki fintech finansmanı ise geçen yılın ikinci yarısında 6,8 milyar dolar iken, bu yılın ilk yarısında 5,1 milyar dolara geriledi. ASPAC bölgesindeki en büyük fintech yatırımı Çin merkezli tüketici finans hizmetleri şirketi Chongqing Ant Consumer Finance tarafından toplanan 1,5 milyar dolarlık fon oldu.

Ödemeler sektörü en iyi yatırım çeken fintech alt sektörü olmaya devam ediyor

Ödemeler sektörü bu dönemin en büyük üç anlaşması olan 8 milyar dolar tutarındaki Coupa’nın Thomas Bravo tarafından satın alınması, Stripe’ın 6,9 milyar dolarlık finansmanı ve EVO Payments’ın Global Payments tarafından 4 milyar dolara satın alınması da dâhil olmak üzere 16,2 milyar dolar tutarındaki finansman ile bu yılın ilk yarısında küresel olarak fintech finansmanının büyük bir kısmını çekmeye devam etti.

Tedarik zinciri, lojistik ve yeşil fintech’ler aşağı yönlü trendleri tersine çevirdi

Büyümelerini sürdüren bazı fintech alt sektörleri 2023 yılının ilk yarısında mevcut piyasa zorluklarına karşı gösterdikleri direnç ile aşağı yönlü eğilimleri tersine çevirdi. Özellikle, tedarik zinciri ve lojistik odaklı fintech’ler 8,2 milyar dolarlık fintech finansmanı sağladı ve henüz yıl bitmeden yıllık rekor seviyeye ulaştı. Yeşil fintech de 1,7 milyar dolar finansman çekerek sektörün 2022’deki toplam finansman miktarının şimdiden önüne geçti.

2023 yılının ilk yarısında gerçekleşen en büyük 10 küresel fintech yatırımı

SıraŞirketYatırım MiktarıMerkezSektör
1Coupa8 milyar dolarSan Mateo, ABDKurumsal/B2B
2Stripe6,9 milyar dolarSan Francisco, ABDRegtech
3EVO Payments4 milyar dolarAtlanta, ABDÖdemeler
4Wood Mackenzie3,1 milyar dolarEdinburgh, Birleşik KrallıkKurumsal/B2B
5Duck Creek Technologies2,6 milyar dolarBoston, ABDInsurtech
6Moneygram1,8 milyar dolarDallas, ABDÖdemeler
7Chongqing Ant Consumer Finance1,5 milyar dolarChongqing, ÇinTüketici Finansmanı
8Paya1,3 milyar dolarAtlanta, ABDÖdemeler
9Generate880,6 milyon dolarSan Francisco, ABDKurumsal/B2B
10Abound602 milyon dolarLondra, Birleşik KrallıkTüketici Finansmanı

Pulse of Fintech raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Çin, 19,2 Milyon çekirdekli süper bilgisayar kuruyor

0

Çin, uluslararası yaptırımların gölgesinde süper bilgisayar alanında önemli adımlar atmaya devam ediyor. Çinli yetkililer, Wuxi’deki Ulusal Süper Bilgisayar Merkezi tarafından inşa edilen son teknoloji bir süper bilgisayarın yakın zamanda tamamlanacağını duyurdu. Bu gelişme, yüksek teknoloji ve süper bilgisayar alanındaki yaptırımlara rağmen Çin teknolojik yeteneklerini sürdürdüğünün bir göstergesi olarak ön plana çıkıyor.

Yeni süper bilgisayar, etkileyici 19,2 milyon çekirdek kullanarak çalışacak ve bu rakam, dünyanın en yüksek performanslı süper bilgisayarı Frontier’ın 9472 çekirdeğine kıyasla oldukça dikkat çekici bir artışı. Özellikle Sunway SW26010 CPU’larından türetilen ve önceki nesil 390 çekirdekli Sunway işlemcilerine dayalı olan bu süper bilgisayar, işlemci sayısını artırarak gücünü yükseltmiş gibi görünüyor.

Çin tarafından inşa edilen son teknoloji bir süper bilgisayarın yakın zamanda tamamlanacağını duyurdu. işte detaylar...

Süper bilgisayarın tam performansı henüz açıklanmamış olsa da, uzmanlar bu sistemin exascale düzeyinde performans sunabileceğini tahmin ediyor. Bu tür sistemler, bilimsel araştırmalardan endüstriyel simülasyonlara kadar geniş bir yelpazede kullanılmak üzere tasarlandı.

Süper bilgisayarın özellikle türbomakinelerdeki akışkan dinamiği simülasyonları için kullanılacağı belirtiliyor. Bu alandaki büyük girdap simülasyonları için özel olarak geliştirilen oluşum, NASA’nın karmaşık türbin dizisi problemini ele almak için kullanılacak. Bu da gösteriyor ki, bu süper bilgisayar sadece teknolojik bir gelişme değil, aynı zamanda karmaşık mühendislik ve bilimsel çalışmalara da katkı sağlayacak bir kapasiteye sahip.

Yaptırımlara rağmen Çin süper bilgisayar alanında bu tür çığır açan gelişmeler kaydetmeye devam etmesi, uluslararası arenada teknoloji rekabetinin giderek daha fazla çeşitlendiğini ve hızlandığını gösteriyor. Bu durum, gelecekte daha fazla inovasyon ve teknolojik ilerlemenin beklendiği bir döneme işaret edebilir.

19,2 Milyon Çekirdekli Süper Bilgisayar hakkında siz ne düşürsünüz? yorumlar kısmında bizle paylaşabilirsiniz.

Sony’nin kârı düştü: Büyüme sancıları kendini gösteriyor

0

Japon teknoloji devi Sony, finansal raporunu açıkladı. Son finansal raporunda 1. çeyrek kârında yaşanan düşüşün yatırımların etkisiyle gerçekleştiğini açıkladı. Şirket, geçtiğimiz Temmuz ayında ABD’li oyun devi Bungie’yi yaklaşık 500 milyar yen karşılığında satın alma işleminin sonuçları nedeniyle Nisan-Haziran dönemi net kârının bir önceki yıla göre %16,7 düşüşle 217 milyar yen (1,52 milyar dolar) seviyesine gerilediğini belirtti.

Sony Group, son bir yılda Bungie dahil olmak üzere dokuz oyun stüdyosunu satın almı yaparak oyun dünyasındaki gücününe güç kattı diyebiliriz. Ancak, bu genişlemeye rağmen artan maliyetlerle karşı karşıya kalan şirket, büyüme sancıları yaşamaya başladı.

Şirketin önde gelen ürünlerinden biri olan PlayStation 5’in satışları, toplamda 3,3 milyon adet olarak kaydedildi. Sony, Nisan 2024’e kadar olan dönem için 25 milyon adetlik satış hedefi belirlemişti. Ancak, ilk çeyrekte beklenen satış rakamlarına ulaşılamadı ve analistler, yıllık hedefe ulaşmanın zorlaşabileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Sony Grup Başkanı Hiroki Totoki, tatil sezonunun yaklaşmasıyla birlikte hedeflerine ulaşabileceklerine olan inancını dile getirdi.Şirket için önemli bir gelir kaynağı olan akıllı telefonlar için üretilen görüntü sensörlerinin ise yarı iletken iş koluna beklenen katkıyı sağlayamadığı açıklandı. Görüntü sensörlerinin mobil cihazlarda satış hacminde yaşanan düşüş nedeniyle, şirket Nisan ayında 200 milyar yen (1,8 milyar Dolar) olan yıllık işletme kârı tahminini 180 milyar yene(1,62 milyar Doları) düştü.

Sony’nin kârı Düşmesi hakkında siz ne düşünüyorsunuz? yorumlar kısmında belirtebilirsiniz.

5 adımda Gmail hesabınızı daha güvenli hale getirin!

0

Banka ekstreleri, sözleşmeler, kişisel veriler, güvenlik mailleri ve daha nicesi için Gmail’i kullanıyoruz. Fakat tüm bunların bir arada olması aynı zamanda bir güvenlik zaafiyeti oluşturuyor.

Bilgisayar korsanlarının tüm bu verileri tek seferde elde etmek istemesi kaçınılmaz. Verilerinizi korumak için Gmail hesabınızı 5 adımda çok daha güvenli bir hale getirebilirsiniz.

1-Akıllı özellikleri atla

Gmail, sizin ve başkalarının geçmişte yazdıklarına dayanarak size önerilerde bulunan birçok akıllı özelliğe sahip. Bu izlemeyi rahatsız edici bulursanız, kaldırabilirsiniz.

NASIL? Gmail’e gidin, sağ üst köşedeki dişli çarka tıklayın, Tüm ayarları gör Genel’i seçin. Liste, tümü izlemeye dayanan bir dizi sözde akıllı özelliği gösterecek. Onları devre dışı bırakın! Ardından Gelen Kutusu’nu seçin ve Önem işaretleyicilerine gidin ve hangi mesajların önemli olduğunu tahmin etmek için geçmiş eylemlerimi kullanma olarak değiştirin.

2- Harici görüntüleri atla

Teorik olarak, bir e-postadaki görüntüler, kullanımınızı takip edebilecekleri için bir güvenlik riski olabiliyor. Aynı şey Dinamik E-posta için de geçerlidir, yani örneğin bir anket içeren e-postalar. Her ikisi de kapatılabiliyor.


NASIL? Genel’i (yukarıdaki gibi) açın ve Görüntüler’i seçin. Harici görüntüleri görüntülemeden önce Sor’a geçin. Doğrudan aşağıda Dinamik e-posta da bulunuyor ve burada Etkinleştir’deki onay işaretini kaldırabilirsiniz.

3- Gizli e-postalar gönder

Gmail, alıcının bir e-posta iletmesini engelleyen gizli bir moda sahip. Ayrıca e-postayı bir şifre ile koruyabilir ve belirli bir süre sonra kendi kendini imha edebilirsiniz.

NASIL? Yeni bir e-posta oluşturmak için Oluştur’a dokunun ve asma kilit ve zil simgesine tıklayın. Son kullanma tarihi ve şifre gereksinimlerini seçin ve Kaydet’e tıklayın. Artık her zamanki gibi yazıp gönderebilirsiniz.

Gmail Go

4- İstenmeyen e-postaları durdurun..

Spam veya istenmeyen e-posta reklamcılığı bir tahriş kaynağı. Ama kendinizi korumanın yolları var.

NASIL? Bir spam mesajı aldıysanız, e-postanın üzerindeki üst araç çubuğundaki Spam’i bildir düğmesiyle bunu spam olarak işaretleyebilirsiniz.

5- Spam adresleri kullan

Spam sorununu azaltmanın iyi bir yolu, büyük bir özenle kullandığınız bir ana adrese ve riskli durumlarda kullandığınız bir “çöp” adrese sahip olmaktır. İkincisi spam ile aşırı yüklenirse, onu silebilir ve yeni bir tane oluşturabilirsiniz.

NASIL? Örneğin GmailMicrosoft Outlook veya Yahoo Mail aracılığıyla fazladan bir e-posta adresi alın.

Panasonic, Xiaomi ve Oppo’ya patent için dava açtı!

0

Japonya’nın önde gelen teknoloji şirketi Panasonic, son gelişmelerde Çinli akıllı telefon devleri Oppo ve Xiaomi’ye patent ihlali nedeniyle dava açtı. Teknoloji sektöründe sıkça karşılaşılan, patent hakları ihlali iddiası, bu sefer Panasonic’in Oppo ve Xiaomi’ye karşı gerçekleşiyor.

Panasonic, 4G ve 5G mobil iletişim standartlarının temelini oluşturduğunu iddia ettiği dört patenti koruma altına almış durumda. Ancak şirket, Oppo ve Xiaomi’nin bu patentleri izinsiz bir şekilde kullanarak cep telefonları ürettiğini öne sürüyor. Bu iddiaların ciddiyeti, Panasonic’in hem tazminat talep etmesine hem de ihtiyati tedbir alınmasını talep ediyor.

Özellikle dikkat çeken bir nokta, Avrupa Birliği’nin yakın zamanda kurduğu Birleşik Patent Mahkemesi (UPC). UPC, patent davalarını daha hızlı, kolay ve maliyeti gözeten bir şekilde çözmeyi amaçlayan bir yapıya sahip. Bu dava, mobil iletişim alanında Standart Temel Patent (SEP) davası olarak öne çıkıyor ve mahkemenin bu tür patent haklarını nasıl uygulayacağını göstermesi açısından büyük bir önem taşıyor.

Panasonic’in Oppo ve Xiaomi’ye karşı başlattığı bu dava, yalnızca bu üç şirketin arasındaki meseleleri çözmekle sınırlı kalmayabilir. Diğer patent hak sahipleri de benzer şekilde adım atabilir ve akıllı telefon üreticileri, ürünlerini bu patentlere uygun hale getirmek için daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalabilirler. Aynı zamanda, bu tür patent davalarının teknoloji sektöründeki rekabeti ve inovasyonu nasıl etkileyeceği merak konusu.

UPC’nin bu büyük patent davasını nasıl ele alacağı, gelecekteki benzer davalara da yön verebilir. Bu nedenle, teknoloji dünyası bu dava sonucunu merakla bekliyor ve ilerleyen dönemlerde benzer patent davalarının da yaşanabileceği ihtimali göz önünde bulunduruluyor. Bu gelişmeler, teknoloji sektörünün geleceğini etkileme potansiyeline sahip ve sektörün tüm paydaşları bu süreci yakından takip ediyor.