iPhone, kutudan çıktığı andan itibaren yüksek kaliteli fotoğraflar çekme yeteneğine sahiptir. Ancak fotoğrafçılık becerilerinizi geliştirmek ve daha profesyonel görünen çekimler yapmak isterseniz, iPhone’un sunduğu gelişmiş ayarları kullanmanız faydalı olabilir. iPhone’un Kamera uygulaması, çekimlerinizi ve videolarınızı düzenlemek için bir dizi ayara sahiptir.
Bu aylarlar arasında özellikle “Daha Hızlı Çekime Öncelik Ver” seçeneğini çoğu kişide açık olan Bu ayar, seri çekimler yaparken daha hızlı çekim yapmanıza olanak tanır. Özellikle hızlı hareket eden nesneleri veya anlık anları yakalamak istediğinizde kullanışlı olabilir. Ancak bu ayarın etkinleştirilmesi, çekim kalitesini düşürebilir.
Hatırlanması gereken bir nokta, iPhone’daki Daha Hızlı Çekime Öncelik Ver ayarının varsayılan olarak açık olduğudur. Bu ayarı kullanırken, hızlı çekim yapma avantajının yanı sıra çekim kalitesinin düşebileceğini unutmamanız önemlidir. Özellikle detayları ve netliği önemseyen çekimlerde bu ayarı devre dışı bırakmayı düşünebilirsiniz.
Ayarı devre dışı bırakmak oldukça kolay. iPhone’unuzdan Ayarlar uygulamasına giderek “Kamera” bölümünü bulun. Burada “Daha Hızlı Çekime Öncelik Ver” seçeneğini bulup devre dışı bırakabilirsiniz. Bu, daha fazla çekim hızı yerine daha yüksek kaliteyi tercih ettiğinizde kullanışlı olabilir.
Eğer bu ayarı bulamazsanız, endişelenmeyin. Bu özellik, iPhone XS/XR veya daha yeni modellerde ve iOS 14 veya sonraki sürümlerde kullanılabilir. Eğer cihazınız veya yazılımınız eski ise, bu özelliği kullanamayabilirsiniz.
iPhone’unuzla daha iyi fotoğraflar çekmek istiyorsanız, hem donanımın hem de yazılımın önemli olduğunu unutmayın. Gelişmiş ayarları kullanarak fotoğraf becerilerinizi geliştirebilirsiniz, ancak kaliteli sonuçlar elde etmek için doğru dengeyi bulmanız gerekebilir.
iPhone’daki daha iyi fotoğraf çekmek için olan bu ayarı biliyor muydunuz? Bundan sonra kullanır mısınız yorumlar kısmında bizimle paylaşabilirsiniz.
Yapay zeka modellerini eğitmek için kullanılan çok sayıda korsan kitap koleksiyonu, Danimarkalı bir korsanlıkla mücadele grubunun yasal uyarısının ardından internetten kaldırıldı. Metin formatında yaklaşık 200.000 kitap içeren Books3 veri seti, AI araştırması için başka veriler de sunan The Eye adlı bir web sitesi tarafından barındırılıyordu. Veri kümesi, dil modelleri için açık kaynak verileri sağlamayı amaçlayan The Pile adlı daha büyük bir projenin parçasıydı.
The Eye, Books3 veri kümesinin üyelerine ait yaklaşık 150 kitap içerdiğini fark ettikten sonra, Danimarka’daki yayıncıları ve yazarları temsil eden bir grup olan Rights Alliance’ın yayından kaldırma talebini yerine getirdi. Rights Alliance, web sitelerinde Books3 indirme bağlantıları bulunan iki kuruluş olan Hugging Face ve EleutherAI ile de temasa geçti. İkisi de korsanlıkla mücadele grubunu The Eye’a yönlendirdi.
Books3 veri kümesi ilk olarak bir yapay zeka geliştiricisi ve açık kaynak yapay zekanın savunucusu olan Shawn Presser tarafından 2020’de yüklendi. Shawn, özellikle önceki dil modellerini üzerinde eğiten OpenAI gibi şirketlere karşı yapay zeka geliştirmeyi daha erişilebilir ve rekabetçi hale getirmek istediğini söyledi. Books1 ve Books2 adlı gizli ve tescilli veri kümeleri. Presser bir raporda Gizmodo’ya, Books3’ün kaldırılmasının açık kaynaklı yapay zeka için bir trajedi olduğunu, çünkü taban projelerine gerçekçi ve tutarlı metinler üretebilen ChatGPT gibi kendi dil modellerini oluşturma şansı verdiğini söyledi.
Ancak, Books3’ü eğitimleri için kullanan yalnızca açık kaynak ve tabandan yapay zeka projeleri değil. The Atlantic’e göre Meta, BloombergGPT ve GPT-J (GPT-3 ile karıştırılmamalıdır) gibi en büyük teknoloji şirketlerinden ve yapay zeka projelerinden bazıları da eğitimleri için korsan kitapların veri kümesine güvendi. Bu modeller, haber makaleleri, özetler, incelemeler ve hatta kurgu gibi çeşitli konu ve alanlarda gerçekçi ve tutarlı metinler üretebiliyor.
Books3’ün en önde gelen kullanıcılarından biri, şirketin LlaMA AI’larını eğitmek için kitaplarını çaldığını iddia eden birkaç yazar tarafından dava edilen Meta. Dava, Meta’nın Books3 deposunu yapay zekasını eğitmek için kullandığından bahsediyor. Ancak Meta’nın bu gigabaytlarca veri içinde hangi çalışmaların yer aldığından bahsetmediğini ekledi.
Meta araştırmacıları, orijinal LlaMA dil modelini tanıtan teknik incelemelerinde Books3’ü “büyük dil modellerini eğitmek için halka açık bir veri kümesi” olarak adlandırdı. Bu veri setinin The Pile’ın bir parçası olduğundan bahsetti. OpenAI, yapay zekası GPT-3’ü öğretmek için Books2 kitap koleksiyonunu kullandı. Books1 ve Books2, GPT-3’ün öğrendiklerinin neredeyse yüzde 15’ini oluşturuyor, ancak içlerinde ne olduğu hakkında fazla bir şey bilmiyoruz. Bazı insanlar Books2’nin, bazılarının Library Genesis adını verdiği ücretsiz bir çevrimiçi kütüphane olan Libgen’den geldiğini düşünüyor. GPT-4’ün öğrendiği 45 terabaytlık kitapların içeriği hakkında daha da az şey biliyoruz.
Geleceğin havacılığı, teknolojinin etkisiyle hızla şekillenmeye devam ediyor. Son gelişmeler, uçakların yönetiminde insansı yeteneklerle yapay zeka teknolojisinin bir araya geldiği çığır açıcı bir adımı temsil ediyor. Dünyanın ilk insansı robot pilotu olan Pıbot, bu yeni dönemin habercisi olarak öne çıkıyor. Havacılık endüstrisine getirdiği yeniliklerle Pıbot, otonom sistemlerin geleceğini belirliyor.
Pıbot, pilot koltuğuna oturup kokpit düğmelerini kullanabilen insansı bir robot. Ancak sadece bu yetenekleriyle sınırlı kalmıyor. Yapay zeka teknolojisi sayesinde uçuş çizelgelerini ve acil durum protokollerini hatırlayabiliyor. Bu özellikler sayesinde, uçak yönetiminde hem insan hem de yapay zeka gücünü en üst seviyede kullanarak etkileyici bir performans sergiliyor.
2016 yılında DARPA tarafından geliştirilen ALIAS sistemi, insan pilotlarla işbirliği yaparak temel uçuş manevralarını gerçekleştirebiliyordu. 2017’de ALIAS, simülatör kullanarak bir Boeing 737’yi başarılı bir şekilde indirdi. Bu başarılar ardından, ABD Hava Kuvvetleri, modifiye edilmemiş bir uçağı uçurmak üzere tasarlanmış CARNAC adlı robotik sistemi geliştirmek üzere RE2 Robotics’i görevlendirdi. 2019’da ise pilot, ilk iki saatlik uçuşunu başarıyla tamamladı.
Pıbot’un en büyük farkı, yapay zeka teknolojisini kullanması ve insansı özelliklere sahip olması Kore İleri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü’nde (KAIST) çalışan araştırmacılar, Pıbot projesiyle bu yeni dönemin kapılarını aralıyor. Projenin lideri David Hyunchul Shim, “İnsansı robotlar mevcut uçakların modifikasyonunu gerektirmez ve otomatik uçuşlara hızla entegre edilebilir. Bu, son derece pratik ve uygulanabilir bir çözüm sunar” diyor.
Pıbot, fiziksel olarak pilot koltuğuna oturma yeteneği kadar, ChatGPT teknolojisi sayesinde havacılık navigasyon haritalarını ve acil durum prosedürlerini hatırlayabiliyor. Ayrıca elektrik kesintileri veya sistem arızaları gibi acil durumlar için gereken tüm prosedürleri içeren QRH’yu da ezberlemiş durumda. Bu yetenekler, Pıbot’un hatasız uçuş yapmasını ve insan pilotlara göre daha hızlı tepki vermesini sağlıyor.
Araştırmacılar, şu an için sadece simülasyonlarda test edildiğini, ancak yakın gelecekte gerçek uçaklarda da test edilmesinin planlandığını belirtiyorlar. Pıbot’un sadece sivil havacılıkta değil, aynı zamanda askeri alanlarda da kullanılması mümkün. Projenin 2026 yılına kadar tamamlanması ve hem askeri hem de sivil kullanım için ticarileştirilmesi hedefleniyor.
Dünyanın ilk insansı robot pilotu Pıbot, havacılık endüstrisine büyük bir heyecan getiriyor. Yapay zeka ve insansı yeteneklerin mükemmel bir birleşimi olan Pıbot, geleceğin havacılığının şekillenmesinde öncü bir rol üstlenecek gibi gözüküyor.
Tıbbi prosedürlerde yardımcı olabilecek cerrahi robotlar, doktorların daha iyi performans göstermesine ve hastaların daha hızlı iyileşmesine yardımcı oldukları için giderek daha fazla ilgi görüyor.
Kesin kesim ve dikişi tamamlamak için manipüle edilebilen son derece hünerli robot kollarla donatılmış ünlü DaVinci Surgery sistemi var. Birleşik Krallık’ta robotlar, ağrılı rahim durumu endometriozisi olan binlerce kadına yardım ederken , Kanada’da robot yardımlı derin beyin stimülasyon ameliyatları epilepsiden muzdarip hastalara yardım ediyor.
Bu arada Ağustos ayının hemen başlarında, Çinli doktorlar bir 5G robotu kullanarak 585 kilometre uzaktaki tavşanlarda uzaktan ve yüksek hassasiyetli bir göz ameliyatı yapabildi.
Şimdi, BBC’den gelen bir rapor, İngiltere’deki bir robotun 280’den fazla ameliyatta kullanıldığını, doktorların daha başarılı performans göstermelerine ve kanser hastalarının daha hızlı ve daha iyi iyileşmelerine olanak sağladığını ortaya koyuyor. NGH cerrahı Bay Chandran Tanabalan, otonom olarak çalışmasa da robotun artan performans için çok önemli olduğunu söyledi.
Doktor, “Ameliyatı robot gerçekleştirmiyor; cerrahlar robotu daha fazla hassasiyet, esneklik ve kontrol sağlamak için kullanıyor. Bu, daha hızlı iyileşen ve hastaların eve daha erken gitmesini sağlayan daha küçük yaralar anlamına geliyor” dedi.
Yeni robot, insanların yerini almadan hayatımızı daha iyi hale getirmek için makinelerin gücünü sergiliyor. Cihaz, yetenekli cerrahların çalışmalarını tamamlayarak onların daha fazla etkinlikle çalışmasına olanak tanıyor. Bu, hastalarının iyileşme sürelerinin iyileşmesiyle sonuçlanır ve kansere yakalanma çilesiyle başa çıkmayı biraz daha kolaylaştırıyor.
Kanser olan birini deneyimleyen veya tanık olan herkes, bunun kişinin hayatında aldığı muazzam bedele tanıklık edebilir. Daha iyi bir ameliyat olabilmek, hasta olma yükünü büyük ölçüde azaltır ve hastalara fiziksel olduğu kadar psikolojik olarak da yardımcı oluyor. Çeşitli operasyonlara yardımcı olmak için giderek daha fazla robot icat edildiğinden, insanların her türlü koşuldan başarılı bir şekilde kurtulma şansı daha fazla. Bu, robot teknolojisinin yalnızca insanlığa hizmet edebileceği, ona zarar veremeyeceği veya yerini alamayacağı bir alan.
Ethos, Türkiye’deki şirketlere 2024’e kadar 250 milyon dolar, 2024 yılı sonuna kadar da 516 milyon dolar finansal destek sağlayacağını açıkladı.
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 72 ülkede faaliyetlerini sürdüren ABD merkezli küresel özel borç finansmanı şirketi Ethos Asset Management, önemli bir büyüme bölgesi olarak belirlediği Türkiye’ye 2024 sonuna kadar 516 milyar dolar yatırım yapacağını duyurdu. Akademik çalışmaları nedeniyle uluslararası alanda pek çok ödüle değer bulunan Ethos Kurucusu ve CEO’su economist Carlos Santos “Bugüne dek Türkiye’de Servislet, Uğur Tekstil, Kozon Partners, Rem People ve HGI gibi şirketlere sağladığımız proje finansmanı desteğini önümüzdeki dönemde de çeşitlendirmeye devam edeceğiz. En önemli hedefimiz bütün iş ortaklarımızla “kazan-kazan” ilkesine dayalı olarak iş birliğini geliştirirken aynı zamanda da Türk ekonomisine desteğimizi artırmaktır” dedi.
Ethos, Türkiye pazarındaki stratejik hedefleri doğrultusunda sanayi, turizm, tarım, inşaat, madencilik, telekomünikasyon ve hizmet sektörlerindeki büyük ölçekli projelere 2024’e kadar 250 milyon dolar, 2024 yılı sonuna kadar da 516 milyon dolar finansal destek sağlamayı hedefliyor. Bu plan doğrultusunda çalışmalarını sürdüren Ethos, önümüzdeki aylarda Türkiye’de gıda, imalat ve otomotiv sektörlerinde üç ayrı projeye finansal destek sağlayacağını da açıkladı.
Kurulduğu 2021 yılından bu yana tekstil, bilgi teknolojileri, inşaat ve turizm sektörleri başta olmak üzere Türkiye’deki şirketlere 76 milyon dolar yatırım finansmanı sağlayan Ethos, karlılık ve değer odaklı özgün iş modeliyle büyüme hedefindeki şirketlere kaynak yaratıyor.
Etkili projelere sahip seçkin şirketlerin kendilerine yatırım yapmalarına ve gelecekteki başarılarını desteklemelerine olanak tanımak amacıyla faaliyetlerini sürdüren Ethos, küresel anlamda ağırlıklı olarak enerji, altyapı ve imalat sektörlerindeki projelere yatırım yapıyor. Ethos, 10- 49 milyon dolar arasındaki projeler ile 50 milyon doların üzerindeki projeler olmak üzere yatırımlarını iki kategoriye ayırıyor. Finansal garantilerle yatırımlarını güvence altına alan şirket, iş ortaklarıyla karşılıklı kazanca dayalı bir ilişki kuruyor.
Türkiye, büyük potansiyele sahip güçlü bir ülke
Amerika, İngiltere, Brezilya gibi çeşitli pazarlardaki önemli başarılarının ardından, Türkiye’yi bölgesel ve küresel ekonomi için cazip bir finansman merkezi olarak gördüklerini belirten Ethos Kurucusu ve CEO’su Carlos Santos konuyla ilgili şunları söyledi: “Finansman olanaklarımızı Türkiye’ye getirmekten ve bu bölgedeki erişimimizi genişletmekten dolayı son derece mutluyuz. Küresel hedeflerimiz doğrultusunda attığımız bu önemli adımın şirketimize ve Türkiye’ye önemli katkılar sunacağına inanıyoruz. Türkiye dünyanın en hızlı gelişen ülkelerinden biri ve Ethos için son derece önemli bir coğrafyada yer alıyor. Küresel deneyimini, ülke ve sektöre özgü uzmanlıklarıyla birleştiren yetkin ekibimizle birlikte Türkiye için değer üretmek; ekonomi başta olmak üzere sosyal ve çevresel konulardaki sürdürülebilir etkimizi göstermek istiyoruz. Dünyada ekonomik durgunluğun olduğu, risk faktörünün artığı bir dönemi büyüyerek atlatan Türkiye gibi bir ülkede yatırımlarımızı büyütmek istiyoruz. Piyasada likiditenin azaldığı bir dönemde kendimizi güçlendirmeye ve finansal ticaret tahsislerimizi korumak için bir önlem olarak proje finansmanına yatırım yapma iştahımızı artırmaya devam ediyoruz.”
Tesla’nın iOSuygulaması için yayınladığı son güncellemesi, sürücülerin sadece Siri’ye sorarak araçlarına çeşitli komutları gerçekleştirmeleri talimatını verebilecekleri Apple Kısayolları için destek ekledi.
4.24.0 sürümü güncellemesi Cumartesi günü App Store’da ortaya çıktı. Değişiklik tek bir cümleyle, oldukça basit bir şekilde listelendi: “Araç kontrollerinize ve ikliminize Apple Kısayolları uygulamasından girin.”
Tesla uygulaması daha önce sahiplerine iPhone’ları aracılığıyla arabalarında uzaktan gerçekleştirebilecekleri birçok farklı eylem sağladı. Siri Kısayolları desteğinin eklenmesiyle, sürücülerin artık uygulamaya manuel olarak erişmesi yerine iPhone veya Apple Watch ile “Hey Siri” komutunu kullanarak eylemlerin çoğunu gerçekleştirebilecek.
Siri Kısayollarının çalışabileceği komutların listesi, Tesla’nın kilidini açmayı ve kilitlemeyi, bagajı açıp kapatmayı, şarj bağlantı noktasını açmayı ve şarjı başlatmayı ve durdurmayı içeriyor. Siri, Nöbetçi Modu ve Köpek Modu’nun yanı sıra diğer birçok temel işlevi etkinleştirmek ve devre dışı bırakmak için de kullanılabiliyor.
Siri Kısayolları desteği eklemek, Tesla’nın Apple’ın cihaz ekosistemine uyum sağlamak için yaptığı en son hareket. Bu yönde atılacak gelecek adamlar Tesla’nın Apple ekosistemine dahil olması gibi bir nokta olabilir. Apple’ın kullanıcılarına sunduğu kusursuz ekosistem deneyimi Tesla için oldukça güzel bir pazarlama aracı olabilir.
Aralık ayında, Apple Music desteği tatil yazılımı güncellemesinin bir parçası olarak Tesla arabalarına sunuldu. Bu arada Temmuz ayında, iOS uygulamasındaki kod parçacıkları AirPlay desteğinin otomobil üreticisi tarafından test edildiğini gösterdi.
Ülkemizde de satışı başlamış olan ve çokça talep gören Tesla’nın bu hamlesi hakkında neler düşünüyorsunuz ve elektrikli araç alacak olsanız Tesla’yı tercih eder miydiniz aşağıya yorum olarak bırakabilirsiniz.
Akıllı telefon fiyatları her geçen gün artıyor. Ne yazık ki günümüzde sadece iPhone değil, ucuz Android modellerin bile etiketleri katlanarak artıyor. Bunun en büyük nedeni ise yükselen dolar kuru ve ülkemizdeki vergi oranları. Durum böyle olunca pek çok kişi yeni bir telefon alabilmek için umudunu olası vergi indirimi müjdesine bağlamış durumda. Ancak MediaMarkt, yenilenmiş telefon ve akıllı telefon kiralama hizmeti ile soruna alternatif bir çözüm sunuyor. İşte ayrıntılar…
MediaMarkt yenilenmiş telefon ve akıllı telefon kiralama ile teknolojiyi erişilebilir kılıyor!
Sürdürülebilirlik ve temiz enerji gibi alanlarda Türkiye’nin en önemli sitelerinden biri olan Future FlowLife‘ın haberine göre MediaMarkt, son teknolojiye erişim sağlamak isteyenler için yenilenmiş telefon ve akıllı telefon kiralama hizmetini kullanıma sundu.
Bu servisler sayesinde tüketiciler, en son teknolojiye sahip sıfır akıllı telefonları kiralayabilecek ya da yenilenmiş telefonları tercih ederek taksit imkanlarından faydalanarak tasarruf yapabilecek. Daha detaylı bilgi için buraya tıklayarakyenilenmiş telefon ve buraya tıklayarak akıllı telefon kiralama seçeneklerine göz atabilirsiniz.
Yenilenmiş telefon hizmeti, Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen “Hizmet Yeri Yeterlilik Belgesi”ne sahip ve Türkiye Cumhuriyeti Ticaret İşlemi Bakanlığı tarafından “Yenileme Merkezi” olarak yetkilendirilen firmalar tarafından sunularak, hem kalite hem de güvenceyi bir araya getiriyor.
Bu ürünler, tüm kontrollerin titizlikle yapıldığı, gerekli bakım, onarım ve test süreçlerinden geçirilen, tüm fonksiyonları %100 çalışan ve G1 ile G2 kozmetik durumlarına göre ayrılan sertifikalandırılmış cihazlardan oluşuyor. İç aksam, tuşlar ve fonksiyonlar, aynı kondisyonda olup %100 işlevselliği garanti altına alıyor. Yenilenmiş ürünler, Yenileme Merkezleri tarafından sunulan 12 aylık garanti ile destekleniyor.
MediaMarkt Türkiye CEO’su Faruk Kocabaş, yenilenmiş telefon hizmeti ile ilgili şunları söylüyor: ‘‘Yenilenmiş cihazlara olan talep her geçen gün artıyor. Biz de MediaMarkt olarak yenilenmiş cihazları, 35 mağazamızda bulunan deneyim alanlarında ve mediamarkt.com.tr’de tüketicilerimizle buluşturuyoruz. Bu yılın sonunda deneyim odaklı yaklaşımımız ile yenilenmiş cihaz sunduğumuz mağaza sayısını 50’ye çıkarmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki yılda ise tüm mağazalarımızda yenilenmiş cihazları tüketicilerimize sunmayı amaçlıyoruz.”
Kiralanan akıllı telefonlar ise, sıfır ve üretici garantili olarak sunuluyor. İlk kez kiralandığında ürün kutusu açılıyor ve tüm kontroller yapılıyor. Kiralama süresi boyunca, kullanıcıların olası arıza veya hasar durumlarında Smart Kirala Asistan Hizmeti’nden destek almaları mümkün. Garanti içi veya dışı arızalarda, tüm servis süreçleri Smart Kirala tarafından takip edilerek müşteriye hızlı ve güvenilir bir hizmet sunuluyor. Kiralama süreci, 24 aya kadar uzayan taksit seçenekleri ile kolaylaştırılıyor.
Tüketiciler, kredi kartlarıyla veya anlaşmalı bankaların finansman imkanlarıyla akıllı telefonları 24 aylık taksitlerle kiralamak üzere tercihte bulunabiliyor. Kiralama süresi sona erince kişiye özel indirimli fiyatlar ve taksit seçenekleriyle yenilenmiş cihazlardan biri satın alınabiliyor. Ayrıca kiralanan akıllı telefonun sorunsuz teslim edilmesi durumunda nakit bonus seçeneği sunuluyor.
Kiralama süresi boyunca, cihazın satış fiyatının %70’ine kadar olan hasarlar ve üretici garantisi dışında kalan onarımlar, hizmet paketi kapsamında yer alıyor. Bu sayede kullanıcılar, ek bir ücret ödemeden cihazlarını güvende tutma imkanına sahip oluyorlar. Cihaz onarım sürecinde kullanıcının işlerine devam edebilmesi için eşdeğer bir ikame cihaz temin ediliyor.
Kiralanan akıllı telefonlara ekran koruma uygulaması yapılıyor ve koruyucu kılıf veriliyor. Ayrıca, cihazın yıpranmış veya kullanıma uygun olmayan ekran korumaları, MediaMarkt mağazalarında ücretsiz olarak değiştiriliyor. Sürdürülebilir bir geleceğe odaklanan MediaMarkt, çevre duyarlılığına yönelik stratejiler geliştirerek topluma fayda sağlama hedefini koruyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskyy, Ukrayna’nın savunma kabiliyetini güçlendirmek amacıyla İsveç ile işbirliği yapacağını duyurdu. Pazar günü yaptığı açıklamada Zelenskyy, Ukrayna’nın Rus birliklerine karşı sürdürdüğü mücadelede “havalı” savaş araçları üretmek üzere İsveç ile anlaştığını belirtti.
CV90 olarak da bilinen Stridsfordon 90 veya Combat Vehicle 90, hafif zırhlı tanklar olarak bilinir. Bu tanklar palet üzerine monte edilir ve genellikle 30 mm veya 35 mm toplarla donatılır. Ukrayna ordusunun hangi CV90 modelini üreteceği henüz kesin değil, ancak bu tanklar genellikle 22 tonun üzerinde ağırlığa sahiptir ve karada saatte 45 milin hafif altında hızla hareket edebilirler. Ayrıca, amfibik bir tank olan CV90’lar su üzerinde saatte yaklaşık 3 mil hıza ulaşabilirler.
Zelenskyy, Pazar günü yaptığı erken saatlerdeki açıklamasında, “Bugün bütün gün İsveç’te çalıştık, şimdi de Stockholm’de günü bitiriyoruz” dedi. “Önemli olan savaşçılarımız için silahlar. Sonuçlar var ve bunlar çok ihtiyaç duyulan sonuçlar” şeklinde konuştu. Zelenskyy, CV90’ların Ukrayna’nın ihtiyaç duyduğu özelliklere sahip olduğunu vurgulayarak, sadece tedarik değil, aynı zamanda Ukrayna’da üretim yapacaklarını da sözlerine ekledi.
İsveç ile yapılan yeni anlaşma çerçevesinde Ukrayna’ya askeri teçhizat sağlanacak. Bu anlaşma kapsamında İsveç, Ukrayna’ya 1.1 milyar İsveç Kronu değerinde yedek parça ve acil durum malzemeleri, 196 milyon doların üzerinde mühimmat, mayın temizleme ekipmanları ve nakliye araçları temin edecek.
Zelenskyy, ayrıca Ukrayna’nın topçularını eğitmek ve modern savaş uçaklarını test etmek amacıyla İsveç ile işbirliği yaptıklarını da belirtti.
Ukrayna, yaz aylarındaki karşı taarruzu sırasında hem gelişmiş teknolojiye sahip savaş araçları hem de geleneksel taktiklerle mücadele ediyor. Zelenskyy, ayrıca savaş alanındaki zorlukların yanı sıra asker alımındaki yolsuzlukla da mücadele ediyor. Son olarak, Ukrayna Devlet Başkanı, rüşvet iddiaları sonrasında asker alma ofisi liderlerinin görevden alındığını duyurdu.
BİGG Programı destek üst limiti 450 bin liradan 900 bin liraya, KOBİ AR-GE Başlangıç Destek Programı Proje Bütçesi üst limiti 1 milyon 200 bin liradan 2 milyon 400 bin liraya yükseltildi.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, teknoloji tabanlı girişimlerin Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasında, Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmede lokomotif görevi göreceğinin, özgün ve yenilikçi ürünlerin üretilmesine liderlik edeceğinin bilincinde olarak destekleri artırdıklarını açıkladı.
AR-GE projesi gerçekleştiren kuruluşların finansmana erişimini de kolaylaştırmaya devam edeceğiz
Sanayi sektöründeki insan kaynağının önemine değinen Kacır, şu ifadeleri kullandı:
“Küresel rekabet ortamının yeniden şekillendiği bir dönemden geçiyoruz. Parlak bir fikrin ürettiği katma değer, oluşturduğu istihdam ekonominin itici gücü olabiliyor. Sanayideki insan kaynağını artırmayı ve sanayi kuruluşlarına da destek olmayı sürdüreceğiz. Aynı zamanda AR-GE projesi gerçekleştiren kuruluşların finansmana erişimini de kolaylaştırmaya devam edeceğiz.”
Açıklamada görüşlerine yer verilen TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal da desteklerin artırılmasından duyduğu memnuniyeti ifade ederek, “TÜBİTAK olarak teknoloji tabanlı girişimcilerimizin, KOBİ’lerimizin, sanayicilerimizin ve firmalarımızın yanında olmayı sürdürüyor, AR-GE projelerini yenilikçi yaklaşımlarla destekliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni destek üst limitleri
Gençlerin teknoloji ve yenilik odaklı iş fikirlerini katma değerli girişimlere dönüştürebilmeleri amacıyla “hibe destek” şeklinde başlatılan BİGG Programı destek üst limiti 450 bin liradan 900 bin liraya çıkartıldı. KOBİ’lerin TÜBİTAK AR-GE desteği süreçlerine girişte yoğun olarak kullandıkları KOBİ AR-GE Başlangıç Destek Programı Proje Bütçesi üst limiti 1 milyon 200 bin liradan 2 milyon 400 bin liraya yükseltildi.
Üniversitelerdeki bilgi birikiminin sanayiye aktarılarak ticari hayata kazandırılmasında önem taşıyan Üniversite-Sanayi İşbirliği Destek Programı kapsamında üst limit 1 milyon lira yerine 1,5 milyon lira oldu. Yeni üst limitler, henüz başvuru veya değerlendirme süreci devam eden projeler için de geçerli olacak.
TÜBİTAK desteklerinden yararlanarak AR-GE projesi gerçekleştiren kuruluşların finansmana erişimini önemli ölçüde kolaylaştıran senetle transfer (ön ödeme) limiti de 3 kattan fazla artırıldı.
Buna göre; 1501, 1507, 1509 ve 1511 destek programları ile Yenilik Destek Programı Uygulama Esasları Yönergesi kapsamında senetle transfer ödemesi (ön ödeme) üst limiti 300 bin liradan 1 milyon liraya çıkartıldı. Bu destek, proje destek süresi devam eden, 1 Temmuz 2023 tarihinden sonra dönem raporu sunulmuş veya sunulacak projelere uygulanacak.
Robot köpek modellerinden en yenisi olan CyberDog 2 özellikleri ile dikkat çekiyor. CyberDog 2 çevikliği ve yapay zekası ile ön plana çıkıyor.
Xiaomi, 14 Ağustos 2023’te akıllı telefonlardan ekosistem inovasyonlarına kadar çeşitli yeni ürünleri tanıttı. Öne çıkan özelliklerden biri, artırılmış zeka ve gerçeğe yakın özelliklere sahip olağanüstü bir biyo-ilhamlı dört ayaklı robot olan CyberDog 2’nin tanıtımıydı.
Xiaomi’nin CyberDog 2 ürünü, akıllı ve çevik makinelerde yeni bir çağ başlatarak robotik dünyasını kasıp kavurdu. İlerlemelerinin merkezinde, hareket kabiliyetini önemli ölçüde artıran ve sürekli ters takla atma ve düşme kurtarma gibi karmaşık manevralar gerçekleştirmesini sağlayan Xiaomi’nin tescilli CyberGear Mikro-aktüatörü yer alıyor. Bu aktüatör sistemi, hassas kontrol sağlar ve robotun sürekli temas altında bile zarar görmemesini sağlıyor.
CyberDog 2’nin yeteneklerinin merkezinde, görme, dokunma ve işitme için şaşırtıcı 19 sensör içeren füzyon algılama ve karar verme sisteminde yatıyor. Xiaomi, bu tür olağanüstü gerçekçi nitelikleri gerçekleştirmek için biyonik kavramları tasarımın her yönüne titizlikle entegre etti. Bir Doberman’ın kafa anatomisinden ilham alan biyomimetik tasarım titizlikle tasarlandı. Rafine bacak oranları ve optimize edilmiş bir vücut şekli ile tamamlandı. 12 dahili Xiaomi mikro motorunun ve gelişmiş hareket kontrol algoritmalarının tanıtımı, robotun yeteneklerini yeni zirvelere taşıyor. Bu iyileştirmeler, etkileyici bir şekilde 37,85 Nm/kg’a ulaşan tepe tork yoğunluğu ile motor başına yüzde 50’lik bir tork doğruluğu artışı ile vurgulandı.
Ancak CyberDog 2 sadece hassasiyetle ilgili değil.Bale adımlarından kıpırdanmaya ve hatta uzay yürüyüşüne kadar değişen tepkilerle robotun etkileşimleri, geleceğin robot yoldaşları için çıtayı yükseltiyor. Bu yüksek hassasiyetli repertuar, her eylem için 30.000’den fazla yapay zeka simülasyonlu köpek eğitimi tekrarı içeren ve onları gerçekçiliğe yaklaştıran Xiaomi’nin Yapay Zeka Güçlendirme Öğrenme Platformu ile mükemmelleştirildi. CyberDog 2, zekayı doğuştan gelen köpek içgüdülerine çeviren sensörler ve işlemcilerden oluşan karmaşık bir zeka ağına sahip.
Bir dizi mikrofon ve Xiaomi AI ses algoritması ile CyberDog 2, sahibinin sözlerini anında anlıyor. Görme keskinliği dört farklı kameradan kaynaklanıyor. Derinlik algısı için Intel RealSense D430, yapay zeka etkileşimi için 13 MP, RGB renk yakalama için 1 MP ve balıkgözü görselleştirme için 146° FOV kullanılıyor.
Belirli bireylerin kronolojik yaşlarından daha yaşlı görünmesi olgusunu hiç düşündünüz mü? Japonya’daki Osaka Metropolitan Üniversitesi’ndeki (OMU) araştırmacılar tarafından yakın zamanda yürütülen bir çalışma, zorlayıcı bir fikir sunuyor. Bu tür erken yaşlanma, henüz anlaşılmamış gizli sağlık koşullarının göstergesi olabilir.
OMU araştırmacıları, bir bireyin yaşını anlamak için göğüs röntgeni görüntülerini kullanan dahiyane bir hesaplama programı tasarladı. X-ışınlarındaki pulmoner anormallikleri belirlemeye odaklanan diğer hesaplama sistemlerinden farklı olarak, bu program öznenin algılanan yaşını belirlemeye çalışıyor. Daha sonra, bu tahmini yaş, altta yatan potansiyel sağlık sorunlarını ortaya çıkarmak için kullanılıyor.
Hesaplama programı kişinin gerçek yaşından daha büyük bir yaşı gösteriyorsa, bu Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH), yüksek kan basıncı veya kan dolaşımında aşırı ürik asit seviyeleri ile karakterize edilen hiperürisemi gibi rahatsızlıkların varlığına işaret edebilir. Bu yeni hesaplama programı, X-ışını görüntülerinde yaşın görünümünü makul sağlık endişeleriyle ilişkilendiren yenilikçi bir paradigma olarak duruyor. Araştırmacılar, terapötik müdahaleleri daha etkili hale getirmede çok önemli bir yön olan sağlık bozukluklarının erken tespitini kolaylaştırma potansiyelini öne sürüyorlar.
Hesaplamalı programın eğitim süreci, X-ışını görüntülerini ve ilgili yaşları içeren kapsamlı veri kümelerinin beslenmesini gerektiriyor. Bu derleme, 2008 ila 2021 zaman aralığını kapsayan, 36.000 asemptomatik bireyi aşan bir kohorttan 67.000’in üzerinde X-ışınını içeriyor. Programın doğruluğunun değerlendirilmesi, yaş tahminlerinin gerçek yaşlarla yan yana getirilmesini gerektirdi ve son derece uyumlu sonuçlarla sonuçlandı. Program, yaş tahmininde kayda değer bir ustalık gösterdi.
Ayrıca program, 34.197 X-ışınlarından oluşan ek bir veri seti kullanılarak doğrulamaya tabi tutuldu. Bu sefer teşhis edilmiş tıbbi rahatsızlıklardan mustarip bireyleri kapsıyordu. Şaşırtıcı bir şekilde, program tarafından sağlanan tahmini yaş ile kronik tıbbi rahatsızlıkları barındırma olasılığı arasında kayda değer bir pozitif korelasyon ortaya çıktı.
Spesifik olarak, programın kronolojik yaştan daha büyük bir yaş çıkarsadığı durumlar, genellikle yüksek kan basıncı veya kronik bronşit gibi devam eden sağlık sorunlarının varlığına karşılık geliyordu. Araştırmacılar, bu hesaplamalı programın gelecekteki gelişimi için iyimser beklentiler barındırıyor. Nihai hedefi, yeteneklerini yaş tahmininin ötesine genişletmek – yaşam süresi tahminini, hastalıkta hayatta kalma olasılıklarının belirlenmesini ve çeşitli tıbbi durumlar için özel tedavi protokollerinin formüle edilmesini kapsayan daha fazla iyileştirme ve araştırma çabaları bekleniyor.
Yiyecek dağıtım ve market robotları, yemeklerin müşterilere verimli ve hızlı bir şekilde teslim edilmesinin mükemmel bir yolu. Haziran 2023’te Talinn’de otonom robot filosu kullanarak insanların kapılarına yiyecek teslim etmeye başlayacağını açıklayan Estonyalı araç çağırma firması Bolt gibi pek çok kişi bu işe girişti. Geliştirme, 2019’da otonom gıda dağıtım robotları filosunu ABD’deki üniversitelere genişleten robotik firması Starship Technologies ile yapılan bir ortaklıktan geldi. Ancak bu konuda yeni zorluklar ortaya çıkıyor.
Bu tür girişimlerin operasyonları bazı zorluklarla birlikte geliyor. En önemlisi, son zamanlarda insanlar bu verimli makineleri tahrip ediyor ve soyuyor. Bu da robotları denetleyen şirketler için potansiyel bir iş kaybına neden oluyor ve restoranları ve bakkalları zorluyor.
Los Angeles haber kaynağı KTLA5, bu ayın başlarında, paketlerini çalmak veya sadece makineleri yok etmek için robotları tekmeleyen ve zorla açan insanların viral videolarının ortaya çıktığını bildirdi. Neyse ki, gıdayı tedarik eden işletmeler için, robot şirketi onlara geri ödeme yapıyor. Hollywood’daki Blu Jam Cafe’nin genel müdürü KTLA5 Steve Avila: “Yiyecekleri yeniden yapmak zorundayız, ancak neyse ki bunun için hala geri ödeme alıyoruz. Teslimat şirketlerinin bundan nasıl zarar görebileceğini görebiliyorum” dedi.
Bu arada, Batı Hollywood’da otonom teslimat araçlarını tedarik eden bir şirket olan Serve Robots, haber kaynağına son vandalizm eylemlerine rağmen hala yüzde 99,9 başarılı teslimat oranına sahip olduklarını söyledi. Daha önce bahsedilen Starship Technologies gibi diğer şirketler, vandalizm ve hırsızlığı caydırmak ve bunlarla mücadele etmek için çeşitli koruyucu önlemler aldı.
Bu küçük ama kullanışlı makinelere yönelik şiddet eylemlerine yönelik herhangi bir gerekçe gösterilmemesine rağmen, bazı kişilerin insanların işlerini ellerinden almalarına kızdığı varsayılabilir. Makineler, daha önce insanlar tarafından işgal edilen daha fazla pozisyonu alarak giderek daha çevik ve verimli hale geliyor. Bu, bazılarının gelir kaynakları ve yaşayabilirlikleri konusunda endişelenmelerine neden oldu. Diğerleri, bir robot yanıt vermeyeceği veya karşılık vermeyeceği için bedava yemek almak için iyi bir fırsat görebilir. Bu saldırıların nedeni ne olursa olsun, haklı olmadığı ve ne pahasına olursa olsun durdurulması gerektiği konusunda anlaşmaya varılabilir.
Çinli otomobil üreticisi Skywell, Türkiye’de batarya geliştirme ve üretim fabrikası kurma kararı aldı. Şirket, Türkiye’de SUV modelleri satarak ciddi bir pazar payına ulaşmış ve artık batarya üretimi ve geliştirilmesine odaklanarak büyümeyi hedefliyor. Bu adım, elektrikli araçlar ve enerji depolama sistemlerinin küresel olarak artan önemini yansıtıyor.
Skywell’in yaptığı açıklamaya göre, dünya genelinde enerji depolama sistemleri ve elektrikli araçlar giderek daha fazla önem kazanıyor. Öncü firmaların enerji depolama sistemleri, enerji talebini karşılamak ve enerji verimliliğini artırmak için büyük bir potansiyele sahip. Bu sistemler, gelecekteki enerji ihtiyaçlarını karşılamak açısından büyük bir öneme sahip.
Skywell, Türkiye’de gerçekleştireceği batarya ve enerji depolama sistemi yatırımının, Türkiye ve Avrupa’nın gelecekteki enerji ihtiyaçlarına çözüm sunma hedefine yönelik bir adım olduğunu belirtiyor. Şirket, Türkiye’de enerji depolama teknolojisinin avantajlarına odaklanarak hem yerel hem de uluslararası arenada öncü bir rol üstlenmeyi amaçlıyor.
Skywell Türkiye CEO’su Mahmut Ulubaş, bataryanın otomotiv sektöründeki dönüşümde kritik bir rol oynadığını ve Türkiye’de üretim yapmaktan heyecan duyduklarını belirtiyor. 2024 yılının ilk çeyreğine kadar tamamlanması planlanan batarya fabrikasıyla, enerji depolama sistemlerinin de önemli bir yere sahip olduğunu vurguluyor. Bu sistemler, sadece yenilenebilir enerjiye destek sağlamakla kalmayıp aynı zamanda kullanıcılara ve enerji şebekelerine önemli katkılar sunuyor.
Skywell Türkiye’nin Ulu Motor ile Çinli teknoloji devi Skyworth’ün anlaşması sonucunda 2024 yılının ilk çeyreğine kadar 800 + 4C mimarisine sahip bir batarya üretim fabrikası açması planlanıyor. Bu yeni bataryalar, şarj gücünü 120 kW’den 480 kW’ye yükselterek, sadece 8 dakikada yüzde 0’dan 80 doluluğa ulaşabilme özelliği sunacak.
Elektrik depolama düzenlemesi sonrasında Türkiye’de depolamalı rüzgar ve güneş santrali kurma başvurularının hızla arttığını da belirtmekte fayda var. EPDK’ye yapılan başvurular, enerji depolama sistemlerinin gelecekteki enerji talebine ciddi bir çözüm sunabileceğini gösteriyor.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin yenilenebilir enerji ve enerji depolama teknolojileri konusundaki potansiyelini gösteriyor ve ülkenin enerji sektöründeki geleceğini olumlu yönde etkileyebilir.
Amazon, ürün sayfalarına daha fazla tüketici çekebilmek amacıyla ünlü sosyal medya fenomenlerinin hazırlayacağı ürün tanıtım videolarına ücret ödeme planı yapıyor. Şirket, özellikle Inspire adını taşıyan bir akış sayfasıyla ürünlerin daha etkili bir şekilde tanıtılmasını hedeflemekteydi. Ancak daha fazla izleyici çekebilmek ve platformunu geliştirmek adına fenomenlerle ücretli bir işbirliği programına başlamayı planlıyor.
Amazon’un belirlediği bilgilendirmeye göre, seçilen sosyal medya fenomenlerinin çeşitli ürünler için tanıtım videoları hazırlaması bekliyor. Bu videolar, aynı kategoriden iki veya daha fazla ürünün karşılaştırılması, en iyi ürünlerin incelenmesi, hediye önerileri gibi içerikleri içerecek. Bu işbirliği çerçevesinde, fenomenlere onay alınan her video başına 25$ ile en fazla 12500$ arasında ödeme yapılacak. Şirket, başlangıç için 35000 video sınırı koymuş durumda ve bu sayıya ulaşan fenomenler ödül alacak. Bu uygulama, şirketi yaklaşık 875 bin dolara mal olacak.
Amazon is offering creators up to $12,500 to upload shoppable videos!!
— Kyndhal I UGC Creator I Amazon Influencer & Mentor (@KyndhalUGC) August 16, 2023
Ancak sosyal medya fenomenleri, Amazon’un bu teklifini pek olumlu karşılamamış görünüyor. Çünkü 12500$ gibi bir ödeme, neredeyse bir aylık çalışmaya eşdeğer bir miktar. Normalde Amazon, farklı kategorilerde istediği içerikler için yaklaşık 212$ gibi daha düşük ödemeler yapmakta Bu nedenle, fenomenler arasında Amazon’un teklifine yönelik bir eleştiri ve kararsızlık söz konusu.
Amazon’un bu adımı, şirketin ürün tanıtım stratejilerini sosyal medya üzerinden daha etkili hale getirmeye yönelik bir girişim olarak değerlendirilebilir. Bu sayede, daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşarak ürünlerini daha etkili bir şekilde tanıtabilir ve tüketicilerin satın alma kararlarını olumlu yönde etkileyebilir.
Birden fazla aygıtın aynı anda şarj edilmesi için halka şeklinde bir alan oluşturan deneysel yeni bir şarj cihazı geliştirildi.
Çok yönlü kablosuz şarj cihazları oluşturmaya yönelik önceki girişimler olmuştu. Bir yaklaşım, her biri kendi güç kaynağına bağlı olan birden fazla verici bobini dahil etmeyi içeriyordu. Karmaşıklığı, geniş kullanımını engelledi. Başka bir yaklaşım, cihazlar algılandığında şarj alanının yönünü değiştirdi. Ancak yine bu, ticarileştirme için eşit derecede karmaşık ve pahalı oldu.
Doktora sonrası araştırmacı Nam Ha-Van liderliğindeki Finlandiya’daki Aalto Üniversitesi’ndeki bir ekip, daha basit, daha az maliyetli ama yine de oldukça işlevsel bir alternatif olduğu iddia edilen şeyi geliştirdi. Sistemin büyük bir kısmı, telleri üstte ve altta zıt yönlerde sarılmış olan silindirik bir güç bobini. Z şeklinde bir köprü bu iki ucu birbirine bağlıyor.
Üniversite: “Akım bu sargılardan zıt yönlerde aktığı için tamamlayıcı manyetik alanlar üretiyor. Bir alan, silindirik bobinin ortasından, üst sargının çevresinden dışarı akar ve tepeden içeri geri dönüyor. Diğeri ortadan, alt bobinin etrafından dışarı akar ve alttan tekrar içeri giriyor” dedi.
Sonuç olarak, silindirik şarj cihazının ortasını çevreleyen halka şeklinde bir elektromanyetik alan oluşturuluyor. Bu halkanın içinde herhangi bir yere yerleştirilen herhangi bir elektronik cihaz, yönü veya konumu ne olursa olsun verimli bir şekilde şarj olur. Ve alanın gücü, insanlar için güvenli kabul edilen aralığa giriyor. Şarj cihazı henüz ürün niteliğinde olmaktan çok, bilimsel araştırma niteliği taşıyor. Bunun ürüne dönüşmesi gerekli teknik ve güvenlik omaylarını alması zaman alacak. Ayrıca verimlilik konusu da ayrı bir tartışma olabilir. Şarj cihazı, evlerden ortak alanlara kadar birçok farklı alanda kullanım potansiyeline sahip. Toplu bir şekilde cihazları şarj edebilmek, tek seferde birden çok cihaz için kullanım imkanı sağlayacak. Bilimsel yöndeki bu araştırmaya, hangi şirketin öncülük edeceği de şimdiden merak ediliyor.
Araştırmayla ilgili bir makale, IEEE Transactions on Industrial Electronics dergisinde yayınlandı.
Rusya’nın Ay’a inişi için kritik önemde olan Luna-25 görevi kaza ile sonuçlandı. Luna-25 için Rusya uzun süreler çalışmıştı.
Rusya’nın on yıllar sonraki ilk ay görevi , Luna 25 uzay aracının ay yüzeyine çarpmasıyla başarısızlıkla sonuçlandı.
Rusya’nın uzay emellerine darbe vuran olay, robotik uzay aracıyla iletişimin kesilmesinin ardından meydana geldi. Rusya’nın uzay ajansı Roscosmos, Cumartesi günü Moskova saatiyle 14:57 civarında Luna 25 ile bağlantısını kaybettiğini söyledi.
Uzay ajansı, “Cihazın aranması ve onunla temasa geçilmesi için 19 ve 20 Ağustos’ta alınan önlemler sonuç vermedi” dedi. Roscosmos, bir “ön analize” göre, Luna-25’in çarpışmadan önce “tasarım dışı bir yörüngeye geçtiğini” söyledi. Kazaya neyin sebep olduğu henüz belli olmadı.
Ajans, özel olarak oluşturulmuş bir komisyonun Luna 25’in kaybının nedenlerini araştıracağını da sözlerine ekledi. Roscosmos’a göre haber, uzay aracının iniş öncesi yörüngeye girmeye çalışırken “acil durum” bildirmesinden bir gün sonra geliyor.
Yapımı onlarca yıl sürmüştü
Roscosmos bir Telegram gönderisinde, “Operasyon sırasında, otomatik istasyonda manevranın belirtilen parametrelerle yapılmasına izin vermeyen acil bir durum meydana geldi” dedi. Uzay aracının, Rusya’nın 47 yıl sonra ilk kez Ay’a iniş görevini tamamlaması amaçlanmıştı. Ülkenin son Ay iniş aracı Luna 24, 18 Ağustos 1976’da ayın yüzeyine indi. Luna 25 sondası, 10 Ağustos’ta Rusya’nın Amur Oblastı’ndaki Vostochny Cosmodrome’dan fırlatılarak aracı aya hızlı bir yolculuğa çıkardı. Luna 25’in yörüngesi, ay yüzeyine giderken Temmuz ortasında fırlatılan Hindistan’ın Chandrayaan-3 ay iniş aracını geçmesine izin verdi.
Luna-Glob-Lander olarak da adlandırılan Luna 25, bir yıl boyunca ayın toprağının ve çok ince ay ekzosferinin veya ayın yetersiz atmosferinin bileşimini incelemek için bir yolculuktaydı. Misyonun yörüngesi, Hindistan’ın Temmuz ayı ortasında fırlatılan Chandrayaan-3 aya iniş aracını geçmesine izin verdi. Her iki uzay aracı da ayın güney kutbu bölgesine gidiyordu. Harvard & Smithsonian Astrofizik Merkezi’nde araştırmacı olan astrofizikçi Jonathan McDowell’e göre, Hindistan ve Rusya’nın ayın güney kutbu için yarıştığına dair tanımlamalar tamamen doğru değildi. Her iki projenin de on yılı aşkın bir süredir üzerinde çalışıldığına dikkat çekti.
Luna 25, spektrometre adı verilen özel cihazlar da dahil olmak üzere sekiz bilimsel araca sahipti. NASA’ya göre, biri ay toprağını incelemek, diğeri ise yüzey suyunu tespit etmek için tasarlandı.
Salesforce raporuna alışverişte üretken yapay zeka kullanımında artış yaşanıyor. Tüketicilerin yüzde 17’si bu yapay zeka sürecinden geçiyor.
Hangi sektörlerin yapay zekadan etkilenme olasılığının en yüksek olduğunu düşündüğünüzde , özellikle üretken yapay zeka , yazılım geliştiriciler ve içerik oluşturucular akla gelebilir. Ancak yeni bir rapora göre üretken yapay zeka, perakende için de yeni bir çağ başlatıyor.
Salesforce raporu, alışveriş yapanların yüzde 17’sinin satın alma ilhamı için yapay zekayı kullandığını ve teknolojinin perakendede nasıl hızla büyüdüğünü vurguluyor. Perakende için üretici yapay zeka kullanımına ilişkin bazı örnekler arasında, geçmişteki satın alma işlemlerine ve göz atma davranışlarına dayalı kişiselleştirilmiş öneriler alma, sanal deneme araçları, etkileşimli alışveriş asistanları ve ev dekorunun görselleştirilmesi sayılabilir.
18 ülkede 2.400 müşteri ve 1.125 perakende liderinin katıldığı anket, alışveriş yapanların üretken yapay zekayı aktif olarak kullanmasalar bile yüzde 45’inin onu bir alışveriş kaynağı olarak kullanmakla ilgilendiğini de ortaya koydu. Perakende sektöründe üretken yapay zekayı kullanmaya yönelik en büyük ilgi, elektronik ve ev aletlerini araştırmak, ardından yemek planları oluşturmak ve kıyafet ilhamları almaktı ve en son güzellik önerileri geliyor.
Perakendeciler üretken yapay zekaya artan ilgiden yararlanıyor. Ankete katılan perakendecilerin yüzde 92’si yapay zekaya her zamankinden daha fazla yatırım yaptıklarını ve yüzde 59’u bunu zaten mağaza çalışanlarının alışveriş yapanlara ürün önerileri yapmasına yardımcı olmak için kullandıklarını söylüyor. Newegg, Shopify, Amazon, Mercari, Zoo, Zillow ve Redfin gibi farklı şirketler üretken yapay zekanın benimsendiğini kamuoyuna duyurduğu için bu pek de şaşırtıcı değil.
Ankete göre perakendeciler, alışveriş yapanların doğru ürünü veya hizmeti bulmasına yardımcı olmak için diyaloglu bir dijital alışveriş asistanı oluşturmak, ürün detay sayfaları için sanal modeller oluşturmak ve kişiselleştirilmiş ürün paketleri oluşturmak için üretken yapay zekayı kullanmakla da ilgileniyor. Rapor ayrıca, bu ve diğer dijital araçların alışveriş deneyimini nasıl değiştirdiğini ve gerçek mekanda faaliyet gösteren mağazaların rolünün nasıl değiştiğini de inceledi. Rapor, alışveriş yapanların üretici yapay zekayı nasıl kullandığının yanı sıra dijital işlemler, sosyal medya satın alma işlemleri, mağazalarda cep telefonu kullanımı ve mağazadan teslim alma için çevrimiçi satın alma işlemlerindeki değişiklikleri kapsıyordu.
Google Haritalar, uzun yıllardır sıklıkla kullanılan bir özelliğini güncellemesiyle gündemde. Son değişiklik, kullanıcıların harita görüntüsünü optimize etmek için kullandığı sevilen bir eylemi ortadan kaldırıyor. Kullanıcılar, artık alıştıkları yöntemi kullanamayacak ve yeni bir hareketi öğrenmek zorunda kalacaklar.
Eski yöntem, harita görüntüsünü genişletmek için yapılan hareketti. Kullanıcılar, haritayı tam ekran görüntülemek veya belirli bir bölgeyi daha ayrıntılı olarak incelemek istediklerinde haritanın herhangi bir yerine dokunarak arama çubuğunu ve diğer arayüz öğelerini gizleyebiliyorlardı. Bu basit ve sezgisel hareket, Google Haritalar’ın ilk günlerinden beri varlığını sürdürüyordu.
Ancak, son güncelleme ile birlikte bu hareket yerini farklı bir yönteme bıraktı. Artık kullanıcılar, harita ekranını genişletmek ve arama çubuğunu gizlemek için yukarı kaydırma hareketini kullanmak zorundalar. Bu değişiklik, bazı kullanıcılar arasında karışık tepkilere neden oldu.
Google’dan henüz resmi bir açıklama gelmemiş olsa da, bir ürün uzmanının (Google çalışanı olmayan) bir forum sayfasında değişikliği doğruladığı bildirildi. Ayrıca, bu güncelleme ile birlikte haritaya dokunduğunuzda bir yer imleci bırakılması da beraberinde geldi. Bu da kullanıcıların farklı tepkiler vermesine yol açtı. Önceden, bu işlem daha uzun bir dokunma hareketiyle yapılıyordu, ancak yeni yöntemle bu durum daha sık yaşanmaya başlandı. Bazı kullanıcılar, haritanın tamamını görme çabasıyla yanlışlıkla yer imleci bırakabileceklerini dile getiriyor.
Uzmanlar, bu yeni hareketin aslında kullanıcılar için daha az kafa karıştırıcı olabileceğini ve daha hızlı bir erişim sağlayabileceğini belirtiyor. Ancak, değişikliğe alışma sürecinin zaman alabileceği de göz önünde bulundurulmalı.
Yapay zeka alanında devrim yaratan sohbet robotu ChatGPT, popülerliğiyle beraber yeni sorunlarla da mücadele ediyor. OpenAI, telif hakkı sorunları nedeniyle içerik üreticilerinin dava açma tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Şirket, ChatGPT’yi telifsiz içeriklerle eğitmek için yeniden formatlamayı planlıyor.
ChatGPT, yapay zeka teknolojisinin sınırlarını zorlayarak büyük bir dikkat çekti. Ancak her teknolojik yenilik gibi, beraberinde çözülmesi gereken bazı zorlukları da getirdi. En önemli sorunlardan biri de telif hakkıyla korunan içeriklerin kullanımıydı.
Yapay zeka şirketi, ChatGPT’yi geliştirmek için geniş bir veri tabanı kullandı. Ancak bu veri tabanının içerisinde telif hakkına sahip olanlar da bulunuyordu. Sonuç olarak, yakın zamanda New York Times’ın OpenAI’ye açtığı telif hakkı ihlali davasıyla karşılaşıldı. Bu dava, parça başına 150 bin dolara kadar tazminat talep ediyordu.
Yeniden eğitim kararı alabilir
OpenAI, telif hakkı sorunlarına çözüm olarak ChatGPT’yi tamamen yeni bir eğitim sürecine tabi tutmayı planlıyor. Bu sayede, telif hakkıyla korunan içeriklerden arınmış bir yapay zeka elde edilmesi hedefleniyor. Ancak bu karar, beraberinde bazı zorlukları da getiriyor.
Yeni eğitim süreci için veri tabanının tamamen yenilenmesi gerekecek. Bu da OpenAI’nin daha önce elde ettiği birikimin boşa gitmesine neden olabilecek. Diğer bir seçenek ise New York Times gibi içerik sahipleri arasında bir lisans anlaşması yapılması. Bu adım, telif hakkı sorununu çözebilirken diğer içerik üreticilerinin de benzer taleplerde bulunmasına yol açabilir. Bu da OpenAI için maddi açıdan zorlayıcı bir durum olabilir.
ChatGPT, yapay zekâ teknolojisinin geldiği son noktayı gösteren önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Ancak telif hakkı sorunları gibi mevcut zorlukların da göz önünde bulundurulması gerekiyor. OpenAI’nin önümüzdeki dönemde alacağı adımlar, yapay zeka ile içerik üretimi alanındaki gelişmeleri şekillendirebilir.