Snapdragon işlemcili Redmi 12 5G algıları yıkmaya geliyor!

1

Akıllı telefonlarda kullanıcıların eline aldığında ilk dikkat çeken şey tasarımı oluyor ve Snapdragon işlemcili Redmi 12 5G, serisinin karakteristiği olan şık bir tasarıma sahip birinci sınıf bir his yayıyor. Telefon, toza ve kazara sıçramalara karşı bir dereceye kadar koruma sağlayan IP53 sertifikasına sahip. Genellikle üst düzey modellerde bulunan bu özellik, Xiaomi’nin her fiyat noktasında değer sağlama taahhüdünün en büyük kanıtı.

Ekran, tasarımla birlikte aslında kullanıcı deneyimine en çok etki eden özellik. Redmi 12 5G, 6.79 inç Full HD+ IPS LCD’ye sahip. Bu, net görseller, canlı renkler ve geniş görüş açıları sağlıyor. İster en sevdiğiniz dizileri aşırı izliyor olun, ister yoğun grafikli oyunlar oynuyor olun, ister sadece internette gezinin, ekran sürükleyici bir deneyim vaat ediyor. Özelleştirme seçenekleriyle tanınan Xiaomi’nin MIUI’si, kullanıcıların ekran ayarlarını beğenilerine göre ayarlamalarına olanak tanıyarak kişiselleştirilmiş bir görsel deneyim sağlıyor.

Cihazın kalbine inildiğinde; Redmi 12 5G, 2.2 GHz hızına sahip Qualcomm Snapdragon 4 Gen 2 ile donatılıyor. 5G optimizasyonu düşünülerek tasarlanan bu yonga seti, sorunsuz performans, verimli çoklu görev ve gelişmiş oyun deneyimleri vaat ediyor. 5G yetenekleri daha yüksek indirme ve yükleme hızları, daha düşük gecikme süresi ve daha sorunsuz bir çevrimiçi deneyim sağlar. 8 GB’a kadar RAM ve 256 GB’a kadar depolama sunan 5G ile bellek yapılandırmaları da biraz değişiyor.

Sosyal medya çağında, kamera yetenekleri her şeyden önemli. Redmi 12 5G, ayrıntılı ve canlı çekimler sağlayan 50 MP birincil sensöre sahip çift kamera kurulumuna sahip. Telefon etkileyici düşük ışık performansı, yapay zeka geliştirmeleri ve portre modu, panorama ve ağır çekim video kaydı gibi bir dizi özellik vaat ediyor. Ayrıca, telefondaki ön kameralar, ayrıntılı özçekimler yakalamada ve net görüntülü aramalar sağlamada usta.

Pil dayanıklılığı birçok kullanıcı için en önemli öncelik. Redmi 12 5G, 5000 mAh pil ile donatılmış. Bu büyük kapasite, kullanıcıların şarj cihazına ulaşmadan orta ila yoğun bir kullanım gününden geçebilmelerini sağlıyor. Şarj söz konusu olduğunda, her iki telefon da 18W hızlı şarjı destekliyor. Bu, pil azaldığında bile kullanıcıların kısa sürede önemli bir şarj alabilmesini sağlıyor.

Ayrıca cihaz tüm bu özellikleri, 135 dolarlık bir fiyat etiketiyle kullanıcılarıyla buluşturuyor. Siz bu cihaz ve fiyatı hakkında neler düşünüyorsunuz? Yorumlarda belirtmeyi unutmayın.

Huawei’nin yeni katlanabilir telefon patenti sızdı

0

Çin merkezli teknoloji devi Huawei’nin, akıllı telefon pazarındaki rekabeti canlandırmak ve yeni bir çığır açmak amacıyla geliştirdiği katlanabilir telefon patenti sızdırıldı. Huawei, ABD ambargolarının etkisiyle zorlu bir dönemden geçse de, yatırımlarını artırarak inovasyon yolunda ilerlemeye devam ediyor. Son sızan bilgilere göre, şirketin yeni katlanabilir telefon modeli oldukça dikkat çekici özelliklere sahip olacak.

Sızdırılan patent görüntülerine göre, Huawei’nin geliştirdiği katlanabilir telefon asimetrik bir tasarıma sahip olacak. Bu tasarım, ekranın sol üst köşesine entegre edilmiş bir kamera modülünü içeriyor. Daha önceki Huawei Mate X serisinde benzer bir tasarım kullanılmıştı, ancak bu sefer kamera modülü doğrudan kullanıcının yüzüne bakacak şekilde konumlandırılmış. Telefon katlandığında ise kamera modülü arka tarafa yönlendiriliyor, bu da hem özçekimler için hem de geleneksel fotoğrafçılık için kullanımı kolaylaştırıyor.

Bu yeni katlanabilir telefonda ayrıca Uçuş Süresi (ToF) lensine sahip kameralar da bulunuyor. Bu teknoloji sayesinde yüz tanıma gibi özelliklerin daha gelişmiş bir şekilde desteklenmesi mümkün olacak.

Huawei’nin katlanabilir telefon stratejisi şu ana kadar farklı varyasyonlarda üç model içeriyor: dışa doğru katlanan Mate X, kapaklı P50 Pocket ve içe doğru katlanan Mate X3. Sızdırılan patent görüntüleri, Huawei’nin gelecekteki katlanabilir telefon modellerinde daha fazla yenilikçi tasarım ve özelliklerle karşımıza çıkabileceğini düşündürüyor.

Görünüşe göre Huawei, katlanabilir telefon pazarındaki yerini sağlamlaştırmak ve rekabeti artırmak için sürekli olarak yeni fikirler üzerinde çalışıyor. Ancak belirtmek gerekir ki, sızdırılan patent görüntülerinin tam olarak ne zaman veya nasıl bir ürüne dönüşeceği hakkında resmi bir açıklama bulunmuyor.

Meta’nın yeni akıllı gözlüğü Meta Ray-Ban Stories 2.0 canlı yayın özelliği ile geliyor

0

Sosyal medya devi Meta, akıllı gözlük serisi Meta Ray-Ban Stories’un yeni modeli olan 2.0’u tanıtmaya hazırlanıyor. İlk modelin satış performansını daha da geliştirmek amacıyla geliştirilen bu yeni sürüm, özellikle sosyal medya kullanıcılarını hedef alıyor. İddialara göre, Meta Ray-Ban Stories 2.0 kullanıcıların Instagram deneyimini daha da etkileşimli hale getirecek kilit özelliklerle donatılmış durumda.

Bu yeni modelin en dikkat çeken özelliklerinden biri, kullanıcıların Instagram’dan canlı yayın yapma imkanı sunması. Kullanıcılar, gözlükleri üzerinden canlı yayın yaparak anılarını anında takipçileriyle paylaşabilecekler. Böylece, özel anları anında paylaşmak ve anlık etkileşimlerde bulunmak daha da kolay hale gelecek.

Meta Ray-Ban Stories 2.0’un diğer bir özelliği ise yerleşik LED göstergeler. Kullanıcılar canlı yayın yaparken veya video kaydederken bu LED ışıklar yanıp sönecek. Bu da çevredeki kişilerin ve takipçilerin kullanıcının canlı yayın yaptığını anlamasını sağlayacak.

Ses deneyimine yönelik getirilen yenilikler de dikkat çekiyor. Gürültü engelleme özelliği sayesinde, kullanıcılar daha net ve yüksek kaliteli ses deneyimi yaşayabilecekler. İkinci nesil Ray-Ban Stories, ortam gürültüsüne bağlı olarak ses düzeyini otomatik olarak ayarlayarak kullanıcıların iletişimini kolaylaştıracak.

Meta’nın bu yeni akıllı gözlüğü, daha iyi bir kamera kalitesi sunmanın yanı sıra daha uzun bir pil ömrü ile de kullanıcıların beklentilerine cevap vermeyi amaçlıyor.

İlk Ray-Ban Stories modeli 2021 yılında tanıtılmış ve 300 dolarlık bir fiyat etiketiyle satışa sunulmuştu. İkinci nesil Meta Ray-Ban Stories 2.0’un ise bu sonbaharda piyasaya sürülmesi bekleniyor. Meta’nın bu güncellenmiş gözlük modeliyle kullanıcı deneyimini nasıl etkileyeceği merakla bekleniyor.

Yapay zeka “yok artık” dedirtiyor!

0

Teknolojinin sınırları her geçen gün daha da genişliyor yapay zeka uygulamarınnda gelişmesi ile birlikte ‘Text With Jesus’ adlı yeni bir iOS uygulaması ile manevi deneyimleri dönüştürüyor. Bu ücretsiz ve İngilizce dilinde sunulan uygulama, Hıristiyan ve Katolik inançlarına sahip bireylerin ruhsal yolculuklarını desteklemek için tasarlanmış bir araç.

Uygulama, kullanıcılarına Nasıralı İsa ile etkileşimde bulunma fırsatı sunuyor. Ancak bu, sadece başlangıç. Uygulama aynı zamanda Kutsal Aile üyeleri, 12 havari ve hatta bazı peygamberlerle de sanal bir şekilde iletişime geçmenizi sağladığını iddia ediyor. Böylece, dini figürlerle doğrudan iletişim kurma deneyimi, teknolojinin getirdiği yeni bir boyut kazanıyor.

Uygulama geliştiricileri, ‘Text With Jesus’ uygulamasının asla gerçek bir ilahi iletişimin yerini almayı amaçlamadığını vurguluyor. Bu yalnızca bir araç – bir dil modeli tarafından üretilen cevaplar, İncil ve diğer dini metinlerdeki öğretilere dayanmakta. Kullanıcıların manevi deneyimini zenginleştirmek ve daha somut bir rahatlık sağlamak amacı güden bu uygulama, ilahi varlıklarla etkileşime geçme niyetini taşımamaktadır.

Uygulamanın amacı, kullanıcıların Kutsal Kitap’taki öğretileri daha derinlemesine anlamalarına ve manevi yolda rehberlik bulmalarına yardımcı olmaktır. Bununla birlikte, kullanıcılar uygulama aracılığıyla elde ettikleri cevapları, kendi içsel inançları ve anlayışlarıyla birleştirerek yorumlamalıdır.

Eğer siz de manevi deneyiminizi güçlendirmek ve hiristiyan öğretileri daha yakından keşfetmek istiyorsanız, ‘Text With Jesus’ uygulamasını Apple App Store’dan indirebilirsiniz. Bu uygulama, teknolojiyi manevi deneyimlerle birleştirerek yeni ve ilgi çekici bir deneyim sunuyor. Unutmayın ki, uygulama yalnızca iOS işletim sistemini desteklemektedir, bu nedenle iOS kullanıcıları bu benzersiz deneyimden faydalanabilirler.

Y Kromozomunun genetik kodu ilk kez baştan Sona haritalandı

0

nsan Y kromozomunun tam dizilimi, uzun yıllar süren çabaların ardından nihayet başarıldı. Y kromozomu, erkek özelliklerini taşıyan kromozomlar arasında yer alır ve büyük miktarda tekrarlayan DNA içerdiği için tam bir dizilim elde etmek uzun bir süre boyunca zorlu bir hedef olarak kaldı. İnsan Genom Projesi’nin tamamlanmasının üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra, Santa Cruz’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden bir ekip tarafından Y kromozomunun tam dizilimi gerçekleştirildi.

tam diziliminin zorluğu, tekrarlayan DNA parçalarının fazlalığından kaynaklanıyordu. Daha önceki DNA dizileme yöntemleri, tekrarlayan parçaları doğru bir şekilde birleştirmekte zorluklar yaşamaktaydı. Ancak yeni bir teknik olan Oxford Nanopore’un geliştirilmesi, bu zorluğun üstesinden gelmeye yardımcı oldu. Bu yöntem, tek bir DNA molekülünün bir delikten geçerken okunmasıyla milyonlarca DNA harfi uzunluğunda parçaların üretilmesine imkan sağlıyor.

Daha önce dizilen genomlar genellikle 22 normal kromozom ve X kromozomundan oluşan kadın genomlarıydı. Ancak Santa Cruz ekibi, Avrupa kökenli bir kişiden alınan Y kromozomunu da tamamlayarak bu eksikliği giderdi. tam dizilimi, 106 protein kodlayan gen içerdiğini gösterdi. Bu, referans genomunda bulunan gen sayısından daha fazlaydı. Ancak bu fazladan genlerin çoğu TSPY adlı bir genin kopyalarından oluşuyordu.

Çeşitliliği de bu çalışmada vurgulandı. Farklı erkeklerin Y kromozomları dizilendiğinde, gen kopya sayılarının ve tekrarlayan DNA yapılarının önemli ölçüde farklılık gösterdiği görüldü. Bu bulgular, Y kromozomunun evrimsel ve genetik çeşitliliğini anlamak açısından önem taşıyor.

Ancak, dizilenen kromozomlarının hala bazı boşluklar içerdiğine dikkat çekilmelidir. Bu boşluklar, kromozomunun karmaşık yapısından kaynaklanan zorluklar nedeniyle henüz tam olarak çözülememiştir.

Sonuç olarak, insan tam dizilimi büyük bir başarı olarak kabul edilmektedir. Bu çalışma, genetik çeşitliliği daha iyi anlamamıza ve Y kromozomunun evrimsel geçmişi hakkında yeni bilgiler elde etmemize yardımcı olacaktır. Aynı zamanda tekrarlayan DNA’nın işlevi ve önemi hakkında daha fazla bilgi edinme fırsatı sunmaktadır.

Yapay Zeka platformu açmanın maliyeti artıyor!

İşletmeler, COVID-19’un ardından dijital dönüşüm projeleri peşinde koşarken yapay zeka, stratejik planlamanın kritik bir parçası haline geliyor. Üretken yapay zekadaki ilerlemeler, işletmelerin bu çabanın arkasına ciddi paralar yatırması ile dikkatleri üzerine çekmekten çok daha fazlasını yapıyor.

Fırsat olgunlaşmış olsa da, katlanarak büyüyen bir kullanıcı tabanı için bu araçları oluşturmanın ve sürdürmenin maliyeti de bir o kadar fazla. Tek başına CPU’ların maliyeti zaten oldukça yüksek; tanesi 10.000 dolar değerindeki Nvidia A100 çipleri, ChatGPT gibi en büyük yapay zeka sistemlerinin çoğuna güç veriyor. Bazı modelleri eğitmek için binlerce A100’e ihtiyaç duyulduğundan, maliyetler göz yaşartıcı oluyor. Bu, daha geniş bilgi işlem mimarisinden ve her sorguya anlamlı sonuçlar verecek şekilde eğitim modellerinin maliyetinden bahsetmiyor.

CPU’lar denklemin sadece bir kısmını oluşturuyor; Microsoft’un Bing sohbet robotu gibi sistemlerin, GPU’lar da dahil olmak üzere günlük kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılamak için toplam altyapı maliyetlerinde 4 milyar dolara ihtiyaç duyduğu bildiriliyor. Kuşkusuz, kendi şirket içi modellerini oluşturmak isteyen işletmelerin bu kadar fazla harcama yapması pek mümkün değildir. O zaman bile, ortaya çıktıkça özel bir üçüncü taraf aracı kiralamak daha ucuz olabilir, ancak maliyetler yine de burada artmaya başlıyor; Visionary Future’ın yönetici üyesi David Shrier, örneğin ChatGPT’yi çalıştırmanın sorgu başına 0,15 dolara mal olduğunu söylüyor.

Düzenlenmemiş yapay zeka genişlemesinin riskleri hakkında devam eden tartışmalara rağmen, işletmeler üretken yapay zeka kullanmanın maliyetini ve bunların kârlılıklarını ve çevresel yeterliliklerini nasıl etkileyebileceğini anlıyor mu?

Şirketlerin Yapay Zeka’ya çok para harcıyor!

Yapay zeka sistemleri şüphesiz yeni fırsatlar sunuyor. PwC’ye göre, büyük ölçüde daha güçlü üretkenlik sayesinde 2030 yılına kadar küresel ekonomiye yaklaşık 15 trilyon dolar eklenebilir. IDC, yapay zekaya yapılan küresel harcamaların 2026 yılına kadar 300 milyar doların üzerine çıkacağını öngörüyor. AWS, Azure gibi bilgi işlem mimarisi sağlayıcıları da , Oracle ve Google da yapay zeka hizmetleri sunmaya fazlasıyla hazır. Örneğin Azure, ChatGPT’yi barındırıyor ve artan talebi karşılamak için sürekli olarak kapasite ekliyor. Ancak ilgili maliyetleri karşılaşmaya devam edip edemeyeceği belli değil.

iManage veri bilimi başkanı Jan Van Hoecke şöyle diyor: “Bu modeller ölçek büyütme eğilimindedir; ölçek büyütme, veri kümesi boyutunun “büyümesi” ve aynı zamanda modelleri eğitmek için gereken bilgi işlem gücünün artması anlamına geliyor,” diye açıklıyor. 

IBM raporuna göre OpenAI’nin GPT-3’ünün geliştirilmesi ve eğitilmesi 3 milyon dolara, DeepMind’ın AlphgaGo’sunun ise yalnızca eğitilmesi 35 milyon dolara mal oldu. Rapor şunları ekledi: “Maliyetlerin bu kadar önemli olduğu  göz önüne alındığında, daha büyük modellere, daha fazla veriye ve eğitime olan ihtiyacın yanı sıra daha fazla bilgi işlem gücüne duyulan ihtiyacın, bütçeler ve verimlilik gibi işin doğasında olan gerçeklerle nasıl dengeleneceği konusundaki ikilem de büyüyor. Araştırmacıların bu bilmeceyi çözmesi gerekiyor, aksi takdirde ilerleme daha da yavaşlayabilir.”

Üretken yapay zeka henüz emekleme aşamasındayken, ilk yatırım uzun vadeli bakım, eğitim ve altyapı maliyetleri ile karşılaştırıldığında nasıldır? Villanova Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde Thomas G Labrecque işletme teknolojisi profesörü Stephen J Andriole, erken maliyetlerin garanti edilenden daha fazla olduğunu düşünüyor.

Adriole, “Her zaman olduğu gibi, tüm yeni teknolojilerin geliştirme, teslimat ve destek maliyetlerinde bir artış var ancak uzun vadede maliyetler düşüyor” diyor. “Yapay zekaya yapılan yatırımların onlarca yıl öncesine, DARPA’ya ve dünya çapındaki diğer birçok devlet kurumuna ve üniversiteye dayandığını unutmayın. Yatırımlar birikimlidir. Eğitim? Yeni mimariler, tümü büyük dil modelleri tarafından keşfedilen yeni görevlerin bile gerçek zamanlı eğitimini mümkün kıldığından, bu durum büyük ölçüde ortadan kalkıyor.”

“Altyapı mı? Bulut maliyetleri de zamanla azalacak,” diye konuşmasına devam ediyor Labrecque. “Eğer tartışma, Yüksek Lisans’ların konuşlandırılmasının kendi mali ağırlığı altında çökeceği yönünde ise, o zaman hepimiz, sağlayıcıların elde etmek istediği muazzam karı kaçırıyoruz demek’’.

“Her zaman olduğu gibi bunu kendileri için karlı ve müşterileri için üretken hale getirecekler ve her zaman da öyle olacak. Pfizer ve Moderna, COVID-19 aşılarını ne kadar hızlı geliştirdi? Elde ettikleri kâra bakın. Oyunun kurallarını değiştiren teknoloji geliştirme teşvikleri astronomiktir. İlk maliyetler onları dehşete düşürmeyecek.”

Yapay Zeka’nın maliyeti

Yapay zeka oluşturmanın maliyetinin nitelikli olması gerekir ve nihai toplamların birçok bileşeni olabilir. Yapay zekadan faydalanmayı ümit eden işletmeler de ücretler konusunda haklı olarak endişeli çünkü ücretler hızlı bir şekilde sarmal haline gelebilir. Sonuçta yapay zeka sistemleri sabit varlıklar değil, sürekli genişleyen yeteneklere sahip, gelişen varlıklar.

Ancak Shrier, hızla sermayeye yönelen kuruluşlar için parlak bir gelecek görüyor. “Şirketlerin artık ‘bekleyip görmeyi’ göze alamayacakları bir devrilme noktasına ulaştık” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bir şeyler yapma zorunluluğu olduğu göz önüne alındığında, o zaman şu soru ortaya çıkıyor: büyümeden yararlanmak için en ihtiyatlı yol nedir? ve olumsuz tarafı yönetebilir misiniz? Yapay zeka, 200 yıldır görmediğimiz küresel bir dönüşüm fırsatını temsil ediyor ve bunun gerçekleşme hızı sanayi devriminden çok çok daha hızlı. Akıllı liderler agresif bir şekilde kapasite geliştiriyor ve fırtınaya hazırlanıyor.”

Bir kuruluş genelinde üretken yapay zeka kullanımına ilişkin iş senaryosu hâlâ tanımlanma aşamasındadır. Şu anda ChatGPT gibi sistemler bu hizmetlere erişim konusunda neredeyse tüketici benzeri bir yaklaşım sunuyor. Bu hizmetlerin popülaritesi katlanarak artmaya devam ederse geliştiriciler kendi başarılarının kurbanı olabilirler; yalnızca bütçesi sınırsız olan işletmeler yapay zeka sistemlerini canlı ve gelişmekte tutmayı başarabilir.

İhtiyaç duyulan muazzam miktarda bilgi işlem gücü ve veri depolama, üretken yapay zekanın önümüzdeki birkaç yıl içinde gelişimini kısıtlayabilir. Bu talepleri karşılamak için büyük veri merkezi genişletmenin olası gizli maliyetleri ve bunun kuruluşların çevresel yeterlilikleri üzerindeki etkisi de göz ardı edilemez. Ancak yapay zeka altına hücumun ortasında bu endişelerin, onları hesaba katmamak imkansız hale gelene kadar bir kenara atılma riski var.

Elon Musk, Cybertruck’tan memnun değil!

Elon Musk, Tesla’nın yeni Cybertruck’ının yapım kalitesinden etkilenmedi. Çarşamba günü Tesla CEO’su Musk, sosyal medyadaki takipçilerine, açısal pikapın yavaş yavaş konseptten gerçek insanların kullanabileceği bir şeye doğru ilerlediği için “üretim adayı Cybertruck’ı Tesla Giga Texas’ta kullandığını” söyledi. Ancak ilk kez Cybertruck Owner’s Club tarafından görülen şirket çapındaki bir e-postaya bakılırsa, Tesla fabrikasındaki işçiler önümüzdeki haftalarda ve aylarda uykusuz geceler geçirecek gibi gözüküyor.

Musk, e-postasında şunları yazdı: “Çoğunlukla düz kenarlı, parlak metalden yapılmış olan Cybertruck’ın doğası gereği, herhangi bir boyutsal değişiklik bir üretim hatası gibi görünüyor.” Gerçekten de, Cybertruck’a ait şu ana kadar gördüğümüz her görüntü, özellikle birden fazla paslanmaz çelik panelin bazı şeyleri hatırlatan açılarla buluştuğu aracın ön kısmında şok edici derecede tutarsız bir yapı kalitesi var.

“Bu aracın tüm parçaları, ister dahili ister tedarikçilerden olsun, 10 mikronun altında doğrulukla tasarlanmalı ve üretilmeli. Bu, tüm parça boyutlarının milimetre cinsinden üçüncü ondalık basamağa kadar olması gerektiği ve toleransların tek haneli mikron cinsinden belirtilmesi gerektiği anlamına geliyor. Çok düşük maliyetli olan LEGO ve soda kutuları bunu yapabiliyorsa, biz de yapabiliriz” diye yazdı Musk, onlarca yıldır süren sürekli üretim iyileştirmelerinin sonucu olan ürünlere de atıfta bulundu.

“Müşteriler, aralık göstergeleri olan sergi salonlarını ziyaret etmeyebilirler, ancak aralıkları kusursuz birer şekil gibi görünecek kadar dar olan bir arabanın uyumunu ve “tekliğini” bilinçsizce kaydederler. Bu, hassasiyetin, özenin ve dolayısıyla, kalite çok önemli” diye yazdı Bob Lutz.

Birinin küçük, tutarlı panel boşluklarına sahip otomobiller üretme becerisini duyurmak, otomobil üreticileri için, özellikle de pazarın premium ucundakiler için bir gurur kaynağı.

Bu, Musk’ın çalışanlarına arabalarını daha hassas bir şekilde üretmeleri konusunda ilk uyarısı değil. 2018’de, belki de son derece tutarsız panel boşlukları hakkındaki sürekli medya raporlarından utanan Musk, çalışanlarına e-posta göndererek şunları söyledi: “Arabamızın öyle bir doğruluk ve hassasiyetle tasarlanması ve üretilmesi gerekiyor ki, eğer bir sahibi boyutları, panel boşluklarını ve hizalamayı ölçerse, ve ölçümleri Model 3 spesifikasyonlarına uymuyor, bu sadece ölçüm bantlarının yanlış olduğu anlamına geliyor derse Tesla adına bir felaket olur.”

Tesla Motor Club gibi forumlarda yeni sahiplerden gelen devam eden şikayetlere ve şirketin JD Power’ın İlk Kalite Anketlerindeki zayıf performansına bakılırsa, Tesla her yeni arabaya kendi ölçüm bandını eklemeye başlamak isteyebilir çünkü ilk e-postadan beş yıl sonra öyle görünüyor ki OEM’nin sorunları hala ortadan kalkmadı.

Samsung’un AirTags rakibi SmartTag 2’de sorun var!

0

Teknoloji devi Samsung, Apple’ın AirTag’lerine rakip olarak geliştirdiği yeni ürünü SmartTag 2’yi duyurdu. Ancak, bu yeni takip cihazının hala büyük bir sorunu çözemediği görülüyor.

Nisan 2021’de piyasaya sürülen Apple AirTag’lerinden bu yana, diğer teknoloji şirketleri de taşınabilir takip cihazlarına ilgi göstermeye başladı. Google, kendi “Cihazımı Bul” özelliğine ek olarak AirTag’lere rakip olacak bir ürün üzerinde sessizce çalışırken, diğer küçük takip cihazı üreticileri de pazarda kendine yer kapmak için çaba sarf ediyor.

Samsung, mobil teknoloji alanının dev isimlerinden biri olarak, 2021 yılının Ocak ayında kendi tag’ini SmartTag’i piyasaya sürerek Apple’dan üç ay önce davranmıştı. Ancak, bu ürünün beklenen ilgiyi görmemedi . Şirket o zamandan beri SmartTag’i geliştirmeye ve güncellemeye devam etse de, hala büyük bir sorunu çözebilmiş değil.

İngiliz mobil aksesuar mağazası MobileFun’da ortaya çıkan yeni perakende satış listesi, Samsung’un ikinci nesil takip cihazı olan SmartTag 2’yi gözler önüne serdi. Bu yeni versiyon, Bluetooth tabanlı takip özelliğine ek olarak ultra geniş bant (UWB) teknolojisini de içeriyor. Apple’ın Find My sistemi gibi, SmartTag 2 de Samsung’un kendi SmartThings Find sistemiyle entegre çalışacak şekilde tasarlanmış ve kullanıcılara etiketin konumunu bir Samsung akıllı telefon aracılığıyla tespit etme imkanı sunuyor.

Ancak, SmartTag 2 ve SmartThings Find sistemi hakkındaki listeye dikkatli göz atanlar, belirgin bir eksikliği fark etti. Ürün açıklamalarında, diğer üçüncü taraf takip tag’lerle uyumluluktan bahsedilmiyor. Özellikle Tile gibi genel kullanıma yönelik ürünler, çeşitli mobil cihazlarla uyumlu olarak çalışabiliyor. Google da kendi “Cihazımı Bul” özelliğiyle geniş bir cihaz yelpazesi için destek sunuyor. Ancak Samsung’un SmartTag 2’leri sadece kendi ekosistemine uyumlu gibi görünüyor. Bu da, başka marka akıllı telefon kullanan kullanıcılar için cihazın işe yaramayacağı anlamına geliyor.

Samsung henüz SmartTag 2 veya SmartThings Find sisteminin bu izolasyonu hakkında resmi bir açıklama yapmış değil. Cihazın piyasaya sürülme tarihi net olmasa da, söylentilere göre Ekim 2023’te çıkması bekleniyor. MobileFun listesinde SmartTag 2’nin fiyatı yaklaşık olarak $55 USD olarak görünüyor.

Telefon aramalarını nasıl kaydedebilirim?

0

Hafızamız kusurludur, bu nedenle önemli görüşmeleri kaydetmek faydalı olabilir. Bir gazeteci olarak, bir kişinin sözlerini korumak için sık sık telefon görüşmelerini kaydederim. İzlenimlerimi gerçekte söylenenlerle karşılaştırdığımda ne kadar sık farklılıklar olduğunu görmek şaşırtıcı. Eğer bir görüşmenin detaylarının mükemmel bir şekilde hatırlanmasını bekliyorsanız, bunu kaydetmelisiniz. iPhone veya Android telefonunuzda bir telefon görüşmesini kaydetmenin çeşitli yolları var ve ben hepsini denedim. Bunlar en iyi seçenekleriniz.

Telefon görüşmelerinin kaydedilmesine ilişkin yasalar ülkeden ülkeye ve . Bazen her iki tarafın da onayı gerekir. Bazen de görüşmedeki bir kişinin onayı yeterlidir. Katılmadığınız bir görüşmeyi kaydetmek genellikle yasa dışıdır. Herhangi bir aramayı kaydetmeden önce yasal yükümlülüklerinizi kontrol edin.

Android telefon kullanıcıları için yöntemler

1. Telefon uygulamasını kullanmak: Bazı Android telefonlar, doğrudan Google’ın Telefon uygulamasında veya üreticinin telefon uygulamasında yerleşik olarak arama kaydı sunar. Telefon uygulamasını açın, ayarlar bölümünden Arama Kaydı’na dokunarak bu özelliği etkinleştirebilirsiniz. Görüşme sırasında Kayıt düğmesi ile kaydı başlatabilirsiniz.

2. Üçüncü taraf uygulamalar: Üçüncü taraf arama kayıt uygulamaları da kullanabilirsiniz. TapeACall gibi uygulamalar, arama kaydını sağlayabilir. Ancak, bu tür uygulamaların kullanımı yasalara uygun olmalıdır.

iPhone kullanıcıları için yöntemler:

1. iPhone’da Kaydetme: iPhone’un kendi özellikleri arasında arama kaydetme özelliği yer almamaktadır. Ancak, App Store’da bulunan üçüncü taraf uygulamaları kullanarak arama kaydı gerçekleştirebilirsiniz.

2. Google Voice: ABD’deyseniz, Google Voice uygulamasını kullanarak gelen aramaları kaydedebilirsiniz. Bu ücretsiz VoIP hizmeti ile gelen aramaları kaydetmek mümkündür.

Başka bir kayıt cihazı kullanma yöntemleri

1. Özel Kayıt Cihazları: Özel kayıt cihazları da kullanarak arama kaydedebilirsiniz. Bu cihazlar, ses kalitesine ve kullanım kolaylığına odaklanır. iZyrec Mini Kayıt Cihazı ve Sony ICD-PX470 Stereo Kayıt Cihazı gibi cihazlar tercih edilebilir.

Telefon görüşmelerini kaydetme yöntemleri, hukuki ve etik hassasiyetleri içermektedir. yasalara uygunluğu sağlamak ve etik sınırları aşmadan hareket etmek her zaman önemlidir. Sesli kamera kullanılarak kişilerin konuşmalarının kaydedilmesi halinde TCK m. 133 hükmünde düzenlenen “kişilerin konuşmalarının dinlenmesi ve kaydedilmesi” suçu meydana gelir.

Apex Storage X21: depolama dünyasının yeni hız canavarı

0

Depolama teknolojilerindeki sınırları zorlayan yeni bir devrim, Apex’in depolama uzmanları tarafından Mart 2023’te sunulan Apex Storage X21 ile geldi. Bu etkileyici donanım, 21 adet Samsung 990 Pro SSD’nin gücüyle desteklenerek, inanılmaz bant genişliği rakamlarına ulaşarak dünyanın en hızlı depolama cihazları arasında yerini aldı.

Teknik özellikleri

Apex Storage X21, depolama dünyasına yepyeni bir boyut kazandırıyor. HighPoint SSD7540 PCIe Gen4 x16 RAID kartı ile güçlendirilen bu depolama canavarı, 21 adet 16 TB SSD’yi içinde barındırarak toplamda 336 TB’lık korkutucu bir depolama kapasitesine sahip. Yapılan testlerde elde edilen 28,7GB/s gibi yüksek hızlar, gerçek dünya performansını da doğrulayarak Apex’in iddialarını destekliyor.

Performans testleri

Apex Storage X21, Storage Review tarafından gerçekleştirilen testlerde de büyük başarı elde etti. 21 adet Samsung 990 Pro SSD’nin bir araya getirilmesiyle elde edilen depolama canavarı, 27,4GB/s 8K rastgele okuma hızıyla 3,454M IOPS ve 28,7GB/s 8K rastgele yazma hızıyla 3,499M IOPS gibi dikkat çekici sonuçlar elde etti. Bu sonuçlar, farklı SSD kombinasyonlarıyla elde edilen birçok sonuç arasından sıyrılarak Apex Storage X21’in üstün performansını gözler önüne seriyor.

Mükemmel uyumluluk

Bu depolama canavarı, çeşitli en iyi SSD’lerle uyumlu olmasıyla da dikkat çekiyor. Apex Storage X21, piyasada bulunan çeşitli SSD’lerin bir kombinasyonunu destekleyerek kullanıcıların seçeneklerini genişletiyor. Buna ek olarak, depolama alanı açısından muazzam kapasitesi, büyük video dosyalarını yönetmek, aktarmak ve diğer yoğun depolama ihtiyaçlarını karşılamak isteyen profesyonel kullanıcılar için ideal bir seçenek sunuyor.

Fiyat ve sonuç

Apex Storage X21’in sağladığı bu olağanüstü performans ve kapasite elbette bir maliyetle geliyor. 21 adet 16 TB SSD ile donatılmış bir Apex Storage X21’e sahip olmak yaklaşık 45.000 $’a mal oluyor. İsterseniz RAID-0 kurulumu için iki ünitenin bir araya getirilmesi gerektiğinde ise maliyet iki katına çıkıyor. Üniteyi tek başına edinmek isteyenler için ise yaklaşık 3.000 dolarlık bir yatırım gerekiyor.

Apex Storage X21, depolama dünyasına getirdiği devrimci hız ve kapasite ile dikkatleri üzerine çekiyor. Ancak bu kadar büyük bir depolama kapasitesine ihtiyaç duymayan veya bu kadar yüksek performansa gereksinim duymayan kullanıcılar için aşırı bir seçenek olabileceğini unutmamak önemlidir. Ayrıca, 21 adet SSD ile birlikte gelmesi, olası arıza noktalarını artırabileceğinden, tercih yapmadan önce iyi bir değerlendirme yapmak önemlidir.

WCCF Tech’e göre, bu depolama canavarı, 2021 yılında 26GB/s’ye varan hızlarla rekoru elinde tutan OWC Accelsior 8M2’yi geride bırakarak dünyanın en hızlı AIC’si olma unvanını kazandı.

vivo’dan vergisiz telefon açıklaması: İşte o cihazlar!

0

Son dönemin en çok konuşulan konusu öğrenciler için bir kereliğe mahsus sunulması planlanan vergisiz telefon satın alma hakkı. Bu doğrultuda yerli üretim ve montaj hattından çıkan cihazlara öncelik verileceği söylendi. Bunun üzerine vivo da vergisiz telefon konusunda bir açıklama yaptı.

vivo, hangi telefon modellerinin vergisiz alınabileceğini açıkladı!

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, gençlere vergisiz telefon için 15 model üzerinde çalışma yapıldığını söyledi. Buna göre gençlere ÖTV ve KDV’siz telefon çalışması kapsamı sadece yerli üretim yapan markaları kapsayacak. Cari açıktan dolayı Türkiye’de üretim yapan firmalar bu kapsama dahil edilecek.

vivo vergisiz telefon

Biz de hangi telefon modellerinin bu kapsamda alınabileceğine yönelik buraya tıklayarak ulaşabileceğiniz haberimizde detaylıca tüm bilgileri paylaştık. Bugün ise vivo tarafından yapılan açıklamada bu kapsamda alınabilecek vergisiz telefon modelleri paylaşıldı.

vivo tarafından yapılan açıklama şu şekilde:

“Üniversite öğrencilerine bir kereye mahsus olmak üzere vergisiz cep telefonu ve bilgisayar başvuru şartları Kabine Toplantısı’nda gündeme geldi. Bu uygulama kapsamında alınabilecek cep telefonlarının Türkiye’de üretilmesi veya montajının yapılması koşulu olacağı konuşuluyor. Bildiğiniz gibi Y Serisi modellerimizin üretimini vivo Türkiye Gebze fabrikasında gerçekleştiriyoruz. Y Serisi’ne ait en güncel ve satışta olan modellerimizi aşağıda bulabilirsiniz:

  • Y15s
  • Y36
  • Y35
  • Y22s
  • Y16″

Siz vivo tarafından yapılan açıklama hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu cihazlardan hangisi almayı düşünürdünüz? Görüşlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın!

iPhone 15’teki USB-C, Lightning’den daha yavaş olabilir.

0

Teknoloji dünyasında büyük yankı uyandıran iPhone 15 kablo söylentileri, Apple’ın önünde çözüm gerektiren bir dizi karmaşanının içinde. USB-C bağlantı noktasının kullanımıyla ilgili yaşanan belirsizlik, kullanıcıları yeni bir düzene adapte olmaya zorlayabilir.

Elbette, modern cihazlar için tek bir fiziksel bağlantı noktası formatının (USB-C) kullanılması, karmaşık bir duruma yol açabiliyor. Ancak asıl mesele, bağlantı noktasının içinde bulunan çipin yetenekleriyle ilgili. İddialara göre, iPhone 15’in hızı bu çipe bağlı.

Bazı sızıntılara göre, iPhone 15’in Thunderbolt çipi ile donatıldığı belirtiliyor. Ancak burada bir sorun ortaya çıkıyor: Thunderbolt hızları, sadece uyumlu bir USB-C bağlantı noktası değil, aynı zamanda uyumlu bir USB-C kablosu gerektiriyor. Son raporlar, Apple’ın iPhone 15 kutusundaki kablonun Thunderbolt’u desteklemeyeceğini öne sürüyor ve bu da kullanıcıların yavaş veri aktarım hızlarıyla yetinmek zorunda kalacakları anlamına geliyor. Bu, günümüzdeki Lightning kablosunun sağladığı hızın gerisinde kalıyor.

Son günlerdeki raporlara göre, Apple’ın iPhone 15 kutusunda verdiği kablo, USB 2.0 hızlarını destekleyecek. Bu da, kullanıcıların hızlı veri aktarımından mahrum kalacağı anlamına geliyor. Ancak bir umut ışığı olarak görünen isteğe bağlı kablo seçeneği, USB 4 Sürüm 2’yi destekleyerek 80Gbps’ye kadar aktarım hızları sunuyor. Ayrıca, 150W’a kadar şarjı desteklemesiyle dikkat çekiyor.

Apple’ın bu kabloları ayrı olarak satmayı planladığı düşünülüyor. Bu noktada, Apple’ın iPhone 15 kullanıcılarına kutudan çıkan kablo ile maksimum hız ve şarj desteğini sunması, kullanıcı deneyimini önemli ölçüde iyileştirebilir.

Sonuç olarak, iPhone 15 kablo söylentileri, Apple’ın karmaşık bir durumu çözme ihtiyacını vurguluyor. Teknoloji devinin, kullanıcıların hızlı veri aktarımı ve şarj olanaklarından tam anlamıyla yararlanabilmeleri için uygun kablo seçenekleri sunması, müşteri memnuniyetini artırabilir. Bu süreçte, kullanıcıların yeni kablo düzenlemelerine hızla adapte olabilmeleri ve en yeni teknolojik olanaklardan faydalanabilmeleri büyük önem

WhatsApp’a yeni animasyonlar geliyor

0

Dünya genelinde yaygın olarak kullanılan mesajlaşma uygulaması WhatsApp, kullanıcı deneyimini daha da zenginleştirmek için yeni özellikler üzerinde çalışmaya devam ediyor. Son raporlara göre, WhatsApp beta test kullanıcıları arasında sesli ve görüntülü mesajlar arasında geçişi daha kullanıcı dostu bir şekilde gerçekleştirmek üzere şık yeni animasyonlar test ediliyor.

WhatsApp, iletişim araçları arasında etkili bir konumda bulunuyor ve HD medya paylaşımı, sesli mesajlaşma gibi pek çok özellik sunarak kullanıcıların beklentilerini karşılıyor. Son dönemde yapılan geliştirmelerle birlikte, ses ve görüntü kaydını aynı düğme üzerinden yapma yeteneği gibi Telegram’dan esinlenilen özellikler de eklenmişti.

Beta test aşamasında olan yeni gelişmeye göre, WhatsApp kullanıcıları artık sesli ve görüntülü mesajlar arasında geçiş yaparken daha etkileyici bir animasyonla karşılaşıyorlar. Kullanıcılar, sesli mesajlara dokunarak kayıt yapabilecekleri gibi, aynı düğmeye basılı tutarak video mesaj kaydına da geçebilecekler. Bu geçişler sırasında görünen animasyon, daha önceki sürümlere göre daha belirgin ve kullanıcı dostu bir deneyim sunmayı hedefliyor.

WABetaInfo’nun raporlarına göre, WhatsApp’ın beta test sürümlerinde yer alan v2.23.18.7 ve 18.8 sürümlerinde ses ve video modları arasında geçiş yaparken yeni bir animasyonun test edildiği belirtiliyor. Bu animasyon, geçiş yaptığınızda simgenin zıplamasını ve dönmesini içeriyor. Aynı zamanda, kullanıcılara sesli ve görüntülü mesajların nasıl kaydedileceği ve gönderileceği konusunda talimatlar içeren bir simge de gösteriliyor. Bu yeni araç ipucu tasarımı, mikrofon ve kamera simgelerini animasyonlu bir şekilde sunarak kullanıcıların dikkatini çekmeyi amaçlıyor. Geçişler sırasında ekranda birkaç saniye boyunca görünen bu ipucu daha sonra otomatik olarak kayboluyor.

WhatsApp’ın bu animasyonları kullanıcı arayüzünde kullanması, uygulamanın daha modern ve dikkat çekici bir görünüm kazanmasına yardımcı oluyor. Ayrıca, bu animasyonlar sayesinde sesli ve görüntülü mesaj özelliklerinin istenmeyen durumlarda yanlışlıkla kullanılmasının da önüne geçilmeye çalışılıyor. Ancak, daha uzun içeriklerde veya özel durumlarda sesli/görüntülü çağrılara olan ihtiyaç da unutulmamış. Bu yönde yapılan bir başka güncelleme ise, cevaplanan ve cevapsız çağrılar için geleneksel bildirimlerin yerini alacak kısa ve açıklayıcı içerikli bildirimlerin kullanılmaya başlanması oldu.

WhatsApp’ın sesli ve görüntülü mesajlar için getirdiği bu yeni animasyonlar ve araç ipuçları gibi güncellemeler, kullanıcı deneyimini daha interaktif ve kullanıcı dostu hale getirmeyi amaçlıyor. Ayrıca, tasarımın daha çağdaş ve kullanıcı odaklı hale getirilmesi, uygulamanın gelecekteki potansiyelini artırabilir. Yapılan bu güncellemeler, beta test aşamasını tamamladıktan sonra tüm kullanıcılara sunulmadan önce daha fazla test aşamasından geçecek.

Huawei ve Ericsson uzun vadeli patent lisanslama anlaşması imzaladı

0

İki şirket arasında imzalanan anlaşma, şirketlerin ilgili ağ altyapısı ve tüketici cihazları satışlarını kapsarken, her iki tarafa da birbirlerinin patentli ve standartlaştırılmış teknolojilerine küresel erişim imkanı sağlıyor.

Huawei Fikri Mülkiyet Departmanı Başkanı Alan Fan yaptığı değerlendirmede; “Ericsson ile uzun vadeli küresel bir çapraz lisanslama anlaşmasına imza atmaktan mutluluk duyuyoruz. Mobil iletişim için standart temel patentlerin önemli katkı sağlayıcıları olarak, şirketler birbirlerinin fikri mülkiyetinin değerini biliyor. Bu anlaşma da bu amaca yönelik daha güçlü bir patent paylaşım ortamı yaratıyor. Bu imza ayrıca, her iki tarafın da fikri mülkiyete gereken saygının gösterilmesi ve korunması konusundaki kararlılığını ortaya koymaktadır. Teknolojik yenilikleri paylaşma taahhüdümüz, sağlıklı ve sürdürülebilir endüstri gelişimini teşvik edecek, tüketicilere daha iyi ürün ve hizmetler sunulmasına katkı sağlayacaktır” dedi.

Huawei, geçtiğimiz 20 yıl boyunca; hücresel, Wi-Fi ve multimedya kodekleri de dahil olmak üzere ana akım BT standartlarına katkıda bulunmayı sürdürdü. Huawei, 2022 yılında 4.505 başvuru ile Avrupa Patent Ofisi’nin patent başvuru sayısı sıralamasında zirveye yerleşti.

Standart temel patentlerin hem sahibi hem de uygulayıcısı konumunda olan Huawei, lisanslama konusunda dengeli bir yaklaşım benimsediğini açıkladı. Bu anlaşmanın imzalanmasıyla, kilit teknolojilere erişim sağlayan Huawei, yapılan anlaşmayı hem patent sahiplerinin hem de uygulayıcıların çıkarlarına adil bir şekilde hizmet edilmesini sağlayan bir adım olarak değerlendiriyor.

Firefox Chrome uzantılarını içe aktarabilecek

Firefox Chrome uzantıları için yeni özellik yayınladı. Bu özellikle uzantılar direkt olarak içe aktarılabilecek.

Tarayıcı uzantıları için WebExtensions sistemine geçişin öne sürülen ana argümanlarından biri, tarayıcılar arası uzantıları kolaylaştırmasıydı. Mozilla, diğer tarayıcılardan uzantıları içe aktarmak için tarayıcıya işlevsellik uyguladığından, Firefox kullanıcıları artık bu sözün avantajlarından yararlanabiliyor.

Şu anda test aşamasında olan bu özellik, Firefox’un en son kararlı sürümünü kullanan tüm kullanıcılar tarafından etkinleştirilebiliyor.

Nasıl yapılıyor?

  • Tarayıcının adres çubuğuna about:config dosyasını yükleyin.
  • Devam etmek için dikkatli olacağınızı onaylayın.
  • tarayıcı.migrate.chrome.extensions.enabled’ı arayın.
  • Özelliği True olarak ayarlayın.
  • Firefox’u yeniden başlatın.

Mozilla bunu, kullanıcıların ilk çalıştırmada veya istedikleri zaman Ayarlar sayfasından kullanabileceği tarayıcının içe aktarma işlevine entegre etti. Bunu yapmak için Menü > Ayarlar > Verileri İçe Aktar (düğme) öğesini seçin veya tarayıcının adres çubuğuna about:preferences#general yükleyin ve sayfadaki verileri içe aktar düğmesini etkinleştirin. Listeden Chrome’u seçin, mevcut içe aktarma seçeneklerini genişletin ve uzantıların işaretlendiğinden emin olun. İçe aktarma işlemleri genellikle yer işaretleri veya tarama geçmişi gibi bazı verilerle sınırlı. Firefox, desteklenen içe aktarmalar listesine uzantılar ekleyen ilk büyük tarayıcı oldu.

Bu özellik şu anda Google Chrome ve belirli uzantılarla sınırlı. Firefox ve Chrome uzantıları aynı çerçeveyi (WebExtensions) kullansa da hemen uyumlu olmuyor. Chrome’un Web Mağazası’ndan uzantı yüklemeye çalışan Firefox kullanıcıları bunun işe yaramadığını fark edebiliyor. Mozilla, Chrome Web Mağazası ve Mozilla Eklentiler Mağazası’nda bulunan uzantılar için uzantı çiftlerinin bir listesini oluşturmaya karar verdi. Firefox, Chrome uzantısını doğrudan içe aktarmak yerine, uzantının Firefox sürümünü Mozilla’nın kendi uzantı mağazasından yüklüyor. Bu kendi başına yararlı olsa da, kullanıcılar favori uzantılarından bazılarını Firefox’a hemen yüklediklerinden, birkaç dezavantajı var. Özelleştirmeler ve ayarlardaki değişiklikler içe aktarılmamış gibi görünüyor. Bu, özellikle herhangi bir yapılandırma olmadan çalışan uzantılar için bir sorun olmak zorunda değil. Ancak bu, kullanıcıların değişiklikleri yeniden yapması veya destekleniyorsa yapılandırmaları içe aktarmanın yollarını bulması gerektiği anlamına gelebiliyor.

Alternatif Bank, dijital bankacılığı insan dokunuşuyla birleştiriyor

0

Dijital çağın en büyük gereksinimlerinden olan kolaylık ve hızı kendi hizmetlerine entegre ederek faaliyetlerini genişleten Alternatif Bank, son olarak devreye aldığı “Dijital Şube” uygulamasıyla müşteri deneyimine yeni bir boyut getiriyor. ‘İnsanlı Dijital Bankacılık’ mottosuyla dijital bankacılık hizmetlerini insan dokunuşuyla birleştiren  Banka, Dijital Şube ile uzaktan müşterisi olan her kullanıcıya portföy yöneticisi atayarak, bankacılık ürün ve hizmetleri ile ilgili ihtiyaç duydukları anda portföy yöneticisi ile birebir iletişime geçme imkanı sunuyor. 

Yeni uygulamayla müşteriler, bundan böyle kendilerine atanmış portföy yöneticilerine Alternatif Bank Mobil uygulamasından tek tıkla ulaşarak yatırımları, finansal ihtiyaçlarına yönelik öneriler ve yaşadıkları sorunlara ilişkin çözümler hakkında bilgi alabilecek. Müşteriler, Alternatif Bank Mobil uygulaması üzerinden kendilerine özel olarak atanmış portföy yöneticilerinin bilgilerini görüntüleyebilecek ve tek tıkla portföy yöneticisi ile iletişime geçebilecek. 

Devreye aldıkları ‘Dijital Şube’ ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Alternatif Bank Bireysel ve Dijital Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Gökay Dede, “Teknoloji yatırımlarımız ve bankacılık uygulamalarını herkes için kolaylaştıran dijital çözümlerimizle, benzersiz bir müşteri deneyimi sağlamak için aralıksız çalışıyoruz. Her zaman belirttiğimiz gibi, Alternatif Bank olarak bireysel ve dijital bankacılığı birbirini tamamlayan tek bir yapı olarak ele alıyor, dijitali insani dokunuşla en iyi harmanlayan marka olmak için çalışıyoruz. Günümüz bankacılığında tüm ürün ve süreçler dijitalleşip hız ve kolaylık ön plana çıkarken, müşteriler için güven unsurunun halen büyük bir ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Sunduğumuz dijital deneyim ne kadar iyi olursa olsun, ihtiyaç anında müşterimizin bir insanla, daha da önemlisi gerçek bir bankacıyla temasa geçebilmesi, bankasının yanında olduğunu bilmesi çok önemli bir deneyim… Alternatif Bank’ın ‘Danışman Bankacılık’ yaklaşımıyla da örtüşen bu anlayışla artık görüntülü görüşme ile edindiğimiz müşterilerimize ‘Portföy Yöneticisi’ atıyoruz. Konvansiyonel bankacılıkta fiziki şubeler aracılığıyla yüz yüze sunulan hizmetlerin birçoğunu devreye aldığımız Dijital Şube ile dijital kanallara taşıyor, bu sayede müşterilerimize sunduğumuz uzmanlık, kolaylık, hız ve hizmet çeşitliliği gibi faydalarımızı artırıyoruz. Burada Alternatif Bank olarak bizi rekabette öne çıkaran en önemli nokta ise, uzaktan edindiğimiz müşterilerimizin her birine, fiziki şubelerde olduğu gibi birebir iletişimde olabilecekleri, hizmet alıp, danışabilecekleri ‘gerçek bir bankacı’ olan portföy yöneticisi atıyor olmamız. Bu uygulamayla Alternatif Bank müşterileri, dijital kanalların hız ve kolaylığını portföy yöneticilerimizin uzmanlığıyla birleştirerek daha iyi bir deneyim yaşayacaklar.  Müşterilerimiz bankacılık hizmetleriyle ilgili direkt bilgi alabilecekleri, birikim ya da finansman ihtiyaçlarına yönelik öneriler sunabilecek ve yaşadıkları sorunlara çözümler getirecek bir portföy yöneticileriyle mesai saatleri içerisinde görüşebilecek, mesai saatleri dışında ise yine Müşteri İletişim Merkezimizden hizmet almaya devam edebilecek” dedi.  

Odağımızın müşterilerimizin beklentileri

Banka olarak bu tarz yeniliklerin hayata geçirilmesinde en büyük dayanaklarının müşterileri olduğunu vurgulayan Gökay Dede, “Müşterilerimizi dinlemek için kurduğumuz 9 farklı kanaldan elde ettiğimiz öneri ve talepleri dikkate alarak dijital kanallarımızdaki deneyimi iyileştirme ve işlem çeşitliliğimizi artırma çalışmalarımıza devam ediyor, odağımızın müşterilerimizin beklentileri olduğunu hiç unutmadan, tüm projelerimizi bu eksende geliştiriyoruz. Bu anlayışın en yakın örneği olarak ise, çok yakında müşterilerimizle ve tüm Türkiye ile tanıştıracağımız yeni mobil uygulamamızın pilot versiyonunu, müşterilerimizin kullanımına ve deneyimine açtık. Bankamızı uzun süredir aktif olarak kullanan müşterilerimizin geri bildirim ve önerileriyle uygulamamızı geliştirme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yeni mobil uygulamamızla, yakında dijital bankacılık alanında yepyeni değer önerileriyle müşterilerimizin karşısında olmak için büyük bir heyecan içindeyiz. Her zaman yeni ve farklıyı sunma gayretiyle, müşterilerimizin hayatına değer katmaya devam edeceğiz” dedi.

Gmail’in güvenlik güncellemesi kullanıcıları zorluyor

0

Google, Gmail platformunda gerçekleştirdiği yeni güvenlik güncellemesi ile kullanıcıları daha iyi koruma hedefliyor. Ancak bu güncellemeler, bazı kullanıcılar için kafa karıştırıcı ve aşırı zorlayıcı olabilir.

Google, “hassas eylemler” olarak adlandırdığı kritik işlemleri kapsayan yeni bir güvenlik katmanını Gmail’e entegre ediyor. Bu özellik, kullanıcıların hesaplarının güvenliğini daha iyi sağlamayı amaçlıyor. Ancak, bu yeni güvenlik adımlarını etkinleştirmenin, kullanıcıları beklenenden daha fazla adım atmaya zorluyor.

Bu güncellemeler, özellikle şüpheli aktiviteleri tespit ettiğinde kullanıcıları “siz olduğunuzu doğrulayın” gibi uyarılarla karşı karşıya bırakıyor. Örneğin, yeni bir filtre oluşturmak, yönlendirme ayarları yapmak veya IMAP erişimini etkinleştirmek gibi hassas eylemler gerçekleştirmek isteyen kullanıcılar, ek doğrulama adımlarıyla karşılaşacak.

Google, bu güvenlik önlemlerinin Gmail kullanıcılarının hesap güvenliğini artırmak için tasarlandığını söylüyor. Ancak bazı kullanıcılar bu ek adımları aşırı karmaşık veya güvenlik ihlali potansiyeli olarak algılayabilirler. Bu durumda, kullanıcıların karmaşık adımları tamamlarken daha fazla karışıklık yaşayabileceği endişesi bulunuyor.

Bu yeni güvenlik güncellemesi, son dönemde Google’ın genel platform güvenliğini artırmaya yönelik adımlarının bir parçası olarak öne çıkıyor. Özellikle, kişisel ve kurumsal verilere erişimi korumak amacıyla istemci tarafı şifreleme (CSE) özelliğini Gmail’e eklemesi, kullanıcıların verilerini daha iyi koruma altına almayı amaçlıyor.

Sonuç olarak, Gmail’in yeni güvenlik güncellemesi, kullanıcıların hesaplarını daha güvende tutma amacını taşıyor. Ancak kullanıcıların bazı ek adımları zorlayıcı bulabileceği ve bu durumun karışıklığa yol açabileceği unutulmamalı. Google’ın amacı, kullanıcıların hesap güvenliğini en üst düzeye çıkarmak olsa da, kullanıcı deneyimini de olumsuz etkilememeye dikkat etmesi önemlidir.

iOS 17 İle fotoğraflardan çıkartma yapmak çok kolay

0

Teknoloji devi Apple, son güncellemesi iOS 17 ile iPhone kullanıcılarının fotoğraflarını daha da eğlenceli hale getiriyor . Kullanıcıların fotoğraf kitaplıklarındaki kişi, kedi, köpek vb çıkartmalara dönüştürebilmelerini sağlayan yeni özellik duyurdu.

Apple’ın önceki sürümü olan iOS 16 ile tanıttığı “Özneyi Arka Plandan Kaldır” özelliği, kullanıcıların fotoğraf öznelerini kolayca izole edip arka plandan ayırmalarına olanak sağlıyordu. Ancak iOS 17, bu özelliği bir adım öteye taşıyarak öznelerinizi çıkartmalara dönüştürmenize olanak tanıyor.

Artık kullanıcılar, seçtikleri fotoğraflardaki nesneleri özel çıkartmalara çevirebiliyor. Özellikle portre fotoğrafları veya dikkat çekici sahneler için ideal olan bu özellik, nesne veya kişiyi etkileyici bir şekilde vurgulayarak çıkartma haline getiriyor. Ayrıca, Canlı Fotoğraflar ile uyumlu olarak çıkartmaların animasyonlu bir şekilde paylaşılmasına da olanak tanınıyor.

Apple, çıkartmaların profesyonel bir görünüme sahip olması için çeşitli efektler sunuyor. Bu efektler arasında çizgi roman benzeri gölgelendirme, kabarık 3D efektler ve parlak holografik yüzeyler bulunuyor. Bu sayede kullanıcılar, kendi yaratıcılıklarını çıkartmalarına yansıtarak iletişimlerini renklendirebilecekler.

Çıkartma oluşturma süreci oldukça basit ve kullanıcı dostu bir şekilde tasarlanmış. Kullanıcılar, Fotoğraflar uygulamasını açarak istedikleri fotoğrafı seçiyor, nesneyi veya kişiyi çerçeveleyip vurguluyor ve ardından “Çıkartma Ekle” seçeneğini kullanarak özneyi çıkartma haline getiriyorlar. İsteyen kullanıcılar, çıkartmalarına çeşitli efektler ekleyerek daha da kişiselleştirebiliyorlar.

Apple’ın bu yenilikçi adımıyla birlikte Mesajlar uygulaması, görsel iletişimi daha da zenginleştirerek kullanıcılar arasındaki etkileşimi artırıyor. Özelleştirilebilir çıkartmalar sayesinde kullanıcılar, duygularını ve ifadelerini daha eğlenceli bir şekilde paylaşabilecekler.

iOS 17 güncellemesi, mevcut iPhone kullanıcıları için gelecek günlerde kullanıma sunulacak Kullanıcılar, bu güncellemeyi cihazlarının Ayarlar menüsünden kontrol edebilir ve indirebilirler.

Türkiye’nin kadın girişimcisi yarışması başvuruları başlıyor

Hikâyesiyle kadınlara ilham olmak ve başarısını Türkiye’ye duyurmak isteyen adaylar, 15 Kasım 2023 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabiliyor.

Mart 2024’te gerçekleşecek ödül töreni sonrası kazananların açıklanacağı yarışmada; “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 200.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 150 biner TL’lik ödülün sahibi olacak. Yarışmaya bu yıl eklenen Türkiye’nin Kadın Kooperatifi kategorisinde kadınlar tarafından kurulan ve işletilen, kadınlar üzerinde ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan olumlu etkiler yaratma odaklı çalışmalar yapan kadın kooperatifleri yarışacak. 

Konuyla ilgili bilgi veren Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya, “Toplumsal ve ekonomik hayatta kadının güçlenmesi ve güçlendirilmesi, üzerinde en çok durulan konuların başında geliyor. Garanti BBVA olarak, sürdürülebilir ekonomik ve toplumsal kalkınma için kadınların güçlendirilmesine, içlerindeki potansiyeli gösterebilmelerine, yaşamlarında değişim ve gelişim yaratmalarına katkı sağlamak amacıyla uzun yıllardır çalışıyoruz. Türkiye’de öncü olduğumuz Kadın Girişimci Programımız kapsamında kadın girişimciliği ve kadının iş hayatına katılmasını desteklemek amacıyla 17 yıldır ülkemizde pek çok ilki gerçekleştirdik. Bütüncül bir yaklaşımla finansman sağlama, eğitim, cesaretlendirme ve yeni pazarlara açılma olmak üzere 4 temel başlıkta ele aldığımız çalışmalarla ekosisteme sürdürülebilir katkı sağladığımıza inanıyoruz. Bu çalışmaların en önemli ayağını oluşturan Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’yla 2007’den beri kadın girişimcilerin önündeki görünmez engelleri kaldırıp motivasyonlarının artmasına, başarı hikâyelerinin duyulmasına ve rol model olmalarına destek oluyoruz.” dedi. 

Sibel Kaya sözlerini şöyle sürdürdü: “Toplamda 43 bini aşan başvuruyla, dayanışma topluluğu yarattığımız yarışma sayesinde, birçok kadının hayatına dokunduk. 2007’den bu yana kadın girişimcilerin el attığı her işte başarısının katlanarak arttığını gördük. Kadın girişimciler sadece yarışmaya başvurarak bile büyük kazanım elde ediyor. Bu adımla büyük bir cesaret ve özgüven örneği gösteriyorlar. Cesaretleri de işlerini geliştirme konusunda motivasyonlarını arttırıyor, böylece işlerine ve ekonomiye daha fazla katkı sağlıyorlar. Yıllar içinde gördük ki yarışmamıza başvuran pek çok kadın girişimci, işini büyütürken, kadınların istihdamını destekliyor, sosyal fayda sağladığı projelerle etki alanını genişletiyor. Bir kadına bile ulaşmak ve dayanışma içinde olmak çok önemliyken birlikte büyük bir ekosistem oluşturduk. 

Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’yla kadınları cesaretlendirmek, başarı hikâyelerinin kitleler tarafından bilinmesine, tanınmasına ve de örnek alınmasına vesile olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. 17. yılında yarışmamıza yeni bir kategori eklemenin heyecanını yaşıyoruz. Anadolu’da kısıtlı imkânlarla çok büyük işler başaran, bulundukları bölgenin istihdamına, gelişimine sürdürülebilir katkı sağlayan kadın kooperatiflerimiz bulunuyor. Biz de kadınların birlikte üreterek güçlendiği, fark yaratan çalışmalara imza atan ve sayıları sürekli artan kooperatifleri motive etmek amacıyla “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorisini hayata geçirdik. Bu yıl ilk kez ödül vereceğimiz kategoriye gelecek başvuruları heyecanla bekliyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken kadının güçlü ve her anlamda eşit olması daha da önem kazandı. Dolayısıyla Cumhuriyetin 100. yılında başarısıyla kadınlara ilham olmak isteyen kadın girişimcileri ve kooperatifleri yarışmamıza ve ailemizin parçası olmaya davet ediyoruz.”

KAGİDER Başkanı Esra Bezircioğlu yarışma hakkında şunları söyledi: “KAGİDER olarak kurulduğumuz günden bu yana bir yandan kadın girişimci sayısının artması, kadınların iş hayatında daha fazla yer alması, diğer yandan güçlü rol modellerin görünür olması için çalışıyoruz. Bu anlamda Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na çok önem veriyoruz. Bu yıl 17.si gerçekleşecek yarışmaya her yıl daha da artan bir ilgi olduğunu görmekten dolayı çok mutluyuz. Bizi daha da mutlu eden bu yarışmada derece alan kadın girişimcilerin uluslararası yarışmalarda başarılı olduğunu görmek. Bu yıl ilk kez ‘Türkiye’nin Kadın Kooperatifi’ kategorisinde de ödül verileceği için çok mutlu ve heyecanlıyız. KAGİDER olarak kadın kooperatifleri bizim çok önem verdiğimiz bir alan ve bu alanda çeşitli projeler gerçekleştiriyoruz. Yaptıkları başarılı çalışmaların ödülle taçlandırılacak olması çok değerli. Ben buradan tüm kadın kooperatiflerini yarışmaya katılmaya davet ediyorum. Nüfusumuzun yarısını oluşturan kadınların gücünü, dinamizmini ve potansiyelini Cumhuriyet’in 100. yılında hep birlikte gösterelim.”

Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz ise şu bilgileri verdi: “Ekonomist dergisi olarak, kadının gücüne, kadının Türkiye ekonomisinde daha fazla söz sahibi olması gerektiğine inanıyoruz ve yayın politikamızda, haberlerimizde bu konuya büyük önem veriyoruz. Türkiye ekonomisinin kırılganlıklardan daha az etkilenmesi için kadının iş hayatında daha fazla yer alması gerektiğini, sürdürülebilir bir kalkınma için bunun gerekli olduğunu biliyoruz. Türkiye’de kadın girişimcilik ekosisteminin gelişmesi adına Garanti BBVA ve KAGİDER iş birliğinde 17 yıldır, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nı düzenliyoruz. 17 yıl önce ‘Yılın Kadın Girişimcisi’ ile tek kategoride başladığımız bu yolculukta zaman içinde “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” kategorileri eklendi. Bu yıl yarışmaya yeni bir kategori daha ekliyoruz; “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi”. Aslında bu kategorileri biz eklemedik. Yarışmamıza her yıl artarak devam eden kadın girişimci ilgisiyle birlikte, kadın girişimciler bizi yeni kategoriler ekleme konusunda ileri itti. Çünkü çok farklı alanlarda kadın girişimciler ile karşılaşmaya başladık.

Türkiye’nin kadın girişimci ekosistemi geliştikçe, yarışmamız da büyüyor ve gelişiyor. Bu gün 43 bini aşkın kadın girişimci, yarışmamıza başvuru yapmışsa, bundan büyük bir mutluluk ve gurur duyduğumuzu ifade etmeliyim. Sonuçta kadın girişimcilerimizi heyecanla bekliyoruz. Yarışmamıza başvursunlar, kendilerini ifade etsinler.”