Bilgi Üniversitesi Fujitsu’yu seçti

0
Fujitsu’nun güçlü iş ortaklarından ISB Bilişim Teknolojileri’nin yetkin teknik kadrosunun da desteğiyle hayata geçen projede; İstanbul Bilgi Üniversitesi ile diğer üniversiteler arasında önemli bir teknolojik farklılık doğmuş oldu. Kurulan çok yüksek kapasiteli Fujitsu sunucu ve veri depolama ürünleri sayesinde kapsamlı araştırma projeleri, sistem çökmesi ya da durması gibi sorunlarla karşılaşmadan çok yüksek hızda sonuçlandırılabiliyor. istanbul-bilgi-universitesi Aynı kaynağı birçok kişinin eş zamanlı olarak kullanabildiği sistemde yer alan “Sanal Sunucu” özelliği sayesinde, sunucu ihtiyacı doğan herhangi bir projede sanal sunucu tahsis edilebiliyor. Böylece TÜBİTAK gibi kurumlar ile Ar-Ge faaliyetleri yapan öğrenci ve akademisyenler, çok güçlü bir kaynak kullanma imkanına kavuşurken kendi kontrollerinde bulundurdukları sunucuya sahip olabiliyorlar. Laboratuvarlardaki bilgisayarlar için ise tek seferde bütünü kapsayan yazılımlar sayesinde “Sanal Masaüstü” uygulaması kullanılabiliyor. Böylece hiçbiri için tek tek yazılım yükleme ya da “up-grade” etme gibi sorunlarla uğraşılmıyor.

IBM’den yeni araştırma girişimi

1
IBM, Bulut Bilişim ve Büyük Veri sistemlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için gereken yonga teknolojisinin sınırlarını genişletmek amacıyla 5 yıl süreyle devam edecek iki kapsamlı araştırma ve geliştirme programına 3 milyar dolar değerinde yatırım yapacağını duyurdu. Bu girişim, IBM’in yarıiletken inovasyonlarının bugünkü başarısını, geleceğin gereksinim duyduğu gelişmiş teknoloji liderliğine doğru taşıyor. Araştırma programlarından ilki, günümüz yarıiletken ölçeklendirme teknikleri açısından bir tehdit oluşturan ciddi fiziksel zorluklara yanıt verecek ve bu gibi çipleri üretme yeteneğini sekteye uğratan “7 nanometre ve üstü” adı verilen silikon teknolojisini hedefliyor. İkincisi ise silikon tabanlı yarıiletkenlerin fiziksel sınırlamaları nedeniyle IBM bilim insanlarının ve diğer uzmanların gerekli gördüğü tamamen farklı yaklaşımları kullanarak silikon sonrası çağ için alternatif teknolojiler geliştirmeye odaklanıyor. Bulut ve Büyük Veri uygulamaları, sistemlerin üzerine (altında yatan yonga teknolojisinin karşı karşıya olduğu çok sayıdaki fiziksel ölçeklendirme sınırları gibi) yeni zorluklar getiriyor. Bant genişliğinden belleğe, yüksek hızlı iletişim ve aygıtların enerji tüketimleri gittikçe daha zorlayıcı ve kritik hale geliyor. İki araştırma projesinde yer alan ekipler, IBM Araştırma Birimi’nin (Albany ve Yorktown) New York, (Almaden) Kaliforniya ve Avrupa’daki bilim insanları ve mühendislerinden oluşacak. IBM özellikle (karbon nano elektronik, silikon fotonu, yeni bellek teknolojileri ve kuantum hesaplamaya dayalı bilgi işlemi destekleyen mimariler gibi) gözde alanlarda halihazırda devam eden araştırmalarına büyük ölçüde yatırım yapacak. ibm_cip   IBM araştırma ekipleri, sistem düzeyi performansı ve verimli enerjili bilgiişlem için büyüklük sıralamasını iyileştirilme çalışmalarına odaklanacak. Bunun yanı sıra IBM 30 yıldan uzun bir süredir öncüsü olduğu iki temel bilim alanı olan nanobilim ve kuantum bilgi işleme da öncelik vermeye devam edecek. 7 nanometre teknolojisi ve ötesi IBM Araştırmacıları ve diğer yarıiletken uzmanlarının öngörüleri, zorlu olmasının yanında yarıiletkenlerin günümüzde 22’den 14’e ve sonraki birkaç yıl içinde de 10’a kadar düşürüleceğini vadettiği yönünde. Öte yandan, bu on yılın sonuna kadar bu rakamı 7 ve hatta daha az sayıda nanometreye kadar düşürme, yeni araçları keşfetme ve üretim tekniklerinin yanı sıra yarıiletken mimarilerde önemli yatırımların ve inovasyonların yapılmasını gerektirecek.

Yatırım geldi hız ortalamanın beş katına çıktı

0
Akamai raporuna göre; Türkiye’de ortalama internet hızı 5 Mbps iken, Adana’da yaşayan Turkcell Superonline fiber müşterilerinin ortalama hızı 24,2 Mbps. Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, 2008 yılında Türkiye’yi geleceğin teknolojisi ile donatmak üzere fiber optik yatırımlarına başladıklarını ve ışık hızında interneti 1,8 milyon ev ve işyerinin kapısına kadar getirdiklerini belirtti.
“Adana’ya akıllı şehircilik uygulamalarında desteğe devam”
Adana’daki yatırımlarına 2010 yılı Nisan ayında başladıklarını aktaran Erkan, “Bugüne kadar Türkiye’ye 2,3 milyar TL, yalnızca Adana’ya ise 90 milyon TL yatırım yaptık. Çukurova’nın merkezinde yer alan Adana ülke sanayisinde, tarımında ve ticaretindeki öncü rolünü yurtdışıyla da rekabet edecek bir seviyeye taşıdı. Dinamik nüfus yapısıyla da dikkati çeken Adana’da geleceğin teknolojisi fiber altyapıya ve bu altyapının getirdiği hizmetlere sahip olmak büyük önem taşıyor. Bunun en somut sonuçlarını akıllı şehircilik uygulamalarında görmek mümkün. Adana’da yerel yönetimlerle uyumlu işbirliğimiz kapsamında şehrin belediye hizmet birimleri ve Adana Su Kanalizasyon idaresinin (SCADA) altyapı tesisi için fiber optik bağlantıyı Turkcell Superonline sağlıyor. Rekabet gücüyle ön plana çıkan Adana’nın akıllı şehircilik konusunda hem Türkiye hem dünyada öncü olması için yatırımlarımızla destek olmayı sürdüreceğiz” diye konuştu. Pazar payını artıran tek operatör Şirketin genel stratejilerine de değinen Erkan, artık yeni bir vizyonla çalışmalarına yön verdiklerini söyledi. Erkan, “İyiden mükemmele olarak adlandırdığımız bu yolculukta başarılı finansal sonuçlarımızı, oldukça yüksek seviyede olan müşteri memnuniyetiyle birleştirdiğimizi görüyor; bunun getirdiği azim ve kararlılıkla aynı istikrarlı büyümeyi,  Türkiye’yi de büyütmeye devam ederek sürdürmeyi hedefliyoruz. Yatırıma başladığımız ilk yıllarda işimizin büyük kısmını oluşturan altyapı çalışmaları sonucunda hızlı ve kaliteli internetle anılır hale geldik. Bu sayede 2013 yılında pazar payını artıran tek operatör olduk. Başarımızı yeni ürün ve hizmetlerle sürdürürken bu yıl müşterilerimize eşsiz internet deneyimi yaşatmaya odaklandık” diye konuştu.
Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan
Turkcell Superonline Genel Müdürü Murat Erkan
Pazar payını artıran tek operatör Şirketin genel stratejilerine de değinen Erkan, artık yeni bir vizyonla çalışmalarına yön verdiklerini söyledi. Erkan, “İyiden mükemmele olarak adlandırdığımız bu yolculukta başarılı finansal sonuçlarımızı, oldukça yüksek seviyede olan müşteri memnuniyetiyle birleştirdiğimizi görüyor; bunun getirdiği azim ve kararlılıkla aynı istikrarlı büyümeyi,  Türkiye’yi de büyütmeye devam ederek sürdürmeyi hedefliyoruz. Yatırıma başladığımız ilk yıllarda işimizin büyük kısmını oluşturan altyapı çalışmaları sonucunda hızlı ve kaliteli internetle anılır hale geldik. Bu sayede 2013 yılında pazar payını artıran tek operatör olduk. Başarımızı yeni ürün ve hizmetlerle sürdürürken bu yıl müşterilerimize eşsiz internet deneyimi yaşatmaya odaklandık” diye konuştu.

Mobil tehditler giderek artıyor!

0

Cyren firmasının yayınladığı 2013 yılı mobil tehdit ve 2014 öngörüleri konulu rapora göre ortalama olarak günde 5768 Android malware saldırısı olmaktadır. Kasım 2013 itibari ile Android cihazlara yönelik malware sayısı 350 bin adedi aşmış durumda.

En çok tespit edilen 3 Android malware kötücül  yazılım türü aşağıdaki yöntemleri kullanmaktadır. SMS gönderme: Kurulan kötücül yazılım kullanıcının haberi olmadan belli hizmetler için SMS göndererek faturanın kabarmasını sebep oluyor.

Bilgi çalma: PC’lere bulaşan botnet benzeri uygulamalar mobil cihazlardaki kişiye ve telefona özgü, IMEI numarası, telefon numarası, IP adresi, kurulu yazılımlar, kullanıcının ziyaret ettiği siteler bilgileri saldırganların sunucusuna göndermektedir.

Reklam gösterimi: Ekrandaki bildirim çubuğunda uygulama çalışmasa bile istenmeyen reklamları göstermektedir.

SMS saldırıları toplam saldırıların yüzde 73’ünü, reklam gösterimi %12 ve bilgi çalma saldırıları ise yüzde 8’ini kapsamaktadır

EMC ile “Data Lake” hayata geçiyor

0
Sürekli, kesintisiz HDFS desteğini de içeren yeni ürün ve özellikler, işletmelerin dev miktarda yapılandırılmamış verileri depolama, koruma ve yönetme yetkinliklerini önemli düzeyde geliştirmelerine yardımcı oluyor. Data Lake (Veri Havuzu) için HDFS’nin özelliklerinden yararlanan EMC, işletmelerin Büyük Veri’yi Hadoop’a getirmek yerine, Hadoop’u Büyük Veri’ye getirmelerine olanak sağlıyor ve petabaytlarca verinin taşınmasına bağlı maliyetleri ve harcanan zamanı ortadan kaldırıyor. Veri Havuzları, geleneksel ve gelecek nesil iş yükleri tarafından üretilen ve bir dizi mekanizma tarafından, çoklu veri depolama siloları tarafından yönetilme ihtiyacı olmayan verileri depolamak için yüksek düzeyde ölçeklenebilir veri ambarı olarak, her geçen gün daha popüler hale geliyor. Günümüzün Hadoop özellikleri ile Isilon, Veri Havuzu analizleri için de uyumlu. Yeni EMC Isilon çözümü, işletmelerin EMC Isilon veri depolama özellikleri ile veri koruma, veri yönetimi ve performans yönetimi gibi kurumsal Veri Havuzları oluşturmalarına olanak sağlıyor. EMC geliştirdiği Veri Havuzu çözümünde, ölçeği genişletilebilir NAS’ı iki yeni EMC Isilon platformu olan Isilon S210 ve Isilon X410 ile kendinden önceki nesil çözümlere göre iki kat daha fazla performans sunan OneFS yazılımı aracılığıyla yeniden tanımladı. Neredeyse sınırsız olan ölçeği ile tanınan EMC IsilonEMC, sektörün ilk kurumsal sınıf ve ölçeği genişletilebilir Data Lake (Veri Havuzu)’ini destekleyerek güçlendiren, yeni Isilon platformları ve yeni çözümlerden oluşan, doğrudan karlılığı etkileyen dev miktarlarda hassas veri üreten medya, eğlence, finansal hizmetler gibi sektörlerde petabaytlarca büyük veriyi kolayca idare ediyor. Yeni EMC Isilon çözümleri; performans, çeviklik ve maliyet etkinliği ölçeklerini en zor şartlarda dahi artırıyor. Diğer çözümler, yönetilmesi zor ve maliyetli olan veri depolama “adaları” yaratıyor. Bu da sorunlara, verimsizliklere ve veri depolamanın zayıf kullanımına yol açabiliyor. Ayrıca bu adaları ölçeklenebilir hale getirmek de çaba gerektiriyor. Isilon Veri Havuzu, ViPR ve OpenStack SWIFT yerel Object aracılığıyla birden çok protokolü ve NFS, SMB, NDMP, HDFS, OBJECT gibi erişim yöntemlerini destekliyor. Bu erişim yöntemleri, hem ana dizin gibi geleneksel iş yüklerini ve dosya paylaşımlarını hem de analiz, bulut uygulamaları ve mobil senkronize ve paylaşım özellikleri gibi gelecek nesil iş yüklerini destekliyor. EMC Isilon’un işletim sistemi olan OneFS, Isilon Ölçeği Genişletilebilir NAS’ın en önemli yapı taşlarından biri. Yeni versiyon OneFS 7.7.1’da işletmelerin verilerini daha hızlı elde etmelerine yardımcı olan ve tek bir küme içinde 1 petabayt’a kadar ölçeklenebilen flash tabanlı ön bellek SmartFlash yer alıyor. Bu sayede de daha basit yönetim özellikli optimize performans, yüzde 100 flash verimliliği ile geleneksel ve gelecek nesil iş yükleri için daha kısa gecikme süreleri elde ediliyor. EMC ayrıca yeni Isilon S210 ve X410’u da tanıttı. Isilon S210 küme başına maksimum 3,75 milyon IOPS ile çalışıyor. Böylece esnek konfigürasyon ve sisteme dağıtım özellikleri sunuyor. Bu da bu çözümü medya, eğlence ve finansal hizmetler gibi yüksek düzeyde ticari işlem iş yüklerinin olduğu sektörler için ideal kılıyor. Isilon X410, yüzde 70 daha yüksek iş/zaman oranını yüzde 33 daha düşük USD/Saniye Megabit oranı ile sunuyor ve çok yönlülük özellikleri ile Hadoop analizlerini, yüksek performanslı bilgi işlemleri ve kurumsal dosya uygulamalarını daha kolay destekliyor. EMC ve Pivotal yeni Büyük Veri Analizi çözümünü de duyurdu. Yeni çözüm EMC’nin Hadoop veri depolama altyapısı alanındaki liderlik konumunu pekiştirecek. EMC, HDFS’yi yerel olarak büyük veri analizi için entegre eden ilk ölçeği genişletilebilir NAS tedarikçisi ve HDFS için kurumsal paylaşılan veri depolama alanında da pazar lideri konumunda. Yeni çözüm Veri Havuzu Hadoop Yazılım Paketi olarak satışa sunuluyor ve yüksek verimli, ölçeği genişletilebilir platformların maliyet avantajlarını, güçlü analiz özellikleri ile sunuyor. EMC Isilon OneFS 7.1.1 işletim sistemi, S210 ve X410 veri depolama platformları ve tüm çözümler 2014’ün Temmuz ayında satışa sunuluyor. Gelişmiş HDFS ve OpenStack SWIFT Object protokollerine destek hizmeti, 2014 senesinin sonunda verilmeye başlanacak.

IDC ikinci çeyrek raporunda sürpriz yok

0
Dünya çapında PC sevkıyatları yüzdelerini veren International Data Corporation’ın (IDC) 2014 ikinci çeyrek sonuçlarına göre dünya PC pazarı yıllık yüzde 1,7 düşüşle, 74.4 milyon adet seviyesinde gerçekleşirken, Lenovo dünyadaki ve Türkiye’deki büyümesini devam ettirdi. Lenovo Türkiye’de ise ikinci çeyrek sonuçlarına göre PC pazarında yıllık yüzde 182.1’lik rekor bir büyüme göstererek yüzde 21.5 pazar payına ulaştı. Lenovo’nun Türkiye’deki dizüstü bilgisayar segmentindeki pazar payı ise yıldan yıla yüzde 205.7’lik rekor bir büyüme göstererek yüzde 26’ya ulaştı. Lenovo, Türkiye’de de son üç çeyrektir liderliği kimseye bırakmıyor.  

Kurumsala son kullanıcı etkisi

0
  Bildiğiniz üzere BYOD kavramı son dönemde yaygınlığını hızla artırıyor. BYOD rüzgârını arkasına alan üreticiler ise daha fazla ürün satma telaşında. Aruba Networks tarafından yapılan bir araştırma; profesyonel çalışanlar, yeni bir işe başvurduklarında ofiste kendi bilgisayar, tablet ve cep telefonlarını kullanmak için yemek ve yol yardımı gibi bazı artılardan vazgeçebildiklerini ortaya koydu. Araştırmayla ilgili videoyu buradan izleyebilirsiniz. Öte yandan bireysel ürün tarafında çok güçlü olan markalar da bu rüzgârı arkasına almış durumda. Hatta bir tanesi artık kurumsal ihtiyaçları bireylerin belirleyeceğini iddia ederek kurumsala çok yüksek bir bütçeyle giriş yaptı. Bu hareket de bireysel ürünlerin kurumsal tarafta ne denli, belirleyici olacağının açık bir göstergesi bizim için.
BYOD da evriliyor
Konu BYOD olunca bu kavramın da kendi için evrileceğini tahmin etmek hiç de zor değil ki bu konudaki başlıklardan bir tanesi de CIO’ların kâbusu olan güvenlik. BYODCYOD-Choose Your Own Device yani kendi cihazını seç başlığı da güvenlik konusunu tetikleyen ana etkenlerden bir tanesi. Kısa bir internet aramasıyla bu konuda birçok bilgiye ulaşmak mümkün. Ama kısaca üzerinden geçmek gerekirse kullanıcıların cihazlarıyla şirket ağına girecek olası tehlikeler sistem yöneticileri için büyük bir sorun teşkil ediyor. CIO’lar için bu konuda onlarca tavsiye ya da izleyecekleri yolları iletmek mümkün. Ancak en önemli nokta iyi bir sistem ve envanter analizi yapmak. Yani CIO; elinde sisteme dahil hangi cihazlar var, üzerlerinde hangi işletim sistemleri ve koruma yazılımları yüklü bilirse bu yükün altından kalkması daha kolay olacaktır. Sonraki adımlar mı? Sonraki adımları yazarsak tereciye tere satmaya çalışmış durumuna düşeceğimiz için burada keselim ve herkese şimdiden iyi bayramlar dileyelim.

Dijital Reklam yatırımında Türkiye Avrupa ikincisi

1
İnteraktif reklamcılık alanında faaliyet gösteren IAB, Avrupa AdEx Benchmark 2013 Raporunu yayınladı. Mobil ve videodaki yeniliklerin reklam harcamalarının büyümesini etkilediği ifade edilen raporda, Türkiye’nin de içinde olduğu gelişmekte olan pazarlarda sektör sürdürülebilirliğinin artış kaydettiği belirtildi. Rapora göre, 2006 yılından bu yana Avrupa’da online reklamcılık sektörü genel büyüklüğünde bir artış eğilimi görülüyor. Avrupa AdEx Benchmark 2013 Raporu’nda öne çıkan maddeler şu şekilde sıralanıyor:
  • Online reklamcılık yatırımları 2013 yılında % 11.9 büyüyerek 27.3 milyar avroya ulaştı,
  • Rusya, yıllık % 26.8 rakamıyla birinci olurken Türkiye, % 24.3’lük payıyla ikinci oldu,
  • Dijital reklam, son 2 yıldır en büyük ikinci medya kategorisi olurken, dijitalin payını gelecekte daha da artırması öngörülüyor,
  • Hedefli reklamcılıkta yaşanan gelişmeler daha fazla online video reklamın mecrada dağıtılmasını sağlarken, reklamverenlerin display reklama yönelimi artış kaydetti,
  • Online video reklam yatırımları 2013 yılında % 45,4 büyüyerek 1,2 milyar avroya ulaştı.
digital_marketing Büyümeye sosyal medya dopingi Rapora göre, mobil teknolojiler sayesinde sosyal medya kullanımının artması, % 14.9 ile 2013’te display reklamda en yüksek büyüme oranının kaydedilmesini sağladı. Mobilin, display reklam yatırımlarındaki payı geçtiğimiz yıl itibariyle % 11.8 ile çift haneli oldu. Raporu değerlendiren IAB Avrupa CEO’su Townsend Feehan, mobil ve video reklamcılığında yaşanan gelişmelerin dijital mecraya yeni fırsatları da beraberinde getireceği yorumunu yapıyor. Feehan’a göre, reklamverenlerin dijital mecranın potansiyelinin farkına varmaları ile, video da dahil olmak üzere kaliteli içeriklere talep daha da büyüyecek. Online reklamcılığın, büyük ölçekli ekonomik dalgalanmalara karşı daha dirençli olduğuna dikkat çeken analistler, geçtiğimiz yıl toplam reklam yatırımlarında görülen % 2.9’luk gerilemenin online mecranın katkısıyla muhtemel keskin bir düşüşten kurtulmayı başardığını hatırlatıyor.

İşletmeler için ne anlam ifade ediyor?

Rekabet ortamında maliyetleri düşererek avantaj sağlamaya çalışan kurumlar için işletmelerin reklam bütçelerini nasıl planladıkları önem kazanıyor. Dijital reklam mecraları ise hedeflenebilirlik ve ölçülebilirlik açısından işletmelerin maliyet/performans sağlamak amacıyla önem vermesi gereken bir alan olarak yükselen eğilimlerin başında geliyor. İlgili rapora buradan ulaşabilirsiniz.

Bulut kurumsal mesajlarınızı koruyabilir mi?

1
Güvenlik, günümüzün ana konu başlıklarından biri. Yapılan araştırmalar, çalışanların yarıdan fazlasının (% 68) farkında olmadan kritik kurumsal bilgilerin istenmeyen kişilerin eline geçmesine katkı sağladıklarını ortaya koyuyor.  Ayrıca kimlik hırsızlığı, kurumsal güvenlik ihlali gibi tehditler artık saldırganların doğrudan hedefleyerek gerçekleştirdikleri eylemler haline dönüşüyor. Günlük iletişimde vazgeçilmez bir şekilde kullanılan elektronik posta, halen en fazla kırılganlık yaşanan çözümlerin başında geliyor. Güvenlik uzmanları günümüzde en kolay sızılabilen uygulama olarak e-postayı gösteriyor. Dolayısıyla uzmanlar, devletlerin hemen herkesin elektronik posta iletilerini okuyabildiğini varsayıyor. encrypting_data Kriptolama ciddi koruma sağlıyor Peki, bir çözüm bulunabilir mi? Kriptolama, uzmanların üzerinde uzlaştıkları koruma yöntemi. Böylelikle, şifrelenen iletinizi ancak hedefteki kişi, uygun okuyucu koduna sahip olması halinde okuyabiliyor. Dolayısıyla, üçüncü göz her kim olursa olsun iletinize gözucuyla bile bakamıyor. Virtru Chrome ya da Firefox tarayıcısına eklenebilen, bulut tabanlı, kriptolama çözümü olarak karşımıza çıkmakta. Gmail, Yahoo ve Hotmail gibi web tabanlı e-postalarla ve hatta iOS ile Android mobil işletim sistemleriyle uyumlu çalışması Virtru’ya yoğun ilgi ile karşı karşıya. İletileri tarayıcı üzerinde kriptolayan InfoEncrypt,  ya da benzeri bir şekilde işleyen SafeMess  değerlendirilebilecek diğer alternatifler arasında yer alıyor.

İşletmeler için ne anlama geliyor?

Son yıllarda yaygın bir biçimde kullanılmaya başlanan bulut teknolojileri yeni güvenlik parametrelerini de beraberlerinde getiriyor. Bundan dolayı, işletmelerin pazarda yaşanan gelişmeleri yakından takip etmesi ve uygun çözümleri bünyelerine adapte etmeleri güvenlik kaygılarının çok daha az yaşanması anlamına gelebilir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta; internetin doğasından kaynaklanan güvenlik alıklarını kapatmak için yine internet servislerine güvenmenin ne kadar doğru olduğu.

Yeni yönetici BlackBerry’i kurtarır mı?

0
Son dönemlerde kurumsal müşteri kaybı yaşayan mobil cihaz üreticisi BlackBerry, bu alana odaklanacak yeni bir üst düzey yönetici ile kurtuluş arayışında. BlackBerry CEO’su John Chen kısa bir süre önce yaptığı değerlendirmede şirketin hayatta kalma şansının yüzde 50 olduğunu ifade etmişti. Şirket, yaptığı atamayla bu oranı yükseltmek istiyor. BlackBerry’e Operasyondan Sorumlu Yönetici sıfatıyla atanan Marty Beard‘a, kurumda çapraz fonksiyonlu örgütlenmeleri gerçekleştirmesi görevi verildi. Daha önceki çalışma yaşamında kurumsala odaklanan Beard’ın, şirket için ideal bir yönetici olduğu değerlendirmesini yapılıyor. Beard’ın atanması, aynı zamanda BlackBerry’nin halen belli bir kredibiliteye sahip olduğunun dışarıya gösterilmesi açısından önemli olduğu yapılan bir diğer değerlendirme. BlackBerry Bir dizi kritik departman yönetimine geçiyor Pazarlamadan, uygulama geliştirmeye, müşteri ilişkileri yönetiminden kaliteye kadar şirketin bir dizi kritik departmanı Beard’ın yönetimi altına giriyor. Beard, yakın zamana kadar müşteri hizmetleri bulut uygulama sağlayıcısı LiveOps şirketinde CEO olarak en iyi uygulama ve işlem pratiklerini hayata geçiriyordu. Geç kalmış olmakla birlikte BlackBerry’nin böylesi işlevsel bir karar alması neticesinde, şirket operasyonlarının gelecekte önemli ölçüde etkilenmesi beklenebilir. BlackBerry, bu çerçevede, mevcut müşterilerini elinde tutma stratejisini devam ettirirken, diğer yandan yeni müşteriler kazanmak için yeni girişimlerde bulunabilir. Ancak BlackBerry’i içine girdiği açmazdan tek bir ismin kurtarmasını beklemek şimdilik sadece çok iyimser bir bakış açısından daha fazlası değil.

Bu gelişme işletmeler için ne anlam ifade ediyor?

Doğru kilit yöneticiler ve politikalar müşteri kaybetme eğilimi yaşayan işletmeler için kurtarıcı olabilir. İşletmelerin bu durumu erkenden fark etmeleri hayatta kalma şanslarını aynı ölçüde artırabilir. Ancak bu adım zamanında atılmaz ise kaçınılmaz sonu değiştirmek için sadece bir mucize yardımcı olabilir.

Küresel işletmelerin dijital dönüşüm noktası

0
Uluslararası Yönetim Danışmanlığı firması McKinsey & Company Nisan ayında 850 C seviye yönetici ile bir araştırma gerçekleştirerek işletmelerin dijital dönüşümde hangi aşamada olduklarına dair önemli sonuçlar elde etti. Araştırmanın ilk dikkat çeken noktası üst seviye yöneticilerin şirketlerinin dijital dönüşümlerini tamamlamak için çok daha fazla gayret harcadıklarını belirtmeleri. Ancak bunu başarabilmek için yapısal problemlerin çözülmesine öncelik verilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Araştırmaya göre yöneticiler dijitalleşmeyi işletmelerinin büyümesi için en önemli görevlerin başında görüyorlar. Gelecek üç yıl içinde işletmelerinin yüzde 15 oranında büyümesinin ise dijitalleşme ile gerçekleşeceğini düşünüyorlar. Bunun arkasında yatan nedeni ise rekabet ortamında dijitalleşmenin büyük bir avantaj sağlayacağına dair güven duygusu oluşturuyor. SVG_Digital_Survey_ex2 Araştırmanın ortaya çıkardığı yaklaşıma rağmen yöneticilerin büyük çoğunluğu işletmelerindeki yatırım anlayışının değişmesi gerektiğini ve bu konuda yetersiz kaldıklarının altını çizmiş. Büyük veri ve iş zekası gibi alanlara daha çok yatırım yapılması gerektiğine dair ortak bir kanaat bulunuyor. Dijital dönüşüm için gelecek üç yıl boyunca yapılacak yatırımlardan en büyük payı ise Büyük Veri oluşturacak. SVG_Digital_Survey_ex4 Tüm bu sonuçlara rağmen raporun bir tespiti oldukça ilginç: İşletmelerin sadece yüzde 7’si dijital dönüşümü gerçek anlamda kavradıklarını ve bunlardan da sadece yüzde 4’ü yaptıkları yatırımın karşılığını aldıklarını belirtiyor. Dijital dönüşümde en çok yaşanan sıkıntının ise yeterli insan kaynağını bulmak olduğu belirtilmiş. Ancak bu durum sadece genel sıralama ve cirosu bir milyar doların altındaki işletmeler için geçerli. Cirosu bir milyar doların üzerindeki işletmelerin dijital dönüşümde yaşadıkları sıkıntıların başında farklı bir durum bulunuyor; şirketlerinin yapısal organizasyonunu dijital dönüşüm için uygun bulmuyorlar. SVG_Digital_Survey_ex5 İnsan kaynağı açısından en çok ihtiyaç duyulan yetenekler ise araştırma sonuçlarına göre şöyle sıralanıyor;
  • Veri uzmanı ve analist
  • Mobil ve internet yazılımcıları
  • Proje ve program yöneticileri
  • Bulut ve dağıtık işlem uzmanları
Genel olarak raporun sonuçlarında üç önemli konu başlığına dikkat çekilmiş;
  1. Değeri anlamak: İşletmelerin pek çoğu dijital dönüşümün değerini anlaması için CEO’ların daha fazla gayret göstermesi gerekiyor.
  2. İşletme geneline etkiyi kabullenmek: İşletmelerin dijital dönüşümden verimli sonuç alabilmeleri için etkilerin tüm yapı üzerinde olacağını kabul etmeleri gerekiyor.
  3. Yeteneklere önem vermek: Dijital dönüşümün temel ihtiyaçlarından birisi yetenekli insan kaynağı bulabilmek. İşletmelerin bu konuya önem vererek öncelik sağlaması gerekiyor.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Dijital dönüşüm açısından Türkiye özelinde gerçekleştirdiğimiz haber çalışmasını da okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.

Türkiye’de işletmeler dijitale hazır mı?

1
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Aksoy ile gerçekleştirdiğimiz özel bir röportajın detaylarına göz attığımızda ise karşımıza şu bilgiler çıkıyor; Yarinahazirim.com adresi üzerinden hizmete açılan Yarına Hazırım platformu, işletmelerin değişen iş dünyasında yarına ne kadar hazır olduklarını ve hazır olmak için neye ihtiyaç duyduklarını anlamalarını sağlıyor. Vodafone’un yönetim danışmanlığı şirketlerinden Accenture ile birlikte yürüttüğü araştırmanın sonuçları, ilginizi çekebilir.

İşletmeler, olan çözümleri kullanmıyor

Vodafone ve Accenture tarafından hazırlanan infografik

Yarına Hazırım platformuna katılan şirketlerden çıkan ilginç veriler şu şekilde:
  • Her 10 işletmeden 6’sı sahada araç kullanıyor. Ancak yüzde 76’sı araçlarını takip etmiyor.
  • Her 10 işletmeden 6’sı sahada ekibi ile iletişim kurmaya ihtiyaç duyuyor. Ancak yüzde 96’sı ekipleri arasında anlık iletişim sağlayacak teknolojileri kullanmıyor.
  • Her 10 işletmeden 7’si müşterilerine tanıtım faaliyetlerine ihtiyaç duyuyor. Ancak bu işletmelerin yüzde 55’i bu ihtiyacına yardımcı olacak teknolojileri kullanmıyor.
  • Her 10 işletmeden 6’sının işyeri dışında tahsilat yapmaya ihtiyacı var. Ancak yüzde 43’ü müşterilerine kolay ödeme imkanı sunan Mobil Pos teknolojisini kullanmıyor.
  • Aynı şekilde her 10 işletmeden 4’ünün işini internet ortamına taşıyarak satış yapmaya ihtiyacı var. Ancak yüzde 63’ü bu ihtiyacına yönelik teknolojik çözümü kullanmıyor.

Önemli ipuçları

İşletmeler, dijitalleşme endeksini ve ihtiyaçlarını belirledikten sonra, müşterinin ihtiyacını karşılamak üzere;
  1. Ekip Yönetimi Çözümleri
  2. Operasyonel Yönetim Çözümleri
  3. Müşteri Bağlılığı Çözümleri
olmak üzere 3 başlıkta toplanan çözümlerden en uygun olanı öneriliyor.

Örnek çalışmalar

Dijitalleşerek verimliliğini artıran şirketler, aldıkları olumlu sonuçlarla dijital skoru düşük şirketler için örnek teşkil ediyor. Örneğin;
  • Ford Türkiye, Connected Trucks projesinde yüzde 60’a kadar süreçlerin denetimini sağlayarak M2M çözümüyle müşterilerine yüzde 20’ye varan operasyonel verimlilik sağladı.
  • Lipton Türkiye, Vodafone Tablet Aplikasyonu projesi ile anında sahadan veri transferi sağlayarak operasyonel verimliliğini artırdı.
  • Danone-Hayat Su, Connected Cabinet projesi ile soğuk dolapların uzaktan yönetilmesini M2M teknolojisi ile sağlayarak Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdi.
İşletmeler, dijitalleşmelerini artıracak çözümlerle finansal kârlılıklarına da olumlu katkı sağlayabiliyor. Örneğin;
  • Araç takip sistemi kullanan işletmeler %15’e varan oranda yakıt tasarrufu sağlayabiliyor.
  • Müşterilerine toplu mesaj ile tanıtım yapan işletmeler satışlarını %28’e varan oranlarda artırabiliyor.
Dijital dönüşüm açısından küresel eğilimleri ele aldığımız yazımızı da okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz.

BM: Kitlesel teknik takip tehlikeli

0
Birleşmiş Milletler (BM), tarafından hazırlanan bir rapor, devletlerin son dönemlerde kitlesel teknik takibe ağırlık verdiklerini ortaya koyuyor. BM, İnsan Hakları Konseyi, tarafından kaleme alınan 16 sayfalık raporda, uygulamaların insan hak ve hürriyeti ile kişisel mahremiyeti koruyacak şekilde yapılması gerektiği belirtiliyor. Raporda, devletlerin takip sonucu elde ettikleri verileri saklamalarının orantısız ve gereksiz olduğu da ifade ediliyor. BM, İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay, raporda, devletlerin şeffaflıktan uzak gerçekleştirdikleri teknik takibin, bir tedbirden çok alışkanlık halini aldığını ve bunun sivil toplum hayatına bir risk oluşturduğunu belirtiyor. Navi_Pillay Teknik takibin yasal çerçevesi kamuoyuyla paylaşılmalı Raporda, teknik takibin hangi şartlar altında gerçekleşeceği ve neleri kapsayacağının kamuoyuna duyurulmasının gerektiği ve bunun yasallık kazanması isteniyor. Raporda ayrıca, devletlerin servis sağlayıcı şirketleri kullanıcı verilerini kayıt altına almaya zorlamalarının ikna edici bir yönünün olmadığı ifade ediliyor. Bu, işletmeler için nasıl bir anlam taşıyor? Kuşkusuz, düzenlemelerin giderek baskısını daha fazla hissettirdiği bir dönemde işletmelerin buna karşı koymaları çok mümkün görünmüyor. Ancak, en azından şirketlerin kendi içlerindeki süreçleri iyileştirerek bu cephede kişisel gizliliğe saygılı yönergeler oluşturmaları iyi örnek oluşturabilir.

Avrupa Birliği’nden Apple’a eleştiri

0
Avrupa Birliği (AB), Avrupa Komisyonu (AK), Apple’dan kamuoyunu ivedilikle aydınlatmasını talep ediyor. Katmadeğerli mobil uygulamaların önemli bir bölümü ücretsiz olarak sunuluyor. Ancak, kimi zaman interaktif oyunlarda olduğu gibi kullanıcının mikro ödeme yapması istenebiliyor. Bu durumun, işlemi başlatmadan önce kullanıcılara bildirilmesi gerekiyor. AK, Apple ve bir diğer uygulama platformu sahibi Google’dan kullanıcı politikalarını daha şeffaf bir şekilde duyurmalarını istiyor. AK’nin, eleştirilerinin Google‘dan çok Apple‘a yönelmesi dikkat çekiyor. Açıklamasında, Apple’ın ücretli uygulamaları sanki bedavaymış gibi kullanıcılara sunmaya devam ettiğini hatırlatan AK, bugüne kadar atılmış somut bir adımın olmamasının üzüntü verici olduğunu ifade etti. Tüketici koruma kuruluşlarının şirket ile görüşmelerini sürdürdüğünü anımsatan AK, Apple’a karşı yaptırım seçeneklerinin de masada olduğu uyarısını yaptı. mobile_games Oyun kimi zaman 100 sterline mal olabiliyor Apple, konuya ilişkin yaptığı açıklamada kullanıcıları korumak adına girişimlerde bulunulduğunu duyurdu. AK, geçtiğimiz Eylül ayında, uygulama geliştiren şirketlerin oyunlarını sunarken kullanıcıları yeterli derecede bilgilendirmelerini kendilerinden talep etmişti. Endüstri çevreleri alınan tedbirlerle kimi zaman kullanıcıya 100 sterline mal olan mobil oyunların daha tutarlı bir gelişim izlemesinin de mümkün olacağını değerlendiriyor. İşletmeler için ne anlama geliyor İşletmelerin yaptıkları işin odağına tüketicileri yerleştirmeleri bir zorunluluk. Ancak bunun şirket yerine düzenleyici kurumlar tarafından denetlenmesi ve düzenlenmesi işletmelerin güvenirliğini tehlikeye sokabilir.

Cep telefonları iletişim için tehdit mi?

1
ABD‘de yapılan bir araştırma, cihaz kullanıcılarının önemli ölçüde dikkatlerini buraya yönlendirmeleri neticesinde çevreleriyle o anda kurdukları iletişimin zayıfladığını gösteriyor. Araştırmayı gerçekleştiren Virginia Tech Üniversitesi Psikoloji Profesörü Shalini Misra, telefonların kullanıcıların dikkatini dağıttığını, bunda insanların aynı sosyo-kültür seviyesine sahip kişilerle ilişkilerini geliştirme saplantılarının önemli payının olduğunu değerlendiriyor. smartphone_kill_conversation Sohbet etmek yerine telefona bakmak tercih ediliyor Araştırma kapsamında yapılan teste katılan 200 kişiden, belli bir konuyu konuşmaları istendi. Bu amaçla denekler küçük gruplara ayrıldı. Sohbetin ilerleyen dakikalarında deneklerin her 3 dakikada bir telefon ya da tabletlerini kontrol ettiği görüldü. Araştırmacılar, gözlerin sürekli cihaz ekranında olmasının haliyle kişiler arası temasın kaybolması anlamına geldiğinin altını çiziyor. İşletmeler için ne anlama geliyor? Mobil cihazların iş süreçlerini kısalttığı bir gerçek, ancak kitlesel bir mekanikleşmeyi de beraberinde geliyor. Burada kullanıcıların bilinçli davranması akıllı cihazların hayatlarında baskın rol oynamasını nisbeten dengeleyebilir. Ancak görünen o ki işletmelerin gelecek günlerde bu durumu yönetmesi de gerekecek.

Türk teknoloji şirketlerine büyük fırsat

1
Birleşik Krallık Ticaret ve Yatırım Ajansı (UKTI), Birleşik Krallık ile Türkiye arasındaki ticaret ve yatırımı desteklemek amacıyla yürütülen GREAT kampanyası kapsamında Türkiye’deki genç teknoloji şirketleri arasında düzenlenecek ‘GREAT Startup’ yarışması düzenliyor. Türkiye’deki genç teknoloji girişimcilerini hedefleyen ‘GREAT Startup’ yarışmasına Türkiye’de yaşayan, en az bir yıl önce kurulmuş şirketinde ana hissedarlardan biri olan, 40 yaşını geçmemiş bütün girişimciler başvurabilecek. ‘Kadın Teknoloji Girişimcisi’, ‘Üniversiteli Genç Girişimci’, ‘Anadolu’dan Teknoloji Girişimcisi’, ‘Sosyal Teknoloji Girişimcisi’ ve ‘b’ olmak üzere 5 farklı kategoride ödül dağıtılacak olan yarışmanın jürisi şu isimlerden oluşuyor; Leigh Turner – Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosu ve UKTI Türkiye, Orta Asya ve Güney Kafkasya Genel Direktörü, Daniel King – UKTI Küresel Operasyonlar Hızlı Büyüyen ve Gelişmekte Olan Pazarlar Başkanı,  James Tyler –  Telecity Group International Ticaretten Sorumlu Başkan Yardımcı, Ali Sabancı – Pegasus Havayolları CEO’su, Nevzat Aydın – Yemek Sepeti.com CEO’su, Canan Özsoy – GE Türkiye CEO’su, Sina Afra – Markafoni.com kurucusu, Ümit Boyner – Boyner Holding Yönetim Kurulu Üyesi, M. Rauf Ateş – Capital, Ekonomist, Startup Business Genel Yayın Yönetmeni, Fatih İşbecer – Monitise Turkey CEstartupO’su,  İhsan Elgin – Girişim Fabrikası Kurucu Direktörü, Tuğrul Tekbulut – Logo Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı ve Hasan Aslanoba –  Angel Investor / Aslanoba Grubu Kurucusu. Türkiye’nin gelecekteki büyük teknoloji girişimcilerini ortaya çıkarmayı, desteklemeyi, başarı öykülerini paylaşmayı ve onlara global bir vizyon vermeyi hedefleyen GREAT “Startup” Yarışması’nda her kategoride ilk üç şirketin ismi kamuoyuna açıklanacak. Kategori birincisi olan şirketler ise risk sermayesi şirketlerinin katılımıyla gerçekleşecek Birleşik Krallık seyahatine katılım hakkı, Birleşik Krallık’a bir iş seyahati hakkı, Birleşik Krallık’ta iş kurmak isteyenlere danışmanlık/ilgili kişilerle tanışma ve Birleşik Krallık’ta iş yapmakta olan kişi ve şirketlerle tanışma/fikir alışverişinde bulunma olanağını kazanacaklar.   Başvuruların 20 Haziran – 30 Eylül arasında kabul edileceği yarışmada jüri, katılımcı şirketleri şu  kriterlere göre değerlendirecek;  yeni bir ürün ve hizmeti fikrini geliştirme, özgün bir iş modeli/iş fikri oluşturma,  girişimcilik ruhu ve risk alabilmek, sürdürülebilir bir şirket stratejisi oluşturma, geleceğe yönelik sağlam bir iş planı, bulunduğu pazara hakimiyet ve kuruluştan bugüne büyüme hızı. 1-18 Ekim 2014 tarihlerinde yapılacak değerlendirmelerin ardından sonuçların açıklanacağı ödül töreni Ekim 2014’de gerçekleştirilecek. Yarışmaya www.gov.uk/great-startup-turkey internet sayfasından başvuru yapılıyor.  

Bezos Yasasını duydunuz mu?

0
Teknoloji dünyasının içinde yer alanların çok iyi bildiği bir yasa vardır; Moore Yasası. Nedir bu Moore Yasası? Gelin, Wikipedia’daki tanımına bakalım; “Moore Yasası, Intel şirketinin kurucularından Gordon Moore’un 19 Nisan 1965 yılında Electronics Magazine dergisinde yayınlanan makalesi ile teknoloji tarihine kendi adıyla geçen yasadır. Her 18 ayda bir tümleşik devre üzerine yerleştirilebilecek bileşen sayısının iki katına çıkacağını, bunun bilgisayarların işlem kapasitelerinde büyük artışlar yaratacağını, üretim maliyetlerinin ise aynı kalacağını, hatta düşme eğilimi göstereceğini öngören deneysel (ampirik) gözleme dayanır. Bu yasanın 18 ay değil 24 ayda bir geçerli olduğuna veya 2005 yılından sonra geçerliliğini artık yitirmeye başlayacağına dair iddialar ve tartışmalar oldu ve olmaya devam ediyor, ama yazımızın konusu bunların hiç biri değil. Çok yeni bir yasa: Bezos Yasası.

Bezos Yasası da neyin nesi?

“Bulut depolama çözümlerinin fiyatları her üç senede bir yüzde 50 azalacak.”
Bezos Yasası AppZero‘nun CEO’su Greg O’Connor‘ın Amazon Web Servisleri (AWS) ile alakalı yaptığı bir analize dayanıyor. O’Conner diyor ki; “Bulut depolama çözümlerinin fiyatları her üç senede bir yüzde 50 azalacak.” 2008 yılının mayıs ayından itibaren 2014 yılının Nisan ayına kadar geçen 6 yıllık dönemde bu yasa AWS açısından işlevselliğini sürdürmüş durumda. Zaten  Ama bu yasanın geçersiz olduğu bir nokta yok değil. Süreç çok daha hızlı işliyor. O’Conner henüz bu yasa önerisini ortaya attığında Microsoft Office 365 servisi üzerinde sağladığı 25 GB kapasiteli OneDrive bulut depolama çözümünü 1 TB büyüklüğe çıkardığını duyurmamıştı. Öte yandan Apple iCloud depolama fiyatlarında yüzde 70’in üzerinde bir indirime gitti.

Sınırsız Depolama ve Sonsuz Veri Merkezine Doğru

Sınırsız depolama ve sonsuz hizmet gücüne sahip bir veri merkezi pratikte mümkün değil ama teoride mümkün. Ne demek istiyorum? İşletmeler açısından ihtiyaç duyacakları tüm hizmetleri kapasite sınırı olmaksızın bulut veri merkezlerinden temin etmeye doğru giden bir dünya var. Üstelik bu dünyada hizmetler her üç senede bir en az yüzde 50 azalma eğilimi gösteriyor. Peki, CIO’ların ne yapması gerekiyor? Cevabı çok basit; Veri Merkezi yatırımı yaparken birden çok daha fazla kez düşünmeleri gerekiyor.

Microsoft işten çıkarmaları bir fırsat mı?

0
Teknoloji şirketi Microsoft, binlerce kişiyi işten çıkartmaya hazırlanıyor. İşten çıkartmaların şirketin geçtiğimiz yıl satın aldığı telefon üreticisi Nokia ekseninde gerçekleşmesi bekleniyor. Microsoft’un, Nokia’yı yeniden şekillendirmek istediği bir süreden beri konuşuluyordu. Ancak, kaç kişinin işten çıkartılacağı bilinmiyordu. Kamuoyuna sızan bilgilere göre ilk etapta 6 bin kişinin işten çıkartılması bekleniyor. Ancak işten çıkartmaların 18 bin kişiye kadar artabileceğine dair söylentiler de mevcut. Microsoft, kendisini bulut bilişim ve mobil dostu bir yazılım şirketi olarak yeniden tanımlamak istiyor.

Bu gelişme işletmeler açısından ne anlama geliyor?

Microsoft gibi bir yazılım devinin işe alma prosedürlerinde ne kadar hassas davrandığı göz önüne alınırsa işten çıkartacağı, alanlarında uzman 18 bin kişinin yeni şirketler kurabileceği veya işletmelerin bu uzmanları istihdam ederek personel açıklarında önemli bir boşluğu doldurma fırsatı yakalayacağını söyleyebiliriz. Kısacası yetenek avcıları için verimli bir dönem kapıda gibi görünüyor.

Twittercılar reklamı taciz olarak görmüyor

0
Twitter kullanımının Türkiye’deki etkilerini ve demografisini belirlemek amacıyla yapılan tüketici araştırması dikkat çekici sonuçlar içeriyor. Araştırma şirketi Nielsen tarafından 2014 Mart yapılan çalışma, 1000 Twitter kullanıcısı baz alınarak gerçekleştirildi. Nielsen Genel Müdürü Erdem Tolon, araştırmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Twitter kullanıcılarının bu mecra üzerinde yapılan reklamları taciz gibi görmediklerine dikkat çekiyor. Buna göre kullanıcıların yüzde 53’ü Twitter’daki reklamları faydalı buluyor. Araştırmada öne çıkan dikkat çekici diğer unsurlar şu şekilde sıralanabilir:
  • Kullanıcılarının yüzde 74‘ü her gün Twitter’a erişirken, bunların yüzde 56’sı platformu günde bir kaç kez kullanıyor,
  • Kadın kullanıcılar daha çok ürün ve markalar hakkında paylaşımda bulunurken erkekler daha çok haber, spor ve iş ile ilgili paylaşımlarda bulunuyor,
  • Her 3 kişiden 2’si marka ve şirketlerin Twitter hesaplarını takip ediyor,
  • Arkadaşlar, aile bireyleri ve retweetler, kimin takip edilenler listesine ekleneceğinde etkili oluyor,
microblog.twitter Yolculuk esnasında tweetlere bakma eğilimi yüksek.
  • Her 5 kullanıcıdan 2’si iki ya da daha fazla cihaz üzerinden siteye erişiyor,
  • Kullanıcıların yarıdan fazlası (yüzde 56) Twitter’a pc ya da laptopları üzerinden ulaşıyor,
  • Twitter’ın, tweetleri okumak ya da trend olan konuları görmek amacıyla üyelerine sunduğu katma değerli uygulamalar günlük bazda geniş ölçüde kullanılıyor,
  • Twitter’a erişimde en çok kullanılan lokasyonlar; yüzde 48 ile iş ve kullanıcıların ev ile iş arasında yaptıkları yolculuk esnasında içinde bulundukları taşıt araçları,
  • Kullanıcıların yüzde 73’ü Twitter’a mobil cihazlarından bağlanıyor ve bunların yüzde 56‘sı günde bir kaç kez hesaplarına erişiyor,
  • Mobil kullanıcıların markalarla etkileşimleri diğer cihazlardan bağlananlara göre çok daha yüksek,
  • Mobil kullanıcıların markalarla etkileşimlerinde buralardan gelen indirim ve kampanya haberleri etkili oluyor,
  • Her 2 mobil kullanıcıdan 1’i markaların sitelerini ziyaret ederken yüzde 44’ü marka ürününü satın alıyor ve yüzde 38’i pozitif bir marka deneyimini paylaşıyor,
  • Kullanıcıların yüzde 83’ü bir tv reklamı esnasında buna ilişkin paylaşımda bulunuyor, ya da televizyonda gördüğü bir marka ya da ürünü Twitter’da arıyor.
Araştırmaya bakıldığında kullanıcıların kayda değer bir bölümünün özellikle televizyonlarında gördükleri marka ya da ürünlere ilişkin değerlendirmeleri daha çok Twitter aracılığıyla yapmaları dikkati çekiyor. Bu, ürün ve markalarını tanıtmak isteyen şirketlerin mikroblog mecrana daha fazla eğilmelerinin sonuç getirebileceği anlamını taşıyor.