Kurumsal mobil çözümlerde önemli işbirliği

0
Kurumsal Mobil Çözümleri ile tüm dünyada kurumların kesintisiz çalışma ihtiyaçlarına yanıt veren Panasonic, Türkiye’de özellikle kamu, hızlı tüketim, perakende, otomotiv, lojistik, sağlık, acil servis gibi, mobil çalışma şekillerini daha etkin ve güvenli yönetme ihtiyacı bulunan alanlara, yüksek korumalı ve dayanıklı yeni mobil PC ve tabletleri ile çözüm sunuyor. Panasonic tarafından bu alanda Türk şirketlerine sunulan en yenilikçi çözümler arasında suya, darbeye ve toza dayanıklılığı ile mobil saha çalışanların zor şartlarda en büyük yardımcısı olan ve hem Türkiye’de hem de dünya genelinde uzun yıllardır kullanılan Panasonic Toughbook ve Toughpad’ler yer alıyor. Sektördeki tecrübesini en iyi şekilde kullanarak, sunduğu çözüm ve hizmetlerini her geçen gün geliştiren Tecpro, güçlü yapısı ve yenilikçi ürünleriyle müşteri memnuniyetinin kalıcı olması, hizmet verimliliğinin devamlı artması gibi özellikleriyle Panasonic’in beklentilerini tamamen karşılayan bir kurum olarak Panasonic’in Toughbook ve Tougpad ürün gruplarındaki Türkiye Yetkili Servis merkezi oldu.
Tecpro Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü İbrahim İlhan
Tecpro Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü İbrahim İlhan
Tecpro Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü İbrahim İlhan son yıllarda bu pazarda zorlu ortamlarda çalışacak dayanıklı dizüstü bilgisayar ve tablet talebinin arttığına değinerek anlaşmaya dair şu açıklamayı yaptı: “Tecpro olarak her biri kendi alanında dünyaca tanınmış bir çok lider markalanın  servis merkezliğini yapmaktayız. Önceliğimiz markaların satış sonrası hizmetelerine değer katarak müşteri memnuniyetini en üst seviyede sağlamak. Bu alanda İstanbul merkez, Ankara İç Anadolu bölge müdürlüğümüz İzmir Ege bölge müdürlüğümüzdeki toplam 70 personelimiz ile yıllardır kurumsal servis hizmeti veren tecrübeli bir kadroya sahibiz. Panasonic gibi teknoloji lideri bir markanın servis hizmetlerini verecek olmak bizleri son derece gururlandırdı. Bu iş birliğinin diğer tüm markalarımızda olduğu gibi uzun yıllar süreceği inancındayım.”
Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya
Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya
  Panasonic Türkiye Kurumsal Mobil Çözümler Ülke Müdürü Ali Oktay Ortakaya anlaşma hakkındaki görüşlerini şöyle ifade etti: “Panasonic olarak Kurumsal Mobil Çözümler tarafında Türkiye’deki yeni stratejimize ilave olarak yetkili teknik servis tarafında da kullanıcı memnuniyetini öne çıkaran bir hamle yapmaya karar verdik. Ürün grubumuz için deneyimli ve müşteri memnuniyetine önem veren bir iş ortağı üzerine yoğunlaştık. Müşteriyi dinleyerek çözümler geliştiren bir şirket olan Panasonic, satış sonrası hizmetler konusunda da katma değerli destek sunacak bir teknik servise ihtiyaç duyuyordu. Tecpro Bilgi Teknolojileri, sektöründe güvenilir ve kaliteli hizmet yaklaşımıyla bizim için değerli bir iş ortağıdır. Panasonic olarak bu anlaşmanın çok güzel sonuçlar ortaya çıkaracağına inanıyorum.”

Brother’dan Endüstriyel Etiket Yazıcısı PT-E300

0
Brother Industries, Ltd. Grup şirketlerinden Brother International (Gulf) FZE ‘ye bağlı olarak Türkiye’de hizmet vermekte olan Brother Türkiye, işte, evde, ofiste, okulda daha organize olmak için hızlı ve verimli etiketleme ürünleri P- Touch serisi ürünlerine PT-E300’ü ekledi. Ürün, özellikle telekom ve datacom tarafındaki IT profesyonelleri, elektrik , güvenlik,ses ve görüntü sektörlerinin özel ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanmış. PT300 DetailsP-Touch ailesinin son endüstriyel etiketleme cihazı olan PT-E300 bir dizi akıllı özelliği ile birçok etiketleme uygulaması için kullanılabiliyor. QWERTY klavyesine ek olarak sezgisel navigasyon özelliği profesyonel etiketleme imkanı sunuyor. PT-E300 ile beraber gelen Brother’ın tanıttığı yeni, ısı sayesinde kablonun üstünde daralıp şeklini alan yeni ısıtmalı etiket sistemi HSe Tube ısıtmalı etiketler beyaz üzerine siyah metin formatında 1.7mm – 10.6mm kalınlık arasındaki kabloları etiketlemek için kullanılıyor. Yeni HSe Tube etiketleri yüklemesi kolay ve drop in kartuşları sayesinde özel laminasyonlu etiketler yapmak çok kolay. Bu etiketler P-Touch serisi diğer etiketler gibi, ısıya, kimyasal maddelere , neme ve yüksek ısıya karşı dayanıklıdır. Brother P-Touch Ürün Yöneticisi Başak GÖKÇETEKİN konu ile ilgili şöyle diyor; “ Yeni ürünümüz gerçekten çok özel bir teknolojiye sahip. Özellikle kablo etiketlenmesi konusunda kullanıcıların işini çok kolaylaştıracak ısı ile daralan etiket teknolojisini kullanıyor. Bu yönü ile hedef sektörlerimizin başında elektrik ve datacom sektörü geliyor. Aynı zamanda kolay erişim tuşları sayesinde, port, panel, pano, patch panel, kablo sargı, kablo plaka, kablo bayrak etiketleme işlemleri kolayca yapılabilmektedir. PTE-300 tüm bu yeni özelliklerinin yanı sıra şarj edilebilir lityum iyon pili sayesinde de kesintisiz enerji sağlamaktadır. Sonuç olarak PT-E300 tam bir elektrik uzmanı” PT-E300’ün diğer değer katan özellikleri ;
  • Laminasyonlu Etiket Teknolojisi – Yenilikçi teknoloji sayesinde laminasyonlu etiketler basabilirsiniz. Her etiketi otomatik olarak lamine eden teknoloji sayesinde bastığınız etiket iki laminasyonlu tabakanın arasında kalır ve etiketin kullanım ömrü uzar.
  • Her Etikete Daha Çok Karakter Sığdırın – Yeni font ölçülendirme teknolojisi daha net okunabilir ve daha uzun formatta metin eklemenizi sağlar.
  • Gelişmiş Alfa ve Numerik Serileme İstediğiniz bir rakamı ya da harfi otomatik olarak tek bir etikete ya da çoklu etikete basabilirsiniz.
  • Okunması Kolay Geniş LCD Ekran– Geniş aydınlatmalı ekranda tek bir bakışta etiket tasarımınız için gerekli ayarları görebilirsiniz. Etiket uygulaması ikonlarını görüntüleyebilir ve baskı ön izleme yapabilirsiniz.
  • Daha Hızlı Yazma Hızı – HGe etiketleri ile uyumlu yeni mekanizma tasarımı ile eski seri mainelere oranla iki kat daha hızlı baskı alabilirsiniz.
  • Çok Dil Seçenekli Kullanıcı Arayüzü– Kullanıcı dostu arayüzdeki menüler ve yönlendirmeler 20 farklı dilde ayarlanabilir.
  • HGe ve TZe Etiketler – HGe ve TZe etiketlerle uyumlu yapışkan ve renk seçenekleri sunmaktadır. Isı ile daralma özelliği de mevcuttur.

Tuşlama tarzınız parolanız olsun

0
Kişisel ve kurumsal hayatımızda o kadar çok parola kullanıyoruz ki kimi zaman bunları hatırlamak bile mümkün olmayabiliyor. Pek çok farklı serviste aynı parolanın kullanılması herhangi birinin, bir başkası tarafından öğrenilmesi durumunda, önemli bir güvenlik açığı oluşturabilir. Üstelik dijital dünyadaki saldırganlar sürekli olarak bu parolaları ele geçirmek için çabalıyor. İsviçreli bir girişim firması olan Behaviosec buna bir çözüm bulmuş olabilir. Geliştirdikleri algoritma ile kullanıcıların ekrandaki tuşları nasıl kullandığına dair eşsiz bir takip izi oluşturuyorlar. Bu iz kişiye özel oluyor. Behaviosec kurucusu Neil Costigan; “Tuşlara bası arasındaki süreniz, tuşlara basarken köşelerine olan yakınlığınız, tuşa vuruş süreniz, şekliniz… Hepsi eşsiz izi oluşturmak için kullandığımız kriterlerden bazıları” diyor. Bu teknoloji sayesinde dijital bir saldırgan veya arkadaşınız parolanızı öğrense bile tuşladığında çalışmıyor. Elbette bu teknoloji sadece kapasitif ekrana sahip cihazlar için geliştirilmiş. Bunun anlamı şifrenizi öğrenen birisi cep telefonunda bunu kullanamaz ama aynı parolayı bir bilgisayar klavyesi ile girebiliyorsa bunu engellemek için bu teknoloji yetersiz kalıyor. Bu durumda bu teknoloji sadece mobil cihazlara özel parola kullanan bankacılık uygulamaları gibi alanlarda cazip hale geliyor. Bu bile başlı başına yeterli bir durum. Güvenlik konusunda endişeleri olan işletmeler ve bu alanda yenilikçi çözümler sunmayı kendine görev kabul edenler için kullanılması gereken bir teknoloji. Forbes.com’da yayınlanan bir makaleden faydalanılarak derlenmiştir.

Bilişimin yaz uykusu bitiyor

0
Her yıl Mayıs sonuyla başlayan BT sektörünün yaz uykusunun sonuna bu yıl da gelmek üzereyiz nihayet. Özellikle son yıllarda ramazan ayının da yaz mevsimine denk gelmeye başlamasıyla birlikte sektörümüz iyiden iyiye karanlığa gömülüyor, işler durmak noktasına geliyor. Yaz rehaveti ramazanla, izinler ramazan bayramıyla birleşince de iş yapacak adamı ara ki bulasın. Bu yıl gündeme gelen ve kamuyu da durduran cumhurbaşkanlığı seçimleri hiç yazmıyorum bile. Sektörün hareketlenmeye başladığının ilk göstergesi İK bültenlerindeki artış bizim için. Samsung’dan Sony’ye, SIAE’den Bircom’a birçok şirket ya yeni profesyonellerle çalışmaya başladı ya da mevcut çalışanlarını terfi ettirdi. Bu haberleri ve detaylarını #GündemInside sayfalarımızda bulabilirsiniz. Diğer önemli gösterge şirketlerin iş ortaklıkları. PanasonicTecpro ortaklığı bunlardan bir tanesi ya da Netaş’ın Simit Sarayı’na yaptığı proje gibi örnekler çok önemli. Bu haberlerin detaylarını da aynı sayfalarda bulabilirsiniz. Haberci gözüyle bir diğer gösterge de dostlarımız, haber kaynaklarımız ve siz okurlarımızdan gelen geri bildirimler. Özellikle Ankara tarafıyla ilgili ciddi duyumlar alıyoruz. Tüm dostlarımız seçimden sonra işlerin bir anda İstanbul’da patlayan ani yağmurlar gibi bir anda hızlandığını müjdeliyor bize. Evet, bu kısa özetten sonra artık sektörümüzün yaz uykusundan uyandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. O zaman biz hazırız, sektör hazır, TechInside’ın basılı yayını da 15 Eylül’de masalarınızda olacak. Yani kısaca değmesinler keyfimize…

Türk şirketleri “korunmak” istemiyor

0
Kaspersky Lab’ın anketine göre finansal işlemlerin güvenliği şirketler için yüksek öncelik taşımaya devam ediyor. Şirketlerin üçte biri (yüzde 34) bu bilgiler için koruma kullanmanın önümüzdeki yılın en önemli üç BT yönetimi önceliğinden biri olacağını söylüyor. Dünyada katılımcıların neredeyse yarısı ise şirketlerinin finansal işlemler için daha fazla güvenliğe ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Türkiye’de bu oran yüzde 55’e çıkıyor. Daha büyük şirketlerin en iyi güvenlik teknolojilerine yatırım yapmaya daha istekli olduğu görülüyor: Dünyada ve Türkiye’de 5 binden fazla çalışanı bulunan şirketlerin yüzde 64’ü birinci sınıf bir güvenlik hizmetine yatırım yapmaya hazır olduğunu belirtiyor, ancak küçük şirketlerde bu oran yüzde 48. Korkular gerçeğe dönüştü, ödeme verileri çalındı Ankette ayrıca siber suçluların şirketlerden ne sıklıkta finansal veri çaldığı da belirtiliyor; siber saldırılarda verilerini kaybeden şirketlerin dünya çapında yüzde 33’ü, Türkiye’de ise yüzde 36’sı ödeme verilerinin çalındığını itiraf etmiş. Türkiye’deki katılımcıların yüzde 42’si bunun kaybedilebilecek muhtemelen en kötü veri türü olduğunu düşünmekte. Korkuları gerçeğe dönüşmüş. Kaspersky Lab uzmanları yakın zamanda, dolandırıcıların müşterilerinin finansal verilerini ele geçirdiği ve sadece bir haftalık bir süre zarfında bankadaki hesaplardan yarım milyon Euro’dan fazla para çaldığı büyük bir Avrupa bankasının müşterilerini hedefleyen bir dolandırıcılık kampanyası keşfetti. Günümüzde şirketler için ayrıca çok platformlu korumanın göz önünde bulundurulması da önemli. Ankete göre dünyada şirketlerin yüzde 43’ü, Türkiye özelinde ise yüzde 51’i mobil cihazlarda hassas işlemler gerçekleştirmek istiyor.

Çevrimiçi alışkanlıklar ile alakalı 10 veri

0
Dijital dünyanın ve özellikle internetin yaşantımız üzerinde büyük etkisi var. İşletmelerin stratejik planlarını yaparken bu etkiyi göz önüne alması gerekiyor. Ancak bu söylendiği kadar kolay bir iş değil. Tam bu noktada dijital dünyanın bize sağladığı sayısal veriler bu zor süreçte bize yardımcı olabilir. İnternet kullanım alışkanlıklarımıza yönelik önemli gördüğümüz GlobalWebIndex’in araştırmalarına dayanan 10 veriyi sizler ile paylaşıyoruz.
  1. İnternet kullanıcılarının yüzde 44‘ü bölgesel fırsat sitelerini kullanıyor.
  2. Televizyon seyredenlerin yüzde 54‘ü aynı anda mobil cihazlarını da kullanıyor.
  3. Türk internet kullanıcılarının yüzde 29‘u VPN servislerini kullanıyor.
  4. 16-24 yaş arası gençlerin yüzde 70‘i her gün internet üzerinden TV izliyor.
  5. 16-24 yaş arası gençler TV izleme sürelerinin yüzde 33‘ünü internet üzerinden gerçekleştiriyor.
  6. İnternet kullanıcılarının yüzde 30‘u mobil cihazlarından TV izliyor.
  7. İnternet kullanıcılarının yüzde 36‘sı YouTube’a mobil cihazları ile bağlanıyor.
  8. İnsanların yüzde 54‘ü günlük medya içerik tüketimini internet üzerinden yapıyor.
  9. Çevrimiçi medyalarda geçirilen sürenin yüzde 28‘i sosyal medya kanallarında gerçekleşiyor.
  10. Çevrimiçi geçirilen sürenin yüzde 30‘u mobil cihazlarda gerçekleşiyor.

Defne’den lider operatöre kesintisiz destek

0
Defne Bilgi İşlem, 2012’den bu yana birlikte çalıştığı ve Ödemeli Arama Platformunu sunduğu CIS bölgesinin lider mobil operatörü ile 3 yıllık destek ve bakım anlaşması imzaladı. 3G üzerinden 14 milyon aboneye katma değerli servisler sunan CIS bölgesinin lider mobil operatörü, Defne’den aldığı teknik destek ile kesintisiz hizmet sunmaya devam edecek. Ödemeli Arama Platformu üzerinde “Ödemeli Arama (CollectCall), kredisi olmayan aboneye cevapsız çağrı bırakma imkânı tanıyan Poke Call, Aile & Arkadaş Servisi (Friend & Family), Arama Anında Kredi Teklifi (Micro Credit Hot Offer)” çözümleri hizmet veriyor. Defne’nin günde 10 milyon çağrı taşıyabilen Ödemeli Arama Platformu üzerinde çalışan servislerin bakımını ve desteğini kapsayan anlaşma ile ilgili olarak Defne Genel Müdürü Oğuz Haliloğlu da şu görüşü dile getirdi: “CIS Bölgesindeki lider bir operatörle uzun süreli iş ortaklığı anlaşması imzalamaktan dolayı oldukça gurur duyuyoruz. Destek anlaşması bu platform üzerinde çalışan servislerin kesintisiz şekilde 24×7 uzaktan gözlemlenmesi, desteğinin sağlanması ve bakımının üstlenilmesini kapsamaktadır. 2017 yılı başına kadar ilişkimizin kesintisiz sürdürüleceği imza altına alındı. Dünya çapında hizmet veren mobil operatörlerin tercihi olarak kalmak için sunduğumuz çözüm ve hizmetlere yatırım yapmaya devam edeceğiz.” Temelde ödemeli arama hizmeti sağlayan ve operatörün kendi aboneleri arasında kullanılan bu platform, farklı operatör abonelerine de ulaşılmak istendiğinde, cevapsız çağrı bırakma sistemi “PokeCall” servisi ile hizmetin devamlılığını sağlıyor.“Friend & Family Servisi”aile-arkadaş listesi yardımıyla, aynı grup içinde olan abonelere birbirlerini ödemeli ararken kullanım kolaylığı sağlıyor. Örneğin bir baba kızının kendisine yaptığı tüm çağrıları ödeyebiliyor. Hesabında hiç parası olmayan aboneler içinse “Micro Credit Hot Offer” hizmeti ile arama esnasında, anında küçük miktar kredi verilerek, abonenin iletişim ihtiyacı acil olarak karşılanıyor.

Yaz tatili telefon katili!

3
MFÖ’nün meşhur şarkısında söylediği “yaz tatili paranın katili” dizelerini biraz değiştirdik. Hayatımızın önemli bir parçası haline gelen, elimizden düşürmediğimiz cep telefonlarından, denize ve havuza girerken de ayrılamadığımız verilerle ortaya kondu. Cep telefonlarına özel kullanıcı kaynaklı sorunlar için güvence paketi sunan Cepkask şirketinin yaptığı açıklamaya göre; özellikle Haziran ve Ağustos dönemi içerisinde sıvı teması hasar bildirimlerinde yüzde 80 oranında artış yaşandı. Bunaltıcı sıcakların yaşandığı şu günlerde, serinlemek için deniz ve havuz kenarları tercih edilirken görünmez kazalar ve de unutkanlıklar pahalıya mal olmaya başladı. İnternet kullanımının akıllı telefonlar sayesinde artması ve sosyal ağların her an eğlencemizi fotoğraflayacağımız platformlar olması, cep telefonlarının da suya kullanıcılarla birlikte girmesine neden oluyor Yazın cep telefonlarının başına en çok ne geliyor? Kullanıcı kaynaklı hatalara karşı cep telefonlarını güvence altına alan Cepkask 2014 Haziran ve Ağustos dönemi hasar bildirim verilerine göre; başı çeken kazalar şu şekilde;
  • Deniz havuzda fotoğraf çekerken telefonum suya düştü.
  • Şortumun cebinde telefonumu unuttu denize girdim.
  • Şezlongda güneşe maruz kaldı.
  • Kurulanırken telefonuma su sıçradı.
  • Dalga geldi telefonum ıslandı.
denize_ve_havuza_girerken_de_telefondan_vazgecemiyoruz(12) Keyfiniz pahalıya mal olmasın Haziran ve Ağustos dönemi içerisinde sıvı teması ve güneşten kavrulma şikâyeti ile artan cep telefonu hasar bildirimleri verilerinden yola çıkarak kullanıcılara tavsiyelerde bulunan Cepkask Genel Müdürü Tayfun Gülgeç, “Havuz ve deniz kenarında serinlemek isterken sıvı temasına maruz kalan cep telefonları, kullanıcılara pahalıya mal olmasın. Şezlonglarda cep telefonlarınızı unutmayın. Yoksa güneşe doğrudan maruz kalan cep telefonları kavruluyor. Aynı şekilde şortlarda unutulan cep telefonları kullanıcıyla beraber denize, havuza giriyor. Şort ceplerinde unutulan ve çoğunlukla da pahalı olan cep telefonları, kullanıcıların bütçesini sarsıyor. Riske girmeyin, keyfiniz pahalıya mal olmasın” dedi. Cep telefonları denize ve havuza düştüğünde ilk yapılması gerekenler hakkında da bilgi veren Cepkask Genel Müdürü, Tayfun Gülgeç, kendilerine başvurmadan önce cep telefonlarına yapılacak ilk yardım önerilerini şöyle sıralıyor; denize_ve_havuza_girerken_de_telefondan_vazgecemiyoruz(14) Sıvı teması sonrası telefonlara ilk yardım önerileri
  • Telefonunuzu kapatın: Telefon suya düştükten sonra kapatılmadan geçen üç, beş saniyelik gecikme bile önemli. O yüzden en kısa sürede sudan çıkarılarak kapatılması gerekir.
  • Telefonunuzu parçalara ayırın: Telefon içindeki SD kart, SİM kartı ve bataryayı çıkarın ve kurumaya bırakın. Telefonun parçalara ayrılabilen tüm kısımlarının kuruması için havayla temas etmesini sağlayın.
  • Üzerindeki sıvıyı vakumlayın: Eğer sıvıyı vakumlayacak bir alet yoksa, telefonun kulaklık girişi, şarj ve kart yuvaları vb. deliklerinden suyu ağzınızla vakumlayın.
  • Kurumaya bırakın: Tüm bu işlemlerin ardından cihazınızı bir tabak princin içine daldırın ve bekletin. Isıyla çalışan çeşitli aletler veya kimyasallar işe yaramaz. O yüzden saç kurutma makinesini bir kenara bırakın ve cihazınızı pirinç dolu tabak içinde 48 saat bekletin.
  • Telefonunuzu uyandırın: Telefonunuzu tabaktan çıkartın, eğer dış tarafında hala nemlenme kalmışsa silin. Nemlenme telefonun içindeyse cihazı tekrar pirinç dolu tabağa koyup bir gün daha bekleyin. Cihaz tamamen kurumuşsa, telefonu açın. Şansınız varsa, telefonunuz yeniden çalışacaktır.
İşletmeler için bu haber ne anlama geliyor? İçerisinde kritik işletme verileri bulunan telefonların işlevsiz hale gelmesi bu cihazların önemsiz sayılarak çöpe atılmasını sağlayabilir. Ancak bu cihazlar uzman bir teknisyenin elinde tekrar kullanılır hale getirilebilir. Özellikle bozulduğunu düşündüğünüz cihazların işletmeleriniz için birer güvenlik tehdidine dönüşmesini istemiyorsanız tümüyle kullanılmaz hale geldiğinden emin olmalısınız.

Doğan Yılmaz Bircom’da

0
Bircom’da, sektörün deneyimli isimlerinden Doğan Yılmaz, Müşteri Deneyimi Direktörü olarak atandı. Bircom bünyesindeki mühendislik ve saha hizmetleri, servis yönetimi ve backoffice fonksiyonlarını içinde barındıran Müşteri Deneyimi Yönetimi yapısı ile birlikte, müşterilerinin ve ekosistemindeki tüm iş ortaklarının memnuniyetini en üst seviyeye taşımayı amaç edinen, kalite ve sürdürülebilirliğe odaklı bir organizasyon hedefleniyor.  
Bircom Müşteri Deneyimi Direktörü Doğan Yılmaz
Bircom Müşteri Deneyimi Direktörü Doğan Yılmaz
Doğan Yılmaz, lisans eğitimini İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nde, lisansüstü eğitimini ise Bahçeşehir Üniversitesi’nde tamamladı. Profesyonel kariyerine 2002 yılında Spintek’te Ağ ve Sistem Mühendisi olarak başlayan Yılmaz, ardından geçtiği Borusan Telekom’da 3 yıl boyunca çeşitli mühendislik ve yöneticilik pozisyonlarında görev yaptı. Sonrasında Turkcell Superonline’da satış öncesi ve satış sonrası pozisyonlarda yönetici olarak görev alan Yılmaz, Bircom’a geçmeden önce, TurkNet İletişim Hizmetleri’nde Kurumsal Servislerden Sorumlu Müşteri Deneyimi Müdürü olarak görev yapıyordu.

Samsung’da kamu Dr. Erdem Erkul’a emanet

0
Lisans ve yüksek lisansını İşletme ve Kamu Yönetimi alanlarında tamamlayan Dr. Erdem Erkul, doktora öncesi araştırmalarını Harvard Üniversitesi ve Massachusetts Üniversitesi ABD Ulusal e-devlet Merkezi’nde sürdürdü. Dr. Erkul, doktorasını ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde tamamladı. 2013 Haziran ayında katıldığı Harvard ÜniversitesiJohn F. Kennedy Kamu Yönetimi Okulunda “İnovasyon için Ekonomik Kalkınma Programı” boyunca kamu politikaları, inovasyon, girişimcilik konularında çalışmalarda bulundu.
Samsung Electronics Kamu Sektörü Kıdemli Müdürü Dr. Erdem Erkul
Samsung Electronics Kamu Sektörü Kıdemli Müdürü Dr. Erdem Erkul
2010-2013 yılları arasında Microsoft Türkiye Kamu İşleri, Akademik Programlar ve Sosyal Sorumluluk Programları Direktörlüğünü üstlenen Dr. Erdem Erkul, 2013 Temmuz ayında Microsoft Orta Doğu ve Afrika Bölgesel Planlama Direktörü olarak görevine başladı. Dünya’nın önemli uluslararası e-devlet portallarından digital-government.net’in de kurucusu ve editörü olan Dr. Erkul; 2010 yılından bu yana Türkiye Bilişim Derneği Uluslararası İlişkilerden Sorumlu  Başkan Yardımcılığı ve bunun yanı sıra Merkezi Brüksel’de bulunan, Avrupa Profesyonel Bilişim Dernekleri Meclisi Yönetim Kurulu üyeliği görevini de sürdürüyor.

CEO’ların buzlu su kovası ile imtihanı

1
Görmüş olma ihtimaliniz çok yüksek; son 10 gündür pek çok büyük şirketin CEO’su kısa bir konuşma yaparak başından aşağı buzlu suyla dolu bir kovayı boca ediyor ve üç kişiyi bu eylemi gerçekleştirmeye davet ederken aksi takdirde sosyal kurumlara bağış yapmasını istiyor. Ice Bucket Challenge adı verilen bu eylemin basit bir amacı var; ALS hastalığına toplumun ve medyanın dikkatini çekmek. Kimler bu çağrıya cevap verdi? Mark Zuckerberg, Bill Gates, Sheryl Sandberg, Elon Musk, Dick Costolo, Spencer Rascoff, Spencer Rascoff, Satya Nadella, Larry Page ve Sergey Brin, Jeff Bezos, Tim Cook, John Legere. Dünyanın en büyük teknoloji şirketlrinin CEO’ları ve üstelik liste bunlar ile sınırlı değil uzayıp gidiyor.

[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=6TTpXKFBkjk]

CEO’ların sosyal sorumluluk sahibi olması dikkat çekici. Peki, değerleri on hatta yüz milyar dolarlar ile ölçülen firmaların CEO’ları neden böyle bir şeye sıcak bakarlar? Tek amaç sosyal sorumluluk mudur? Ben bu sorunun cevabının evet olduğunu hiç düşünmüyorum. Kravat ve takım elbiselerden kurtulan, kot pantolon ve yırtık tişört ile şirketlerini yöneten yeni bir anlayışın yükselişine şahit oluyoruz. Bu akım genç olmayı gerektirmiyor. 

[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=XS6ysDFTbLU]

Yeni CEO tanımında halkın içinden, gençliğin çılgınlığından, sınır tanımazlıktan, eğlenceli olmaktan kısacası değişen dünya şartlarında yetişen yeni bir neslin doğal gördüğü her şeyden parçalar taşımak gerekiyor. Bakış açımızı çevirip ülkemize dönelim. Bizim büyük şirketlerimizin CEO’ları da zaman zaman bazı sosyal sorumluluk veya etkinliklerde benzer davranışlarda bulunabiliyorlar. Benzer davranış dediğime bakmayın henüz başından aşağıya buzlu su dolu bir kovayı boca eden olmadı ama ancak şarkı filan söyleyip, en fazla halay çekiyorlar. Peki, böyle bir hareket yapmaları gerekiyor mu? Burada isim yazmadan bir kaç örnek verelim; Bir GSM şirketinin CEO’su benzer bir eylem ile eğitimdeki problemlere, bir bakan kadına karşı şiddete, bir medya patronu sansüre dikkat çekse acaba gelenekselleşen kınama bülteni ve açıklamalarından ne kadar fazla etkili olur? Sıra dışı olan davranışlar değil. Bize ilginç gelen farklılıklar değil. Dünyanın düşünce şekli değişiyor ve değişen düşünce şekline bakış açımızı paralel hale getirmezsek geriye kalan tek şey kesişmeler düzleminde köşelere kadar ilerleyip masadan aşağı yuvarlanmak olacak.

Sony Eurasia’da görev değişikliği

0
Sony Eurasia PlayStation Grup Ürün Müdürü Mustafa Yiğit
Sony Eurasia PlayStation Grup Ürün Müdürü Mustafa Yiğit
Sony Eurasia’da 2011 yılından bu yana PlayStation Ürün Müdürü olarak çalışan Mustafa Yiğit, PlayStation Grup Ürün Müdürlüğü görevine getirildi. Yeni görevi kapsamında PlayStation’ın Türkiye’deki tüm operasyonlarının yönetiminini üstlenecek olan Yiğit, Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nden tam burslu olarak 2005 yılında mezun oldu. Sony’ye katılmadan önce ETİ  ile Nestlé Türkiye’de pazarlama ve satış departmanlarında çeşitli yönetici pozisyonlarında görev aldı. Evli ve bir çocuk babası olan 1982 doğumlu Yiğit, iyi derecede İngilizce konuşuyor.

İnovasyonla rekabet gücü

0
2013 yılında hedeflerinin üzerinde bir büyüme gerçekleştirdiklerini belirten Glasshouse Türkiye CEO’su Emre Pekar; “2014 yılında da bizi rakiplerimizden farklı kılan hizmet kalitemizden, tüm iş süreçlerimizde tutarlılığına önem verdiğimiz insana yaklaşımımızdan, sürekli ve aracısız iletişimle beslenen inovatif yapımızdan, yaşayarak oluşturduğumuz değerlerimizden ödün vermeyerek; GlassHouse Türkiye ailemize, değerli rekabetiyle bizi motive eden sektörümüze, bilgimizi paylaşarak yol arkadaşlığı yaptığımız müşterilerimize ve ülkemize değer katmak için çalışmaya devam edeceğiz” dedi. Pekar’ın diğer görüşlerini videomuzda izleyebilirsiniz.

SIAE’da yeni ülke müdürü

0
Uzun yıllardır telekom sektöründe yöneticilik görevlerini üstlenen Berke Oran, 01 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla Siae Microelettronica S.p.A. Türkiye Ülke Müdürü olarak görevine başladı.
Siae Microelettronica S.p.A. Türkiye Ülke Müdürü Berke Oran
Siae Microelettronica S.p.A. Türkiye Ülke Müdürü Berke Oran
1998 yılında Microsoft Türkiye’de OEM satış grubunda iş hayatına atılan Berke Oran, 2001-2010 yılları arasında AlcatelLucent firmasında Türkiye, Singapur ve Belçika organizasyonlarında çeşitli yöneticilik görevlerini üstlenmiştir. 2010-2011 yılları arasında Vodafone Türkiye‘de İş Geliştirme ve Strateji direktörlüğü görevini yürüterek, 2011-2014 arasında IBM Global Services Türkiye ve CEE (Central Eastern Europe) bölgesinde çeşitli yöneticilik görevlerini yapmıştır. Satış, iş geliştirme ve strateji alanında uzman olan Berke Oran, iyi derecede İngilizce bilmektedir. 1998 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olan Berke Oran, işletme yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi’nden almıştır. Berke Oran evli ve bir kız çocuğu babasıdır.

25 yıldır Türkiye ve dünya için üretiyor

0
1990 yılından bu yana Türkiye’de faaliyetlerini sürdüren Legrand, Gebze’de yer alan fabrikasıyla 25 yıldır Türkiye ve dünya için üretiyor. Legrand, Gebze’de yer alan 15 bin metrekaresi kapalı toplamda 40 bin metrekare alana sahip fabrikasında iyi bir yurttaş olma ilkesiyle Türkiye’ye katma değer sağlamaya devam ediyor. Türk ve uluslararası standartların tüm gereklerini karşılayabilecek donanıma sahip olan Legrand, 500’ün üzerinde çalışanıyla Gebze fabrikasında 25 yıldır Türkiye’de üretim yapmaya devam ediyor. Legrand yüksek kaliteli, güvenlik ve üst düzey estetik standartlarının yanı sıra Ar-Ge çalışmaları sonucu geliştirdiği ürünleriyle Türk elektirik sektöründeki en güvenilir markalar arasında yer alıyor.

Ucuz etin yahnisi!

1
Daha önceki yazılarımda ve danışmanlık yaptığım tüm firmalarda, öncelikli olarak belirttiğim çok önemli bir unsur şudur; “Çevrimiçi reklamcılık faaliyetleri web sayfanızdan başlar ve çoğu zaman web sayfanızda biter.” Burada firma yöneticilerinin henüz kendi web sayfalarından haberdar değilken, çevrimiçi reklamcılık ucuzmuş biz hemen bu faaliyete balıklama atlayalım tarzındaki tavırları oldukça yanlıştır. Web sayfası düzenlemeleri genelde yöneticiler tarafından yanlış anlaşılıyor. Çevrimiçi reklamcılık faaliyetleri için seçilmiş olan ajansın ilk olarak web sayfasına müdahale etmeye çalışması şirket yöneticileri açısından ajansın web sayfasını da ele geçirmeye çalışması tarzındaki bir yaklaşım gibi algılanıyor. Hâlbuki yanlış düzenlenen bir web sayfası tüm yapılacak faaliyetleri etkileyecek hatta bazı faaliyetlerin daha uygun fiyatlara yapılmasını da sağlayacaktır. Bunları maalesef şirket yöneticilerine açıklamak biraz güç oluyor. Bir ayrı sorun ise ajanslar arasında 100 liracılar diye adlandırılan serbest çalışanlara çok ucuz rakamlara yaptırılan web sayfalarından çok ciddi potansiyel beklenmesi. Öncelikle web sayfasına inancı olmayan işletme yöneticisi, kartları bastırılırken 100 liraya hediye edilen web sayfasına verdiği paranın devasa bir rakam olduğunu düşünmesi ajansları adeta çileden çıkarıyor. Ucuz web sayfaları genelde eş dost ilişkisi sonucunda yapılıyor. Bu durumda da profesyonel bir reklam ajansı ile anlaşan firma, web sayfasını yapan kişiler patronun bilmem kimi olduğu için iknada zorlanıyor ve çoğu zaman web sayfasını yapan kişiler tarafından sahtekârlıkla suçlanıyorlar. Yöneticilerde maalesef profesyonel düşünmek yerine, dost bildiği ve 100 liraya web sayfasını yapan kişilere inanıyor. Gözlemlerime dayanarak söyleyebilirim ki bu durum ülkemizde çok yaygın. Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim; reklam ajansları yöneticilere somut bir ürün satmadığı için çevrimiçi reklamcılığa ve web sayfalarına olan inançları oldukça düşük. Türkiye’de maalesef hizmete çok fazla değer verilmiyor.
 Web sayfanızın amacı şirketinizin kurumsal kimliğini yansıtmaktır
Şunu net bir şekilde söylemek istiyorum; 100 liraya yapılan web sayfası ya çok vasattır, ya da kopyadır. Hiçbir profesyonel ajans sizlere bu rakamlar dâhilinde hizmet vermez. Bu yüzden web sayfanıza yüklenen ajansları sorgulamaktansa, kartvizit parasına yaptırdığınız web sayfasını yapan kişileri sorgulamanızda fayda var. Şirketinize en pahalı dekorasyonu yaptırırken, web sayfanızda ucuza kaçmanız oldukça yanlış bir hareket. Şöyle düşünün; web sayfanızın amacı şirketinizin kurumsal kimliğini yansıtmaktır. Yani, şirketinize belki 20 web sayfası para verip aldığınız masanızı, sandalyenizin kalitesini çevrimiçi ortamda yansıtabileceğiniz tek yer web sayfanız. Bu yüzden, kurumsal kimliğinize değer veriyor iseniz, web sayfanızın da bu doğrultuda kaliteye ulaşması gerekiyor. Kısacası web sayfanıza verdiğiniz paraya acır gözlerle bakmayın, bence fahiş rakamlara aldığınız masanıza acımanız daha doğru olur. Özetle; web sayfanız çevrimiçi mecradaki şirketinizdir. Burayı ne kadar güzel dekore ederseniz müşterilerinizin sizin hakkınızdaki düşünceleri bu doğrultuda iyileşecek veya kötüleşecektir. Çevrimiçi reklamcılık faaliyetleriniz için web sayfanızda olması gereken net şartlar vardır. Bunları ajanslarınız mutlaka size belirtecektir. Bu yüzden eş dost ilişkilerini bir kenara bırakıp, profesyonel düşünen ajansınıza kulak vermeniz gerekiyor.
Ucuz bir web sayfası ile pahalı hayallere kapılmayın. 
Web sayfanızı da yaptırırken mutlaka bazı ölçülere uygun olmasına dikkat edin. Özgün içerik, tamamen sizinle alakalı görseller, özgün tasarım, yönetim paneli, SEO (arama motoru optimizasyonu) optimizasyonu gibi birçok ölçü var. Ucuz web sayfalarında bu tarz ölçülerin karşılandığını göremezsiniz. Bu yüzden profesyonel ajanslara güvenin ve verdiğiniz emeğin ve ücretin geri dönüşünü alacağınızdan emin olun. Ucuz bir web sayfası ile pahalı hayallere kapılmayın. 

40 yaş üzeri çalışanlar iş bulmakta zorlanıyor

0
İş seçerken daha temkinli ve seçici olabilen, ortalama 15 yıllık deneyime sahip olan 40 yaş üstü çalışanlar, elde ettikleri deneyimleri kullanabilecekleri ve üzerine katma değer yaratabilecekleri alternatiflerin içerisinde yer almayı istiyorlar. Bununla birlikte ücret skalasının da örtüşme göstermesi gerekiyor. Genç bir nüfusa sahip olan Türkiye’de ise işverenler kolaylıkla daha düşük ücrete genç çalışanlar bulabildikleri için, 40 yaş üstü çalışanlar iş bulma zorluğu yaşayabiliyor.
Hugent İnsan Kaynakları İş Geliştirme Direktörü Özlem Veryeri Taşkaya
Hugent İnsan Kaynakları İş Geliştirme Direktörü Özlem Veryeri Taşkaya
“Son 10 yıllık hareketliliğe bakıldığında yönetici kadrosunda çalışan yaş ortalaması gençleşiyor” diyen Hugent İnsan Kaynakları İş Geliştirme Direktörü Özlem Veryeri Taşkaya. “Bu durum 40 yaş üstü çalışanlar için hem iş bulma hem de iş değiştirmede belli zorlukları beraberinde getiriyor. 40 yaşındaki bir çalışan, genç bir yöneticiye bağlı çalışıyor ve kendisini veya şirketini bu durumdan dolayı devamlı suçluyor veya yeriyorsa, mevcut pozisyonunda da doğru bir performans göstermesi ve ekibe pozitif bir enerji vermesi çok mümkün olamıyor. Çalışanın bu durumdan haz etmemesi, yaş egosunu yenememesi gibi durumlarda maalesef tatsız süreçler yaşanabiliyor” diyor. 40 yaş üstü çalışanlar firmalar için velinimet “Deneyim, bugün parayla satın alınamayacak kadar değerli” yorumunda bulunan Hugent İnsan Kaynakları İş Geliştirme Direktörü Özlem Veryeri Taşkaya: “Yaşı ilerlemiş bir adayın geçmiş tecrübeleri şirketler için uğrayacakları kayıp ve zararları en aza indirebilecekleri birer fırsat. Bu sebeple şirketler deneyimli kadroların bilgi ve tecrübelerini aktarabilecekleri, inisiyatif sahibi olabilecekleri fırsatlar sunuyor olmalılar” diyor.

Kaspersky’den ücretsiz Android virüs taraması

0
Kaspersky Lab, Android cihaz sahiplerinin cihazlarını tüm bu güvenlik açıklarına karşı taramalarına ve cihazlarında bunlardan faydalanan herhangi bir uygulamanın yüklü olmadığından emin olmalarına olanak tanıyan Kaspersky Ücretsiz Fake ID Scanner uygulamasını geliştirdi. Bu uygulama algılanan güvenlik açıklarını kapatmaz ancak bir tehdit algılandığı takdirde kullanıcıyı, Kaspersky Internet Security for Android’in ücretsiz sürümünü yüklemesi için uyarır. Bu ürün cihazı, güvenlik açıklarının zararlı yazılımlar tarafından kullanılıp kullanılmadığından bağımsız olarak zararlı kodlara karşı koruyor. Geçtiğimiz aylarda yapılan güvenlik açıkları keşiflerinin sayısı hiç de az değil. Yeni güvenlik açıklarının en önemlilerinden biri de Bluebox Labs uzmanları tarafından keşfedilen, saldırganların zararlı yazılımlar dâhil her uygulamayı tanınan tedarikçiler tarafından geliştirilmiş yasal programlar olarak gizlemelerine olanak tanıyan bir güvenlik açığı oldu. Bu güvenlik açığına Sahte Kimlik (Fake ID) adı verildi. Bir diğer dikkat çeken güvenlik açığı da Heartbleed oldu. OpenSSL protokolünün belirli sürümlerini kullanan sistemlerin belleğini okumak için kullanılıyor. Bu şekilde saldırganlar, özel olarak tasarladıkları talepler göndererek kullanıcının hassas bilgilerine erişim sağlayabiliyor. Bu güvenlik açığı Google dâhil birçok şirketi etkiledi. Kaspersky Lab Fake ID Scanner - 2 En yeni keşiflerden biri olan Master Key güvenlik açığı siber suçluların herhangi bir Android cihazına yönetici öncelikleriyle erişim sağlamasına olanak tanıyor. Böylece saldırganlar cihaz üzerinde herhangi bir yazılımı, kullanıcının bilgisi dışında başlatabiliyor. Her ne kadar Google bu tip güvenlik açıklarını genellikle hızlı bir şekilde kapatıyor olsa da cihaz üreticilerinin bellenimleri güncellemesi uzun zaman aldığında milyonlarca Android kullanıcısı risk altında kalıyor. Zararlı yazılım, akıllı telefonlar ve tabletlere giden yolu açmak için popüler uygulamaların kılığına girerek bu güvenlik açıklarından faydalanabilir ve cihazlarda depolanan kişisel bilgileri çalabilir, sosyal ağlardaki kullanıcı hesaplarını ele geçirebilir veya çevrimiçi bankacılık bilgilerini çalabilir. Android 2.3 ve sonraki sürümlerle uyumlu olan Kaspersky Ücretsiz Fake ID Scanner, Google Play’den İngilizce ve Rusça olarak iki farklı dilde satın alınabilir.

TechInside Podcast – Bölüm 6

0

[soundcloud url=”https://api.soundcloud.com/tracks/163243365″ params=”auto_play=false&hide_related=true&show_comments=false&show_user=true&show_reposts=false&visual=false” width=”100%” height=”100″ iframe=”true” /]

Bu hafta ele aldığımız başlıklar;

  • Kime güveneceğiz?
  • Google Classroom
  • Amazon Local Register Secure Card Reader
  • Türkiye’yi Anlama Kılavuzu
  • Kitlesel Kaynak siteleri olgunlaşmadı
  • Teknoloji mi? Uyku mu?