Hidrojen yakıtı elde etmenin yeni bir yolu keşfedildi!

Japonya’nın Shinshu Üniversitesi’nden bilim insanları, yalnızca su ve güneş ışığını kullanarak hidrojen yakıtı üretmek için yeni bir reaktör prototipi geliştirdi. Bu yenilikçi yaklaşım, hidrojen üretiminde doğal gaz kullanımına olan bağımlılığı ortadan kaldırarak çevresel sürdürülebilirliğe önemli katkı sağlayabilir. Reaktör, suyu hidrojen ve oksijene ayırmak için özel fotokatalitik paneller kullanıyor. İki aşamalı süreçte önce oksijen ayrıştırılıyor, ardından hidrojen atomları izole edilerek depolanabilir bir yakıt haline getiriliyor. Bu yöntem, mevcut tek adımlı katalizör yöntemlerinden daha verimli ve çevre dostu bir alternatif sunmayı amaçlıyor.

Hidrojen yakıtı elde etmenin yeni bir yolu ortaya çıktı

Prototip reaktörün ilk testleri UV ışığı altında yapıldı ve başarılı sonuçlar elde edildi. Ardından güneş ışığında yapılan testler, enerji dönüşüm oranında %50’lik bir artış sağladı. Ancak bu yöntemin ticari olarak uygulanabilir hale gelebilmesi için önemli bir teknik engel aşılması gerekiyor: Güneş ışığından hidrojen üretimindeki verimlilik oranı şu anda yalnızca %1 seviyesinde. Bu oranın en az %5’e çıkması gerektiği belirtiliyor.

Sürdürülebilirliği stratejisinin merkezine koyarak, insan ve teknoloji odağıyla daha akıllı ve yeşil bir dünyaya katkı sunmak için projeler üreten Enerjisa Enerji; İVME ve İTÜ Çekirdek kapsamı altında 51 projeyi 4.2 milyon TL kaynak ayırarak destekledi.

Araştırmayı yürüten ekip, bu teknolojinin daha verimli fotokatalizörler geliştirilerek ve reaktör ölçekleri büyütülerek iyileştirilebileceğini ifade ediyor. Araştırmanın lideri Kazunari Domen, fotokatalizörlerin verimliliğinin artırılması halinde hidrojen yakıtı üretimiyle ilgili altyapı ve düzenlemelerin hızlanacağını belirtiyor. Domen’e göre, bu gelişmeler, seri üretim teknolojisi ve gaz ayrıştırma süreçlerinin yanı sıra büyük ölçekli tesislerin kurulmasını da teşvik edecek.

Bu konsept, sürdürülebilir enerji üretimi açısından büyük bir potansiyele sahip. Teknik zorlukların aşılması durumunda, dünyanın en bol bulunan kaynaklarından biri olan su ve güneş ışığından temiz ve yenilenebilir bir yakıt üretimi mümkün hale gelebilir. Bu da hem çevresel etkilerin azaltılmasına hem de enerji sektöründe köklü bir dönüşüme katkı sağlayabilir.

RTX 4090, büyük bir talep patlaması yaşıyor! Peki neden?

0

Nvidia’nın en güçlü ekran kartı olan RTX 4090, RTX 50 serisi öncesinde ciddi bir talep patlaması yaşıyor ve stok sıkıntısı nedeniyle fiyatları hızla yükseliyor. RTX 4090, neredeyse iki yıl önce piyasaya sürülmüş ve önceki nesil RTX 3090 ile 3090 Ti’ye kıyasla dikkat çekici bir performans artışı sağlamıştı.

RTX 4090, büyük bir talep patlaması yaşadı

Ancak, Nvidia’nın RTX 40 serisi üretimini yılın ikinci yarısında azaltmasının ve Ekim-Kasım aylarında tamamen durdurmasının ardından, kartın fiyatları MSRP’nin (üreticinin önerdiği perakende satış fiyatı) yaklaşık iki katına çıkarak 2.700 ila 3.500 dolar arasında değişen seviyelere ulaştı. Özellikle ABD’de Newegg ve Amazon gibi platformlarda birçok model “tükendi” olarak listeleniyor.

RTX 4090, büyük bir talep patlaması yaşadı.

RTX 5090’ın piyasaya çıkışına hazırlık yapan Nvidia, stoklarını Blackwell mimarisine sahip yeni nesil ekran kartlarına yönlendirirken, RTX 4090 fiyatlarının yükselmeye devam etmesi tüketiciler için erişimi zorlaştırıyor. Avrupa ve Birleşik Krallık’ta da benzer bir durum söz konusu; fiyatların yükselmesi ve stokların tükenmesi bu bölgelerdeki kullanıcıları da zorluyor. Türkiye’de ise durum biraz daha farklı; RTX 4090 fiyatları yaklaşık 1.800 ila 2.200 dolar arasında seyrediyor, ancak bu fiyatlara KDV dahil değil. Kartın orijinal olarak 1.599 dolardan satışa sunulduğunu hatırlamakta fayda var.

RTX 50 serisinin piyasaya sürülmesine az bir süre kala RTX 4090’a olan bu yüksek talep, hem Nvidia’nın üretim stratejilerini hem de ekran kartı pazarındaki tüketici davranışlarını yeniden değerlendirme gereğini ortaya koyuyor. Özellikle yeni nesil RTX 5090’ın fiyat ve stok durumu, tüketiciler için belirleyici bir faktör olacak gibi görünüyor.

General Motors, Çin pazarında büyük zarar etti!

0

General Motors (GM), Çin otomobil pazarındaki düşük maliyetli yerli rakiplerle rekabette ciddi zorluklar yaşıyor ve bu durumun finansal sonuçlarına doğrudan yansıdığı belirtiliyor. BYD gibi Çinli üreticilerin pazar paylarını hızla artırdığı bir ortamda, GM’nin 2024 yılı için Çin’deki gelirlerinde 5 milyar dolarlık bir kayıp beklentisi var. Şirketin, özellikle SAIC-GM ortak girişiminden gelen açıklamalara göre, yılın son çeyreğinde gelirlerde 2,6 ila 2,9 milyar dolarlık bir düşüş yaşanması öngörülüyor. Buna ek olarak, GM’nin yeniden yapılanma sürecine 2,7 milyar dolarlık bir harcama yapması bekleniyor. Yeniden yapılanma planında fabrika kapatmalar ve portföy optimizasyonları gibi önlemler yer alıyor, ancak hangi tesislerin kapatılacağına dair bir bilgi henüz paylaşılmış değil.

General Motors, Çin pazarında büyük zarar açıkladı

2024’te GM, Çin’de üst üste üç çeyrek boyunca zarar etti ve yıllık kaybının 350 milyon dolara ulaştığı bildirildi. Bu durum, şirketin satışlarının yılın ilk dokuz ayında yaklaşık %20 oranında azalmasının bir sonucu olarak görülüyor. Şirketin Çin pazarındaki payı son on yılda dramatik bir düşüşle %15’ten %8,6’ya geriledi. GM, Çin operasyonlarının kısa vadede toparlanmasının beklenmediğini açıkça ifade ederken, sürdürülebilirlik ve kârlılık odaklı bir yeniden yapılanma süreci yürütüldüğünü, 2025 yılı itibarıyla yıllık bazda iyileşme beklediklerini belirtti.

Çin otomobil pazarındaki bu çalkantının arka planında, BYD gibi üreticilerin muazzam yükselişi dikkat çekiyor. BYD, yalnızca Kasım ayında 506.804 araç satarak rekor kırdı ve yılın ilk 11 ayında toplamda 3,7 milyon elektrikli ve hibrit araç satışı gerçekleştirdi. Geçtiğimiz yıl Volkswagen’i geçerek Çin’in en çok satan otomobil markası olan BYD, aynı zamanda Ford’u geride bırakarak yıl sonuna kadar dünyanın altıncı en büyük otomobil üreticisi olma yolunda ilerliyor.

Öte yandan GM, ABD pazarında daha umut verici bir tablo sergiliyor. Şirket, 2024’ün üçüncü çeyreğinde elektrikli araç satışlarını %60 oranında artırarak 32.095 adede ulaştı ve bu segmentte Ford ve Hyundai’yi geride bırakmayı başardı. Kuzey Amerika’da Tesla’nın ardından en çok elektrikli araç satan marka konumuna gelen GM, iç pazardaki bu başarısıyla Çin’deki kayıplarını telafi etmeye çalışıyor. Ancak, Çin pazarındaki yerini yeniden kazanması için uzun vadeli stratejik adımların kaçınılmaz olduğu anlaşılıyor.

Tesla’nın robotaksileri tamamen insansız olmayabilir

Tesla’nın 2025 yılına yönelik robotaksi planlarına dair detaylar gün yüzüne çıktı. Şirketin otonom taksilerinin ilk etapta tam anlamıyla insansız çalışmayabileceği belirtiliyor. Güvenlik önlemleri kapsamında, araçların gerektiğinde uzaktan bir teleoperatör tarafından kontrol edileceği ifade ediliyor.

Operatörler göreve hazır olacak

Geçtiğimiz hafta, New York City’de düzenlenen Deutsche Bank Otonom Sürüş Günü etkinliğinde Tesla yöneticisi Travis Axelrod’un verdiği bilgiler ışığında bir rapor hazırlandı. Raporda, Tesla’nın robotaksi hizmeti için güvenlik adına teleoperatör desteği planladığı ortaya çıktı. Bu sistemle, otonom taksiler bir sorun yaşadığında uzaktan hazır bekleyen bir insan operatör duruma müdahale edebilecek.

Tesla CEO’su Elon Musk, 2025 yılında Seviye 5 otonom robotaksi testlerine başlanacağını duyurmuştu. Seviye 5 otonom sürüş, araçların hiçbir insan müdahalesine ihtiyaç duymadan hareket edebileceği bir teknoloji olarak tanımlanıyor. Ancak bu seviyedeki araçların güvenlik riskleri taşıması nedeniyle Tesla’nın böyle bir önlem aldığı düşünülüyor. Teleoperatörlerin ne kadar kontrol sahibi olacağı ve araçları sürekli izleyip izlemeyeceği konusundaki detaylar ise henüz netlik kazanmış değil.

Tesla, robotaksi hizmetinde mevcut Model 3 ve Model Y araçlarını kullanmayı planlıyor. Ancak bu araçların yeni modeller mi yoksa kiralamalardan dönen araçlar mı olacağı belirsiz. Bu durum, Tesla sahiplerinin araçlarını robotaksi hizmeti sırasında bir Tesla çalışanına kontrol etme izni verebileceği anlamına geliyor.

rRobotaksi çağırma işlemini kolaylaştırmak için kendi geliştirdiği bir yolculuk paylaşım uygulamasını kullanacak. Bu uygulama, şirketin sürecin her aşamasını kontrol etmesini sağlayacak. Tesla’nın bu sayede hem kullanıcı deneyimini hem de veri akışını doğrudan yönlendirmesi hedefleniyor.

Düzenlemeler büyük Bir engel

Tesla, robotaksilerin yaygınlaşması önündeki en büyük engelin mevcut düzenlemeler olduğunu belirtiyor. Şu anda yasal sınırlamalar nedeniyle yılda en fazla 2500 araç konuşlandırılabiliyor. Şirket, bu sınırın aşılması için federal düzeyde yasa değişiklikleri yapılmasını talep ediyor.

Tesla’nın 2025 hedefleri doğrultusunda robotaksi hizmetinin nasıl bir ivme kazanacağı ve düzenlemelerin bu süreci nasıl şekillendireceği merak konusu olmaya devam ediyor.

Microsoft, tartışılan Recall özelliğini kullanıma sunacak!

0

Microsoft, Windows 11 için geliştirdiği tartışmalı “Recall” özelliğini daha geniş bir kullanıcı kitlesine sunmaya başlıyor. Bu özellik, Windows 11 Insider Preview Build 26120.2510 (KB5048780) güncellemesiyle, AMD ve Intel işlemcili Copilot Plus bilgisayarlarla uyumlu hale getirildi. Recall, kullanıcıların masaüstünde yaptıkları tüm işlemleri ekran görüntüleri alarak kaydeden bir “fotografik hafıza” işlevi görüyor. Bu sayede, kullanıcılar önceki çalışmalarını doğal dilde yapay zeka kullanarak veya ekran görüntülerini inceleyerek geri çağırabiliyorlar.

Microsoft, tartışılan Recall özelliğini kullanıma sunuyor

Ancak bu özellik, ilk tanıtıldığında mahremiyet ve güvenlik endişelerini gündeme getirmişti. Çünkü Recall, ayrım gözetmeksizin kullanıcıların masaüstündeki her şeyi kaydediyor, bu da şifreler, hassas veriler ve gizli bilgileri içerebiliyor. Eğer bu kayıtlara kötü niyetli bir kişi erişirse, ciddi güvenlik riskleri ortaya çıkabilir.

Microsoft, tartışılan Recall özelliğini kullanıma sunuyor.

Bu nedenle Microsoft, eleştirilerden sonra özellik üzerinde güvenlik önlemleri ekleyerek daha güçlü bir sürüm çıkardı. Ancak, bu güncellenmiş versiyon bile bazı kullanıcılar için sorunlara yol açabiliyor ve Microsoft, gelecekteki güncellemelerde bu sorunları gidermeyi planlıyor.

Bunun dışında, KB5048780 güncellemesiyle Windows 11 Insider kullanıcılarına başka yeni özellikler de sunuluyor. Paint uygulamasında, tuval üzerine çizilen resimleri yapay zeka ile görsellere dönüştürebilen “Paint Cocreator” özelliği ekleniyor. Ayrıca, Fotoğraflar uygulamasına, metin istemlerine göre görseller üretebilen ve mevcut resimleri değiştirebilen “Restyle Image” ve “Image Creator” özellikleri ekleniyor. Kullanıcılar ayrıca, ekranlarındaki içeriklere göre hızlı eylemler sağlayan “Click to Do” yeteneklerine de kavuşuyor.

Avustralya’da, 323 şişe ölümcül virüs kayboldu!

0

Avustralya’nın Queensland eyaletindeki bir laboratuvarda, içinde ölümcül virüs örnekleri bulunan 323 şişenin kaybolması, biyogüvenlik açısından ciddi endişeler doğurdu. Queensland Sağlık Bakanlığı, olayın 2021 yılında meydana geldiğini, ancak 2023 yılının Ağustos ayında fark edildiğini açıklayarak kapsamlı bir soruşturma başlattı. Kaybolan numuneler arasında Hendra virüsü, Lyssavirüs türleri ve Hantavirüs gibi yüksek ölüm oranına sahip patojenler bulunuyor. Özellikle Hendra virüsünün %57 ölüm oranı ile atlardan insanlara bulaşabildiği bilinirken, Lyssavirüs ise kuduz benzeri etkiler gösteriyor.

Avustralya’da, 323 şişe ölümcül virüs resmen kayboldu

Olayın, laboratuvar dondurucularından birinin arızalanması sonucu numunelerin yeni bir dondurucuya taşınması sırasında, kayıtların düzgün tutulmamasından kaynaklandığı açıklandı. Queensland Sağlık Bakanı Tim Nicholls, yaşanan durumu “ciddi bir biyogüvenlik protokolü ihlali” olarak tanımlayarak, bu tür olayların önlenmesi için protokollerin daha sıkı bir şekilde uygulanması gerektiğini vurguladı.

Avustralya'da, 323 şişe ölümcül virüs resmen kayboldu.
Avustralya’da, 323 şişe ölümcül virüs resmen kayboldu.

Yetkililer, kaybolan şişelerin kasıtlı bir sabotaj veya biyolojik silah geliştirme amacıyla alındığına dair bir kanıt olmadığını, olayın büyük ihtimalle ihmalkârlıktan kaynaklandığını belirtiyor. Ayrıca uzmanlar, bu tür virüslerin laboratuvar dışındaki ortamlarda hızla etkisiz hale geldiğini ve bulaşıcılıklarını yitirdiğini ifade ederek halk sağlığı için ciddi bir risk oluşturmadığını savunuyor.

Bu olay, biyogüvenlik sistemlerinin güçlendirilmesi gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Queensland Sağlık Bakanlığı, çalışanlarına biyogüvenlik konusunda ek eğitim verilmesi ve tehlikeli maddelerin taşınması ile depolanması süreçlerinin yeniden değerlendirilmesi için çalışmalar başlattı. Ancak, bu tür ihmallerin tekrarlanmaması için uluslararası standartlarda daha katı denetim mekanizmalarının uygulanması gerektiği konusunda geniş bir fikir birliği bulunuyor.

Rekabet kurumu, lastik sektöründe 17 şirkete soruşturma başlattı

Rekabet Kurumu, Türkiye’de lastik üretimi ve satışı yapan 17 şirket hakkında soruşturma başlattı. Yapılan ön araştırmalar sonucunda bu şirketlerin rekabet ihlali yapıp yapmadığının incelenmesine karar verildi. Soruşturma kapsamında yer alan firmalar arasında hem yerli hem de uluslararası dev markalar bulunuyor.

Haksız rekabet iddiaları araştırılıyor

Soruşturmanın odağında, şirketlerin rekabeti kısıtlayıcı uygulamalar ve anlaşmalar yapıp yapmadığı iddiaları yer alıyor. Rekabet Kurumu, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un ihlal edilip edilmediğini tespit etmek amacıyla şu iddiaları mercek altına aldı:

  • Rakipler arasında rekabete hassas bilgi paylaşımı
  • Rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar yapılması
  • Bayilerin yeniden satış fiyatlarının belirlenmesi
  • Bayiler arasında bölge ve müşteri paylaşımı yapılması
  • Bayilerle münhasırlık anlaşmaları yapılması
  • Bayilere rekabet etmeme yükümlülüğü getirilmesi

Soruşturma kapsamındaki şirketler

Rekabet Kurumu tarafından soruşturma başlatılan şirketler arasında hem yerel hem de uluslararası lastik markaları bulunuyor. Rekabet Kurumu’nun incelediği şirketler şunlardır:

  • Brisa Bridgestone Sabancı Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ
  • Michelin Lastikleri Ticaret AŞ
  • Otomotiv Lastikleri Tevzi AŞ
  • Abdulkadir Özcan Otom. Lastik. San. Tic. AŞ
  • Pirelli Otomobil Lastikleri AŞ
  • Prometeon Turkey Endüstriyel ve Ticari Lastikler AŞ
  • Goodyear Lastikleri Türk AŞ
  • Hankook Lastikleri AŞ
  • Özcanlar Lastik San. ve Tic. Ltd. Şti.
  • Kardeşler Ulaşım Jant Mot. Araçlar Servis Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti.
  • Aydın Lastik Sat. Ser. Hiz. Ltd. Şti.
  • Abdullah Özdoğan Tic. Ot. Petrol İnş. Mak. San. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti.
  • Prolas Otom. Nak. Hırdavat San. ve Tic. Ltd. Şti.
  • Modül Lastik Otomotiv Ticaret Anonim Şirketi
  • Cengizler Oto Lastik Pazarlama İnşaat Turizm Nakliyat Tekstil Emlak İthalat ve İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi
  • Gürlas Oto Lastik San. Tic. Ltd. Şti.
  • Tatko Lastik Sanayi ve Ticaret AŞ

Rekabet kurumu’nun açıklaması

Rekabet Kurumu21 Kasım 2024 tarihli kararında, önaraştırma sürecinde elde edilen bilgi ve belgelerin ciddi ve yeterli şüphe oluşturduğunu belirterek, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi çerçevesinde soruşturma açıldığını duyurdu. Bu süreçte, soruşturma kapsamındaki şirketlerin savunmaları alınacak ve rekabet ihlali yapılıp yapılmadığınailişkin nihai karar verilecek.

Bu gelişme, hem sektördeki şirketler hem de tüketiciler tarafından yakından takip ediliyor. Rekabet Kurumu’nun kararı, piyasalarda önemli yansımalar yaratabilir.

Nokia’dan dünyanın ilk 5G destekli 360 derece kamerası

0

Nokia, sanal gerçeklik alanındaki öncü adımlarından sonra uzun bir aradan sonra yeniden oyunun kurallarını değiştirecek bir ürünle karşımızda. Firma, dünyanın ilk 5G destekli 360 derece kamerasını duyurarak teknoloji dünyasında büyük bir ses getirdi.

5G ile yeni bir boyut

Yeni Nokia 360 Kamera, Wi-Fi ve Ethernet bağlantısının yanı sıra 5G desteğiyle de öne çıkıyor. Bu sayede herhangi bir telefona ihtiyaç duymadan 8K çözünürlüğünde videoları mekânsal ses ve düşük gecikmeyle aktarabiliyor. Kamera, Nokia’nın özel yazılımı Real-time eXtended Reality Multimedia ile uyumlu olarak çalışıyor ve farklı endüstriyel ekipmanlarla entegre edilebiliyor.

Zorlu koşulların üstesinden geliyor

IP67 sertifikasına sahip olan kamera, zorlu hava koşullarına dayanıklı yapısıyla dikkat çekiyor. 5G versiyonu ise askeri dayanıklılık sertifikasına sahip olarak daha da güçlendirilmiş.

Madenlerde kullanılıyor

Nokia 360 Kamera, halihazırda Finlandiya’nın en derin madeni olan Pyhäsalmi Madeni’nde kuruldu ve Ar-Ge çalışmalarında kullanılıyor. Bu sayede madenlerde güvenlik ve verimlilik artırılması hedefleniyor.

Cihazın fiyatı, kurumsal taleplere göre belirleniyor. Özellikle madencilik, enerji ve imalat gibi sektörlerde faaliyet gösteren büyük şirketlerin ilgisini çekeceği düşünülüyor.

Nokia’nın bu yeni ürünü, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin endüstriyel uygulamalarda daha yaygın olarak kullanılmasının önünü açabilir.

Konum vergisi yürürlüğe girdi

0

Bugün Resmi Gazete’de yayımlanan yasa, coğrafi verilerden gelir elde eden işletmeleri yakından ilgilendiriyor. Ancak kamuoyunda yanlış anlaşılan bu vergi bireylerin veya küçük esnafların konum paylaşımı gibi işlemlerine yönelik bir yükümlülük getirmiyor.

Yeni düzenleme harita ve navigasyon verileri üreten ve bunları ticari olarak kullanan şirketlere ciddi bir mali sorumluluk yüklüyor. Örneğin Google Maps, Yandex Maps ve Apple Maps gibi navigasyon platformlarının yanı sıra araç takip sistemleri ve uydu görüntüsü yazılımlarını kullanan şirketler artık Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan izin belgesi almak zorunda. İzin belgesi olmadan faaliyet gösteren işletmelere ağır yaptırımlar uygulanacak.

Konum Vergisi nedir? İzin bedelleri nasıl hesaplanacak?

İzin bedelleri şirketlerin yıllık net satış tutarına göre farklı katsayılarla hesaplanıyor. Yerli şirketler için izin katsayısı 1.750 TL’den başlayarak 1 milyon 750 bin TL’ye kadar çıkabiliyor. Ödenmemesi durumunda ise ceza miktarı 10 katına kadar yükselebiliyor. Yabancı şirketler içinse bu katsayı 1.250 kat daha yüksek belirlenmiş durumda. Bu da yabancı firmaların ödeyeceği lisans bedelinin 100 milyon TL’yi aşabileceği anlamına geliyor.

Kimler etkilenecek?

Bu düzenleme konum ve harita verilerini ticari bir gelir modeliyle kullanan şirketleri kapsıyor. Örneğin, bir restoranın sosyal medyada konum paylaşması bu vergiye tabi değil. Ancak haritalar ve coğrafi veri sistemleri üzerinden gelir sağlayan yazılım şirketleri için durum farklı.

Türkiye’ye ait coğrafi verileri ticari olarak toplayan, paylaşan veya satan işletmelerin ulusal coğrafi veri sistemi kapsamında izin belgesi almaları ve bu belge karşılığında belirlenen izin bedellerini ödemeleri zorunlu olacak.

İzin belgesi almadan faaliyet gösteren işletmelere bir yıllık en yüksek izin bedeli tutarında idari para cezası kesilecek. Yabancı şirketler için bu ceza yıllık izin bedelinin iki katı olarak uygulanacak. Ayrıca izin bedelini 15 gün içinde ödemeyen şirketlerin başvuruları geçersiz sayılacak.

Kamuoyunda Konum vergisi olarak adlandırılan bu düzenleme belirttiğimiz gibi bireylerin veya küçük işletmelerin günlük faaliyetlerini kapsamıyor. Düzenlemenin odağında Türkiye’ye ait coğrafi verileri ticari amaçlarla kullanan büyük ölçekli şirketler var. Böylece bireyler ve küçük işletmelerin bu vergiden etkilenmeyeceği net bir şekilde ifade ediliyor.

Bakanlık, coğrafi verilerin toplanması, paylaşılması ve ticari amaçlarla kullanılması süreçlerini denetleyecek ve izinlerin verilmesinden sorumlu olacak. Elde edilen gelirlerin, Türkiye’nin coğrafi bilgi altyapısını geliştirmek ve sürdürülebilir bir veri yönetimi oluşturmak için kullanılması planlanıyor.

İlgili Resmi Gazete kararı için burayı tıklayabilirsiniz.

Abu Dabi otonom taksi için üçüncü merkez olacak

0

Uber ve Çinli otonom taksi şirketi WeRide, Abu Dabi’de araç çağırma ortaklığının başladığını doğruladı. Hizmetin başlaması, Eylül ayında ikilinin Birleşik Arap Emirlikleri’nde robotaksi hizmetini hayata geçirmek için güçlerini birleştireceklerini duyurmasının ardından gerçekleşti. Bu, Uber’de otonom araçların (AV’ler) ABD dışında ilk kez kullanıma sunulduğu bir dönüm noktası niteliğindedir. Ortaklar ayrıca Abu Dabi operasyonunun ABD ve Çin dışındaki en büyük ticari otonom taksi hizmeti olduğunu iddia ediyor.

Abu Dabi otonom taksi hizmetine ev sahipliği yapacak

Yeni bir robotaksi hizmeti başlatıldığında norm haline geldiği üzere kapsamı da kademeli olarak genişleyecek. Başlangıçta, kendi kendine sürüş kabiliyetlerine rağmen, filodaki tüm WeRide araçları insan güvenlik operatörleri eşliğinde gelecektir. Görevleri, araçların güvenli bir şekilde sürülmesini sağlamak ve herhangi bir sorun çıkması durumunda müdahale etmek olacaktır. 2025 için tam bir sürücüsüz hizmet planlanmaktadır.

Operasyon alanı da ilk başta Saadiyat Adası, Yas Adası ve Zayed Uluslararası Havaalanı’na gidiş ve dönüş rotalarını içerecek şekilde sınırlı olacak. Ancak uzun vadede, amaç bunu genişletmek. Abu Dabi sürücüleri yollarında AV’lere alıştıkça Emirlik Entegre Ulaşım Merkezi’nden destek alınacak, Uber/WeRide filosu ise yerel bir ulaşım şirketi olan Tawasul Transport tarafından yönetilecek. Başlangıçta yollarda kaç tane sürücüsüz taksi olacağı henüz belli değil.

Uber müşterileri için kullanıcı deneyimi önemli ölçüde değişmeyecek. UberX veya UberComfort aracı talep eden yolcular potansiyel olarak WeRide otonom taksilerinden biriyle eşleştirilecek ve Uber uygulamasının tercihler bölümünden hizmete katılmaları isteniyor.

ABD’de son 12 ayda otonom taksilerle ilgili çıkan olumsuz haberleri göz önünde bulunduran WeRide, Uber yolcularının otonom araçta seyahat etme konusunda endişe duymamasını sağlamak istiyor.

Uluslararası iş başkanı Jennifer Li: “WeRide, titizlikle doğrulanmış otonom sürüş teknolojisiyle yolcu ve yaya güvenliğini önceliklendiriyor. İlk halka açık Robotaxi şirketi olarak WeRide, 1.800 günden fazla kamuya açık operasyonel deneyimle güvenliğe olan bağlılığını kanıtladı ve otonom araç performansı için yeni ölçütler belirledi” dedi.

Yapay zeka üç boyutlu haritalar yapıyor

0

Yeni yapay zeka teknolojisi, arazi, demografi ve trafik bilgileri içeren 3 boyutlu haritalar oluşturuyor. Spaid’in GeoAI çözümü daha da ileri giderek, anormallikleri belirlemek ve olası tepkileri tahmin etmek için konuma dayalı verileri izliyor. Güney Kore, Seul, 9 Aralık – 10 Aralık’ta düzenlenen Global CES Medya Buluşması’nda, Güney Koreli yeni kurulan bir girişim olan Spaid, tüm coğrafi alanları modellemek için gereken süreyi önemli ölçüde azaltmak üzere tasarlanan son teknoloji ürünü yapay zeka tabanlı haritalama çözümlerini tanıttı.

Yapay zeka üç boyutlu haritalar ile altlık sağlıyor

CEO Chongkul Yi, AVING News MIK Basecamp’ta düzenlenen etkinlikte bu çığır açan teknolojinin potansiyelini sergiledi. Aralık 2023’te kurulan Spaid, işletmelerin konum tabanlı verilerle etkileşim kurma ve bunları kullanma biçimini devrim niteliğinde değiştirmeyi hedefliyor.Spaid, fiziksel ortamları dijital içgörülerle kusursuz bir şekilde bütünleştirerek, müşterilere coğrafi bilginin daha sezgisel bir şekilde anlaşılmasını ve pratik bir şekilde uygulanmasını sağlamayı hedefliyor.

Girişim, Samsung geçmişi olan CEO’su ve 30 yılı aşkın BT geliştirme deneyimine sahip bir CTO’su da dahil olmak üzere deneyimli bir ekip tarafından yönetiliyor. Birlikte, çeşitli sektörlerde coğrafi verilerin kullanımını artırmaya odaklanıyorlar ve kuruluşların bilinçli karar alma süreçlerinde değerli içgörüler elde etmelerini sağlıyorlar.

Spaid’in sunduğu hizmetlerin merkezinde, biçimi veya kaynağı ne olursa olsun verileri standart hale getiren güçlü bir veri dönüştürme ve entegrasyon motoru olan CYLO yer alıyor. Bu motor, işletmelerin kendi özel ihtiyaçlarına göre uyarlanmış, özelleştirilmiş bilgiler almasını sağlar.

Spaid ayrıca Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) tabanlı 3 boyutlu mekansal verileri görselleştirerek, zengin bölgesel verileri hayata geçiren sürükleyici bir kullanıcı deneyimi sunuyor.Bunlar arasında dijital ikiz yönetimi, gayrimenkul değerlemeleri, bina enerji optimizasyonu, finansal risk değerlendirmesi ve telekomünikasyon kaynak yönetimi yer alıyor.

Yapay zekanın kimya sektöründeki devrim niteliğindeki uygulamaları

0

Kimya endüstrisi, ilaç üretiminden malzeme bilimine kadar çeşitli sektörleri etkileyen küresel ekonominin temel bir bileşenidir. Yapay zekanın ortaya çıkışı, bu sektörde bir devrimi tetikledi. Böylelikikle maliyetleri düşürürken verimliliği ve üretkenliği artırmaya hazır.

Yapay zekanın kimya sektöründe kullanımı

Tahminlere göre, 2032 yılına kadar kimya sektöründeki yapay zekanın pazar değeri 17,9 milyar dolara ulaşacak. Ayrıca 2023-2032 yılları arasında bileşik yıllık büyüme oranı (CAGR) %31,2 olacak.

Bu genişlemenin temel itici güçleri arasında verimli ve sürdürülebilir kimyasal üretim süreçlerine olan talep var. Ayrıca makine öğrenimi algoritmalarındaki ve bilgi işlem gücündeki gelişmeler de bu konuda etkili oluyor. Tahmine dayalı bakıma olan artan ihtiyaç ve gerçek zamanlı süreç optimizasyonu yer almaktadır. Yeni malzemeler ve formüllerin araştırma ve geliştirilmesine artan odaklanma ve uyumluluk çözümleri dikkat çekiyor. Ayrıca katı düzenleyici gereklilikler, bu büyümeye katkıda bulunan ek faktörler diyebiliriz.

Kimyasal alanda yapay zeka, moleküler modellemeden taramaya, süreç optimizasyonundan öngörücü bakıma adar çeşitli uygulamalarda kullanılıyor. AI algoritmaları, geniş veri kümelerini analiz ediyor ve karmaşık hesaplamalar yapıyor. Aksi takdirde fark edilmeyecek kalıpları ve korelasyonları ortaya çıkarabiliyor. Yeni malzemelerin, formülasyonların ve süreçlerin keşfine yol açabiliyor. Örneğin, Covid-19 salgını sırasında yapay zeka, koronavirüsün yapısını, yaşam döngüsünü ve enfeksiyon yollarını, aksi takdirde mümkün olabilecekten çok daha kısa zaman dilimlerinde incelemek için hayati önem taşıdığını kanıtladı.

Teknoloji olgunlaştıkça, giderek artan sayıda kimya şirketi rekabet avantajını korumak, araştırmayı hızlandırmak ve daha sürdürülebilir ürünler ve süreçler yaratmak için AI tabanlı çözümler benimsiyor. Ayrıca, IBM tarafından yakın zamanda yapılan bir anket, kimya endüstrisi yöneticilerinin %80’inden fazlasının AI’nın önümüzdeki üç yıl içinde işlerinin başarısı için önemli olacağını öngördüğünü ortaya koydu.100 milyondan fazla kayıt içeren bir veritabanına erişimle, bu teknoloji malzeme geliştirme sürecini önemli ölçüde hızlandırır, araştırma ve geliştirmeyle ilişkili zaman ve maliyetleri azaltır.

2026’da Türkiye’nin Formula 1 takvimine dönüşü: Beklentiler ve hazırlıklar

0

Türkiye GP, F1 takviminde bir yer için çalışan birkaç mekandan biri. Ayrıca İstanbul Park, geri dönüşlerini güvence altına almak için önemli adımlar atıyor. F1 Grand Prix yerleri için artan talebe ve sınırlı alana rağmen, 2026’da Türkiye’nin Formula yarışlarının geri dönüş yapabileceğine dair gerçekçi beklentiler var.

2026’da Türkiye’nin Formula 1 takvimi

Türkiye, pandemi sonrası bir takvim oluşturmak için verilen çılgın mücadeleden faydalanarak iki yıldan biraz fazla bir süre önce bir F1 yarışına ev sahipliği yaptı. 2026’da Türkiye’nin Formula etkinliklerine ev sahipliği yapmasını hedefliyor. Ancak son iki sezondur spordan uzak kaldı.Bu statükoyu sürdürmeyi amaçlamıyor. Formula 1 etkinlikleri, son takvim değişikliklerinin de kanıtladığı gibi, giderek daha büyük ticari fırsatlar olarak görülüyor. Geleneksel pistler bile altyapılarını iyileştirmek ve yerlerini kazanmak için çalışmalı.

Stefano Domenicali bu konu hakkında kapsamlı bir şekilde konuştu. Modern F1’de mirasın yeterli olmadığını açıkça belirtti. Bu bağlamda İstanbul, paketi yeterince rekabetçi olduğu takdirde kendini takvime geri koymak için bir fırsat görüyor. 2026’da Türkiye’nin Formula ekseninde geri dönebilmesi için önemli hazırlıklar yapılması gerekiyor.

FIA Başkanı Mohammed Ben Sulayem bu yıl Türkiye’yi ziyaret etti. Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler İstanbul’un hem Formula 1’e hem de Dünya Ralli Şampiyonası’na geri dönme potansiyeli ile ilgiliydi. Bu toplantıdan sonra Sulayem, F1’in İstanbul’u bir kez daha takvime almaktan mutluluk duyacağını belirtti. Her iki taraf da açıkça bir anlaşmaya varmayı amaçlıyor, ancak bir anlaşmanın gerçekleşmesi için hala önümüzde çalışmalar var.

Anlaşmaya varmak için kalemin kağıda değmesi için önemli müzakereler başlamak üzere. . Bu anlaşmanın şartlarının 30 yıldan fazla olduğu ve tahmini maliyetinin 117 milyon dolar olduğu anlaşılıyor. 2026’da Türkiye’nin Formula takviminde yerini alması için hazırlıklar sürüyor. Bu ihaleyi kazanan şirket şimdi İstanbul’un F1’e dönüşünü güvence altına alacak. Sözleşmelerinde Formula 1’in 2026’ya kadar Türkiye’ye geri getirilmesini gerektiren maddeler bulunduğu anlaşılıyor. Takvimde şu anda bulunan birkaç devre gelecek sezonun sonunda sona eriyor. Bu, yeni başvuranların programdaki pozisyonlarını güvence altına almaları için bir fırsat sağlamalı.

Türkiye’nin jeotermal enerji hedefleri ve 2025 projeksiyonları

0

Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2025 bütçe teklifi enerji sektörüne yönelik projeksiyon sağlıyor. Bu yılki yaklaşık 18,8 GW’tan önümüzdeki yılın sonuna kadar 22,6 GW kurulu güneş enerjisi hedefi var. Bakanlık ayrıca, doğal gazların payını azaltıyor ve elektrik üretiminde yerli kaynakların payını artırıyor. Türkiye’nin jeotermal enerji hedefleri de bu planlar arasında yer alıyor.

Türkiye’nin jeotermal enerji hedefleri için bütçe planlaması yapılıyor

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2025 bütçe teklifine göre, 2025 sonuna kadar kümülatif güneş enerjisi kurulu gücü 22.6 GW’a ulaşacak.

Öneri ayrıca 2025 yılı sonuna kadar 14.8 GW rüzgar gücü, 32.4 GW hidroelektrik gücü ve 4.9 GW jeotermal gücü hedefliyor. Türkiye’nin jeotermal enerji hedefleri kapsamında bu hedefler, temiz enerjinin elektrik üretimindeki payını %47,8’e çıkaracak. Ayrıca 2023’teki %42,7’den bu yılın sonuna kadar %45’e ulaşacak.

Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEAŞ) verilerine göre, Türkiye’de şu anda 18,8 GW güneş, 12,4 GW rüzgar gücü var. Ayrıca 32,2 GW hidroelektrik ve 1,7 GW jeotermal kurulu güç mevcut. Jeotermal enerji hedefleri doğrultusunda, bu kapasitenin artırılması planlanıyor.

Bütçe teklifinde, elektrik üretiminde yerli kaynak payının bu yıl sonuna kadar yüzde 58,9’a bekliyoruz. 2024 sonuna kadar da yüzde 59,4’e ulaşmasını hedefliyoruz. Ayrıca, elektrik üretiminde doğalgaz kullanımının 2023’teki yüzde 21,4’ten 2024’teki yüzde 20,7’ye düşmesini hedefliyoruz. Bununla birlikte 2025’teki yüzde 18,9’a düşürülmesi bekliyoruz.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na 2025 yılında 45.3 milyar lira bütçe ayrılmasını bekliyoruz. Bu bütçenin, jeotermal enerji hedefleri doğrultusunda kullanılması hedefleniyor.

OpenAI Canvas erişimini herkese açıyor

0

Tatil sezonu yaklaşırken, birçok şirket fırsatlar, promosyonlar veya diğer kampanyalar aracılığıyla avantaj sağlamanın yollarını buluyor. OpenAI, “12 günlük OpenAI” etkinlik serisiyle katılmanın bir yolunu buldu. OpenAI, X gönderisinde şirketin 5 Aralık’tan itibaren 12 gün boyunca canlı yayın yapacağını ve “büyük ve küçük bir sürü yeni şey” yayınlayacağını duyurdu. OpenAI Canvas etkinlik serisinin bir parçası olarak öne çıktı.

OpenAI Canvas müjdesini paylaştı

OpenAI CEO’su Sam Altman, 5 Aralık’ta 10:00 PT’de başlayan ve 12 hafta içi boyunca her gün canlı yayınla lansman veya demo içeren etkinlik hakkında biraz daha fazla ayrıntı paylaştı. Altman’a göre lansmanlar hem “büyük” hem de “çorap doldurma” olacak. OpenAI Canvas lansmanları da bu seride önemli bir yer tutacak.

  • Canvas , GPT-40’da plandan bağımsız olarak tüm web kullanıcılarına geliyor. Bu da artık yalnızca ChatGPT Plus kullanıcıları için beta sürümünde mevcut olmadığı anlamına geliyor.
  • Canvas, GPT-4o’ya doğal olarak entegre edilmiştir. Bu da model seçicideki geçiş düğmesine gitmek yerine sadece Canvas’ı çağırabileceğiniz anlamına gelir. OpenAI Canvas, GPT-4o entegrasyonu ile daha güçlü hale geldi.
  • Canvas arayüzü, kullanıcıların ChatGPT Plus’ta beta sürümünde gördükleriyle aynı; sol tarafta soru-cevap değişimini gösteren bir tablo ve projenizi gösteren, tüm düzenlemeleri ve kısayolları gösteren sağ tarafta bir sekme bulunuyor.
  • Canvas, özel GPT’lerle de kullanılabilir. Yeni bir tane oluştururken varsayılan olarak açıktır ve mevcut GPT’lere Canvas ekleme seçeneği vardır.
  • Canvas ayrıca Python kodunu doğrudan Canvas içerisinde çalıştırma yeteneğine sahiptir ve bu sayede ChatGPT’nin hata düzeltme gibi kodlama görevlerini yürütmesine olanak tanır.
  • Sora Turbo olarak bilinen video modeli, ön izlemesi yapılan Şubat modelinden daha akıllı. OpenAI Canvas konsepti ile geliştirilen video modeli, kullanıcı deneyimini artırmaktadır.
  • ABD’de erişim bugün ilerleyen saatlerde sağlanacak; kullanıcıların yalnızca ChatGPT Plus ve Pro’ya ihtiyacı olacak.
  • Sora videodan videoya, metinden videoya ve daha birçok şeyi üretebilir.
  • ChatGPT Plus kullanıcıları ayda 480p çözünürlükte 50 adede kadar video veya 720p çözünürlükte daha az video üretebilir. Pro Planı 10 kat daha fazla kullanım sunar.

Yeni model, Şubat ayında tanıtılan modele göre hem daha akıllı hem de daha ucuz.

Whereable.ai mağaza ulaşımına odaklanıyor

0

Whereable.ai CEO Doosan Baek, “COMEUP Stars 2024”e katılımını duyurdu. Küresel girişim festivali COMEUP 2024’ün amiral gemisi yarışması olan COMEUP Stars 2024, “Startup Valley”de rekabetçi IR tanıtım oturumları düzenleyecek. Danışma komitesinin önerileri doğrultusunda 30 Rookie League şirketi, 10 Runners League şirketi ve Rocket League’den seçilen 10 şirket de dahil olmak üzere toplam 50 takım yarışacak.

Whereable.ai mağaza ve restoranlarda mikromobilite sağlıyor

Güney Kore, ABD, Hollanda, İsveç, Danimarka, Hindistan ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 13 ülkeden finalistlerin yer alması, etkinliğin küresel boyutunu vurguluyor. Ocak 2024’te kurulan Whereable.ai mağaza, yapay zeka destekli otonom sürüş teknolojilerinde uzmanlaşmıştır. “Tak ve Çalıştır” işlevselliğini destekleyen tam yığınlı bir çözüm sunar. Teknoloji, çeşitli ortamlarda sorunsuz bir şekilde çalışacak şekilde tasarlanmıştır ve bu da onu ölçeklenebilir ve ticari dağıtım için uygun hale getirir.

COMEUP Stars 2024’te Whereable.ai mağaza, yeni nesil kapalı otonom sürüş sistemi “Quadie”yi sergilemeyi planlıyor. Büyük kapalı alanlar için tasarlanan Quadie, yolcuları marketler, restoranlar, mağazalar ve çıkışlar gibi varış noktalarına verimli bir şekilde taşıyor. Sistem, yaşlılar, hamile kadınlar ve küçük çocuklar dahil olmak üzere hareketliliği iyileştirmeyi amaçlıyor.

Quadie, arızaları tespit etmek ve operasyonları güvenli bir şekilde durdurarak acil durumlara yanıt vermek için gelişmiş tanılamalarla tasarlanmıştır. Ayrıca gerçek zamanlı iletişim ve prosedürel rehberlik için bir yönetici bağlantı işlevine sahiptir. Gelecekteki geliştirmeler arasında promosyon amaçlı entegre reklam ekranları ve hızlı hedef seçimi yer alacaktır. Whereable.ai mağaza yöneticilerinin de bu sistemi etkin bir şekilde kullanmasını sağlamaya çalışıyor.

Şirket yetkilisi, havaalanları, sergi merkezleri, tatil köyleri, alışveriş merkezleri ve müzeler gibi büyük kapalı alan tesislerinin sayısının artmasına rağmen ziyaretçi hareketlilik çözümlerinin hâlâ iyileştirilmesi gerektiğini açıkladı. Whereable.ai, yaya trafiğini aksatmadan ziyaretçi hareketini optimize eden güvenli ve alan açısından verimli bir sistem sunarak bu açığı kapatmak için Quadie’yi geliştirdi. Whereable.ai mağaza ve ziyaretçilerin güvenliğine de önem veriyor.

Bu teknoloji, elektrikli araçların menzilini %10 artıracak!

0

Güney Koreli teknoloji firması Deogam, elektrikli araçlarda enerji kayıplarını minimize ederek menzili %10 oranında artıran devrimsel bir elektrik geri dönüşüm sistemi geliştirdi. Bu yenilikçi sistem, araç çalışırken oluşan elektromanyetik dalgaları ve zararlı harmonik enerjiyi yakalayarak yeniden kullanılabilir elektriğe dönüştürüyor. Geleneksel rejeneratif frenleme sisteminden farklı olarak, bu teknoloji frenleme sırasında değil, araç gaz pedalına basıldığında devreye giriyor ve sürekli enerji tasarrufu sağlıyor.

Bu teknoloji, elektrikli araçların menzilini %10 artırabilir

Deogam’ın çözümü, enerji kayıplarını minimize etmek için toroid biçimli bir enerji çekirdeği ve voltaj değişikliklerini dengede tutan Buck & Boost tipi bir dönüştürücü kullanıyor. Bu sayede araç çalışırken harmoniklere kaybedilen enerjinin %18’i geri kazanılarak elektrikli araçların menzili %10 oranında uzatılıyor.

Bu teknoloji, elektrikli araçların menzilini %10 artırabilir.

Yapılan testlerde, bu teknolojinin dünya genelinde tahmini 14 milyon elektrikli araca uygulanması durumunda, yılda yaklaşık 3.577.000 MWh enerji tasarrufu sağlanabileceği, bunun da 10 nükleer santralin üretebileceği enerjiye eşdeğer olduğu belirtiliyor.

Sistemin maliyeti yaklaşık 1000 dolar olarak belirlenmiş ve 1,5 yıl gibi kısa bir sürede kendini amorti edebiliyor. Deogam, teknolojinin verimliliğini artırarak toplam enerji kazanım oranını %15’e çıkarmayı hedefliyor ve bu yeniliği global elektrikli araç üreticilerine entegre etmek için işbirlikleri planlıyor. Ayrıca Deogam, 7-10 Ocak 2025 tarihlerinde Las Vegas’ta düzenlenecek CES 2025 fuarında bu teknolojiyi daha ayrıntılı bir şekilde tanıtmayı amaçlıyor. Bu gelişme, elektrikli araçların performansını artırarak hem tüketici deneyimini geliştirebilir hem de küresel enerji tasarrufuna önemli bir katkı sağlayabilir.

Teknoloji liderleri, yatırımcılar ve girişimciler Take Off İstanbul’da buluştu!

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, uluslararası yatırımcılar, küresel teknoloji liderleri ve başarılı girişimlerin temsilcilerini bir araya getiren Take Off İstanbul etkinliğinde teknoloji ve girişimcilik dünyasının yükselen yıldızlarına seslendi. Türkiye’nin teknoloji girişimciliği alanında kaydettiği ilerlemelerden bahseden Kacır, 2010-2019 döneminde teknoloji girişimlerine yıllık ortalama 66 milyon dolar yatırım yapılırken, son beş yılda bu rakamın 15 kat artarak 1 milyar doların üzerine çıktığını ifade etti.

Türkiye’nin ve bölgenin en büyük girişimcilik etkinliği Take Off Teknoloji Girişimciliği Zirvesi, farklı ülkelerden yatırımcıları, teknoloji liderlerini ve girişimcileri bir araya getirdi. Türkiye girişimcilik ekosistemini, yatırımları ve hedeflerimizi Take Off Girişimcilik Zirvesi Direktörü İrem Bayraktar Aksakal ile değerlendirdik, zirvede en son teknolojilerini sergileyen girişimlere mikrofonumuzu uzattık.

Teknoloji sektörünün önde gelenleri, Take Off İstanbul’da bir araya geldi

Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı öncülüğünde ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi’nin katkılarıyla düzenlenen Take Off İstanbul, girişimcilik dünyasına ilham veren yeni iş birliklerine ve fırsatlara ev sahipliği yapıyor. Dünyanın farklı ülkelerinden 200’den fazla girişim, bu platformda yerel ve global sektör liderleriyle bir araya gelerek iş fikirlerini paylaşma ve geliştirme şansı buluyor.

İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen etkinlikte konuşan Bakan Kacır, Türkiye’de teknoloji alanındaki gelişmeleri değerlendirerek, Milli Teknoloji Hamlesi’nin ülkenin teknoloji vizyonunun somut bir yansıması olduğunu vurguladı. Kacır, girişimcilik ekosisteminin büyüme ve olgunlaşma sürecinde olduğunu ve bu başarıların diğer sektörlere yayılması için yoğun çalışmalar yürüttüklerini belirtti.

Bu yıl 23 ülkeden 250 teknoloji girişiminin yer aldığı ve 100’den fazla yatırımcı ile girişim sermayesi fon yöneticisinin katılım sağladığı Take Off İstanbul’a, dünyanın dört bir yanından 1000’den fazla girişimci başvurdu. Kacır, bu etkinliğin Türkiye’yi teknoloji girişimciliğinde küresel bir merkez haline getirme hedefinin bir parçası olduğunu söyledi. Türkiye’nin 104 teknoparkta 11 binden fazla teknoloji girişimi, 1600’den fazla AR-GE ve tasarım merkezi ile yılda 16 milyar doları aşan AR-GE harcamasıyla büyük bir hızla ilerlediğini dile getirdi.

Take Off Teknoloji Girişimciliği Zirvesi’nin hem İstanbul’a hem de Türkiye’nin milli teknoloji hamlesine önemli katkılar sunduğunu belirten Kacır, burada teknoloji girişimlerinin yenilikçi iş fikirlerini büyütme süreçlerini, küresel sahnede nasıl yer aldıklarını ve bu alandaki çalışmalarını görmekten büyük bir gurur duyduklarını ifade etti. 2010-2019 yılları arasında teknoloji girişimlerine yapılan yatırımların yıllık ortalamasının 66 milyon dolar olduğunu hatırlatan Kacır, son beş yılda bu rakamın 1 milyar dolar seviyesini aştığını ve böylece büyük bir ilerleme kaydedildiğini açıkladı.

Bakan Kacır, Türkiye’nin 2030 yılına kadar 100 bin teknoloji girişimi hedeflediğini ve bunların arasından 100 girişimin milyar dolarlık değerle Unicorn veya Türkçe tabirle Turcorn statüsüne ulaşmasını amaçladıklarını ifade etti. Kacır, dünyayı dönüştüren yenilikçi teknolojilerin hızla büyüyen teknoloji girişimlerinden doğduğunu ve Türkiye’nin bu girişimcilik modelini kalkınma stratejisinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğünü dile getirdi. Etkinlik sırasında fuaye alanındaki stantları da ziyaret eden Bakan Kacır, girişimcilerle bir araya gelerek onların projelerini inceledi.

Google, kuantum çipi ile imkansızı başarabilir!

0

Google, uzun süredir kuantum hesaplama alanında önemli adımlar atıyor ve şimdi yeni kuantum çipi Willow ile büyük bir dikkat çekiyor. Şirketin açıklamalarına göre Willow, klasik süper bilgisayarların 10 septilyon yılda tamamlayacağı bir işlemi sadece 5 dakikada gerçekleştirebiliyor. Bu, Google’ın 2019’da yaptığı ve tartışmalara yol açan Sycamore çipinin başarısını hatırlatıyor. Sycamore, 200 saniyede tamamladığı bir hesaplamayla, dünyanın en güçlü süper bilgisayarlarının 10.000 yıl sürecek bir işlemi çok daha hızlı tamamladığını açıklamıştı. O dönemde Google, bu başarıyı “kuantum üstünlüğü” olarak tanımlamış, ancak IBM bu iddiayı çürütmüştü. Willow ile Google, artık “kuantum üstünlüğü” teriminden kaçınıyor ve bunun yerine teknolojinin geldiği noktayı “klasik bilgisayarların ötesine geçen hesaplama” olarak nitelendiriyor.

Google, kuantum çipi ile imkansızı başaracak

Google, Willow’un başarısını rastgele devre örnekleme (RCS) adlı bir test üzerinden değerlendiriyor. Ancak bu test, Google’ın kendisinin itirafına göre, gerçek dünya uygulamalarıyla doğrudan bir bağlantıya sahip değil. RCS testinin başarısının, diğer kuantum algoritmalarındaki başarıyı tahmin etmek için önemli bir ölçüt olduğunu belirten Google, Willow’un bu testi beş dakikadan kısa bir sürede tamamladığını iddia ediyor.

Buna karşılık, dünyanın en güçlü ikinci süper bilgisayarı Frontier’in aynı işlemi 10 septilyon yıl gibi devasa bir süre alarak tamamlayacağı tahmin ediliyor. Google’ın rakipleri, kuantum bilgisayarların performansını değerlendirirken “kuantum hacmi” adı verilen başka bir metrik kullanıyor. Bu ölçüm, bir makinenin kapasitesini ve kübitlerin birbiriyle etkileşimini dikkate alıyor, ancak Google, Willow’un kuantum hacmi ile ilgili herhangi bir bilgi paylaşmamış, bu da karşılaştırma yapmayı zorlaştırıyor.

Willow’un en dikkat çekici özelliklerinden biri, hata oranlarını azaltmayı başaran ilk kuantum çipi olması. Kuantum bilgisayarlar, kübitlerin hassas kontrol edilmesi ve hataların engellenmesi konusunda büyük zorluklarla karşılaşıyor. Google, Willow’un “eşik altı” bir sistem olduğunu ve eklenen her yeni kübit ile hata oranının azaldığını belirtiyor. Bu, ölçeklenebilir ve ticari anlamda kullanılabilir bir kuantum bilgisayar inşa etme yolunda önemli bir adım olarak görülüyor. Kübitler, geleneksel bilgisayarlardaki bitlerden farklı olarak aynı anda birden fazla durumda bulunabilen birimlerdir ve bu nedenle kuantum bilgisayarlar çok daha hızlı bilgi işlem yapabilse de hatalara daha yatkındır. Google, kübit sayılarını artırarak hata oranını gerçek zamanlı olarak düşürmeyi başardığını söylüyor.

Google CEO’su Sundar Pichai, X platformunda yaptığı bir paylaşımda, Willow’un, füzyon enerjisi ve batarya tasarımı gibi alanlarda pratik uygulamaları olan bir kuantum bilgisayar oluşturma yolundaki önemli bir adım olduğunu vurguladı. Elon Musk ve OpenAI CEO’su Sam Altman, bu gelişmeye övgüde bulundular. Musk, Willow’a olan tepkisini “wow” şeklinde ifade ederken, Pichai ise bir gün uzayda bir kuantum kümesi oluşturmayı hayal ettiklerini belirtti. Musk, bu fikrin muhtemelen gerçekleşeceğini ifade etti ve insanlığın gelişmesi için daha büyük hedeflere yönelmesi gerektiğini söyledi. Pichai de bu görüşü destekleyerek, en bariz yolun gözlerinin önünde olduğunu söyledi.