Popüler birçok VPN uygulamasında, kapsamlı bir veri sızıntısı tespit edildi. Bu sızıntı, VPN kullanıcıları için tehlikeli olabilir.
VPN kullanıcıları için büyük tehlike
Günümüzde internet için uygulanan kısıtlamalar, VPN kullanımını neredeyse zorunlu hale getiriyor. Ancak VPN kullanmak, bazı güvenlik tehlikelerini de beraberinde getiriyor.
Son olarak UFO VPN ve Rabbit VPN gibi dünyanın popüler VPN uygulamalarında yeni bir veri sızıntısı tespit edildi. Bu veri sızıntısının, 20 milyon kullanıcının verilerini etkilemiş olabileceği belirtiliyor. Özellikle ücretsiz VPN uygulamalarında tespit edilen bu veri sızıntısı sonrasında, kullanıcıların kişisel verilerinin tehlikeye düştüğü belirtiliyor.
VPN kaynaklı sızan veriler arasında kullanıcıların e-posta adreslerinden IP ve ev adreslerine, hatta telefon modellerinden cihaz kimliklerine kadar birçok detay yer alıyor. Sızıntı yaşanan toplam veri boyutu ise 1.2 terabayt olarak açıklanmış durumda.
Yayınlanan güvenlik raporunda UFO VPN, Fast VPN, Free VPN, Super VPN, Flash VPN, Secure VPN ve Rabbit VPN uygulamalarının bu sızıntıdan etkilendiği belirtiliyor. Dolayısıyla bu VPN uygulamalarını kullanan kişilerin dikkatli olması gerekiyor. Ayrıca güvenlik raporunda her siteye aynı kullanıcı adı ve şifre ile kaydolan kişilerin büyük bir hata yaptığı da belirtiliyor.
TSMC pazar değeri ile bir kez daha dünyanın en büyük yarı iletken firması unvanına sahip oldu. TSMC, özellikle Ar-Ge faaliyetleriyle dikkat çekiyordu.
TSMC pazar değeri ile rekor kırdı
Teknoloji üssü olarak nitelendirebileceğimiz Asya’da, hemen hemen her sektörden dev şirketler yer alıyor. Yarı iletken sektörünün önemli isimlerinden TSMC de bu şirketlerden biri konumunda.
Tayvan merkezli yarı iletken üreticisi TSMC, döküm sektöründe yüzde 52 oranında bir paya sahip. Yani TSMC, yarı iletken sektörünün yarısından daha fazla bir pazar payına sahip. özellikle de son yıllarda ar-ge’ye yaptığı yatırımlarla ön plana çıkan TSMC, birçok dev şirketin üreticisi konumunda. Son olarak Sony, artan talebi karşılayamamış ve TSMC ile üretim konusunda iş birliğine gittiğini duyurmuştu.
Açıklanan son verilere göre TSMC’nin Pazar değeri 313 milyar dolara ulaştı. Hisse değeri ise 66.4 dolar ile tarihin en yüksek değerini görmüş oldu. Bu sektörün en değerli şirketi olan TSMC; Samsung, Intel ve NVIDIA gibi dev şirketleri geride bırakmayı başardı.
TSMC’nin yükselişi bununla da sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. 5 nm sürecinde büyük başarı yakalayan ve vakit kaybetmeden 3 nm sürecinde geçiş yapmaya hazırlanan TSMC, sektördeki liderliğini koruyacak gibi görünüyor.
Binance CEO’su Changpeng Zhao Bitcoin hakkında ön görülerini paylaştı. Changpeng Zhao’ya göre Bitcoin ciddi bir artış yaşayabilir.
Changpeng Zhao Bitcoin tahmini
Dünyanın en büyük kripto para borsalarından biri olan Binance, sektördebelirleyici bir rol oynuyor. Şirketin CEO’su Changpeng Zhao, kripto para sektörüne yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
Changpeng Zhao, Bitcoin’in şu anda 10 bin dolar seviyelerinin altında olduğuna dikkat çekti. Bununla birlikte eninde sonunda kırılmayı yaşayacağını ve yükselişe geçeceğini belirtti. Ancak Zhao, bu yükselişin tam olarak neye sebep olacağını bilmediğini de ifade etti.
Bitocin’in uzun süredir bu seviyelerde dolaşması, dünyanın en yaygın kripto parasının steable coin gibi algılanmasına neden oluyor. Bu da kripto para piyasasının büyümesinde kısmi bir engel oluşturuyor.
Son dönemde Bitcoin cüzdanı sayısında da ciddi bir artış yaşanıyor. Bu da yatırımcı sayısının, dolayısıyla da yükseliş bekleyenlerin sayısının arttığını gösteriyor.
Dolandırıcılık iddiaları nedeniyle Bitcoin madencilik şirketi büyük bir kayıp yaşadı. Yayınlanan bir blog yazısı, şirketi çok zor durumda bıraktı.
Bitcoin madencilik şirketi: Northern Data
Bitcoin madenciliği yapan Avrupa merkezli Northern Data, sektörde sunduğu yenilikçi çözümlerle tanınıyor. Ancak Northern Data, yeni iddialar nedeniyle çok zor bir durumda kaldı.
Medium’da yayınlanan bir makalede, Northern Data’nın hisse senedi değeri adeta tepe taklak oldu. Makalede şirketin muhasebe kayıtlarını değiştirdiği ve kripto para sektöründeki bilinçsiz müşterilere ulaşarak yüzde 40’lık brüt kar oranıyla maksimum kazanç elde ettiği belirtildi.
Yayınlanan bu iddialar, şirketi oldukça zor bir durumda bıraktı. Bllomberg tarafından paylaşılan verilere göre Northern Data hisseleri 79 euro seviyelerinden, 47 euro seviyelerine geriledi. Böylelikle şirketin hisse değeri, birkaç günde yüzde 40’tan fazla düşüş gösterdi. Konuyla ilgili Northern Data tarafından yapılan açıklamada ise olabildiğince şeffaf bir politika izlendiği belirtildi.
Şirket, özellikle de HPC/AI yüksek performanslı hesaplama çözümleri ile ön plana çıkmaktaydı. Northern Data’nın bu iddialardan nasıl kurtulacağı ise şimdiden merak ediliyor.
Bankalararası Kart Merkezi (BKM), yılın belirli dönemlerinde Türkiye’de yapılan kartlı alışverişlerin karnesini açıklıyor. Haziran ayı sonuna göre, ülkemizde 71,9 milyon adet kredi kartı, 172,9 milyon adet banka kartı bulunuyor. Belirtilen 6 aylık dönemde kartlı ödeme miktarı da 500 milyar TL olarak açıklandı.
İlk 6 ayda 500 milyar TL’lik kartlı ödeme!
Türkiye‘de 71,9 milyon adet kredi kartı, 172,9 milyon adet banka kartı bulunduğunu belirtmiştik. Buna göre, geçen yılın haziran ayına baktığımızda kartı kartı sayısında yüzde 6’lık bir atış söz konusu. Banka kartındaki artış ise yüzde 11. Toplam kart sayısı ise 245 milyon adede ulaşarak geçen yılın aynı dönemine göre %9 oranında artış gösterdi.
Günümüzde vergiden bireysel emeklilik ödemesine, uzaktan alışveriş imkanı sunan e-ticaretten sigorta ödemelerine ve hatta bağış ödemelerine kadar hayatın her alanında kartlarla ödeme yapılabiliyor. Bunun sonucunda, teması ve para üstü derdini ortadan kaldıran, zaman kazandıran ve üzerimizde nakit taşımamıza gerek kalmadan günlük hayatımızı kolaylaştıran kartlı ödemeler giderek yaygınlaşıyor. Pandemi döneminin de etkisiyle ödeme davranışları değişmeye devam ederken 2020 yılının ilk altı ayında kartlarla toplam 500 milyar TL tutarında ödeme yapıldı.
Ğandemi döneminde bireylerin hayat şartlarındaki değişimin kartlı ödemelerdeki etkisiyle beraber, “elektronik eşya”nın yüzde 43, “market-gıda”nın yüzde 33, “kamu/vergi ödemeleri”nin yüzde 20, “yapı malzemeleri”nin yüzde 16 ve “sigorta” sektörünün yüzde 14 büyüme ile ön plana çıktığı görülüyor.
BKM verilerine göre 2020 yılının ilk altı ayında toplam 107 milyar TL tutarında internetten kartlı ödeme yapıldı. Buna göre internetten kartlı ödemelerde, 2019’un ilk altı ayı ile kıyasla, yüzde 24 oranında artış gerçekleşti. Yine 2019’un ilk altı aylık döneminde toplam kartlı ödemelerin yüzde 18’ini oluşturan internetten kartlı ödemelerin bu yılın ilk altı ayında payını arttırarak yüzde 21’e ulaştığı görüldü. Bu trende göre, 2020 yılı sonunda her 4 TL kartlı ödemenin 1 TL’sinin internetten yapılacağı öngörülüyor.
2020’nin ilk yarısında gerçekleşen işlem adedi, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 3 katına çıktı ve 563 milyona ulaştı. 2019 yılında toplam 502 milyon adet temassız ödeme gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda, yılın ilk 6 ayında geçen yılın toplamında yapılan temassız ödeme adedi de geçilmiş oldu.
Dünyanın en büyük sosyal medya platformu TikTok, küresel ölçekte başarıyı yakaladı. TikTok genel merkezi Çin dışında bir ülkeye taşınacak iddiaları gündeme geldi.
TikTok genel merkezi Londra’ya taşınabilir
Çin merkezli ByteDance şirketine ait olan dünyanın en büyük sosyal medya platformu TikTok, küresel ölçekte büyük bir başarı yakalamış durumda. Bu başarıyla birlikte TikTok, yönetim merkezini de Çin’in dışına çıkarmayı hedefliyor.
Özellikle birçok ülkede Çin menşeli ürün ve hizmetler karşı uygulanan baskıcı politika nedeniyle ByteDance, TikTok’un genel merkezini Çin dışında başka bir ülkeye taşımayı hedefliyor. Reuters tarafından paylaşılan bilgilere göre, TikTok’un genel merkezinin yeni adresi Londra olabilir. Hatta ByteDance bu doğrultuda TikTok’u şirket bünyesinden ayırarak ABD merkezli yönetilen bir şirket haline fe getirebilir.
Birçok ülke Çin hükümetinin TikTok üzerinde baskı kurarak, kullanıcı verilerine erişmesinden çekiniyor. Bu nedenle ABD başta olmak üzere birçok ülkede TikTok’a karşı çeşitli kullanım yasakları uygulanıyor. Bu amaçla en büyük yasaklardan biri, TikTok’un en çok rağbet gördüğü Hindistan’dan gelmişti. TikTok’un toplam indirilme sayısının yüze 30’una karşılık gelen 611 milyondan fazla indirmenin Hindistanlı kullanıcılara ait olması, TikTok’u bu yasakla birlikte zor durumda bırakabilir.
Pandemi döneminde birçok şirketin daha önce aldığı borçlar, katlanarak artış gösterdi. Finansal anlamda zor durumda kalan Volkswagen’in borcu birçok ülkeyi geride bıraktı.
Volkswagen’in borcu artmaya devam ediyor
Otomotiv sektörünün en büyükleri arasında yer alan Volkswagen, borcu ile dudak uçuklatıyor. Volkswagen’in borcu, birçok ülkenin borcundan bile daha fazla.
Pandemi nedeniyle otomotiv sektöründe üretimler neredeyse tamamen durdu. Bu dönemde otomotiv şirketlerinin yatırımlar için aldığı borçlar da katlanarak arttı. Sektörün en önemli isimlerinden Volkswagen de bu durumdan bir hayli olumsuz etkilendi.
Tüm dünyadaki şirket borçları yüzde 12 arttı ve 9,3 trilyon dolara ulaştı. Bununla birlikte en fazla borcu olan 10 şirketten 5’i, direkt olarak otomotiv şirketleri oldu. Reuters tarafından yapılan bir haberde, Volkswagen’in borcuna dikkat çekildi.
Pandemi döneminin de etkisiyle Volkswagen’in borcu 192 milyar dolara ulaştı. Bu da Volkswagen’in borcunun Macaristan ve Güney Afrika gibi birçok ülkenin borcundan bile daha fazla olduğunu gösteriyor.
Volkswagen’in 2019 yılı gelirine baktığımızda ise 252,6 milyar dolarlık satış geliri ve 4,96 milyar dolarlık net gelir elde ettiğini görüyoruz. Pandemi nedeniyle üretime uzun süre ara verildiği ve satışlar yapılamadığı için 2020 yılında Volkswagen’in gelirinde önemli bir düşüş yaşanabilir.
Borç sıralamasında Volkswagen’in 151 milyar dolar ile Mercedes-Daimler, 138 milyar dolar ile Toyota, 122 milyar dolar ile Ford ve 114 milyar dolar ile BMW takip ediyor.
Dünyanın en popüler internet tarayıcısı Google Chrome kullanıcı güvenliğini artırmayı hedefliyor. Yeni özellikle Chrome, tehlikeli sitelerde kullanıcıları uyaracak.
Google Chrome kullanıcı güvenliği için formları engelleyecek
Dijitalleşmeyle verinin en değerli kaynak haline gelmesi nedeniyle, gizlilik ve güvenlik artık günümüzün olmazsa olmaları arasında yer alıyor. Google, bunun için yeni özellikler üzerinde çalışıyor.
Popüler internet tarayıcısı Chrome için iyileştirmeler yapmaya devam eden Google, Chrome 86 için önemli bir yenilik ekledi. #Disable Autofill for mixed forms isimli etiketi Chrome 86’ya yükleyen Google, özellikle de kullanıcıların formları güvenli bir şekilde doldurmasını hedefliyor. Form https üzerinden doldurulup http protokolü aracılığıyla aktarılacaksa, Chrome o sayfada otomatik form doldurmayacak. Hatta kullanıcılara güvenli olmayan bağlantı uyarısı da verilecek.
Ancak tamamen bağlantı kesilmesi gibi bir durum olmayacak. Yani isteyen kullanıcılar bu sitelerdeki formları manuel bir şekilde doldurabilecek. Bu nedenle geliştiricilerin de internet sitelerini kontrol etmeleri büyük bir öneme sahip. isteyen geliştiriciler Google Canary tarayıcısında chrome://flags bölümünden #Disable Autofill for mixed forms etkietini aktif hale getirdiklerinde, bu otomatik form doldurmadaki kısıtlamalara takılmayacaklar.
“Başarılı yöneticilerin özellikleri nelerdir?” veya “Yönetici nasıl olmalı”? gibi soruların cevapları kişiden kişiye göre değişebilir. Kalıplaşmış olan ve günümüze kadar gelmeyi başaran bazı yönetim felsefeleri, iş dünyasının geleceğine yön vermeye devam ediyor. Çalışanlarını ve işleyişi yöneten kişiler aynı zamanda kendisini de yönetmeyi bilmelidir.
Kendisini yönetmeyi bilen kişilerin yönetici olma şansı daha yüksektir. Zira markaya hayat veren ekibi hazırlamak, o ekipte bulunan kişilerin psikolojileri ile ilgilenmek, işleyiş konusunda dizginleri ele almak ve projeler adına stratejik planlar yapmak gibi hayati meselelerde karar vermek için önce kişinin kendisini bilmesi ve kendi yetkinliklerinin farkında olması gerekir.
Yalnızca yetkinliklerinin ve yeteneklerinin farkında olan kişiler kendisini başarılı bir şekilde yönetebilir. Kendisini yönetebilen kişiler de şirketinin ve markasının çıkarları doğrultusunda hareket edebilir. Görüldüğü üzere farkındalık ilkesinin ne denli önemli olduğu burada da ortaya çıktı. Sıra dışı, başarılı ve benzersiz bir yönetici olmak istiyorsanız kendinizin farkında olmalısınız ve gerekirse kuralları çiğnemelisiniz!
Bu yazıda size sosyal medya platformlarında ve televizyon ekranlarında denk geldiğiniz seçkin iş insanlarının bir ilke olarak benimsediği 6 sırdan bahsedeceğiz. Bu sırların iş dünyasını anlatan ve satışa sunulan kitaplarda yer aldığını söyleyelim. Dilerseniz bu sırları ücretsiz bir şekilde şimdi öğrenebilirsiniz.
Başarılı yöneticilerin özellikleri nelerdir: Yenilikçi yaklaşıma inanmak
“Nasıl başarılı yönetici olunur?” sorusunun cevaplarından bir tanesi gerektiği takdirde inisiyatif kullanmaktır. Coffman Organzation’ın sahibi Curt Coffman ile iş dünyası hakkında yayımladığı şaşırtıcı anketler sayesinde tanınan Marcus Buckingham tarafından yazılan First, Break All The Rules: What the World’s Greatest Managers Do Differently isimli kitapta şu yazıyor: “Başarılı bir yönetici, çalıştığı şirketlerde ortaya koyduğu performans ile tanımlanır.”
“Başarılı” sıfatı ile anılan yöneticilerin diğer sıradan yöneticilerden farklı olması kesinlikle bir tesadüf değil. Alanında otoriter olarak görülen müdürler, yeniliklere daima açıktır. Eski iş alışkanlıklarının neden olduğu kötü sonuçları gören ve bu alışkanlıkları verimli bir şekilde yenileri ile değiştirebilen bireyler ön planda olur.
Tesla, Apple, Samsung ve Huawei gibi şirketler tarafından dizayn edilen yönetim kurulları tüketicilerin alışkanlıklarını bile etkileyebiliyor. Gelir sağlamak adına tespit edilen yeni yollar, yeni çalışma prensiplerini beraberinde getiriyor.
Yeni bir iPhone modelinde kullanılmak üzere tasarlanan benzersiz bir kameranın üretimi, eski iPhone modellerinde kullanılan kameralara göre daha fazla zaman alabilir. Bu da çalışanların işe ayırdığı süreyi yükseltebilir ancak günün sonunda o kameranın o iPhone modelini sattırması hedeflenir.
Bu hedef sayesinde elde edilen milyar dolarlar yeni bir çalışma stratejisinin (daha fazla mesai) ürünüdür. Eğer Apple yeni kamera için bu yeni çalışma sistemine izin vermeseydi gelir elde etme anlamında bu kadar başarılı olamayabilirdi.
Mobil uygulamanızı nasıl pazarlamalısınız? Kazandıran 4 garanti yöntemisimli yazımızda belirttiğimiz gibi hem piyasada bulunmayan hem de insanlara rahat bir nefes aldıran yeniliklere imza atan kişiler ön plana çıkar. Bazen kağıt üzerinde doğru gözüken iş felsefeleri sanıldığı gibi beklenen sonuçların elde edilmesini sağlamayabilir.
“İnsanlar çok fazla değişmez. Vaktinizi onlarda bulunmayan özellikleri onlara kazandırmaya çalışmakla boşa harcamayın. Onlarda hangi özellikler varsa onunla idare edin.” yaklaşımı birçok yöneticinin inandığı bir yaklaşımdır. Başarılı yöneticiler bu yaklaşım için neler düşünüyor? Zira “Başarılı yöneticilerin özellikleri nelerdir?” sorusunun birden fazla cevabı mevcut.
Birinci dipnot: Her yönü ele alma prensibi
Bu söze inanan yöneticiler, bir kişinin zayıf olan yönlerini düzeltmek yerine o insanın güçlü olan yönlerine odaklanmayı tercih eder. Başarılı yöneticiler ise bunu tercih etmek yerine her bireyin her yetkinliğini ve her yeteneğini değerlendirmek ister.
Alışılagelmiş olan performans geliştirme formlarında düşük, orta ve yüksek olmak üzere üç kategori bulunur. Bazı kurumlar bir çalışanın sadece zayıf olduğu konulara odaklanır. Alanında bir numara olarak gösterilen menajerler ise bir kişinin her yönünü ele alarak bütünsel bir yaklaşım sergiler.
Buradan anlaşıldığı üzere bu yenilikçi bir yaklaşımdır. İnsan kaynaklarının klasik anlayışını reddeden bu yöneticiler, tekil bir değerlendirme sistemini elinin tersiyle itiyor. Böyle kişiler, bir çalışanın hem güçlü yönlerinden elde edilen verimi en üst seviyeye çıkarmak ister hem de o kişilerin zayıf yönlerini geliştirmek ister.
Günümüzde isim yapmış olan ve iş dünyasında tanınan liderlerin zayıflıklara daha çok odaklandığı bilinmektedir. Siz de sadece başarıya odaklanmak yerine aynı anda hem güçlü yönlere hem de zayıf yönlere odaklanmalısınız.
Artı bir özelliği eksi bir özellik ile evlendirebilirsiniz. Şu senaryo bunu nasıl yapacağınızı anlatıyor: Bir bilgisayar markasında yöneticisiniz. Eğer insanlarla iletişim kuramayan (pazarlama ve halkla ilişkiler konusunda verimsizliği ile bilinen) ancak ürünlerinizin detaylarına muazzam derecede hakim olan bir çalışanı yönetiyorsanız bir adet müşteri hizmetleri ekibi oluşturabilirsiniz.
İkinci dipnot: Sinerji yaratma politikası
“Neden böyle bir kişinin bulunduğu bir müşteri hizmetleri ekibi oluşturuyoruz?” diye sorabilirsiniz. Nedeni şu: Bu ekipte pazarlama yeteneği ve halkla ilişkiler ile ilgili yetkinliği çok üst düzey olan kişiler bulunacak ancak bu kişiler teknik detaylara pek de hakim olmayacak.
Böylece organizasyonunuzda birbirinin artılarından yararlanan ve aynı zamanda birbirinin eksilerini pratik örnekler ile etkili bir şekildeartıya çeviren çalışan sayısı artmaya başlayacak. İnsanlarla pek iletişim kuramayan o kişi, diğer kişilerin telefonda insanlarla nasıl iletişim kurduğunu gördükçe gelişecek ve diğer kişiler de bu kişinin teknik bilgilerinden yararlanarak markanın ürettiği bilgisayarlar hakkında bilgilenecek.
Bu sayede insanlarla iletişim kurmakta zorlanan çalışanınız, zaman içerisinde bu zorluğun üstesinden gelecek ve sizin ondan aldığınız verim en üst seviyeye çıkacak. Diğer kişiler de artık teknik özellikler konusunda o kişinin hazırladığı raporlar sayesinde hiçbir sıkıntı çekmeyecek ve müşterilerin bütün sorunlarını vakit kaybetmeden (kimseye sormadan) çözebilecek.
Başarılı yönetici nasıl olmalı: Nokta atışı yapmak
Bir işin insana uyması gerektiği gibi o insanın da o işe uyması gerekmektedir. Bir tarafın yanlış olması iş denklemini otomatik bir şekilde bozmaktadır. Günümüzün en çok kazanan müdürleri, çalışanlarını şu 5 ilkeye göre yönetiyor:
Çalışana yeteneğine göre iş vermek
Yeteneğe göre yeni iş kolu fikri üretmek
Çalışanın yetkinliklerine göre gerçekçi beklenti ile hareket etmek
Çalışanının güçlü yönlerini övmek ve ona moral vermek
Zayıflıkları avantaja çevirmek
Başarılı yöneticinin özellikleri: Yetenek avcısı olmak
Bugün birçok kişinin yakından tanıdığı Steve Jobs, kendi başarısını yetenekli insanlar ile çalışmaya borçlu olduğunu söylemişti. Buradan hareketle Apple’ın başarısı yetenekli insanların emekleri sayesinde inşa edilmiştir diyebiliriz.
Apple’ı bir bina olarak düşünürsek yetenekli insanları da o binayı ayakta tutan tutucu kolonlar olarak düşünebiliriz. Bu bağlamda başarılı yöneticilerin eğitimden, iş tecrübesinden ve zekâdan önce yeteneğe odaklandığını söyleyebiliriz.
Türk Dil Kurumu, yetenek kelimesini bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan ve doğuştan gelen güç ve kapasite şeklinde tanımlıyor. Buradaki organizmayı insan olarak tanımlayabiliriz.
Başarılı yöneticiler, yetenekleri üç ana başlık altında topluyor: Mücadele etme, düşünme ve olaylar ve olgular arasında bağlantı kurabilme. Steve Jobs gibi yöneticiler; mücadele etme yeteneğinin başarmak için tutkulu olmayı,uzman olmak için öğrenme ihtiyacı hissetmeyi ve inanılan fikirlerin hayata geçirilmesi için risk almayı tercih eden bireyler için uygun olduğunu düşünüyor.
Düşünme başlığında odaklanma, disiplin ve kişisel sorumluluk kavramları yer alıyor. Olaylar ve olgular arasında bağlantı kurabilme başlığı ise empati kurma, bireysel farklılıklara dikkat etme, ikna etme, sorumluluk alma gibi eylemlere ev sahipliği yapıyor.
Nasıl başarılı yönetici olunur: Yönlendirmeyi bilmek
First, Break All The Rules: What the World’s Greatest Managers Do Differently isimli kitap, başarılı yöneticilerin çalışanları kurumların ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirdiğini ve onların bilinçaltına hedef koyma konusunda kurumun çıkarlarınıaşıladığını söylüyor.
Elon Musk gibi yöneticiler bir çalışanın kendisinden neler beklendiğini anlaması için ona yardımcı oluyor, o kişiye bu konuda çeşitli örnekler sunuyor ve bu konuyu kapatıyor. Zira sürekli baskı altında olan bir çalışandan yüksek performans sunması beklenemez.
Bunu çok iyi bilen başarılı yöneticiler, çalışanlara kendi kariyer hedeflerini koyma konusunda yardımcı oluyor ve onları özgür bırakıyor. Böylece çalışanların öz güveni yükseliyor ve onlardan şirketin çıkarlarına yönelik beklenen katkılar (bazen beklenenden de fazla) geliyor.
Bu felsefeyi benimsedikten sonra çalışanlarınızın nasıl hissettiğini ve ortaya konan işlerin kalitesini tespit etmelisiniz. Bunun için bir değerlendirme listesi oluşturabilirsinizi ancak çalışanlara her gün nasıl hissettiğini sormak onları sıkabilir.
Değerlendirme listenizde bulunan kilometre taşları, firmanızın nasıl bir iş yaptığı ve nasıl bir ekibe sahip olduğu ile doğrudan bağlantılıdır. Ayrıca gerçekten gereksiz olan ve vakit kaybettiren detaylara da çok fazla takılmamalısınız. Unutmayın ki esas olan kavram çok çalışmak değildir, verimliliktir.
Bu yaklaşımı sürdürmek için bir ödül sistemi tasarlayabilirsiniz. Sizin altınızda çalışan yöneticilerden, diğer çalışanların zayıf yönlerini geliştiren ve onların artı yönlerini güçlendiren kişileri ödüllendirebilirsiniz. Bu konuda şirket (organizasyon seviyesinde) bazında bir başarı elde edenleri, eğer böyle bir fırsatınız varsa, terfi ettirebilirsiniz.
Artılara odaklanmak ve eksileri yönetmek
Buckingham ve Coffman, başarılı yöneticilerin kültürel ve bilgisel çeşitliliğe önem verdiğini söylüyor. Bu iki yazar, günümüzün lider yöneticilerini şöyle tanımlıyor: “Her bireyin kendisine özgü bir artı özellik ile donatıldığına inananlar…”
Bir çalışanın kendisini aşması, o kişinin yöneticisine bağlıdır. Başarılı bir yönetici, çalışanlarının artılarından alınan verimi yükseltmeye odaklanır ve onların eksilerini (güçsüz yanlarını) yöneterek o eksilerin avantaja dönüşmesini sağlar. “Başarılı yöneticilerin özellikleri nelerdir?” sorusunun en önemli cevaplarından bir tanesi harekete geçmektir.
Başarılı yöneticiler, çalışanlarının motivasyon seviyesini hangi araçlar ile (para veya övgü gibi) yükseltebileceğini çok iyi bilir ve buna göre yeni iş modelleri geliştirir. Eğer bir çalışanınız zor ve yorucu projeleri seviyorsa onu uzun soluklu bir projede söz sahibi (gerekirse yönetici) yapın.
Eğer bir çalışanınız rutin bir çalışma düzenini tercih ediyorsa ona sürekli aynı saatte başlayan, aynı saatte biten ve hep aynı işlerin yapıldığı bir projede yer verin. Bunun dışında çalışanlarınızın zayıf yönlerini nasıl güçlendirebilirsiniz?
Bu soruyu şu örnek ile cevaplayabiliriz: Eğer kamera karşısında olmaktan çekinen bir editörünüz varsa bu editörünüzün kamera karşısında profesyonel olan bir editörünüz ile bir iş birliğine imza atmasını sağlayın. Unutmayın ki siz onun yöneticisisiniz ancak o kişi editörünüzün iş arkadaşı. Ayrıca çalışanınızı geliştirmeye gayret eden bu editörünüzden, çekingen olan çalışanınızın “Yönetici nasıl olmalı?” sorusuna verdiği cevabı öğrenebilirsiniz.
İş arkadaşları genellikle insanlara daha samimi gelir. Böylece bu iki kişiden profesyonel olanı, diğerini kamera karşısına içerik üretmek için ikna edebilir. Zira bu konuda kendisini yeteneksiz hisseden editörünüz, size anlatmaktan çekindiği sorunlarını ve kamera korkusu hakkında hissettiği duyguları o kişiye anlatabilir.
Video editörünüz de onu tatlı sözler ve pratik uygulamalar ile (ilgili işin nasıl yapıldığını göstererek) rahatlatabilir ve o kişinin öz güvenini %100 oranında artırabilir. Şu zamanda en çok gelir sağlayan ve unvanı icra kurulu başkanı (CEO) olan kişiler, gözüne kestirdiği bazı çalışanlarını bu konuda eğitiyor. O kişiler de “Yönetici nasıl olmalı?” sorusunun en temel cevabını öğreniyor.
Siz de bazı çalışanlarınızı bu konuda eğitebilirsiniz. Ekibinize yeni katılan kişileri çalışma ortamınıza ne kadar çabuk alıştırırsanız maliyet ve zaman kaybı oranınız o kadar düşer. Bu iş modelinde yıldızı parlayan çalışanlarınızı diğer çalışanlarınızın önünde övmeyi ve onlara gerekli zammı yapmayı (imkânınız varsa) unutmayın.
Başarılı yöneticilerin özellikleri nelerdir: Doğru kişiye doğru işi bulmak
Başarılı bir yöneticinin işi her çalışanının işinde uzman olmasını sağlamak için onları zorlamak değildir, çalışanlarının performansını yükseltmeyi sağlamaktır. Alanında uzmanlaşmak çalışanların elindedir ancak çalışanlarının performansını artırmayı isteyen bir yönetici zaten bu kişileri ister istemez alanında uzmanlaşmaya doğru yönlendirir.
Böylece çalıştığınız şirkette doğal bir uzmanlaşma eğiliminin (baskı olmadan) başlamasını sağlarsınız. Bunu sağlamak adına doğru kişileri doğru işlerle buluşturmalısınız. Çalışanlarınızdan en iyi verimi almak istiyorsanız onları şirkette yapılan çeşitli işlere yönlendirebilirsiniz.
Kendisini en iyi hissettiği yerde çalışan bir kişi, sizin istediğiniz performansı gösterecektir ancak bu konuda sabırlı olmak zorundasınız ve o kişinin kendi yeteneklerini keşfetmesini beklemelisiniz. Doğru kişiye doğru işi bulduğunuzda o kişinin terfi alması, şirketinize yepyeni projeler sunması ve kendisini bir kahraman gibi hissetmesi doğaldır.
Başarılı yöneticiler tam olarak neye ihtiyaç duyduğunu ve bu ihtiyaçların kimler tarafından karşılanacağını analiz eder. Çalışanlarınızın bütün yeteneklerini, yetkinliklerini, artıları ve eksilerini tanımalısınız.
Performans değerlendirme testlerini, performans geliştirme planlarını, A/B testlerini ve haftalık/aylık/yıllık süreç kayıtlarını asla ihmal etmemelisiniz. Ekibinizdeki kişiler ile uyumlu bir şekilde çalışabileceğine inandığınız, sizinle uzun bir süre boyunca çalışabilecek ve yüksek verimlilik konusunda istikrarlı olmayı tercih eden kişileri seçmelisiniz.
Böyle kişileri bulmak adına insanlara sunduğunuz işleri ilgi ve dikkat çekici bir şekilde tanımlamalısınız. Yeniliğe, tecrübeye, akılcılığa, iyi niyetli fırsatçılığa ve disipline sımsıkı sarılan bireyleri bulmak, yalnızca başarılı yöneticilerin sahip olduğu bir özelliktir.
Bu yazıda “Başarılı yöneticilerin özellikleri nelerdir?” ve “Yönetici nasıl olmalı?” sorularını cevapladık. Sizce yönetici nasıl olmalı? Bir sonraki yazımızda görüşmek dileği ile. Yorumlarnızı bekliyoruz.
Her gün kafamızdan birçok iş fikri geçiyor ve bu iş fikirleriyle birlikte hayallerimize de ulaşmaya çalışıyoruz. Kimileri iş fikirlerini gerçeğe dönüştürüp hayallerine ulaşırken, kimileri de maalesef sadece düşünmekle yetiniyor. Biz de bu videoda aklınıza gelen iş fikrini hayata nasıl geçirirsiniz bunlardan bahsettik. Girişimciler için kuluçka merkezleri ne anlam ifade ediyor?
Fikri olan koşsun! Kuluçka merkezleri ne işe yarar?
Hepimizin farklı fikirleri var, bu fikirlerle birlikte hayallerimize ulaşmak istiyoruz. Ama eğer girişimcilik kavramıyla uzaktan yakından alakanız yoksa ve gerçekten fikrinize güveniyorsanız bu süreçte birkaç önemli şeyi de öğrenmeniz gerekiyor. İş fikri nasıl iş modeline dönüştürülür, fikrimiz için ilk aşamada ortaya çıkarmamız gereken prototip yani MVP nedir, kuluçka merkezleri nedir gibi tüm soruların cevabını kısaca vermeye çalıştık.
Öncelikle bir iş fikriniz varsa bu iş fikrini daha rahat algılayabilmek ve detaylandırabilmek adına iş modeli kanvası olarak adlandırdığımız tabloyu doldurmanız ve orada yer alan kavramları netleştirmeniz gerek. Bu tabloyu internette iş modeli canvası veya business model canvas olarak arattığınızda rahatlıkla bulabilirsiniz. Ekstra olarak Canva, Canvanizer, CiziO gibi web sitelerinden rahatlıkla oluşturabilirsiniz.
İş modelinizi netleştirip, ekibinizi kurduktan sonra yapmanız gereken ilk şey de MVP oluyor. MVP, Minimum Viable Product olarak adlandırılan ve aslında kullanılabilir ilk ürün anlamına da gelen bu kavram ilk protitipimiz olacak. Tabii bu süreçte mentorluk veya maddi, manevi farklı desteklere de ihtiyaç duyabiliyoruz. Bu noktada da karşımıza kuluçka merkezleri çıkıyor ve bu kuluçka merkezlerine başvurularınızı gerçekleştirerek iş modelinizi gerçek bir işe çevirme sürecini kısaltabilirsiniz. Bu konuları birer başlık halinde daha detaylı bir şekilde anlatmamızı isterseniz yorumlarda belirtebilirsiniz.
Mobil uygulama pazarlama stratejileri için yayımlanan birçok bilginin var olduğu bir ortamda en doğru ve en kazançlı teknikleri seçmek kolay değil. Bu bağlamda en sağlıklı olan stratejileri tespit etmek oldukça zaman alıyor. Peki bir mobil uygulama nasıl pazarlanır?
Bir mobil uygulama için harcadığınız emeğin karşılığını almak istiyorsanız ürününüzü nasıl ve hangi yöntemler ile pazarlayacağınızı çok iyi bir şekilde analiz etmelisiniz. Zira insanlara ulaşmak ve onlar tarafından benimsenmek sanıldığından daha zor.
Bu yazıda mobil uygulama pazarlama teknikleri adına yaptığımız araştırmalar yer alıyor. Görselliğin bu denli önemli olduğu 2020 yılında diğer uygulamaların önüne geçmek ve kazancınızı artırmak istiyorsanız sizi derlediğimiz bilgiler ile baş başa bırakalım. Sizi dört ana yöntem bekliyor: Ekran görüntüleri, video, test ve stratejik planlar.
Mobil uygulama pazarlama stratejileri: Ekran görüntüleri
Bir yazılımı kısa ve net cümleler ile tanımlamak son derece önemlidir ancak günümüzde yazının ötesine geçmek gerekiyor. Özellikle ekran görüntüleri ve tanıtıcı videolar ile desteklenen uygulamalar, kullanıcıların ilgisini çekiyor.
2K ve 4K ekran çözünürlüklerinin rağbet gördüğü bu zamanda sadece yazıya odaklanmak artık yeterli bir kazanç kapısı değil. Buradan hareketle görselliğe, pratikliğe ve kullanıcı deneyimine odaklanan birçok projenin başarıya ulaşması kesinlikle tesadüf değil.
Akıllı telefonlara hitap eden yazılımlarınızı pazarlamadan önce görsellik ilkesi ile dost olmayı ve onun elini sıkmayı kabullenmelisiniz. Bu sayede kullanıcıların sizin uygulamanızı indirmek adına sağlıklı bir nedeni olacak.
Çekici, bilgilendirici ve ikna edici görüntüler; kullanıcıları üzerinde “İndir!” yazan seçeneğe doğru yönlendirir. Bunu sağlamak için uygulama mağazası optimizasyonu konusunda uzman olmak zorunda değilsiniz ancak Apple App Store ve Google Play Store dinamiklerine hakim olmalısınız.
Birinci dipnot: Akılda kalıcılık ilkesi
Ekran görüntülerinin düzeni ve yerleşimi kritik bir öneme sahiptir. Aslında “Mobil uygulama nasıl pazarlanır?” sorusunun cevabı akılda kalıcılık ilkesinde saklıdır. İnsanların birçoğu, belki siz de dahil, bir uygulamayı satın alıp almama konusunda dış görünüşün ve ilk izlenimin etkisi altında karar verir.
Kullanıcıların aklından çıkmayan, akıcı olan ve onları harekete geçiren ekran görüntülerini tercih edin. Böylece bir kullanıcının sizi başka bir kullanıcıya tavsiye etme ihtimalini önemli ölçüde artırabilirsiniz. Peki bu heyecanlandırıcı ihtimal için neler yapmalısınız?
Ekran görüntülerini ortadan ikiye ayırabilirsiniz. 1280 x 720 veya 1160 x 660 gibi piksel çözünürlükleri bu iş için en uygun olan çözünürlüklerdir. Uygulamanızda yer alan özellikleri sadece bir fotoğraf ile ön plana çıkarmak yerine onları çift görsel ile ön plana çıkarmak, uygulamanızın imajını güçlendirecektir.
Ayrıca Instagram aracılığı ile paylaşılan kaydırmalı fotoğraflar da size yardımcı olacaktır. Kaydırmalı fotoğraflar aslında galeri mantığı ile çalışıyor. Kullanıcıların uygulamanızın en işlevsel özelliklerini büyük bir iştahla incelemesini istiyorsanız onların aklına her fotoğraf sonrasında şu soruyu getirtmelisiniz: “Acaba “bu özellik” de var mı?”
Google Play Store’da kaydırmalı fotoğraf tekniğini kullanan bir uygulama
“Bu özellik” kavramı uygulamanızın hangi sorunları çözdüğü ve neye hizmet ettiği ile doğrudan ilgilidir. Mesela bir çalar saat uygulaması indirmek isteyen kullanıcılar muhtemelen önüne gelen ilk çalar saat uygulaması için şu soruları soracaktır:
— Beni kesin uyandırabilecek mi? Bunun için ne yapabilir?
— Alarmın kapatılması kolay mı yoksa zor mu?
— Alarmı geri kapatıp uyuma problemim var. Bunu çözebilir mi?
— Yüksek sesli mi?
Bu soruların benzerlerini türetmeye devam edebiliriz. Kullanıcıların temel sorularına olumlu yanıtlar verdikten sonra geriye onları şaşırtmak kalıyor. Daha önce piyasada eşi benzeri olmayan ve kimse tarafından fark edilmeyen ancak aslında insanların kendisi için çözüm aradığı bir meseleye parmak basmalısınız: Şaşırtma ilkesi.
İkinci dipnot: Şaşırtma ilkesi
Yukarıda yer alan görsel, sanal çalar saat kullanıcılarının soracağı temel soruları en kısa şekilde yanıtlamış. Bu uygulamanın sahibi, görüldüğü üzere, yukarıda yer alan soruları yanıtlarken görselliğin büyüsünü de kullanmış.
Kağıt üzerinde bir çalar saatten başka bir işlevsellik beklenemez gibi duruyor fakat uygulama pazarlama teknikleri hususunda uzman olmak için sürpriz yapmayı bilmelisiniz. Anlatımımızı güçlendirmek için kullandığımız uygulamanın sahibi yukarıda bahsettiğimiz şaşırtma ilkesini uygulamış.
Bir çalar saatin kullanıcılara kişiselleştirilmiş tema sunması, hava durumu ve haberler hakkında bilgi vermesi, uyku geçmişi hakkında çeşitli veriler sağlaması ve farklı susturma yöntemleriile insanlara seçme hakkı vermesi pek de alışılmış bir çalar saat profili değil.
Bu yöntemi siz de kullanmalısınız. İnsanları aynı anda hem şaşırtmalı hem de onların sorunlarını çözmelisiniz. Daha önce hiç kimsenin aklına gelmemiş olan özelliklerin sizde bulunması ve bu özelliklerin insanlara rahat bir nefes aldırması, hem uygulamanızın taklit edilmesini hem de akılda kalıcı olmasını sağlar.
Üçüncü dipnot: Görsellik ilkesi
Uygulamanızın benzersiz özelliklere sahip olması, diğer benzer uygulamaların mobil uygulama pazarının dışına itilmesini sağlar. Bu özelliklerinizi pazarlamak için de “kısalık, özlük, pratiklik ve görsellik” kurallarını bir rehber olarak benimsemelisiniz.
Yukarıda gördüğünüz tasarımları kullanırsanız kullanıcıların uygulamanız için hazırladığınız görseller ile daha çok vakit geçirmesini sağlayabilirsiniz. Görsellerinizin üzerinde bulunan yazıların dikkat çekici olmasına özen göstermelisiniz. Bu yüzden birbiri ile uyumlu olan renkleri tercih etmelsiniz: Kırmızı ve beyaz gibi.
Kullanıcıların yalnızca yüzde 30’u ekran görüntülerinin tamamına bakıyor. Buradan hareketle ilk üç ekran görüntünüzün en etkili ve en dikkat çekici ögelere sahip olduğundan emin olmalısınız. Yatay bir tasarım kullanmalısınız.
Bunun dışında uygulamanız için hazırladığınız ekran görüntülerinde anahtar kelimeler yer almalı. Bu anahtar kelimelerin kullanıcıları harekete geçirmesi ve onların duygularına hitap etmesi gerekiyor. Bu kelimelerden ve kelime gruplarından bazıları şu şekilde:
— Eğlen
— Oyna
— Vakit geçir
— Kazan
— Garanti
— Şaşırtıcı
— Bize katıl
— İndir
— Ücretsiz
— Bedava
— Yerini al
— Güvenilir
— Öğren
— Yapabilirsin / Başarabilirsin
— Yapabilir misin / Başarabilir misin
— Vaktin kalmadı / Zamanın yok
— Acele et / Çabuk ol
Dördüncü dipnot: Akıllı telefonlara dikkat
Ekran görüntülerinizde yer alan yazıların okunabildiğinden emin olmalısınız. Buna ek olarak kullandığınız görsellerin akıllı telefonlarda herhangi bir tasarım sorununa neden olmayacak şekilde tasarlanıp tasarlanmadığını kontrol etmelisiniz.
Okunabilir bir metin, içeriğin erişilebilirliğine katkıda bulunur. Özellikle “büyük metin + az kelime” formülünü uygulamaya çalışın. Yukarıda yer alan görsellere dikkatli bir şekilde baktığınızda hep az sayıda kelimenin kullanıldığını göreceksiniz.
Bu yöntemi Apple ve Samsung gibi büyük firmalar da kullanıyor. Akılda kalıcılık ilkesinin bir temeli olan bu teknik, uygulamanızın en önemli özelliklerini en kolay ve en etkili şekilde vurgulamanızı sağlar. “Mobil uygulama nasıl pazarlanır?” sorusu için verebileceğimiz cevaplardır birisi budur.
Apple App Store ile Google Play Store tarafından istenen görsel boyutlarının birbirinden farklı olduğunu belirtelim. Portre, kare, manzara veya panoramik fotoğraflar kullanabilirsiniz. Önemli olan bunları akıllı telefonların uyumlu olduğu görüntü formatları eşliğinde yayımlamaktır.
Bu formatlardan birini seçerken kendinize şu soruyu sormalısınız: “Bu görüntü formatı mobil uygulamam için uygun mu?” Eğer bu soruya olumlu bir cevap veriyorsanız doğru yoldasınız demektir. Bu adımdan sonra ne yapmalısınız? Mobil uygulama pazarlama stratejileri ile yola devam etmelisiniz.
Eğer Apple’ın uygulama mağazası için bir uygulama geliştiriyorsanız uygulamanızın ekran büyüklüğü 5.5 inç – 6.5 inç aralığında olan iPhone modelleri için tasarlanması gerekiyor. Aşağıda bulunan ilgili görsel, size boyutlar hakkında yardımcı olacaktır.
Uygulama mağazası optimizasyonu: Video
Daha önce de belirttiğimiz gibi günümüzde artık görselliğin sözü geçiyor. Ekran görüntüsü görsellik ilkesinin mezesidir. Video ise bu ilkenin ana yemeğidir. Uygulamanız için hazırladığınız bir video ne kadar çok kişi tarafından izlenirse yazılımınızın yayılma ve popülerliğini yükseltme şansı o kadar artar.
İzlenme sayısının yanında videonuzun ne kadar süre boyunca izlendiği de elzemdir. Eğer kullanıcılar videonuzu ilk üç saniye içinde kapatıyorsa ilk izlenim konusunda çalışmalar yapmalısınız. Dikkat çekici bir görsel ve merak uyandırıcı kelimeler ile çalışmaya özen göstermelisiniz.
Eğer videonuzun ikinci yarısı, birinci yarısından daha fazla ilgi görüyorsa yine bir sorun var demektir. Her iki yarının da izlenmesini hedeflemelisiniz ki kendisi için gecenizi gündünüze kattığınız o tanıtım videosu size bol gelir sağlayacak kadar izlensin.
İlk üç saniye, videonuzu kazanca dönüştürmek için en kritik zaman dilimidir. Bu nedenle uygulamanızda yer alan ve “koz” olarak adlandırabileceğiniz en vurucu ve en benzersiz özellikleri o anda gösterime sunmalısınız. İstatistikler, üç saniyeden daha fazla izlenen videolardan gelen kazançların daha yüksek olduğunu söylüyor.
Videonuzun kullanıcılar arasında paylaşılıp paylaşılmadığını, etkileşim yaratıp yaratmadığını, en az hangi saniyeler arasında izlendiğini ve en çok hangi saniyeler arasında izlendiğini (bir kullanıcının videoda kalma süresi) tespit etmelisiniz.
Videonuzun sonunda kullanıcıları harekete geçiren kelimeler kullanmalısınız. Özellikle “İndir!” kalıbı oldukça etkilidir. Bu adımdan sonra uygulamanızı test etmenin vakti geldi. Mobil uygulama pazarlama stratejileri eşliğinde hazırladığınız uygulamanız ne kadar verimli?
Mobil uygulama pazarlama teknikleri: Test
Hazırladığınız uygulama için bir A/B testi yapmalısınız. A/B testi; en az iki varlık, iki yöntem, iki içerik veya buna benzer oluşumlar arasında bir karşılaştırma yapılmasını sağlar. Mobil uygulamanız için birden fazla pazarlama tekniği deneyebilirsiniz ancak bunların hangisi sizin uygulamanızı ön plana çıkarma konusunda en verimli sonucu sağlıyor?
Bu sorunun cevabını bulduğunuz takdirde diğer benzer uygulamalarınızın da popülerliğini yükseltebilirsiniz. Zira bir yöntemi kullandığınız takdirde elde ettiğiniz sonuçlar ile bir başka yöntemi kullandığınız takdirde elde ettiğiniz sonuçlar arasındaki farklar size rehberlik eder. Bu yüzden de mobil uygulama pazarlama teknikleri için yayımlanan her bilgi her zaman her yerde verimli sonuçlar elde etmenizi sağlamayabilir.
Google Play Store’un ücretsiz bir A/B testi mevcut ama bu testin sınırlı özelliklere sahip olduğunu belirtelim. Tam teşekküllü bir test için, tıpkı Apple App Store’da olduğu gibi, Google’a belli bir miktarda ücret ödemelisiniz. “Mobil uygulama nasıl pazarlanır?” sorusu ile mobil uygulama pazarlama stratejileri birbiriyle çok sıkı bir şekilde bağlıdır.
Bu test sayesinde uygulamanıza kaç yeni kullanıcının iştirak ettiğini, kaç kullanıcının uygulamanızdan vazgeçtiğini ve uygulamanızın kaç puan aldığını öğrenebilirsiniz. Böylece elinizde gelecek adına somut veriler olacak.
Elbette çok daha detaylı veriler mevcut ancak bu aşamada sizin ilgilenmeniz gereken istatistiklerin arasında sadece bu üç istatistik yer alıyor. Son olarak stratejik planlara geçelim ve yazımızı noktalayalım.
Mobil uygulama nasıl pazarlanır: Stratejik planlar
Bir stratejiyi en iyi olarak tanımlamanızın pek bir anlamı yoktur. Önemli olan nokta, A/B testinin size sunduğu verilerdir. Stratejilerinizi bu testten elde ettiğiniz sonuçlara göre yeniden şekillendirmeli veya daha önce hazırladığınız pazarlama teknikleri doğrultusunda yolunuza devam etmelisiniz.
Bu yazının sonuna geldiğinizde aklınızda kalması gereken ek bilgiler şu şekilde olmalıdır:
— iPhone için hazırladığınız uygulamalarda portre modu formatında olan ekran görüntülerini kullanabilirsiniz.
— Google Play Store’da kullanacağınız ekran görüntülerini test etmek oldukça kolaydır ve bu size vakit kazandırır.
— Uygulamanızın iOS’ta A/B testi aracılığı ile ücretsiz bir şekilde sınanması mümkündür ancak kapsamlı bir test için yüklü miktarda ödeme yapmalısınız. Bu durum Google Play Store için de geçerlidir.
— Google Play Store’da görüntülerin boyutları hızlı ve çok basit bir şekilde ayarlanabiliyor.
— Kare veya portre formatında olan ekran görüntülerinizi Google Play Store’da kullanmalısınız. Zira ekran görüntüleri bu sisteme yüklendiğinde dikey bir pozisyon eşliğinde yeniden konumlandırılıyor. Buradaki dikey yerleşim, iOS versiyonundan daha küçük.
— Uygulamanızın iOS’ta çok rağbet görmesi onun Google Play Store’da da rağbet göreceği anlamına gelmez. Her iki tarafın kullanıcı kitlesi birbirinden ayrı özelliklere sahip. Aynı şekilde iOS’ta güzel gözüken bir tasarımın Google Play Store’da da güzel gözükeceğini kimse garanti edemez.
— Yaptıklarınızı yayımlamadan önce test etmeyi asla unutmamalısınız.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Umuyoruz ki mobil uygulama pazarlama teknikleri için derlediğimiz bilgiler sizler için yararlı olmuştur. Sizce mobil uygulama nasıl pazarlanır?
Twitter’da yaşanan “Bitcoin saldırısı” sonrasında şirket içinde yapılan soruşturma korkutucu bir sonuç ortaya çıkardı.
Eski ABD Başkanı’nın da hesabının çalınmasıyla sonuçlanan ve şimdi FBI’ın da el attığı saldırı soruşturmasına göre, hacker’lar Twitter’ın en mahrem alanlarına kadar ulaşmış durumda. Hacker’ların Twitter’ın kurucusu ve CEO’su Jack Dorsey’in bile girip çıktıkları, tüm Twitter yöneticilerinin hesaplarına kolayca ulaştıkları anlaşıldı.
Hacker’lar 100 bin dolarlık Bitcoin ile mi yetindiler?
Hacker’ların, elbette yöneticilerin dikkatini çekip önlem almalarını veya sunuculara bağlantıları kesmelerini engellemek için bu hesaplarda değişiklik yapmadıkları ve şirket yöneticilerini “şüphelendirmedikleri” anlaşıldı.
Ancak FBI, Twittr gibi dev bir yapıyı tamamen ele geçirmiş hacker’ların, sadece 100 bin dolarlık Bitcoin toplayabildikler komik bir saldırı düzenlemelerini de mantıksız buluyor. Hacker’ların tüm Twitter sistemini kitleyip fidye istemeleri halinde bile belki de yüz milyonlarca dolarlık fidye alabilmeleri mümkün olacaktı.
Dolaysıyla FBI’a göre, hacker’lar çok daha büyük bir operasyonun peşinde ve dikkat dağıtarak Twitter yöneticilerini farklı bir noktaya çekmek için, ünlü isimlerin hesaplarından Bitcoin kampanyası başlattılar.
Peki hacker’lar neyin peşinde olabilir? Bunu şimdilik kimse anlayabilmiş değil veya FBI ya da Twitter yöneticileri anladılarsa bile bu sırrı medya ile paylaşmıyorlar.
ABD ile Huawei arasında 1 yılı aşkın süredir teknoloji savaşı yaşanıyor. Yeni verilere göre, Japon firmalar Huawei yasağından olumsuz etkileniyor.
Japon firmalar Huawei yasağı
ABD hükümeti ile Huawei arasında 2019 yılında başlayan gerginlik, tahminlerin aksine azalmadı hatta artarak devam etti. ABD’nin uyguladığı bu kısıtlamalar, teknoloji piyasasını küresel ölçekte de etkiliyor.
Geçtiğimiz haftalarda ABD hükümeti, Huawei yasakalrını daha ileri seviyeye taşımıştı. Direkt olarak Çin’e teknoloji savaşı başlatan ABD; Huawei, ZTE, Hangzhou Hikvision Digital Technology, Zhejiang Dahua Technology ve Hytera Communications şirketlerinden herhangi bir ekipman alınmasını yasaklamıştı.
Japonya merkezli kaynaklar, ABD’nin uyguladığı bu yasakların Japonya merkezli şirketleri de olumsuz etkilediğini belirtiyor. Hatta bu yasaklardan toplamda 800 Japon şirketin etkilendiği vurgulanıyor. Bu şirketlerin çoğunlukla Çin menşeli teknolojileri kullanmasının, ABD’nin uyguladığı yasaklardan dolaylı olarak Japon şirketlerin de etkilendiğini gösteriyor. ABD hükümetinin, bu konuda bir yumuşuma gösterip göstermeyeceği ise şimdiden merak ediliyor.
İngiltere’de ortaya atılan bir iddiaya göre, hackerlar aşı çalışmalarına saldırıyor. Koronavirüs aşı çalışmalarının hackerlar tarafından çalınmaya çalışıldığı belirtiliyor.
Hackerlar aşı çalışmalarını hedef alıyor
İngiltere Siber Güvenlik Merkezi tarafından yapılan açıklama, koronavirüs aşısı çalışmalarıyla ilgili güvenlik tartışmalarını gündeme getirdi. Hackerlerın, koronavirüs aşı çalışmalarını çalmak için saldırı girişiminde bulundukları belirtildi.
İngiltere’nin iddialarının odağında ise Rus istihbaratı için çalışan APT29 isimli bir hacker grubu yer aldı. İngiltere Siber Güvenlik Merkezi, bu hacker grubunun aşı ve ilaçla ilgili yapılan çalışmaları kapsayan formülleri çalımaya yönelik girişimde bulunduğu belirtildi. İngiltere2nin yanı sıra ABD ve Kanada yönetimi de bu yöndeki iddialara benzer açıklamalarda bulundu.
Siber güvenlik merkezinde direktör olarak görev yapan Chichester, salgına karşı hayati bir mücadele verilirken yapılan bu saldırının çok ahlaksızca olduğunu belirtti.
Rus Haber Ajansı RIA tarafından servis edilen haberlerde hükümet sözcüsü Dmitry Peskov’un açıklamalarına yer verildi. Peskov suçlamaları reddederek bu iddiaların sağlam delillere dayanmadığını dile getirdi.
Koronavirüs döneminde çok hızlı bir büyüme yaşayan Netflix ikinci çeyrek finansal raporunu yayınladı. Netflix gelirleri önemli ölçüde arttı.
Netflix ikinci çeyrek finansal raporu
Çevrimiçi dizi ve film platformu Netflix, koronabirüs döneminde kullanıcı sayısını artırdı. Birçok ülkede koronavirüs önlemleri kapsamında vatandaşların evde kalması, kullanıcıları Netflix’e yöneltti.
İkinci çeyrek finansal sonuç raporuna göre Netflix, bu dönemde 6,15 milyar dolar gelir elde etti. İşletme geliri 1.36 milyar dolara ulaşan Netflix’in net geliri ise 720 milyon dolar oldu. Ayrıca şirketin hisselerine baktığımızda, bir önceki çeyreğe kıyasla hisse başına 1,59 dolar kazanç elde etti.
Netflix’in 10 milyonu aşkın yeni abonesi, beklentilerin ötesine geçilmesini sağladı. Daha önce Yahoo Finance tarafından paylaşılan tahminlerde, Netflix’in ikici çeyrek gelirinin 6,08 milyar dolar olacağı bekleniyordu.
Şirketin üçüncü çeyrekte de bu parlak tabloyu sürdüreceği tahmin ediliyor. Üçüncü çeyrekte Netflix’in 6,33 milyar dolar gelir elde etmesi, işletme gelirinin 1.25 milyar dolar olması ve net gelirinin 954 milyon dolar olması bekleniyor. Şirketin üçüncü çeyrekte kazanacağı abone sayısının ise 2,5 milyon civarında olacağı tahmin ediliyor.
Dell bünyesinde faaliyet gösteren VMware şirketi, yeniden bağımsız oluyor. 2021 yılında VMware, yoluna tek başına devam edecek.
VMware şirketi için yeni dönem
Özellikle sanallaştırma alanındaki tecrübesiyle dikkat çeken VMware, faaliyetlerine başladıktan kısa bir süre sonra EMC bulut dönüşüm şirketi tarafından satın alınmıştı. Daha sonra ise EMC şirketi, teknoloji dünyasının dev ismi Dell’in dikkatini çekmiş ve Dell tarafından satın alınmıştı. Böylelikle VMware, Dell bünyesinde faaliyet göstermeye başlamıştı.
Ancak VMware eskiye dönüş yapıyor ve artık bağımsız bir şirket olarak faaliyet gösterecek. Kısmen halka açık olan VMware’de, Dell yüzde 81’lik bir hisseye sahip. Bununla birlikte Dell, bu hisselerindeki ağırlığı bozmadan, VMware’in bağımsız şirket olmasını istiyor.
Eylül 2021’de yürürlüğe girmesi beklenen bu ayrılma prosedürünün, Dell ve VMware için gelecek planlamaları yönünden önemli bir avantaj sağlaması hedefleniyor. Ayrılma prosedürü sonrasında Dell ve VMware birçok konuda stratejik iş birliği yapacak.
Bulut ve sanallaştırma sektöründe yaşanan büyüme, VMware şirketinin gelecekte çok iyi bir konumda yer alacağını da gösteriyor.
Veri merkezlerinde yaşanan en büyük sorunlardan biri, yüksek güçlü donanımlar nedeniyle ortaya çıkan yüksek ısı. Microsoft su altı veri merkezi projesiyle bunun önüne geçmeyi hedefliyor.
Microsoft su altı veri merkezi ağı genişliyor
Su altı veri merkezleri konusu aslında çok da yeni değil. Microsoft, bu veri merkezleri için geliştirme çalışmalarına artık hız vermiş durumda.
Microsoft Project Natick ismiyle piyasada duyurulan su altı veri merkezleri projesinde Microsoft önemli gelişmeler kaydetti. Hatta önümüzdeki dönemde, bir bölgeye hizmet eden Azure altyapısının tüm grubu, artık su altında hizmet vermeye devam edebilecek.
İlk olarak 2 yıl önce İskoçya’da başlanan ve 105 gün boyunca su altında kalma denemelerinin yapıldığı projede, Project Natick Gen 3 aşamasına gelinmiş durumda. Su altı veri merkezlerindeki internet gecikmelerinin önüne geçmeyi ve proje maliyetlerini düşürmeyi hedefleyen Microsoft, Project Natick Gen 3 ile buna bir adım daha yaklaştı.
Artık su altı veri merkezindeki maliyeti gösteren PUE değeri 1.07 gibi çok düşük bir değere geldi. Ayrıca soğutma maliyetlerinde kWh başına 4.8 litre gibi çok düşük bir miktara da ulaşılmış durumda.
Teknik olarak ve maliyet açısından önemli bir başarıya imza atan Microsoft bu veri merkezlerini daha da iyi hale getirmeyi istiyor. Özellikle su altında çok fazla müdahale imkanı bulunmaması nedeniyle, Microsoft veri merkezlerini en az arıza çıkaracak şekilde iyileştirmeyi hedefliyor.
Apple, mobil işletim sistemi iOS’a bu yıl içinde ekleyeceği 13 yeni emojiyi görücüye çıkardı.
Ocak’ta kabul edilen emojiler nihayet geliyor
İçinde ninja, kalp, akciğer, ördek, sincap, matruşka gibi emojilerin de olduğu seride ayrıca cinsiyet eşitliği sembolü de yer alıyor. Ancak en ilginç ve dikkat çekecek emoji, mizah dergilerinde espirisi çok sık görülen, parmaklarla yapılan, “izah etmeme izin ver” emojisi olacak gibi görünüyor.
Intel’in hazırladığı bu emojiler, Ocak ayında Unicode Consortium tarafından kabul edilmiş ve her platformda rahatça okunabilecek şekilde kodları belirlenmişti.
Kripto paralar artık köyler, kasabalar gibi yerleşim yerleri tarafından yoğun ilgi görüyor. Elvador’daki Bitcoin köyü El Zonte, bu yönüyle dikkat çekiyor.
Bitcoin köyü El Zonte’de yaşam
Günümüzde kripto paraların kullanım alanı yerleşim yerleri ölçeğinde yaygınlaşıyor. El Salvador’da bulunan El Zonte köyü, bunun en iyi örnekleri arasında yer alıyor.
El Zonte’de yaşayan halkın büyük bir kısmı nakit para kullanmıyor. Bunun yerine halk, Bitcoin kullanmayı tercih ediyor. Yiyecek satın almaktan elektrik faturası ödemeye kadar köy halkı birçok farklı alandaki ödemelerini Bitcoin ile gerçekleştiriyor. Hatta köydeki lise ve üniversite öğrencileri için burslarını da Bitcoin ile alıyorlar.
Koronavirüs nedeniyle tüm dünyada yaşanan kriz döneminde, Bitcoin transferleri de aileler için kurtarıcı oldu. İlk etapta anonim bir kişi tarafından yapılan Bircoin bağışları nedeniyle köyde kripto para kullanımına geçildiği belirtiliyor. Özellikle de yaşlı nüfus da göz önüne alındığında bu sistemin bazı zorluklar getirdiği, bununla birlikte köy halkının sürece uyum sağlayabildiği belirtiliyor. El Salvador’da yaşanan bu dönüşüm, kripto para piyasasının geleceği hakkında ip uçları da veriyor.