Araçta bulunan Piloted Drive 1.0 özelliği, standart modele otonom sürüş yeteneği kazandırıyor. Nissan, bu yıl içinde Japonya pazarında ulaşılabilir fiyatlarla bu teknolojiyi sunmaya hazırlanıyor. Yine bu yıl Avrupa’da yol testleri gerçekleştirilecek.
Otonom sürüş Avrupa’ya aslında çok yabancı değil. 2012 yılında Volvo, İsveç Teknik Araştırma Enstitüsü, Almanya Aachen Otomotiv Mühendisliği Enstitüsü ile İspanya’dan Idiada ve Robotiker Tecnalia’nın işbirliğiyle başlatılan bir proje ilk başarılı örneklerden biri. Safe Road Trains for the Environment (SARTRE) adlı proje, önde bir sürücü tarafından kontrol edilen bir aracın, arkasında otonom olarak yol alan otomobil ve kamyonlardan oluşan bir konvoyla yol almasını temel alıyordu. İspanya’da pek çok testi gerçekleştirilen bu yöntem, araçlar arasındaki mesafenin korunması sayesinde rüzgar direncinin de etkisiyle yakıt tüketimini, dolayısıyla karbon salımını ciddi oranda azaltabiliyordu.
SARTRE Projesi’nin bir benzeri Scania, Hollanda Kraliyet Teknoloji Enstitüsü ve sayısı 10’u bulan proje ortağı ile hayat bulmuştu. Hollanda’da gerçekleştirilen testlerde yakıt tüketiminde yüzde 20’ye varan tasarruf ortaya çıkmıştı. Yürütülen çalışmalara Nisan 2015’te dahil olan Ericsson ise, özellikle otonom sürüşe sahip otobüslerin iletişim altyapısında 5G’den nasıl faydalanacağı üzerine katkı sağlıyor. Scania ayrıca bu ay başında madenlerde kullanılan kamyonların otonom sürüşe sahip versiyonlarını da duyurdu.
Güncel örneklerden bir diğeri ise Almanya’da Daimler tarafından gerçekleştirildi. Ekim 2015’te başlayan testlerde diğer örneklerin aksine tek başına ilerleyen Mercedes marka bir kamyon 80 kilometre sabit hızda otoyolda sorunsuz bir şekilde ilerlemeyi başardı.
Teknoloji var, yasal düzenleme bekleniyor
Gerek Avrupa’da gerekse ABD ve Japonya’da gerçekleştirilen testler bu teknolojinin aslında hazır olduğunu gösteriyor. ABD’de bazı eyaletler şimdiden -acil durumlarda müdahale edilebilmesi için-, şoför koltuğunda birinin oturması şartıyla otonom sürüşe izin veriyor. Tabii burada ABD Otoyol Güvenliği İdaresi’nin yarı otonom ve tam otonom kavramına dikkat çekmekte fayda var. Nissan’ın merkezinin bulunduğu Japonya’yı ise ABD ile birlikte bu konuya en hazır ülke olarak nitelemek mümkün. Bu yıl içinde bir “robot taksinin” Tokyo’da müşteri taşımaya başlaması bekleniyor. Robot Taxi isimli bir girişim, bu teknolojiyi geliştirirken, 2020’deki Tokyo Olimpiyatları’nda yaygınlaşacağını öngörüyor.
Yasal düzenlemelerin Avrupa’da da aynı dönemde yürürlüğe girmesi bekleniyor. Türkiye’deki duruma baktığımızda ise bu konuda net bir hazırlık yapıldığından söz etmek henüz mümkün değil. Ülkemizde satılan modellerin teknolojik geçişi 2020’ye yetişse de, yasal düzenlemeler nedeniyle biraz daha beklenecek gibi görünüyor. Buradaki muhtemel geçişin, üretilecek yerli otomobilin otonom sürüşe sahip olacağı –bununla ilgili bir açıklama ya da hazırlık bulunmuyor- yıl olacağını söylemek çok da yanlış bir tahmin olmayacak.