Techinside Google News
Techinside Google News

Sürdürülebilirlik mi Büyüme mi?

Sürdürülebilirlik mi Büyüme mi? Büyümenin kilit noktası: Sürdürülebilir BT inovasyonları
- Advertisement -

Büyümenin kilit noktası: Sürdürülebilir BT inovasyonları

Sürdürülebilirlik; iklim değişikliği, kaynakların tükenmesi ve çevresel bozulmalar karşısında giderek daha önemli ve ön planda olmaya başladı. Sadece üreticilerin, işletmelerin gündeminde olmayıp, son kullanıcı ve tüketicilerin de hizmet ve ürün aldıkları tedarikçilerden en büyük beklentileri haline geldi. Bir taraftan da aşırı rekabetçi olan bir dünyada ekonomik büyüme ve yenilikçi olma dürtüsü gaz kesmeden devam ediyor. İlk görünüşte birbirine karşıt gibi gelen sürdürülebilirlik ve yenilikçi büyüme, daha iyi, innovatif ve güçlü bir gelecek için aslında birbirini dengelerken destekleyen, başarıyı getirecek kavramlardır.

Büyüme iştahı, genellikle sürdürülebilirlik hedefleriyle çelişir; aşırı kaynak tüketimi, çevresel etkiler vb sorunlara yol açabilir. İşte bu sorunları ele almak, kaynak verimliliği veya çevresel etki yaratmak ya da performans iyileşmesi görmek isteniyorsa teknolojiyi büyüme stratejilerinin merkezine koymak ve sürdürülebilir BT stratejisi ve yatırımları ile ilerlemek gerekir.

Sürdürülebilir BT İnovasyonları: Bu iki kavramın artık tek bir tanımda birleştirilmesine çok güzel örnekler vermek mümkün. Birçok sektörde örneklerini görüyoruz; Sağlık, enerji, tarım, ulaşım hatta moda. Atık meyve kabukları ya da zeytin çekirdeklerinden üretilen deri veya plastikler gibi. Ya da akıllı şehir uygulamalarıyla teknoloji sürdürülebilirlik hedeflerine hizmet ederken- daha temiz hava, atık yönetimi gibi- bir yandan da verilen hizmet kalitesi artıyor. Tıpkı Brezilya’nın Curitiba şehri örneğinde olduğu gibi; Şehrin entegre yönetimi (enerji, ulaşım, atık yönetimi, şehir ve kırsal arazi planlama, hava kirliliği yönetimi vb.), teknoloji ve yenilikçi büyümeyi, sürdürülebilirlikle nasıl el ele gidebileceğinin parlak bir örneği haline getiriyor.

Birçok güzel örnek olsa da duruma bir de global ölçekte bakmakta fayda var. Tüm işletmeler durumun farkında mı? Kendi müşterilerinin, ekosistemlerinin talepleri ne yönde; bu konularda harekete geçmeleri için bir baskı hissediyorlar mı? Gelin, bu resmi görebilmek için Dell Technologies 2023 İnovasyon Endeksi’nden yararlanalım. 45’ten fazla ülkede, 14’ten fazla sektörde çalışan 6600 yöneticiyle yapılmış bu araştırma sonuçlarına kısaca bir bakacak olursak:

Öncelikle beklendiği üzere, işletmeler dünyanın her yerinde sürdürülebilir olma konusunda müşterilerinin ve tedarik zincirinin giderek artan baskısıyla karşı karşıya. Müşteriler çalışacakları markalar, yatırım yapacakları kurumlar konusunda daha titiz ve detaycı bir yaklaşım sergilerlerken, tedarikçilerinden ve ekosistemlerinden de daha fazla sorumlu tutulur hâle geliyorlar. Kimse artık bu benim problemim değil deyip işin içinden kolayca sıyrılamıyor. Bu nedenle de işletmeler, ekosistemlerini ince eleyip sık dokumaya başladı. Daha etik iş yapmak, daha az karbon ayak izi üretmek, vb. konularda kendi sürdürülebilir büyüme hedefleriyle paralel tedarikçi ve iş ortağı ağı oluşturmak istiyorlar.

Yine bu rapora göre; yükselen teknoloji odaklı sürdürülebilirlik inovasyonları trendi sebebiyle; işletmeler, bir nevi yara bandı işlevi görecek sürdürülebilirlik önlemleri almak yerine, kalıcı ve devamlılığı olan sürdürülebilirlik odaklı innovatif atılımları benimsiyorlar.

Bu raporun Türkiye detayına baktığımızdaysa; Özellikle iklim değişikliği konusunda destek olabilmek (%22); daha verimli ve karbon ayak izinin azaltıldığı veri alt yapısı kurabilmek (%34) için sürdürülebilir teknolojik innovasyonlara hız verildiğini görüyoruz. Sürdürülebilir enerji verimliliği konusunda; veri işleyip öngörü oluşturabilmek için de yapay zeka, makine öğrenimi ve edge computing (uç hesaplama) teknolojilerine yatırım %52 ile teknoloji alt gruplarında başı çekiyor.

Tüm bunlar salt teknoloji yatırımları gibi görünse de aslında yeni teknolojilerden ve sahip oldukları potansiyelden, BT’nin gücünden yararlanarak daha fazla kurumsal inovasyon yapmaya ve strateji oluşurmaya yarıyor. Bununla birlikte ekosistemi de bu yenilikçi büyüme stratejilerinin parçası haline getiriyor.

Bu araştırmada da ortaya konulduğu gibi; İşletmelerin uzun vadeli dönüşüm başarısının temelini oluşturan sürdürülebilir BT, yüksek performanslı bilgi işlem, yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi yenilikçi teknolojileri kullanıyor olsa da merkezine altyapının kendisini koyuyor. Hedeflenen kazanımlara ulaşabilmek için altyapının sürekli olarak iyileştirilmesine odaklanmak gerekiyor. Buna örnek olarak yeni nesil veri merkezlerinde yer alan akıllı soğutma sistemleri verilebilir. Artırılmış hava akışı, sıvı soğutma, termal tasarım sağlayan yenilikçi akıllı soğutma sistemleriyle enerji verimliliği en üst düzeye çıkarılırken, aynı zamanda yüksek performanslı fanlar ve CPU soğutucu sistemleri ile de enerjiden ve enerji giderlerinden tasarruf sağlamak mümkün oluyor.

Bununla birlikte günümüzde dünya çapında 50 zettabyte’ı geçmiş (2025 yılında 175 zettabyte’a ulaşması bekleniyor), artık bazılarının deyimiyle yeni petrol ya da altın, değerli ne varsa onunla yer değiştirmiş olan verileri işleyebilmek, onu işleyecek analitik metodlardan yararlanmak da olmazsa olmazların içinde. Üretilen verilerin işlenip, öngörü olarak sisteme geri eklenmesi durumunda; Örneğin nakliye, depolama, lojistik gibi konuları optimize edip sürdürülebilirlik hedeflerine, azalan karbon emisyonu, enerji tüketimi vb. konularla hizmet etmek kaçınılmaz.

Ve tabi ki teknolojiye erişimimizde arayüz olan cihazlar, onları da unutmamak lazım. Kullanılan cihazların tümünün, sürdürülebilirlik hedeflerine uyum sağlamaya yardımcı olacak ürünlerden seçilmesi; belirlenen sürdürülebilirlik stratejisinin sağlam ve hedef odaklı olduğu anlamına gelecektir. BT satın alımlarında en hafife alınan bir konudan bahsediyorum. Genellikle fiyat ve tasarım üzerinden verilen kararlar genellikle belirlenen sürüdürülebilirlik stratejisi ile maalesef çok da uyuşmaz. Bu nedenle kullanılacak cihazları seçerken dikkat edilmesi gereken konular ve sorulması gereken sorular olmalı. Neler mi? Örneğin: Ürünler yenilenebilir, sürdürülebilir kaynaklı veya geri dönüştürülmüş malzemelerden mi üretiliyor? Hizmet dışı bırakıldıklarında kolayca yeniden kullanılabiliyor veya geri dönüştürülebiliyorlar mı? Ambalajları geri dönüştürülmüş materyallerden mi üretilmiş; maksimum enerji verimliliği için tasarlanmışlar mı? Performans veya üretkenlikten ödün vermeden kolayca tamir edilebiliyorlar mı? Parçaları kolayca erişilebilir ve değiştirilebilir mi? Performansı artırırken, enerji kullanımını azaltıyor mu? vb.

Çünkü teknoloji ve cihaz kullanımı arttıkça, elektronik atıklar da katlanarak büyüyor. Sadece 2021 yılında dünya genelinde üretilen e-atık miktarı 57 milyon tonun üzerindeydi. Bu miktarın gözünüzde canlanması için 82.000 okul servisi düşünün; işte bunların toplam ağırlığına eşit bir miktardan bahzediyoruz ve sadece bunların  %17’si toplanıp uygun şekilde geri dönüştürülebilmiş durumda. Döngüsel teknolojinin yani yenilenebilir ve geri dönüştürülmüş malzemelerin kullanıldığı teknoloji ürünlerinin kullanımının sürdürülebilir BT stratejisini oluşturan en önemli maddelerden olması karbon ayak izinin azaltılmasına ve kaynakların korunmasına yol açacaktır.

Bu konuda vizyoner ürün ve çalışmalara meraklıysanız, Dell Technologies’in

Concept Luna,’sını mutlaka inceleyin derim. Atıklardan ve yeniden kullanılmış malzemelerden üretilmiş, yapıştırıcı ve kablo ihtiyacını ortadan kaldırmış, vida kullanımını en aza indirmiş, bileşenleri hızlı bir şekilde erişilebilir, değiştirilebilir ve yeniden kullanılabilir hâle getirip geleceğin bilgisayarlarını yaratmak için üzerinde çalışılan bir tasarım, bir konsept bilgisayar.

Özetle sürdürülebilirlik ve yenilikçi büyüme arasındaki doğrudan ilişki, geleceğin anahtarını elinde tutuyor. Sürdürülebilirlik için gayret göstermek, Dünyamız ve işletmeler için kazan-kazan durumu oluşturuyor. İşletmeler sürdürülebilirliği bir öncelik hâline getirdiklerinde, daha fazla verimlilik ve maliyet tasarrufu sağlayacak yeni çalışma yöntemlerinin geliştirilmesini sağlıyor ve inovasyon alanında yeni fırsatları takip etmeleri için mevcut kaynaklarına zaman yaratıyor ve büyüme gösterebiliyor.

Artık beklenen: Her şeye (çevreye, iklim krizine, enerji sorununa, kaynak azalmasına) rağmen büyüme değil, teknoloji ve inovasyonla beraber her şeye iyi gelen büyüme!

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü
Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Işıl Hasdemir
Dell Technologies Türkiye Genel Müdürü

Dell Technologies Türkiye’de iş strateji ve yönlendirmeden sorumlu olan Işıl Hasdemir, Temmuz 2020’de görevine başladı.

Hasdemir; Türkiye’de satış, servis ve destek fonksiyonlarını birbirinden ayıran ve şirketin, kuruluşların dijital dönüşüm gündemlerini hızlandırmalarına yardımcı olma misyonunu başarıyla yürüten bir ekibe liderlik ediyor. Hasdemir’in liderliğindeki Dell Technologies, Türkiye’nin ICT sektöründeki güçlü konumunu korumaya devam ediyor.

Türkiye’nin öne çıkan teknoloji liderlerinden biri olan Hasdemir, aynı zamanda Dell Technologies bünyesinde “teknolojiyi dünyanın daha iyi bir yer haline getirilmesi adına kullanma” misyonuyla çeşitli projelere imza atıyor.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Elektrik ve Elektronik Mühendisliği lisans derecesine sahip olan Hasdemir, Dell Technologies’e katılmadan önce 2005’te Cisco Ülke Lideri ve ardından 2009’da Genel Müdür Yardımcısı olarak atanmış ve kariyerinin öncesinde ise NCR Türkiye’de çeşitli liderlik görevlerinde bulunmuştur.

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın!

SON VİDEO

TÜMÜ

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi çekebilir