Başarılı iş adamlarının sabah 6’dan önce kalkıp çalışmaya başladığını anlatan kitaplar, hayatın temeline işi oturtma illüzyonuna neden oluyor. Microsoft’un başarılı CEO’su Satya Nadella, başarılı bir kariyer ve mutlu bir aile yaşantısı için iş ve özel hayat arasında bir denge kurulması gerektiğini düşünmüyor. Ancak onun bu konuya farklı bir yaklaşımı var.
Yazılım ve donanım ürünleriyle onlarca yıldır dünya genelinde insanların hayatını şekillendiren Microsoft’un en yeni CEO’su Satya Nadella, sadece birkaç yılda yaptığı değişikliklerle şirketi yeni nesle başarıyla aktardı. Microsoft artık “önce mobil” diyor, “önce bulut” diyor. Peki, Satya Nadella tüm bu yoğunluğun altından kalkıp ailesine vakit ayırabiliyor mu?
BusinessInsider‘a iş ile özel hayatı arasında nasıl bir denge kurduğunu anlatan Nadella’ya göre denge diye bir şey yok. İşin sırrı iş ile hayat arasında bir uyum yakalayabilmek: “İş yerinde bir dünya vakit geçirip, işi düşünüyoruz. Bu yüzden yaptığımız işin anlamlı olması ve temel değerlerimizle örtüşmesi önem taşıyor. Ancak aileyle vakit geçirme zamanı geldiğinde, hepimizin telefonlara daha az, gerçek dünyaya daha çok vakit ayırması gerekiyor.”
Diğer bir deyişle, özel yaşantımızda, ailemizle vakit geçirirken işyerinden son gelen e-postada ne yazdığını düşünmememiz gerekiyor.
https://www.techinside.com/microsoft-2015te-butun-pazari-topladi/
Satya Nadella ailesine vakit ayırırken nelere dikkat ediyor?
“Ailemle birlikte vakit geçirirken, hatta bu hafta sonu kızımlayken bile o an orada varlık göstermeye dikkat ediyorum. Varlık göstermek ne demek? O son e-posta, yapılacak son parça iş, hepimizde bir parça kalıntı etkisi uyandırıyor. Bu etkinin özel yaşantınızdaki varlığınızı etkilememesi için çok çok iyi olmanız gerekiyor. Bunun başarılamadığı ortamlara bir örnek: Bir akşam yemeği masasında herkesin birbirine değil, elindeki cep telefonlarına bakmaları bence oldukça trajik.”
Telefonlara olan ihtiyacımızı “bilgi sahibi olma kaygısı” olarak nitelendiren Satya Nadella, Microsoft’un yeni nesil akıllı yazılım ve cihazları sayesinde bu sorunun çözülebileceğine inanıyor: “Bir toplantıya geç kaldığımı varsayalım. Kişisel asistan bunu algılıyor, otomatik olarak ajandayı tekrar düzenliyor ve ilgili kişiye gecikmeyle ilgili bildirim gönderiyor. Böylelikle benim sürüş esnasında mesaj yazmakla uğraşmam gerekmiyor.”