NASA’nın Psyche uzay aracının 16 milyon km uzaktan veri iletmesi tek başına değerlendirildiğinde muhteşem bir başarı sayılmaz zira örneğin Mars’taki cihazlar ortalama 225 milyon km mesafeden veri gönderiyor Hatta galaksiler arası uzay görevi için yola çıkan Voyager 1 yaklaşık 265 milyon km mesafeden görüntü ilettiğinde takvimler henüz 1978 yılını gösteriyordu. Ancak buradaki fark ve potansiyel fayda, veri iletim hızlarında gerçekleşen önemli artış.
DSOC deneyi, günümüzde uzay araçları tarafından kullanılan son teknoloji ürünü radyo frekans sistemlerinden 10 ila 100 kat daha yüksek veri iletim hızları gösterme potansiyelinde. Veri aktarım hızındaki artış ise, Dünya’daki yer istasyonlarına geri gönderilmek üzere muazzam miktarda veri yakalayan modern uzay aracı görev yüklerinin giderek artan karmaşıklığı göz önüne alındığında son derece önemli. Yerleşik depolama ve bilgi işlem bir miktar hafifletme sağlar, ancak bir noktada verilerin üsse geri gönderilmesi gerekir.
Derin Uzay Optik İletişimi (DSOC) teknolojisi aslında pek de yeni sayılmaz. Optik iletişim alçak Dünya yörüngesinde ve Ay’a kadar test edilmiş bir teknoloji, ancak DSOC’nin derin uzay ortamında çalıştırılması bir ilk. Bu alanda testlere başlayacağını Ağustos ayında duyuran NASA konuyla ilgili ise şu açıklamayı yapıyor: “Hareket eden bir bozuk parayı bir km öteden takip etmek için lazer işaretleyici kullanmak gibi, bir lazer ışınını milyonlarca km boyunca hedeflemek son derece hassas bir işaretleme gerektiriyor.”
Washington’daki NASA Genel Merkezi’nde Teknoloji Gösterileri Direktörü Trudy Kortes, “DSOC ile İlk ışığın elde edilmesi, önümüzdeki aylarda DSOC’un birçok kritik dönüm noktasından biri olacak ve insanlığın bir sonraki dev adımını desteklemek üzere bilimsel bilgi, yüksek çözünürlüklü görüntüler ve video akışı gönderebilen daha yüksek veri hızında iletişimin yolunu açacak: Mars’a insan göndermek” diyor
DSOC tarafından kullanılan hem radyo hem de yakın kızılötesi lazer, verileri iletmek için elektromanyetik dalgalardan yararlanırken, yakın kızılötesi ışığın önemli ölçüde daha dar dalgaları, yer istasyonlarının daha fazla veri alabileceği anlamına geliyor. Daha fazla veri de daha fazla bilim anlamına geliyor.
“İlk ışık” 14 Kasım’da Psyche’deki uçuş lazer alıcı-vericisinin NASA Jet İtki Laboratuvarı’nın (JPL) Wrightwood, Kaliforniya yakınlarındaki Table Mountain Tesisinden iletilen yukarı bağlantı lazer işaretine kilitlenmesiyle elde edildi. Yukarı bağlantı sinyali alıcı-vericinin aşağı bağlantı lazerini Table Mountain’ın yaklaşık 130 kilometre güneyindeki bir tesise yönlendirmesine yardımcı oldu. Otomatik sistemler ise ince ayarı halletti.
“İlk ışığa ulaşmak muazzam bir başarıdır. Yer sistemleri, DSOC’un Psyche’deki uçuş alıcı-vericisinden gelen derin uzay lazer fotonlarını başarıyla tespit etti,” diyor JPL’de DSOC için proje teknoloji uzmanı olan Abi Biswas. “Ayrıca bazı veriler de gönderebildik, yani derin uzaydan ve uzaya ‘ışık parçaları’ alışverişi yapabildik.”
JPL’de DSOC’un operasyon sorumlusu Meera Srinivasan ise şunları söyledi: “Bu zorlu bir görevdi ve daha yapacak çok işimiz var, ancak kısa bir süre için bazı verileri iletebildik, alabildik ve kodlarını çözebildik. Gerçekten de kat etmemiz gereken bir yol var. Bir sonraki adım, alıcı-vericideki aşağı bağlantı lazerinin Dünya’ya sürekli yüksek bant genişliğinde veri iletimini göstermek için nasıl yönlendirileceğini iyileştirmek olacaktır.”
Tüm bunlar olurken, Psyche uzay aracının 2028’de hedef asteroide varmadan önce kontrolleri de devam ediyor. DSOC görev verilerini iletmiyor, ancak teknolojinin gelecekteki görevlerde kullanılma ihtimali mevcut.