Bütün sektörler “biz X alanda faaliyet gösteren bir teknoloji şirketiyiz” söylemine geçerken hepsi için tartışmasız en önemli şirket varlığı ya da değeri haline gelen veri oluyor. Bu veriyi elde etmenin çok sayıda aracı bulunurken insan deneyimi, bu alanda giderek daha güçlü ve ayrıştırıcı bir özellik kazanıyor.
İnsan deneyimine (Human Experience-HX) odaklanan şirketlerden Forsta, The Future is Human adlı raporunda, duyguların karar almadaki etkisinin anlaşılması konusunda son yıllarda daha büyük mesafe kat edildiğine dikkat çekiyor. Forsta’nın kullandığı ifadeler arasında dikkatimi çeken biri –ya da ikisi- de birinci taraftan ve sıfırıncı taraftan gelen güvenilir veri.
Birinci taraf veri, davranışsal veri olarak CRM sistemleri, ağ analitiği ve satış verisi kullanılarak uygulama içinden, satın alma geçmişinden veya hesap hareketlerinden elde edilebiliyor. Sıfırıncı taraf veri ise, müşterinin kasıtlı veya proaktif olarak paylaştığı veriyi adlandırıyor. Müşterinin deneyimi ile ilgili geri bildirimi, kişisel profili ya da satın alma eğilimlerini kapsayan bu verinin elde edildiği kaynaklar ise, müşteri ve piyasa araştırmaları, iletişim merkezi ile etkileşim ve ilgili incelemeler oluyor. Davranışsal ve bağlamı bilinen veri, perakende şirketleri başta olmak üzere bütün şirketlerin en güçlü sihirli değneği.
Buradan biraz Harry Potter tarafına geçip sihrin kaynağının değnek mi kahraman mı olduğu sorusunu sormakta yarar var. Hopi, uzun zamandır izin veren üyelerinin davranışlarını takip etmek için iyi bir dijital araç oluşturuyor. Boyner Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, cep telefonlarının konum servislerinden elde ettikleri sıcaklık haritalarından mağaza için en iyi lokasyonu belirlediklerini anlatırken daha önce para ile aldıkları sıcaklık haritası verisinin bedava elde edilebildiğinin altını çiziyordu. Buna benim gençlik yıllarımın hikayesi dersek, orta yaşlılık dönemimde hikaye, Boyner içinde ayakkabı reyonunda yarım saat geçirip satın alma yapmadan çıkan bir müşteriye Divarese indirim çeki gösterip ayakkabı ihtiyacı için yeni bir seçenek sunmaya dönmüştü. Bu dijital araç kullanma biçimi, değneği tutan gücü tanımanızı sağlıyor.
Cem Boyner’in asıl gücü ise, dijitalden değil, perakendecilikten geliyor. Kendisinin gençliğinde iki sokağa vitrini ve mümkünse girişi olan mağazaları tercih etmelerine neden olan etken, bugün de varlığını sürdürüyor: perakendede kahramanın gücü ilgi çekebilmesi ile orantılı. Yeni Cadde mağazası, bu açıdan bana çok daha dikkat çekici görünüyor. Dijital sanat yardımıyla bu çekiciliği artırmak, hem akıllıca hem de yükselen trendi kavramak anlamına geliyor. Bu yüzden aşağıdaki habere yer verdik.
Bitirirken şunu da not düşmem gerekiyor. Ben, Cem Boyner’in asıl bombayı otonom araçlarla patlatmasını bekliyordum. Kendisini son dinlediğimde, otonom araçlarda sürücü olmayacağı için kimsenin yola bakmasının gerekmeyeceğini ve sürücünün dikkatini dağıtmak gibi bir sorun olmayacağını söyleyen Boyner, bu nedenle araçlarda cam yerine ekranların yerleştirileceğini ifade etmişti. Yolculuk süresince yolcuların dikkatini çekmek için o ekranlarda yer almanın çok önemli olacağını söyleyen Cem Boyner’den bu tür bir uygulama bekliyordum. O günlere daha varken dijital sanat uygulaması çok iyi olmuş. Bu şekilde yaratılan samimiyet, dikkat çekmekten çok daha fazlasını sağlamaya aday ve asıl sihir bunu yaratabilmekte yatıyor.