Hizmet sektörü deyince oteller ilk sırada kabul ediliyor. Ne yazık ki teknolojinin hızlı gelişmesine çoğu ayak uyduramıyor.
Bu yazı konusunu geçen aylarda notlarımın arasına aldım ama bir iki şehir dışı ve yurt dışı gezi tecrübemi de içine katmak için bekledim. Özellikle de 4G’ye geçiş sürecinde bu ihtiyacın kendini daha fazla hissettireceğini düşünüyorum.
Geçen hafta Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da ifade etti: Türkiye’nin pek çok yerinde daha 3G çekmeyen çok yer var. Bırakın 3G internet bağlantısını, normal telefon çekmeyen alanlar az değil. Antalya – Belek’te bırakın interneti, telefon bağlantısı bile sağlayamadığım odalar var. İstanbul’da da örnekler az değil.
Öncelikle otellerdeki internet hizmetlerinin sunumu şöyle:
. Otel internet hizmetini kendi veriyor. Bu hizmet, sahil otellerinde genellikle WiFi olarak ücretsiz olabiliyor. Ücretsiz olunca, kalitesi sorgulanmıyor. Siz odasına 300 lira veya Euro ödediğiniz otelde bedava internetin hesabını yapar mısınız?
. Otel internet hizmetini, dışarıdan bir hizmet şirketine outsource ediyor. Uzman olan bu şirkete geçince hizmet kalitesi artıyor anlamına gelmiyor. Eğer otelde 500 kişi kalıyorsa ve bağlantı sayısı 250 hesap edilmişse çoğu kere indirme ve yüklemede sıkıntılar yaşanabiliyor. Bazen ücrete bağlı olarak geniş bant imkanı artıyor ama sonuç hiç bir zaman istenilen seviyede olmuyor.
. Otelde internet hizmeti ücretsiz olabiliyor ama uygulamada saçmalıklar bitmiyor. Her katta, restoranda, bahçede veya konferans katında ayrı ayrı kayıt yapma işkencesini de beraberinde taşıyor.
. Otel müşterileri fotoğraf çeker, sunum yükler, dosyalarını indirir, video gönderimi yapar. Çoğunlukla seyahat edenler, iş hayatının profesyonel elemanlarıdır. Öyle olmasa bile, dünyada 1.2 milyar turist var bunlar sosyal medyayı kullananlar arasında ilk sırada yer alıyor.
. Otellerin internet hizmetini, uzman bile olsa dış bir şirkete vermeleri yerinde bir yol olduğunu düşünmüyorum. Çünkü anlık hizmetler devredilmemeli. Otel yemek hizmetini, oda servisini dışarıdan bir şirkete, taşerona veriyor mu? Otelin en anlık ve kesintisiz hizmeti olan interneti nasıl başkasına aktarabiliyor?
. Otel, yöneticilerine yaptığınız şikayetlerde bunu operatör firmalara atmayı kolay bir yol olarak tercih ediyor. Şikayet ihtimali bile oteller için düşündürücü olmalıdır.
. Haliyle, işin altyapı ve mobil operatörler bakımından da akıl almaz sonuçları oluyor. Otel, hastane, belediye, konut ve sanayi siteleri gibi özel ve kamu alanlarında muhatap çoğu kez karışıyor. Mobil operatörler, yoğun yerleşme alanı olan bu tür yerlerde aktarma linkleri yerleştirmesini öneriyor. Haliyle bunun da okkalı bir bedeli var.
. İnternetin yetersiz olması çoğu kere mobil operatöre fatura edilir. Benden hatırlatması.
. İşin bir de belediye hizmeti olarak sunulan alanlar var: İstanbul’da Taksim Meydanı veya Metrobüs, İETT araçları gibi. Buralarda internet hizmeti ücretsiz olduğu doğru. Ama sonuçtan memnun musunuz? Ben değilim. Kaç kere test ettim, her seferinde telefonum kilitleniyor. Sonuçta kendi internet paketime dönüyorum. Bu kilitlenme olayını AVM’lerde, stadyumlarda, fuar veya kalabalık meydanlarda çok sık yaşayabilirsiniz. Vodafone, Beşiktaş’ın yeni stadında sorunu çözeceği vaadinde bulundu. Bekliyoruz. Otelleri de bu kilitlenme alanları arasına eklemeyi unutmayın.
. Bir de internet hizmetini ücretli olarak sunan oteller var. Kimse buna itiraz etmez, etmiyor da…Marketten 15 kuruşa alabileceğiniz suyu 5 Euro’ya içiyor, markette 70 kuruşa satılan gofreti 7 Euro’ya mini bardan yiyorsanız, kesintisiz internet hizmetine de makul bir ücret ödersiniz. Ancak 24 saat internet hizmeti için 15 ila 25 Euro ödüyorsanız, aldığınız hizmetin de ülkede geçerli en geniş bant olmasını istersiniz. Maalesef bu imkanı bulmanız nadiren gerçekleşiyor.
. Son yıllarda, otellerin lobi katında sınırlı ücretsiz internet hizmeti bulunuyor. Çünkü rezervasyon belgelerini cepten veya tabletten bulmak, acil işlemleri takip etmek için misafirlere bu hizmeti vermek bir zorunluluk halidir. Bu durumlarda lobi, bir nevi internet cafe halini alıyor.
. Amerika’da mağazalardaki, restoranlardaki WiFi hizmetinden faydalanmak kolay. Ancak ne Avrupa’da ne de Türkiye’de bu yaklaşımı bulmanız mümkün olmaz. Hele Fransa, hizmetlerin kuralcılığı ve kötülüğünde ilk sırayı aldığını özellikle vurgulamam gerekiyor. En iyi internet hizmetlerini sadece Uzakdoğu ülkelerinde bulabilirsiniz.
. Gelelim 1 Nisan sonrasına… Bir kaç otel yöneticisine sordum: 4.5G sonrası için hazırlıklarınızı tamamladınız mı? Malum 1 Nisan’da 4.5G’ye geçilecek ve geniş bant Internet hizmetlerinde ne gibi değişiklikler olacak. Nisan ayı, turizm sezonunun da başlangıcıdır. Yeni turizm sezonuna, teknolojik olarak maalesef hazır değiliz. İstanbul’un sur içinde fiberi olmayan mahalleler varsa, şehir dışı mekanları düşünmek bile istemiyorum.
. Teknoloji deyince, otellerde şaşırdığım diğer hizmet de check-in bekleme süresidir. Çoğu kez, seyahat acenteleri uçuş ve konaklama rezervasyonlarımızı yapar. Uçuş standına geldiğimizde kimliğimizi veririz ve bir dakika sürmeden bording kartımız verilir, uçuş mili kaydedilir. Uçaktan inince, kiraladığınız araç kapıda sizi bekler ve aktarmanız yapılır. Ama daha önce aynı otele on kere gelmiş olsanız ve gece yarısı 01.00 bile olsa, o formları doldurmanız, kimliğinizin kopyasını vermeniz, imzanızı atmanız gerekir. Hele grupla giriş yapmışsanız, bir saat daha check-in sırası beklemeniz gerekir.
. Yazı genelleme oldu ama çoğunluğun böyle olduğunu düşünüyorum. Bunların teknik ve yasal bahaneleri olabilir. Dikkat ederseniz, teknik bir yazı değil, yaşam tecrübesini paylaştım. İstisnalar kaideyi bozmaz. Otellerin en kötü hizmeti, internetidir…