“Nükleer enerjiden uzaklaşılıyor” söylemi artık geçerliliğini yitirdi ve dünya genelinde nükleer enerjiye dönüş gözlemleniyor. Birkaç yıl öncesine kadar yaygın olan bu düşüncenin yerini, enerji güvenliği ve çevresel sürdürülebilirlik arayışıyla yeniden nükleer enerjiye yönelme aldı. İşte son dönemde çok konuşulan konu hakkındaki en önemli ve en çarpıcı detaylar…
Nükleer enerji devrine mi giriyoruz?
Dünya genelinde 60 nükleer reaktörün inşası devam ediyor ve 110 reaktörün daha inşası planlanıyor. Bu projelerin büyük çoğunluğu, enerji talebinin hızla arttığı Asya kıtasında yoğunlaşıyor. Gelişmekte olan ülkeler, fosil yakıtlara olan bağımlılıklarını azaltmak ve artan enerji ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla nükleer enerji yatırımlarını hızlandırıyor.
Son 20 yılda 107 eski reaktörün hizmet dışı bırakılmasına rağmen, 100 yeni reaktörün devreye alınması nükleer enerjinin küresel enerji arzındaki önemini koruduğunu gösteriyor. Nükleer enerji, enerji arz güvenliğini artırmak ve karbon salınımlarını azaltmak isteyen ülkeler için stratejik bir seçenek olarak öne çıkıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla entegre bir şekilde çalışacak nükleer enerji projeleri, gelecekte daha yeşil bir enerji arzı sağlama potansiyeline sahip.
Türkiye’de Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşaatı devam ediyor ve ilk ünitenin yakın zamanda faaliyete geçmesi bekleniyor. Ayrıca, Sinop ve İğneada’da da yeni nükleer santral projeleri planlanıyor. Dünya genelinde enerji politikalarında belirgin bir değişim yaşanıyor ve nükleer enerji yeniden gündeme geliyor.