Sosyal medya hayatımıza girmeden önce tavuk mu yumurtadan çıkar yoksa yumurta mı tavuktan sorusunun cevabı üzerine kafa patlatırdık. Hatta bu sorunun bir benzerini Macaristan seyahatim sırasında Macar rehberden öğrenmiştim. Macarlar mı Türk, Türkler mi Macar? Tabii işin latife tarafı ama yazının görselini bir sabah işe gelirken çekmiştim. Ayakkabımın fotoğrafını haber amaçlı kullanmak istemezdim ama oldu bir kere.
Görselde de göreceğiniz üzere artık sosyal ağlarda milyonlarca takipçi satın almak mümkün. Hatta bir gece Twitter’da yazıştığım bin küsur takipçili arkadaşımın ertesi sabah 60 bin takipçiyle güne başlamasını bile görmüş birisiyim. Ama bu takipçi, izleyici meselesini de yanlış anladığımızı düşündüğüm için attım bu başlığı.
Gerçek hayatta kompleksleri olan kişilerin takipçi satın aldığı gün gibi aşikar. Yine takipçi artırmak için çeşitli hile hurdalara başvuranlar ya da saatlerini buralarda geçirenleri de pek sağlıklı bulmuyorum. Ancak birilerinin takipçi sayılarına bakarak pazarlama yapanlar var ya hah işte onlar için çeşitli odunlar hazırlıyoruz ofiste, duyurusunu buradan yapmış olalım.
Yalancının mumu yatsıya kadar…
Tabii ki bu bol takipçili hesaplara kanıp pazarlama aracı olarak kullananlar kampanya sonrasında karşılarına çıkan rakamları gördüklerinde bildiğiniz kalp krizi geçiriyor. Ama böylesine de bu yakışır demek için hiçbir engel göremiyorum önümüzde.
Başlığa gelecek olursak. Nitelik de nicelik de önemli kavramlar. Ben rakamdan çok içeriğe kafayı taktığım için biraz o tarafa meyilliyim. Ama bir de hem içeriği güçlü hem de takipçisi fazla olan dostlar var ki işte onlara şapka çıkartıyorum.
İyi bir hafta dileğiyle…