Yaşamın her alanında bir kişisel yardımcınız ya da koruyucu meleğiniz olduğunu hayal edin. Artık, otomobilinizle bir yere giderken ve hatta ofisinizde otururken fırını açık bırakıp bırakmadığınız her zaman size bildirebilecek birisi var.
Bosch, CES 2017’de, ağa bağlı çözümlerin bu vizyonu çoktan hayata geçirdiğini gösteriyor. Şirketin Las Vegas’ta gerçekleştirilen CES 2017’deki basın toplantısında konuşan Bosch Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Werner Struth, “Kişiselleştirme, bağlanabilirlik alanında büyüyen bir trend ve biz bu trendi bir adım öteye taşıyoruz.” dedi.
Ürünlerin ve servislerin kişiselleştirilmesiyle birlikte bağlanabilirlik artık bir sonraki aşamaya ulaşıyor: “Cihazlar gündelik yaşamı kolaylaştıran ve evde, şehirde, otomobilde ve işte daha güvenli olmayı sağlayan akıllı arkadaşlar haline geliyor.” Kısa bir süre önce gerçekleştirilmiş olan bir çalışmaya göre, katılımcıların yüzde 60’tan fazlası akıllı asistanların gerekli olduğuna inanıyor.
Ayrıca Bosch, elektronik ürünlerinin yüzde 100’ünün ağa dahil edilmesi ve her bir ürün için ağa bağlı servis paketi sunmayı hedefliyor. Struth, “Akıllı ek işlevler ve servisler, müşterilerimizin bireysel ihtiyaçlarına ve kullanım alışkanlıklarına göre özelleştirilmelidir.” dedi. Ürünlerin ve çözümlerin bağlanabilirlik aracılığıyla kişiselleştirilmesi sayesinde bu giderek daha mümkün hale geliyor.
Otomobil, kişisel asistan haline geliyor
2022 yılı itibarıyla global ağa bağlı mobilite pazarı yılda neredeyse yüzde 25 oranında büyüyecek. Birkaç yıl içerisinde otomobiller, IoT’nin aktif bir parçası haline gelecek ve diğer ağa bağlı ulaşım yöntemleriyle ve hatta akıllı evle iletişime geçebilecek. Bosch, CES 2017’de yaşamın farklı alanlarının gelecekte nasıl sorunsuz bir şekilde birbirine bağlanacağını gösteren yeni bir konsept otomobili sunuyor.
Otomobil ve sürücüsü arasındaki kişiselleştirilmiş iletişim de artacak: Yeni özellikler, otomobili çevresine, akıllı eve ve tamirhaneye bağlıyor. Bu işlevler, yüksek seviyede otonom sürüşü de mümkün hale getirecek.
Ayrıca Bosch konsept otomobili, çok çeşitli yenilikçi teknolojiler içeriyor: Sürücü koltuğa oturduğu anda yüz tanıma teknolojisi direksiyonu, aynaları, iç sıcaklığı ve radyo istasyonunu sürücünün kişisel tercihlerine göre ayarlıyor. Sistem, bir dokunsal dokunmatik ekran ve bir yenilikçi hareketle kontrol sistemi aracılığıyla kontrol ediliyor ve her ikisi de kullanım sırasında somut geribildirimlerde bulunuyor. Otomobilin yüksek seviyede otonom olması halinde bulut tabanlı servisler, görüntülü konferansları etkinleştiriyor veya sürücülerin ve yolcuların hafta sonu seyahatlerini planlamasını veya en son videoları seyretmesini sağlıyor. 2025 yılı itibarıyla yüksek seviyede otonom sürüş, Bosch’un kısa bir süre önce gerçekleştirmiş olduğu bir araştırmaya göre Amerika Birleşik Devletleri, Almanya veya Çin’deki ortalama bir otomobil kullanıcısının yılda neredeyse 100 saat tasarruf etmesini sağlayacak.
Tamamen teknik terimlerle konuşacak olursak, Bosch Central Gateway gibi iletişim kontrol birimleri bağlanabilirliği mümkün hale getiriyor. Gateway, tüm veri yolları boyunca tüm alanlarla iletişimi sağlayan bir merkezdir. Bosch Group’un bir parçası olan ETAS ve ESCRYPT, iletim ve şifreleme çözümleri sunuyor. Bunlar, bulut tabanlı araç yazılımı güncellemelerinin, aracın hizmet ömrü boyunca güvenli bir şekilde yürütülebilmesini sağlıyor. Otomobil çevresiyle iletişim kuruyorsa, güvenlik güncellemelerinin düzenli bir şekilde yapılması gerekiyor.
Çevresiyle iletişime geçtiğinde otomobil, ağa bağlı şehirde önemli görevleri de üstleniyor. Örneğin, topluluk tabanlı park yeri ile otomobil, boş bir park yeri bulmaya yardımcı oluyor. Otomobil, caddede giderken park etmiş otomobiller arasındaki boş yerleri tespit ediyor. Gerçek zamanlı bir park yeri haritası oluşturmak üzere bu verileri kullanan bulut tabanlı servis, sürücünün paradan ve zamandan tasarruf etmesini sağlıyor ve ayrıca stres seviyesini azaltmaya da yardımcı oluyor.
Ağa bağlı yardımcılar evde ek işlevleri üstleniyor
Kullanıcılar, kendi evlerinin duvarları içerisinde de yaşamı kolaylaştıran ve daha güvenli hale getiren çok çeşitli akıllı yardımcılar aracılığıyla nesnelerin internetine güvenebiliyor. Bazı ürünler birden fazla işlevi aynı anda yerine getirebiliyor, örneğin, duman detektörü aynı zamanda hava kalitesini takip ediyor ve sireni ile istenmeyen misafirleri korkutabiliyor.
Dünya galası: Bosch start-up şirketi yeni ev robotunu sunuyor
Robert Bosch Start-up GmbH (BOSP)’nin desteklediği start-up şirketi olan Mayfield Robotics, ev robotu işine odaklanıyor. Şirket, ev robotlarının geliştirilmesi konusunda uzmanlaşıyor. CES 2017’de, ilk ticari robotu olan ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 2017 yılının sonunda piyasaya sunulması planlanan Kuri’yi sergiliyor. Robot yaklaşık 50 cm uzunluğunda ve pek çok sensör içeriyor. Mümkün olan en kısa güzergahlarla ilgili notlar alarak oda içerisinde hareket edebiliyor. Kuri, ev sakinleri ile etkileşim kurduğundan ailenin bir üyesi konumunda. Örneğin Kuri, müzik çalabiliyor veya trafikte sıkışan anne ve babalara çocuklarının okuldan döndüğü bilgisini verebiliyor. 30’dan fazla robot mühendisi ve tasarımcısı, start-up şirketinin Redwood City, California’daki merkezinde çalışmalar yapıyor. Özellikle kreatif özgürlükten ve ilham verici Silikon Vadisi start-up şirketi kültüründen fayda sağlıyor. Struth, “Yeni trendlere en başından karşılık vermemizi sağlamaları nedeniyle Bosch için kreatif start-up şirketlerini hedefleyen yatırımlar önemlidir. Bu yatırımları yaparak, güçlü endüstri gelişmelerine erişimimizi güvence altına alıyoruz.” dedi.
Asistanlar, ağa bağlı üretimde de mevcut
Asistanlar, ağa bağlı üretimde de önemli bir rol oynuyor. Örneğin APAS robotu, esnek ve etkin üretimi mümkün hale getiriyor. Zorlu, tehlikeli ve monoton görevleri üstlenen APAS, insanlar ile yakın bir işbirliği içerisinde olması için tasarlandı. Sensör kabuğu sayesinde otomatik üretim asistanı, bir kişi çok yaklaştığında bunu tespit ediyor ve derhal kendisini kapatıyor.