Çoğumuz internetsiz nasıl yaşadığımızı hatırlamak istemiyoruz, hatta bazılarımız hatırlamıyor bile… İnsan hayatını şekillendiren ve yön veren herşey geliştirilen teknolojilerdir, buluşlardır. Toplayıcı olarak yaşayan ilk insanların karasabanın ilk halini keşfetmesi ve toprağı daha rahat işlemesi, karnını doyuracak sebzeleri, meyveleri daha rahat ekebilmesi, daha fazla toprağı işleyerek üretim fazlasını depolayabilmesi emin olun o dönem insanı için bizim internetsiz yaşayamayacağımız gibi önemli bir buluştu. O dönemde kaçınılmaz son olarak karasaban teknolojisine sahip olmayan ve bu yüzden daha az toprağı işleyerek karnını doyuramayan kabileler karasabanı icat eden kabilenin kölesi oldular.
Bu sistem aynı diğer teknolojilerde olduğu gibi sarmal bir döngü halinde günümüze kadar geldi. İnsan ırkının çoğalması, kabilelerin devletler haline gelmesi bu sistemi etkilemedi, sadece teknolojik gelişmelere paralel olarak kendini yeniledi. Temel felsefe hep aynıydı: Teknolojiye sahip olan bir diğerini köleleştirdi.
Karasabana sahip olan kabile, üyelerinin aç kalmamasını garanti edebiliyordu. Dolayısı ile o kabile kendisi için savaşacak ve çalışacak köle bulmakta güçlükte çekmiyordu. Karasaban teknolojisi aç kalınmayacağının garantisiydi. Karasaban sahibi olmayan kabileler bu kabileye katılmak için sıraya giriyordu. Dönemin GreenCard’ını alabilmeniz ve karnınızın doyması için ya iyi bir savaşçı ya da efendisine kayıtsız şartsız itaat eden iyi bir köle olmanız karasaban teknolojisinin sahibi olan kabile için yeterliydi.
Son dönemde insan hayatını değiştiren birçok teknoloji geliştirildi. Televizyon, savunma teknolojileri, bilgisayar teknolojileri, uzay teknolojileri, enerji teknolojileri vs.
Tüm bu teknolojileri tek tek açmaya gerek duymuyorum. Ama bu teknolojilerin tek ortak noktası hepsinin internet teknolojisine bağlı olması. Kabaca düşünürsek, dünyadaki milyonlarca banka şubesini birbirine bağlayan, milyarlarca bilgisayarı birbirine bağlayan, yüzbinlerce uçağın iniş kalkışını kontrol eden, havaalanlarının güvenliğini sağlayan, milyarlarca cep telefonunun işleyişini sağlayan, neredeyse tüm dünya ülkelerinin askeri tesislerinin kontrolü hatta en basiti yemek listeleri bile internet teknolojilerinden faydalanılarak yönetiliyor, hazırlanıyor veya idare ediliyor. Bu örnekleri bir kaç bin taneye kadar çıkarmak mümkün.
Peki nereden çıktı bu internet teknolojisi, kimdir bunun sahibi?
Bu muazzam teknoloji ilk olarak Amerikan ordusunda kullanıldı. Yani bu teknoloji Amerika devletinin malıdır. Yukarıda da değindiğimiz gibi teknolojiye sahip olan devlet, teknolojisini kullanarak diğer topluluklar üzerindeki öncülüğünü, zenginliğini sürdürmek ister. İnternet teknolojisi de aynen bu mantık çerçevesinde kontrollü olarak dünyadaki diğer topluluklara, devletlere verildi veya sisteme dahil edildi. Ancak kesinlikle şu durum göz ardı edilmemeli, hiçbir devlet çıkarı olmadan bir ülkeye teknoloji transferi yapmaz. İnternet teknolojisine bağlanan tüm bankalar, telefon operatörleri, TV şirketleri ve devletlerin tüm hizmetleri bunun bedelini de ödemek zorundadır. Kendinizden pay biçin, kimsenin yapamadığı bir buluş geliştirdiğinizde veya yeteneğinizi ortaya çıkardığınızda kazancınızı maksimize etmek, hayat standardınızı yükseltmek istersiniz. İşte devletlerin kontrolündeki teknolojilerde de bu durum esas alınır. İnternet gibi hayati teknolojilerde elbette paradan daha değerli şeylerde söz konusudur. Karasabanı icat eden kabile emin olun kendi karasabanlarından daha iyi daha nitelikli bir karasabanı icat etme ihtimali olan kabileden hiç haz etmemiştir ve onları kontrol etme gereği duymuştur.
Diğer ülkelere teknoloji transferi yapan devletler için en önemli şey, o teknolojinin çalınmayacağından ve daha iyisinin kendi kontrolleri olmadan geliştirilmesi ihtimaline karşı önlemler alınmasını sağlamaktır. Teknolojilerini transfer ettikleri devletlerin yöneticilerinin neler yaptığı, devlet sırlarının öğrenilmesi kısacası o devletin mahreminin de gözaltına alınması teknoloji satan/transfer eden ülke için değerlidir. Çünkü teknoloji geliştiren devletler, bilginin (hele ki devletlere ait gizli bilgilerin) ne kadar değerli bir güç olduğunu herkesten daha iyi bilirler. Nitekim internet teknolojisi de Amerika tarafından dünyadaki diğer ülkelere verilirken tüm bu hususlar dikkate alınmıştır.
Hatırlayacağınız gibi 2014 yılının başlarında Amerika istihbaratının tüm dünyayı dinlediği açıklanmış, bunu yaparken de internet teknolojilerinin kullanıldığı çıkan haberlerde yazılıp çizilmişti. Elbette Amerika devleti bu iddialara detaylı cevap verme gereği bile duymamış, internet teknolojilerini kimseye zorla kullandırtmadığını, herkesin bu teknolojiyi kendi isteği ile kullandığını tüm dünyaya uygun şekilde hissettirmiştir. Kaldı ki bu teknolojiyi kendi ülkesinde kullanan ve haddini bilen birçok devlet yöneticisi de dinleme olaylarına ait tartışmaları kendi ülkelerinde geçiştirmiş ve teknolojisini kullandığı devleti kızdırmamaya özen göstermiştir. Özetlemek gerekirse teknoloji transferi yapan Amerika elbette ki teknolojisinin karşılığında istediği her şeyi teknolojisini transfer ettiği ülkeden alabilir. Çünkü kimseyi zorlayarak gelin bu teknolojiyi kullanın dememiştir.
Diğer Devletler ve İnternet’in Durumu?
İnternetin, Amerika Devletinin malı olması ve bu teknolojinin yönetimini kimseyle paylaşmaması uluslararası platformlarda da sürekli gündeme getirilmektedir. Son yıllarda Birleşmiş Milletlerde gündeme gelen Amerika’nın internetin kontrolünü ve yönetimini diğer ülkelerle de paylaşması gerektiği yönündeki baskılar artmaktadır. Elbette haklı olarak Amerika devleti bu tartışmalara kulağını tıkamış durumda ve internetin yönetimini kimseyle paylaşmaya yanaşmamaktadır.
Binlerce yıldan beri insanoğlu icatlarını ve buluşlarını, kazancını maksimize etmek, kendi çevresinin/topluluğunun/devletinin daha rahat, daha güvenli şekilde yaşaması için korumakta ve kimseyle paylaşmamaktadır.
Teknoloji ve Psikoloji
Teknoloji geliştiren devletler tüm bu çalışmalarını elbette gizlilik içerisinde yaparlar. Çünkü teknoloji geliştirilmesinin aynı zamanda dünyada psikolojik üstünlükte sağladığı bir gerçektir. Devletlerin birbirlerine karşı olan asıl tehdit algıları, sahip oldukları teknolojilerden daha üstününü rakibinin geliştirme kaygısıdır. Sanayi casusluğu, fikir hırsızlığı, bilim insanı teşvikleri, bilim insanı cinayetleri, vb. arka planda dönen devletler arası teknoloji savaşının birer argümanıdır.
Farklı bir örnek verecek olursak, savaş teknolojisi geliştiren ülkeler çoğu zaman masum ülkelerde bu acımasız teknolojileri kullanarak saldırmaya cesaret edemedikleri rakiplerine güç gösterisi yapmayı tercih ederler. Bunlar işin psikolojik tarafıdır.
Peki, Amerika gibi teknoloji geliştiren rakipleri ne yapıyor? Arada bir basında, bazı ülkelerin kendi internet ağlarını kurduklarını bunu test ettikleri haberlerine denk gelmişsinizdir. Evet, birçok ülke kendi internetini kurmaya çalışıyor ve ciddi gelişmelerde söz konusu.
Amerika devleti elbette kendi teknolojisi olan interneti korumaya devam edecek, bunun için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Amerika ordusunun, denizaltılarının, savaş gemilerinin okyanusun altından geçen internet kablolarının güvenliğini sağlama görevi olduğunu da mutlaka okumuşsunuzdur. İnternet, Amerika devleti için yeni dünya düzeninde asla vazgeçemeyeceği en etkili silahtır. Hiçbir savaşçıda savaşmadan silahını teslim etmez.
İnternete ne olacak?
Elbette internet teknolojisi de biçim değiştirecek. Aynı binlerce yıllık basit karasabanın traktör olması gibi. Nasıl ki ilk uzun menzilli, isabetli atış yapan güçlü toplardan Scud, Patriot teknolojilerine geldiysek internette biçim değiştirecek ve her devlet kendi internetine sahip olacak ve kullanacak. Belki yüzlerce yıl sonra insan ırkı nasıl ki karasaban teknolojisini bulan kabilenin adını hatırlamadığı gibi internet teknolojisini geliştiren devletin adını hatırlamayacak.
Karasaban teknolojisine sahip olan ve hayatta kalan yüzlerce, binlerce kabile gibi kendi internet teknolojisine sahip olan birçok devlet olacak. Karmaşıklıkta burada başlayacak gibi görünüyor.
İnternet devletleri, siber devletler.
Mevcut dünya düzeninde herkes fiziki bir devletin vatandaşı durumunda. Kayıtlı olduğu fiziki devletin kimliğini, pasaportunu kullanmakta, vergisini o devlete ödemekte.
Fiziki olarak yüzlerce devlette yaşayan biz insanlar, siber dünyada şu anda tek devlette buluşuyoruz. Amerika devletinin sahibi olduğu internet devletinin bireyleriyiz. Şu anda kendi internetini kurmaya çalışan devletler öncelikle kendi vatandaşlarını kendi Siber Devletlerine zorunlu bırakacaktır. Elbette bunu yaparken mutlaka cazip imkânlar sağlanacaktır. Kendi ülkesindeki bankaların işlemlerini, devlet kurumlarının başvurularını, devlet iletişimini kendi ağında zorunlu kılarak bir şekilde Amerika’nın sahibi olduğu internetten uzaklaştırıp kendi sahip olduğu interneti kullanmasını sağlayacaktır.
Bu tür ülkelerin sayısı mutlaka artacaktır ama bu tür muazzam sistemi geliştirecek ülkelerin sayısı da dünyada parmakla sayılıdır. Bu durumda en şanslı (!) kişiler ise teknoloji geliştiremeyen ülkelerin vatandaşları olacaktır. Bir den fazla ülkenin internet ağında gezme imkânı bulabilecek, o ağda ticaret yapabilecek veya o ağdaki sosyal medya sitelerinde kendini ifade ederek o ağı kullanabilecek. Elbette bu şanslı (!) durum karşılıksız olmayacaktır. Birçok internet devletinin oluşması dünya ekonomisine de ciddi katkılar sağlayacak, yeni sektörler, iş alanları oluşturacaktır.
Bu düşünceyi daha fazla geliştirmek adına aklıma gelen soruları paylaşmak istiyorum.
Kendi internetini kuran devlet, kendi siber devletine mülteci kabul edecek mi?
Diğer siber devlete sızıp oradaki web sitesine saldırı yapanlar olacak mı?
Kendi internet ağına sahip olan fiziki devletler, siber devletlerine daha fazla kullanıcı çekmek için sömürgelerine baskı yapacak mı?
Bir Siber devlette e-ticaret yapmak için, Siber devletin sahibine vergi mi ödenecek?
Şu anda olduğu gibi Siber Devleti yöneten devlet, kendi teknolojisini kullanan devletleri dinleyebilecek, e-postalarını kontrol etmeye devam edecek mi?
Bir Siber Devlet ağından diğer Siber Devlet ağına girerken pasaport istenecek mi?
Siber devletler arasında savaş çıkacak mı?
Siber devlet ağlarının güvenliği için Fiziksel devletler savaşacak mı?
Bir Siber Devlette faaliyet gösteren bir banka diğer Siber Devlette şube açabilecek mi?
Evet, insanlığın karasabanın icadıyla başlayan teknoloji macerası büyük bir hızla devam ediyor. Bu yazı biraz fütürist biraz gerçek dünya gerçekleri göz önüne getirilerek kaleme alınmıştır. Bu makaledeki, kesinlik ve mutlakıyet içeren ifadeleri hoşgörüyle karşılamanızı umuyorum.
Bana kalırsa bu sosyal medya sosyal devlet kliğine fazla inanıldı. Özgür insan gizlilik şözleşmeleri, şifreler içinde yüzmek istemeyecek ve güncel olarak daralan e-yaşam becerilerinden kısa sürede usanacak, ondan kaçmaya çalışacaktır.
Bu nokta biz sosyal bilimcilere ileri tarihlerde yaşanacak U dönüşünü sağ tıklıyor. Açılan menünün aşağıya fazla uzayışı her ne kadar editoryallerce bizleri fazla hayalci/budala yaftalatsa da ortaya çıkan tablo felsefe de henüz yanıtını veremediğimiz ‘Değişim, gelişim midir?’e ulaştırıyor.
Asıl soru; internetin olası yaşayacağı bu U dönüşünde eski özgürlüğüne kavuşacağı mı? yoksa özgür bireyin olmadığı bir mecra mı olacağı? olmalıdır.
Görünüşe göre dünya tininin böyle bir endişesi yok ve firmalar pompa devreye sokmak için *Zeki-Metin’in yöntemlerine kadar abartacaklar. Bugünlerdeki bir siyasal deyimle, durmak yok yola devam.
*1977 Petrol Kralları, tekne ve teştilerle.