Site icon TechInside

NATO siber saldırılara toplu yanıt verecek!

NATO delegeleri Perşembe günü ittifakın ilk yıllık Siber Savunma Konferansı için bir araya geldi. Toplantıda yapılan konuşmalara göre siber saldırılara karşı dayanıklılığın ötesinde yeni yöntemlere ihtiyaç duyulduğu müttefikler arasında giderek daha fazla kabul gören bir konu haline gelmiş durumda. Konferansın kamuya açık tek unsuru olan açılış konuşmaları ve panel tartışmaları sırasında, bu yılın ev sahibi Almanya ve gelecek yılın ev sahibi Birleşik Krallık’ın da aralarında bulunduğu bir dizi müttefik ülke, ortak bir “NATO Siber Merkezi” kurulmasını desteklediklerini açıkladılar.

Böyle bir yapının tam olarak ne amaçla kurulacağı belirsiz. Ortak yapının müttefikler arasında siber yetkinliklerin geliştirilmesi mi, yoksa güvenlik kolektifi için siber alanda neler olup bittiğine dair ortak bir durumsal farkındalık mı yaratacağı, hatta birleşik operasyonlar için taktik düzeyde bir komuta olup olmayacağı bilinmiyor. Ancak gerek Almanya Dış İşleri Bakanı Annalena Baerbock’un açılış konuşmasında söyledikleri gerekse de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in katılımcılara hitaben yaptığı konuşmada söyledikleri daha önce de açıklanan NATO’nun “saldırılara karşı ortak siber yanıt” konusunda kararlı olduğunu gösteriyor.

Almanya Dış İşleri Bakanı Annalena Baerbock’un ülkenin yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi‘ne atıfta bulunurken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise Rusya ve Çin’i hedef gösteren açıklamalar yaptı. Stoltenberg konuşmasında “siber uzayda artan stratejik rekabet, çalışanlarımızı ve ağlarımızı daha iyi korumak ve özel sektörle daha yakın çalışmak” şeklinde üç ana başlığa ayırdığı konuşmasında şu ifadelere de yer verdi:

“Çin ve Rusya da dahil olmak üzere otoriter rejimler çıkarlarımıza, değerlerimize ve güvenliğimize meydan okuyor ve buna siber uzay da dahil. Çin bizim düşmanımız olmasa da değerlerimizi paylaşmıyor ve siber uzayın geleceğini kendi imajına göre şekillendirmeye kararlı: Çok az şeffaflıkla ve insan haklarına saygı göstermeden. Pekin yeni teknolojileri kendi ülkesinde baskı aracı olarak kullanıyor. Ve yüz tanıma da dahil olmak üzere teknolojilerini dünyanın dört bir yanındaki ülkelere devlet kontrolü araçları olarak ihraç ediyor. Ayrıca Birleşmiş Milletler’de yeni internet protokolleri önererek özgür ve açık bir siber dünya kavramına meydan okuyor.

Rusya ise geçen yıl Ukrayna’yı geniş çaplı işgal ettiğinde, tankları ve birlikleri büyük siber saldırılarla desteklendi. Bu saldırılardan biri Ukrayna’nın polis, ordu ve istihbarat servislerinin iletişimini devre dışı bıraktı. Ukrayna bu saldırıların birçoğunu bertaraf edebilmiştir, bunun en önemli nedeni siber savunmasını güçlendirmek için NATO Müttefikleri ile uzun yıllar boyunca yakın işbirliği içinde çalışmış olmasıdır.

Siber saldırıları daha iyi caydırmamız ve gerekirse bunlara karşı savunma yapmamız gerekiyor. Vilnius’taki NATO Zirvesi’nde Müttefikler siber savunmamızı güçlendirmek için yeni bir konsept üzerinde anlaştılar. Siyasi açıdan bu, potansiyel düşmanlara bize saldırdıkları takdirde bunun sonuçları olacağına dair güçlü bir mesaj göndermek anlamına gelmektedir. Ve SACEUR’e ihtiyaç duyduğunda karşılık verme yetkisi vermek.  Askeri açıdan ise savunma ve saldırı amaçlı siber operasyonlar için gerekli kabiliyetlere sahip olmak anlamına gelmektedir.

Enerji için Rusya’ya bel bağlayan NATO aynı hatayı 5G’de Çin ile yapmak istemiyor

Özellikle 5G ağları da dahil olmak üzere güvenilir ve güvenli iletişim sistemlerine ihtiyacımız var. Bu da gelecek için dijital omurgamızı oluştururken otoriter rejimler tarafından tedarik edilen ekipmanlara güvenmekten kaçınmamız gerektiği anlamına geliyor. Enerji tedarikimiz için Rusya’ya bel bağlamanın sonuçlarını gördük. Kritik ağlarımızın teknolojisini sağlamak için Çin’e güvenerek bu hatayı tekrarlamamalıyız.

Gerçekten de sistemlerimizin zarar görmesini zorlaştırmak, daha dayanıklı hale getirmek ve daha hızlı toparlanmasını sağlamak için özel sektörün her kademesiyle birlikte çalışmamız gerekiyor. Ukrayna’da gördüğümüz üzere Microsoft, Amazon ve Starlink gibi özel şirketler kendi başlarına kritik aktörler haline gelmiştir. Kiev’den gelen doğrudan yardım taleplerine yanıt verdiler, tüm devlet dairelerini buluta yüklediler ve güvenli iletişim için uydu ağlarını kullandılar. Özel sektör olmadan uluslarımızı güvende tutmak mümkün değildir. Dolayısıyla birlikte daha fazla konuşmamız, planlamamız ve tatbikat yapmamız gerekiyor.

Özel sektörde ve özel şirketlerde ordu ile işbirliği yapmanın etik olmadığını düşünenler olduğunu biliyorum. Ancak Ukrayna’nın ülkesini savunmasına yardımcı olmanın, kendi uluslarımızı savunmanın ve özgürlüğümüzü savunmanın etik olmayan hiçbir yanı yoktur. Sanayi olmadan savunma olmaz, caydırıcılık olmaz ve güvenlik olmaz. Dolayısıyla birlikte çalışma konusunda daha iyi olmamız gerekiyor.”

Exit mobile version