Mobil uygulama pazarlama stratejileri için yayımlanan birçok bilginin var olduğu bir ortamda en doğru ve en kazançlı teknikleri seçmek kolay değil. Bu bağlamda en sağlıklı olan stratejileri tespit etmek oldukça zaman alıyor. Peki bir mobil uygulama nasıl pazarlanır?
Bir mobil uygulama için harcadığınız emeğin karşılığını almak istiyorsanız ürününüzü nasıl ve hangi yöntemler ile pazarlayacağınızı çok iyi bir şekilde analiz etmelisiniz. Zira insanlara ulaşmak ve onlar tarafından benimsenmek sanıldığından daha zor.
Bu yazıda mobil uygulama pazarlama teknikleri adına yaptığımız araştırmalar yer alıyor. Görselliğin bu denli önemli olduğu 2020 yılında diğer uygulamaların önüne geçmek ve kazancınızı artırmak istiyorsanız sizi derlediğimiz bilgiler ile baş başa bırakalım. Sizi dört ana yöntem bekliyor: Ekran görüntüleri, video, test ve stratejik planlar.
Mobil uygulama pazarlama stratejileri: Ekran görüntüleri
Bir yazılımı kısa ve net cümleler ile tanımlamak son derece önemlidir ancak günümüzde yazının ötesine geçmek gerekiyor. Özellikle ekran görüntüleri ve tanıtıcı videolar ile desteklenen uygulamalar, kullanıcıların ilgisini çekiyor.
2K ve 4K ekran çözünürlüklerinin rağbet gördüğü bu zamanda sadece yazıya odaklanmak artık yeterli bir kazanç kapısı değil. Buradan hareketle görselliğe, pratikliğe ve kullanıcı deneyimine odaklanan birçok projenin başarıya ulaşması kesinlikle tesadüf değil.
Akıllı telefonlara hitap eden yazılımlarınızı pazarlamadan önce görsellik ilkesi ile dost olmayı ve onun elini sıkmayı kabullenmelisiniz. Bu sayede kullanıcıların sizin uygulamanızı indirmek adına sağlıklı bir nedeni olacak.
Çekici, bilgilendirici ve ikna edici görüntüler; kullanıcıları üzerinde “İndir!” yazan seçeneğe doğru yönlendirir. Bunu sağlamak için uygulama mağazası optimizasyonu konusunda uzman olmak zorunda değilsiniz ancak Apple App Store ve Google Play Store dinamiklerine hakim olmalısınız.
Birinci dipnot: Akılda kalıcılık ilkesi
Ekran görüntülerinin düzeni ve yerleşimi kritik bir öneme sahiptir. Aslında “Mobil uygulama nasıl pazarlanır?” sorusunun cevabı akılda kalıcılık ilkesinde saklıdır. İnsanların birçoğu, belki siz de dahil, bir uygulamayı satın alıp almama konusunda dış görünüşün ve ilk izlenimin etkisi altında karar verir.
Kullanıcıların aklından çıkmayan, akıcı olan ve onları harekete geçiren ekran görüntülerini tercih edin. Böylece bir kullanıcının sizi başka bir kullanıcıya tavsiye etme ihtimalini önemli ölçüde artırabilirsiniz. Peki bu heyecanlandırıcı ihtimal için neler yapmalısınız?
Ekran görüntülerini ortadan ikiye ayırabilirsiniz. 1280 x 720 veya 1160 x 660 gibi piksel çözünürlükleri bu iş için en uygun olan çözünürlüklerdir. Uygulamanızda yer alan özellikleri sadece bir fotoğraf ile ön plana çıkarmak yerine onları çift görsel ile ön plana çıkarmak, uygulamanızın imajını güçlendirecektir.
Ayrıca Instagram aracılığı ile paylaşılan kaydırmalı fotoğraflar da size yardımcı olacaktır. Kaydırmalı fotoğraflar aslında galeri mantığı ile çalışıyor. Kullanıcıların uygulamanızın en işlevsel özelliklerini büyük bir iştahla incelemesini istiyorsanız onların aklına her fotoğraf sonrasında şu soruyu getirtmelisiniz: “Acaba “bu özellik” de var mı?”
“Bu özellik” kavramı uygulamanızın hangi sorunları çözdüğü ve neye hizmet ettiği ile doğrudan ilgilidir. Mesela bir çalar saat uygulaması indirmek isteyen kullanıcılar muhtemelen önüne gelen ilk çalar saat uygulaması için şu soruları soracaktır:
— Beni kesin uyandırabilecek mi? Bunun için ne yapabilir?
— Alarmın kapatılması kolay mı yoksa zor mu?
— Alarmı geri kapatıp uyuma problemim var. Bunu çözebilir mi?
— Yüksek sesli mi?
Bu soruların benzerlerini türetmeye devam edebiliriz. Kullanıcıların temel sorularına olumlu yanıtlar verdikten sonra geriye onları şaşırtmak kalıyor. Daha önce piyasada eşi benzeri olmayan ve kimse tarafından fark edilmeyen ancak aslında insanların kendisi için çözüm aradığı bir meseleye parmak basmalısınız: Şaşırtma ilkesi.
İkinci dipnot: Şaşırtma ilkesi
Yukarıda yer alan görsel, sanal çalar saat kullanıcılarının soracağı temel soruları en kısa şekilde yanıtlamış. Bu uygulamanın sahibi, görüldüğü üzere, yukarıda yer alan soruları yanıtlarken görselliğin büyüsünü de kullanmış.
Kağıt üzerinde bir çalar saatten başka bir işlevsellik beklenemez gibi duruyor fakat uygulama pazarlama teknikleri hususunda uzman olmak için sürpriz yapmayı bilmelisiniz. Anlatımımızı güçlendirmek için kullandığımız uygulamanın sahibi yukarıda bahsettiğimiz şaşırtma ilkesini uygulamış.
Bir çalar saatin kullanıcılara kişiselleştirilmiş tema sunması, hava durumu ve haberler hakkında bilgi vermesi, uyku geçmişi hakkında çeşitli veriler sağlaması ve farklı susturma yöntemleri ile insanlara seçme hakkı vermesi pek de alışılmış bir çalar saat profili değil.
Bu yöntemi siz de kullanmalısınız. İnsanları aynı anda hem şaşırtmalı hem de onların sorunlarını çözmelisiniz. Daha önce hiç kimsenin aklına gelmemiş olan özelliklerin sizde bulunması ve bu özelliklerin insanlara rahat bir nefes aldırması, hem uygulamanızın taklit edilmesini hem de akılda kalıcı olmasını sağlar.
Üçüncü dipnot: Görsellik ilkesi
Uygulamanızın benzersiz özelliklere sahip olması, diğer benzer uygulamaların mobil uygulama pazarının dışına itilmesini sağlar. Bu özelliklerinizi pazarlamak için de “kısalık, özlük, pratiklik ve görsellik” kurallarını bir rehber olarak benimsemelisiniz.
Yukarıda gördüğünüz tasarımları kullanırsanız kullanıcıların uygulamanız için hazırladığınız görseller ile daha çok vakit geçirmesini sağlayabilirsiniz. Görsellerinizin üzerinde bulunan yazıların dikkat çekici olmasına özen göstermelisiniz. Bu yüzden birbiri ile uyumlu olan renkleri tercih etmelsiniz: Kırmızı ve beyaz gibi.
Kullanıcıların yalnızca yüzde 30’u ekran görüntülerinin tamamına bakıyor. Buradan hareketle ilk üç ekran görüntünüzün en etkili ve en dikkat çekici ögelere sahip olduğundan emin olmalısınız. Yatay bir tasarım kullanmalısınız.
Bunun dışında uygulamanız için hazırladığınız ekran görüntülerinde anahtar kelimeler yer almalı. Bu anahtar kelimelerin kullanıcıları harekete geçirmesi ve onların duygularına hitap etmesi gerekiyor. Bu kelimelerden ve kelime gruplarından bazıları şu şekilde:
— Eğlen
— Oyna
— Vakit geçir
— Kazan
— Garanti
— Şaşırtıcı
— Bize katıl
— İndir
— Ücretsiz
— Bedava
— Yerini al
— Güvenilir
— Öğren
— Yapabilirsin / Başarabilirsin
— Yapabilir misin / Başarabilir misin
— Vaktin kalmadı / Zamanın yok
— Acele et / Çabuk ol
Dördüncü dipnot: Akıllı telefonlara dikkat
Ekran görüntülerinizde yer alan yazıların okunabildiğinden emin olmalısınız. Buna ek olarak kullandığınız görsellerin akıllı telefonlarda herhangi bir tasarım sorununa neden olmayacak şekilde tasarlanıp tasarlanmadığını kontrol etmelisiniz.
Okunabilir bir metin, içeriğin erişilebilirliğine katkıda bulunur. Özellikle “büyük metin + az kelime” formülünü uygulamaya çalışın. Yukarıda yer alan görsellere dikkatli bir şekilde baktığınızda hep az sayıda kelimenin kullanıldığını göreceksiniz.
Bu yöntemi Apple ve Samsung gibi büyük firmalar da kullanıyor. Akılda kalıcılık ilkesinin bir temeli olan bu teknik, uygulamanızın en önemli özelliklerini en kolay ve en etkili şekilde vurgulamanızı sağlar. “Mobil uygulama nasıl pazarlanır?” sorusu için verebileceğimiz cevaplardır birisi budur.
Apple App Store ile Google Play Store tarafından istenen görsel boyutlarının birbirinden farklı olduğunu belirtelim. Portre, kare, manzara veya panoramik fotoğraflar kullanabilirsiniz. Önemli olan bunları akıllı telefonların uyumlu olduğu görüntü formatları eşliğinde yayımlamaktır.
Bu formatlardan birini seçerken kendinize şu soruyu sormalısınız: “Bu görüntü formatı mobil uygulamam için uygun mu?” Eğer bu soruya olumlu bir cevap veriyorsanız doğru yoldasınız demektir. Bu adımdan sonra ne yapmalısınız? Mobil uygulama pazarlama stratejileri ile yola devam etmelisiniz.
Eğer Apple’ın uygulama mağazası için bir uygulama geliştiriyorsanız uygulamanızın ekran büyüklüğü 5.5 inç – 6.5 inç aralığında olan iPhone modelleri için tasarlanması gerekiyor. Aşağıda bulunan ilgili görsel, size boyutlar hakkında yardımcı olacaktır.
Uygulama mağazası optimizasyonu: Video
Daha önce de belirttiğimiz gibi günümüzde artık görselliğin sözü geçiyor. Ekran görüntüsü görsellik ilkesinin mezesidir. Video ise bu ilkenin ana yemeğidir. Uygulamanız için hazırladığınız bir video ne kadar çok kişi tarafından izlenirse yazılımınızın yayılma ve popülerliğini yükseltme şansı o kadar artar.
İzlenme sayısının yanında videonuzun ne kadar süre boyunca izlendiği de elzemdir. Eğer kullanıcılar videonuzu ilk üç saniye içinde kapatıyorsa ilk izlenim konusunda çalışmalar yapmalısınız. Dikkat çekici bir görsel ve merak uyandırıcı kelimeler ile çalışmaya özen göstermelisiniz.
Eğer videonuzun ikinci yarısı, birinci yarısından daha fazla ilgi görüyorsa yine bir sorun var demektir. Her iki yarının da izlenmesini hedeflemelisiniz ki kendisi için gecenizi gündünüze kattığınız o tanıtım videosu size bol gelir sağlayacak kadar izlensin.
İlk üç saniye, videonuzu kazanca dönüştürmek için en kritik zaman dilimidir. Bu nedenle uygulamanızda yer alan ve “koz” olarak adlandırabileceğiniz en vurucu ve en benzersiz özellikleri o anda gösterime sunmalısınız. İstatistikler, üç saniyeden daha fazla izlenen videolardan gelen kazançların daha yüksek olduğunu söylüyor.
Videonuzun kullanıcılar arasında paylaşılıp paylaşılmadığını, etkileşim yaratıp yaratmadığını, en az hangi saniyeler arasında izlendiğini ve en çok hangi saniyeler arasında izlendiğini (bir kullanıcının videoda kalma süresi) tespit etmelisiniz.
Videonuzun sonunda kullanıcıları harekete geçiren kelimeler kullanmalısınız. Özellikle “İndir!” kalıbı oldukça etkilidir. Bu adımdan sonra uygulamanızı test etmenin vakti geldi. Mobil uygulama pazarlama stratejileri eşliğinde hazırladığınız uygulamanız ne kadar verimli?
Mobil uygulama pazarlama teknikleri: Test
Hazırladığınız uygulama için bir A/B testi yapmalısınız. A/B testi; en az iki varlık, iki yöntem, iki içerik veya buna benzer oluşumlar arasında bir karşılaştırma yapılmasını sağlar. Mobil uygulamanız için birden fazla pazarlama tekniği deneyebilirsiniz ancak bunların hangisi sizin uygulamanızı ön plana çıkarma konusunda en verimli sonucu sağlıyor?
Bu sorunun cevabını bulduğunuz takdirde diğer benzer uygulamalarınızın da popülerliğini yükseltebilirsiniz. Zira bir yöntemi kullandığınız takdirde elde ettiğiniz sonuçlar ile bir başka yöntemi kullandığınız takdirde elde ettiğiniz sonuçlar arasındaki farklar size rehberlik eder. Bu yüzden de mobil uygulama pazarlama teknikleri için yayımlanan her bilgi her zaman her yerde verimli sonuçlar elde etmenizi sağlamayabilir.
Google Play Store’un ücretsiz bir A/B testi mevcut ama bu testin sınırlı özelliklere sahip olduğunu belirtelim. Tam teşekküllü bir test için, tıpkı Apple App Store’da olduğu gibi, Google’a belli bir miktarda ücret ödemelisiniz. “Mobil uygulama nasıl pazarlanır?” sorusu ile mobil uygulama pazarlama stratejileri birbiriyle çok sıkı bir şekilde bağlıdır.
Bu test sayesinde uygulamanıza kaç yeni kullanıcının iştirak ettiğini, kaç kullanıcının uygulamanızdan vazgeçtiğini ve uygulamanızın kaç puan aldığını öğrenebilirsiniz. Böylece elinizde gelecek adına somut veriler olacak.
Elbette çok daha detaylı veriler mevcut ancak bu aşamada sizin ilgilenmeniz gereken istatistiklerin arasında sadece bu üç istatistik yer alıyor. Son olarak stratejik planlara geçelim ve yazımızı noktalayalım.
Mobil uygulama nasıl pazarlanır: Stratejik planlar
Bir stratejiyi en iyi olarak tanımlamanızın pek bir anlamı yoktur. Önemli olan nokta, A/B testinin size sunduğu verilerdir. Stratejilerinizi bu testten elde ettiğiniz sonuçlara göre yeniden şekillendirmeli veya daha önce hazırladığınız pazarlama teknikleri doğrultusunda yolunuza devam etmelisiniz.
Bu yazının sonuna geldiğinizde aklınızda kalması gereken ek bilgiler şu şekilde olmalıdır:
— iPhone için hazırladığınız uygulamalarda portre modu formatında olan ekran görüntülerini kullanabilirsiniz.
— Google Play Store’da kullanacağınız ekran görüntülerini test etmek oldukça kolaydır ve bu size vakit kazandırır.
— Uygulamanızın iOS’ta A/B testi aracılığı ile ücretsiz bir şekilde sınanması mümkündür ancak kapsamlı bir test için yüklü miktarda ödeme yapmalısınız. Bu durum Google Play Store için de geçerlidir.
— Google Play Store’da görüntülerin boyutları hızlı ve çok basit bir şekilde ayarlanabiliyor.
— Kare veya portre formatında olan ekran görüntülerinizi Google Play Store’da kullanmalısınız. Zira ekran görüntüleri bu sisteme yüklendiğinde dikey bir pozisyon eşliğinde yeniden konumlandırılıyor. Buradaki dikey yerleşim, iOS versiyonundan daha küçük.
— Uygulamanızın iOS’ta çok rağbet görmesi onun Google Play Store’da da rağbet göreceği anlamına gelmez. Her iki tarafın kullanıcı kitlesi birbirinden ayrı özelliklere sahip. Aynı şekilde iOS’ta güzel gözüken bir tasarımın Google Play Store’da da güzel gözükeceğini kimse garanti edemez.
— Yaptıklarınızı yayımlamadan önce test etmeyi asla unutmamalısınız.
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere. Umuyoruz ki mobil uygulama pazarlama teknikleri için derlediğimiz bilgiler sizler için yararlı olmuştur. Sizce mobil uygulama nasıl pazarlanır?