Meta, Facebook, WhatsApp ve Instagram gibi küresel çapta kullanılan sosyal medya platformlarının sahibi olarak, ABD’nin Louisiana eyaletinde bugüne kadarki en büyük veri merkezini inşa etme planlarını duyurdu. Bu proje, şirketin teknolojik altyapısını güçlendirmek ve yapay zekâ uygulamalarına yönelik artan veri işleme ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla 10 milyar dolarlık devasa bir yatırım içeriyor. Veri merkezi, kuzeydoğu Louisiana’da 2.250 dönümlük bir arazi üzerine kurulacak ve aynı zamanda 370.000 kilometrekarelik bir teknoloji kampüsünü de barındıracak. Projenin, bu ay içinde inşaat çalışmalarına başlanarak 2030 yılında tamamlanması hedefleniyor.
Meta, şimdiye kadarki en büyük veri merkezini inşa edecek
Bu dev proje, sadece teknolojik kapasite açısından değil, ekonomik etkileriyle de dikkat çekiyor. İnşaat sürecinde 5.000 kişiye istihdam sağlayacağı tahmin edilen proje, tamamlandığında ise 500 doğrudan ve 1.000 dolaylı iş imkânı yaratacak. Louisiana eyaleti açısından, bu girişim bugüne kadarki en büyük özel sermaye yatırımı olarak tarihî bir önem taşıyor. Meta, bu veri merkezi için gerekli yol, su ve diğer altyapı ihtiyaçları için de ek olarak 200 milyon dolarlık bir bütçe ayırarak yerel altyapının güçlendirilmesine katkıda bulunacak.

Tamamen temiz enerjiyle çalışması planlanan veri merkezi, sürdürülebilirlik açısından teknoloji sektöründe bir dönüm noktası olma potansiyeli taşıyor. Meta, yalnızca yenilenebilir enerji kaynaklarıyla operasyonlarını sürdürmeyi hedeflemekle kalmıyor, aynı zamanda gelecekte enerji ihtiyaçlarını karşılamak için nükleer enerji kullanımına yönelmeyi planlıyor. Şirket, 2030 yılı itibarıyla 1 ila 4 gigawatt arasında bir nükleer enerji kapasitesi eklemeyi amaçladığını açıkladı. Bu girişim, hem enerji verimliliği hem de karbon emisyonlarının azaltılması açısından teknoloji sektöründeki büyük oyuncuların sürdürülebilir enerji çözümlerine geçişine öncülük ediyor.
Yapay zekâ teknolojilerinin giderek artan işlem gücü talebi, veri merkezlerinin enerji ihtiyacını da hızla artırıyor. Meta’nın bu devasa projesi, sadece şirketin küresel operasyonlarını desteklemekle kalmayıp aynı zamanda teknoloji ve enerji sektörlerinde yenilikçi çözümlere yön verme açısından kritik bir adım olarak değerlendiriliyor.