Eğer dünyanın geri bırakılmış bir ülkesinde büyümediyseniz LEGO’dan habersiz olma ihtimaliniz sıfıra yakındır. Pek çoğumuz için çocukluğumuzda, çoğunlukla maddi nedenlerden dolayı, erişilmesi oldukça güç kalsa da dünyadaki pek çok eve girmeyi başaran bir oyuncaktan bahsediyoruz.
1949 yılından bu yana 750 milyardan fazla LEGO parçası üreten firmanın bizimle paylaştığı veriler oldukça dikkat çekici.
- Dünyadaki her bir kişi başına yaklaşık 88 LEGO parçası düşüyor.
- 1958 yılından bu yana üretilen tüm LEGO parçaları bir biri ile uyumlu.
- 2012 yılında her saat yaklaşık 5,2 milyon LEGO parçası üretilmişti.
- LEGO dünyanın en büyük lastik tekerler üreticisi durumunda.
- Dünyadan aya ulaşacak bir kule için yaklaşık 40 milyar LEGO parçası yeterli oluyor.
- LEGO ilk minfigürü (İnsancık) ürettiği 1958 yılından bu yana 4 milyardan fazla minifigür üretti.
LEGO’nun bu etkileyici rakamlarına rağmen doğru gitmeyen bir şeyler oldu. LEGO tüm aksi yöndeki çabalarına rağmen 2000 yılından itibaren patentlerini yavaş yavaş kaybetmeye başladı ve takvimler 2011 yılını gösterirken LEGO parçalarının patent haklarını tümüyle kaybetti. Bunun nedeni patent sürelerinin bitmesiydi. İçlerinden en ünlüsü MegaBloks olmak üzere pek çoğu Çin merkezli firmalar LEGO’yu kopyalamaya ve kendi setlerini üretmeye başladılar. Bu setler LEGO ile kıyaslanamayacak denli ucuz şekilde pazara girdi ve LEGO satışlarında ciddi düşüşler yaşandı.
Yaşanan bu değişim ile birlikte LEGO yenilikçi adımlar atması gerektiğine karar vermişti ve lisanslamalar ile ürün gamını Harry Potter, Star Wars gibi tematik alanlara yönlendirdi. Ancak rakiplerinden MegaBloks da benzeri bir strateji izledi ve popüler bilgisayar oyunları, TV dizileri, oyuncaklar için seriler üretti.
LEGO kendine yeni alanlar bulması gerektiğini biliyordu. Bilgisayar ve konsol oyunları LEGO’nun dijitalleşmeye başladığı alanlarda önemli bir bileşen haline geldi. Aslında bu akım LEGO’nun patentlerini kaybetmesinden çok önce 1997 yılında başlamıştı. Ancak 2011 yılına kadar, lisanslamalar ile birlikte, 15 yılda sadece 35 oyunu pazara sunan LEGO 2011 yılından sonra 2014’e kadar 23 oyunu daha piyasaya sürdü.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=9SMvuZoVSvE]
LEGO sadece oyunlar ile kalmadı pek çok mini video serisinin yanı sıra uzun metrajlı filmler yayınladı. Bunlardan The LEGO Movie 60 milyon dolar bütçe çekilip 468 milyon dolar gişe hasılatı elde etti.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=v1UHdkfMcpk]
Ayrıca LEGO parçalarından masa üstü oyunları pazara sundu ancak bu oyunlar çok fazla satılmayınca bu seriyi sonlandırdı.
LEGO yüksek fiyatlı ürünleri ile tek başına hayatta kalamayacağı için sürekli yenilik yapmak zorunda olduğunun farkında ve bu bilinç ile küresel teknolojinin dijitalleşme süreci ile hareket etmesi gerektiğini çok iyi biliyor. LEGO’nun bu dönüşüm içinde en son pazara sunduğu ürünü ise FUSION serisi.
LEGO FUSION 250 civarı parçadan oluşan paketlerden oluşuyor. FUSION parçalarının standart LEGO parçalarından hiç bir farkı yok. Bu setler ile evler veya kuleler inşa ediyorsunuz. Ama bu yapıları bütünüyle yapmak yerine sadece ön yüzlerini yapıyorsunuz. Daha sonra iOS veya Android platformlarındaki uygulaması ile bu eserinizin bir fotoğrafını çekerek onu dijital dünyaya ışınlıyorsunuz. LEGO eseriniz dijital LEGO dünyasındaki bir binaya dönüşüyor.
[youtube=http://www.youtube.com/watch?v=WU0j54iLoSM]
FUSION setleri belki de kutusunun içinde detaylı yönerge kitapçıkları olmayan ilk paketler. Paketlere sadece yapılması gerekenleri gösteren kısa birer kılavuz konulmuş.
Genişletilmiş Gerçeklik ile bütünleşen LEGO FUSION setleri bir anlamda LEGO’nun fiziksel dünya ile dijital dünyayı bütünleştirmeye başladığı bir mihenk taşı olarak görülebilir. Ancak LEGO’nun dijital dönüşümünü bu adım ile bitirmek gibi bir niyeti yok. Endüstriyel devrimin yeni döneminde hayatımıza hızla girecek üç boyutlu yazıcılar LEGO’nun yeni faaliyet alanlarından birisi olacak. LEGO 2013 yılında mevcut LEGO parçaları üzerine özelleştirilmiş eklentilerin yazdırılmasını sağlayan bir patent aldı.
LEGO’nun dijital dönüşüm süreci devam edecek. Bu hikâyeden çıkartılması gereken ders ise ürünlerine ait patentlerini kaybetmiş ve yok olacağı yazılıp çizilmiş bir firmanın dahi dönüşen dünyada varlığını sürdürmek için takip ettiği stratejide dijitalleşmenin ve teknolojinin ne denli önemli rol oynadığı.
Bizim sahip olmak için özlem çektiğimiz LEGO paketlerine belki de torunlarımız tabletleri ile tasarladıkları oyuncakları 3D yazıcılarından çıktı alarak sahip olacaklar. Kim bilir? Bekleyip göreceğiz.