2000’lerin ilk yılları iş hayatında kurumsal şirketlerde çalışmanın hızla yükseldiği bir dönemdi ve her üniversite mezunu özgeçmişine büyük firmaların isimlerini ardı ardına dizmenin hayaliyle yanıp tutuşuyordu. 2010’ların başına geldiğimizde ise kurumsal hayatın altın yaldızlı kaplaması hızla dökülmeye, buralarda sürülen hayat cazibesini yitirmeye başladı. Bugün özellikle de çalışma hayatına yeni katılan veya katılacak olan Y ve Z jenerasyonları, çalışmak için start-upları hedef olarak gözlerine kestirmiş durumda.
Peki, yönelim değişiminin nedenlerini ne? Start-uplar çalışanlarına neler vaat edebiliyor?
Bireysel başarı X ekip başarısı
X kuşağının aksine Y ve Z kuşakları kendi gibi insanlarla bir “aile” düzeninde çalışmak istiyor. Bu genç jenerasyonlar bireysel başarıya ve kişisel olarak sivrilmeye inanılan kurumsal hayatta aidiyet sorunları yaşıyor ve çalışma ortamına yabancılaşıyor. Kendini kanıtlama sürecindeki start-uplarda ise bireyler kendi işlerini parlatmaktansa ortak çıkacak işe odaklı çalışıyor. Ekip ruhu hem bireysel mutluluğun hem de iş başarısının anahtarı oluyor.
Dikey yapılanma X yatay yapılanma
Özgürlükçü bir anlayışla yetişen genç nesiller, haftada bir iki kere asansörde karşılaştıkları, o zamanda düğmelerini iliklemek zorunda kaldıkları patronlar için çalışmaya katlanamıyorlar. Start-uplarda ise aynı masayı paylaşıp, farklı bakış açılarını ortaya sürerek patronla çalışan işveren ilişkisinin ötesine geçmek mümkün. Böylece birbirini dinleyen ve birlikte üreten iki taraf da çok daha verimli olabiliyor ve iş için her zaman en doğru karar veriliyor.
İş tatmini X mesai doldurma
Y jenerasyonu çalışmak için yaşamıyor yaşamak için çalışıyor. Bu nedenle kurumsal hayatta toplantılarda boşa akıp geçen zaman, mail kutusu boşaltmakla harcanan saatler, birimler arasındaki çatışmalara harcanan efor yerine gerçekten denemeye, geliştirmeye, üretmeye odaklanılan start-up düzeni bu jenerasyonun tatmin olmasını sağlıyor.
Pratikte öğrenmek X teoride öğrenmek
Y jenerasyonu öğrenme odaklı bir jenarasyon. Kurumsal hayatın eğitimleri genelde teori ile sınırlı ve eğitimden kısa bir sonra süre alınan sertifikalar süslü bir biblo gibi bir rafta unutulmaya bırakılıyor. Start-uplarda ise iş, iş üstünde çalışılarak öğreniliyor. Çalışan genelde bireysel araştırmalar ve deneyimleme yolu ile öğrendiklerini hem kendi bireysel hanesine yazıyor hem de çalıştığı firmaya değer olarak katıyor.
Çarkın kendisi olmak X bir çarkın dişi olmak
Ekip çalışmasına yatkınlığının dışında Y ve Z jenerasyonları özgüvenleriyle de öne çıkıyor. Bu nedenle kurumsal hayatta bir işi tek boyutunu çözmekle sınırlı kalmak ve operasyonel bir iş yapmak yerine araştırmadan uygulamaya, uygulamadan yönetmeye, çalıştığı alanın tamamına hakim olma şansına sahip olduğu bir düzen sayesinde, tam sorumluluk alabilmek bu jenerasyonları cezbediyor.
Elbet tüm bunların dışında ceket, kravat, topuklu ayakkabı yerine sahilde yürüyüşe gider gibi işe gidebilmek, yeni yetme çocuk misali serbest giyim gününü iple çekmek zorunda kalmamak da cabası.