Hafta sonunda Paris’te yaşanan saldırıda da 140 kişi, vahşice öldürülerek yaşamlarını kaybetti.
Dünya şimdi terörist saldırıları nasıl önleyeceğini düşünürken güvenlik uzmanları da bir yandan teknolojiyi kullanarak, kalabalık alanları, meydanları, hava limanları gibi kritik noktaları sürekli izliyor ve şüpheli hareketler gösteren kişileri tespit ederek olası terör saldırılarını önlemeye çalışıyorlar.
Ancak şu da bir gerçek ki, sadece ekran başındaki insan gözleriyle terör saldırılarını durdurmak hiç kolay değil. Bu yüzden işin içine teknoloji de giriyor ve yüz tarama teknolojisiyle, daha önce istihbarat kayıtlarına geçmiş ve terör riski bulunan kişilerin tespit edilmesi için uğraş veriliyor. Fakat bu da yeterli değil.
Herkes potansiyel terörist mi?
Yeterli değil çünkü İŞİD saldırılarında ön plana çıkan gerçek şu ki, bu saldırıları istihbarat örgütlerinin kayıt altına aldığı potansiyel saldırganlar değil, evinde oturup TV seyrederken dünyanın bir yerindeki savaşlara, çatışmalara tepki duyan ve sempati beslediği terör örgütünün sosyal medyadan yaptığı çağrılara uyarak kendini canlı bombaya veya saldırgana çeviren gençler gerçekleştiriyor.
Yani, bu saldırganları önceden bulmak, tanımak, önlemek mümkün değil çünkü düne kadar okuluna gidip gelen, işine devam eden, sağa sola saldırma planı olmayan, sıradan bir genç, çok kısa süre içinde saldırgan düşüncelerle zehirleniyor ve canlı bombaya dönüşebiliyor.
İşte tam bu noktada, saldırganları teşhis edebilmek veya önceden fark edebilmek için teknoloji çok daha büyük önem kazanıyor.
Bugüne kadar güvenlik veri tabanlarına kaydı olan kişileri sosyal alanlarda takip edebilmek için kullanılan yüz tanıma teknolojisini geliştirmeyi amaçlayan MIT, şimdi çok detaylı bir yüz taramasıyla ve yapay zekaya sahip özel yazılımlarla, insan yüzündeki en ufak endişe, korku, gerginlik, öfke duygularını analiz edebiliyor.
Böylece saldırgan kişilerin yüzlerinde dışarıdan fark edilmeyecek kadar küçük mimiklerin, yüksek çözünürlüklü kameralar ve yapay zeka yazılımları ile tespit edilmesi mümkün hale gelecek.
Bu teknolojik gelişmenin potansiyel faydaları da, toplumsal olayları veya terör saldırılarını önceden önleyebilmek gibi alanlarda ortaya çıkacak.
Bir futbol karşılaşması öncesinde stada girmek üzere kalabalığa karışan insanların yüzlerindeki endişe, korku, gerginlik, öfke belirtileri fark edildiği anda güvenlik sistemleri bölgedeki görevlileri uyaracak ve söz konusu kişilerin alana girmeden önce aranması, kontrol edilmesi mümkün olacak.
Elbette terör saldırılarını önlemenin nihai yolu, tüm dünyayı kapsayacak kapsamlı bir sosyal devrimden geçiyor.
Savaşların, ölümlerin, gelir adeletsizliğinin, petrol ve maden savaşlarının sona ermesi ve dünya devletlerinin insan yaşamına önem veren zihniyete kavuşmasının, savaş yerine eğitimi desteklemenin terörü besleyen nefreti de yok edeceğini tahmin etmek zor değil. Ancak dünya bu yüksek bilinç seviyesine ulaşana kadar, saldırganlığı önlemek için teknolijiden yardım almak zorunda kalacağız gibi görünüyor.