Kalp yetmezliği, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. İleri evre kronik kalp yetmezliği (KKY) vakalarında, hastaların yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla kalp nakli en etkili çözüm olarak görülse de, organ bağışı yetersizliği nedeniyle bu tedavi seçeneği her hastaya ulaştırılamıyor. Bu noktada, kalp nakli bekleyen hastalar için kritik bir çözüm olan Sol Ventrikül Destek Pompaları (SVDP; literatürdeki kullanımıyla Left Ventriculer Assist Device, LVAD) giderek daha fazla önem kazanıyor.
Ancak Türkiye’de teknolojinin dışa bağımlılığından kaynaklanan yüksek maliyetler nedeniyle bu cihazların yeterince yaygın kullanılamaması, birçok hastanın tedaviye erişimini engelliyor. ABD’de 5.000-10.000 dolara mal edilen bu cihazlar, Türkiye’de 150.000 dolara varan fiyatlarla temin edilebiliyor. İşte tam da bu noktada, Yıldız Teknik Üniversitesi Fizyolojik Kontrol Laboratuvarı’nda (PCL) yürütülen yerli LVAD geliştirme projesi büyük bir umut ışığı yakıyor.
Yerli LVAD ile Yenilikçi Çözümler
Yerli olarak geliştirilen LVAD cihazı, ileri mühendislik teknikleri ve biyo-uyumlu malzemeler kullanılarak daha düşük maliyetli, yüksek verimli ve hasta özelinde uyarlanabilir bir çözüm sunmayı hedefliyor. Mevcut LVAD sistemlerinin teknik ve klinik zorluklarını aşmayı amaçlayan proje, yenilikçi özellikleriyle dikkat çekiyor:
- Çift Motor Sistemi: Cihaz, herhangi bir arıza durumunda diğer motorun devreye girerek kesintisiz destek sağlamasını mümkün kılıyor. Bu, hasta güvenliği açısından kritik bir öneme sahip. Ayrıca aynı enerji seviyesi çift motorla (tek motora kıyasla) daha düşük devirde elde edilebildiğinden, kan hücrelerinde oluşabilecek hasar riski de minimuma indiriliyor.
- Sürekli İzlenebilirlik: Geliştirilen çift yönlü ve güvenli haberleşme protokolü sayesinde doktorlar, hasta verilerini anlık olarak takip edebiliyor ve gerektiğinde cihazı uzaktan kontrol edebiliyor.
- Aktif Akış Kontrolü: Pompanın sağladığı kan akışı, hastanın fizyolojik durumuna ve aktivite seviyesine göre otomatik olarak ayarlanarak optimum dolaşım sağlanıyor.
- Düşük Enerji Tüketimi: Motor soğutması ve rulman yağlama teknolojileri sayesinde cihaz, daha az enerji tüketerek yüksek verimlilikle çalışıyor.
- Klinik Testlere Hazırlık: Kardiyovasküler implantların test edilmesi için geliştirilen hibrit benzetim devresi, klinik öncesi testlerin gerçekçi koşullarda yapılmasına imkan tanıyor.
Küresel Pazarda Türkiye’nin Gücü
Küresel LVAD pazarının önümüzdeki dört yıl içinde %72 oranında büyümesi beklenirken, bu alanda rekabet eden firmalar büyük ölçüde Amerika, Almanya ve Japonya kökenli. Türkiye’de geliştirilen yerli LVAD cihazı, uluslararası standartlara uygun olarak test edilerek küresel pazarda rekabet gücüne sahip bir alternatif sunmayı hedefliyor. Özellikle Balkanlar, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya cumhuriyetleri gibi gelişen pazarlarda, LVAD cihazlarına olan talebin hızla arttığı göz önüne alındığında, yerli üretimin bilimsel olduğu kadar ekonomik açıdan da ülkemize önemli kazanımlar sağlayacağı öngörülüyor.
Türkiye Sağlık Teknolojilerinde Bir Merkez Olabilir Mi?
Türkiye, sağlık teknolojilerinde dışa bağımlılığı azaltma hedefi doğrultusunda, yerli LVAD cihazının geliştirilmesiyle önemli bir adım atıyor. Otuz yılı aşkın süredir yurtdışında LVAD’ler üzerine çalışan ve bu alandaki araştırmalarını Türkiye’de sürdürmek üzere geri dönüş yapan Yıldız Teknik Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği akademisyeni ve Fizyolojik Kontrol Laboratuvarı kurucusu Kamuran Kadıpaşaoğlu’na göre, yerli üretim LVAD’in başarılı bir şekilde klinik kullanıma sunulması halinde, Türkiye bu alanda bölgesel bir üretim ve Ar-Ge merkezi haline gelebilir ve dünya çapında rekabet eden bir sağlık teknolojisi sağlayıcısı konumuna gelebilir.
Ayrıca, devlet destekleri ve sağlık politikalarıyla yerli üretimin teşvik edilmesi, hem hastaların tedaviye daha uygun maliyetle erişmesini hem de uluslararası pazarda rekabet avantajı yakalanmasını sağlayabilir. Küresel sağlık harcamalarının artış gösterdiği bir dönemde, uygun fiyatlı ve yüksek teknolojili çözümler, Türkiye’nin bu alandaki konumunu güçlendirebilir.
Sosyal ve Ekonomik Etkiler: Yerli LVAD ile Gelecek Kazanımları
Yerli LVAD projesinin yalnızca sağlık sektörüne değil, ekonomik ve sosyal kalkınmaya da büyük katkı sağlaması bekleniyor. Bu projenin sosyal ve ekonomik etkileri şu şekilde özetlenebilir:
- Sağlıkta Erişilebilirlik Artışı: Yerli üretim sayesinde cihaz maliyetlerinin düşmesi, daha fazla hastanın tedaviye ulaşabilmesi;
- İthalat Bağımlılığının Azaltılması: Yüksek maliyetli ithal LVAD cihazlarına olan bağımlılığın azaltılması, ülkemizin döviz tasarrufu yapmasına sunlan katkı;
- İhracat Potansiyeli: Geliştirilen yerli cihazın, küresel pazarda rekabet gücüne ulaşarak, Türkiye’nin sağlık teknolojileri ihracatçısı olmasını sağlaması;
- Yeni İstihdam Alanları: Sağlık teknolojileri alanındaki büyüme, mühendislik, biyoteknoloji ve medikal cihaz üretimi gibi sektörlerde yeni iş fırsatlarının yaratılması.
Gelecek Adımlar: Klinik Denemeler ve Seri Üretim
Geliştirilen cihazın, kan testleri ve kronik hayvan deneyleri tamamlandıktan sonra insanlı klinik denemelerine başlanması planlanıyor. Klinik denemelerde başarı sağlanması halinde, seri üretime geçilerek sağlık kurumlarında kullanılmaya başlanması hedefleniyor. Böylece, Türkiye’nin sadece kendi ihtiyacını karşılamakla kalmayıp, dünya çapında önemli bir sağlık teknolojisi ihracatçısı haline gelmesi mümkün olabilir.
Hayat Kurtaran Yerli Teknoloji
Kalp yetmezliği hastalarının yaşam süresini uzatmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla geliştirilen bu yerli LVAD, sağlık alanında bir devrim niteliği taşıyor. Yüksek teknoloji, düşük maliyet ve hasta konforunu önceleyen yenilikçi tasarımıyla, yerli üretim LVAD sisteminin ulusal ve uluslararası arenada büyük bir etki yaratması bekleniyor. Türkiye’nin sağlık teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltacak ve hastaların hayatına umut olacak…