Hemen değil, ama özellikle 2030’dan sonra yollarda çok daha az fosil yakıt kullanan araçla karşılaşılması bekleniyor. Bu, aynı zamanda bugünkü akaryakıt istasyonlarının da dönüşümünü temsil ediyor.
Navigant Research tarafından yapılan bir araştırma, yalnızca araç şarj hizmeti verenlerin bile 11 milyar doların üzerinde bir hacim oluşturacağını gösteriyor. 2014 ila 2023 yılları arasındaki dönemin projeksiyonunu çizen araştırma, yaklaşık 10 yıllık bu dönemde karşılaşacağımız farklı şarj tekniklerini de ele alıyor.
Rapora göre, 2014’te global araç şarj servisi ekonomisi 81.1 milyon dolara ulaştı. Yalnızca 8 yıl sonra, yani 2023 için beklenen büyüklük ise 2.9 milyar dolar.
Otomobilinizi şarj etmek için kablo gerekmeyecek
Bugün kullanılan şarj sistemlerinde alternatif akım ve doğrudan akım teknikleri daha yaygın kullanılmakta. Ancak, pazarı asıl büyütecek olan, alıştığımız kablo ile şarjdan ziyade kablosuz şarj olacak. Burada ise iki farklı yöntemle karşılaşmamız olası.
Yöntemlerden biri, aracınızı bıraktığınız otoparkta bu şarj işleminin gerçekleşmesi. Araç, otoparkta kaldığı süre boyunca zeminin altında bulunan bir sistem aracılığıyla şarj olacak ve teslim almaya gittiğinizde “deposunu” doldurmuş olacak.
Bu yöntemin daha kısa süreli bir versiyonu, yakın gelecek senaryolarında yerini almış durumda. Özellikle şehir içi ulaşımda kullanılan otobüsler için düşünülen sistemde, otobüsün yanaştığı durağın hemen önünde yine zemin altındaki bir sistemle ya da durağın üzerinde, otobüsün üst kısmına denk gelecek şekilde yerleştirilen bir sistemle otobüsü kısmen de olsa şarj etmek mümkün olacak. Hazırlanan konseptlerde otobüs durağının üst kısmının güneş panelleri ile kaplandığını ve gereken enerjinin bir kısmının bu panellerden sağlandığı görülüyor. Durak içinde otobüs şarjı konusunda şimdilik yeterli verim alınamasa da öncelikli amacın, otobüsü bir sonraki durağa götürecek kadar enerji alması olduğunu ekleyelim.
Şarj eden otoyol şeritleri
Karşımıza çıkacak diğer farklı yöntem ise hareket halinde araçların şarj edilmesi. Özellikle uzun yollarda otomobil, kamyon ya da otobüslerin bu yöntemle şarj ihtiyacını karşılaması için çalışmalar yapılıyor. Bu modelde araçlar, trafik levhalarıyla önceden bildirilmiş “elektrikli şeritlere” girerek, belirli bir hızı aşmayacak şekilde yol alıyor. Şarj işlemi, yukarıda bahsettiğimiz gibi asfaltın altına yerleştirilmiş sistemler aracılığıyla kablosuz olarak gerçekleşiyor. Türkiye için bunu, otobanda 120 ile giderken, 1-2 kilometrelik bir mesafe için hızınızı 50 km’ye düşürmek gibi algılayabilirsiniz. Bugün pek çok araçta bulunan hız sabitlemenin yanında, çeşitli radar sistemleriyle öndeki araçla mesafenin otomatik olarak korunması şarj sırasında yaşanabilecek kazaların önüne geçecektir.
Ancak bu sistemin devreye girmesi için verimlilik ve güvenlik anlamında atılması gereken adımlar bulunuyor. Bu nedenle öncelikle Siemens’in eHighway konsepti gibi uygulamaların daha erken yaygınlaştığını görebiliriz.