Sistemin bütçesi henüz belirlenmemiş olsa da, bu proje Japonya genelinde giderek artan lojistik ihtiyaçlarına bir çözüm olarak değerlendiriliyor.
Japon Hükümeti tarafından hazırlanan bir tanıtım videosunda, büyük tekerlekli kutuların üç şeritli bir koridor boyunca hareket ettiği görülüyor. İlk deneme sürüşlerinin 2027 ya da 2028’de başlaması ve sistemin 2030’ların ortasında tam kapasite çalışması hedefleniyor.
Proje sorumlusu Yuri Endo, Japonya’nın yol ağında lojistik için özel alanlar oluşturmayı planladıklarını belirtti. “Auto flow-road” adı verilen bu yol, 24 saat kesintisiz çalışan otomatik ve insansız bir taşımacılık sistemi sunacak.
Japonya’nın “2024 Problemi”
Japonya, şoför eksikliğini, şoförlerin çalışma saatlerine sınırlama getiren yeni yasal düzenlemeler nedeniyle daha da derinden hissetmeye başladı.
“2024 Problemi” olarak bilinen bu durum, lojistik sektöründe çalışma koşullarının iyileştirilmesi için atılmış bir adım olarak görülse de, taşımacılık kapasitesinin ciddi şekilde düşmesiyle sonuçlanacak. Devlet verilerine göre, mevcut şartlar devam ederse Japonya’nın taşımacılık kapasitesi 2030’a kadar %34 oranında azalacak.
Japonya’da taşımacılık büyük ölçüde kamyonlar aracılığıyla yapılıyor. Japon Kamyoncular Derneği’ne göre, ülkenin toplam taşımacılık kapasitesinin %91’inden fazlası kamyonlar tarafından karşılanıyor.
Pandeminin getirdiği talep artışı ve şoför eksikliği
Pandemi dönemi boyunca Japonya’da çevrim içi alışverişlerde ciddi bir artış yaşandı; 2020 öncesinde çevrim içi alışveriş yapan hanelerin oranı %40 civarındayken, bu oran %60’a kadar çıktı.
Bu durum, taşıma sektöründe artan bir talebe yol açarken aynı zamanda iş gücü açığını da büyütmüş durumda.
Yeni sistem, hem güvenliği hem de çevreyi gözetecek
Japonya’da taşımacılık sektörü, yüksek iş yükü ve şoförlerin uzun yolculuk yapması gibi zorluklarla boğuşuyor.
2010’da yaklaşık 2.000 olan yıllık kargo kamyonu kazalarıyla ölümler, son yıllarda 1.000 seviyelerine düşse de, Japon Kamyoncular Derneği, taşımacılık sektörünü daha güvenli hale getirmek istiyor.
Bu nedenle, otomatik kargo taşıma sistemi, yalnızca şoför açığını gidermek değil, aynı zamanda çevreye daha duyarlı ve güvenli bir taşıma modeli oluşturmak için de büyük önem taşıyor. Ayrıca sistem, havaalanları, limanlar ve tren istasyonları gibi lojistik merkezlerle uyumlu çalışacak şekilde tasarlanacak. Kutuların yüklenmesi, otomatik forkliftlerle yapılacak ve insansız taşıma hattının belirli duraklarına eşgüdümlü olarak ulaştırılacak.
Son olarak, kargonun nihai varış noktalarına teslimi için bazı durumlarda şoförler devreye girebilir; ancak gelecekte bu kısımda da sürücüsüz teknolojiler kullanılması planlanıyor.
Örnek alınabilecek bir proje
Bu tür bir otomatik kargo taşıma sistemi, Japonya gibi düşük suç oranına ve yüksek nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerde başarı şansı yüksek olarak değerlendiriliyor. Benzer projeler, İsviçre’de yeraltı tünellerinde ve İngiltere’de düşük maliyetli lineer motorlarla işletilen otomatik sistemlerde de düşünülüyor.
Bu proje, Japonya’nın yalnızca bir taşımacılık sorunu değil, aynı zamanda bir halk sağlığı ve çevre sorunu olarak da görülen kargo teslimat taleplerine yenilikçi bir çözüm sunma arzusunu yansıtıyor.