Çoğumuz şirketlerimizin başındaki liderlerin bizlere inovasyon konusunda ne gibi destekleri olabilir diye düşünebiliyor. Yenilik ve gelişme için kaynak yönetimini dikkatli biçimde yönetmek ise en büyük gereklilik. Peki ya başınızdaki lider aslında nasıl bir yönetici?
Paul Hobcraft, Innovation Excellence’daki yazısında Jean-Philippe Deschamps ve Beebe Nelson tarafından yazılan Innovation Governance kitabına dikkat çekiyor. Kitaba göre iki tip lider var. Bir tanesi önde duran ve diğeri ise arka kısımda kalıp işlerin yürümesini sağlayan. Yazarlara göre organizasyonlar birer kabile formunda yaşar ve her grup kendi kuralları çerçevesinde işlerini görür. Yaptıkları işler, izlemeleri gereken yol ve kurallar ise liderler tarafından yaratılmalıdır.
Kitap, her iki lider tipinin de birbirini tamamladığından bahsederken doğru kombinasyona ihtiyaç olduğunu belirtiyor. İki kişi de yönetmek ve yol göstermek için beraber olmalı. Bu iki lider tipini birbirinden ayırt edebilmek içinse geçmişlerindeki takip ettikleri kurallar ve genel yönetim şekli ile davranışları göz önüne almak gerekiyor.
Verilen iki örnekten bir tanesi öndeki lider olarak lanse edilen Steve Jobs. Jobs, yeni fikirler için yanıp tutuşan, farklı tasarım ve fikirleri birlikte kombine etmek isteyen biri olarak görülüyor. Büyük kazançlara yoğunlaşan Jobs, risk alıyor, hataları tolore edebiliyor. Beraber çalıştığı kişilere özgürlüklerini de veren isim kontrolü elden bırakmıyor ancak aşırı baskıcı olmuyor.
Jobs’ın ölümü sonrası Apple’ın CEO’su olan Tim Cook ise arka plandaki lider tipi olarak örnek gösterilmiş. Cook doğru zamanda doğru ürün düsturunu izleyen, üretim aşamasına özen gösteren, atılımları daha yere basan ve stabilite sağlayan bir yönetici.
Her iki isim de birer lider ancak farklı yöntemleri kabul edip, bunları uygulayan yöneticiler.