Birleşik Krallık, yapay zeka modellerinin eğitiminde kullanılan telif hakkına tabi içeriklerin hukuki durumu ve bu içeriklerin nasıl kullanıldığına dair önemli bir inceleme başlatarak bu alandaki tartışmaları yeniden gündeme taşıdı. Hükümet, teknoloji firmaları ile yaratıcı sektörler arasındaki hak ihlalleriyle ilgili sorunları çözmek için kapsamlı bir istişare sürecine girerek fikri mülkiyet ve adil kullanım konularına netlik kazandırmayı hedefliyor. Özellikle büyük teknoloji şirketleri tarafından rızasız kullanılan içeriklerin sahipleri, telif hakkı ihlallerinin engellenmesini ve bu içeriklerin kullanımı üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmayı talep ediyor.
İngiltere, yapay zekanın yaptığı telif ihlallerini inceliyor
Yapay zeka modellerinin eğitim süreci, metinlerden görsellere ve diğer dijital verilere kadar geniş bir içerik havuzuna dayanıyor. Ancak bu durum, içerik üreticileri ile teknoloji şirketlerini karşı karşıya getiren önemli bir hukuki meseleye dönüşmüş durumda. Son yıllarda, özellikle The New York Times’ın OpenAI’ye karşı açtığı dava ve Getty Images’ın Stability AI’a yönelik suçlamaları, bu alandaki gerilimlerin temelini oluşturuyor. OpenAI, eğitimde kullanılan verilerin açık web kaynaklarından elde edildiğini ve bu durumun adil kullanım kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini savunurken, içerik sahiplerine bir “opt-out” seçeneği sunduğunu belirtiyor. Stability AI ise suçlamalara karşı modelin eğitim sürecinin İngiltere sınırları dışında gerçekleştiğini dile getirerek yasal savunmasını oluşturdu.
Birleşik Krallık hükümeti, bu kapsamda üç önemli öneri üzerinde duruyor: İlk olarak, yapay zeka modellerinin ticari eğitim süreçlerinde telif hakkı istisnaları getirilmesi, ancak bu istisnaların içerik sahiplerine rıza gösterebilme yetkisi sunması. İkinci öneri, içerik sahiplerine lisanslama ve ücretlendirme yoluyla içeriklerinin kullanımını denetleme hakkı verilmesi. Üçüncü olarak ise, teknoloji şirketlerinin modellerini eğitmek için kullandıkları veri setleri hakkında daha fazla şeffaflık sağlaması gerekliliği. Özellikle şeffaflık önerisi, ticari rekabet gerekçeleriyle veri setlerini açıklamaktan kaçınan firmalar açısından tartışmalı bir konu olarak öne çıkıyor. Ancak 2018 tarihli Veri Koruma Yasası ile bu alanda sağlam bir hukuki zemin oluşturan Birleşik Krallık, yeni düzenlemelerle önemli bir adım atmaya hazırlanıyor.
Yapay zeka modellerinin gelişimi hızla devam ederken, bu sistemler artık yalnızca metin üretimiyle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda görsel, video ve diğer çok modlu yeteneklerle daha karmaşık içerik oluşturabiliyor. Örneğin, OpenAI geçtiğimiz hafta “Sora” adlı video üretim modelini uluslararası kullanıcıların hizmetine sundu. Bu tür teknolojiler sayesinde metin tabanlı girdilerle yüksek çözünürlüklü video üretmek mümkün hale gelirken, telif hakkı ihlalleri meselesi de daha karmaşık bir boyut kazanıyor. İngiltere’nin bu incelemesi, gelecekte yapay zeka teknolojilerinin daha etik ve sürdürülebilir bir şekilde gelişmesi için kritik bir dönemeç olabilir.