Cem Yılmaz’ın “CIA bu hesapları takip ediyor” esprisi Apple’ın son günlerde ABD hükümetiyle yaşadığı mücadele sonucu gerçeğe dönüştü, çözüm ise ProtonMail. Akıllı telefonlardaki uygulamaların, kişisel iletişim servislerinin şifrelenmesi, mahremiyete önem veren kullanıcıların aradığı başlıca özellikler arasında yer alıyor. Buna karşın adli süreçlerde servis sağlayıcı ile devlet organlarını çoğu zaman karşı karşıya getiriyor. Tıpkı Apple ile FBI arasında San Bernardino tetikçisi nedeniyle başlayan süreç gibi.
İsviçre merkezli bir startup, topluluk fonlaması ve yatırımcılardan elde ettiği maddi destek ile geliştirdiği şifrelemeyle korunan e-posta servisi ProtonMail’i herkesin kullanımına açtı. ProtonMail mobil uygulaması da aynı gün mobil uygulama mağazalarda yerini aldı. Bu uygulamayla gönderilen her türlü veri şifrelemeyle korunduğu için, alıcı ve gönderici dışında hiçkimse içeriği görüntüleyemiyor. Böyle bir şirketi ABD’de açmanın mümkün olmayacağına inanan ProtonMail kurucusu ve CEO’su Dr. Andy Yen, “ABD’de bu şirketi kursanız, FBI ve NSA’in sürekli tacizine maruz kalırdınız. Tıpkı şu an Apple’ın yaşadığı süreç gibi. Oysa İsviçre’de mahremiyet daha köklü bir gelenektir” açıklamasını yaptı.
CERN araştırma enstitüsünde 2013 yılında kurulan ProtonMail, “sıfır bilgi” adı verilen bir sistem sayesinde istemci tarafında şifreleme yapıyor ve böylelikle mesajlar henüz ProtonMail sunucularına ulaşmadan önce şifrelenmiş oluyor. Gmail ve Hotmail’de bu şifreleme sunucu üzerinde yapıldığı için, verileriniz devlete gitmese bile Google ve Microsoft’un elinde kalmış oluyor. ProtonMail ayrıca Snapchat benzeri bir hizmetle mesajı gönderiminden bir süre sonra silme imkanı sunuyor. ProtonMail hesabı edinmek ve uygulamayı indirmek için tıklayın.
Devlet paranoyası ProtonMail gibi servislerin önünü açıyor
9 Eylül Saldırıları sonrası gözlem ve istihbarat faaliyetlerinde çıtayı yükselten ABD, bu operasyonlara özel şirketlerden de katılım beklemesiyle sık sık gündeme geliyor. Örneğin Adalet Bakanlığı yakın zamanda San Bernardino tetikçilerinden birinin iPhone cihazına erişim sağlanması için Apple’dan destek istedi ve bu davanın yüzlerce benzer adli işlem için emsal teşkil edeceği söyleniyor. Öyle ki, Berkeley Üniversitesi’nde çalışan bilgisayar bilimcisi Nicholas Weaver, “İnsanlar hükümetin mahremiyete müdahalesinin sınırlarını öğrenmek için Apple davasını yakından takip ediyor. Eğer Apple kaybederse, ABD’de güvenli bir servis kurulamayacağı kanıtlanacak” diyor.
Yakın zamana kadar mahremiyete odaklı bir servis ya da teknoloji geliştirmek için ABD’nin ideal ülke olduğunu belirten Demokrasi ve Teknoloji Merkezi yöneticilerinden Lorenzo Hall, bir zamanlar ülkede var olan inovasyon destekçi tutum ve ifade özgürlüğü sayesinde veri şifrelemenin bugünlere geldiğini hatırlatıyor.
İsviçre’de ise işler daha farklı yürüyor. Dr. Andy Yen buna örnek olarak Paris saldırıları sonrası çıkarılan yeni gözetleme yasasını veriyor. Özel sektörden, özellikle teknoloji şirketlerinden güçlü bir muhalefet gören bu yasa sonucu İsviçre hükümeti referanduma gitme kararı aldı. Devletin gözetleme yetkilerini artıran bu yasayla ilgili son kararı Haziran ayında halk verecek.