Şirketlerin sahip olduğu verinin boyutu günden güne büyürken, büyük veri analizinin sağladığı avantajlar da daha iyi anlaşılıyor. Son dönemde ABD ve Avrupa’da gerçekleştirilen çalışmalar, şirketlerin doldurmakta en çok zorlandıkları pozisyonlar arasında, yeni bir meslek dalı olan veri bilimciliğin yer aldığını gösteriyor.
Teradata Türkiye’de “Veri Bilimci” olarak görev yapan ve bu pozisyonda Türkiye’deki ilk isim olan Murat Mığdısoğlu, bu yeni meslek dalını kısaca şöyle tanımlıyor: “Veri bilimcilik, istatistik bilgisi, yüksek miktarda veriyi işlemek için gerekli teknolojilere hakimiyet, en az bir programlama dilinde uzmanlık, tecrübe ve iş bilgisi gerektiren bir meslek dalı olarak açıklanabilir. Veri bilimcileri, farklı kaynaklardan gelen farklı yapıdaki veriyi bir araya getirir; gerekli temizlemeyi yapar; iş birimlerinin ihtiyaçlarını anlar; veri üzerinde yapılabilecek analizleri belirler ve bunu mümkün kılacak teknolojileri seçerken, iş birimlerine yol gösterecek sonuçlar elde etmek için de bir takım çalışması yürütür.”
Veri biliminin alanlar arası uzmanlık gerektirdiğine dikkat çeken Mığdısoğlu, sadece istatistik bilmenin ya da bir programlama diline hakim olmanın bu mesleği icra edecek kişilerden beklentileri karşılamaya yetmeyeceğine şu sözlerle dikkat çekiyor: “Büyük hacimdeki farklı veri tiplerini bir araya getirmek, verideki kirliliği temizlemek, analitik modeli geliştirmek ve bu modeli büyük veriyle başa çıkabilecek teknolojilerde hayata geçirmek, veri bilimcinin işinin bir parçasıdır. Bu nedenle üniversite eğitiminde sadece bilgisayar mühendisliği değil, istatistik ve matematik mühendisliği gibi bölümlerde eğitim görenler de veri bilimci olabilirler.”
Veri bilimci profilinin genel hatları ile ikiye ayrılabileceğini söyleyen Mığdısoğlu, “Dikey veri bilimci, genelde istatistik üzerine doktora yapmış, istatistik ve algoritmalar üzerine uzmanlaşmış kişidir. Yatay veri bilimci ise istatistik, dağıtık programlama, veri tabanları, programlama, yapay zeka gibi birçok farklı konuda kimi zaman akademik kimi zaman da saha bilgisi ile uzmanlaşmış mühendistir.
Bu profiller zaman zaman aynı projede bir arada da çalışabilirler. Özellikle Ar-Ge departmanlarında geliştirilen projelerdeki veri bilimci takımlarında, bu iki profil birbirini tamamlayacak şekilde konumlandırılabilir. Veri bilimci, ülkemizde birçok şirket için hâlâ yeni bir kavram olsa da büyük veri projelerinin artması ile birlikte, bu meslek dalının daha iyi anlaşılacağına ve şirketlerin hem Ar-Ge hem de geliştirme departmanlarında veri bilimci takımları oluşturacağına inanıyorum” diyor.
Şirketlerin yakın bir gelecekte kadrolarında veri bilimci pozisyonuna yer vermeye başlayacaklarına değinen Mığdısoğlu, “Veri bilimcisi işe almak ya da bünyelerinde böyle bir profil oluşturmak isteyen şirketlerin göz önünde bulundurması gereken önemli bir nokta ise veri bilimcinin kendisini sürekli geliştirmek zorunda olduğudur.
Neredeyse her 3 ayda bir yeni bir teknolojinin çıktığı büyük veri dünyasında bilgiyi yenilemek esastır. Önceleri belki sadece çok büyük ölçekli firmalarda uygulanan, fakat bugün birçok yeni girişimde de standart hale gelen, haftanın bir gününü kendini geliştirmeye ayırmak, artık bir lüks değil bir gerekliliktir. Tabii bu da özellikle kurumsal firmaların insan kaynakları politikalarında bir değişiklik gerektirecektir. Büyük veri projelerinin başarılı olması için ideal olan, yazılım dünyasında bir süredir uygulanan çevik yaklaşımın, proje yönetiminden İK’ya kadar şirketlerin tüm departmanlarına yayılmasıdır” ifadelerini kullanıyor.