ABD’de, siyahi vatandaşlar veya “beyaz Avrupalı ırk” dışından gelen diğer topluluklar, kendilerine karşı negatif ayrımcılık yapıldığı konusunda yoğun şikayetlerde bulunuyorlar. Ülke çapına yayılan tüm protestolar, ABD’li teknoloji şirketlerini de yakından etkiliyor. Facebook, Twitter, Apple, Google, Microsoft gibi dev teknoloji şirketlerinde çalışanların çoğunlukla beyaz ırktan olması ve erkeklerden oluşması, toplumda sürekli sorgulanıyor.
Apple 2014’ten beri bu şikayetlerin önüne geçmek için, farklı ırklardan, azınlıklardan ve kadınlar arasından daha fazla çalışanı işe almaya çalışıyor. Apple’ın raporlarına göre Apple eskisine oranla %65 oranında daha fazla kadın çalışan işe alıyor. Siyah çalışanların işe giriş oranı ise %50 artmış. Latin kökenlilerin işe giriş oranındaysa %66 artış var. Toplamda 110 bin çalışanı olan şirketin 11 bini kadın, 2200’ü siyah, 2700’ü ise Latin Amerikalı. Elbette bu 110 bin çalışanın tümü ABD’de bulunmuyor. Yani Avrupa’da veya Türkiye’de iş pozisyonları açıldığında Latin Amerikalı bulmak mümkün olmuyor. Ancak yine de, tüm çabalara rağmen 110 bin kişilik şirkette sadece 11 bin kadın bulunmasını açıklamak kolay değil.
Apple’ın yeni işe alma politikası, diğer teknoloji şirketleri tarafından da dikkatle izleniyor. Teknoloji söz konusu olunca, yöneticilerin doğru işe doğru kişiyi seçme zorunluluğunda erkeklerin ön plana çıktığı anlaşılıyor. Erkeklerin teknolojiye biraz daha yakın olması bu konuda etkili olabiliyor. Bunu farklı sektörlerdeki dağılımlara bakarak açıklamak da mümkün. Kadın giyim/perakende sektöründe erkek çalışanların daha az olması, mağazaların kadın çalışanlarla dolu olması gibi, teknoloji konusunda da erkeklerin elinin daha yatkın olması bu işleri elde etmelerini kolaylaştırıyor.
ABD’de son iki yıldır süre gelen ve ülkede dev protestolara neden olan ırkçılık ve cinsiyetçilik tartışmalarının harareti sırasında işin özü dikkatten kaçabiliyor gibi görünüyor. Ancak yine de Apple’ın niçin daha az siyah veya Latin çalışan işe aldığını açıklamak kolay değil.
Bu sırada, sayıları önümüze koyarak konuşmak da hata yapmaya neden olabiliyor. Bir teknoloji şirketi, fabrikalarına veya mağazalarına çalışan alırken, teknik eğitimden geçmiş, alt yapısı teknolojiye uygun okullardan gelen çalışanları tercih etmek zorunda. Bu tür teknik eğitimlere de kadınlardan çok erkekler ilgi gösteriyor, dolayısıyla, eğitimi işe uygun olan adaylar arasında kadınların yoğunluğu bulunmuyor.
Öte yandan, ırkçılığı veya cinsiyetçiliği değerlendirirken, çalışanların sayısına değil, yönetim kadrosuna bakmakta fayda var. Bir şirketin yönetiminde, kadınlara veya azınlıklara ne kadar yer verildiği sorusu aslında çok daha önemli. Elbette CEO’su kadın olan Yahoo’nun adı bu konudaki tartışmalara bile katılmıyor, kimse Yahoo’nun kaç çalışanı olduğunu, kaçının kadın, kaçının erkek olduğunu merak bile etmiyor zira tüm şirket bir kadına emanet edilmiş durumda. Dolayısıyla, “ırkçılık” suçlamalarından endişelenen şirketlerin, çalışan sayılarını oranlamak yerine yönetim kadrosunda adil bir pozisyonlandırma yapması suçlamaları karşılamak için ellerine daha fazla koz verecektir.