Son yıllarda otomotiv endüstrisinde önemli bir büyüme kaydeden Çin, özellikle elektrikli araçlar alanında liderlik pozisyonunu güçlendiriyor. Ancak bu büyük başarıya rağmen, ülke otomotiv çiplerinde ciddi bir dışa bağımlılık sorunuyla karşı karşıya. Çin Halk Cumhuriyeti Sanayi ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı (MIIT) yetkililerine göre, Çin’in otomotiv çipleri alanında kendi kendine yeterlilik oranı yüzde 10’un altında. Üstelik, kritik bileşenlerden olan kontrol ve hesaplama çiplerinde bu oran yüzde 1’in dahi altına düşmüş durumda. Güç ve bellek çiplerinde ise yerlilik oranı yalnızca yüzde 8 seviyesinde kalıyor.
Çin, otomobil çiplerinde dışa bağımlı olmaya devam ediyor
Elektrikli araç üretimindeki artış, çip talebini daha da artırarak ülkenin kapasitesini zorlamaya devam ediyor. 2024 yılının Kasım ayı itibariyle Çin’de elektrikli araç üretimi bir önceki yıla göre yüzde 37,5 artarak 11,49 milyona ulaştı ve bu araçlar toplam otomobil üretiminin yüzde 40,8’ini oluşturdu. Elektrikli araçlarda kullanılan çip sayısı, içten yanmalı araçlarda kullanılanların katbekat üzerinde; ortalama 1.600 olan bu sayı, gelişmiş akıllı araçlarda 3.000’e kadar çıkıyor. Ancak, ABD’nin uyguladığı teknoloji kısıtlamaları nedeniyle Çinli üreticiler, son teknoloji çipleri üretmek için gerekli olan ileri üretim süreçlerinden mahrum kalıyor ve daha eski teknolojilere yönelmek zorunda kalıyor.
Küresel otomotiv çipi pazarında Infineon, NXP, STMicroelectronics, Texas Instruments ve Renesas gibi şirketler halen hakim durumda. Nvidia ve Tesla, akıllı sürüş sistemleri için yüksek teknoloji kontrol çiplerinde Çin pazarında lider konumlarını koruyor. Buna karşılık, Nio ve Xpeng gibi Çinli elektrikli araç üreticileri, kendi akıllı sürüş çiplerini geliştirme çalışmalarını hızlandırmış ve bu yıl kendi tasarımlarını tamamladıklarını duyurdu. Yine de, Çin’in otomotiv çiplerindeki bu yapısal bağımlılığı kısa vadede çözmesi zor görünüyor.
Ülke, 2025 yılı sonuna kadar otomotiv çiplerindeki yerlilik oranını yüzde 25’e çıkarmayı hedeflese de uzmanlar, bu hedefe ulaşmanın mevcut koşullarda gerçekçi olmadığını ifade ediyor. Çin’in bu alandaki üretim açığını kapatması, hem tedarik zinciri altyapısının güçlenmesi hem de teknoloji kısıtlamalarının etkisinin hafiflemesiyle mümkün olacak.